8-4-936 OD Avam kamarasında İngiltere hiçbir devlete sömürge veya manda terketmek istemiyor Hükümete 145 reye karşı 361 reyle itimad edildi Londra, 7 (A-A.) — Avam kama: raamm dün akşamki toplantısında sonra, hilkümetin mutattan daha az bir ekseriyet kazandığı görülmüştür. Müşahitler, hükümetin sağ ve #ol ce- »ahlarm şiddetli hücumları karşısm- da şaşırmış göründüğünü söylemek - tedirler. Müzakeratın mümeyyiz vasfı, İtal yar-Habeş #ieselesinin sene basında büküm süren havadan başka bir ha- va içinde tekrar birdenbire birinci plânda yer almış olmasıdır. Habeşis- tandan gelen son haberler celseyi sön derece gürültülü bir hele getirmiştir. kesini terketmesi talebipde bulunma- mıştır. Eğer böyle bir talep yapilmiş olsa dahi, bugün, tetkik edilmek üze- re bu talep kabul edilemez. Manda altındaki srazi hakkında da Neville Chamberlain şunları söylemiştir; “Benim ığıma göre, bu mah- dalar (verildiği ZAMAN bun: ların vaziyetlerinde her- hangi bir günbir değişikliğin ya- pılabileceği düşünülmemiştir. Bir âra zinin mandasmın başkasma tevdii i- çin, en aşağı, mandayı helen haiz bu- lunan devletin muvafakati, manda- yı alacak devletin muvafakati ve ni- Çünkü hükümete muhalif olanlar, bu | hayet Milletler Cemiyeti konseyinin meselede hükümetin zecri tedbirler | muvafakati lâzımdır. Bu hususta İn- bahsindeki çok büyük çekingenliğin | giltere hükümetinin noktai nazarı i- tesiri mevcut olduğu fikrindedirler. İse başka bir İngiliz bakanı tarafın- Esasen hükümet taraftarları, Sir Sa |dan bildirilmiştir. Bu Bakan verdiği muel Hoar'm istifasmdan beri ekse-| bir cevapta demişti ki: İngiltere hü- riyette mevcut şüphenin artmakta ol kümeti, büyük Britanya müstemleke duğunu hiseediyorlardı. Austen Chamberlain'in sözleri Londra, T (A.A) — Dün Avam ka Marasmda Austen Chamberlain de iiştir ki: “Habeş harbinden ve Mil- keler Cemiyetinin bu harp karşısın. daki hareketinden çıkan dersler şunu isbat etmektedir ki eğer kollektif emi niyeti bir hakikat haline getirmek is tiyorsak İngilterede ve diğer memle- ketlerde birçok kararlar almmalıdır. Öyle sanıyorum ki Milletler Cemiy: ti sistemini inkişaf ettirebilir isen bu dünya için harbe karşı en mükem mel garanti olacaktır... Sir Austen Chamberlain Alman teklifleri hakkında da demiştir kiz “Bizler İngilterede, Almanya ile müzakerelere girişilmesini istiyoruz. Bana kalırsa hattâ bunu biraz da faz Is surette ietiyöruz. Eğer yeni bir “Ba geler dee bam li ve bu'arariyi baskaz Tarma sundayız. Munhedenin tatbiki için ne gibi garantiler mevcut olduğunu ve bir muahede ihlâl edilirse ne gibi zec- ri teğbislerin Kullanılabileceğini ya - kınlarda gölüik, Ben, Alman teklif- lerinin mahiyeti Küryanda biraz mü tehayyirim. En evvel leme. miz sevlerden birisi,sarih gürette Ay manyanm, manda altındaki araziler bahsindeki müsavattan kendisine ge- ri verilmesi lâzımgeleri müslemleke- ler İşinden ne mâna kasdeylediğidir.” Diğer taraftan * Austen Chamber: Iain, Yalnız iri taraflı ademi tecavüz paktlarının, herhangi bakımdan, hiç bir garanti arzetmidiğini de bildirmiş tir. Bundan sonra hllktimet adına en son olarak söz alan Neville Cham - berlain mtistemlekeler ile manda al- tındaki arazi arasmdaki farkı iyice İlerinden herhangi birisinin veyahut "Ingiliz mandası altmdaki herhangi bir arazinin baska bir devlete verilme İ sini müzakere etmemiş: ve halen de İ etmemekte bulunmuştur. İ Bu meselenin istikbalde alacağı ve İziyet hakkmda da şunu söyliyebili - rim: Vâkia herhangi bir müstakbel İfngilir hükümetini takyit etmek iste mem, Fakat herhangi bir hükümetin kendi mandası altındaki arazinin baş kalarma tevdif meselesini hattâ mü- nakaşa edebileceğine dahi kani ola - mam. Manda altındaki arazide oturan &- haliye karşı vazifelerimiz vardır. Bun ları kabul etmiş bulunuyoruz. Bu ara gilerde oturan halkım her tabakasınm ve her kısmın bütün menfaatlerinin tam surette muhafaza edileceğine bü tiin manasiyle kanl olmadığımız tak- dirde, hattâ hepimizin arzu ettiği - miz umumi ve sulhçu birsüreti halle yâs olmak ahi, bu, va Bu lan keyak selhdk; “Hükümet; 145 reye karsı 361 rey ile Avam Ka- marasmdan İtimat reyi almıştır. Habâşler gazla boğulurken Brifanyanın bir şey yapmaması ayıptır Yönura, 7 (A.A) Sabah gazete - leri, hükâmetin dün aksam Avarı Ka | marasıda itimat reyini KAzamış tar- zrodan memnun gözükmüyorlar, Ti- mes gazetesi bile, bir müddettir hü- kümetin Avam teşriki mesaisinde bir telibsizliğe uğramak - ta olduğunu müşahede ettikten son- ra diyor ki: Maamafih Avam Kamarası dün ak şamki reyi ile, İngilterenin Dış siya- sasını idare eden bakana İtimadı ol- TA Yunanistanda Dış siyasada liderler | arasında tam bir fikir beraberliği var Atina, 7 (AA.) — Dış siyasa işleri nin müzakeresine tahsis edilen siyasi İsefler konferansı sonunda Başbakan Demircis, aşağıdaki beyanatta bulun- muşt “Bütün siyasi partiler şefleri ile hi kümet arasında, dış sİyasanın her nok tasında tam bir noktai nazar beraber| liği tezahür etmiş ve bü meselelerin! İtetkik ve mütaleası vazifesi hüküme- te verilmiştir... Demircis, bu beyanatınm, resmi tebliğ yerini tutmakta olduğunuda ilâve etmiştir. Siyasi partiler şefleri milli müdafaa meselelerini tetkik et- mek üzere, 20 nisanda yeniden top lanacaktır. Yunan Parlâmenfosu Atina, 7 (Tan) — Yunan parlâmen tosunun ayın 22 inci çarşamba günü içtima edeceği hükümet tarafımdan gazetelere verilen bir tebliğde bildi - rilmektedir, konferansı, | Prens Pol'ün bir kızı oldu Belgrad, 7 (A.A.) — Pol'ün. ka « rısı Prenses Olga'nın bu sabah bir kız evlâdı dünyaya gelmiştir. Dobriçanın Bulgarista- na ilhakını istiyen Romenler Bükreş, 7 (A.A.) — Dobriçada Golebina şehrinde zabita kendisine! güya sporcu bir mahiyet İzafe eden bir teşekkülün otuz iki azasmı birden tâvkit etmiştir. Bu adamlar, memle- ketlerinin Bulgaristana ilhakı yolün- | da çalışmaktan suçludurlar, Bunların. bulundukları binada Bulgar ekblliya- #l genelerine hitap eden propaganda vesaiti de ele geçirilmiştir. Mussolini son Roma protokolunu imzalarken Avusturya ve Küçük Antant Belgrad, 7 (A.A.) — Vreme gaze- tesi yazıyar: “Küçük antantın Avusturyaya ver miş olduğu protesto notası mütedil bir lisanla yazılmış, fakat bunda va - ih ve azimkârane tabirler kullanıl - mıştır. Küçük antant devletleri, 6 mayıs tarihli toplantılarında ihtimal ki, A- vusturyanm bu jestine karşı müşte - reken tutacakları hattı hareket hak- kında kat'i bir karar vereceklerdir. Macaristanın vaziyeti Bükreş, 7 (A.A.) — Siyasal maha- fil, küçük antant devletlerinin Maca- ristanm da Trianon muahedesinin as keri ahkâmını feshetmeğe sevkede - cek bir örnek teşkiline tevaz verme- mek âzminde bulunduklarını söylü - yorlar. | Ayni mahafilin ifadesine göre kü- çük antantın vermiş oldüğu protesto notasi, daha ziyade bu teşekkülün em niyetini temine matuf müşterek bir hareketin başlangıcı demektir. Aiteriköm ticaret gemilerine suikast Nevyork, 7 A.A.) — Mürettebatı Yabnçı devlet tebaası kimse, l rekkep Amerikan gemilerinde ahi - rön yapilan suikast teşebbüsleri hak kında vukubulan şikâyetler Üzerine, X İ setesi des muhalefetin böyle miinase: İbetsiz bir zamâhe-ve'b- kadar". İ tecavizane bir şekilde hlkümete bü- | cum etmesi hâdisesinin pek ender 8ö| rüldüğünü yazmaktadır. İ News Chronicle gazetesi de diyor Şurası muhakkak ki muhalefet ha tipleri İtalyanm Habeş harbindeki hareketlerini tenkit ederken İngiliz milletinin ekseriyetine tercüman ol - muşlardır. Kızılhaç teşkilâtları, açık şehirler ve İnsanlar dünya efkârı u- mumiyesini hiçe sayan bir şiddetle İ bombardıman edilir ve gazlarla boğu İlurken, Büyük Britanya hükümetinin hiçbir şey yapmamış olması ayıptır. ki tebarliz ettirdikten sonra demiştir ki: |duğunu göstermiştir. Fakat muhale- İ Bugünkü beynelmilel vaziyetten me- “Benim bildiğime göre, hiç kimse hiç bir zaman büyük Brintanya İmpa Fatorluğunun herhangi bir müstemle SİYAH RAHİP İ TEMLKELİ BİRİ AMA,MiS GUYINİ | fetin böyle vahim bir anda hükümete «demi Itlmat reyi vermesi takbih edi. lecek bir şeydir. Daily Telegraph gâ- - 18 İ sul tutmak için hükümetin, Milletler Cemiyetinin kusurlarından bahsetme sine hiç te lüzum yoktu. i rinin, büytik bir yolcu gemisinde vu- Ruzvelt, Ticaret Nazir Roperi tahki ta memur etmiştir. Gemilerin men sup olduğu kumpanyaların yolcu ser- visinden zarara uğramamaları için | bu gemilerin isimleri gizli tutulmak tadır, Bu suikast teşebbüslerinden bi kua geldiği söylenmektedir. Bu gemi, tayfalarnın hemen hemen hepsi Al- mandır. Diğer bir gemi, Cenova lima- nma demirlediği sırada, yabancı mill. letten tayfa arasında, ciddi karışık- lıklar zuhur etmiştir. Eski Avusturya Başbakan muavini mevkuf Viyana, 7 (A.A) — Eski Başba-| kan muavini Kartler, Nasyonal Sog- Yalist hareketlerine iştirak etmek su- gibi fiil sigalarında bu “me - ma” eki şu değişmelere uğrar; 1. — Deskriptir gramerlerde (mas- tar Jadı verilen (Gil adları) ile (şu- hudi mazi, nakli mazi, temenni, vü- cubi) denilen sigalarea ve (emir) si- gasınm ikinci müfret şahsile üçüncü şahıslarmda (me - ma) şeklinde tas- rif olunu” ki bu şekiller, hakikatte (meğ - mağ) demektir. 1. — (İstikbal), (hal) sigaları ile emir sigasının ikin- ci cemi şahsında ve ismi faillerde (miy - mıy) şekillerini alır. TI. — (Müzari) sigasmın birinci müfret şahsında, (me) yani (meğ), birinci cemi şahsmda (mey), ikinci ve üçüncü sahıslarında (mez) şekil lerinde görülür, Bütün bu değişmelerin sebepleri, deskriptif gramerlerde şimdiye ka- dar bulunamamış bir sır şeklinde ka- Ir ki bu sırrı ancak “Güneş - Dil” teorisi analizlerinin yarattığı “Türk nelitik grameri” halledebilir. Bunu anlamak için de şu noktayı gözönüne almak lâzımdır: “Menfi eki” denilen bu “me - ma”| eklerinin bir rolleri de “fül adr” yaymaktır. e Meselâ, “gelme, olma” Türkçede menfi anlamlar (iltizam) ve! Başı 1 incide lükunun ifadesidir. Bunun gibi (Ol Lumağ— olumağ — olma) da: (ol) ile ifade edilen işin bir süje veya obje taralın- dün yapılmasının ismidir. Görülüyor ki buruda çıkan mana lar, hep (fül adı) mahalarıdır ki, deskriptif gramerlerde (tahlfifi mas- tar) denilen şekillerdir. Menfi anla» mı verecek “bir elemanı bu analizde göremiyoruz. O halde bu ayni “gülme” ve “ok ma” sözlerine - bir aksan farkile » menfi anlamı veren eleman neğir?. İşte bunu bize Türk dilinin milfa- ri sigası göstermektedir. Yine bu fi- illeri müzari şekline koyalım: “gel- mez” ve “olmaz” kelimeleri ortaya çıkar, Bunların sonundaki (mez - maz) eklerinin etimolojik şekilleri şudur: ww II, — (em ez) veya : (am Saz) (1) Em, am: Yine sonuna geldiği kelimenin süje veya objesini anlatan elemandır. (2) Ez, az: Kelime mefhumunu bu süie veya objeden cok uzak bir sahada gösteren, yani süje ve obje- kelimeleri - pek kücük bir aksan far- kile - hem “gelmek işi olmak işi" manalar.na, hem de “gelmeme buyu- ruğu, olmama buyüruğu” anlamları- ha gelirler. Metelâ “onun gelmesi üzerinden hir saat geçmemişti ki...” yabut “bu işin böyle olması hayırlı. dır." dediğimiz zaman buradaki “gel- me" ve “olma” fiilin adıdır. “Sakm bugün buraya gelme!", vahut “artık bu kadar tembel olma!" dediğimiz zaman ise “gelmek” v. “olmak” iş- lerinin vanılmaması buyuruğunu ver- mis oluruz. Biri fil maddesini isimlendirmek öteki filin anlattığı isin yapılmasını menetmek gibi biribirinde, tamami- le ayrı İki vol, bu “me - ma” ekine nasıl verilebilir? Deskriptif gramer, bu suale de ce- vap veremez, Bunun halli de yine “Güne Dil,, analizlerinin bizi götür- düğü “Türk analitik grameri” ne sit- B- iki noktayı çözümlemek Üze- re, öner yukarıya aldığımız etimolo- jik şekli. “Güneş » DİL” metodile göz den geçirelim: (1) Em, am: Hangi kelimenin 80- nuna gelirse onun süje veya objesi. ni gösteren, doğrudan doğruya (ego) mefhumunu anlatır bir elemandır. Bunun vokali kendisinden “nce ge- len kelimenin voksline tâbidir. Meselâ yukarda aldığımız “gelme” ve “olma” örneklerinde bunlar “im” ve “um” olur: (Gel -4. im »« gelim); (gel) buyu- ruğunun bir süje veya objeye taallü- kunu anlatır. (Ol -- um -— olum) da böyledir. (2) Eğ, ağ: Kelimeyi tamamlıyan, manasını tayin ve ifade eden, onu isimlendiren bir ektir. Bu halde, (gel -- im - eğ -- çe Timeğ “ gelme): (gel) sözüyle anla- siyle tevkif edilmiştir. tlan filin bir süje veya objeye taal- Edgar Wallace'in Resimli Romanı BUişiN BİZİM AİLEMİZE TAALLUK EDEN DA 13 06 UNU ve POLİSE İHTİK. YAÇ OLMADIĞINI EVVELDEN ÖĞRENMELİYDİN ? EFENDİM AT ONSUZ GERi GELİNCE ,GiTTiĞi YOLU TA- KİP ETTİK .MÂNİANIN ÖNÜN- DE MÖSYĞ DONAVANI YER Ouk: ili İnin o kelime mefhumundan çok uzak layrı kaldığını, binsensleyh o mefhu. mun o süje vevr objede bulunmadı ğı» anlatan ektir. İste “menfi anlamı” bu “ez - az” elemanmdadır, Bu halde » deskriptif gramerlerin “me - ma” dedikleri » fiil menfi ekle» rinin, hakikatle “ez - az” oldukları anlaşılmış olur. Bu “ez - az” ekleri de - bundan önce birçok defn hatıra getirdiğimiz « (V. & 2) formülüne tamamile uymaktadır, Demek oluyor ki “me - ma” şekline de görülen ekler, “mürekkep” ekler» dir. Bunlar şü iki yolda analiz edile bilir; 1. “Em 4 eğ e meğ) ve “am # ağ — mağ” şekillerinde fiillerin adla» rın yapmağa yarar. Burada (em) veya (am), fiilin taallük ettiği ele İveva objeyi gösterir; (eğ) yahut (ağ) da kelimeyi otamamlıyarak isimlendirir. TI. “Em 4 ez — mez” ve “am £ az — maz" şekillerinde fiil anlamla- rmı slije veyr objeden çok uzak bir sahnda tecelli ettirerek fiillerin men- filerini kurmağa yarar. Buradada fem) veya (am) yine fiilin taallük ettiği süje veya objeyi gösterir: (ez) yahut (az) İse fiili o süje veya obie den çok uzak bir sahava atmak #ü- vekile menfi anlarım verir, (Ez) ve (az) elemanlarmdaki (2) konsonu, doğrudan doğruya (ğ) ve onun kategorisinden olan (y. k. g. h) konsonları ile değişebileceğinden bu değişmelerle (mez) ve (maz) mürek kep ekleri (meğ - mağ), (mey>- may” olabilir ki işte fiillerin birtakım şekillerinde görüldüğünü yukarda zikrettiğimiz (me - ma), (miy - mıy) ve (mey - may) şekilleri bu değiş- melerin verimidir. Bu noktayı daha açık olarak gös- termek Üzere - örnek olarak - aldığı» muz “gel" ve “ol” fiil maddelerinin sigalarında menfi anlamlarım göz den geçirelim. (2) UN. DİLMEN (i- "Bir ek olarak, ka; giten başka bir kelimeye başmda ana kök aramıya (2) Bu araştırmayı yarmki sayımızda 6- uyunuz. Dışişler Bakanı Partide izahat verdi Ankara, 7. (A.A.) — C. H. Parti si Kamutay grupu İdare heyeti bag- kanlığından: C. H. Partisi Kamutay grupu bu- gün öğleden sonra Dr. Cemal Tun- canm başkanlığında toplandı. Diş işleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü ydndan maksat, ekleneceği için Breslav radyosunda Türk gecesi akşamı Türkiye saatiyle 23,20 den yirmi dörde kadar Türk müziği hak- kında bir konferans verilecek ve bes- vitesi uzın bazı parçaları çalına- caktır.