Paolo Dünyanın En Güzel Bir | Ve Françesko —, Kızı, Dünyanın En Çirkin Bir Adamı İle Haberi z Olmadan Evlendirilmişti | 13 üncü asırda italya saraylarında geçen entrikalar ve kanlı bir aşk macerası Gn üçüncü asrın ikinci yarı» | belki de tarihte en adi bir entr sınu doğru İtalya şehirlerinden Ravenna ve Rimini en nihayet biribirlerine barış için el uzatmış bulunuyorlardı. Rimini'de hü - küm süren Malatesta, Ravenna- | nın hâkimi Polenta'ya şehri müstevlilere karşı müdafaa için asker yollamış, yardım etmiş ve | bu dostluğu, barış takip et- mişti, Kanla yazılan anlaşmaların uzun sürmiyeceğini bilen Mala- testa ve Polenta bu dostluğu iki hanedan arasında mes'ut bir iz- divaç ile daha kuvvetlendirmek istemişler ve bunu temin için de aralarında elçiler gidip gelmeğe | başlamıştır. Malatesta'nın müşaviri Pol do bir gün bizzat Polenta'ya ge- lerek resmen kızının Malatesta- nm büyük oğlu Giovanni namına izdivacını talep etmiştir. Çirkin bir erkek Giovanni'nin çirkin bir erkek olduğunu ve kızı dilber Frençes- ka'nım bu oğlana severek var- mıyacağını bilen babası Polenta evvelâ bu teklifi reddetmiş, fa-| kat sadık Toldo hakikati şü söz- lerle olduğu gibi ifade etmesi üzerine gevşemiştir: “Giovanni her halde güzel bir delikanlı değildir. Kızların rü- yasmda gördükleri parlak tip- lerden değildir. Hattâ topaldır. Fakat o kadar nüfuzlu bir deli- kanlıdır ki, bütün memlekerin istikbali onun elindedir. Bünun için yüzü biraz korkunç ta olsa | Frençeska'ya en mes'ut ve reffeh hayatı o temin edebilir?” Vellâletle evlenme Maamafih güzel Frençeska- nın babası Toldo'ya bu kadar saf ve dilber bir kızın böyle çir- kin bir herife verilmesinin bir cinayet olduğunu ileri sürmüş, fakat bilâhare oğlu da Toldo - nun sözlerini doğru bulduğunu söylemesi üzerine İzdivacın Frençeska ve Giovanni'nin biri- birlerini görmeden evvel bilve- kâle aktini kararlaştırmışlardır. Bu karara göre Giovanni'nin er- kek kardeşlerinden biri ona ve- kâlet edecek ve gelini izdivaç merasimi hitam bulduktan son- ra alarak Rimini'ye götürecek- ti, Kızına karşı işlediği cinayeti fdrake muktedir olmıyan Polen. ta yalnız kendi ailesinin değil, kaya kurban gittiğini ânlan olsaydı elbette sözünden g dönerdi. : Fakat ne Yazık onun gözünü muvakkaten ol? hırs bürümüş bulunuyordu. İzdivaç meras'r İzdivaç merasimi için şt çok muhteşem surette hazırl dı ve donatıldı. Frençeska bekliyen #kibetten kimsenin ! berdar olmaması için de şeh deki bütün boşboğazlar, dedik. ducular ve büyücüler sürüldü. Maamafih böyle mühim bir izdivaç gayet tabit olarak umu- mun alâkasını celbetmiş bulunu- yordy. Buna rağmen, sokaklar- da trampetler çalmmıyor, şen- likler tertip olunmuyor, fener alayları yapılmıyordu, Polenta ailesi estarengiz bir hal almıştı. Frençeska da susuyor, sanki ev- lenecek kendisi değişmiş gibi her şeye karşı son derece bigâ- ne davranıyordu. Aşk ve evlenme Dilber ve ateşin Frençeska aşkta kendisine intihap hakkı verilmediğinden hakikaten mü teessir olmuştu. Evvelâ sevip sonra evlenen fakir, işçi kızları bile şimdi ne kadar kıskanıyor. du. Madem ki Giovanni'yi ken- di intihap etmemişti; şu halde ) ne olursa olsun onu kabul edip etmemek hususunda son bir inat ve is in mi Bap ee yüksek terbiye kendisini şiire son derece inhimak ettirmiş ol- duğundan idealine uygun olmu. yan erkekle evlenmektense açıktan açığa isyan edeceği de muhakkaktır. Buna kat'i surette karar ver- dikten sonra ona ne söylenirse bilğitiraz kabul ediyordu. Çağı- rılıncıya kadar dairesinden çık- mıyordu. En nihayet süvarilerin kılıç ve nal şakırtılarını duyun- İ ca âsabı o kadar gergin bir ha- le gelmişti ki, ne yapacağını bil- miyordu. Ay gibi delikanlı Malatesta iki gün babasının nezdinde misafir kaldığı halde onu Frençeska bir kere olsun görmemişti. Nihayet ikinci gü- nün sonunda kendisine hizmet eden iki kızdan biri onun yanına koşarak: *“— Çabuk koşun Madonna Frençeska. İşte geçiyor. Göre- bileceksiniz. Ay gibi bir deli - kanlı!” diye sevinmişlerdi. Zavallı Frençeska gözlerine inanamamıştı. Bu kadar ince bir delikanlıyı niçin o kâdar Çı den Sanki muş gibi! “.- Acaba sahi bu mu?” diye soruyordu. “— Evet Madonna, ta kendi- si. İsmi de güzel Paolo imiş!” Frençeska'nın sarayında ne kadar kız varsa, koşup gelerek dilber prenseslerini öpüyorlar» dı. Her dudaktan Paolo'nun çok yakışıklı, çok güzel bir delikan- lr olduğuna dair sözler dökülü- yordu. Merdivenden aşağı Frençeska yüzü sapsarı oldu- ğu halde bahçeye giden merdi- Veni germ, gonna, demlik İğnesi dakika sonra kulenin dibinden çıkacak, karşı karşıya gelecek» lerdi. Kendisini ilk defa göstermek için bir gül fidanının gölgesini intihap eden Frençeska'yı an- laşılmaz bir korku almıştı. Bir- kaç gül kopararak heyecanını göstermemek üzere bunları yü- züne kapadı. Asabma sükünet gelsin diye uzun uzun kokladı. Kulağına gelen bir erkek yürü- yüşünün ahenkli batveleri işte yaklaşıyordu. Yüzünü yana çe- virdiği zaman ebedi aşk hikâye- sile dünya tarihine geçen Pao- lo ile Frençeska - karşı karşiya gelmişlerdi. Sihirli - güzellik Frençeska'nın güzelliği kar- şısında hayretlere dalan Paölo birdenbire irkildi. Evvelâ göz- lerini haddinden fazla açarak bakan delikanlı bu sihirli güzel- ik karşısında bir rüya görmüş gibi oldu. Bir insanın - kalişinde kadına karşı ani olarak tesirini yapan sihri cazibeyi tarif için sayrfa- larca yazı yazılsa yine boştur. iŞ gözlerine inanmıyor» Franşenka'yı babası, evlenmede uskili olen bir gene vasıtasit; dün- yanın en çirkin adamına vermişti. Bu izdivaçtan maksat iki Italyan şehri arasında senelerden beri süren düşmanlığı ortadan kaldırmak- dı, Genç kıza filhakika damadın çok çirk'u olduğunu söylemişlerdi. Fakat izdivaç merasimi esnasında o vekil olan delikanlıyı gördüğü zaman böyle bir entrika çevrilebileceğini hiç aklına bile getirmemiş ve ona derhal âşık olmuştu... Bu delikanlı genç kızın rüyasında can- landırdığı aşkın tam timsali idi... Bu dakika oğli andır ki, bu- nu her şeyden evvel hissetmek lâzımdır. İşte Freüçeska da böylece, haftalarca geçirdiği uykusuz geceleri, babasına kar- şı duyduğu isyanı, korku ve en- dişeleri bir an içinde unutüver- mişti, Bir i fena düşüncele- ri, kâbusları Paolo'nun bir te - bessümü unutturmağa kâfi gel- mişti. Hele onun kendisine is- mile ilk hitabı; “Frençeska!” deyişi © kadar tatlı gelmişti ki, gayri Şuuri olarak elindeki gü- Tün dikenlerini sıyırdı ve ona uzetti, Gül ve el Paolo, gül: ve onu uzatan eli tutarak dudaklarma (götürdü. Elleri sanki ateşten yanıyordu. Avucunun içinden henüz gülün dikenlerini atmamış olan Fren- çeska'nm elini sikan Paolo ki- zın yüzündeki hafif ıstırap ve acı izlerini görerek: '— Gül, dikensizken mi, yok- | sa dikenli olarak mı daha iyidir Erengiaide Dikensiz gül olur Paolo'nun bu sorgusuna ce- vap vermeden ondan ayrılan dilber kız, tekrar dairesine av- det ettiği zaman bütün kızlar yi- ne etrafını almış, ona türlü tür- lü şeyler soruyorlardı. Hepsini de ayrı ayrı öpen Frençeska 8€- vinç gözyaşları dökerek sedirin üzerine uzandı. Ertesi gün -Frençeska büyük sesini, en pahalı mücevherlerini takmışlardı. Heyecandan göz- leri bir şey görmiyen, kulakları hiçbir şey işitmiyen Frençeska- yı kapınm eşiğinde karşılıyan Toldo: Allahın emrile “— Hürmet ve selâm Madon- na Frençeska; sizi Allahın em- rile iki asil ailenin muhabbet ve | dostlukları namına tezviç etme- ğe memur edilmiş olmakla ha- yatımın en şerefli gününü yaşı- yorum” dedi. İzdivaç merasiminde çok az kişi vardı. & Paolo biraz ilerde pencerenin altında duruyordu. Masa üzerinde duran parşö - men izdivaç ilâmına kızın baba- sı evvelden imzasını atmış bu- lunduğu için merasim de uzun sürmemişti. Ne dilber kız, ne genç ve yakışıklı delikanlı ara- larında bit kelime bile teati et- memişlerdi. Her ikisinin de imzalarını atarlarxen heycan gezirdikler' tamamen anlaşılıyordu. Şekilde elleri hafif hafif titriyordu. Frençeska'ya refakat eden Toldo imzaların kurutma işini ve sair teferrüatı Ostasio'ya bı- rakârak odadan onunla birlikte | çrktr. Fakat ayrılmadan evvel elini Paolo'ya uzatan kadın onun ellerinin buz gibi olduğu- nu hissetti, Bunu kalbinin sı - koyduktan sonra hazin oldu. Berab dadısından başka yan Frençeska'nın yaşlar akıyordu. Bir sürü hediyel&' ği kucağına yığılmakti” #4 de çantalarma, yerleştirilmekte idi- Babasından ay çeska'nın kalbine de o kadar heyecan” lı idiler ki, biribirle cek sözleri ağız! kalıyor; bir türlü P' : edemiyorlardı. rında Toldo ve O” hunduğu ve ari” lemeye müdahale büsbütün şaşıran p çeska kendi ine h kastten aaLurdar basına binerek bir mek üzere babasi” ayrıld», g0 Fakat Paolo'nun di ki yışı kızın nazar! kaçmamıştı. Belki meşguldü, Bir d8 Polenta'nın incisi» nizinin Kenarında” ni'ye götürecek v9 müşlaf; meçhul bir # ru sürükleniyorlarö” (A: ye