SAN'ATKÂ3 VE LUKS Charles Richet'ye sorarsanız, “İktidar mevkii caziptir, fakat cazip olmakta san'atın ondan a- | şağı kalır yeri yoktur, öyle ki, birçok devlet adamları san'at - ” kâr olmak istemişlerdir; büyük Fredric'in güzel şiirle: Rusyanın büyük kateri çok mektuplar ve tiyatro piyes- leri yazmıştı ki, bunlarla sefa - hat ve cinayetleri kadar öğünür dü; büyük bir asker ve necip bir imparator olan Marc-Aurâle ha- rikülâde güzel ahlâki vecizeler yazmıştı; o deli ve canavar Ne- ron, san'atkâr olmakla mağrur- du, bir hançer yiyerek ölürken: “Dünya ne büyük bir artist kay- bediyor!,, demişti.,, Türk hükümdarları ve vezir - leri arasmda da şiirle, musikile | uğraşanlar az değildi; hattâ yu kariki satırları yazan Charles Richet'nin de bir fiziyoloji alimi olduğu halde arada bir güzel san'atlardan bahsetmenin zevki ne yenilmesi, bütün bu seri ile | isbat olunmak istenen san'at ca zibesine kendiliğinden bir misal daha verir . En büyük taçlarda ve tahtlar da gıpta uyandıran san'atkârın, adi ihtiyaçlarmı tatmin eden mikdarından fazla paraya imren memesi, lüksün temin ettiği gu- rura mühtaç olmadığı içindir. Çünkü lüks dediğimiz şey, san'- atkârın kendi içinde sonsuz ve tükenmez hazinelerini taşıdığı güzelliği binde bir nisbetle ak - settirerek pazara çıkarılan yal - dızlı maddeye büyük servetleri | kurban ederek tapmaktan başka bir şey değildir. Peyami SAFA Tecim Odası Türkofise mi Bağlanacak Türkofin Istanbul şubesi teşkilâtı nın genişletilmesi ve eskiden yalnız ihracat işlerile meşgul olan bu şubenin iç piyasa hareketleri ile Ülgilenmeğe başlaması, Tecim odasının faaliyetini yarı yarıya azaltmıştır. Piyasayı ya- kından takip eden Türkofis, tecimen- lerle sıkı bir mwinasebet tesis etmek vaziyetine girmiştir. Oda ile Bakan- lık arasmdaki muhaberattan birçoğu- nun Türkofis yolu ile yapılması ora- nın bugünkü durumunu değiştirmek» | tedir, Söylendiğine göre, Tecim ve Endüstri odasının doğrudan doğruya “Türkofise bağlanması veya bu teşki- lâtn tamamen kaldırılması etrafında bazı tetkikler yapılmaktadır. Türko- fis İstanbul şubesi kadrosunun takvi- yesi suretile odaya sit işlerin bu te- şekküle bağlanması en muvafık gekil sayılmaktadır. —— 200 Göçmen Geldi Sonbahar mevsimi ile beraber kom- şu memleketlerden yurdumuza olan muhaceret akını hararetli bir devre- ye girmiştir. Romanyadan, Bulgaristandan ve Yugoslavyadan mahsullerini toplaya- rak satan yüzlerce Türk ailelerinden mürekkep muhacir kafileleri hergün budutlarımızdan geçerek anavatana kavuşmaktadır. | Dün de Yugoslavyadan şehrimize | trenle 200 muhacir gelmiştir. Kılıç Yi paşa misafirhanesine yerleştirilen bu göçmenler bugün Ulukışlaya gön- derileceklerdir. No. 41 Cumbadan Rumbayal Server BEDİ O sırada Selimin arkadaşları di- şarda, pencerenin önünde haykırışı. yorlardı. Cemile kalktı, oda kapısı ın eşiğinde Selimle kucaklaştılar ve ertesi gün mahallebicide akşam Üstü buluşmak üzere sözleştiler. Cemile kendi bölüğüne geçtiği za- man, misafir gençlerin bağırışlarını duyuyordu: — Yahu geçmiş olsun, ne oldu ba- bana? — Hâlâ kodeste mi? — Ne felâket bel Geçmiş olsuft — Ne kadar kalacak? Cemile, Selimle arkadaşlarının ko- nuşmalarını ilk defa dinlediği için ara kapım önünden geçerken durak- Iadı. Kendi hesabına bir tecessüsle Selime arkadaşlarının getire- bildileleri teselli derecesini anlamak gibi tamamile ona ait hasbi bir me- rakla ne konuşacaklarını öğrenmek istiyordu. Fakat üç beş dakika du- runca yorgunluğunu o kadar hisset- meğe başlamıştı ki yatmayı tercih et- “ Ertesi gün Tahsin bey onu çok' T AN SEHİRDE OLUP BİTENLER Buğday fiyatları Hâlâ yüksek Bu yıl memleketimizin bazı yeri rinde havaların kurak giderek mahsu- Tün az olması, buğday fiyatların bu- güne kadar yüksek kalin sebep | olmuştur. Bu yılın mahsulü ö yıla nazâ- can dörtte bir nispetinde az olduğu gibi fiyatlarında da altmış para iki kuruş arasında bir fazlalık göze çarp- rın fazla olmasına ayrıca bir sebep te Trakya ve Karadeniz hava- İisinin bu sene sehrimizden fazla mik tarda buğday ve un çekmesidir. Fakat bütün bunlara rağmen bu yıl mahsulün memleket ihtiyacına tama» men kâli geleceği gün şehrimizde Ziraat Bankası ile tüccarlarda bulunan stok miktarı 23 bin tondur. Ilkokul kitapları Önümüzdeki ders yılı ükokullar. | da okutulacak olan kitapların adları dün kültür direktörlüğüne bildiril miştir. Kitapların tesbiti işlerile An- karada meşgul olan komisyonun ha- zırladığı isteye göre akm edile cek, listede gösterilen kitaplardan başka hiçbir kitap okutulmıyacağı gi bi okunacak kitaplar da tesbit edilen atlardan yukarı satılmıyacaktır Bu nun haricinde hareket edenler şiddet- le cezalandırılacaktır. Kültür Bakanlığı bu yıl kitap üc- retlerini çok ucuzlatmıştır. Geçen yıl okullarda okutulan hesap ve hendese kitaplarında bu yıl bazı değişiklikler yapılmış ve bu şekilde bu kitapların bu yıl da okutulması kararlaştırılmış» tır. Değişikliğe uğrıyan bu kitaplar, Ahmet Fuat, Mehmet İzzet ve Hasan Fehminin beşinci sınıflara mahsus hesap ve hendese kitaplarile, Salih Mürat, Ali Osman, Mehmet Fuat, | Ahmet Mesrur, Muhsin, Mahmut Ek- rem, Şinasi ve Salih Zekinin beşinci sınıflara mahsus hendese kitaplarıdır. Tadilâta uğriyan kitaplar arasında Abdulkadir Sadi, Faik Sabri, Cemal ve Besimin dördüncü, beşinci sinıfla. ra mahsus coğrafya kitapları da var- dır. Bunların da bu yıl okutulmasına müsaade edilmiştir. Yine geçen yıl ©- kunan tabiat tetkiki ve eşya kitapları üzerinde yapılar incelemeler sonunda bu kitapların bu yıl da okutulması, fa kat gelecek yıl bunların değiştirilme- si kararlaştıtılmıştır. Ancak, bu yıl talebeye fazla olarak" tabiat bilgisi defteri de tutturulması karar altına lanmıştır. Gramer kitaplarına gelince: Dil dev rimine göre, Türk gramerinin almak- ta olduğu şekle uygun yazılmamış o- lan bugünkü gramer kitaplarının ta- İebeye okutturulması ve bunların 935- 036 ders yılı için hazırlanan ilkokul kitapları listesine sokulması muvafık görülmemiştir. Musiki dersinde tales be mot tutacaktır. Kitapsız ala i dersinde not tutacaktır. Birinci sınıfın alfabe kitabından başka bütün smıfların kıraat kitapları be yel değiştirilmistir. Yeni kıraat ki- tapları basılmaktadır. Yakında tevzii- ne başlanacaktır. Iki Yeni Vapur Şirketi Hayriye Hasköydeki fabri. kasında yapmağa karar verdiği iki ye- ni vapurun plânlarını hazırlatmakta. dır. Vapurun inşasma gelecek yıl bam İ sından itibaren başlanacaktır. Söylendiğire göre şirketin kendi fabrikasında yapacağı bw vapurlar Av rupadaki eşlerinden farksız olacağı gi“ bi fiyatça da onlardan daha ucuza mal olacaktır. ciddi karşılamıştı gördüğü birine hitap ediyormuş gibi — Buyurunuz Cemile hansm( Dedi ve koltuklardan birini göste- İsterseniz biraz istirahat buyu- runuz, dilerseniz hemen gidelim, diye ilâve etti, Cemile Tahsin beyin bu ağır başlı. lığına sevinmek lâzmgelirken kadın liğnım gizli bir tarafında duyduğu nı histederek kızmış; “Bu herife ne oldu?,, diye düşünürken hemen çıkmayı tercih ettiğini söylemiş Otomobille çarşı içinde bir dükkâ- ma gittiler. Kıranta bıyıklı, kambur- ca, fakat yaşlı olduğu halde genç ba- kışlı, temiz türkçe konuşan, çok ki- bar tavırlı bir adam, onları görür görmez, Tahsin Beye doğru koytu ve bağırdı: Maşallah efendim, maşallah, si» zi,hangi rüzgârlar attı, şükür görüş- tüğümüze, buyurun, buyurun. Cemileye üstüne balı atılmış bir kol- tul gösterdi,Tahsin Beye de bir baş- kasını işaret etti,dükkân kapısının eşi ğinde durarak ahenkli bir sesle kar- şiki çaycıya iki kahve söyledi, dön- dü, geldi, Tahsin beyin karşısında durup ellerini uğuşturara! — Neredesiniz efendim? dedi, ay- lâr var, yıllar var. Tahsin bey hemen cebinden .saati çıkararak antikacıya wz&t — Hanım kızımızı çok bekle anlaşılmıştır. Bu- (i Ne Dersiniz? ÇEŞMEMEYDANININ Eski eserleri korumak için epey- ce canlı hareketler görüldüğü şu sırada, çok değerli bir Türk san- at anıdının yıkılmak üzere bulun- | duğunu haber vermek Bu san'at anıdı, Galatada, Un- hapanı köprüsü başındahi meşhur çeşmedir miz. Bir zamanlar, Türk denizcileri- nin toplantı yeri olan meydana bu çeşmenin adı verilerek Çeşmemey- danı denilmişti. Çeşme, akşama sabaha bakım- İ yıldönümü Itaiyenin on üçüncü yıldönümü münasebetile yapılacak olan tören ha- zırlıkları bitirilmiştir. Törene yarın saat 15,30 da itfaiye direktörlüğü bahçesinde başlanacaktır. Iffalye bandosunun çalacağı Istik- Mil marşından sonra il ve şarbay Mu- hiddin Üstündağ bir söylev verecek ve bunu İhsanın sözleri takip edece! tir. Bundan sonra itfaiye talimleri başlayacak, bu arada yüksek atlama, gülle kaldırma ve atma, perende ve dolaplar, maskeli top oyunu ve koş- ma, çarşafa atlama, istinatsız merdi- ven kurma hareketleri davetlilere gösterilecektir. Nihayet saat 17 ye doğru direktörlük bahçesinde yapıl mış olan iki ahşap ev tutuşturulacak ve yangının bir evden diğerine geç - mesine meydan verilmeden ne suretle söndürüldüğü gösterilecektir. Bu gös- terişlerden sonra İtfaiye caz dans havaları çalacak, geç vakte kadar dan- sedilerek eğlenilecektir. Gece de bah gede tiyatro oynayacak ve muhtelif eğlenceler yapılacaktır. İtfaiyenin Kuruluşu Bizde ilk itfaiye teşkilâtı 1130 yı- ında, Fransadan İstanbula gelerek Dâvut ismini alan bir Fransızın yap- teğr tulumba ile başlamış ve iptidai âlet ilk defa olarak 1130 da Tophane yangınında kullanılmıştır. Bu adamın emrine verilen birkaç Yeniçeriden mürekkep itfaiye yrupunun teşekkü- lünden sohca itlalye teşkilât askeri bir idareye alınmıştır. Nihayet asker« lerin yangın söndürme işlerile meşgul olamıyacaklarının alâkadar bakanlık tarafından bildirilmesi üzerine 1339 da, 49 yıllık nizamiye itfaiye alayı İ 1e, 34 yaşma girmiş bulunan bahı itfaiye taburu vazifeleri belediyeye devredilmiştir. Bu sebeple Ttalyadan da 5$.bin birlik itfaiye otomobili a- lanmıştır. lik modern itfaiye grupu Istanbul- da ve ondan bir ay kadar sonrada Beyoğlu, Usküdar, Kadıköy, İstinye grupları kurulmuştur. Muhiddin Üs- tündağın zamanında ise Bakırköy Yeşilköy, Adalar, Rami, Halıcı oğla, Erenköy müfrezeleri teşkil edilmiş - tir. Itfaiye teşkilâtna biri otomatik merdiven olmak Üzere Si makine da- İ ha ilâve edilmiştir. Ayrıca direktör - İ Mik merkezinde 220 yıllık bir hatırayı İ içerisinde saklayan bir müze binası ve içine de iki anıt yapılmıştır. Bu anıtın birine vazife uğrunda ölen kah- ramanların resimleri konmakta, diğe- rine de yararlıklar gösterenlerin ad- ları yazılmaktadır. Bügün itfaiye mü- İ kermel bir teşkilâtla vazifesini yap makta ve gönterdiği büyük fedakârlık lar her zaman takdirle karşılanmak» tadır, | itfaiyenin 13 üncü MEŞHUR ÇEŞMESİ Jseslaktan ayakta duramıyacak hak İ dedir. Eğer üzerinden bir kış da- İha geçecek olursa, kendiliğinden | çökeceğine şüphe yoktur. İ Türk mimarlığının, eserlerinden biri olan bu çeşmeyi İ kurtarmak, ilgili makamlar için pek te güç bir iş olmasa gerek... en güzel “Babioli” nin yaldızlı kapısını, ölümden kurtaran el bu çeşmeye İde yardımını uzatmalıdır. / Biz böyle düşünüyoruz. Siz ne dersiniz ? | i Şirketi Hayri yede ' Tenzilâtlı tarife Şirketi Hayriye kışın tatil günlerin» de bilhassa Boğaziçi halkınm şehir - deki sinema, tiyatro gibi eğlenceler den istifadelerini temin etmek üzere yeni ve tenzilâtir bir tarife tatbik et- meğe karar vermiştir. Hazırlanan bu tarifeye göre Boğa- Anadolu imda Vaniköyüne e Rumeli sahilinde de Rumelihisarı. na kadar gidip gelme vapur ücretleri tatil günlerinde birinci mevki 20, kinci mevki”15 ve buralardan daha u- zak iskeleler için de birinci 2$, i/ 20 kuruş olacaktır. Bundan başka şirket yine tatil gün- lerine mahsus olmak üzere mektepli pasolarını da muteber & vermiştir. Sayım memurları Tamamlanıyor Merkez sayım bürosu nümerotaj iş- lerinin eksiklikleri hakkında incele - melerini bitirmiştir. Yanlış ve eksik- likler yüzde on kadardır. Bunların da bitirilecektir. tamamlanmak üzeredir. Bun- lara işleri bildirilmektedir. Genel nüfus sayımının limana alt kısmı için de Denir ticaret direktör- lüğü bir program hazırlamaktadır. Hazırlanan bu programa göre ilk olarak sayım gitnünden bir gece ev- vel Jimandâ bulman bütün vesaitin nümerotajları yapılacak ve bunların yerleri tesbit edilerek muhtelif kon - trol mntakalarına ayrılacaklardır. pür sosyeteleri ile tahlisiye genel d rektörlüğünün memurları ve deniz ti- caret okulu talebeleri Deniz Ticaret direktörlüğü emrine verilecektir. Seferde bulunan vapurların sayım işi süvariler tarafından yapılacak ve İ buna sit listeler yapurların ilk uğrı - yacakları limanlardaki Liman başkan İiğına verilecektir İçel İlbayı Gitti Istanbul ilbay muavinliğinden Tçel ilbaylığıma atanan Rükneddin Sözer, dün Ankaraya gitmiş ve Haydarpaşa istasyonunda ba, iy muavini Karatabar ile ilçebaylar tarafından u- gurlanmıştır. Rükneddin Sözer, Ankarada birkaç kün kaldıktan sonra yeni işine başla» mak üzere Mersine gidecektir. —a— Gümrük Tatbikat Kursu Ankarada 9 ay sürmek üzere bir gümrük tatbikat kursu açılacaktır. Bu kursa İstanbul gümrüklerinden de 8 memur gönderilecektir. i pm “ | Limandaki sayım işinde bütün va- KUÇUK HABERLER © İzmir ve havalisindeki posta, tel- graf ve telefon işlerini tetkik eden Posta ve Telgraf ve Telefon genel di- rektörü Nazif Ankara yolile evveliçi gün şehrimize dönmüştür. Genel di- rektör burada Istanbul Telefon direk- törlüğünde yeni yapılacak ıslahat ile meşgul olmaktadır. * Selâmiçeşme, Maltepe, Kartal, Pendik ve Yakacık yollarına arsinlu- sal işaretler konması kararlaştırılmış” tr. * Istanbul Tarım direktörü Tabsi- ne bir ay izin verilmiştir. * Memleketimize öcnebi dillerini okutmakla meşgul olan Berlitz mek- tebi gelecek seneden itibaren her se ne mektep mezunları artsından bir | Türk gencini tahsil için Harise gön- dermeğe karar vermiştir. Tahsil müd- deti üç sene itibar ir. Bu müddet zarfında genci masrafı Berlitz müessesesi tarafından verilecektir. * Etibba odasına mediklerinden dolayı evvelce icraya verilmiş olan doktorlardan, eylül a yı içinde beş yüz liradan fazla bir pa- ra tathsil edilmiştir. Diğer borçlular hakkında icraca takibata devam edil- mektedir. * İzinli bulunan müzeler genel di- rektörü Aziz Oğan vazifesine başla- mıştır. * Şehir tiyatrosu 1 Tikteşrinde tem- aidatlarını ver. gün çocuklara, ayni günün gecesi de operet oynayacaktır. * Beyoğlu semtinde bazı evlerden | sokaklara çöp döküldüğü görülmüş - tür, Halk çöp arabalarının seyrek geç tiğini söyliyerek bu suretle harekete mecbur olduğunu ileri sürmektedir. Durum incelenmektedir. * Dün limanımıza gelen Radi va- puru yolcularından Sofya ve Yuvani- Din eşyaları arandığı zaman bir kilo kaçak ipekli kumaş bulunmuştur. Suçlular ihtisas mahkemesine ve - rilmişlerdir. Peynir tecimenleri, € toplanmıştır. Bu toplantıda, pey nir ihracatımızı aksatan güçlükler Gi zerinde görüşülmüştür. * Kurt çimento sosyetesi genel he- yeti, bu aym 30 unda fevkalide olam rak toplanacaktır. —————— Yeni Gümüş Liralar Darphanede basılmakta olan 100 kuruşlukların ikinci 4 milyonluk ets» mı da yakında bitecektir. Bu suretle” gümüş yüz kuruşlukların o yekünü 8 milyon lirayı bulmaktadır. Gümüş 25 ve 50 kuruşlukların ba- sılmasına da başlanmıştır. Bu parala- Tın Çurburiyet bayramına kadar teda- vüle çıkarılması için çalışılmaktadır. Bunların her ikisi dört milyon liralık olacaktır. 10, 5 ve 1 kuruşluklarn ka» lıpları yakında hazırlanacaktır. — Dünkü Yağmur Dün İstanbul ve mülhakatına çok- tanberi beklenen faydalı yağmur yağ- mıştır. Yağmurdan bilhassa bağlar ve sebze bahçeleri çok istifade görmüş? tür. Yağmur sokakların tozunu da bastırmıştır. —— Necip Fazıl'ın Piyesi: Tohum Şehir Tiyatrosu bu sene arkadaşı mız şair Necip Fazilm ilk defa yazdı- ğı büyük bir piyes oynayacaktır. (To- hum) ismini taşıyan bu 3 perdelik pi- yesteki baş rol sanatkâr Ectuğrul Muhsin tarafından temsil edilecektir. Bu sene şehir tiyatrosu Necip Fazılın alâka ile beklediğimiz eserinden baş- ka birçok tanınmış yazıcılarımızın da telif eserlerini oynayacak şekilde zen- gin bir repertuvar tertip etmiştir. lim. İşimiz aceledir. İnşallah başka zaman sizinle muhabbet ideriz. Şu #aatimize bir bakıvirin. Antikacı saati «Tine alır almaz ar- kasını çevirip bakınca sıçradı ve ba- ğırde: — Hay allah iyiliğinizi versin! Garip tesadüfe bakmız. Antika saat meraklısı Amerikalı bir müşterim vardır. Yalnız saat kolleksiyonu ya- par. Elinde bulunmıyan bir saat gör- dü mü a raya kıyar, verir. O bunu alırdı. Çünkü aylardan beri isteyip duruyordu. Alıcısı çı karsa epey para eder bu; yoksa çok bekler. Cemile bir şey anlamıyarak dük- kâncının yüzüne bakıyordu. Tahsin İ milyoner... bey sordu: — Nirde o zat şimdi? — Gitti; memleketine gitti. Daha doğrusu ilkönce Suriyeye, oradan Mısıra, daha sonra cenubi Avrupaya oradan Parişe, Londraya, en nihayet Amerikaya gidecek. Nereden bulayım adresini? Memleketinde olsa telgraf- la sorardım, isterse alırdım. — Burada olsaydı ne virirdi o bu- na? — Verirdi. Belli olma Tutar iki binli yazverir. Cemile dayanamadı ve sordu: — İki bin lira m? — Evet küçük hanım. Ama arzet- tim, heveslisi olursa verir , olmazsa bazan senelerce kimse yüzüne bak- maz, Antikalar alıcının zevkine göre de kıymet alırlar. Siz bakmayın, â- dam vardır ki bu saati bedava verse» niz almaz; adam vardır ki oturduğu evi satar da alır. Bu öyle her müşte- rinin ayni kıymette bulacağı antika- lardan değil. Adamına göre kıymeti var. Daha doğrusu alıcısını, arayıcı- war, meraklısmıı bekler, Cemile kendisine etten başka hiçbir şey telkin etmiyen bu garip ve karanlık dükkânın içinde bir etrafına bir de antikacının cam tezgâh üstün- de bıraktığı saate evvelki şaşkınlığı" nın Üstüne binen derin bir hüzünle bakıyordu. Tahsin bey kederli bir sesle: — Vah vah, dedi, başka bir müş- teri bulamaz madız? dün Türke- l ” EN TIYATRO SANATI Selâmi İzzet bir kitap çıkar - dı; tercüme değil, adapte değil, telif bir kitap. Kitabım adı: “Ti- yatro san'atı, 117 sayfa, Bu 117 sayfadan 65 i Selâminin ti- yatro telâkkisini veriyor, geri - ye kalan sayfalarda geçen tiyat ro mevsiminde muharririn yaz - dığı tiyatro tenkidleri var. Selâmi gençken şairdi. Sonrâ işi hikâyeciliğe ve romancılığa döktü. Fakat, benim görüşüme göre ne şair, ne romancı ve hi - kâyeci Selâmi, tiyatro münekki- di Selâmi İzzet vardır. Onun ti- yatro tenkitçiliğindeki muvaffa kiyeti öteki iki çeşit yazıcılığı - na borçludur. Bunu kendisi de inkâr edemez. Fakat son gelen kendine yardımcı olah öteki iki İ geçmişi tamamiyle yok edecek kadar dikkate değer ve kuvvet - lidir, Tiyatro san'atı isimli kitabın İda Selâminin öne sürdüğü her görüşle hemfikir değilim. Me - selâ; “sahne eseri dinamik ol « malıdır... Bu bence doğru. Fa- kat, sahne eseri serab yaratma - Iı, muhabbet uyandırmalı nok - e nazarı, yine bence, doğru de ğil. Zaten meseleyi nasıl olmalı? diye koymak yanlıştır. Bir ro münekkidi, her şeyden ön - ce, hangi şartlar altında sahne eseri bir serab olur ve hangi Şartlar içinde olmaz,, meselesi ni, bütün sebebleri ile araştır - malı ve ondan sonra bir teklifi ileri sürmelidir. Selâminin kitabı için uzun u- zadıya yazmak isterdim. Bu biz de, bu sahnede ilk değerli ve- rimdir. Fakat böyle şeyler ko - nuşmak için bizim sütun çok münasebetsiz ve dar. Orhan SELİM * Telefon ücretlerinde yapılacak tenzilât Posta, Telgraf ve Telefon genel di- rektörlüğü tarafından telefon fiyatla. rında yapılacak tenzilât için hazırlan. makta olan kanun projesi tamâmla; raştir. Proje Bayındırlık Bakanlığı tara « fından tetkik edildikten sonra kat” şeklini alacak ve Kamutayın bu devre» sine arzedilecektir. Buna göre mükâleme, tesisat ve şe hirler arası ücretlerde önemli tenzi- Jât yapılacaktır : Söylendiğine göre mükâleme fiyat» ları beş kuruşa, tesisat parası da yir- mi beş biri Bundan başka şehirler arası fiyat» larda da bazı tenrilâtlar yapılacak ve İstanbul ile Ankara arasmdaki mükâ- leme ücreti yür kuruştan yetmiş be- şe Adapazarı, Alpullu, Babaeski, Bo- züyük, Edirne, Eskişehir, Geyve, Ho- zâ, Hayrabolu, Kavaklı Keşan, Kırk“ lareli, Lüleburgaz, Muratlı, Sabanca ve Uzunköprü şehirleri ile Istanbul a- rasındaki ücretler de yetmiş beşten li kuruşa indirilecektir. —— 0-915 Yeni Çalışma Saatleri Resmi dairelerin kış çalışma saat - leri dün alâkadarlara yayılmıştır. 1 Teşrinievwelden itibaren her memur sâat 9 da vazifesine başlamış buluna- cak ve akşam saat 17 de tatil yapa sr. Oğle tatili saat 12 den 136 “ kadar olmak üzere İ saattir. — Hiçbir antikacı buna peşin para vermez; bir kenara koyar, heveslisi- ni bekler. Verse bile elli lira, yüz Wi- ra, bilemedin yüz elli... İşte o kadar, piyasada buna iki yüz kâğıt çıkarıp verecek babayiğitin alnını karışlarım ben. — Aman dime yahu... Sen bulu» vir bir kolayını... Haydi bir düşün bahayım... Antikacı ellerini pantalonunun ce« bine koyarak bozuk paraları şıkırda- ta şıkırdata dükkânın içinde dolaştı; sonra Tahsin Beyin önünde durara! — Sana bir kolaylık yaparım. de» âi, saati iyice bir fiatla alırım; iki üç ay sonra Amerikâlıya telgraf çe- kerim, isterse âlâ, istemezse ben ha nıma saati iade ederim, o da bana parayı geri verir. Fakat senin kefale- tin şart Tahsin bey. Çünkü ben ha- nımı tanımıyorum! — Dimek ben kefil oldu muydum. — Evet... banımın ihtiyacı oldu. ğu parayı tâkdim ederim. Beş yüz. Bin... Nekadarsa... Sonra ya saat sa- tılır, ya satılmaz. Satılmazsa parayı iade ederler. Bir de... şüphesiz ben bu EPİ bir yerden faizle kaldıraca» — Ha... dimek faiz de var? — Çok değil Üç ay için wüzde bes kadar bir şey. Cemile hiç yakından dikkatle bak- madığı saati eline alarak antikacıya sordu: (Arkası var)