No. 89 Bu iki TAN şahsiyet, bu iki aşk, bu iki kadın kendinde nasıl birleşiyordu ! Adnan mektubu görünce şaştı: Tevfik, demek kiondan bu davayı Rizli tutmuştu? Halbuki bu, kendisin gizlenen kaçıncı dava idi! Macide — Rahatsız olmazsanız, içe #iki odada tapuları size göstereyim; i etrafile anlarsmız. Adnan bu teklifte, hastayı dava lâ- ile rahatsız etmemek merhame- tini gördü; fena kokan hastadan da mak istiyordu. Macidenin odasında Adnanın gözü- iki şey çarptı: Karyola; mutfak Ve ölü kokan evde, ince bir kapınm Ayırdığı bu odada, rüzgâr kadar te- Miz bir hava! Adnan bu karyolanm kenarında mi #aattenberi İnmeli adamın göz tile cenkleşerek bu iki yuvarlak Camı nihayet bir tarafa fırlatu ve acideyi kollarının arasında nihayet Macide iki saattenberi Adna- her tarafıda kırılıyor, parçala- > vücudü lokma lokma, dilim di- sütun sütun kopuyor, dağılıyor, birlesiyor; yatağın her yerini kaplı. e büyüyor, sonra bir kucak, bir Uç oluyordu. Adnan şaşırmıştı: Bu inn aşkı öyle başı ve sonu olan bir tap, bir terkip, bir san'at değildi, U #şk, vahşetin güzelliğine yakla- İptidüilikle hayattı; Macidenin yekinda nikâhlı kadının vücudunda- tâbiilik vebir kızın ni etindeki deri dahası var. deride sanatm üstüne çıkan üpvin çizgiler, bütün tekerrlirlerde Yapılan her şeydeki tazelik, bu 2g larda ezberlenmemiş, yazılma. #imdiye-kadar mermerin, ren « ii söyliyemediği geyler vard n Macidenin kollarında kendisi» €rkek sanıyordu:Bu vaka'ya 0- ie. Insan eli değmemişti. Şimdiye tanıdığı başka deriler Adnana | tay * gün giydiği çamaşırları kadar bed ün sinirsiz görünüyordu. Bu ila rini romanlardaki aşk mek- v blarına benzemiyordu.Aşk, bu deri wp daha vazıh karla, daha sarih) Böy, A#aması, bu dudaklârda, bu iğ Sedeki hayatın taşıp çağlaması may Adnanm pembe ve mor| ra Miklerine — Macidenin bembeyaz du toz halinde, çiğ halinde yağ- Büte; kadm kendisini kayaya çarp » Ağı arcalanıp tuz buz olmuş, er- yön kıllarında kadınım her zerresi Remi damla titriyordu. Ortalık ka- Yan işti: Kadının bıçak gibi pari ininde deniz ve mehtap var- Yön Adnan odadan 4 saat sorira çıkı- Kalan #ofada Senih efendinin açık | kapısmın önünden geçerken | team dibinden uzanan cam gözler U Vi day Adnan irkildi; deminki fazi- e tekrar dönecek ka - il odasından doymuş deriyle tok derisiyle çıkan Ad- e Senin efendinin cam gözlerinden | Önü evinde kurtulamadı. Yata- kendi yüzünden utanıyor, yor- | Y, 8 örtüyordu. Vicdan azapları: | rın genlerin, emellerin, hastalık- kiy,, Serdisine şirk koşmasını ülü- Nönyei &ibi çekemiyen uyku Adnanı €zdi, ve Adnan uyudu. Sa- king, dün geceki vicdan azabmm Uyandı; karar (o veriyordu: Ve sig bu kadar küçülten Macide- iç Bı nın deliğinden, Üstü başı karanlık -/ lar içinde, bakiyor, shmaklaşıyor- du. Macidenin kollarında olduğu za- man Belkisi sevmediğin! sanıyor, fa- kat buna 10, 15 dakika inanıyor, sonra Belkisin ıstırabı başlıyordu. Birkaç gün Macideye gelmediği za- man, beş hissiyle Belkise çıldıran Adnanda Macide altıncı his olu- yordu; bu altıncı duygu Adnanda uzvileşiyor, Macideye gitmezse kolu, kafası hulâsa bir tarafı eksik kalı - yordu. Adnan Sofulardaki eve o kadar sık gidiyordu ki nihayet Senih efen- dinin cam gözlerine alışmıştı; bu gözleri de başka şeyler kadar görü- Yordu. Ve Adnan bir türlü Macide- den kurtulamıyordu: Kadının deri - sinde Adnan gelirken bir yığın kedi yaltaklanıyor, giderken bir sürü kö- İ pek oluyordu. Kımıldıyan leke — Adnan, öp beni.. Öyle değil. Ivi öp, Maciden çok bahtiyar... Çok bahtiyar... Adnan, odaya girer girmez boy - nuna deli gibi sarılan Macideyi öpü- yor, fakat kadının niçin çok bahti - yar olduğunu anlamıyordu. Kendi kendine “acaba kocası mr öldü. di- yecekti, fakst Senih efendinin cam- dan gözleri Adnana demin buzdan iki ok gibi saplanmıştı; Adnan ken- dine kızdı; niçin bu kadar aptal olu- yordu; sanki bilmiyor muydu, bu türlü kadılar sebebsiz sevinirlerdi! Macidenin bu sevinci de bütün o- nun gibilerin bu sebepsiz, bu hazin- neşelerindendi. Bu türlü kadmlar yarı deli sayılmazlar mıydı? İ Adnenm boynu kadmin bir türlü gözlilmiyen kollarmdan rahatsız ol- | piya. başladı; ve bıyığmın. altında duran Mecidenin yanağı | keçeleşti. Kadm faykıra, haykıra, bir şarki bestesiyle: — bahtiyar oldun niha- yet Maelde!,, dedikçe Adnan: — Yavaş haykır, kocan duyacak! Demek için, Senih efendinin bir| an menzul olmaması istiyordu. Fi hişelerin sevinmeleri Adnanın rendiği şeylerdi. (Arkası var) Basımevinin B lira Eş. Kitabın ismi Gönülden Gönüle Muvaffakiyet Propaganda Kendini Tanır msn ? Tal Sensin Müşküllerle Mücadele İdeal Büro Yeni Müşteri Bulmak Askeri Mektepler için Yeni Kıraat Kitabı Beş Mürebbi Kılıcım Sörüyorum Beş taneden fazla alanla. «98occooson Mm verdiği halde bir daha gitmi- hm efendinin derisine gi. ıstırabını paylaşıyor, a- üz ve dudaklarında hâlâ ya- Mide gin a üz bu cezayı vermek ak ba band sonra Adnan Maci- LE ftada üç kere gitti; her cam gözleri Macidenin 0- iy iie yor. sofada karşısın - İndi Yor li. Fükat Adnan en çok ta pdeki i Adnana şaşıyordu. yl TP. müşirinin kızı Belkise bl ha çirpinan Adnan ay- Bi, aeideyi nasıl kucaklı - Bu iki tecennün, bu iki ka - trk kendinde hasıl birle- alnız bir nokta vardı: yalıdan Belkise daha çok day lardaki evden Maci- ha gelmemeği tasarlıya- haty, Belkisin yanında Ma- ıymea kendini büsl ion, Beli bi mağara: azm a ge e ye PİYAN 2 ci keşide 11- Ha: 30.000 yelerle (20.000) liralık bi: d Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir Büyük ikramiye Ayrıca: 15.000, 12.000, I AN astığı Kitaplar M Turan Gasıon tercümesi Muallim Mübaha' Çok Seri Kazanç Yolları Sanat ki Muallim Osman Senai Muallim Hüviyet Bekir Reşat Enis ra ©, 30 iskonto yapılır. Dr. HORHORUNİ (Berksoy) nönü Valde kıraathanesi yanında 3573 ALAKALI Türk Hava Kurumu Büyük GOSU ziran -936 dadır. Liradır 10.000 liralık ikrami- ir mükâfat vardır... mmm İ nakil; FAYDALI BİLGİLER Bugünkü Program Istanbal 12.50 Mehtelif plâklar ve Halk musikisi, 18,— Dans musikisi (plâk), 18,30 Ambassa- dör'den sakil, Varyete © rmesikisi, (o 1948 Haber, 20,— Muhtelif plâklar, 20.30 Stüd- yo orkestraları, 21,15 Eminönü Halkevi gösterit kolu ve Sön haberler, Saat 22 den sonra Anadolü ajansmın gâzetelere mah. sus havadis servisi verilecektir. BUKREŞ 18: Mataş orkestrası; 19,20: Pllik; 20.20: Koro; 2205: Debüsi'nin © sonatlarından 22,55; Şantöz Aida Helta'nın iştirekile radyo orkestrabi. VARŞOYA 17,15: Operet ve sesl ifilm parçaları; 18: Dans musikisi; 19: Keman konseri; 19,30: Radyo piyesi - Muhtelif, 21: Bah. riye bandosu; 22,10: Şen neşriyat; 22,55: Dans; 24.05: Dans plâkları. MOSKOVA 18,30: Bir opera temsilini Muhtelif dillerde emisyonlar. YIYANA 1 nakil; 22: Avusturya - İtalya futbol maçı 15,40: Muhtelif; 20,10: Avusturya - Lehistan tenis maçma (dair; 20,30: Hafif musiki; 21,45: Valdinger kendi eserlerini çalıyor; 21,05: Sen yayım; 23,20: Tenis maçı meticesi; 23,25: Dama, | BUDAPEŞTE 19,15: Çingene i; 20,40; Harpa iş 21: Stüd. yo piyesleri; 2240: Opera orkestrası; 24: Plâk. Salon orkestrası. Kısa Dalgalar Berlin Çalışma sastleri; Bant 1045 — 1420 ; 1 Men ve Si, 45 m Sant 15.00 — 1835: İsss m. Sant 19 — 2335: 25, 49 m ve 408 m Londra Çasışma saatleri: 10 — 12.20 ; 25.58 m e 31, 55 m Sant 13 — 15.45 ; 16, 88 m — 18: Gösterilen m Sat 1415 — 2389 : Gösterilen 2 veye U posta 18 Ge m 25, S3 m. Si, 55 ve 49 10 m, Sinemalar, Tiyatrolar * TEPEBAŞI ANFİ TİYATROSU : Sant 2030 da (Tosun). * HALK OPERETİ ; İzmir Elhamra sinemeamda çündür Teli Turna), gece (Şen Dul * FRANSIZ TİYATROSU Pr. Zati Sungur. #ama, Fakirizm raları, Burünkü program çarşamba akşamından itibaren değiştirilecekür Yeni program i- çin biletler gişede satılmaktadır. * SÜMER ; (Esrarengiz Tayyare) (Vicdan Azabı). TAN: (Küçük Anne). 'TÜRK : (Kanun Kuvveti) ve (Dede). İPEK ; (Silâh Başma), (Nataşa) ve (Olimpiyatları Nasıl Olacak). YILDIZ : (Aşkım Günahımdır) (Dertsiz Arkadaşlar). ALKAZAR : (İstanbuldan Geçerken) ve (Sessiz Çete. BLHANRA : (Öldürdüğüm Adam) ve (Vakıtsız Baba) SARAY : (Zevk Gecesi). ŞIK ; (Sana Tapıyorum) ve (Karem Ben Öldürdüm). MELEK ; (Renkli Peçe) ve Kuş). ALEMDAR zan Banyoda). MİLLİ : (Sevmek Yasak Mı) ve (Ö- lüm Kasırgası). HİLAL : (Köniksmark) ve lar Adası, AZAK : (Spor ve Gençlik), (Sürüsüne Bereket). * USKUDAR HALE ; Davetler, Toplantılar mat 21 de izma, Spiri- ve ve (Yarab (Könikemark) ve (Sw- Arslan vi (Melo), (Eskimo). GÜLHAN Gülhane seriri ayn Bi samerede: Prot. lo artritlerde del, tani Dr. Şevket vitaminlerin biyokemisin- den bahsetmişlerdir. Prof. Dr. Kemal Hü- seyin yeni bir ilâç hakkında bir teblikte bulunmuştur. Kulak baş asistanı Dr. Nejat aniygdalectomie yapılmış nefritli bir hasta, Teşrihi marazi asistanı Dr. Kâmil bir die mağ dumurundaki meyi: (tegayyüratan bahsetmişlerdir. Müsamerede faydalı mü- nakaşalar yapılmış ve münakapalara: Prof. Dr. Murat Cankat, Abdülkadir Noyan, Na- sm Şakır, Burhanettn o Osman, NÜ Şakır iztirak etmişlerdir. Fatih As. Şubesi Başkanlığından £ 1 — 316 : 330 dahil doğumluların deniz sınıfı temamen sevi: olunacaktır. Z — Nakdi bedel vereceklerin bedelleri 215.936 akşamına kadar almacaktır. 3 — Subede toplanma ve sevk 22.5.934 dir. Çerrahpaşa hastanesi Gureba hastanesi Yenibahçe © 23017 Haseki kadınlar hastanesi 24333 Zeynep Kâmil hastanesi Üsküdar 60179 Kuduz hastanesi Çapa 22142 Beyoğlu Zükür hastanesi Gülhane hastanesi Gülhane Haydarpaşa Nümune hastanesi Etfal hastanesi Şişli Bakırköy Akıl hastanesi Şark Demiryolları Sirkeci Devlet Demiryolları Haydarpaza 42145 MÜSAMERELERİ ti 12 tibbi müsameresi ü almaytar, Miğ- Şakır Spendi- ; Kimya asi > Nüzhe trolizden günü Mifaiye Telefonları ranta! İetaryest öy istiyen Yaşli. Bakırköy. Büyükdere, Üsküdar itfaiyesi Beyoğlu itfaiyesi Büyükada, Heybeli, Burgaz, içim mm vakaları için telefon santralmdaki memura yanım demek kül fn bir N Yavrucuğum, beni afettiğini yazı- artık yanına gelmemi söylü- n. Her halde beni affetmek, İ bu senin için epey müşkül oldu.F'akat bu affin benim üzerimde en küçük bir tesir bile yapmadığını söylersem kızma, kırılma.. Mektubunu okurken “ben acaba bu uffe lâyık olmak için ne yaptım?,, diye, düşündüm ve se- nin duyacağın büyük hayreti yanım da imişsin gibi hissederek karar ver dim ki, eğer ortada affe muhtaç bir suçlu varsa oda sensi Çocuğum, evle nim kocaman kitaplarım, tedaviye muhtaç hastalarım, senin ise meş- | gul olduğun tek bir şey vardı. Gü- İzelliğin.. Emin ol ki ilk zamanlar senin kağarbende donuk bir beyazlıkla yuvarlanan O- muzlarmın üzerinde yükselen başma ensende ince büklümlerle toplanan kızl pırıltılı saçlarma hayrandım ve seni sevdiğimi sanıyordum. Bana gön derğiğin affe karşılık sana bütün ha- kikati, yani birçok acı şeyleri açmak le bir ihtiyaç oldu ki.. gul olmama, sabah erkenden hasta» larına koşmama epey içerlerdin ve seninle eve dair, haricin küçük de- İdi Kodularndan başka bir şey konu- » | şamazdık, Sana küçük - hastalarım- dan birini nasıl biri bir emekle, didin me ile hayata bağladığımı, fakir bir ihtiyarın davetsiz ikinci bir vizitem karşısmda gözlerinden süzülen yaş- ları anlatamazdım. Bu manasız şey ler senin beni dinlerken gözlerine hayret ve istihza toplamaktan beş- ka neye yarardı ki. Bu gün muvaf- fakiyetli bir ameliyat yaparak neş'e içinde eve döndüm. O gün sen de pek neş'eliydin. Kapıdan birer girmez “Gel bak seni en San bir arka- daşımla tanıştıracağım,, diye elim- den çekerek beni salona sürükledin ve orada ince, ufak tefek esmerce bir kadınla tanıştırdın. Sen bana 0- nunla senelerce evvel mektep arka- daşı olduğunuzu,şimdiye kadar Ana- doluda bulunduğu İçin görüşemedi nizi anlatırken o bizi dudaklarında yumuşak, ince bir tebessümle dinle- yordu. Fakat se te artık buraya yerleşti. Hergün beraberiz.,, dediğin zaman arkadaşınm tebessümü bir- den bire actlaştı, gözleri uzaklara daldr. Hemen onun bir acısı olduğu nu hissettim, bahsi değiştirerek O günkü muvaffakiyetli ameliyatı an- latmağa başladım. Unutma ki yavru- etmek için çay masasma doğru iler- lerken bakışlarında istihza dolu bir pırıltı yanıp söndü ve o zaman gör“ düm ki, arkadaşm gözlerine tople- nen derin bir alâka İle beni dinliyor. Fakat sen çay fincanlarının üzeri ne eğilmiş, pembe dudaklarımda acı- mak isteyen bir tebessüm, kumral kir/ Nüzhet | piklerin alay dolu bakışlarını sakla- yarak çay boşaltıyordun. Birdenbire ilk defa içimi sana kar dı. O alaycı tebesstimden kurtulmak iyi yine başımı arkadaşına çevirdim O, büyük göğlerinin derinlerinden tışkırmış kıviletm gibi tutam tutam pırıltılar yanarak, esmer yüzünün bü tün hatları kerilmiş beni dinlerken ona uzun uzun anlattım. Sen o gittikten sonra bana onun ko casının yeni kendime karşı sana hemen ihanet et miş gibi bir nefret duyuyordum. Er tesi gün Sana her zamankinden fazla düşkünlüğüme o zaman belki şaşır- mışmdır. Bilsen yavrucuğum sana yaklaş- mak, seni düşüncelerime biraz ortak laştırmak için nekadar çırpmıyor- dum. Fakat sen hiç değişmiyordun ve arkadaşım artık bize sik sik geli- yordu. Hem de tuhaf değil mi o be- nimle senden ziyade konuşacak şey biraz kalpsizlik amma, bu bende öy-| Hatırlayor musun, benim geceleri | geç vakte kadar kitaplarımla meş- suğum sen hemen mis“firine ikram | şı merhamete benzer bir şey kapla» | düğünü söylemiştin. | nefsine duy Buna adeta sevinmiştim. Fakat artık | çelerime ortak çıkmaktan daima ka- SUÇ KIMDE? Peride CELÂL — / buluyordu. Tkimiz farkında olmadan seni bir köşede unutup urun müna- kaşalara dalıyorduk. Sehin arkada. ım ne çök şey biliyordu yavru: her şeyden bahsedebiliyordu. Hele yi zen edebiyattan filân bahis açıldığı zaman dudaklarmdan gayri ihtiyari dökülen birkaç şilr parçacığı, o sesin kalbime dökülen titrek ahengi beni sanki başka bir âleme sürüklüyordu her zamanki gibi köşenden lâkayit bir tebessümle bizi dinler gö rünüyordun. Bir gün her şeyi anla- diğimiz zaman be | dım. Ben bu parlak büyük gözlü kadı nı seviyordum, ben senin arkadaşi anlayarak Ses ni daldığım üykudan uyandırmak is- tedim. Bir gün sana: “Karıcığım ar kadaşının ne kadar ati var, ona âşık olmamdan hiç korkmaz mus ?.., dedim ve senden cevap bek ledim. Senin yüzüme şüphe ile bakıp büyük bir asabiyetle üzerime hücum etmeni, beni onunla artık gö memeni istedim. Fakat nerde. o zaman gözlerinde muzaffer, müs- tehzi bir pırıltı yanarak uzun uzun güldün. Karşmdaki aynaya mağrur bir bakış fırlatarak, kumrsl büklüm lerini okşar gibi parmaklarınla düzel tip: “O çirkin kadıns bakman için budala olman lüzım,, dedin. Bu doğ ruydu. Senin gözleri büyük bir hay- ranlıKla dolduran güzelliğinin kar. şisinda © bir hiçti. Onun ipek gibi yumuşak bakışlı kocaman gözlerini O sırada sana anlatmaya kalksaydım muhakkak yine bana gülecektin. Gü- zelliğine o kadar mağrur ve emin- din ki, kıskanmaya bile tenezzül et» . Ve arkadaşmı yine sik e davet etmekten çekinme din. Fakat bir gün onun evinde, hiç dığın bir zamanda beni onun dizlerine kapanmış bulunca hayretin pek müthiş oldu. Ben belki senin ya nıma koşarak beni sarsıp, parçala- mak ister gibi şiddetle hareket edece ğini, müthiş şeyler yapacağını um- muştum. Fakat sen sadece kaşlarım çatılmış, dudaklarında acı bir kıv- rmtı dolaşan bana şunları söyledin “Budala hem de böyle bir kadmla ha!..,, Ve belki benim mahcup olma mı bekledin. Fakat yavrum “Böyle,, diye hakir gördüğün o kadınm beni dizlerinde bulduğun zaman ben ona bir kere gözlerime o iri ateşli bakış larmı vermesi için yalvarıyordum. İste o günden beri seninle ayrıyız ve aylardan sonra beni af ettiğini bil diriyorsun, Fakat suçlu kim? Biliyor musun o küçük kadın me- ğer ne kadar İnatçı imiş! Bir türlü onu hayatıma karıştırmaya ikna ede miyorüm. Bütün yalvarmalarım bo- şa harcanıyor. Hem de bütün bunları sana, eski bir arkadaşa ihünet etme- mek için yapıyor. Çünkü nihayet göz lerinin ateşini İçime boşaltarak be- ni sevdiğini itiraf etti ve ben de ona bana gelinceye kadar peşinde bir göl ge olacağımı söyledim. Herhalde bir gün İnadından geçecek ve aşkımızı beraber yaşamak için bana koşacak tır. Bu satırları okuduktan sonra mu- hakkak bana duyacağın hiddet, son esirgemediğin affi de silecektir. Fa- kat emin ol bu daha iyi. Çünkü mek- tubumun başında dediğim gibi eğer bir suçlu varsa o da sensin. Beni ğun gururla, düşün çınmanla kırdın, beni dudaklarında daimi bir kıvrmtı olan müstehzi te- bessimlinle kaçırdın. Şimdi kalbi benim olan, fakat kendisi yihe senin yüzünden benden kaçmağa çalışan o küçük kadının dizlerinde her yalva rışımda seni bir düşman gibi hatır- lıyorum. Ve beni nihayetinde galip çıkacağıma emin olduğum bu uzun mücadeleye mecbur eden de sen ol- duğun için seni ömrümün sonuna kadar affedemiyeceğimi sanıyorum.