27 Eylül 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6

27 Eylül 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

i IPAR ISTANBULDAN PİREYE —- YOLCULARI! | Yazan: Mahmut BALER -— Aman Arslanım Bize Dokunsa Dokunsa Ayni elbise ve ayni terane ile sırtsırta yedi defa sahneye ge - len ayni kadından üzerimize fe- nalıklar geldi. Yemek vakti de geçer gibi olmuştu. Acele hesabı görerek tekrar gemiye döndük. , Kotramızın karşısındaki ga- zinodan getirttiğimiz masalarla sahile uzun ve temiz bir sofra kurdurduk. Kılavuzumuz da ara- muzda olduğu halde kotrada pi- şirttiğimiz yemeklerimizi orada yemeğe başladık. Beklemediği bu ziyafetin geniş neş'esile ken- disini mufassalca ran kılavuzumuz biraz sonra o- turduğu iskemlesinden büküle büküle ayağa kalktı. Ağırlaşan dilini ağdalı bir lokum yer gibi ağzınm içinde üç dört kere güç- lükle döndürdükten sonra şakır şukur nutka başladı: — Ey benim aziz misafirle- Bugünkü Masraf Dokunur Pireye varışımızda limanda Büyük Postacının bize tavsiye ettiği ayazma Sakızm hemen hemen en yüksek bir tepesinde ağaçlık- lı, hoş manzaralı bir yerdi. Et- rafı gezerek oraya kadar çıktık. İpar Pire limanında mektep gemi lerinin arasında bağladığı rıhtımda rim, size dokuflanın vay“haline! | Meşhur sudan içtik. Rıhtıma Arkâdaşlardanbirisi: “— Aman aslanım, bize do- kunsa dokunsa bugünkü masraf dokunur, Başka kime ne dedik ki dokunsun, Sen üzülme” der- ken bir diğeri: “— Bize dokunanı sen yok €deceksin, anlaşıldı, var ol kap- tan! Bak biz de sana dokunanı işte böyle yok ederiz.” diye kı- lâvuzun şarap kadehini kaptığı &ibi kendi ağzma boşalttı. Karada yediğimiz bu ilk ye- meğin şerefine o arkadaşlarm hepside fevkalâde keyifli idi. Gece bütün neş'e ve alayla geç- ti. Ortalık toplanıp sofraya kahve geldiği zaman bizim kıla- vuzun başı kullanılmış sofra pe- çetesi gibi buruşuk ve düşkün, Sofranın üstünde duruyordu. Pe- çetelerle beraber kılavuz da top- landı ve bir arabaya konarak evine gönderildi, i Sabah saat sekizden on buçu- ğa kadar kotranın eksikleri ta- mamlanacak, motora lâzım olan | bazı yedek parçalar alınacak, Su, buz, sebze ve saire tedarik edilecekti. On "buçukta Sakız- dan hareket edilmesi kararlaş- tırıldı, Vazifeler aramızda tak- sim edildikten sonra yatakları- mıza çekildik. Sabah dokuzda | herkes vazifesini yapmış ve bü- tün eksiklerimiz tamamlanmış. tı. Hareketimize daha bir buçuk #aat vardı. Parti parti olârak Şehrin görülecek yerlerini gör- mek üzere otomobillere taksim olduk ve muhtelif semtlere da- gıldık. Ben, Namık İsmail, Ni- yazi ve şişman teniscimiz Orhan Asanla beraberdim. Evvelâ pos- tahaneye uğradık. o Mektubu yollıyan yaşlı bir postacı: “— Pasam, sayet buradaki ayazmayı görmedinizse görü- nüz, Rahmetlik Sultan Hamide de buradan $u giderdi. — Bu su neye iyidir? — Tas, kum, ne varsa hepsi eritir. — Burunu da eritir mi? — Tabii, ne ki varsa, — Anlaşıldı; pek iyi dostum, inersi! Orayı da görürüz. Diyerek tekrar otomobile at- İadık. döndüğümüz zaman kottada ha- reket hazırlığı başlamıştı. Bü hazırlığımızı görerek sahilde et- l Midilli ile Sahız adası arağında ! Elçi Ruşen Eşref Ipara çıkıyor... rafımıza biriken halk dışarda çok kuvvetli meltem estiğini, bu rüzgârla hareketimizin doğru olmadığını söylediler. Bir baş- kası da bizim Giritli Hüseyin Reise rumca: — Bugünlerde eşek fırtınası vardır, çıkmasanız çok iyi eder- siniz. Demiş. Bunu bareketimizden sonra Hüseyinden işittik. Bir diğeri de bir Amerikan yatmın böyle bir sert meltemli havada Hazırlığımız bitmiş gibi idi. Liman dışında gördüğümüz be- yaz ve köpüklü denizden ha - vanın dışarda epeyce sert estiği belli idi, Fakat bu denizin bizi hareketimizden alakoyacak bir deniz olduğu da görülmüyordu. O aralık Rüştü: — Aman durun, az kalsın unutacaktım, Diye dışarı fırladı. On daki- ka sonra eline sıkıştırdığı kü- çük bir paketle döndü. lArkası varj en keyifli seyirlerimizden bi: | VAPURCULUK | Türk Anonım. Şirketi Istanbul Acentalığı Liman Han, Telefon: 22924. Mersin yolu | DUMLUPINAR vapuru 29 Eylül | PAZAR günü saat 10 da Mer- | sine kadar. Trabzon yolu TARI vapuru 29 Eylül PAZAR | günü saat 20 de Rizeye kadar | — — — — ——— İTuzlaiçmeleri! Trenler 15 Teşriniev- vele kadar İşliyecektir. mmm aa İstanbul Beşinci İcra Dairesinden: Mahcuz ve paraya çevrilmesi mu- karret ayna, masa, yazı masası, ve saire 1-10-93$ sah günü saat sekiz- den itibaren Beyoğlu İstiklâl cadde- sinde 38 No, fotoğrafhanede sat Eından taliplerin gelmesi lüzumu i- iân olunur. (14852) Fahat iyice “kurulandıktanasonLa vücudünüü de NİVEA, kremi #3 yağı uvmağı unutmayınız * güneşle yarmak karş veriniz taze ve sağlamlaşır. Gildiniz yemusgkue gergi kal TAN SAGLIK ÖGÜTLERİ Gelinlik Kız Daha yakın vakitlere gelinceye ka- dar bizde kızlar on üç on dört yaşi” na varınca hemen gelinlik sayılırlar, yirmi yaşına kadar kocaya verile- mezlerse o kız evde kalmış sanılırdı. Yeni medeni kanunumuzun saye» sinde bu âdet artık kalkıyor. Fakat kızları evlendirmekte eski aceleci hu- yumuzun tesirile, “Tashihi sin,, yap» rak erkenden kocaya verilmiş kızlar arada sırada hâlâ görülüyor. Kızı kocaya vermekte böyle atele | etmek sağlık o bakımından pek fena bir şeydir. Geçenlerde görmüştü İstanbula Anadoludan gelmiş genç bir familya, karı ko isi de pek sevimli. Kendilerini saadet içinde sanan gençler. Genç kadın daha on sekiz yaşında, dört yıllık evli. Bunun için akciğerlerindeki ateş almış yürü. müş, vücudü cayır cayır yanıyor, gö- ne kocasile birlikte gezmek, eğlen- mek istiyor. Bu genç kadında verem hastalığı evlenmeden ileri gelmiş değil, fakat evlenmeden önce hafif derecede iken, evlendikten sonra birdenbire ilerle miş ve şimdi iyi edilmesi imkânsız değilse bile, pek güç bir hale gel miş, Bu söylediğim hal, bereket ver- n, az görülür. Ancak, vaktinden nce gelin edilen kız iyice sağlam olsa da, erken evlenmenin tesirile, kadınlık âletleri tarafından türlü türlü hastalıklara tutulabilir. Bunla» rt İyi etmek için hekimler onu gün- lerce, haftalarca yatağa yatırırlar. Bu da onun genel sağlığı üzerine te- sir eder, En hafif tesir sinirlerinin bozulmasıdır. Halbuki bunun arka- sından kansızlık, verem gelmesi de pek ziyade ihtimal içindedir. Erken €vlenmiş genç kadınlar arasında ölüm, ayni yaştaki genç kızlar ara- sındakinden kat kat fazladır. Vaktinden evvel evlenmiş bir ka- dınm doğuracağı çocuklar da, daima &ılız olurlar. Bütün ömürlerince za- yıf, yorgun, her türlü hastalıklara maruz kalırlar. Bir kır kocaya verilebilmek için bütün yücudü, âzasının herbiri iyi gelişmiş olmalıdır. Göğüş tahtası, bele akciğerleri, kalbi, kadınlık âlet- leri, büyüme, gelişme devrini tam bitirmiş olmak lâzımdır. Genç kızlar bu hali, bizim yurdumuzun en sıcak yerlerinde bile, on sekiz yaşından ön- ce elde edemezler. Yurdumuzun ne- resinde olursa olsun, kızı. yirmi yas sından önce gelin etmek ihtiyatsızlık olur. Genç kız nikâh edileceği zaman kanun ondan — nişanlısı erkekten olduğu gibi — bir sağlık raporu is- ter. Yabancı memleketlerden birço- | unun hâlâ tatbik etmeğe cesaret edemedikleri bu usul çokiyi bir şeydir. Ancak, resmi hekimle. tin verecekleri sağlık raporu bir, iki muayene ile verilir. Bulaşık hastalık» ların yayılmasına iyi bir en, Halbuki, kız kocaya verildiği vakit düşünülecek şey yalnız bulaşık ya- hat ilerlemiş hastalıklar değildir. İki nişanlı bir, iki muayenede sağlam da görülseler onların bütün haya mizaçlarını tetkik etmek İl sağlık bakımından biribirine uygun olup olmadıklarını anlamak lâzımdır. Bunu da ancak iki ailenin özel he- kimleri yapabilirler. Onun için, çocukların; evlendire- cek ailelerin yapacakları en iyi şey, nikâhtan önce; çocuklarınm sağlık ve hastalık hallerini iyice bilen iki aile hekimini | buluşturarak iki gen- cin biribirine uygun olup olmadığını anlamak için onlardan bir karar al- maktır. Lokman Hekim ŞE ÜDLİHSAN SAME | OKSURUK ŞURUBU Öksürük ve nefes darlığı boğma- | ca ve kızamık öksürükleri için İpek tesirli ilâçtır. Her eczanede İ ve ceza depolarında bulunur. | 7022 Tunadan Batıya Ismail HABİB Tunadan önce- Tuna yolunda - Tunadan sonra » Dönüş. Kitapçılara dağıtıldı müesseseleri Bütün kitaplarının, Levazım dosyanızı, Ecnebi ve Türkçe lisanlarda gazete ve mecmua- larınızı en iyi şeraitle Akba müesseselerinden | tedarik edebilirsiniz Çev Kocadıkları halde gönüllerinin ta- ze kaldığı iddiasında bulunan kadın. ların bu iddialarından ziyade hare- ketleri gülünçtür. Fakat bazan bu gülünç değil feci de olur. Şimdiye kadar birkaç okuyucumuzdan bu yolda şikâyet dolu mektuplar almış- tuk. Dün de F. Alkan imzesile Şu mektup geldi: “Nişanlandığı veya sevdiği kızın anası tarafından gayet ağır muame- elere maruz kalanı ve bu muâmele- ler sonunda Şaşırıp kalanların mek- tuplarını ve cevaplarınızı okudum, Bunun üzerine başımdan geçen Şu garip muameleyi anlatmıya ve fikri- nizi sormıya karar verdim: Evvelki sene Erenköyünde ve Cad- debostanı denizinde bir kızla tanış tam, Uzun müddet gezdik, tozduk ve seviştik, Bu kız aylarca kimin nesi olduğunu benden gizledi. Nazik, ter- biyeli ve bana karşı son derece mu- habbet gösteren bir kız olduğu için ilk aylar onu delicesine sevdiğimi itiraf ederim. Fakat ailesini tanıma" mak, hele onun gizlemesi beni te- reddüde düşürüyordu. Bir gün takip ettim ve bu kizın Abdül Hamit devri erkânından birinin torunu olduğunu, çok zengin bulunduğunu öğrendim. Kendisine söyledim, evvelâ sıkıldı, kızdı. Sonra beni evine kadar göğür- meye, annesine ve evli kardeşlerine tanıtmaya bile razr oldu, Bir müddet onlar evine gidip geldim. Artık yarı sişanlı idik. Kardeşleri gibi an- nesi de bana karşı çok samimiyet gösteriyorlardı. Kız cesaret edemedi- $i halde annesi beni yemeğe alıkoyar oyuna, eğlenceye davet ederdi. Bu yaşlı. başl hanımefendinin halin- den, hareketinden bir sene hiçbir şey sezmedim. Geçen sene artık nikâhı mız konuşulmıya başladığı sıralarda bir gün nişanlımdan bir mektup al dım. Beliki ilk deta onun mektubunu aliyordum. “Sebebini © anlıyamadım. Fakat bana bu sebebi sonra anlata- cağı yazarak ertesi gün kendisini Büyükadaya geç- m ia ismini verdiği otel de bir oda kiralamaklığımı, bildiri” yor, akşam geç vakit kendisinin ge- İip beni odada bulacağını ve başın. dan geçenleri anlatacağını ilâve edi- yordu. Gene bu mektubun tsvsiyesi- ne bakarak ertesi güne kadar nişan- ım semtine uğramadım, vapura at- lıyarak Adaya geçtim. İstenilen Yı tuttum ve iki türlü heyecan, iki türlü merak içinde sevgilimi bekle- meye başladım. Akşam yemeğini bile odada yedim ve gece yarısına doğru, son vapuru Kalbim atarak bekl #lim. ine annesi çıkageldi. türmüş, süslenmiş, odadan iye girmişti. Gülerek ierleyince knılıktan dondum kaldım: Seni bir senedir seven benim!,, O bir taraftan benim için deli di- vane olduğunu anlatıyor, bir taraf- tan da doyunup dökünüyordu. Bana malik olmak için başka çare bulama- dığını ve bu hileye başvurduğunu da söyleyince tahammül edemedim, kaç- tım. Ondan sonra bir daha evlerine gilim törlüğünden: Bu vapurla gele gele nişanlım ve sev- | i Sür. | Yeşilköy tohum islâh tırma ve Eksiltme komisynundan: Yeşilköy Tohum İslâh İstasyonu Eylül 1935 çarşamba günü Vilâyet Muhasebeciliğinde- ki Komisyon tarafından açık arttırma ile satılacağı ev- velce ilân olunan 70-100 ton samana yevmi mezkürda talib zuhur etmediğinden münakasanın tekrar açık art- tırma usulile 5-10-1935 pazartesi günü saat 16 da Vi- lâyet Muhasebeciliğinde toplanan Komisyon tarafından yapılacağı ilân olunur. (5945) İsr Evlenveler Randevuya Kızı Yerine Anası Çıkageliyor ! ayak basmadım. Yalnız nişanlı oldu- ğum kızı halen görüyorum Fakat ona hiçbir şey söylemediğim halde her şeyi anlamış gibi annesinin kim- ana neler yaptığını söylüyor işte bundan dolayı ailemi size ta- mıtmak istememiştim,, diyor. Halinde annesinin bu küstahlığına birkaç ke- re maruz kalmış bir kız utangaçlı ğı, ümitsizliği var. Bundan dolayı hâlâ nişanlı olduğumuz halde ondan kaçınmak tiyorum ve ancak raslar- #âm konuşmayı tercih ediyorum. Fakat bunun sonu ne olacak? Kendi- sinden büsbütün kaçmam daha doğ- ru değil mi?,, Sevmiyorsanız ve sevilmiyorsanız doğru. Fakat bir zamanlar sevişiyor- dunuz da bu hâdise üzerine soğudu- ğunuzu sanıyorsanız bu haksızdır. Abdöl Hamit ricalinin birçok rezalet kaynağı olan konaklarında hiçbir ah- lâki kayrt öğrenmiyerek yetişmiş has simefendiden her şey beklenir. Fa- kat onun bize iyi yetişmiş de olabi- lir. Anasının küstahlığından kızma ne? Hemen evden ve bu küstah ka- dının elinden kurtarsaydınız, belki o kız şimdi mükemmel bir ev kadını olurdu, . nişanlı Löleliden Hurrem imzasile: “On yedi yaşında iken tanıdığım bir gençle nişanlanmıya ka: dik. Benim ailem bu nişana duğu halde, i görerek razı olmamıştı. Biz de gizlice ve aramızda nişanlandık. Ben on #€- kiz yaşıma basınca evlenecektik. Çünkü nişanlım iyi biz işte hayatmı kazanıyordu. Bundan altı ay evel on $ekiz yaşıma girdim ve nişanlıma ev- lenmekliğimizi söylediğim zaman ge- ne ailesinden bahsetti. Onlardan izin lmıya çalışacağını söyledi. O gün denberi bugün, yarın diyerek nikâhı geri bırakıyordu, En sonunda baba- sının beni istemediğini, eğer evlene- cek olursak oğlunu evlâtlıktan red- dedeceğini söyledi. Ö gündenberi be- Bi aramıyor ve pek âz gelip görüyor. Maksadı yavaş yavaş bırakmak oldu» umu anliyorum. Babasına bir mek- tupla saadetime mâni olmamasını yazsam, yahut kendim gidip söyle- sem doğru olur mu?,, Bu ihtiyarın sizin hakkınızdaki fe- na düşüncesine sebep nedir? Yanlış birtakım kanaatlerse bunları düzelte- cek bir mektup yazmanız fena fikir değil. Fakat sevdiğiniz adamin bu yanlış ve haksız muameleden sonra sizden kaçmıya başlaması daha ev- vel düşünülecek şeydir. e Böyle hak» sız muameleden sonra sizden kaçmı- ya başlaması daha evvel düşünüle- cek şeydir. Böyle haksız engeller karşısında dürüst bir sevgili, sevdiği kadına daha çok bağlanmak icap et- mez mi? Ya sevmiyor, yahut haksızlığa kar- şi isyan etmesini bilmiyor. İki ihti- mal karşısında da ona, onun gibi has reket etmeniz muvafıktır. istasyonu art- mahsulünden 25 Harp Akademisi Levazım Direk- Harp Akademisine aid 16-7-935 gin ve 603280 w- mum ve 30 varak 3 cilt sayılı 72 kilo taze 19-7-935 giin ve 603290 umum ve 40 varak 3 cilt sayılı 72 kilo taze fasulyanm ayniyat makbuzu gaip olmuş- dur. Hiçbir yerde muteber addedilmiyerek Harp Akade- misine gönderilmesi. (5955) kabak ile

Bu sayıdan diğer sayfalar: