Hauptmanın ölüşünü gördüm "İçtinabı imkânsız ölüm karşısında sakiniz, sinirlerimize hâkimiz,, Elleri elân koltukta tabii duruyordu. Birdenbire soluk bir duman, miğferi saran bir buğu yükseldi Paris- Soir gazetesinin, Haupt - manın idam hükmlinde bulunmuş 6-' lan Amerika muhabiri, idamm nasıl yapıldığını anlatıyor. Bu fevkalâde Snde, âlâyissiz yazı, insanın tüylerini | ürpertecek kadar hakiki ve samimi - | dir. Aynen naklediyoruz. Htanptmanm ölüşünü gördüm. Bir elektrikle idam sahnesine ilk defa o- larak şahit oluyordum. İtiraf ederim | ki, birkaç gündenberi muhayyelem, elektrik koltuğunda ölüm hakkında çalışıyordu, ve bu hususla hakikatin tekzip ettiği bir fikir ediniyordum. Herkes gibi, gazetelerde birçok taf silât okumuştur, ve 2000 voltluk cere yarın müthiş çarpmasile altüst olan bir yüz, takallüs eden uzuvlar, kıvra- ben bir vücut göreceğimi zannediyor. dum. Elektirkle ölüm, her zaman bu feci manzarayı arzetmiyor, Elektrik? şahitlerin, belki de mahkümun bile| bissetmedikleri yumuşak bir çarpma ile Bruno Richard Hauptmann'ın ru-| bunu kabzetmiş gibi görünüyor. Kalabalığın üzerine garip bir sessizlik çöküyor Öğleden sonra Trenton hapishane- sine gittiğim zsnan, yabancı bir ye- re gitmiş olmuyordum. Geğen salı da, oraya davet edilmiştik. Salı günü, ta- rihi bir gündü ve halkım fevkalâde 2- gabiyeti hepimize sirayet etmiş, hara- dirmişti, Fakat bugün kalaba - lık daha pek çok azdı. Ayni zamanda Bakindi. Heyecan tutunamamıştı, düş müştü ve belki de biz, şahitleri bu ka dar sakin yapan umumi bezginlik idi. Garip şey. Bu akşam, hepimiz, Hauptmanm bu sefer artık öleceğini biliyoruz. Salı günü esrarengiz bir in #ryak.idamm tatbik edilmiyeceğini bi ye haber veriyordi. Buna rağmen, ictinabi kabil olmıyan ölümün kargi- smda, bu akşam sakiniz, sinirlerimi- e hâkimiz. Şahitlerin üstleri altı defa aranıyor Hapishanenin demir parmaklığnı gesiyorux. Ceplerimizi yokluyorlar, 'Bu ilk araştırma çabuk yapılıyor. Fa kat bundan sonra, ölüm odazma gir - meden evvel alti defa daha üstlerimi- zi arıyorlar ve hemen hemen soyuyor lar. İşte Kimberling'in bürosuna bitişik odadayız. Saat 7,15. Sigara içerek, ko Buşarak bekliyoruz , Bu bekleyiş uzun sürüyor ve mu - hakkak ki, bu gecenin en #inirlendiri ci safhası bu, Saat 8 de vesikalarımı. zı itina ile muayene ediyorlar, Sonra miralay Kimberling görünüyor ve bi- ze bir nutuk veriyor. Kimberling bize söküt tavsiye ediyör ve hapishaneye fotoğraf sokmak tecrübesinde bulu - nulduğu takdirde tatbik edilecek şid- detli nizamları anlatıyor. Bu #kşam en korkulan sey budur. Çünkü aylar - danberi, yakmda ölecek olanm haya: | Vini tesbit için bazr gazetelerin birbir| hileye müracaat edeceklerinden bah- sedilmektedir . Saat B,5 de bizi sıraya diziyorlar,ve | #kişer ikişer, bir gar#'yanın nezareti altmda, Hapishane avlusunu geçiyo - ruz. İşte ölüm evi, Küçük, dört köşe bir bina, Derhal t nıy “um. Yolda, fistüümüzü dört defa daha arıyorlar ve kapıdan geçeceğimiz (sırada, iti nalı bir araştırma daha yapılıyor. So- Fuğa rağmen rüzgârm içinde bir kere daha hepimizi, hemen hemen soyu - yorlar, Koltuktan dört metre ötede uk, kuvvetli ampullerle aydınlıktır. Koltuğun karşısma birçok sıralar di - imiş. Bu koltuk 1906 da imal edil - miştir. Tuhaf, rustai bir yekli var, Kol tuktan duvara uzanan teller var. Otu rüyoruz. Ikinci sırada, koltuktan dört metro ötedeyim. Gardiyanlar bize nemret di ar, Burada geçireceğimiz bütün mid. det esnasında gözlerini" “üzerimizden ayırmıyacaklardır. Kimberling. içeri <iriyor. Tekrar K''mle konusuyor Kıpırdamamamızı, ellerimizi cepleri - mize götürmememizi veya kalkmamı- zı menediyor. En kücük şüpbeli bir hareket yaparsak derhal dışarı çıka- rlacağız. İşte cellât Bir köşede, karşımda, beyaz bir la- vabo. Cellât Robert Elliott, bir leğe- nin başma çömelmiş, süngerleri yiki- yor. Onu sırtından görüyorum. Zaif fakat hentix dik bir ihtiyar sırtı. Ebe- dileşeceğe benzer bir sessizlik. Arkadaşlarıma bakıyorum, Sakin - dirler. Ben de sakinim. Niçin her gey bu kadar sade, Tabü? Bu kadar az heyecanlı oluşuma şaşıyorum. Richard Hauptman kendine #amamen hâkim Birdenbire, küçük bir kapıdan #- | yak sesleri geliyor ve yaklaşıyor. Ka- pi açılıyor. Üniformalı iki gardiyan görünüyor. Kapı dardır ve Iki gardi- iyanm ortasındak! adam biraz geride kalıyor: oOGardiyanlar (giriyorlar, | Hauptman onları takip ediyor. Sonra üç adam İçeri giriyorlar ve cepheden ilerliyorlar, Bu ani heyecanla bekli. yordum. Hauptmanı hiç görmemiş- tim. Gazeteler onun bitkin, düşmüe korkudan çıldırmış bir lök haline gel diğini yazıyorlardı. Önümden, bir metro ilerden ge- çen adam ise sakindi. Yüzü balmumu gibi idi, Tki günlük traşı vardı ki, bu, yüzünün alt tarafma kurşuni bir renk veriyordu. Tabii bir adımla yürüyor. Nihayet giriyoruz. Oda çıplak, 80- Lindberg Gangsterler du. Gardiyanları onu tutmak ihtiya- cmi duymuyorlardı, memleketinden kaçıyor — Rire'den — «İdam, bir İbi ala | yor ene yl RA b l Bir Fransiz karikatüristine göre Nevyork'tın önüne dikilmesi lâzımgelen “Hürriyet Abidesi" — Rire'den — Girerken, içeriye, etrafa şöyle bir bakmuşlı. Bizi sürutle tetkik etmişti. Yüzlinde hiçbir korku, bir asabiyet ifadesi yoktu. Ne de bir hiddet ve bir meydan okuyuş, hiçbir bitkinlik ema» vesi yok, Hauptman, buraya, herhangi bir a- Doğruca koltuğa yürüdü ve tam men tabi! bir harekit: » dönüp oturdu. Gardiyanlar derhal .onu.. bağladılar Kolları ve ayakları tesbit edilmiştir. Ayni zamanda cellât, kafasma mude ni bir miğfer koydu, ve koltuğun sırtma bağlı bir maskeyi yüzüne ge - girerek kafasını biraz geri çekti, Sonra, sağ bacağına ikinci elektro- du bağladı. Panlalonu oradan kesil - mişti, Fakat cellât paçasmı diz kapa- ğına kadar kıvırıp, sıyırdı. Mahkümun elleri titremedi bile... Şimdi Hauptmanm koltuğun kolla- rma dayalı olan ellerinden başka bir şey görmiyorum. Onlara dikkatle ba- kıyorum, Parmakları, tabii bir gekil- de, rahat olarak duruyor. Cellât kolunu uzatıyor ve kolayca- elektrik cereyanını verecek kolu çekiyor. Dinamolarm hı rütlarını bekliyordum. Fakat önce İbir şey duymadım, sonra, âncak his- İsedilir bir uğultu duydum. Vücudün müthiş bir teşenniiç içinde çırpan- masm: bekliyordum. Halbuki vücut titremedi bile. Kendi kendime aldanıp aldanmadı- ğımı, ameliyenin henüz başlayıp baş- lamadığmnı soruyordum, Eller, el'an koltuğun kollarda, tabii bir vaziyet» te duruyor. Fakat birdenbire, Haupt- menm alnmdan soluk bir duman, miğferin etrafını saran bir buğu yük seliyor. Cellât, eli elektrik kolunda, eğil - yor. Hawptmanm vücudü, güçlükle hissedilir bir şekilde çöküyor. Sanki, biraz rahatlanmak üzere adalelerini gevşeterek koltuğa gömülen bir in - san hareketi gibi. O kadar. Haupt - mana refakat edip, Almanca dualar mırıldanan iki papas susuyor. Artık hiçbir ses duyulmıyor. Doktorlar iler tiyorlar, miğferi kaldırıyorlar. Bu adam ölmüştür Yüzü sakin, gözleri kapanmıştır. Doktor göz kapaklarını kaldırıyor. Gözün akı görünüyor. Görnleğini açıp, bir aletle kalbin! dinliyor ve bize dö- nerek: — Bu adamm öldüğünü beyan ede- Diyor. O zaman, gardiyanlar, cese- din bağlarını çözüyorlar, ve otopsi sa- lonuna giden küçük bir kapıdan çıka- rıp götürüyorlar. Biz, kalkıyor ve ikişer ikişer avlu- ya çıkıyoruz. Birer sigara yakıyoruz. Kimse heyecanlı görünmiyor. Bir ada mm ölüşünü gördüğümüzü biliyoruz, fakat hepimiz fanf olduğumuz için TAN daha ziyade arttırdığından şikâyetle irin arkamı hiç kesilmez SAĞLIK Böbrek neden kayar ? İstatistik meraklısı hekimlerden bazılarının dediklerine bakılırsa, ba- yanlardan yüzde ellisinin bir yahut iki böbreği yerinden aşağıya kaymış bulunur. Ben kendim bunun için is- tatistik tulmadımsa da bayanlarda böbrek kaymaamı pek çok gördüğüm için istatistik meraklılarının bu söZ- lerine kolayca inanırım. Böbrek kay- masr, hem de en çoğu genç — yirmi ile kırk yaş arsamda — bayanlarda görülür. Bunun en büyük sebebi zayıflamak tr. İnsan herhangi bir hastalıktan zayıflar, böbreği küçük bir mahfaza içinde gibi tutan ince yağ tabakası 6- rir, böbrek oynamıya . başlar. Fekat zayıflama sebeplerinin arasında da en başta gelen şişmanlıktan korkan bayanların bir hekime danışmadan kendi kendilerine zayıflamak isteme- leridir. Bazılarında böbrek bir zorlamadan meselâ ağır bir yük kaldırdıktan ya- hut bir yere düştükten sonra kayar. Genç bayanların gittikçö daha ziyade merak ettikleri tenis oyunu, fazla oy- nanmca ve fazla zorlanmca, böbrek kaymasına sehep olur. Her ne sebepten olursa olsün böb- rek yerinden kaydığı vakit mutlaka bir rahatarzlık verir demek değildir. Birçok bayanlar hınun farkma bile varmazlar, Bazısı arada sırada yan taraflarından birinde biraz ağrı du - | yar. Yalnız böbrek fazlaca inmiş o » lursa o vakit ağrı da ziyade olur. Ancuk, kendilerine sinirli diyen, bâzmınm bozukluğundan, karınları - nın ağırlığından, şişmesinden, mide- lerinin ekşimesinden ve burkulma - sından, bütün bellerin! kaplıyan san- «lardan şikâyet eden bayanlardan birçoğunda bütün businir halleri böbrek kaymasmdan ileri gelir. Böb- rek kayması zaten zayıflıktan oldu- ğu için bu şikâyetlere iştahsızlık, hal. sizlik, neşesirlik, uykusuzluk ve daha başka türlü türlü sinir rahatsızlıkla. Tı katılır. Hele iştehaızlik — zayıflığı Böbrek kaymasının niçin daha ziya de genç bayanlarda olmasının sebebi- ni elbette kendi kendinize de bulmuş” sunuzdur: Bayan kırk beş, elli yaşma gelince semirmieğe, | şişmanlamağı başlar ve böbreklerine lâzım olan in er yağdan yastık gene yerine gelir de | ondan. Fakat bayan o yaşta yine giş- wanlamazsa o vakit sancıları acma -| cak bir hal alırlar. Bu kadar rahatsızlıklara, şikâyet- lere sebep olan böbrek kaymasınm. tedavisi pek kolaydır da. Birçok ba * yanlar karınlarına mhsus bir kemer, hattâ bir kuşak, takınca kaymış böb- rek yerinde rahat durur ve bütün ra- hatsızlıklar çabuk kaybolur. Kimisin- de kemerin altına mahsus küçük bir yastık koymak lâzım olur. Bereket versin, pak 82 görülen, pek inatçı kay malar en sonunda bir ameliyatla dü- zelir, Fakat Operatör ameliyatlarm- da artık eski zamanlarda görülen tehlikeler kalmındığından o da insanı korkutacak bir iş değildir. En iyisi böbrek kaymasın: önceden kuşakla, kemerle, karm korsası ile raptederek İlerlemeğe bırakmamak inatçı olmadan önde onu yerine oturt şe Lokman EKİN A Çin hükümeti Moskovayı protesto etti Nankin, 7. (A.A) — Çin hüküme- ti, 1994 Larihli Çin-Sovyet muahede- sine istinaden Sovyet Rusya ile Dış Moğolistan arasında aktolu- nan karşılıklı yardım o paktını Mos kova hükümeti nezdinde protesto et- miştir. 1924 muahedesiyle Sovyet hükümeti Dış Mogolistanm Çin'in bir cüzü olduğunu tasdik etmektedir. Çin hükümeti, karşılıklı yardan 1 8-4-936 HERGUN BiR ROPORTAJ “ Halının pahalısı ucuzu ÖĞÜTLERİ olmaz, iyisi kötüsü olur! , Eski şimdi... Arkadaşlarımdan biri, halı alacak- tu. Çarşı içi de bir halic dükkânina gittik, Burast, o kadar kuytu bir yer- di ki, karanlığı güçlükle delen gözle- rimle ilkin hiç birşey göremedim. He- le neyse, elektriği yaktılar. Ortalık bir parça aydınlandı.. Hamamların soyunma odalarmı hatırlatan, sedir- ler Üstüne renk renk halılar sermiş- lerdi. Halıcı, bunların içinden bir ta- nesini çekip önümüze koydu. Bu, bir Buhara halısı idi, Dilnyada, tasavvur eâilebilecek bütüm renklerden, bu ha- lının Üstünde birer parça vardı. Halı değil, Adeta bir tablo!,. O kadar da küçüktü ki, bir çocuk, Üzerine boylu boyunca uzanacak ol- sa, ayakları dışarda kalacaktı. Bu mi nimini halıyı, alıcı gözüyle değil, sa- dece hayranlığımı anlatan bakışlarla süzüyordum. Satıcı, halısmm değerini, mühalâ. galı cümlelerle anlatmağı basladı: — Böyle bir halı, ancak bir senede meydana gelir. Zaten elimizde bun- dan başkası kalmadı. Şimdi sokağa atacak olsam, 150 lira eder. Arkadaşım, halıyı, sokağa atmağa hâcet kalmasm diye alıcı olduğunu anlatmak isteyen bir tavırla: — Yazık ki, yüz liradan fazla pa- ram vok, dedi, yoksa bu halıyı kaçır. mazdrm... Satıcı gülümsedi: — Zarar yok! Siz, 100 lirayı verin.. Geri kalan parayı da azar azar öder- siniz. Arkadaşım: — Hele, bakalım, dedi, başka ne halılarımız var, Satıcı, “başka” halılarmı da, çıka- rıp gösterdi. İsfahan, Şiraz, Sina, Taş kend, Tebriz, Rüluç, Pencap... daha böyle Iranda, Turanda, Hindde, Lend de ne kadar halı yapılıyorsa burada, hepsinden birer nümüne vardı, — Bunlarm en pahalıları hangile- ridir? — Halının pahalısı, ucuzu olmaz. i halı, pahalı satılır. Kötü halda ucüz Çi- der. Bakm: size bir Büluç halısı göstere 250 senelik bir halıdır. Amma, “Times,, den: Umumi karargâh tarafından neş- redilen bir tebliğde Aşangi gölünün şimalinde imparator Ordularınm bir galibiyet kazandığı söylenmektedir. 31 Martta başlıyan harbin'1 Nisan gecesine kadar devâm ettiği söylen - mektedir, Ilk günü Habeş kuvvetleri evvelce Italyanlar tarafından İşgal e- dilen Mai Çio ve Debara vasıl olmuş- lardır, Italyan ileri hattımı yarıp ge çerek Italyanlar tarafından tahkim edilmiş olan yedi mevkii işgal etmiş ler ve 200 İtalyan askeri öldürmüş lerdir. Harbin ikinci günü 3ö beyaz zabit ve 500 beyaz nefer öldürülmüş. tür, Askerilere gelince bunların tele- fatı 2000 | tecaviz etmektedir. Yara- uların adedi belli değildir. Habeşler- den ise 887 Şer öldüğü ve e yaralanı bildirilmektedir. İsi m ge makineli tüfekler, ve tabancalar aldıklarını iddia etmek tedirler. Bildiriz, Italyan uçaklarınm Habeş ihtiyat kıt'alarmı sıkı bombardıman etmiş ve gazlamış olmalarına rağmen İtalyan topcusunun bütün gayretine makinalı tüfek ateşinin teksifine rağmen Habeşlerin kahramanca har- bettiklerini ve Italyanlara karşı koy- duklarını bildirmektedir. Bu tebliğde paktını 1924 munhedesini ve Çin'in Dış Mogolistan üzerindeki hukuku hüküimranisini muhil addetmekte ve bu paktı aslâ tanımıyacağını bildir. mektedir. m değil midir ki, bu ölümün fecaati U- koym zerinde mutabıkız. Bunun için sessiz duruyoruz, yoksa bir can çekişmeye şahit olduğumuz için değil Bu tatlı; sessiz, yıldırımla vuruluş dünyada gördüğüm şeylerin en garip tarzda ehemmiyettiz olanıdır. Lester Tolotsehko bildirilmediği halde imparatorun şah sen muharebede hâzır olduğu ve ken- di idare ettiği zannodilmektedir. vel Habeslerin kuvvel maneviyesi ki rılmış olduğuna dair dolaşan şayisla- rm asılsız olduğu anlasılmaktadır. Şimdi asıl nazarı itibara almacak mesele Mareşa| Badoglionun kuo- ram ve Dessiye'ye doğru İleri hareke tine devam edip etmiyeğidir. Şa hil he yerime, e yarığı varı me yar (esl le MASL halı merakirları kalmadı, varsa, yoksa kilim.” Halmın böylesini ömrün cldukça kullan... Sonra da vakfiyes:ni yapti - Tıp çoluğa çocuğa vasiyet et! — Peki, diye sordum, bizim Türk halılarının en iyileri nerede yapılır? — Ispartada yapılır. Isparta hâlr larıhın tüyleri kalm, renkleri sabit, boyaları biribirine uygundur. Şimdi halmın bu düşkün zama amda, İsparla cinsi yekpare bir salon halısı yine de yüz liradan aşağı ve- rilmez. Kemaliyede de çok zengin has li yaparlar. Bir Kemaliye malı oda halısını bun dan altı sene evvel tamam 900 liraya, satmıştım. Kula'da, Uşakta, Simavda, Sivasta, Diyarıbekirde, Kayseride, daha bir « çok yerlerimizde, iyi halılar yapılır. Türk halıları içinde en ucuzu Demirci hahlarıdır. Orta büyüklükte Demirci halıları, 35 lira ile 40 lira arasında satiliyor. Piyasada en çok görülenler Demirel halılarıdır. Bunlara ucuz oldukları Için, fazla rağbet oluyor. Isparta halıları, her kesenin harcı değildir. Halı fiyatlarında görülen dü şüklük, daha çok Adi cins haklarda kendini gösterdi. Yoksa, iyi halr, her zaman Için pa» alıdır. — Halı alış verişi nasıl bugünlere », — Mal olsa satacağız. Fakat, mal gelmiyor. Şimdilik memleket halıla- rından elde kalanları satıyoruz! Hale İle konuşurken, birkaç müş- teri dükkâna geldi. Fakat hah değil, Kilim sordular. Hah isteyen yoktu. Satıcı bir aralık bundan da bahset- g de ti: — Eski halı merakları kalmadı? Şimdi, varsa kilim, yoksa kilim. Müş teriler, odaya serecek birşey arryor« lar. Halı olmazsa, kilim olsun, kilim olmazsa hasır olsun. Biz vaktiyle bus rada, halı satışı zamanı, kendi malla rırızı elden çıkardıktan başka, konu- nun komsumun halılarmı da satardık? Salışlarım, durgunla asi bu frenk halılarının cok tesiri oluvor. Bilir bilmez, alanlar var. Bizim halıların vanmda bunlar, taban tab- Salâhaddin GUNGOR San muharebelerin tafsildtı Habeşler cesaretle İtalyan hücumuna karşı koydular yet ileri harekete devam etmezse Bas doglionun vaziyetini e etmeye Habeş imparatorunun Aşangi gölü cenubunda büyük bir ordusu vardır ve Habeşistan içlerinin ve Dessie yo- lunun İtalyanlara açılması için bü büyük ordunun mağlüp edilmesi lâ « zamdır, 31 Mart muharebesinde imparsto- run Hassa kuvvetlerinden 20,000 ki- şilik bir kuyvevti Italyanlâri cenup- tan vürmak o ve Badoglo ordusunu ikiye ayırmak için kullandığı anlaşıl- maktadır. 50.000 kişilik esas Habeş ordusu bu muharebeye İştirak etme- miştir, Aşangi gölü muharebesi şimal cep* hesinde Habeşlere sop darbeyi vur * mak için girilen teşebbüsün ük adımi addedilmektedir » Ras Kassa ve Ras Seyyum impa ratorun beraberindedir, Hale Selas- siyenin her ne pahasma olursa olsun Italyanlara karşı koymağa hazırlan" dığı zannedilmektedir. Ayni zamanda Habeş çevenleri şir di bile başlamış olan yağmurlara gü- venmektedirler. o Geçen gece müthiş bir sağanak İtalyan askerlerin! güzel ce ıslatmış ve İnce. çadırlar yağmur Yağmurlarla ve 60.000 kişilik iyi teç hiz edilmiş esas ordusu ile impardtor İtalyanlara karşı koymağa el'an muk tedir olduğuna kanidir. Venizelosun karısının fıkaraya yardımı Atina, 7 (Tan) — Paskalye mus sebetiyle fıkaraya tevsi edilmek ü2& re Madam Venizelos, müteveffa Cm hurrelsi Kandüryotisin karısma 360 bin drahmi göndermiştir. —e. Son senelerde. bir. frenk halı icadr in ŞIkt, j My inen run geçmesine mâni olamamışlardır.