14 Eylül 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

14 Eylül 1936 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5. .BDrOR Kiryako, Romanyaı Teodoresko- dan fena halde dayak yedi Boksör Kiryako büyük tahammül gösterdi, fakat sonunda hastaneye kaldırılmaktan kurtulamadı Romanyadan Galatasaraylı bok - &Bör Melihle döğüşmek üzere şehri - mize gelen Romanya yarı orta sıklet şampiyonluğuna namzet Teodores- ku ilk maçmı dün Taksim Stadında yaptı. Romanyalıya çıkarılan ilk hasım İstanbulun birinci smıf bok - sörlerinden Kiryako idi. Maçın taf- silâtımı bildirmeden evvel şunu kay- dedeyim: Romanyalı ile Kiryakonun dünkü müsabakası hazırlanırken Roman - yalmın istediği üçer dakikadan on devrelik maça Kiryakonun razı ol- ması yanlıştı. Çünkü Romanyalınm nefesi fazla olduğu rekorundan belli oluyordu. Üçer dakikadan sekiz devrelik maç yapmasını Kiryakoya tavsiye ettiğim halde kendisi on devrede ısrar etti. Acı ve garip bir tesadüfle dünkü maçın Kiryako için en ağır saniyeleri sekizinci devreden sonra başladı. Nitekim dokuzuncu devrede Romanyalmımın sert yumruk- ları altında iki kere yere düşen Kir- yako devrenin b giem - da aldığı üstüste kroşelerden iki ke- re daha düştü. Üçüncü kere tam baygın bir halde yere düştüğü vakit hakem saymaya başladığı sırada sa- ati tutan hakem, Kiryakonun daha fazla döğüşmesine imkân görmiye - rek maçın sonu gelmeden maçın bitti ğini işaret eden çanı çaldı. Hakkı var mı Boks nizamnameleri — ve şimdiye kadar hâkim olan boks âdetleri saa- te memuür bir hak&min maçı orta ha keminden evvel tatil etmesine — kat- iyyen müsaade vermez. Buna rağ- men dün saate memur hakem Kir- yakonun son defa yere düştüğü va- kit artık tamamen baygm hale geldiğini anlıyarak çanı çaldı. Ve bü suretle Kiryako yerden kalkmak üzere iken maç bitmeden nihayete ermiş oldu. Maçın tafsilâtı Romanyalı ile Kiryako müsaba - kaya çıkmadan dört amatör müsa- bakast yapıldı. Onlardan sonra ev- velâ Romanyalı, onu takiben Kirya- ko alkışlar arasmda ringe çıktılar. Orta hakemi Serçoviç idi. Birinci devre başlar başlamaz Ro- manyalının bokstan iyi anladığı ve göhretine lâyık bir döğüşçü olduğu anlaşıldı. Sol yumrukları isabetli ve seri idi. Bazan da döğüş cephesini değiştirerek, yani sol yumruğu iler- de iken geriye alarak hasmımı şaşır- tıyordu. Birinci devre sert döğüşten | — ziyade Romanyalınm rakibini tecrü- Li be etmesile geçti. İkinci devrede Romanyalı rakibi - nin mesafelerini ve müdafaa hatala- rınmı daha iyi kavramış olarak aşağı- H yukarılı sollarla çalışmaya başla- dı. Bilhassa mide üzerine olan ham- leleri isabeti de yerindeydi. İkinci devrenin sonundan itibaren idareyı ğj ele alan Romanyalı Sekizinci devre- ye kadar harap edici çalışma tarzını her saniye biraz daha arttırarak dö- ğüştü. Sekizinci devrenin nihayetine İl doğru Kiryako artık tahammülünün 1 sonuna gelmişti. Hakikaten Kirya- ko sekizinci devreye kadar harikulâ- |/ de bir cesaret ve mukavemetle dö - ğüşmüştü. Çünkü — Romanyalının yıldırım gibi inen yumruk yağmur - ları altında gözünü kırpmadan — ve herkesin mukavemeti hakkında tak- dirini kazanarak dayandı. Dokuzuncu devre başladığı vakit Romanyalı hasmmı behemehal dü - gürmek üzere daha şiddetli çalışma- ğa başladı. Her an tahrip eden o ezici döğüş şekli önünde ğiryıko bir müddet daha dayanabildi. Son bir yumruük serisile yere düştü. Hakem sekize kadar sayınca yine şayanı hayret bir cesaretle kalktı. Tekrar döğüşmeye — başladı. Fakat dört yumrukluk bir seri daha yiyerek yi- ne yere yuyarlandı. Bu sefer de dev- Maçın şiddetli sahnelerinden bir enstantane renin sonunu işaret eden çan imda- da yetişti. Feci devre Son devreye yaklaştığı vakit Ro - manyalı hasmını behemehal kalkmı- yacak şekilde yere yuvarlamak için çok merhametsizce vuruşuyordu. Ya- rım dakika geçmeden Kiryako bir da- ha yere düştü. Kalktı. Tekrar düştü. Bir üçüncü kere kendini tamamen kaybetmiş vaziyette yere uzandığı vakit hakemin maçı tatil etmesini bek leyen saatte memur hakem çanı çal- dı. Kiryakonun yardımcıları sandalye sine oturtmak isterlerken Romanya- Imın rakibi tamamen kendini kaybet ti. Upuzun ringe uzattılar. Doktor - lar geldi. Dakikalarca kendine getirt mek üzere çalıştılar. Bu suretle dün- kü maç Romanyalının kat'i bir gale- besile nihayetlenmiş oldu. Melih - Romanyalı Romanyalı dünkü macı kazandığı için Melihle haftaya döğüşmek hak- Kifyakâ baygın kmı da kazanmıştır. Genç boksörü - müze pek tehlikeli ve çok çetin raki- bine karşı gayet dikkatli hazırlanma sını tavsiye ederiz. Melihle Romanyalı boksörün yapa- cağı maç hakkınmdaki tahminleri sıra- sile yazacağım . Istanbul yüzme şampi- yonluğunu Beykoz aldı Puvanlar: Beykoz 117, Galatasaray 80 puvan aldılar ğ çAŞ a T P9 Y Dün Istanbul şı Beykoz yüzme takımı Istanbul Su sporları Ajanlığı tara- fımdan tertip edilen İstanbul yüzme şampiyonluğu müsabakalarma dün Moda yüzme havuzunda büyük bir intizam içinde devam edilmiştir. Cu- martesi günü başlayan ve şampiyona nin ikinci kısmını teşkil eden bu ya- rışlarda Beykoz ve Galatasaray yüzü cüleri arasımnda birincilik için çok he- yecanlı çarpışmalar olmuştur. Neti- cede bu spora büyük bir ehemmiyet vererek muntazaman çalışan Beykoz- lular bu ecalısmalarının mükâfatmı 117 puvanla İstanbul yüzme şampi - yonluğunu kazanarak görmüşlerdir. Galatasaray 80 puvanla ikinci ve St sporları 16 puvanla üçüncü olmuş - tur. Geçen hafta - kürek, bu hafta da yüzme gibi İstanbul Su sporlarınm en mühim iki şübesinin şampiyonlu- gunu alan Beykozluları tebrik ederiz. Müsabakalarda alman dereceleri sırasile yazıyoruz: 200 metre serbest: f 1 Halil G. S, 2.26.5, 2 Orhan G. 8. 2,30,8, 3 Mahmut I. S. K., 4 Fuat, 5 TAN Sporcularımız bugün Rusyaya . . gidiyorlar Kafileye 24 futbolcu iştirak ediyor Sinop saylavı Cevdet Kerim İnce - dayınm Başkanlığında saat on altıda Sovyet vapurile Sovyet memleketine hareket edecek olan Halkevleri spor heyeti şu suretle teşekkül etmiştir: 1 — Eskrim: altı sporcu, bir idare- ci ve hakem. 2 — Bisiklet: Dört sporcu, bir ida- reci ve hakem, : 3 — Güreş: On üç güreşçi, iki ida- reci ve hakem.1 4 — Futbol: Yirmi dört sporcu, iki idareci ve hakem. Bundan başka kafileye bir doktor, bir tercüman ile Anadolu Ajansının Istanbul direktörü refakat etmekte - dir. Ekipler, eski senelerin tecrübe- siyle lüzumu kadar yedekle kuvvet - lendirilmiştir. Heyet Teşrinievvel ortalarında dö- necektir. Rusyada son atletizm rekorları Moskovada Ağustos sonlarma doğ ru nihayetlenen hafif atletizm müsa- bakalarma Sovyetler Birliğinin her tarafmdan gelen 556 en iyi atlet işti- rak etmiş ve bu müsabakalarda 16 yeni rekor tesis olunmuştur. Yeni rekorlar arasında Bilhassa 19 yaşında genç sporcu Bayan Vasi- liyeva'nın rekoru şayanı dikkattir. Filhakika Beden Terbiyesi Tekniku - mu talebesinden olan Vasiliyeva 1000 metreyi 2 dakika 58,4 saniyede kate- derek, 2,2 saniye farkla, yeni bir dün ya rekoru kurmuş bulunmaktadır. Tanınmış Sovyet rekortmenlerin - den Znaminski, 10,000 metreyi 31 da kika 45,6 saniyede koşmuş ve Lenin gratlı Liulko'da 200 metreyi 21,6 sa- niyede katetmiştir. Moskovalı Bayan Rogojina ise 200 metrede kadınlar için 25,8 saniyelik bir rekor tesis et- 14-9.938680 ee Fransız hikâyesi h NANKÖR ... Yazan: Louis de Robert Evet ben bir nankörüm... Sıkıntı- Ir ve fakir zamanımda beni evin-de alakoydun ve beş yıl misafir ettin!.. Fakat amcamın mirasına konduk - tan altı hafta sonra hür ve müstakil kaldım; dostluk ve ikramlarınım bo- yunduruğunu silktim ve biribirimiz- den ayrıldık. Ben bir nankörüm.. Bu besbelli... Ben parasızken, on uşak tarafından hizmet edilerek ve en muteber bir dost muamelesi görerek beş sene bir şatoda yaşadım. Fakir ve zavallı olan bana, yaptı- ğın iyiliklerin, esareti mutazammın hizmetlerin borcunu ödemiyeceğimi etme!.. Bazan bir baş ağrısı şakaklarımı sarsa —senin mürebbiyen Madam Görard bana yavaşça: “— Hiçbir şey söylemiyorsunuz, bakınız efendi nekadar durgun, der- di... Onu biraz eğlendirsenize... Siz- den başka onu neş'elendirecek kim- se yok. Haydi böyle durmayınız, bir hamle yapınız...” İşte ©o vakit bana dalkavukluk yapmak vazifesi düşerdi. Filvaki böbreklerinden hastaydın, uykusuz kalıyordun. Ben bunları bilmiyor değildim. Nezleden — fena halde korkardın; nezleli olduğunu zannettiğin zaman derhal yatağa gi- rer, dereceni alırdın.. Yanmmda bulunmak ve maneviyatı- nı kuvvetlendirmek icap ederdi. Ben bir defa soğuk almıştım. Fakat oda- ma çekilebildim mi? Hayır. Hergüü- kü tavrımı takımıp aşağı inmek ve yemekte hazır bulunmak mecburiye- tindeydim. Odamda kalmış olsam neler olur- du? O zaman Madam Gerard'ın sana şöyle söylediğini işitirdim: — Odasımma dostlarını kabul etme- si doğru olmaz.. Onlar da hasta o- lurlar. “Her halde bronşiti var. Kim bilir belki de.. belki de şu fena grip olacak.. Hani insanları sinek gibi öl- düren İspanyol gripi.. Doktor çağırılırdı.. Fakat doktoru, bana baksın diye değil, hastalığımı | * Leningrat bayrak yarışı takımı 4x400 metrede 3 dakika 23,9 saniye ile yeni bir rekor kurmuştur. Sporcu Toseliani ise yeniden hız al madan uzun atlamada iki yeni rekor kurmuştur. : Bir adım: 3 metre 36, üç adım : 14 metre 12. Moskovalı sporcu Kalinin de yürü yüş için yeni bir Sovyet rekoru tesis etmiştir. Kalinin 5 kilometreyi 25 da kika 38,1 saniyede katetmiştir. Karagümrük stadında Dün Karagümrük stadında büyük bir kalabalık önünde Zafer kupası maçlarına devam edilmiştir. İlk mü- sabaka Bozkurt ve Küçükpazar ta - kımları arasında yapılmıştır. Bu kar- ©| sılaşmayı daha enerjik oynayan Boz- kurt 3 - 2 kazanmış ve kupayı almış- ) | tır. Feneryılmaz, Karagümrük birinci takımları arasında cereyan eden re- ; || vanş maçında Karagümrük 3 - 0 ga- lip gelmiştir. Son olarak yapılan İs- tanbulspor - Eyüp karşılaşmasını 1s- tanbulspor takımı faik bir oyundan |sonra 7 - 1 kazanmıştır. | Rauf, 6 İskender. 200 metre kurbağalama; 1 Mekin Beykoz 3,20,4, 2 Toma (| Beykoz 3,38, 3 Adnan Beykoz, 4 Ö - || mer Beykoz. 200 metre bayanlar: 1 Krisanti Beykoz 4.41. 1500 metre serbest: 1 Halil G. S. 22.27, 2 Fuat Beykoz ' 23.35, 3 Bülent Beykoz, 4 Vedat Bey- koz. 1 Krisanti Beykoz 8.36. Türk bayrağı yarışı: 1 Agâh, Mekin, Rauftan mürek - kep Beykoz takımı 6.1,2, 2 Orhan, Se m.h, Aliden mürekkep Galatasaray takımı 6.51,1. 'Tramplen: İ 1 — Fahri Beykoz 114.42, 2 Sadi G. 8. 78.74 4 Kule : 1 Şakir F.B. 64.84. Son olarak yapılan su topu müsa- bakasında Galatasaray 5 - 1 Beykoza galip gelmiştir. diye getirirdin... Şayet teh ıkelı bir hastalık alâmeti keşfolun- sa, sirayet korkusu, dolayısile, has - taneyi boylamam lâzımgelirdi. Nankör.. Ben muhakkak bir nan- körüm.. Güzel yemekler yedim. Mi - demi yangına çeviren mantarlı kara- ciğerler yuttum. Ben ki karahiber ve baharattan azap duyarım; ve yer mantarının kokusu bile bende car - pinti yapardı. Böyle olmakla bera- ber kaç kereler Madam Gssâfdm &- zameti Ve gururu için bu meşhur ka- raciğer püresi karşısında memnuni- yet göstermek ve pürenin mükemme- liyetini takdir etmek ıstırarında kal- mıştim, Yemeğin iyi yapıldığını tak- dir etmekle kalsam bir şey değil, o yemeği yiyip hazmeylemek bana müthiş bir ıstırap olurdu. İşte o va- kitler işkence ve ıstırabımı hafiflet- mek üzere lokmaları acele acele ve çift çift ağzıma sokunca sen bağırır- dın: — Bakmız Madam Görard, zanne- diyorum ki, bu adam senin ciğer pü- rene bir şeyler söylüyor... Belki ciğer püresini sevmemek bir acıdır. Fakat Madam Görardın böyle fevkalâde bir yemeğin hazır - lanmasında bizzat bulunduğu için ve sofrada zaferin heyecanmdan kızar- dığı bir sırada ben nasıl onun bu yemeği hakkında bir eksikliği orta- ya atabilir ve itiraf ederdim? — Kaç kereler, geceleyin rahatsız- lanarak, talihsizliğimi mahrem — bir şekilde çekmek için küveti alıp kim- se görmeden yediğim akşam yemek- lerini çıkarırdım. Sonra bu karışık- lkların izlerini yok etmek ve ertesi günü iyi ve neş'eli bir çehreyle gö- rünmek ve gülmek mecburiyetinde kalırdım. Ve o günkü yemeklerde gene ciğer püresinden artanlar tek- rar sofraya konurken şunu söyle - mem icap eylerdi: «“— Hayır, bana çok koymayın. Dün oburluk yaptım ta rahatsız- landım. Böyle güzel şeylerle bir da - ha beni kandırmayın..” Senin arzularına göre vakitli va- kitsiz ve içinde bir öküzü pişirecek kadar odun bulunan ocağın, sıkıntı- lt ve insanı boğacak gibi olan duma- nı arasında yemek yenirdi. Ve ben o zaman deveranımın intizamsız bir hale gelmesinden boğulacak gibi kı- Çeviren: Faik Bercmen zarır ve kan yüzüme hücum ederdi. Ve sen o zaman bana: “— Gayet renkli ve güzel yüzün var... Kır havası yarıyor. Hem şato hayatı iyi geldi sana.” derdin. Halbuki soğuk odama dönüp bir mektup yazacak olsam, pardösümü giymem, burnumu, kulaklarımı ört- mem lâzımgelirdi. Ve eğer korka korka şöminem için Madam — Ge- rard'dan biraz odun istiyecek olur- sam o: “— Fakat hava tatlıdır, derdi. Ben bile odamda ateş yakmıyorum. Halbuki siz odanızda odun yakmak istiyorsunuz. Tasarruf yapmalı, ta- sarruf... | Bu tasarruf ayni zamanda her şeye şamildi. Harbin devamı müd « detince, çay saatinde şeker dağıtıla- cağı vakit, madam, sana yaklaşır, kutuyu Aaçar ve şeker verirdi. Ve sonsa kutu kapanır, taksim işi biter- di. Bana gelince benim, komprimeli zaharin kutusu vardı. Bu benim için fena mı gelecek, vücudumu mu ze « hirliyecek, bununla kimse alâkadar olmazdı. Fakat teessüf etmemeliyim. Beş yıl zarfmda emrime amade on hiz- metçiye maliktim hani... Hatırlıyor musun, bir gün oda hizmetçin Jo « seph'e şunlart söylemiştin: — Joseph saçların çok uzamış.. Dışarı çıkmıyalı nekadar oldu? — Belki üç hafta efendim. — On beş günde bir çıkmalısın. Ensendeki kıllar fena. Bunlar pislik yapar. Şakaya gelmiyen Joseph o saman namusuna dokunulmuş gibi bir ta- vır alarak: — Pislik mi? Mösyö çok oluyor. Ben Markiz de Miromesmil'de de ça lıştıim. Fakat hiç kimse bana pis ol« duğumu söylememişti. O vakit sen korkarak onu okşa « mak üzere: — Darılma Joseph, dedin. Şaka söylüyorum ama buradaki insanlar bunu farkediyorlar... Daha dün, dos« tum, Diendonn& bana: “Joseph'in ihmalkârlığını, .görmüyor musun?” diye sordu. Onun için ben de size bunu söyledimdi... Halbuki ben sana hiçbir zaman böyle bir bahis açmamıştım. Bu hu- susta çok çekinirdim. Fakat sen dü- şündün; işin kolaymı, onları bana atfeylemekle buldun. Acaba bundan tevlit ettiği neticeyi hatırma getirdin mi? Ve ondan sonra *-vspri Mle Ve kurnazIrakasa Dana açtığı harbi... Dolayısile artık — Isıtılraryan suları « mar, üç gün hiç düzeltilmiyen yatağı- mı ve süpürülmiyen odamı hiç dü- şündün mü? Joseph her halde: “Bu yaptıklarım azdır bile.” diyerek benden intikam aldı. Ziyanı yok.. Ben bir nankörüm.. Bununla beraber, bir gün fena bir yere faizle para verip te kaybetsen veya itimat ederek verdiğin paralar- dan dolayı birisi borcuna sadık çık- masa, ve eğer bir sabah mahvolmuş bir halde uyanırsan seni evimn da- vet ederim. Amcamın evi mütevassıttır. Fakat müsterih ol, açlıktan ölmezsin. Mü- kemmel ve sıhhi bir şekilde tsıtılmış bir yemek salonu ve ayni zamanda kendi odanda da ateş bulacaksın.. Ve bir gün rahatsızlanırsan benim ka- pı arkasında söylendiğimi duyma - dan yatağma girip istirahat edebilir« sin, Kendi arzularıma ve hırslarıma göre ayak uydurmanı mecbur tüt- mam. Senin hürriyeti şahsiyene hür- met ederim. Fikirlerini serbestçe söy liyebilecek fırsatı her zaman önünde göreceksin... Ayni zamanda benim fikirlerimi de açıkça sormaya hak * km olacak; ve eğer uyuşamazsak münakaşa ederiz. — Anlaşamamazlık bazan ıstıraplı ve üzücüdür... Neticede, sana karşı, evimde bu- lunduğun müddetçe, bir tiyatro de“ koru yapar gibi göz boyamak V© haddi zatinde acı olan bu harekett? bulunmayı hiçbir vakit arzulamam-: Bu işin tecrübesinden ders almış oe duğum için evime alacağım herhan” gi bir dostumu benim kendi evîmd. hareket ettiğim şekilde onu da &; suretle serbest bırakmak üzere "' tık tecrübeye ve sahteliğe lül“’ görmüyorum ve bu suretle “ Jı ları olan kimse bütün dünyanın Ğ ile kaplı olduğunu görür..., diye? fars darbımeselini tekzip etmek rim,

Bu sayıdan diğer sayfalar: