TAN Kendinden büyük bir kahkahanın içinde Miralayın kolları, bacakları kopuyor, duvara, tavana yakın yerlere çarpıyordu. | Bu Iâftan sonra yüzünün nasıl ol ması lâzımdı? Adnan İcap eden yü- günü bulamıyordu. Tam bu sırada harem ağası, Sevr fayansında çiğ kereviz getirdi. Mira- ley kerevizi çiğ yemekteki hikmeti anlattı: Almanyada böyle yerler! de- di. Adnan da sıhhatini seviyorsa böyle yapmalıymış! Adnan bu tavsiyeyi duymadı; de-| minki müjdenin önünde sessiz çıldı- rıyordu. Dünyada Belkis'i sevmiyen bir adam bulmuştu; hem o adam kocasıydı! Belkis tahtmdan yuvar miralayın ; ayaklarının ında yatıyordu. Ve Belkis Adna- hin kollarma düşseydi, Adnan bu kadar çıldırmıyacakti. Miralayın boynuna sarılmak, öpmek istiyordu. Miralay ayağının ucile ittiği bohça 'Adnan'ı aylardan beri ezen heykel lı? oy yaptığı iyiliği bilmiyor, Almanya imparatorunu an- Yatıyor; — Kayser, celeri saray müşi Bi giydirir, saray; gece adam göbek ati biz , öldü! < Dine ve kendinden büyük bir kahkahanm içinde miralayın kolla- Tı, bacakları kopuyor, duvara, tava- na yakın yerlere çarpıyordu. Husrev'in kahkahası bitmiyordu, "Adnan'ın da gülmesi lâzımgeldi. Te- bessim etti, Fakat çok mes'ut olan- lar gülmezler; dalarlar; uyuşurlar. Adnan da — sanki somurtuyordu — o kadar sessiz yüzle saadetine dal- dır Bu kadın sevilmesin? Adnan bu saadeti, â olmadan rüyada bile pere Ama bu tuhaf saadetin bir ucu bile Adnan'm eline geçmiye- cekmiş; ne çıkar? Belkis'in sevilme mesi mümkündü! Adnan bunu gör. Şimdi ir ei ie ği »wmiyormu$ i lk e Talks düşünüyordu: ve di Belkis'in cenazesi bu odaya, ei nan'dan tarih dersi almağa gelece! k- ti. Tarih hocası, Kanuni lem beyaz gözlerle dinliyecek Gk ağzın; ayarak, Ez li da Almanya nekadar açgözlü ol- lanmıştı; züppenin biridir; ge- irine kadın dekolte a oynatırdı; bir arken karnı kal ğını anlatıyor: mi çingene hükümdar irmedim. Ealebek, Timagi de üzesine taşıdı! di; N Bel ertik bu salonda küçülmü- rdu. Artık zekiydi; artık natuk- Hi artık insandı. Ayağa kalktı, Al için: ME ikin kaibini çaldılar, kanmağılar; barsaklarını da aştrdı- lar, Profesör “Peştayn” lerini gön- 'derdiler, memlekette harabe birak- madılar, toprakların koynunu, karnı- nı, avuç avuç taşıdılar; dedi. Adnan artık sesini bulan adamdı. Fakat birdenbire bu sesini kaybetti, Oturdu. Sustu. Susuyordu. Saadeti beş dakikada eskimişti. Demin se- indiğine utanıyordu. Kocası Bel kis'i sevmiyorsa bundan ona ne? Bu gevilmiyen kadm onun mu olacaktı? Belkis'e kızdı. Sonra düşündü, Bel- kis'e ne diye kızıyor, onu hangi gü- pahmm cebennemine atıyordu? Dü- gündü, günahımı buldu: Niçin hür- İnetin soğuk tabilliği Belkis'te azal. , niçin Belkis em arkadaş lu? Belkisin gözleri bazan gm tür bakmıyor, ei bar zan niçii değişmiyordu? Kendisi için ölmek istiyen bir adamım kargı- smda oturduğunu Belkis aylardan- beri niçin bilmiyordu? Belkis niçin başka türlü güzeldi? Hele bütün ka- dınlardan niçin başkaydı? İşte Bel- kis'in günablari! || © e yine sevindi: Kocası- pm sevmediği Belkis bir gün Adna- e yine bedbaht oldu: Ak- saraydaki küçük ev. Kireç duvar. lar... Yük dolabının çiçekli kapısı... Tahta öten merdiven... Sokak kapı- smdan toprak avluya imasnla bera- ber giren sokak... Odayı daha çip: ık yapan zayıf pencere perdeleri... Belkis'le arasmda nekadar çok düş- man vardı! Adnan ehemmiyetsiz adı na, devlette yüksek bir yere değmi- yen eski caketine kızdı. Murat Bey gi devlete dönseydi, kendisini sevmiyen miralaydan bir gün ayrılan Belkis, bu şürayı devlet azasına varabilirdi Kapı açıldı. Belkis salona kahve- rengi bir elbise içinde giriyordu. Kulaklarının bembeyaz uçlarındaki blöblân iki tek taş gözbebeklerinin altm sathında yanıyordu. Adnan baktı; salona sevilmiyen, bir kadn girmedi. Husrev'e bakarken alnmı şefkatle buruşturan Belkis, alnımda bir tacm güneşten gölgesile ayakta duruyordu. Ağzmda sımsıkı, bem- beyaz iki diş sirasile gülerek koca- bi vaktile Avrupaya kaçıp şürayı| Husrev? Husrev, Adnan'a, hâlâ Almanya | Müt konseri. imparatorunu anlatıyordu: — Kayser, Bağdat hattını aldı; ona mukabil Osmanlı ordusuna bıyı- İ ğın taktı? diyordu. Belkis odaya girince Hesrev sus muştu. Demin Belkisi sevmediğini söyliyen bahriye miralayı, Belkis'in | bu güzelliği karşısında, yakalanmış bir yalanı söyliyen adam kadar Ad- nan'a mücrim, beceriksiz göründü. Adnan sevinmekte nekadar acele et- mişti! Bu kadının sevilmemesi hiç kabil miydi? Bu kadar gayritabil sa- adete Adnan nasil inanmıştı? “Ne- kadar aptaldı!” ve Adnan kendinin |bu kadar akılsız olduğuna kızıyordu. (Arkas var) Bisiklet yarışları hakkındaki karar süratle değiştirilmelidir, sporcular bunu bekliyor İstanbul bisiklet heyeti, Pazar gü- nü Mecidiye köyü ile Büyükdere ara» sında yapılacak olan dördüncü bisik- let yarışlarının geri kuldığını bir teb- Üğle sporculara bildirmiştir. Bunun sebebi, yarışların seyrüsefer memur- luğu tarafından menedilmesidir. Bi- siklet heyeti reisi Hikmet, bu husus- ta bize şu malümatı vermiştir: “— Son müsabakada, birinci ve 1» kinci smıf yarışçılardan mürekkep 15 kişilik bir kafile maslak karako- İu civarında durdurularak yarıştan menedilmişlerdir. Mesele, umumi mer keze ve federasyona bildirilmiştir. Berlin Olimpiyatlarma iştiraki ka- rarlaşan bu spor şubesinin hazırlık mahiyetinde olarak tertip ettiği seri müsabakalar, bu kararla, geri kal - mış olmaktadır. Yarıslarm, hangi se bebe istinaden menedildiği de vazıh olarak anlaşılmış değildir. Bu hare- ket, sporcular ve heveskâr gençler a- rasmda haklı bir teessür uyandırmış- tır. Kararım, süratle tashih edileceği ni umuyoruz. Macar Milli takımı maçı kazandı vusturya - Macar milli takımları kar şilaşmasını Macarlar üstün bir oyun- İla 5 - 3 kazanmışlardır. Macarlarm beşinci, Avusturyalıla- rm üçüncü golleri oyunun son daki- kasında yapılmıştır. Veleybol müsabakaları T.LC.L Istanbul Bölgesi Voley- bol Heyeti Başkanlığından: Bazı sebeplerle geri bırakılanvoley bol teşvik miisabakalarınm 11-4-936 cumartesi günü Galatasaray klübü lo kalinde başlanacaktır. Yapılacak maç lar aşağıda yazılıdır: Fener Yılmaz - Doğanspor saat 14 30 hakem Ali Rıdvan. Pazar günü Viyanada oynayan A -| Vefa - Topkapı saat 15 hakem Ali Rıdvan, Altmordu » Beykoz saat 15, 30 hakem Feridun, Anadoluhisarı - İstanbulspor saat 16 hakem Feridun, Eyüp - Ortaköy saat 16.30 hakem Fe ridun, Galatasaray - Beylerbeyi saat İT hakem Ali Rıdvan. Not: Müsabakaları olan kulüplerin cuma günü saat 18 de heyetimize mü racaat ederek davetiyelerini almala- rı lüzumu bildirilir. — ————— Gazi Köprüsünün esas mukavele projesi Gazi köprüsünün esas mukavele da, belediye reis muavinlerinden Nu- ri Türkkan, dün gazetecilere şunları söylemiştir: “.- Köprünün ihalesi yapılırken ba zi nevakısı zuhur etmiştir. Köprünün inşasına nezaret edecek olan yollar ve köprüler müdürü Galip bu eksik - leri Pariste Mösyö Pijoya göstermiş, Pijo da buna muvafakat etmiştir. Fa- kat projede ve ihalede tadilât mevzu bahis değildir. Diğer taraftan, belediye reis mu- / avinlerinden Ekrem Sevencan imzasi le aldığımız mektupta deniliyor ki: “Gazi köprüsü İnşaatı etrafında İ- hale gününden bugüne kadar cere - yan eden muamelât ve mesai, evvelce Bayındırlık Bakanlığı tarafından tet- kik ve tasdik edilmiş olan esaslara ve müteahhitle belediye arasmda akte - dilmiş bulunan mukavelename ve bu- tedir. Belediye ile müteahhit arasmda mün'akit mukavelenameler haricinde hiçbir değişiklik olmamıştır. Ve olma- s1 da varit değildir. Bu hususta bazı gözetelerde görülen yanlış neşriyatın düzeltilmesi için bu izahatın gazele - nizde neşrini rica ederim... projesinde yapılan tetkikler etrafın -| 4, TAR RİNA FAYDALI BİLGİLER MEAN ne Bugünkü Program Istanbal konferans: Operatör Dr. Kâzım İsmail ta. rafından. 20,30: Stüdyo orkestraları, 21,30: Son haberler. Sant 22 den sonra Anadolu ajansının ga setelere mahsus havadis servisi verilecek. tir. Bükreş 19,15; Plâk (Dini masiki). 20,15: Plâk. 20,40: Tiyatro. 21; Din! konser, 22: Koro konseri, Budapeşte 18,30: Plâlk. 20,15: Mozart flüt konseri. 20,40: asslon,. adlı piyes, 23.10: Haber ler, 23,35: Salon musikisi. Varşova 18,15: Mozartm en İyi sonatlarındar 19; Parsifal openasmdan parçalar, 21: Rad. yo piyesi, 21,30: Tenor, bas seslerle kadın korosu konseri. 23,15: Senfoni, Moskova 1830: Bir bestekir mikrofonu ziyaret İ ediyor. 20: Solist konseri. 21: OMikrolon operası. Mussorgukinin “Seroçin panayırı, 22: Yabancı dillerle neşriyat. Seçme program Budapeşte, 20,15: Mozartım eserlerinden Varşova, 18,15: Mosartm en İyi sonat. İlarımdan. 23,15: Senfoni, İ Moskova, 20: Solist konseri, 21: Mussot- “Soroçin panayır kı Prag, 20.10: Virtööz keman konseri, 20, 40: Şarkılar, Viyana, 21,15: Viyana füharmonisi, Sinemalar, Tiyatrolar * ŞEHİR TİYATROSU : Saat 20 de (Tosun), * HALK OPERETİ ; (Porya). TURAN TİYATROSU : Saat 2030 da (Hamiyet Konseri). TAN : (Son Vals) ve (Sevimli Pren. ses *.Ş1K 5 (Per Gün). Saat 2045 te : Eğleniyor). SARAY : (Mişel Strogof). MELEK : (David Kopertild). SÜMER : (Mişel Sirogof). ALEMDAR ; (Golem) ve (Vahgilere etm). İPEK : (Unutma Besi) ve (Gizli Ya- v1). MELEK : (Helivat Eğleniyor), ELHAMRA : (Oğlumun Metresi) ve (Stödyo Çılgımlıkları). ASRİ : (Maskeli Kadın) ve (Esraren- Siz hane). ŞARK : (İlk gece) ve (Hayatı İsa), ALKAZAR : (Ölüm Kasırgası) ve (Dantenin Cehennemi). İ AZAK : (Bayanlar) ve (Patron OL| saydım). HİLAL : (Korsanlar Definesi) (Foli- berger). MİLLİ ; (Tarzan Yamyamlar Arasın. da) ve (Avlanan Gönül). FERAH: (Brodvay Melodi) ve (Fe- dailer Alayı). KADIKÖY HALE: (Kadmlar Gölü) KADIKÖY SÜREYYA : (Burkarol). ÜSKÜDAR HALE : (Şen Dul). Davetler, Toplantılar ÇOCUK ESİRGEME KURUMUNUN | Kutlama telgrafnameleri. Çocuk Esirgeme Kurumundan £ | 23 Nisan ulusal bayramı yaklaşıyor. Bu bayramda da tebriklerinizi büyükleriniz ve dostlarınız Çocuk Esirgeme © Kurumunun Lüke” telgraf kâğıdı zerinde okumaları. Bi İsterseniz, çekeceğiniz. telgraf müsved. ks" kelimesini yazma asla vermeniz kâfidir. telgraf kâğtimı kullanmakla hem | muhatabımıza karşı fazla hilrmet ve hem de zaraletinizi göstermiş olursunuz. KONGRE Verem Mücadele Cemiyeti Umem Mer kerinden Cemiyetimizin senelik köngresi | nisanın 26 pazar günü saat onda Cağaloğlenda Ki zlây mümessillik binasmda toplanacakur Sayın üyelerin teşrifleri rica olunur, Ankara Lisesinden Yetişenler Cemiyetin. dem; ik ? Ji Nisan 936 cumartesi günü saat 15 te Gülhanede Alay köşkünde Ankara Lisele- rinden yetişen gençler bir konser verecek- lerdir. Konserde kiymetli | anatkârlardan | Bayan Bedriye Tüzün ve Hüdiye, Bay Ke Bülent Tarcan tarafından muhteli$ | parçalar vardır. Adreslerini bilmediğimiz. | den ayrı ayrı davetiye | gönderemediğimiz arkadaşların çelmelerini dileriz. YENİ TÜRK Eminönü Halkevi tarafından ber ay çı. karümakta olan (Yeni Türk) ün 40 tacı sa. yı çıkmıştır. Bu sayıda: Bir çok tanım. muş imzaların yazıları vardır. ençlerle mü- Bevverleri alâkadar eden yazıları toplamış bulunan bu mecmuayı okuyacularımıza tav siye ederiz. KONFERANS Eminönü Halkevinden 5 ü saat 17,39 da Evi. Cağaloğlun. merkez salonunda Dr Ethem tarafmdan Veremden Korunma) konulu bir konlerans verilecektir. Bu kon- İbiraz. çıkacağımızı İN ferane bütün yurtdaşlara acıktır. MUVAKKAT AŞK Pol sokağa ye: — Gördün mü? Dedi. Andre, sordu: — Neyi gördüm mü? — Lidi'nin kafa tutuşunu. Artık in yanmda başladı. Eskiden mazsa ,yalnız kalmamızı bek- ler, öyle surat ssardı. Hem kendi- sigarasını yaktı, çıkar çıkmaz Andre-)ların ne alikası var? Doğrum sana karşı pek iyi davrandım diyemem... Sinirliyim.. Ne yapayım?.. Hem bazan kendi kendime evlenmekle iyi bir hareket yapıp yapmadığımı sor- muyor da değilim.. Lâkin bütün bunların çocukluk olduğunu da an- ıyorum.. Hele şimdi.. Pol. Gitme, vazgeç, Pol, karısı şsrar ettikçe, gitmek sine, senin geleceğini, akşam re daha fazla bir iştiyak duyuyor» Bini bizde yiyeceğini, sonra beraber| du. evvelden söyle» — Hayır, dedi; gideceğim. Çok iyi miş, misafirler yanımda surat asma-| para ds veriyorlar, İstikbali de dü- masını tembih te etmiştim. Andre durdu, döndü: — Doğrusu, dedi, anlamıyorum Üç sene evvel, Amerikaya giderken. sizi biribirinize âşık ve yeni evli olarak bırakmıştım. Lidi sevimli, *İ| hoş bir kızdı. Nasıl olduda... Pol act acı güldü: Ben de onu dilşüinüyorum. sil oldu da böyle birdenbire değişti. Yalnız şunu söyliyeyim ki, artık tahammülüm kalmadı. — Ne zamandır başladı? — Bir buçuk sene kadar evvel, Bir gün olsun rahat nefes aldığım yok. Ne yapsam tenkit ediyor, eve erken dönsem: “Demek istesen er- ken dönebiliyorsun”, geç dönsem: n geç kaldim ?” diyd kafa tu yor. — O belde al Başını, gir. Pol titredi, boğuk bir sesle: — Ayrılayım mı? dedi, yapamam. Lidi'nin birçok meziyetleri de yok değil, Hem ben evlendim mi, ayrıl. mağı düşünmem. — Sana boşan demiyorum. Fakat şöyle bir Meselâ, benim çalıştığım şirket, uzak bir yere gön. derecek bir memur arıyor. — Nereye? — Sond adalarına — Pek te uzak doğrusu. — Bu işi bana teklif ettiler, Pa- kat İliç senedir hep yabancı memle- ketlerde sıkıldım, biraz dinlenmek istiyorum. İstersen benim yerime Pol tereddüt ediyordu: — Doğrusu fona fikir değil am- ma... Kaç para veriyorlar? Havası nasıl? Sonra burada yazıhaneyi ne yaparım? — Sen karar ver bir kere, her şey hallolunur. O Kaç senedir daireden almadım, şöyle altı ay için bir in İstersin, gidersin, işine gelirse kalırsın, gelmezse İstifa edersin. Para meselesini ben hallederim, Her halde burada aldığından üç misli fazla, Pol düşünmeğe başlamıştı. Yavaş yavaş aklı yatmağa başlıyordu: — Hem böylece, biribirinizden ayrılınca, hem sen, hem Lidi, biribi- rinize olan hislerinizi daha iyi tah- til edebilecek vaziyette kalırsınız. Dönünce, ya eski hayatınıza devam eder, yahut ta ayrılırsmız. — Doğru söylüyorsun. Hem Lidi mütemadiyen bana, miskinliğimden bahseder, başkalarmın ne yapıp ya- Pıp İyi işler bulduğunu, benim ya- zhanede kokup kalacağımı söyler durur. Evet. Kararımı verdim. Bu iş ne zaman olur dersin? — On beş güne kadar.. Nihayet üç hafta... — Çok iyi. Beh hemen eve dönüp Lidi'ye kararımı bildireceğim. Yarın buluşuruz. Andre, Pol eve döndüğü zaman, Lidi'yi soyunmuş buldu. Daha ağzını açıp kendisini haşlamasına. vakit bırak- madan ona kararını bildirdi. Lidi sapsarı kesildi, gözleri büyü- Pol, diye haykırdı, sahi gidecek misin? Beni bırakacak mısın? — Evet. Ve zannederim ki bu ay- rılıktan pek te müteessir olacak de- ilsin, Mütemadiyen başını ağrıtıp duruyorum, değil mi? — Cildirdın mı Pol? Bütün bün- | * yordu. “lmandır Pol'ün giinmek lâzrm. Lidi şimdi razı olmuştu: — Canım, diyordu, sana hergün mektup yazacağım. Hiç olmazsa sen de bana iki günde bir yaz. Bilsen sensiz nekadar wiktl: ım... Gideces Zin yer gok uzak mı? Lidi, kocasına hayran hayran ba Onu, tanımadığı bu yaban- c memlekette, sinemalarda olduğu gibi, vahşiler, ormanlar arasında yapayalnız görüyor, kahramanca ha- reketler yapacağını tasavvur ederek peşin bir iftihar duyuyordu. Bir ta- raftan da, arkadaşları ona kocasınm nerede olduğunu sordukları zaman, vereceği cevapları tasarlıyordu. Hemen yerinden fırladı, uzun zâ- unuttuğu bir hara» retlesboynuna atıldı. ve kucağında büzüldü. Ertesi sabah, hareket hazırlığına başladılar. Lidi, her şeyle bizzat meş- gul oluyordu. Sand adalarmm si cak bir memleket olduğunu öğren- miş, hafif, keten elbiseler, gömlek- ler almıştı. Sonra, sıcak memleket- lerin gec serin olduğumu duy- muş, bir sürü de marlamıştı. Apartı tara- fında bavullar, sandıklar dolu idi, Böylece aradan on beş gün geçti, Pol gidip yeğeni Andre'yi buldu: — Ne zaman gidiyorum? Diye sordu. Andre: — Yakında, dedi, şimdi şirket he- saplarını görüyor, bir haftaya ka- dar olur biter, Pol eve dönüp Lidi'ye havadis ge- tirdi. Lidi, onu bir hafta daha mu- bafaza edebileceğine bir çılgm gibi sevinmişti. Fakat aradan haftalar geçiyor, henüz şirketten bir haber gelmiyor du. Apartmanda bavullar ortalığı işgal etmekte devam ediyordu. Şir- kette, Andre, hesapların henüz biti- rilmediğini söylüyordu. Nihayet Pol dayandı: — Azizim, hareket tarihim mu- hakkak lâzım. Zira, paskalyayı ge- çirmek için bir dostum davet etti, gidebilir miyim? — Tabii gidebilirsin. — Peki seyahat? — Lidi nasıl? Değişti mi” — Çok.. Onu bu kadar sevimli hiç görmemiştim, fakat Şu bizim iş?. Andre soğuk bir tavırla: — İş mi? dedi, fakat böyle bir iş yok ki azizim. Hülâ anlıyamadın mı? Ben sadece Lidi tablatini değiş- tirsin diye bunu uydurmuştum. Pol donakalmıştı. Neden kendine geldi ve: — Niçin bana söylemedin? — Sana söylesem, bir türlü bu ro- lü oynıyamazdın. — Doğru. Hem İyi ki yazthaneden de tamamen allkamı kesmedim. Fa- kat bir sürü masraf edip öteberi al- dım. Ne ise, bari gidip Lidi'ye ha- ber vereyim. Kim bilir nekadar se- vinecek? — Sakın ha!.. Aptallık etme, Ba- vullar evde kalsin ve seyahatten ini söyleme, Iidi, seni gis ye seviyor, Bu aşk muvak- kattir. Anlamıyor musun? Bu mü- vakkat aşk bir itiyat olana kadar ona bir şey söyleme! sonra uma pp