Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
e— 10 Galatada Türk gregoryenleri Ermeni kilisesinde bir bomba bulundu BAŞI 1 mir parçası bulmuşlardır. Kadmlı.r bu deınir kuwyu mah- ve d kom- şusu olan demıreiye güetermiolerdır Demirci, kutuyu muayene etmiş, bir bomba olduğunu anlıyarak derhal zabrtaya malümat vermiş ve hemen tahkikata başl ğ Bombanın bulunduğu mahzen, ki- lisenin mütevellilere mahsus dairesi- nin tam altına tesadüf etmektedir. Mahzenin iki penceresi vardır ve bun lardan sokağa açılan birincisi, kilise- nin harict kapısının yanı başındadır. Diğeri de kilisenin avlusuna bakmak tadır. Tahkikata el koyan Galata Nahiye müdürile polis, evvelâ bu bombanın oraya eskiden mi konulmuş bulundu- ğunu, yoksa pencerelerden birinden yeni mi içeriye atılmış olduğunu tes- bite çalışmışlardır. İlk tahkikat neticesi İlk tahkikatm vasıl olduğu netice şudur: Bi b ç AA Ş YA SA & u u- zün zamanlardanberi açılmamıştır. IİNCİDE Irklar, iki senedenberi devam eden birçok hâdiseleri mucip olmuştur. Mütevelliler reisine gönderilen tehdit mektubu Bu hâdiselerin sonuncusu ve en şayanı dikkati, mütevellilerin reisi Şahinkayanın geçen çarşamba günü aldığı bir mektup olmuştur. İstanbul postanesinden verildiği damgasından anlaşılan bu mektupta, mütevellile- rin reisi açıktan açığa tehdit edil- mektedir. Tehdit mektubunun başında, bir ölü kafasını çaprastlama kateden iki kemik ve bu resmin altındada “mil- H komite,, imzası vardır. Ermenice — gazetelerden kesilen harflerden teşkil edilmiş satırlar da şudur: “Şılılnkıyı— “Uç gitn zarfında kilisenin anah- *“tarlarını milli idareye teslim et.,, Şahinkaya bu mektubu derhal po- lise teslim etmiş ve polis te tahkika- ta başlamıştır. Yapılan tahkikat, bu tehdit mektubile bulunan bomba ara- sındaki mü betleri tenvire müte- Bu bombanın epeyce bir müddetten- beri orada bulunması ihtimalini çü- rüten müteaddit sebepler vardır: 1 — Bulunan bomba, rütubetli ve mahzende senelerce durmuş bulundu- ğuna delil sayılacak pas ve küf gibi alâmetleri haiz değildir. Sadece ka- rıncalanmıştır. 2 — Eğer bu bomba senelerdenbe- ri orada bulunmuş olsaydı, paslanma sa bile, herhalde hariçten atılan süp- rüntülerin altında kalması icap ede- cekti. Halbuki zemini kaplıyan süp- rüntülerin üstünde bulunmuştur. v “oktalar, bombanın oraya pek te olmıyan bir tarihte konuldu- ğu —©h edince vaziyetin tenvire müh taç noktası da ikiye inmiştir: 1 — Ne maksatla konulduğu, 2 — Kim tarafından konulduğu. Cemaat ihtilâfı —— — “Neticeye doğru müsbet yollâfdan ilerliyen tahkikatın ilk safhası, bütün dikkatleri bu kiliseye ait bir cemaat ihtilâfı üzerinde toplamaktadır. Bu ihtilâf şudur: Bundan iki sene evvel intihap edi- len kilise mütevellileri, başta müte- vellilerin reisi Şahinkaya olduğu hal- de, cismani meclisin nüfuzu altında addettikleri Ermeni — patrikanesile alâkalarını kesmişler ve Ermeni akal liyetinin değil, Türk gregoryan cema- atinin mevcut olduğunu kabul ede- rek bu kiliseyi mümkıl olarak bu tahsis etmişlerdir. Bu nok- tainazar ve onun tevlit ettiği ayrı- veccihtir. Eğer bombanın tehditçiler tarafından oraya konulduğunu izah edecek delâil bulunursa hâdisenin tenviri çok kolaylaşacaktır. Çünkü cemaat ihtilâflarının bu şekilde alev- lenmesini körüklemekte istifadeleri olanlar aşağı yukarı malümdur. Bu bombanın tehditçiler tarafm- dan oraya atılmış bulunmasını zan- nettirecek deliller henüz çok zaiftir. Çünkü bu bombanın mahzende ken- di kendine ateş alması imkânı olma- dığı için, hâdisede bir suikast mânası araştırmak güçleşiyor. Diğer taraf- tan, şimdiki mütevellileri müşkül va ziyete düşürmek arzusunun, tehdit- çileri böyle bir harekete sevkettiğine inanmak için de ortaya sürülecek kuvvetli bir emare mevcut değildir. Çünkü bombanın bulunuş tarzı ta- Jtesadüfi Böne aTAŞiT denberi ıçılmayın bir mahzen, akla gelmiyen bir vesile ile açılmış, için- den bir 'boruba çıkmıştır. Eğer bu bomba, mütevellileri müşkül vaziye- te sokacak bir vesile olsun diye ora- ya bırakılmış olsaydı, bunu yapanla- rın işi tesadüfe bırakmadan, bomba- nm bulunmasını temin edecek bir im kân hazırlamaya teşebbüs etmeleri icap edecekti. Halbuki böyle bir şey olmamıstır. Polis işi bu noktadan da derinleş- tirmiş, mahzende bir araştırma yap- tığı gibi vaziyetin değişmemesini te- min için orasını mühürlemiştir. Tah- kikatm vereceği netice merakla 'bek- lenmektedir. Üç aylıkların tevzii Maaş yoklamaları pratik bir şekle konulmalıdır ! BAŞI 1 #lacak bir biçare için eza ve cefa ve- silesi olmaktan kurtulamaz, Zira: 1— Maaş yoklama ilmühaberi gidilip nahiye müdiriyetinden alma- cak bir formülere yazılır. 2 — Bu formüler o kadar. karışık ve anlaşılmaz şekilde yazılmıştır ki, okur yazar ve umuru hükümeti bi- lir pek çokları bunu malmüdürlük- lerinin istediği şekilde dolduramaz. Birkaç defa değişir. 3 — Bu doldurulan ilmühaber tekrar nahiye müdürüne götürülür. Nahiye müdürlerinin odalarının önü o kadar kalabalıktır. ki bu kâğıdı göstermek için birkaç saat beklenir. Müdür bunu sadece polis komiseri- ne havale eder. (Acaba neden doğ- ruca komisere götürülmez de nahi- ye müdürüne havale ettirilir? Bu - rası malüm değildir. Kırtasiye de memleketten kalkmıştır.) 4 — Polis komiseri bu kâğıdı il- mühaber sahibinin bulunduğu kara- kola veya o mahallenin tahkikatile meşgul polise havale eder. 5 — Bu polis her zaman bulun- maz. Gidilir gelinir. Nihayet polis kâğıdı alır. Nüfus tezkeresine ba- kar, İlmühaberin altına, içindeki - lerle ayni mealde bir şeyler yazar, imza eder. 6 — Kâğıt tekrar komisere gelir. Komiser imza eder, nahiye müdü - Tüne gönderir. INCİDE 7 — Nahiye müdürünün odasının önünde yine uzun müddet bekledik- ten sonra nahiye müdürü de mü- hürler. Maliyeye gönderir. 8 — Maliyede kalem odası eldeki maaş vesaikine nazaran muameleyi yapar. Maaş sahibinin resmini def- tere yapıştırır ve mühürlenmek için malmüdürüne gönderir. 9 — Malmüdürü maaş sahibini mutlaka görecek evrakı — tetkik edip öyle tasdik — edecektir. Bunla- rı yapmak için bu ihtiyar, alil, sakat ve hasta adamlar malmüdürünün kapısınım — önünde bekler dururlar. Bir odacı, kimisi, general, kimisi hâ- kim, kimisi bir şehit çocuğu veya karısı olan veya sadece hizmetini yapmış, dinlenmeğe ve hürmete hak kazanmış bu adamlara göğüs gerip kapıda tutar, Ve bir odacı gibi mu- amele eder. Saatlerce bekledikten sonra bu tasdik muaâmelesi yapılır. Bütün bu muameleleri maa$ sa- hibi kendi yapmalıdır. Hasta ise bir vekâletname ister ve kazara bütün bu muameleler esnasında bir yan- lışlık olmuşsa o ihtiyar, alil, sakat veya hasta maaş sahibi tekrar geri döner, işi bozuk denen yerden tek- rar yapmağa mecbut olur. E, bütün bunların hepsi dört bu- çuk namussüz adamın malsandığı - nı aldatıp haksız maaş - al Seneler -| çalışıy Zecri tedbirler (Başı 1 incide) lar Kur rüc'ati Negüsü catine de benzemez.. Bu işin devamında Kurumun âza- sı bulunan Habeşistan kadar diğer devletlerin de hayati menfaatleri var- dır. Hem zecri tedbirler İtalyayı kâfi miktarda sarsmamış değildir. İtalyan bütçesi İtalyan finansı meydandadır. Italyan halkı bir defa altın nişan yü- züklerini hediye edebilir. Ancak yedi sekizay haftada bir gün et yemeğe razı olabilir. Fakat zecri ted- birler, devam ederse, İtalya bu Av- rupa mukavemeti karşısında ergeç fedakârlık yapmak mecburiyetinde kalacaktır. rü- Hem sonra zecri tedbirler kaldırıl- lırsa, sade bu fedakârlık mecburiyeti ortadan silinmez; İtalyanın Doğu Af rikasında emperyalizmini daha ko- laylıkla yaymasına hizmet edilir. Çün kü zecri tedbirler kaldırılırsa: 1 — İtalya daha kolaylıkla kredi bulabilecek, 2 — Mübadetesindeki gelişme ile ekonomik vaziyetini düzelterek em- peryalizmi daha çok yayabilmek im- kânlarını elde edecektir. Zecri tedbirci olanlarla olmıyanla- rm noktai nazarı budur. Bunlar ara- sında bir de ayrıca Uluslar Kurumu- nun vaziyeti münakaşa edilmektedir. Bunun için de diyorlar ki: Madem- ki Uluslar Kurumu bu mekanizma ile harbin önüne geçememiştir; o hal- de bunu ıslah etmek lâzımdır. Bu 1s- lah nasıl olabilecek? Bu ancak gelecek teşrinde yapılacak toplantıda takar- rür edecektir. Fakat kurumun islahı- na gitmeden evvel, daha yapılacak çok işler vardır. Bu, ilerisi için bir tedbir olabilir. Fakat evvelâ Habeş meselesini halletmek gerektir. Bu vaziyette kendi kendisini ıslah etmek yoluna giren kurumun ilhakı tanıyarak kendi hikmeti vücudünü inkâr edeceği hiç te hatıra gelemez. Zecri tedbirlere gelince, bunların or- tadan kaldırılması, Cenevrenln vücu- dünü, müdaf Haküeİ, beş istiklâli kldar mevhum bir. şekle sokar. Eden işte şimdi bütün ferasetini topliyarak, Avrupanın bu karışık va- ziyeti içinde, hem Uluslar Kurumunu, hem Habeşistanı, hem sulhu ve hem Ingilterenin prestijini ve hattâ ne ga- riptir ki, hem de İtalyayı kurtarmağa or. Fransada sosyalistlerin ik- tidar mevkline yelmeleri, önâa”bu İste haıll yardım edecektir. Fakat buna Habeşistanda büyük £: atleri olan bir devletin mümessili sı- fatile vazifesi çok naziktir. Şu muhakkaktır ki, bugün İtalyan- lar, Adisababaya girerken, Cenevre- yi tahliye etmeği, hiç te arzu etmiyor lar, Çünkü Leman gölündeki İtalyan menafii, Aşiangi gölündeki İtalyan menafiinden çok daha üstündür. Ay- ni Leman gölü, İngiltere için de Tsa- na gölünden pek fazla ehemmiyetli- dir. Onun için yakımnda Habeş mesele- sinde tutulacak sarih İngiliz politi- kasına dair Baldvinin nutkunu bütün TAN Fenerbahçe mi, Beşiktaş mı? Senenin en mühim maçı bu gün Taksimde oynanıyor BAŞI 1 vantaj temin eden Fenerbahçe, bu- gün tekrar kuvvetli rakibile karşı karşiya geliyor. Hem de çok nazik bir puvan tasnifile... Son oyunlarıhda tatmin edici bir varlık gösteremiyen sarı lâcivertli- lerin Beşiktaşa karşı alacakları ne - ticeyi merakla beklerken, şampiyon- luk yolunda bütün ümitlerini bu ma- ça bağlıyan Beşiktaş tâkımmın haf- talardanberi büyük bir ciddiyetle hazırlandığı da gözden uzak tutul - mamak lâzımgelir. Bu itibarla ma-/) çın çok çetin olacağını tahmin et mek yanlış olmaz... Fenerbahçenin son haftalardaki muvaffakıyetsiz maçlarını oyuncu - larmın sürantrene olduklarıma — at- feden bazı arkadaşların fikirlerine iştirak etmek lâzımgelirse, neticeyi Ankara temasındanberi müsabaka yapmamak yüzünden maç hevesi çok daha fazla olan Beşiktaşlıların lehinde görmek iİcap eder. Fakat, senede 20 maçla bir takımın bezgin vaziyete gelebileceği çok uzak — bir ihtimal dahilindedir. Bize kalırsa, Fenerbahçenin son muvaffakıyet- sizliklerinin en birinci amili, ta- kımda perakende gayretleri bir nok- tada teksif ve bir cihete tevcih ede- cek kuvvetli bir merkez muhacimin bulunmayışıdır. —Merkez — muavin mevkiinde oynıyan Esat ta daimi çalımlarından kurtulup takımı hız - landırmağa ve forvetleri derin pas- larla ileri sürmeğe muvaffak olama- dığı için, oyuncular ayrı ayrı mu- vaffak oldukları halde, takımın al- dığı neticeleri hiç te tatmin edici sayamayız. Bununla beraber Fener takımının kuvvetsizliği iddia olunamaz. Yaptı- ğı on sekiz maçta ancak sekiz gol yiyen sarı lâcivertliler, o meşhur seyyal oyunlarından birini tuttura - cak olurlarsa Beşiktaşı pek âlâ mağ lüp edebilirler. Çünkü Fenerin kar- şısma çıkacak olan Beşiktaş kadro- sunun tam formunda bulunmadığı- n Ankara maçlan göstermiştir. ; Hasan gibi en, kuv-. vetli üç oyuncusu ı daimi surette An- karada bulunduğundan siyah .beyaz- Lların Fenerbahçeden daha üstün bir beraberlik gösterebilmesi çok az bir ihtimal dahilinde olmakla bera- ber, Fener müdafaasının kolay ko- lay yarılamıyacak vaziyette bulun - duğunu da gözönünde tutmak lâ- zimgelir. Rakibinden iki puvan ilerde bulu- nan Fenerbahçe, maçı beraberlikle bitirecek olursa şampiyonluğu ka- zanmış olacaktır. Halbuki Beşiktaş maçı kazansa bile Fenerle puvan puvana olabilmek için Galatasaray ve İstanbulsporu da mağlüp etmek iyetindedir. Eldeki avantajı dünya büyük alâka ile beklemekti dir. Bu politikanın şimdiden aldığı karakterlere bakılırsa, İtalyanlar fil- hakika Adisababaya girmişlerdir. Fa kat Londrayı zaptetmekten çok uzak- ? TAN Yunanistanda şimdi de patronlar grev yatılar Atina, 16. (A.A.) — Amele yevmi yelerinin artmasından mühim bir tütün firması lokavt yaparak faali- yetini durdurmuştur. Tırhala, De- mirhisar ,Kozan, Syatısa, Kardıca tütün tüccarları da lokavt yapmış- lardır. Amele keyfiyeti hükümete şikâyet ettiğinden diğer kumpanya- larım da lokavt yapmasından korku- luyor. (Lokavt, ameleye karşı patronla- rın grev yapması ve fabrikalarını kapatmalarıdır.| muskâr adamın böyle zorluğa ko- şulması da reva mıdır? Her müşkü- lü yıkmakta güçlük çekmemiş olan memleket, bu biçarelerin böyle ka- pı kapı sürünmelerine mâni olamaz mı? Bu iş daha basit, daha kolay ve daha rahat yapılamaz mı? Şüphesiz yapılır, ve yine şüphesiz elde edilen tevsik neticesi bugün - künden fena olmaz. Lâkin farzı muhal olarak kabul edelim ki, on kişi de sahte olarak maaş alır. Ade- di 50 bin, 100 bine çıkan ve artık dinlenmeğe hak kazanmış olan ih- tiyar babalarımız, analarımız veya yetimlerimizin rahatı için on kişi- nin sahte maaş alması mı daha masraflı ve şayanı tercihtir, yoksa bugünkü muamelenin çalıştırdığı i icap le meka mâni olmak için ise, on binlerce na- girift çttlr:;ii-l mesai mi?.. kaybetmemek için Fenerbahçenin bütün gayretini sarfedeceğini şüp - hesiz görmekle beraber Beşiktaşın cüsseli muhacimlerine karşı müda - faalarımda küçük bir tadilât yap - mak mecburiyetinde — olduklarına da müvaffak olamıyan Ali Rızanın bu maç için orta hafta oynatılması Fenerlilerin müdafaa kabiliyetini büsbütün arttıracaktır. Kırklarelin- de bulunan Şaban, eğer bu maç için getirilecek olursa Fenerbahçe için: Necdet Fazıl - Yaşar Cevat A, Rıza M. Reşat ,Fikret Şaban Esat Naci Niyazi şeklinden daha kuvvetli bir takım mevzuubahs olamaz. Şaban gelmez- se, Fikret sol içe geçer Ve sol açığa da Şevki alımır. Buna mukabil Be- şiktaşın çıkarabileceği en küvvetli on biri şöyle teşkil edilebilir: Mehmet Ali Hüsnü Nuri Feyzi Hasan Faruk Eştef Şeref Nâzım Hakkı Hayati Ötedenberi Beşiktaş takımında kuvvetli bir orta muavin göremiyo- ruz. Bu maç için Ankarada bulunan Hasanı getirteceklerini duyduk. Fil- hakika Beşiktaş için bügün Hasan- dan daha güvenilir bir orta yardım- eıları yoktur. Takımın en kuvvetli tarafını teşkil eden muhacim hat - tında sağ açık müstesna, bütün ele- manlar yerlerini hakkile doldurmak tadırlar. Bu maçta Hayatinin ye- rine Muzafferi oynatmaları bize kalırsa çok daha muvafıktır. İki takımı bu şekilde karşı karşı- ya getirdikten sonra ilk nazarda Fe- nerin müdafaada, Beşiktaşım hücum hattında biribirine faik olduğu göze çarpar. Bu itibarla neticeyi Fener ı;ıüdı.filerile - Beşiktaş muhacimleri kani bulunuyoruz. Hücum hattın - | ti, İNCİDE arasındaki mücadele tayin edeçek - tir. Eğer Fener müdafaası Beşiktaş forvetlerini durdurduktan sonra üs- telik her zaman olduğu gibi kendi forvetlerine yardımda bulunabilir- se galibiyet ibresinin lehlerine dön- memesine hiçbir sebep yoktur. İş aksi olur da, Beşiktaş muha - cimleri Fenerin kuvvetli müdafaası- nı yarmağa muvaffak olurlarsa bu takdirde lik maçları yeni bir heye- can devresine girer ve önümüzdeki Beşiktaş - Galatasaray, Beşiktaş - İstanbulspor maçları büsbütün e- hemmiyet kazanmış olurlar. Fakat en akla yakın görünen hnetice bu mühim karşılaşmanın beraberlikle nihayet bulmasıdır. Bakalım meşin top ve talih hangi tarafa yaver ola- cak?.. B takım maçlarında Fenerbahçe Beşiktaşa mağlüp oldu Dün Taksim stadında B. takım- ları maçlarıma devam edilmiştir. İlk oyun Güneşle Eyüp arasında yapı - lacaktı. İki taraf ta takım çıkara - madıklarından hükmen mağlüp sa- yıldılar. İkinci oyun Galatasarayla Süley- maniye B. takımları arasında cere - yan etti ve Galatasaray her iki dev- rede beşer sayı çıkararak O - 10 ga- lip geldi. Fenerbahçe - Beşiktaş Günün en mühim maçı Fener ve Beşiktaş B. takımları arasında cere- yan etti. Şimdiye kadar yaptığı maçlarda hiç mağlüp olmıyan Fe- nerlilerin bu maçı beraberlikle bi- tirmeleri şampiyonluğu kazanmala— rı için kâfi idi. Her iki takım sahaya şu kadrolar- la çıktılar: Beşiktaş: Selim - Hayati, Taci - Fuat; Rifat, Şevket »-İsmail, Refet, Sulhi, Muzaffer, Mehmet. Fener: Saim - Orhan, Saim - Ah- met, Sedat, Enis - Şevki, Şeref, Bü- lent, Semih Naşit, Fikret. Oyun başlar başlamaz güzel hü- cumlarla Fenerbahçe topu Beşiktaş sahasına intikal ettirdi ve Şerefin ayağile çok güzel bir de sayı kay- detti. Bu golden sonra mukabil bir Beşiktaş hücumu esnasında sakat - lanan müdafi Saim Fenerbahçeyi maçın sonuna kaâdar eksik oynamak mecburiyetinde bıraktı. Birinci dev- re her nekadar O - 1 sarı lâcivertli- lerin lehine nihayet buldu ise de ikinci devrede Beşiktaşlılar üç sayı Fenerbahçe de Bülendin ayağile bir gol daha kaydetti ve bu suretle 3 - 2 maçı Beşiktaş kazandı. Oyun çok zevkli geçti. Bilhassa ikinci devrede müdafi oynyan Fik- retin kardeşi Senih Naşit çok göze çarptı. Oyunu Samim Talu idare et- Kaçanlar ! Ras Nasibu da Filistin yolunda Londra, 16 (A.A.) — Port - Sa- itten bildirildiğine göre, içinde bazı Habeş ordu şefleri bulunan bir Fran- sız gemisi cuma günü limana gel- miştir. Şimal ordusu başkumandanı Ras Nasibu, Makonnen imparatoru- nun torunu ve çocukları sekreter ve hizmetkârları gemide bulunmakta - dırlar, Bu Habeş şahsiyetleri Filistine git mektedirler. Adisababadaki Elçiler Londra, 16 (A.A.) — Daily Tele- graf gazetesinin yazdığına göre, Adi sababadaki İngiliz elçisi ile bazı dip- lomatik mümessiller çarşamba günü Italyan başkumandanı Mmareşal Ba- doglioyu resmen. ziyaret etmişlerdir. Söylendiğine göre bu ziyaret İtalya- nm Habeşistan üzerindeki hâkimiye tini tazammun eder mahiyette değil dir. t 17-5.9366 ——— Avusturyada Başbakan askeri teşekkülleri dağıtacak Viyana 16, — (A.A.) — “Vatani Cephe” nin kumandasını Başvekil Şuşnig bizzat kendi eline almıştır. Başvekil Avusturyada yarı aske- ri bütün teşekkülleri dağıtıp, yalnız federal ordunun yanıbaşında ve fa- kat dışında kuvvetli bir milis muha- faza etmeğe karar vermiştir. Şuşnig gazetecilere demiştir ki: “Milis, vatani cephenin icra kuv- veti olacaktır. Bayrağı beyazla ye - şildir. Bundan böyle muhtelif — te- şekküller arasında rekabet kalmıya- caktır. Milisin haricinde yalnız as- — kerler vardır. Bütün teşekküller vatani cephenin çerçevesi içerisine girmelidir.” ğ Başvekll bu değişikliğin ne zaman yap ğını tasrih etmemiştir. Starhemberg Romada Roma 16, (A.A.) — Prens Star—- hemberg İtalyan ve Avusturya mil- li takımları arasında oynanacak fut- — bol maçını seyretmek üzere burayâ gelmiştir. Prensin Mussolini ile: goı'üşmell pek ziyade ihtimal dahilinde olmak- la beraber, seyahatinin tamamile hususi mahiyette olduğu söyleniyor. Starhemberg Mussolini ile görüştü Roma 16, (Tan) — Dün Romayâ — gelmiş olan Avusturya faşistlerinin — reisi ve yeni kabineden dışarı bıra * kılmış olan Prens Starhemberg, bu-. gün Mussolini ile görüşmüştür. ı İngiliz siyasası dönüyor mu ? (Başı 1 incîdı] rendiğine göre Eden, Fransız Bakanı Flanden'le Habeş ıneıelell ve Cenevrede takip olunacak hatti hareket hakkında ve Ren meselesi etrafında görüşmüş ve bu görüşme- sinden çok memnun kalmıştır. İn- giliz mahafili, şerefli olmasa da utandırmıyacak bir tarzı hallin bu- Junabileceği mütaleasındadır. — Blum kabinesirve Cenevre: Londra, 16. (A.A.) — Edenil Leon Blum ve Flanden ile yaptığ! müzakereyi mevzuu bahis edef Daily Telegraf gazetesi, Blum kâ” binesinin Milletler Cemiyeti siyas3” sına daha kuvvetli bir yardımda bu” lunması muhtemel olduğunu yaz” maktadır. | Leon Blümla Eden arasındaki mülâkat | Pâris, 16 .(A.A.) — Leon Blufi ile İngiliz dış işleri bakanı arasındi vukubulan görüşmeyi mevzuu eden Ekselsiyor gazetesi, iki hi — I&E'!'ğ'gı'y ercm Z. V A kümet adamının Fransa ile İngilter? arasında iş birliğinin tesisine inaf” makla beraber, dış siyasa bakımil” dan bugünün mühim meseleleri üZü rinde anlaşabileceklerini sanmamak” tadır. Söylendiğine göre Eden, | | giliz efkârı umumiyesinin çok tezâ” lr temayüllerinin tesiri altında bi nun dış bakanlığa tayin edilecek 7 hakkmda gösterdiği muhalefeti yı!" mek endişesi içinde olan Leon B Flandenin selefinin mesuliyetler” şimdiden tayin etmek istememek”” dir. Leon Blum genç İngiliz bakâ ı. nm Mussoliniye karşı — besleme olduğu fikri sabitle —meşbu gö memektedir. Fransız kabinesinin toplantısı Paris, 16 (A.A.) — Bakanlar ö gün Cumurreisinin başkanlığı altif' toplanmışlardır. x Paul - Boncourt Milletler Cemij' ti müzakereleri ve Cenevrede ğı konuşmalar hakkında izahat V miştir. , Bundan sonra Flânden beyneli' 5i | vuiyeti ve İngiliz elçisiyle dün Y Üyü bu akşam bir müddet istirahat üzere cenup SBahillerine — gitri” Paul-Boncourt kendisine veldlü*' y cektir. İtalya dumdum kurşunlar! hakkındaki şikâyeti geri aldı —- İz'zrz .ı—_v_:_ı: a eee a Doğum Gazeteci arkadaşlarımızdan Rem- zinin bir erkek evlâdı olmuş ve Gün- sel ismini vermiştir. Yavruya uzun ömürler dileriz. lunmaktadır. buna 'mukabil, HetY“' y Te v — p —