21 Ağustos 1936 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 9

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vi No. 20 Güpeşteye kadar geldiler. İp merdiven yukarı kaldırılmıştı. Oracıkta dürülmüş bir halde duru- Yordu. Anskar onu aldı ve yavaşça aşağı Barkıttı. Burası grandi direğindeki vardiya İçin çok gölgeli ve karanlık görünü- Yordu. Kıç kasaranm dip tarafına YTastladığından dümen üstündeki var- diyanın da gözüne çarpamazdı. Gemi hin provası ise epeyce uzaktı ve ara- daki direkler, yelkenler ve sair kala- bl—lık şeyler böyle karanlık bir gece- de güpeştede bir şeyler yapan iki ki- #inin görünmelerine engeldi. Önce genç kız ip merdivene tutu- harak indi. Sonra Anskar sarktı. Sandala indikleri zaman her ikisi Re sevinç ve heyecan içindeydiler. Anskar küreklerin topaçlarını sım Bikı tuttu ve çekmeye başladı. Geminin teknesinin kenarından ,Bidiyordu. Deniz biraz dalgalıydı ve dalgalar artıyordu. Provaya doğru biraz İlerledikten Bonra geminin bordasıma amut ola - Tak açılacaktı. Böylelikle her üç var da mümkün olduğu kadar tzağımda bulunacaktı. Ayrıca ken - Üleri için zararlı olabilecek haller - de sakınıyordu. Meselâ kürekle- Ti hızlr çekmiyordu; hattâ suyu kö- Büklendirmemek için onları hiç dı « î !ln çıkarmıyor, içten içten asılıyor- | Mk! pelerinine daha çok sarı - hiyor, sandalın içine doğru eğilerek' Binmeye çalışıyordu. Heyecan ve korkudan titriyor, diş / İeri biribirine vuruyordu. Kıyıda ya- Lln bir iki cılız ateşi göstererek sor %! Şi Orası değil mi? Oraya gitmiyor huyuz" ! Çünkü Anskar sandalm burnunu değil, onun iyice uzağında âlı:n dik bir kayalığa doğ'ru çekiyor- Anskar, gizli maksadını pek iyi Bizliyen bir sesle cevap verdi: » — Oraya gidiyoruz. Fakat biraz tolaşacağız. Çünkü yolumuzun üs - tühde Türk kadirgası var. Hani dün tkşam karaya oturmuştu ya.. Ora - | bizi görürlerse üzerimize hü - tum ederler. Hattâ top ateşine tu - lar ve.. i Bu sözler genç kız için pek mâna- &z görünmedi. Fakat hiçbir an kafa- .hdı.n söküp atamadığı şüphelerin Mmı da engel olamadı. MZEç ei [ glk? .. Hasan hğ“ Bağ iği zaman ı'“luıı da zaten onun düqundılklen- |di düşünmüş, yıldız tarafmdaki bu- '"t karaltılarma dikkatle bakmıştı. Hasanat — Hakkm var.. : Dedikten sonra ilâve ettir — Sen dümende dur. Rüzgâr pro eıiyor. Büyük yelkeni biraz k gemiyi kıbleye doğru latmış oluruz. Umarım ki, oturdu ıtunuı yerden böylelikle kurtulu - — Ben de umuyorum. * Tosun geminin orta güvertesine | ııĞH.I uzaklaştı. Biraz sonra oradan rîk kumandalar, ip ve makara ses Dertli Hasan: — Kurtuluyoruz, Diyerek sevindi, Sonra üç dört adım ilerisinde ba- şını geminin küpeştesine dayamış ve biraz dalmış olan arkadaşına yak - latı. Omuzuna dokundu: — Tosun!.. Kalk.. Kurtuluyoruz... * Tosun doğruldu. Havayı koklar gibi yaptı. Geminin sallantısı, rüzgârm esişi ona her şeyi hemen anlatmış ve Dert li Hasanm anlatmasına lüzum kal - mamıştı. Tosun geminin güvertesine doğru koşarken sağa sola sesleniyordu: — Musa... — Veli... İZLANDAYA —& "TUÜRK.A — Yazan : Kadircan Kaflı — Dümen sapını kuvvetli elleri ile sımsıkı tutarken, gözleri ile de sarışın kızın bulundugu tarafa bakıyordu Ü. — Mehmet.. Küpeşte boyunca üçer dörder a - dım aralıkla yayılmış olan leventler yerlerinden firlıyorlar: — Buyur ağam.. Buradayım.. Diyorlardı. İki levent seren cundalarından sarkan iki ipi çekince yelken birden bire boşandı. Tosun diğer arkadaşlanle birlik - te hemen yardıma koşarak yelkenin alt kenarlarını yakaladılar. Tosun emretti: — Bağla... Sıkı bağla!.. ol... Yelken iki taraftan sımsıkı bağlan mıştı. Uabuk (Arkası var)| Gençler Mahfeli azaları ile muallimler, Atıf, Şehir Meclisi Azasımndan Kemal Uçer, Ziya, Cemalettin Server, Nuri, Ali Galip ve daha birçok zevat hazır bulunmuşlardır. Avukat Beh- * çet ve diğer hatipler Fikretin hayatımdan bâhsetmişler, şairin edebi kıy- metini anlatmışlardır. Ihtifale geç vakit nihayet verilmiştir. Tevfik Fikret için yapılan ihtifal 4 Ihtifalde bulunanlar Şair Tevfik Fikretin ölüm yıl dönümü münasebetile merhumun Eyüp- teki mezarında bir ihtifal yapılmıştır. Nâzım Filorinalı hasta olduğu için İhtifale iştirak edememiştir. Kendisini temsilen Avukat Behçet me- rasime riyaset etmişlerdir. Toplantıda Eyüp Idman Yuvası ve Eyüp Eyüp Kaymakamlığı namına Ucuz et satışı meselesi Ucuz et satışından dolayı kasapla- rım belediyeye yaptıkları müracaat, duyuluyordu. Büyük yelken, iki 'Mn ucu çekilince, hemen gerilecek serene bağlanıyordu. | ü Bu iş ancak on on beş dakika sür ve yeniden ortalığı bir sessizlik ,hşhndı geminin baş ve ortasındaki Vardiya ile kıçtaki Dertli Hasan- :'1 başka hepsi birer tarafa çekile- | hğ biraz uyku kestirmeye yelteni - | YOrlardı. “vlk Tosun, Dertli Hasana: — Sen de dinlen. Ben beklerim bu XDefı.xıîış, fakat Hasan buna razı ol- dılmen sapını kuvetli ellerile %Ikı tutarken gözlerile de sarı- t_mk:zm bulunduğu geminin karal- “hr uzun uzun bakıyor, onu düşü- ql gözlerinin önüne getiriyor - 0 K u'*'!dı.n yarım saat kadar daha geç F .,f“zgır birdenbire hızlandı ve de- ı kabardı. N_T“rk kadirgası epeyce sallanıyor- d taraf kalkıp indikçe baş ta - iki heden tetkik edilmektedir Bi- ri rekabetin gayrimeşru olup olma - dığı meselesidir. Bugüne kadar alı - fan netice, rekabetin gayrimeşru ma- hiyeti haiz olmadığı merkezindedir. Diğeri de nakliyat işinin değiştiril - mesi meselesidir. Bu hususta tetkik- lere devam edilmektedir. Otobüs ücretleri Taksimle Beşiktaş arasında sefer yapan ve Tramvay Şirketine ait olan otobüslerin bilet ücretleri etrafında belediyeye birçok şikâyetler yapıl - maktadir. Belediyenin yaptığı temas- lar neticesinde Tramvay Şirketi oto- büslerinden birine mazotla işleyen motör getirtmiştir. Yapılan tecrübe- leni mazot kullanıldığı takdirde mas- rafın dörtte üç azaldığını göstermiş- tir. Tecrübeler ay sonuna kadar süre cek ve kat'i netice alınırsa bütün o- tobüslere yeni motörler konulacaktır. Bu suretle bilet ücretlerinde tenzilât ta gittikçe serbest olmaya baş- 'dı’u NNN ee ka a yapmak imkânı elde edilebilecektir. 7 Ve M nAs. bti A eli ” ai AAA -0? Orman Mektebi naklediliyor Büyükderede Bahçeköyde bulunan Yüksek Orman Mektebinin Bursaya nakli muvafık görülmüş, bu husus- ta tetkikata başlanılmıştir. Sovyet Rusyada festival Moskovada yapılacak tiyatro fes- tivali için Sovyet hükümeti, Türkiye- den bir heyet davet etmiştir. Sana't- kârlarımızdan Cemal Reşit, Kâzım ve Adnan bu heyetle beraber Mosko- vaya gideceklerdir, Muvakkithaneler tamir edilecek Evkaf idaresi, işlek cadde ve so- kaklarda bulunan camilerin muvak- kithanelerini tamir ettirmekte ve bu- ralarını kısmen depo, kısmen de satış yeri haline ifrağ etmektedir. Buralar da halka hile katılmamış olan Tağde- len ve Defneli suları satılacaktır. Alacak yüzünden kavga Galatada' bir otelde yatan Yahya Kaptan, İstiklâl caddesindeki lokan - talardan birinde Yusuf Ziya ile ala - cak yüzünden kavgaya tutuşmuştur. Yusuf Ziya Yahya Kaptanı yarala - mıiş, vakalanmıştq- AN Dert ortağı Susunuz Meçhul işaretli bir imza ile: Ben henüz bir lise talebesiyim. Derslerime çalıştığım gibi - sınıfımın da sayılı çalışkanlarındanım. Bundan bir müddet evvel yaptığım bir seya- hatte evine indiğim yakın bir akraba mhn kızını sevdim. Kendisi benden üç yaş büyüktür, lseyi de bitirmiştir. Bana karşı soğuk/ davranmıyor, ya- kınlık gösteriyorsa da mukabil hisle- rinin neler olduğunu anlamamakta - yım. Kendisine de hiç birşey açmıyo- YuUM. Diyeceksiniz ki ben yaşta birinin bu gibi şeylerle uğraşması doğru bir şey değildir. Unutulabilir. Fakat ne kadar düşünmemek istedim ve' karşı- laşmaktan çekindimse de, onun haya- li gözlerimin önündedir. Ve bu hal iki seneden beri devam etmektedir. Kendisiyle her gün her saat beraber bulunmak arzusu beni şiddetle taciz etmektedir. Kendisine acaba birşey hissettirsem mi? Yoksa bu benim i - çin imkânsız bir şey midir? Bir akıl vermenizi saygılarımla dilerim. Kendisine hiç birşey söylemeyiniz. Sizden yaşı büyük, tahsili yüksek bir kızla mes'ut olmaniz imkânı yoktur. Hislerinizi, başka tarafa kanalize e- diniz ve ona hiç birşey açmayınız. Gü lünç olursunuz. Onu isteyiniz Edirneden Ne. imzasile. Yetişkin ve çok güzel bir kızı sevi- yorum. beni sever gibi göründü, uzun Zaman mektupla konuştuk, bir türlü anlaşamadık, ve sözlerime ka- tiyen inanmak istemedi, “hususi gö- rüşelim,, dedim, “buna katiyen imkân yok,, dedi, bu suretle, son zamanlar- da bana itimatsızlık göstererek be - nim çocukluğumdan, ve aşkımın ge- lip geçici olduğundan bahsederek bu fikrinde hâlâ da sebat etmekte. Benimse buradan ayrılmama 2,5 ay kadar bir saman vardır, kendisini gelip geçici bir aşkla değil, hayatımın kadar ğimi bildirdi de inanmıyor, ve bana aşkını en kuv- vetli delillerle isbat et diyor, bunun için şaşırdım kaldım_, ona olan aşkı- _e.uıw Dıerilm katiyen geç p zım, siz bana ne akıl verirsiniz? Kendisine izdivaç teklif ediniz. En kuvvetli isbat budur. Zannedersek o da böyle bir teklif beklemektedir. Poliste Dün Kumkapıda .iki ev yıkıldı | Kaza vaktinde hisse- dildiği için insanca zayiat yok Kumkapıda dün, iki ahşap ev yr- kılmıştır: Kumkapıda Mektep sokağında 37 numaralı Hasana ait ahşap evin yan- gin düvarı ile çati kısmı birdenbire yıkılmıştır. Bina, çatı kısmımın ve yangın duvarınm ağırlığına dayana- mıyarak kâmilen çökmüştür. Bu evin yıkıntıları bitişiğindeki eve de tesir etmiş ve Aliye ait olan bu binanın da sokak kapısı yıkılmıştır. Evin için - dekiler çatırdıyı daha evvel hissettik- lerinden sokağa kaçışmışlar, bu yüz- den İnsanca zayiat olmamıştır. Bir cinayet mi? Beykoz sahilinde bir ceset bulun - muştur. Bu ceset Beykozda kundu - racıliık yapan Mehmede aittir. Meh- medin iki kolu bir iple bağlanmış ve ipin ucu da oradaki kotraya dolanmış- tır. Hâdişeye Beykoz jandarma ku- mandanlığı- el koymuştur. Tahkikat derinleştirilmektedir. Bir çocuk denizde boğuldu Fatihte Molla Husrev mahallesin-— de Boyacılar sokağında 35 numaralı evde oturan Mustafanın ön sekiz yaş- larındaki oğlu Hamit, arkadaşı Ah - metle beraber Kumkapıya denize gir- meye gitmiştir. Ikı.q beraber Çöp İs- kelesinden bir sandal kiralryarak de- nize açılmışlardır. Karadan üç yüz metre açıldıkları sırada Hamit soyu- narak denize atlamıştır. Fakat biraz sonra kuvveti kesildiğinden çabala « maya başlamıştır. Bunu gören arka- daşı Ahmet, soyunarak denize atla - mış, fakat kurtarmaya muvaffak ola- mamıştır. Tahkikata devam edilmek- tedir. ; MARI ANTUVANETin ROMOonDL Yazan: Steffan ZWELİG Eğlencelerde hazır bulunuyordu. Kadmlardan höşlanır, küstah, ateşli bir kumarbazdı. Kraliçeye de bundan ziyade yakı- şan bir arkadaş olmazdı. Kontu sev- memek ve takdir etmemekle bera- ber, zevk ve eğlence ortağı olarak pek arardı. Aralarında arkadaşlık - tan fazla bir münasebet vardır diye dedikodu yapılmışsa da bunun esası hiç yoktur. Eğlence düşkünü çılgm bir kız kardeşle erkek kardeşten baş ka bir şey değillerdi. Mahdut birkaç kişiden ibaret olan bu zevk ve safa düşkünleri, geceli gündüzlü eğlenmekten geri durmu- yorlardı. Kraliçe bunlarım işledikleri cürüm ve kabahatleri borçları ve re- zaletleri hep müsamaha ile karşılı- yor ve daima affedâyordu. Yalnız af- fetmediği bir kabahat içini sıkmaları idi. Müz'iç olmaya başlıyanı derhal yanından uzaklaştırıyordu. Bir müddet safa düşkünlerinin ba- İA İA GK gön Ve eğlenmesini seven bir Isvıqrelı baron bulundu. Sonra Coigny isminde baş- ka bir asilzade göze girdi. Kraliçe kı ayrılmıyan ve hep ona bakan dük Guines ile Macar kontu: Esterhazy olmuştur. Aralarından bazıları krali- çeye fazla yaklağarak arkadaşlıktân ziyade bir münasebet temin etmek istemişlerse de Avusturya sefiri Mer ciz vaktinde araya giriyor, fe*ı gi- dişin önüne geçiyordu. Asilzadelerin hepsi bulanık suda balık avlamak istiyorlardı. Maksatla rı kraliçeyi” eğlendirerek mevki ve şöhret sahibi olmaktı. Mari Antua- net hepsinin hakiki kıymetlerini bil- diği için hiçbirisine fazla ehemmiyet vermezdi. Eğlence muhitinde 'arka- daşlık etmekle beraber hiçbir tanesi- ne fazla yakınlık göstermemiş, mad- di ve manevi benliğinden bir şey ver- memiştir. Onun kalbini teshir edecek, kendi- sini sevdirecek ve sevecek olan adam henüz ortalarda yoktu. Kralicenin etrafını sarmış olan bu erkeklerden daha tehlikeli ve muzır olanlar kadımlar ölmüştür. Mari Antuvanet çok tabii, çok ka- din ve çok müşfikti .Sevmeği ve se- vilmeği âdeta bir ihtiyaç olarak his- sediyordu. Uzun seneler hasta ve za- yıf bir kocanın yanında sinirleri bo- zulmuştu. İçinde birikmiş olan bütün üzüntüleri, teessürleri ve izzetinefis yaralarını birisine anlatmak, kalbi- ni açmak istiyordu. Bunu da etra- fındaki erkeklerin hiçbirisine yapa- madığı için tabiatiyle bir kadın arka- daş aradı. On altı, on yedi yaşmda evlenmiş, kendi yaşmda genç kızlarla hiç arka- daşlık etmeye vakit bulamamıştı. Annesinden de pek genç yaşında ay- rı düştüğü için kalbini hiçbir kadın kalbine açamamış, derdini dökeme - mişti. Gizli köşelerde ehemmiyetsiz şey- ler anlatarak kahkahalarla gülmek, eli elinde, biribirine yakm samimi 'arkadaşlarla bahçede dolaşmak, kal- binde doğan ilk heyecanları anlat - mak... Bütün bunlardan mahrumdu. Yirmi yaşma geldiği halde hiç âşık olmamıştı .Saraydaki kadımlarla sıkı arkadaşlık ve dostluk etmesi de bir gök dedikodulara sebep olmuş, ken- disinde tabiata uymaz hislerin mev- zamık olduğu zaman hiç yanından | . Çeviren: Rezzan A. E. YALMAN Kendisini sevindirecek ve sevecek olan adam, henüz ortada voktu cut olduğu kanaatini uyandırmıştı. Fakat daima olduğu gibi, dünyanın ve saray &rkânınm fikrine ve sui- zanlarına hiç ehemmiyet vermediği için bu dedikoduların arasından da başı mağrur ve iğilmez hâalde geçip gitmiştir. İftiranım nekadar müthiş, nasıl bin bir dilli bir canavar olduğunu he« nüz anlamamıştı. Her türlü ihtiya- ti elden bırakıyor, hiçbir şeye e- hemmiyet vermiyordu. Ahbaplarile düşüp kalkmaya devam ediyordu. Başlıca arkadaşı Madame de Lam- balle idi. Fransanm en asil ailelerin- den birine mensup olan bu genç ka « dmda hiçbir para veya mevki kap- mak hırsı yoktu. Kraliçenin göster - diği dostluğa ayni temiz ve menfaat- siz bir arkadaşlıkla mukabele etmiş- tir. Kraliçe sefahat ve kumar muhi- tine sürüklememiş, ona fena seyler- de nümune olmamıştır. Dostluğu o kadar derin ve pürüzsüzdü ki, -ölü- me kadar sürdü: Ve "lümune SEbep oldu. Bütün hayatmda sebatsız ve Tttı- ratsız olan kraliçe dostluklarında da öyleydi. Lamballeden birden'tbire vaz- geçerek kontes De Polignac'ı dost diye seçti. 1775 senesinde bir baloda bir gün kraliçenin dikkatini çok genç, güzel ve mahcup tavırlı bir kadın celbedi- yor. Etrafmdakilere kim olduğunu soörüyor ve öğreniyor. Sonra birden- bire yanma yaklaşarak niçin bu za- mana kadar saraya gelmediğini so- ruyor ve alâkadar oluyor. Bu dostluk Lamhalle ile olan ar- kadaşlığa benzemiyor, daha ateşli, daha şiddetli ve daha samimi oluyor. Polignac saraya gelmediğinin se- bebini şü suüretle izah' ediyor. Krali- çenin verdiği ziyafet ve balolara iş- tirak edecek elbisesi ve sairesi yok- muş. Bu itiraf kraliçenin pek hoşu- na gidiyor. Bu kadar mütevazı ve sade bir insanın yer yüzünde bulu- nabileceğini o zamana kadar hiç gör- memiş olduğunu söylüyor, parasızlı- ğından utanmıyarak açıkça bu nok- sanı itiraf etmesini büyük bir kah- ramanlık addediyor. Herkesin kıskançlığıma ve hasedi- ne ehemmiyet vermiyerek Polignac'ı derhal saraya maiyyetine alıyor ve hediyeye boğuyor. Hattâ bu yakmım dostlük o dereceye varıyor ki, onun yanmda bulunmak için oturduğu Marly'ye bütün saray erkânı ile nak-: lediyor ve oraya yerleşiyor. Fakat bu melek zannettiği kadın hiç de göründüğü gibi saf ve temiz değildi. Borç içinde bulunan ailesini bu vaziyetten kurtarmak ve kendisi- ne de mühim miktarda'irat temin &t- mek için kraliçenin dostluğundan is- tifade etmiştir. 400.000 liralık borç- larmı ödetmiş, kızma evlenirken 800 bin liralık cihaz masrafı verilmişti. Kadm ayrıca 70 bin düka varidat getiren. bir çiftlik sahibi —olmuştu. Hattâ suişöhreti ile meşhur olan bu kadm bir müddet için kraliçenin çoa- cuklarına mürebbiyelik bile etmiş - tir. Kraliçenin bir saniyelik arzusu için bu kadın devlete senede yarım milyon bir masraf kapısı açmış, bü- tün akrabasmı mevki ve refaha ka a vuşturmüştu. LArkası var) * S Üü

Bu sayıdan diğer sayfalar: