——— 29.10.35 Cumuriyette Türk Kadını Avukat, Doktor, Hâkim, Mühendis, Tayyareci, Öğretmen, İşçi.. Bu Toprak Üstünde Gördüğü- nüz Bütün Bu Kadın Tiplerini Cumuriyet Yarattı Ve Kadının Analığını, Yuvanın Temel. liliğini De Yine O Sağladı. Pek yakın bir maziye kadar biz Türk kadınları Avrupa müelliflerinin İşlerini rikkate getirecek kadar fena bir hayat sürerek ve o müellifler bi im mahrumiyetlerimizi tasvir etmek İşin üşenmeden cilt, cilt eserler yaza- Tak Şarkın (naşât kızları) nın kara talilerine karilerini ağlatırlardı. Ni senehin ilkbaharında, uzun 23- Hanlar merhameti celbeden bir za - yalı olmanın acısını tatmış olan, Türk kadını bütün dünya feminist- lerinin İstanbulda yaptığı arsıulusal iz kadın kongresinde bütün bu ka- dınların gözlerini kamaştıran bir 28- terin haşmetile ortaya çıktı. Yıldız itayınn büyük konferans salonunu ımcahinç dolduran her cinsten, Ber Wktan her renkten kadınları kürsüye birer; birer çıkan Türk kadın say - Mavlârmı coşkun coşkun alkışlarken, Uzun zamanlar esir muamelesi gör « MÜŞ olan Türk'kadının zinciri kp - PAFIp atmış olmasın bayramını küt- İlluyorlardı. Bütün dünya kadınları 9 gün görüyorlardı ki, onları yalnız Giseklerinin gönül eğlencesi diye bil- inemiş olan Türk kadını medeni bir ilandır ve kendi memleketi içinde İSPatı rüştetmiş ve insan gibi siya. $al iğtimai her hakkına malik olan İF Vatandaştır. y, Avtupada çıkmış olan feminizm ce y yaninin tarihçesi bize öğretir ki, oya memleketlerde en ufak bir hak ezânmak için bile kadınlar uzun u- Jun mücadeleler etmişler, cemiyetler burmuşlar, mitingler, nümayişler yap Tuşlar, cam çerçeve kırmışlar, polis- it tarafından yakalanmışlar, hapis- ıt atılmşılar ve nihayet urun, uzun mücadelelerden sonra bâzı yerlerde “yasi haklarma malik olmuşlardır. Böyle olduğu halde uzun zaman 3ima kadını hayattan uzak “tutan e mücadelesiz, hiçbir teşkilâtsız “EU halde böyle oh iki senelik bir ç emhüriyet, yani hakiki bir hürri - Yet devrinde Türk kadını bir hamle me ve birdenbire en mütekâmil <a vfupa kadının erişinek istediği sfe vâsıl oluvermişti. zeri ürkiye Atatürkle beraber muci « ün) memleketi olmuştu. Cahil baş- b ? kabahatile asırlarca geri kaldı- sare, sahayı dev adımlarile aşıyor, K si yaptığı ini Aylara, günlere s,dırıyordu?. çiş huriyet idaresinin bremipi e kadına vatandaşlık haklarının. rar ilen verilmesine daba baştan ka- bir yerilmişti. Ona on iki hattâ on Mümg X sene kadar bir zamanda ve sağla #eyler hakkında müsbet ve rübe bir fikir sahibi olması için tec Samanı bırakılmıştı. Ona evve- 1 yg iye hakkı verilmişti. O hakkı. — Yi istimal ettiği görülünce onlara Baki, Eyrpetli ve daha büyük olan <İihe teslim edilmişti. iy, Snhuriyet rejiminin on iki sene Yal ae memlekette yaptığı ha inkli in lg da cn evvel kadın e gekilâba kadar hakiki bir esaret vi #halet içinde gadir gören Türk ren geniş bir nefes alması o ve m < ette her sahada destek bul - deyi, Yardım görmesi Cümhuriyet evrile başlar. e kadınma bu rejimin yaptığı dağa ze en mühimlerini gözden ge- ehe olursak görürüz ki her şu » Tür, be? haysiyetli ve her kadirşinas Vi adimi için Cumhuriyetçi ol - tar Cumhuriyete ve Büyük Şef kürke ölesiye bağlı bulunmamak Mazder, mek kadını bu rejime kadar ka - idi, yağda iç bir vaziyette Şahi <2€lâ iki kadın şahit bir erkek dile |, )erine dinlenilirdi. Medeni bir Gibi gi kıl ermez bir tezalete eski kanun ppune yoktu. Taaddüdü zevcat | müsaade ederdi. Hiçbir kadın bir ai- le kurduğu zaman o evin sonuna ka- dar yegâne sahibinin kendisi olaca» ğından emin olamazdı. Bir erkeğin canı isterse bir eve dört kadın ge- tirmesine müsaade ederlerdi. Bir er- keğin dört kadınla bir sefahat haya- tı yaşadığı eve aile evi ismi verilirdi. çocuklar böyle bir Te- böğjiyerek küçük yaş - muvazenesiz ve müte- ; 1. Esasen ailenin kavi bir bağ olduğu da yoktu. Talâk, er- keğin bir “boşadım,, demesile vâki olurdu. Bir ailenin yıkılması bir a- damın bir dakikalık hiddetine bağlı idi. BİZ erkeğin en kababatsiz kadı- nı bu sözle hayatıhdan uzaklaştırır. dı. Halbuki kadınım kocasından #y- rilmak için elinde biç, hiçbir kuvveti , yoktu. | Halbuki bugün izdivaç ve aile ta- | mamile medeni ve ahlâki esaslar ü- zerine kurulmuştur. Kadınlar da er- | keklerden aile varlığını mukaddes | bilmeğe ve biribirlerinin evlilik hake | ma hürmet etmeğe mecburdur » Eskiden esâsen daha izdivacın da- yandığı temel çürüktü. Genç kızlar bir erkeği seçip, beğenip onu hayat- larına eş yapmak için evlenemezler- di. Cahil oldukları için, an'ane (Ove taassupları çalışmalarma mâni bu. lunduğu için eski zamanda genç kız için evlenmek maişetini temin etmek demekti. Kadın tahsil ettirilmezdi. Hattâ ilk tahsil gören, okuyup yaz- maâsın: bilen kadınlar pek azdı. Fa - kat daha sonraları isti t devrinde değil kadının güya! tahsiline ehem- miyet verilmeğe başlanıldığı!. Meş - rutiyet devrinde bilen genç kızlar çin darülünun açılması münakaşala- Fa sebep olmuş ve hattâ uzun zaman Tıp fakültesi, kapılarını genç kız.arın yüzüne kapamıştır. Bugün memle » kette Üniversite ve âli mektep me - zunu kızların adedi 1000 i çoktan geçmiştir. Türk kızları tahsillidir. Hayatını kazanabilmek için silâhlanmıştır. O- nun için bugünkü izdivaçlar artık maişet derdile yapılmış işler değildir. Bugün genç kız ekmeğini getirsin di. ye bir erkekle hayatını bağlamak mecburiyetinde değildir. O bugün sevdiği, beğendiği, güvendiği bir er. kekle hayatını birleştirmekte hür. dür. İnkılâbın yetiştirdiği Türk kadını- nın bugün b yatla mücadele etmek için bir erkek kadar enerjisi, bir cr- kek kadar bilgisi vardır. Bugün kâdının girmediği hiçbir meslek, çalışmadığı hiçbir iş kalma | muştur. O bugün politika sahasında da say- lavlığa kadar yükselebilecek bir var- lk göstermiştir. İlim, fen sahasında Üniversitede profesör muavinliğine çıkmıştır. İsimleri çok tanılmış ka - dın dahili ve doğum doktorları gok mükemmel kadın operasörlerimi vardır, Adliyede Türk kadını hâkimlik gi- bi en muhterem ve en yüksek bit mertebeye yükselmiş bulunuyor ki, diğer medeni memleketlerin birço- unda henüz kadına bu vâzife verik- memiştir, Adliye koridorlarında siyah cüp- beleri içinde vekarla dolaşan kadın avukatlarımıza işlerini tevdide zerre- ce tereddüt etmiyen vatandaşların 3- dedi pek az değildir. Bilhassa mem- TAN | buriyetçidir. lürk mahkemesinde kadın hâkim im, Türk Kadınını leket mâarifi hocalık gibi en mühim vazifenin en büyük parçasını onun 0- muzuna yükletmiştir. Kadın hocanın adedi erkek hocanın adedinin pek çok fevkindedir. Mekteplerde ekseri si kadın olan genç öğretmen ellerin- de yetişen çocukların hepsi zeki, ça- lışkan ve gayet şuurlu birer Cumbu- riyetçi olmak Üzere yetiştirilmekte - dir, Yarınki neslin seciyesini yetiş - tirmekteki muvaffakiyetten duyula- cak en büyük iftihar payı Türk ka- dınmındır. O yarınki nesli yetişti- rifken bu kadar iyiliklerini görd/,ü rejime nasıl candan merbut olduğu: nu gösteriyor. | Fikir, edebiyat, matbuat, resim, | heykeltraşlık ve sahne âleminde ra- | hat rahat çalışmak imkânme bulan Türk kadını güzel san'atlerin her şu- besindeki kabiliyetini bize güzel & | serlerle isbat ediyor. | Türk kadını memlekette yalnız saylav veya belediye azası, hâkim, doktor, avukat, sahne artisti ve mu- harrir olarak çalışmıyor. O memle kette daha mütevazi ve daha silik iş- lerde de ayni hevesle, yine coşkun - lukla wazilesini görmektedir. O me. murdur, muhasiptir, daktilodur, fab- rikada işçi, tarlada rençperdir. Fakat şunu çok büyük bir memnu- niyetle kaydedelim ki, Türk kadını- nın iş hayatma böyle atılışı ve mem- lekette çalışan bir unsur oluşu bizde familya hayatını kat'iyyen öldürme. miştir | Çünkü Türk kızı bazı memleket - | lerde olduğu gibi aile çemberinden kurtulmak için hayatını kazanmaya | gayret etmez ve kesesinin istiklâlini | kazanırsa, kazanmaz, aile muhitin - den uzaklaşmaz. Türk kızı ister avukat, ister hâ - | kim, ister doktor, ister fabrika #me lesi olsun, anası ve babası hayatta i- se onun yeri daima ana ve baba evi dir, Yalnız kızlari bi larıni örken kaybeden veya onlardan ayrılmağa mecbur kalan genç dullar | da yine yüzde doksan ana, baba ya- nma dönmezler mi? Bizde kadının hürriyetini kazan ması ve iş hayatına böyle hevesle 2- | tılması önün aile bağrna karşı yaptı bir isyan değildir. | Biz memleketimizi ye maktayız. Bu kuruş | Ğ kek elinden iş gelir ameleye ihtiyacı. mız var. Bu işe kadmın da bilfül yar- dım etmesi İ bir ihtiyaçtır Bizde k: ni bir taraftan öder kadınlığını da ihmal ermiyor. kadın: hâlâ güze) ve zarif olmak kay» gusunu Ünutmamış, İyi ana ve iyi ev kadını meziyetlerini kaybetmemiş ©- lan müstesna bir mahlüktur. Aile ve evi, çocuğu seven bu ke dın kolaylıkla evleniyor ve işte bu Dun için de memleket nüfusumuz da ima artmaktadır. İşte Türk kadını bütün bu sayıp döktüğümüz şeyler için Cumhuriyet rejimine bağlıdır. Bunun için Cum- de kocar Fakat bütün bunlar olmasa idi, Türkiye Cumhuriyeti ona bütün bu şeyleri vermese idi © yine bu rejime bağlı kalırdı. Çünkü bu rejim bir sulh ye Cumhuriyeti Türk kadı- na herşeyden evvel gelen ve her - seyden kıymetli olan bir şey vermiş- tir. Bu,'on iki senelik bir sulh dev- residir, Çünkü kadın herşeyden evvel ana, kız, kızkardeş ve zevcedir. Hangi ana, hangi kız evlât, hangi kızkardeş ve hangi zevce dış siyasa- sı bu kadar sulhcü olan Cumhuriyet mine ve bu idarenin ruhu, şuurü, i ve başı olan Büyük Şele, Bü- yük Şef Atatürke ölünceye merbut olmaz, kadar | i San'at Ve Beden Terbi- 'yesindeDe Hızla En gep DURŞUr Çam Devr ve kadın avukat — | Türk kadını Cümhuriyetin kendisine açtığı yükselme yolunda ve her sahada en emin ve ileri adımlarla inkişaf ediyor. Devrimin yetiştirdiği hekim, avukat, mühendis, kimyager, tayyareci, hâkim kadın içtimai saflar içinde yerini ne derece liyakatle alıyorsa beden, vüzel san'atler zevk ve terbiyesine de o kadar itina ediyor. gördüğünüz genç kızlar Güzel San'atler akademi: Resimlerde inin çeşitli atelyelerinde çalışan, terbiyeibedeniye enstitüle- rinde yetişen, konservatuvara devam eden inkılâbın öz nesli genç kızlardır.