ez $ EKONOMİ Zeytinyağı fiatleri Geçen seneye nazaran iki misli pahalıdır Zeytinyağı fiatleri geçen seneye nis betle iki misli pahalıdır. Ticaret bor- sası tarafmdan çıkarılan piyasa cet - vellerinde de, bu nisbeti pahalılık far k: rakamlarla daha kat'i bir surette gösterilmektedir. Geçen sene ekstra zeytin yağların kilosu 3$ kuruşla 34 kuruş arasındaydı. Bu sene 61 kuruş- tur. Birinci kalite yemeklik zeytin yağlar 32 kuruştan 57 kuruşa, sabun luk yağlar da 28 kuruştan 45 kuruşa kadar fırlamıştır. Zeytinyağ niçin bu kadar pahalılanmıştır. Bu mesele hak kmda slâkadarlar nezdinde tahkikat yaptık, Verilen izahatı aşağıya yazı- yoruz. Geçen sene zeytin mahsulü azdı. Fi- atlerin yükselmesine daha esaslı bir sebep aramağa lüzum yoktur. Son diğer bir sebep te şudur. Italya, zey- | tinyağ ihraç eden memleketlerin ba - gında bulunmaktadır. Fakat zecri ted birlere iştirak eden memleketler, İtal yadan zeytinyağı almamışlardır.Bu nün tesirile evvelce İtalyadan zeytin yağı alan memleketler, bu mahsulü başka memleketlerden tedarike mec- bur olrauşlardır. Bu yüzden Türkiye- nin de zeytinyağı ihracatı artmıştır. Bu da fiatler üzerine tesir yapmıştır. Fiatlerin yükselmesine üçüncü bir sebep daha bulabiliriz. Bu da şudur. Zeytinyağı fiatlerinin artmasındaki sebeplerden, bazı tacirler istifade ede rek fiatlerin artmasına âmil olmuş - lardır. Nitekim fiatleri daha ziyade artırmak için, geçenlerde çıkan şid - Dış Hicaretimiz Kânunusani ayı için yapılan istatistik İstatistik umum müdürlüğü tara“ fından yapılan istatistiklere göre 936 gcnesinin kânunusani ayındaki itha- lâtrmız 9 milyon 421 bin küsur lira - dır. Ihracatımızda 9 milyon 125 bin liradır, Ithalât ve ihracat arasmda umumiyet itlbarile bir fark yoktur. Geçen senenin kânunusani aymda #thalâtımız 6 milyon 358 bin liraydı. Thracat miktarı ise, 9 milyon 210 bin lirayı bulmuştur. Aradaki farka göre, | geçen senenin kânunusani aymdaki #thalâtımız, bu senenin kânunusani aymdaki ithalâttan 3 milyon lira nok| andır. Bu sene, kânunusani ayında itha- lât ve ihracat arasında büyük bir fark olmamasındaki en büyük sebep, klering ticaret muahedelerinin tatbik edilmesidir. Bu muahede sisteminin her şeyden evvel, dış ticaretimizde bir mlvnzene tesis ettiğini, bu istatis tiklerde tekrar teyit etmektedir. | Kodeksi komisyonu Ecza kodeks komisyonu dün saat 15 de Sıhhiye Müdürlüğünde ikinci toplantısmı yapmıştır. Toplantıda ba jdetli bir fırtmadan da istifade edil - miştir. Bazı zeytin istihsal mıntakala- rında, fırtınanm şiddetile, zeytin ağaç larmın devrildiği haberler ort. atıl mıştı. Pek mübalâgal: olan bu haber- ler karşısında ticaret borsası lâzımge len tahkikatı yapmıştır. Neticede bu haberin uydurma olduğu anlaşılmış- tır, Vâkıa bazı taraflarda zeytin a - Zaşları fırlmadan müteessir olmuş- tur, Fakat fırtmanın yaptığı bu tahri bat, mahsulün azlığına ve neticede, fi atlerin yükselmesine sebebiyet vere- cek kadar değildi. Mamafih son günlerde, zeytinyağı fiatlerinde bir gevşeklik görülmüştür. Ötedenberi fiatlerin arkasmı dört gözle bekliyen ve ellerindeki malları bu maksatla saklıyan bazı tacirler, son günlerde piyasaya mal çıkarmış- lardır. Bu mallarm piyasaya arzedi - işi fiatler üzerine tesir yapmıştır. Mamafih bunun tesiri pek ârizidir. Fi atlerin tekrar eski seviyeye çıkacağı- na şüphe yoktur. Zeytinyağı talepleri ni karşılamak için eldeki mahsulün kâfi olmadığı anlaşılmaktadır. Dün Ankaradan aldığımız bir haberde, ve killer heyetinin bu mesele hakkında verdiği bi rkarar bildirilmekteydi. Bu habere göre, iç ve dış piyasaların zey tinyağı taleplerini karşılamak İçin,di | şarıdan tasfiye edilmemiş zeytinyağ. ların muvakkat kabulü suretile mem lekete ithaline müsaade edilmiştir. Ve killer heyetinin verdiği bu karar, pi - yasada iyi bir tesir uyandırmıştır. Yumurta Ege mıntakasında fiafler yükseldi İstanbul yumurta fiyatları pas- kalya münasebetile geçen haftaya nazaran bir lira yükselmiştir. Al - manya, Yunanistan ve İspanyadan teklifler gelmektedir. Son fiyatlar çift yarım sandık 18,5 liradır. Exe mıntakası yumurta fiyatları sor günlerde yükstlerek 100 tanesi 125 - 130 kuruştan muamele gör- müştür. Mısır piyasası İstanbulda fiatler gevşek gidiyor Istanbul mısır piyasası gevşbkliği- ni muhafaza etmektedir. Fiatlarda beş para kadar bir düşüklük vardır. Hali hazır fiatlar 5,12 kuruştur. Mersin mıntakasi misir piyasası sağlamdır. Mevcut stokların ancak yerli ihtiyaca kifayet edecek miktar- da olduğu bildirilmektedir. Kilosu 3,5 kuruştur. Dış piyasada: Romanya mısır ih- racatı imkânlarının arttırılması Üze- rine ürün fiatlarınn ve piyasasmın hararetlenmesi temin edilmiştir. Mart sonuna kadar teslim şartiyle mühim miktarlarda mısır satılmış ol- duğu haber almmıştır. Yeni zorluk - lar çıkmadığı takdirde esasen az olan Ihraca elverişli mısırın tamamen Sa- tılacağı umulmaktadır. Flatlar aşağı- daki gibidir: $o 17 rütubet, Köstence 25,250 ley- dir, Liverpol borsası mısır fiatları, re- simleri satıcıya ait olmak üzere cif Laplâta ve 450 İngiliz libresi başına teslim zamanlarma göre şöyledir: Mart 174 1/2 Şilin Mayıs 171 1/2 Şilin Haziran 171 1/2 Şilindir | Dış piyasalarda: Marsilya borsasında bakla fiatla- rı 100 kilo başma cif Marsilya güm- rük antreposu teslim şartiyle şöyle- dir: Suriye malları derhal teslim 68 Fransız frangı, Tütünler | Stok olmadığından | talep karşılanamıyor. İstanbul mntakası tütün vaziyeti normal durumunu muhafaza elmek- tedir. Almanya piyasasmdan engin tütünler için talep varsa da elde mevcut stok bulunmadığından bu talepler karşılanamamaktadır. Muh- telif firmalar mmtakanm istihsal muntakanın istihsal mahallerinde devam etmektedirler. Ege mintakasi tütün piyasasında yazılmağa değer bir yenlik olma- mıştır. Son hafta içinde muhtelif Samsun yumurta piyasası dahil- den az mal gelmesi yüzünden dur-| gunca bulunmakta ve ihracat yapı-| lamamaktadır. | DIŞ PİYASALARDA — Alman-| ya yumurta piyasası yerli istihsalâ- tm çoğalması neticesi olarak dahil- de ihtiyaca kifayet edecek kadar malin mevcut olduğu anlaşılmakta” dır. Bununla beraber Almanyaya yakın memleketlerden oldukça önem li ithalât yapılmaktadır. ———— hakkında fikirler ortaya atılmıştır. Fakat, bu meselenin herşeyden evvel Akademi tarafından tetkiki lüzumlu xı kimya ıstılahlarmın değiştirilmesi * Yıldız Yağmuru Faruk Nafiz ÇAMLIBEL! pek boşa benzemiyordu. Sarada bir inkılâp olmasa mektuplarını bu ka- dar kısa mı bitirirdi? Yorgundu, yol- culukta yazmağa ve cevap istemeğe vakit bulmadı farzedilse bile gelece- ği günü yine iki satır içinde bildire- mez mi idi? O süküttan daha mana- 4 mektuplar, bu haber vermemez- lik, hayra yorulacak tesadüfler de- gildi, Ziya, bunları, herkesin akşamı geldiği saat düşündü, ve, karanlık gözlerle, yağmurun bulandırdığı de- hize derin derin baktı. O kapkara düşüncelerle bu korkunç son arasın- da bir münasebet buldu ve birinci- sinin ikincisinden daha müthiş ol- duğuna hükmederek, ümitsiz bir dakikada, kendini suya atanlara bir daha hak verdi. — Beni böyle iizen, böyle düşün- düren, yağmurun ve rüzgürm verdi- ği kasvet olmasın? Bu hava ile has- talığım arasmdaki yakm alâka, ben- de, bu vehmi uyandıramaz mı? Bu- rada durmak bile hayatım ve aşkım kendine iyi bakacaksın demedi mi görülmüştür. Kalbimden şüphe etmek en ağır ha- karettir diyen o değil mi? Bunları söyliyen kadın, hem hayatımı, hem aşkımı düşünüyor demektir... Beni bu halde gören herhangi bir kadın, çektiğim azapların kendi yüzünden olduğunu bildiği gün, bana İsteme den kalbini verir. Kaldı ki Sara be- ni seviyor, bunu hem kendi söyledi, hem yaptıkları ile beni inandırdı, nasıl olur da o beni, en ummadığım günde, yüzüstü bırakır? O gece son yolcu vapurunuda bekledi. Saranm çıkacağına hiç ümi- di yoktu, ve yalnız beklemek için bekliyordu. Gecenin islak rüzgüri peltosundan içeri sızdıkça hemen oradaki bir kahveye sığınıyor, du- man, nefes ve soba ile ısınan kahve- den biraz hararet almca yine, rih- tımm artık bomboş kalan parkeleri- ni, adımlıyordu. Sabahtanberi gir- mediği, çıkmadığı kahve kalmamış- tı. Havadan, yağmurdan ve sihha- tinden korktuğu için değil, ancak Saranm: “İyi olacaksın!” diye ver- diği emri yerine getirmek için böy- le başımı sokacak ilik bir yer arr yordu. Ona kalsa, boş bir sandığın üstüne oturarak, kımıldamadan, ge- memleketlere yapılan ihracat 201.906 kilodur. Samsun mmtakası tütün piyasası durgundur. Bazı firmaların mühim miktarlara varan bağlantıları fiyat- larm yükselmesine amil olmuştur. İtriyattan muamele vergisi alınması hakkında İtriyattan muamele vergisi alına- cağı vilâyete bildirilmiştir. İtriyat, münhasıran koku için kullanılan los- yon, kolonya ve esans gibi maddeler- den ibaret değildir. İtriyat mefhumu- DA alelâmum tuvalete mahsus mad- deler de dahildir. Bunlar, güreriik it- BORSA - PİYASA $ NISAN ÇARŞAMBA Para Borsası Satış 623— 18— 167 s1— u— s1ıs— 92. 10— 32— Alış Sterlin 1 Dolar 123— 20 Fransız frangı 164 20 Belçika frangı 80— 20 Drahmi 20— 20 İsviçre fr. o BİR 70 Çek uron 20 Le 1204 621,25 1986 10,08,17 470,14 244,20 54,28,60 11709 1922.50 424,15 197,15 31195 İspanya pereta 582,25 İş Bankası Mü, N. » ” Hamiline Anadolu 94 60 1100 Şirketihayriye Tramvay Bomonü Nektar nesi İstikrazlar Türk Borcu I 220 2240 0750 59.50 9525 95— u .» » m İstikrazi Ergan A B.C. Sevas Erzurum 1 Kwopn kesik Mısır Tahvilleri 1806 1 —— 1903 TI 90— 1911 MI KukKesik 83.50 Tahvilât gi— 1025 Rihtim. Anadole Ive TI Kupon kesik (4340 ın Anadolu Mümessil Müstahsil vaziyete geçen göçmenler Geçen yıl Trakyaya yerleştirilmiş olan göçemenler, bu yıl müstahsi) va- ziyete geçmişlerdir. Bu yıl gelen mu- hacirlerin de çabuk müstahsil olabil- meleri için hükümet büyük yardımlar yapmaktadır. Göçemen evlerinin inşasma büyük bir çalışma ile devam edilmektedir. Bu yıl beş bin ev yapılmaktadır. Bu - nuri iki bini Tekirdağı vilâyeti içinde, üç bini diğer vilâyetlerde inşa edile - cektir. İlk muhacir kafilesi olarak, bu halât tarifesinin 857 numarasınm tek mil pozisyonunda sayılan şeylerdir. uzaktan ,yakından, seyyar bir do- nanma halinde geçtikçe, Ziyaya öy- le geldi ki, bunların taşıdığı insan- lar içinde bir tane talihsiz yoktur. Çünkü hepsi bir yere gidiyor, hep- sinin gideceği bir yer var. O, rıh- tımdan ayrıldı mı, nereye gideceğini bilmiyor, beklenen gelmedi, bekliyen de yok. Nihayet bu ışıklı vapurlar da sey- rekleşerek büsbütün görünmez oldu, ve Ziya yağmura, rüzgâra, soğuğa siyah şemsiyesi ve siyah paltosu ile mukavemet ederek bekledi. Ziya, | beklemenin bu kadar sefaletini, giir- | lerin mübalâğasında bile görmemiş- ti. Neden sonra, Gorki ile arkadaşlık etmiş kadar iyi kalpli bir hamal, ya- nma yaklaştı: — Ne bekliyorsun? Uşağı ile senli, benli görüştüğünü görse kızacağı bu hamal, ona, en ya- km dostundan üstün geldi. Vücudu- nu karanlık örtüyor, yüzünü yüksek bir lâmbanm düşkün aydınlığı yaka- mozlaştırıyordu. — Bir yolcu, dedi, Karadenizden bir yolcu gelecek te! İ hafta Bulgaristandan 50 ye yakın mu hacir gelmiştir. Ziya, sözünün manasını sorar gibi, adamm yüzüne baktı. Hamal: — Bu vakitten sonra gelen Ya- purların yolcusu ancak ertesi gün çıkar da onun için! Dedi. Ziya, başımı-eğerek, utanan ve Üzlllen yüzünü göstermemek iste. di. Yorgun argın yürüdü, bir gemici lokantasina girdi, şarap ve balık söyledi, göğsünü ısıtıktan ve mide- sini doldurduktan sonra ilk rastladı- ğı otomobile Tepebaşmdaki bir ote- | lin ismini verdi. Üç aylık rahatı bir günlük eziyet harap etmişti, yatağa uzanirken her yanı ayrı ayrı ağrıyordu. Uzun bir uyku, ağrıyan yerlerini, beyaz bir sargı gibi kapladı. Uyandığı zaman nasıl yatmışsa © vaziyette kalktı; Yatağın ve yastığın ancak bir insan alaca karanlığın içinde, yalnız ray- ları temizliyen bir İki tramvay ame- esi İle birkaç çöpçü gördü. Otomo- bilin kapali camları altında, nefesile wınarak uyuyan bir şoförü kaldırdı, yine rıhtım yoluna düştü. için büyük bir tehlike: Sara, bana, İlen giden gemileri sayacak... Böyle,| — Öyleyse yarın sabaha kadar) Burada da kimseler yoktu, fakat Ankaradan Leylâ imzasile: “İki senedenberi evliyim. Kocam benden on yedi yaş büyüktür. Ara- mızda ilk aylar mevcut olan hara- İretli bir sevgi çoktan söndü. Yerini bir tatsızlık dolduruyor. Sebebini bilmediğim bu tatsızlığı o da itiraf jediyor. Ve ikide bir: “Ben mes'ut olamadım; kabahat bendedir.” deyip duruyor. Bu strada karşıma bir genç çıktı, Bana kendisile beraber yaşa- maya teklif etti, Aramızda sevgiye dair hiçbir kelime geçmemiş olmak» la beraber onun teklifi beni ciddi surette düşündürmektedir. Eğer öm- rümün sonuna kadar bugünkü gibi bedbaht olacaksam, mes'ut olamadı- gm ikide bir yüzüme vuran kocüm- dan kaçmam daha doğru hareket ol maz mı?” Sevişmediğiniz, uzun müddet te- nışmadığınız gençle mes'ut ölacağı- nız, ne malüm? İki senelik ocağını- zi yıkıp meçhul bir akibete kendini- zi atacak kadar saf mısınız? Hem şunu biliniz ki insan saadeti yanıba- sında iken pek histetmez. Elden gittikten sonra aramağa başlar. Ara- nızda esaslı bir ayrılık olmıyan ko- canız da sizin gibi kendisini mes'ut hissetmiyorsa bu, kim bilir nasıl küçük ihmallerden ileri geliyor?.. Ocağınızdaki bu eksiği, bu ihmali arayıp bulunuz. Belki kendi kendi- nize yaptığınız telkinlerle, hele sra- ya giren bir yabanemın boş hayalle- rile evinizde neş'eden eser kalma- İ mıstır. Bu neş'eyi yaratacak olan sizsiniz . » Babası vermiyor ! Ceyhandan Bekir imzasile: “Burada bir zenginin kızımı sevi. yorum, Onun da beni sevdiğini an- hyorum. Çünkü kendisile evlenmek istediğimi söyledim; kabul etti, Hal buki babasi vüsi değil, Ne yapabili- rim?” Sizin için yapılacak bir şey yok. | Babası razı olmadığıma göre, sevdi- İğiniz kız buna bir çare düşünebilir. Annesi, yahut yaşlı bir yakını vasi itasile babası üzerinde müessir ol- mağa çalışm. Eğer onun ailesile sranızda büyük bir servet farkı var. sa ve bundan dolayı kızmı vermek istemiyorsa sizi seven kız, babasma maadetin para ile temin edilemediği- ni, kendisinin sade bir evde anlaştı- ğı gençle mes'ut olacağından emin ulduğunu anlatıp ikna edebilir. Sabahsız geceler Kumkapıdan Necat imzasile: “Uç sene seviştik. Artık evlenme ği ve başbaşa, Gilelerimizden ayn bir yuva kurmağı tasorlıyorduk. Aramız küçük bir ihtilâf yüzünden açıldı. İki ay konuşmadık; fakat ben onu hergün görüyor, uzaktan takip ediyordum. Bir gün yine takip eder- ken onun bir gençle görüştüğünü, gezdiğini gördüm. Deli gibi oldum; ertesi günü oma mektup yazdım. Ce- vap vermedi. Birkaç gün sonra 80- kakta yakaladım. Artık kendisile ta karşıda dün akşam görmediği bü- yük bir vapur yatıyordu. Sara, bun- da olacaktı. Çünkü bu, onu en çok bekleten vapurdu. Soracak bir adam, binecek bir sandal aradı, yok. Soracak adamı da, binecek sandalı da buldeğu zaman, aradan, yarım saat geçmişti. Çamurlu elbisesi ve karmakarışık yüzü ile Saraya çirkin görlinmekten çekinmiyerek vapura çıktı, ve kamarota beklediği yolcu- nun adımı söyledi: “Nereden geli- | yor? Bilmem. Yalnız adı Saradır, yanmda da bir adam var, Şemsed- İdin Ali... Tanımıyor musun? Sara... | Uzun boylu, sarı saçlı, gözleri koyu lâcivert, çok güzel, çok iyi bir ka- dın... Nasıl tanımıyorsun? Sara va- purda olur da tanılmaz m17" Kama- rotun cahil yüzü, Sarayı tanımadı- ğını, açıkça söylüyordu. Ona bir li- ra uzattı, ve: “Al, bu senin... Eğer, Sarayı bulursan, on lira, yirmi lira, yüz lira, nekadar istersen verec& Zim... Koş, ne duruyorsun, onu ara, bul!" dedi. Adam karşısındakinin deli olup olmadığına bakıyordu. Fa- kat Ziyanm yüzündeki çizgiler o ka- dar hüzünlü idi ki, ilk bakısta, faci- anm büyüklüğünü sezdi. Ziya, dur. madan, yalvarıyordu: “Ara, bul. Herkese sor... Bilsen, beni nekadar evişMeler lenme (Bu sütunlar için gönderilecek mektupların “Evlenmeler sütun kaydile gönderilmesi ve mümkün olduğu kadar kısa olması rics olunur) Y Saadet elden gittikten sonra... | alâkadar olmamaklığımı, hayatın hasredeceğini söyledi v8 dediğini yaptı. Şimdi evlidir. Ar” dan aylar geçti, onu unutamıyorum) İşime gücüme gidemiyorum. Gecele| ri sabaha kadar uyuyamıyorum, #6 bah olmak bilmiyor. Kendimi kay” betmiş gibiyim. Ne yapayım?” Kendinizi ümitsizliğe kaptırmay* niz. Unutamıyacağım, onu kaybet” tim, kendimi de kaybediyorum; diy€ düşündükçe ezilir, harap olursun! Hele işinizi asla bırakmayınız. Gecti gündüz işsizlik, kimsesizlik, yaln onu düşünmek, boş yere onunla alâ“! kanızı uzatır. Gündüz işinizde, #K' şam arkadaşlarınız arasında yoru” lur, didinirseniz bu vefasız sevgiliyi bir an evvel unutursunuz. Hele bi kadm arkadaş daha kolay ve çabuk unutturur. » Ev kadını değilim ! Bayağıttan Samur imzasile: “İki senedenberi ailelerimizin m. Tümalı altında tanışıp seviştiğim, sonunda nişanlandığım bir geni bugünlerde nikâhlanacağız. Ben çok beğendiğim gibi onun da beni sevdiğine şüphem. yoksa da tereddüt! ettiğim bir cihet var. Bu genç, ort halli, iki kişilik bir evi ancak idarf edebilir bir gelire sahiptir. Evlendi ğimiz saman onun evinde oturami” yatağımız gibi, benim ailemle otu maklan da katiyyen çekiniyor mutlaka civarımızdaki üç odalı bifi evi tutup yalnız yaşamamızı istiyo Halbuki ben hayatımda hiçbir İİ görmedim. Ne yemek, ne bulaşık ne dikiş bilmiyorum. Bunu kendir sinden saklamağa mecbur oldunu Bu halde hizmetçimiz de olmıyacı” ğına göre nasıl yaşarız? Bir arkadi” şım, erkeklerin intizamsız bir evi” sevgilerini bile viriitüklarım söyl di. Acaba onu Pıtakip başka bir mi evlenmeliyim?” Bir genç kızın, ev işi bilemediğ için her hususta anlaştığı sevgilisinl den ayrılmağı düşünmesi oldukç acıdır. Acı olmakla 'beraber bu 8 rılığı düşünmekte haklısınız. Ark” daşmızım iddiası doğrudur. Şunu 4 biliniz ki genç karı kocadan ibaref bir ailede - geliri müsait bile oler hizmetçinin yeri yoktur. Ailenizi size ev işi öğretmemesinin günahın! çekiyorsunuz. Kocanız sizi çıldıı ya sevse karışık, tatsız bir sofra, d fınık bir ev, söküğü dikilmemiş bi ceket bu sevgiyi yavaş yavaş sön dürür, Bununla beraber, bütün bun lar öğrenilmez şeyler de değildir Hele İstanbulda sizin gibi kızları W hattâ kadmları kısa zamanda ev kfl dını yetiştiren kız san'at mekteploğl ri var. Sevdiğiniz nişanlınızdan 8; olacağınıza ondan İzin isteyiniz bütün endişelerinizi kendisine anl: tarak onu mes'ut etmek, yuvanı! intizamla idare edebilmek üzere Ki sa bir zamanda hazırlanacağını vadediniz. Nikâhmız birkaç ge kalabilir, fakat sevginiz ve yuvan zın selimeti geri kalmaz. sevindireceksin.. O da sevineceif belki © benden çok sevinecek.- Kamarotun belli idi, hemi koştu, ve Ziya, canı dudaklarında. büyük haberi bekledi: “Bana acı; bir Ahmet, bir hamal, bir de karaf! rot kaldı... Nerede asıl dostlarım” Bir adam, bunca azap karşısınd tek başma bırakılır mı? Çok şüküf neredeyse © gelecek, o beni bütü işkencelerden kurtaracak... O kimsenin yüzüne bakmıyacağım” Kamarot geldi, bu seferki yüzü de iyi haber getirmiyenlerin gizli kıntısı görülüyordu: — Yok, dedi, defterlere baktif Hiçbir iskeleden bu isimde yolei binmemiş! Ziya adama bir lira daha zaten Ümitsiz gelmişti. Harap halde dönüyordu. Merdivenden dala binerken muhakkak bir geçireceğe benziyen Ziyayı, kan mağ tuttu, ve sandalcıya etti, Rıhtıma çıkmen bir sandığın tünde nefes aldı. Bugün yağmı yerine kuru bir soğuk geçmişti. ya, her gördüğü Yapurda bir $ var sanıyor, her gemide bir Saraf” (Arkası vari