Sim, a ee e NE e gr e EŞE em Yİ yy e — ISTANBULDAN PiREYE -—- YOLCULARI! | Geldi ki, Arzumuza | İPAR Rüzgâr öyle Zevkli Bir Hale T Rağmen Midilliye Uğramadık msm Deniz kotrayı allakbullak et- meğe başladığı zaman ben içer- de yatak yapmakla meşguldü Sallantile beraber havasızlık bir- | denbire beynimi döndürdü. Gö- zümde dumanlı yıldızlar uçuş- mağa başladı. Kendimi güver- teye dar attım. O anda imdadı- ia yetişen Refi: — Sen yürü, ben yatağını yu- karı getiriyorum, dedi. Yatakla ben yere serildikten sonra tehlikenin önü alınmış ol- du. O esnada benim gibi ıçkrıka davranan bir iki arkadaş ta gö- züme ilişir gibi oldu, ama kafa- yı yastığa acele bağladığım için kimler olduğunu seçemedim. Bu tatsız sallantı Bozcaada istikametine kadar ayni şiddet- le devam etti, Ölü deniz oldu- gu için güvertede çırpmtısız ya tilabiliyordu, Kendilerini güver tenin serin havasında uykuya verenler salımcak rüyası içinde sallantıyı tükettiler. Bozcaadaya geldiğimiz za - man deniz düzelmiş, sallantı da kesilmişti. Yolumuza devam €- diyorduk, Sabah güneşle bera - ber karşımızda Midilli adasını gördük. Rüzgâr o kadar müsait esiyordu ki bu keyifli havadan ayrılarak bir yerde kalmayı hiç düşünmüyorduz. Arkadaşların bazıları Midilliye uğramaklığı- mızı istedilerse de rüzgârın zev- ki bu arzuyu da önledi. Midillinin batısında transit kömür limanı haline gelen Sığ- rı kasabası önlerine geldiğimiz zaman saat on bir olmuştu. Sığ- rmın küçük, çıplak adalarla çev- rilen tabii limanıma girdik, Li- manın içinde bir tur yaparak €$- ki kaleleri, kömür depolarını gördük ve durmadan yolumuza devam ettik. Pupamızdan gelen rüzgâr İpara azami yolunu veriyordu. Attığımız parakete sekiz dokuz mil sür'at gösteriyordu. Sığrı limanından çıktıktan bir saat sonra deniz üstünde yü- zen karlı dağlar gibi iki zan İtalyan gemisi gördük, Bun lar aralarında üç dört mil mesa- fe ile sancağımızdan top talim- leri yaparak tam arma ile geçti- ler. Tam yolla aksi istikametle- re gittiğimiz için bu koca gemi ler bir müddet sonra gözümüz» de küçüle küçüle kayboldula; Arkadaşlar güvertede öğle yemeğini yedikten sonra mayo- larını giyerek oraya buraya ya- yıldılar, Kimisi söküklerini di- kiyor, kimisi kitap okuyor, ki - |. misi de başmı gölgeye getirip uy ku çekiyordu. On, on iki mil ka- dar uzaklarda. adalar arasında seyreden bir iki küçük yelkenli- ye daha tesadüf ettik, Yelken yolculuklarmda hemen hemen çok az tesadüf edilen bu uygun rüzgârın sürekli keyfini yelken- lilerle beraber biz de sürerek ye di saatte Sakız adası boğazma sokulduk. Boğaza girdiğimiz zaman hava batı karayelden şid | “” detli sağnaklar yapmağa başla- dı. Yüksek, dağlardan kopan bu kuvvetli sağnaklar İpar: adam- akıllı yana yıkıfor ve iskele kü Peştesini tamamile suya daldı- rıyordu, Yedi kırk beşte yelkenlerimi- i Zi indirdik ve motör işleterek Sakız limanma girdik. Birgün evvelki fırtmadan Vardiya nö - beti alan arkadaşlarla mürette - bat epeyce yorulmuşlardı. Bun- ları bir gece olsun sarsıntısız ve deliksiz uyutmak lâzımdı. Bu istirahati yaptıktan sonra yolu- muza devam etmek üzere Sa - kızda bir gece kalmağa karar vermiştik, Yoksa esmekte de- vam eden bu keyifli rüzgârı başka türlü feda edemezdik. Limana girdikten sonra iki çifte bir sandalla liman kılavu- zu bizi karşrladı ve selâmlıya - Tak kotraya çıktı. Dümenin ida- hizm İM mi l resini alarak limanın en iyi bir yerine bizi yanaştırdı. Limana kıçtan yanaşarak, dışarıya iske le uzattık. Bu sayede sandal zah meti olmadan kolayca dışarı çı- kabilecektik. Biraz sonra liman memuru geldi. Kısa bir merasim İe pasaportlarımızı aldı. “Hare- ketinizde pasaportlarmızı biz - den alırsınız, diyerek muamele- İnin bittiğini ve serbest- çe dışarı çıkabileceğimizi haber verdi. İlk sahile çıkış şerefine yolda tıraş olup kendilerine çe- ki düzen veren arkadaşlar uzat- İtığımız dar iskelenin âhenkli es nemesine ayaklarını uydurarak teker teker dışarı çıktılar, Kot- ramızı sahile yanaştıran ve İs - tanbulda doğduğu için türkçeyi mükemmel konuşan kılavuz kap tan bize karada da kılavuzluk etti, Burunda çalgılt bir gazino- yu göstererek: — “Burada otur gece için zarar yok. Arzu ederse hiz sizi oraya götüreyim dedi. Masrafın adını sorduk, “mese- Jâ bir bardak bira, “beş dizini. dedi. Drahıniyi Kürüşa vurduk altı buçuk kuruş tutuyordu. — “Yıkım mı yıkım dostum. Bu bizim için büyük fedakârlık olacak ama, bir gece olduğu için kıyacağız; yürü bakalım.,, diye adamın peşine düştük. Rıhtımın biribirine eklenmiş gazinoları önünden geçerek iki yüz metre kadar yürüdükten sonra kaptanın dediği kâzinoya geldik.Düzgün bir kafile halinde Atina körlezine girerken arkadaşların neş'eli bir sabahı mak biraz masraflıdır, ama bir| gelen bu yabancı ziyaretçileri gören Yunanlı gazino sahibi. — “Kalos oriste Kiriyi!” diye- rek bulunduğu yerden kıvılcım gibi sıçramasile, üç dört masayı biribirine eklemesi bir oldu. Bi- ralar maiyetlerile beraber geldi, Müzik te başladı. Eline yarım bir megafon alarak gözünün si- yahlarını kapaklarının altında bir anda yok eden bir şarkıcı müziğe sesini uydurarak tera- sımsı bir sahneye başını çevirdi. Tinosta dışarıya çıkış — Haydi, bekliyoruz! gibi bir hal aldı. Yarım dakika sonra mütebessim çehrelerle saç ve kıravat düzeltenlerin sahneye başlarmı çevirdiği bir anda kı- sık sesli, çıplak bacaklı bir yos- ma alkışlar arasında sahnede gö ründü, Yosma söyledi, herif sus- tu.. Herif söyledi, yosma sustu. AN SAGLIK ÖGÜTLERİ Gençlik İçin Masaj Yüz üç yıl yaşadıktan sonra, ge- genlerde - hem de ihtiyarlamadan - ö- len Parilsli doktor Güânict'nun adını elbette unutmamıştınızdır. Bu kadar çok yaşıyan adamın hekim olması büs t ikkate değer bir şeydi. Bazı — İbrahim peygamber, demişlerdi, çok: yaşamanın sırrı her gece iki genç kız arasnda yatarak uyumakta bulmuştu, Acaba bu doktor da onun gibi mi yapıyor Her gece Parisli iki dilber arasmda yatıp uyuyorsa bu herkesin yapması pez kolay olmamak la beraber, büsbütün imkânsız bir şey de değil. Halbuki, ihtiyarlamadan ölen dok- torun kitabında anlattığına göre, genç kalmanı sıtrı, İbtahim peygamberin bulduğu çareden daha, pek çok kolay. Doktor Gutniot'nun i mamak için bulduğu şey, g defa sabahları ve akşamlar: bütün viü- cudüne kıldan bir fırça ile friksiyon ve mâsij yapmakmış. Doktor yüz ya- şında iken genç kalmasını, hiç dur - madan, iki kilometre yalu birden rilyebilmesini hep bu tedbirinin dalarma bağlıyor. Doktorun tavsiyesine (göre, genç kalmak için friksiyon yapmak İsti » yenler, başlangıçta bunu yalnız belle Tİ üzerinde, dizleri üzerinde, omuzla- rı üzerinde, fırça İle deri üzerine çok basmadan yapmalıdırlar. İlk günleri böylece hafif surette yapılan İrili - ndan insana keyif gel Jacak yerler gittikce ü İnsan genç kalmıya niyet etmekle beraber, yaşının ilerlediğini unutmak doğru olamaz. Onun için friksiyon yaparken üşümemeye dikkat etmek pek önemlidir. Bunun için de ilkin yarı belin yukarısından, sonra da ya- Fi belin aşağısından soyunmak yeti - şir. Kollara, bacaklara, vücudün ön ta- rafına fırça ile friksiyon yapmak ko- laysa da, insanm sırtına kendi kendi. | ne masaj yapması - bizim alaturka hamamda arkayı keselemek gibi - pek kolay bir iş değildir. Fransız dok toru eski usulde Şârklr olsaydı, sırtı- na masaj yaptırmak için genç bir o e almayı tavsiye ederdi. Fa- i“ister ve biraz gayretle, bi- imnastikle bu elışıklığın gele- ceğini söyler. Böylece kendi kendine bütün vü- cude masaj yapmak eyni zamanda gü- zel bir jimnastik te olur. Onun için doktorun ve: izahata, İriksiyon- lar ve jimnastikle bütün vücutte nm daha iyi döndüğüne, deriden ne- fes almanın daha işlek olaca; İ raciğerin, böbreklerin daha iyi iştiye- reklerine pek kolayca inanılır. Şu kadar ki, friksiyonla, masaj in- sanın ihtiyarlamıyacağına, yüz yaşın- dan ziyade yaşayacağma gelince, bu rası herkes için doğru mudur, değil midir? Ancak tecribe ile anlaşılır. Çok yaşamıya niyetiniz ve... Vak» tiniz varsa doktor Guâniot'nun usu - lünü tecrübe ediniz, Lokman Hekim İ Dr. İHSAN SAMİ i GONOKOK AŞISI | Belsoğukluğu ve ihtilâtlarına “karşı i pek tesirli ve taze aşıdır. Divanyo- | Ju Sultan Mahmut türbesi,No,113. | ii 6836 Dr. A. KUTİEL Karaköy Topçular caddesi N.33 6724 Klişe Atölyesi Renkli, tire, ototipi, her türlü klişe yapılır. Ucuzluk, çabukluk, iyi, temiz ve en dakik, en .hassas, en son modeller EVOĞLU nan MESIRLI, İstimihi Caddont 409 GALATA da ! SAATGİ MEYER Tün Caaössi 20 İSTANBUL'da » A, KEŞİŞYAN, Surtan Hamam, Yeri Cami Gasisemi 4 ANKARA'da «RİZA TEVFİK, Markalar Cadddsi 8 DOKTOR | İ ' Rusçuklu Hakkı ÜZel | karşısında Sahne sokağında 3 nu- maral apartımanda | numara. 98 | TİCARET MEKTEPLERİ İÇİN Müderris K. Kömüzcüyanın mühim ders kitapları Yeni harflerle; tenzilli bedelli Kr, Ameli ve tatbiki kambiyo 35 Yeni muhasebe usulü 122,5 Ticari malümat ve bankacılık 105 İktisad ilmi 87,5 İhtisas muhasebeleri 175 (Şirket; sanayi, ziraat ve banka) Ticari ve mali hesab 70 Lügaritma cetvelleri s6 yeni rakamlarla Satış yeri: İkbal kütübhanesi ii 7 Günler, aylar, hattâ yıllarca itiraf edilmemiş, gönülden dile dökülme. miş sevgi kimlerde bulunur? Elbet pek genç olanlarda. Biribirini sever, er, fakat söyliyemezler. Bir tü saret edip duygularını anlatame: Kız, kendisini uzaktan takip gencin bir kelimesini, bir sözünü bek- ler, Gence sorarsanız o da küçük bir rur. Böyle vaziyetlerde kıskançlığın da yeri olduğunu duymadmızsa öğ“ reniniz. Üsküdardan K. Ş. yazıyor! “O günü kiç unutmam, Nararları mız kârşıleştığı anda, tuhaf bir irkil me ile uzaklaşmak istediğini, sonra cayarak tekrar olduğu yerde durdu - ğunu görmüştüm. İşte o anda ona, biraz daha yaklaş- İnş bulunuyordum ki, bir ikinci defa bakışlarımız karşılaşmıştı, o vakit 0- nun binbir mâna ifade eden, yeşil gözlerine bakmış ve içinde kendi ha- yalimi görmüştüm. Bu kızı son derece sevmiye başla- dım, Geçenlerde bir gündü, evimize kız yeğenim birkaç gece için misafir gel- mişti. Nezaket icabı ona, küçük bir gez- me teklif ettim. Evden çıktık, ağır » ğır geziyorduk. Bir müddet yürümüştük ki, sevdi - ğim kıza rastladık. İlsönce, hayret dolu gözlerle bize baktığını gördüm. Sonra bu yeşil göz ler bulutlandı. Onun gözyaşlarını: içi- ne akıttığını görür gibi oldüm. Çok, hatti pek çök müteessir ola- rak eve döndüm. Şimdi onu yine gö- rü; i ım, fakat, © Sanki onun deniz rengi gözlerinde binbir fırtına kopuyor ve bu anda © nun yanında her zamanki esmer deli- kanlı var: Ne yapıp ta kendimi ona affettirebileyim?;, Görülüyor ya... Daha aralarında sevgiye dair bir söz geçmemiş Fa- kat konuşmuyan, görüşmiyen, tanışmı yan bu sevgililer darılmışlar bile. Zaten sevginin dili ayrıdır. Ne ko- Buşup tanışanlar var ki arılaşamamış- lar; sevgiye alt bir kelime konuşme- yan niceleri var ki birbirlerini gayet İ yakından tanımışlardır. Bize mektup yazan bu gençle sevgilisi de öyle. Fa- kat bu dargınlıktan sonra da dilsiz 0- yununa, konuşmadan sevişmiye de - vam etmeleri kabil olsa bile kolay de- ğildir. Evvelâ darılan sevgiliye izahat vermek, K. 5. le beraber gezen kızın bir yeğen olduğunu anlatmak /lâzım. İmzasız bile olsa, üç beş satırlık bir mektupla: “Aldanıyorsunuz, benim yanımdaki yeğenimdi. Birkaç gün i- çin misafirimiz bulunuyordu.,, demek kâfi, Fakat K. Ş. bir muhabere kapı: 8 açmak için: “ya sizin yânmızdaki esmer genç kim olduğunu bana lütfen $u adrese İki satırla bildirmek zahme. çesâret everecek bâreket bekler, dür | tinde bulunur musunuz?,, sorgusunu ilâve ederse aylardanberi beklediği konuşmuya da baslangıç olur. . Sinirleri bozuk kadın Bazı sinir hastası kadınlar vardır ki, bütün bir aile halkı seferber olur, doktor doktor koşar; oğlu semt semt gezdirir, dururlar; felâkete | çare bit- İzmazlar. Fakat birçok kadınlardaki sinir bozukluğunun sebebi basittir. Adapazarından Ba. Özel imzasile gelen şu mektubu okuyalım: *,., Üç senedenberi evliyiz. Mem leketin büyük üç şehrinden sonra şim di Adapazarına geldik. Beni asıl endi- $€ burada aldı. Çünkü bu üç senenin İlk bir senesi biraz rabat geçtiği hak de ondan sonra eşim dehşetli sinir buhranları i. Bunlar için bir - çok doktorlara başvurduk, Hepsinin tavsiyeleri ve ilâçları ber zaman de- yordu ve az çek, geçici b faydalı oluyordu. Fakat şimdi ne apacağımızı düşünüyorum. İkide bir İstanbula tedaviye mi koşacağız? vi ra X di lerin başında seyabat gelir. Biz he « men sıksık seyahatteyiz. Fakat ancak birtakım ilâçlar çare olabiliyor, Yal- nız bir doktor onu bir evlâdın bu si- nirden kurtarabileceğini söyledi. Co- euk sahibi olmıya da biz çare bulama- dık, Buraya geleli daba üç hafta oldu. Buhranlar başladı. Ne yapmalıyım?,. amala. rn bebi bir tane binbir tanedi da yüz binlerce defa tecrübe edilmiş tir, Şu mektuptaki bir doktorun işa- reti yine bu noktaya dikkat edilmek lâzım geldiğini gösteriyor. Kadmlar da çocük wavi bir ihtiyaçtır. Hattâ bazt âlim adamlar hasta olmıyan her kadının sekiz senede bir çocük do - ğurması, beden ihtiyaçları icabından olduğunu göylerler. “Kadın ve Ekonomi,, ismi altında büyük bir eser yazmış olan Misis Stetsen diyor ki: “Kadının annelik histi, yalnız cinst arzuları başka alâkalar zararına ola- sak taşkın bir bale gelen kadınlarda #öner, Baz: kibar salon kadınlarında bu taşkınlık yüzünden zevkler anne- lik vazife ve zevklerinden yüksek tus tulur., Bundan anlaşılıyor ki, normal kas dınlarda anne olmak önü! il bir ihtiyaç, zarurettir. en çök buna muktedir olamıyan kadın larda görülmüştür. Karısının bozulan sinirlerine çare arayan okuyucumuz bu devayı tavsi- ye eden doktorun sözünü dinlerse 43- ilâç bulmuş olacaktır. konulmuştur. tedir. | Galtasarayda Kanzuk cezehanesı | Pendik Bakteriyoloji Enstitüsü Müdürlüğünden: 1 “ — 180,000 kilo arpa kapalı zarfla eksiltmeye ni 2 “ — Tahmin edilen bedeli (9900) liradır. 3 “ — İhalesi 27 Eylül 935 Cuma günü saat (15) 4 “ — Şartnamesini görmek ve almak isteyenlerin her gün eksiltmesine gireceklerin 2490 sayılı kanunda yazılı şartlar dahilinde ve muayyen gün ve saatinden bir saat evvel (742) lira (50) kuruşluk teminat ve teklif mektublarını Fındıklıda Güzel San'atlar Aka- demisinde Yüksek Mektebler muhasebeciliğinde Pen- dik Bakteriyolojihanei baytari Satınalma komisyonuna vermeleri. (5446) 6977 ——————————— Süel Basım Evi Direktörlüğünden Ayda 90 : 98 lira ücretle bir düzeltici (Müsahhih) alınacağından lise mezunlarından askerliğini yapmış ve 35 yaşını geçmemiş ve Türkçeyi iyi bilenerden arzu €- denlerin imtihan gününü ve diğer şartları öğrenmek üzere 7 İlk teşrin 935 günlemecine kadar Süleymaniye- de Basım evi direktörlüğüne baş vurmaları. (281) (5848) 7360 dl ein ie bna ze İYİ İM İL Lİ İİİ