26 Haziran 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3

26 Haziran 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e— 26.6.9038 Ankara YERİNDE BiR KARAR Ne Kadar Bozuk Kibrit Varsa Top lattırılacak (HUSUSİ MUHABİRİMİZ BILDIRİYOR) Ankara, 25 Satışa çıkarılan kibritlerden bir kısmınm bozuk olduğu şikâ- yetlerden anlaşıldığından, bu bozuk kibritlerin toplattırılmasının temini kibrit inhisarı şirketi nezdindeki hükümet komiserine bil- dirilmiştir, Yunanistanla Alış Veriş Ankara, 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — 15 ağustosa kadar temdit edilmiş olan Yunanlılarla aramızda mevcut ticaret anlaşmasının müddeti bitinceye kadar yeni bir anlaşmaya var- mak için temmuz sonlarında Atinada görüşmelere başlanacak- tır. Bugünlerde Parise gidecek heyetimizin dönüşte Atinadan ge çerek bu görüşmeleri idare etmesi ihtimali kuvvetlidir. İ -Dış Bakanlığındaki Tayinler Ankara, 25 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Dış bakan- lığındaki yeni tayinlere dair ha zırlanmış olan liste tasdike ik- tiran etmiştir. Listeye göre, Be- rüt Baş konsolosu Vasfi Rıza, Berlin konsolosu Fuat, Londra baş kâtibi Muzaffer, Berlin baş kâtibi Bedri, Peşte elçiliği kâtip lerinden Hasan Cevat, Tokyo maslahatgüzarlığı kâtibi Halit Osman, Varsova elçiliği kâtibi Salih, Tebriz kançıları Nahit, Paris konsolosluğu — kançıları Haydar derecelerile merkeze nakledilmişlerdir. Beyrut baş konsolosluğuna Berlin elçiliği müsteşarı Feri - dun Cemal, Berlin elçiliği müs- teşarlığına Roma müsteşarı Ce- lâl Osman, Roma müsteşarlığı- na merkezden Zeki Hakkı, Ber- lin konsolosluğuna merkezden Ali Rıza, Londra elçiliği baş kâ ilpügine merkezden Faik Ha- eee külaymema Sanködi, — kezden Bekir Fîur:ddın. Berlin elçiliği kâtipliğine Paris kâtip- lerinden Kemal Lâütfi, Paris el- çiliği baş kâtipligine merkez - den Siret, Tokyo maslahatgü - zarlığı kâtipliğine merkezden Nureddin Naci, Varşova elçiliği kâtipliğine merkezden Muhar - rem Nuri, Tebriz kançılarlığına merkezden Sami, Paris konso - losluğuna kançılarIık vazifesini görmek üzere Atina elçiliği kâ- tiplerinden Mehmet Recep mu- avin konsolos olarak, Atina el- çiliği kâtipliğine — merkezden Mehmet Reşat, derecelerile na- kil ve tayin edilmişlerdir. Önuncu derece memurlardan iktisat ve ticaret dairesinde Ab- dullah Zeki, dördüncü dairede Nureddin Naci, beşinci dairede Mustafa Fehmi, birinci dairede Cemil, üçüncü dairede Ali Hay- dar dokuzuncu dereceye, on bi- rinci derece memurlardan Gü - mülcüne kançıları Arif, Peşte iği kâtibi Saffet, Londra el- çi kâtibi Hasan Nureddin, Berlin kançıları Nihat Refik, Barselon kançıları Rıza, Vaşing ton elçiliği kâtibi Nizameddin, ikinci dairede Ömer Lütfi, ta - hakkuk dairesinde Nuri, Proto- Hamin dd iizeter | RÜREBUNUS> lük işlerinde Kâmil, levazımda Hâmit, Moskova kançıları Fu- at Etem, şifrede Salih Ramiz, umum evrâkta Ferit, Bahri Ab- durrahman onuncu dereceye, on ikinci derece memurlardan Or - han 11 inci dereceye yükseltil - mişlerdir. Dünkü Heyecan (Baş tarafı Maz. Hayatımda hiç bu kadar kork- Mamıştım.,, Halise ne diyor? Ismailin kın Halise de hâdiseyi Şöyle anlatıyor: “— Küçük odada oturuyordum ve her şimşek çaktıkça birkaç dela sıç- rayordum. Çünkü evin en Üst katında yız. Birdenbire kulaklarımı yırtan bir Bürültü işittim, etrafım sanki alevle gevrilmişti. Babam aklıma geldi, sofa- ya çıktım. O, Ojiniyi ayıltmaya çalı- Beyordu.,, Terkos patladı Kapıct Refahiyeli Nâzım da muhak- kak bir ölümden kurtulan adamların neşesile şöyle anlatıyor: “— Yağmur başladı, — şiddetlendi, bir de baktım ki bizim kapınm önün- den sel geçiyor. Bodrumdan - küreği alayım da içeri çekileyim dedim. Aşa Bıda çocuk vardı. “Şu küreği verse - ne!” demeye kalmadı, bir gürültü. bir simşek... Eyvah, galiba öldüm, dedim. O sırada yükarıdan sesleniyorlardı: — Koş gel, koş. Terkos patladı diye.... Yukarı çıktım ki, hizim - kiracılar korku içinde, tirtir titreşiyorlar.,, Yıldırım nasıl düştü ? Yıldırm düşen bu apartıman altı Katlıdır. Yıldırım, taraçada çamaşır ipi asmak için köşelere yerleştirilen | demir potrellerden çamaşırhane dıva- 1 L incide) rını çatlatarak Terkos borusuna isa- bet etmiştir. O sırada çamaşırhanede Çalışan Ojini boru yukarda olduğu | için kurtulabilmiştir. Ojini, dili tutuk ve hanta bir halde kocasına teslim e- dilmiştir. Daha dört üç yere Bundan başka dün saat on bire doğ Tu Boğazköyde Yunus Atâ sokağın - dâ 11 numaralı eve de yıldırım düş- mMüştür. Evde misafir bulunan se- kiz yaşlarındaki Nahid bacağından ha fif yaralanmış, konsol üstündeki ayna kırılmıştır. Üçüncü yıldırım isabeti de Uskü - darda olmuştur. Hâkimiyeti Milliye caddesinde mütekaid Ragıbın ahşap evinin bahçesindeki Selvi ağacına dü şen yıldırım, evin içerisine girmiş, e- lektrik kablolarını yakmış, merdiveni zedelemiş ve gonra kapı üstünden dı- ;A_n vurarak caddedeki elektrik dire- gine çarpmıştır. Bu çarpmada elekt- rik direğinin fincanları kırılmıştır. Ö- len olmamıştır. Düşen yıldırımlardan biri de Nuru Oosmaniye camiindeki büyük bir ağaca isabet etmiş ve ağacın büyük bir par- çasını parçalamıştır. Diğer bir yıldırrm da Topkapı sara- yına düşmüştür. Yıldırım, hazine ko- Buşu diye anılan kısma girmiş, tavan- da hafif bir çatlaklık vücude getirmiş tir. Yıldırımın isabeti sarayda mev - cud yangın ihbar - rillerini çaldırmış, hâdise o zaman anlaşılmıştır. Ekmek Kırk Para Arttı Lmamıştır. Vaziyet şudur: iğday piyasasının yüksernesi kar Mamda, ekmekçilerin zarar görmeme- Bi için narh yükseltilmiştir. Buna rağ- Men, ekmek çeşitlerini bozarak bula- :'ılı suda balık avlamağa kalkanlar irdar, Dünkü şikâyetler Fiyatların artması üzerine bazı fı- üü atf Ho, d (Baş tarafı 1 incide) rıncıların hile yaptıkları hakkında “| dün birçok şikâyetler de yapılmıştır. Alâkadar bir zat bu hususta diyor ki: “— Ekmek narkını az bulan bir kı- #ım fırıncılar, ekmeklere konması ya- sak edilmiş olan Mersin sert buğday- ların: fazla mikdarda karıştırmağa başlamışlardır."Ekmeklerin bozulması — Si la a A eli d b bi x İnce luz Ankara, 25 (Hususi muhabirimiz bildiriliyor) — Inhisarlar genel di- rektörlüğü İzmir Çamaltı memlaha - sında paket halinde ince tuz çıkarmak için lâzımgelen tesisatı yaptırmakta - dır. Bu tesizat bittikten sonra inhisar- lar idaresi muhtelif ağırlıkta paketler içinde tuz çıkaracaktır. İnhisar idare- since bu tuzlardan sonra, ince tuz fiat larında da mühim mikdarda ucuzluk temin olunacağı anlaşılmaktadır. Habaşistanda Türk maslahatgüzarlığı Ankara, 25 (Hususi mmuhabi- timiz bildiriyor) — Hükümeti - miz Adis Ababada bir maslahat güzarlık ihdasına karar vermiş ve maslahatgüzatlığa İskende - tiye baş konsolosumuz Nizamet tin dördüncü dereceye terfi e - dilmek suretile tayin edilmiştir. — Telafon şirket nden cevap bekleniyor Ankara, 25 (Hususi muhabi- römniz bildiriyor) — İstanbul Te lefon şirketinin salâhiyetli mü- messilleri Bayındırlık bakanlığı tarafından şirketin satın alın - ması hakkında kendilerine veri- len müukabil teklif üzerinde tet- kikler yaptıktan sonra, görüş - melere başlamak üzere 2 tem - muzda burada bulunacaklarını bakantığa bildirmişlerdir. Çürük barsaklar Ankara, 25 (Husust muhabi- rimiz bilditiyor) — İstanbulda Karaağaçı mezbahasında bar - sak ticaretile meşgul bir zatın bir Amerikan firmasına gönder diği barsakların çürük çıktığı Nevyork — 'konsolosluğumuzun verdiği masymattan anlaşlimiş- |e Metelenin mahiyeti tetkik edilmektedir. * ——— Yüzbaşıya kadar elbise Ankara, 25 (Flususi muhabirimiz bildiriyor) — Resmi gazetede çı- kan bir. kanuna | göre, hazer ha- Tinde takımda, bölükte ve sanat mek- teplerinde bulunan xwbit vekillerin - den yüzbaşıya kadar (yüzbaşı dahil) subaylara birer kat elbiüse ve birer ka- Put verilecektir. | Mektubcular artasında Ankara, 25 (Hususi ipuhabirimiz bildiriyor) — Manisa mek tupçusu Ta kât Denizliye, Denizli r.uektupçusu Şevki Manisaya, Seyhan miektupçusu Raif Antebe, AÂyıntap mıtktupçusu Hilmi Seyhana, Van mektup çuluğun- g:âıdyeı:ıeı tm;ıine ıııııuıu; ınlan Sa- lin Muş mektupçuluj ba; Gümişlerdin DS BDa Yayiyl'e ——— — —— gelen bir nokta vardır: Buğday ve un Hiyatları, geçen yıl bu vakitler 'gene ? kuruş birden düşmüştü. O zaman belediyenin narkı indirmek istej öne karşı, fırıncılar “daha nark müdde'ti- ne bir bafta var.. Bu müddetten önte konacak narkı kabul etmeyiz.,, diyle barbar bağırmışlardı. Şimdi ne acelır ediyorlar? Ellerinde eski fiyatla alın- mış bir hayli etok mal varken telâş- ları nedir? Kaldı ki, bu yükseliş geçi- ci bir vaziyet olduğu kat'i olarak an- Taşılmıştır. Buğday durdu, un artıyor Dün şehrimiz tecim borsasında çok hararetli satışlar olmuştur. Yağmur- ların başlaması ve yeni mahsulln pi- yasaya çıkarılmak üzere —bulunması, | bazı tacirleriendişeye düşürmüş, bun : lar ellerindeki stok malları satışa çı- karmağa başlamışlardır. Buğday fiyat larında yeni bir yükseliş nlgmm’q. ’,ıı nız un fiyatları biraz - Eks - tra unların çuvalı 70 0- 785 , birinci yumuaşk beyaz unların çuvalı 6,55 - 7,30, birinci sert unların çuvalr da $00 kuruştan olmak üzere 2045 çuval un satılmıştır. Dün, şehrimize 562 ton sert, 90 ton yumuşak buğday gelmiştir. Bi - rinci yumuşak hzyuhş 1":' ile 7,20, yarı sertli yumuşak buğdaylar 5, s buğdaylar 5,30 lie 6,10 arasında satıl- mışlardır. İstanbul belediyes'nin tebliği Istanbul Belediyesinden: Hariranın 26 ıncı Çarşamba günün den itibaren ekmek TAN TAFLAR KRONIİIK GÜNEŞ BAYRAMI Birinci Kânunun yirmi ikisin Daha önce eski Girit adasmım de ğelen ve günlerin uzamağa | Knassos şehrinin bulunduğu yer başladığını haber veren gün dö- | de yakın zamanlarda yapılan nümünü — kendisini hemen her yıl büyük fırtına ile bildirdiği için olacak — İstanbulda , pek önemli tutarız. Buna karşılık haziranın yirmi birinde - gelen ve günlerin kısalmağa başladı - ğını haber veren yaz kış dönü - mü hemen hemen bizim habe - rimiz olmadan geçer. Bu yıl yaz gün dönümü biraz sertçe bir do ğü rüzgârile kentisini göster - mek istediği halde, bir çok İstan bullular, böyle yaz için bu rüz - gâr nereden çıktı? Diye gün dö nümü olduğunu hatırlarına bile getirmediler. Halbuki o sertçe rüzgâr ilkbaharın bittiğini ve yaz mevsiminin başladığını ha- ber vermek istiyordu. İstanbulda böyle habersiz ge çen yaz günü dönümü başka ül kelerin bir çoğunda bayram, şen lik yapmaya vesile olur. Avru - palılar hristiyan olduklarından beri yaz günü dönümü bayramı na Saint - Jean bayramı derler. Oysa ki, bu bayram hristiyan - lıktan pek çok önceki paganizm zamanlarından kalmıştır. Hristi yan papasları, onların dinsizlik dedikleri zamandan kalma bu bayramı yasak etmek için ilk a- sırlarda çok uğraşmışlar, önü geçemeyince — kesemedi i ©p de başına koy! dedikleri gi - bi — o bayramı hristiyanlığa maletmişlerdir. Ancak, bu bay rama yaz günü dönümü bayra- mı demek, tanrının yarattığı, gü neşe de âdeta bir tanrılık isnşt etmhek olacağından onu üç gün sonraya götürerek Saint Jecan yortusuna bağlamışlar, adını da Saint Jean bayramı koymuşlar- dır. Bizim ateş gecesi dediğimiz bu günes bayramı şenlikleri ha- kikatte hristiyanlığın icat etti - ği bir bayram değildir. Bizim de eski İranlılardan ala rak yakın zamanlara kadar ba- harlı tatlılar yemek için bir vesi le tuttuğumuz Nevruz bayramı ven sah-günce bayranızlır. Eski İranm ilk zamanlarında yilbaşı (Nav - sard) güneşin en kızgın olmaya başladığı 21 haziran gü nü dönümünde olur, o gün her- kes biriibrine tatlılar hediye e- derdi. Sonraları İran takvimile gü- neş takvimini uzlaştırmak güç lüğünden dolayı güneş bayramı | dikkatini değiştirmiş ve en S0 - nunda Türk padişahı Celâ - leddin Melek Şah yılbaşını mar- tın yirmi birine götürerek adı- nt da Nev - Ruz koymuştur. Bu değiştirmede takvim güçlüğün- den başka, baharım sonunda gü- neşin kızgınlığı için bayram yap maktansa, baharım başlangıcın- da bayram yapmanın daha ziya de hoşuna gitmesinin de tesiri olsa gerektir. Çünkü Avrupanın batı taraflarında bulunan ve Ce lâleddin takviminden haberi ol- mayan yerlerin bazılarında da ateş gecesi haziranın yirmi bi - rinde değil, martın yirmi birin - de yapılır. K Yaz günü dönümünde güne - şin kızgın olmaya başladığı gü- nün akşamında ateş yakarak şenlik yapma âdetinin eski Hint ten gelmiş olması pek muhte - wneldir. Çünkü eski Hindin soy wal ve aile hayatında güneşin Ve ateşin pek önemli yerleri var d.. Ancak elde bulunan belgele Te göre ateş gecesinin eski ka - vinalerden yalnız Yunanlılar ve âoı balılardaki şekli bilinmekte- Te Eski Yunanistanda 21 hazi - ran akşamı yapılar işık - alayı şenliği pek parlak olurdu. O gün A tina'ya yakın Akademas bahçelerrinde — Tanrıların in - sanlara vermek istedikleri ate - şi çalara.k yer yüzüne getirmiş o- lan — Pr'omete adına bir mih - rap yapılıv ve orada bakılahile - cek ağaçlar hazırlanırdı. Gece olunca Atirnadan Akademas yo- la üzerine edlerinde meş'aleler bulunan gençlerden beş takım olarak verilir 've gençler koşa - rak mihraptak'i ağaçları yakma ğa giderlerdi. Hlangisi ilk varır yeraltı araştırmalarında, orada dahi güneş bayramının yapıldı- ğını gösterecek belgeler bulun - muştur. Bunlardan biri güneşin her gün doğudan batıya gitmek | için üzerine oturduğu arabanın tekerleğini göstermektedir. Bu * sembol, yeni Atmanların kendi- lerine alâmet diye aldıkları gammalı put şeklindedir. Bu | sembolun da Hindistandan gel diği sanılmaktadır. Güneş ara - basmı gösteren gammalı put bir taraftan eski Girit adasına, bir taraftan da keltlere ve Cerman lara iştir. Hı::ı'ç:nlı'nu yirmi birinci günü akşamı ateş yakarak şenlik yap mak âdeti Avrupanın bir çok yer lerinde yakm zamanlara kadar sürmüştür. Pariste şimdiki şar baylık yapısının bulunduğu bü yük alanda hazırlanan odunları Fransa Kralı kendisi tutuşturur du. Almanyada, İsveçte, Fran- sada ates gecesi yapmak âdeti- ni kaybetmemiş olan yerler hâ lâ vardır. Bazılarında bu âdeta biraz da yeni medeniyet mahsu Jünden karıştırrlarak odunların üzerine gazyağı yahut benzin dö külür. Ateş yakmak böylece da ha kolay olur. Bir çok yerlerde, güneş bay - ramt gecesi yakılan ateşin üze - rinden atlamak âdeti de vardır. Bunu da Cermanların çıkardık- ları sanılır, Oysa ki, eski İran - da da, Bakman ayının onuncu günü evlerde ateş yakılarak tüt sülenir, hayvanlar kırlarda ya- kılan ateşlerin üzerinden geçiri lirdi. Böylece inıınlı:'ın otur - dukları evlerden ve hayvanlar - dan hastalık ve uğursuzluk pe- rileri koğulmak istenilirdi. Cer- manların da güneş bayramı ge - cesinde ateş üzerinden atlama - ları ve hayvanlarını atlatmaları ayni maksatladır. Bu âdeti de Hristiyan papasları unutturma- a çalışmışlarsa da başa çıka - Eski Atinada büyük hekim İpokrat zamanında veya hastalı ği çıktığı zaman da o şehrin her tarafında ateş yaktırmıştı... Da ha yakın zamanlarda Pasteur mikropları bulduktan sonra, a- meliyat yapan operatörlere; El lerinizdeki mikropları yok et - mek için ellerinizi alevden geçi riniz! Diye öğüt verirdi. Opera törler şimdi'ellerini alevde, ge- çirecekleri yerde, mikropsuz el diven takmak kolayını buldular sa da, eski İranilerin ve eski Cermanların, hastalıktan korun mak kaygu: ateş üzerinden atlamaları dikkat edilecek bir şeydir, Bizde galiba güneş bayramı yapmak âdeti olmadığı için, ada ları güzelleştirme cemiyeti çi- çek bayramı yapmayı idüşüne - rek önu tam yaz günü dönümü zamanına tesadüf ettirdi. An - cak, temmuzun birinde Buğaz içinde yapılacağı haber verilen gemilerle fener alayı eski za - manlardaki ışık alayını daha iyi hatırlatacak sanıtyorum. Vakıâ, Boğaziçindeki fener — alayının gün dönümü ile hiç münasebeti yoksa da, bu yıl başlayacak o - lan o güzel alay iyice yerleşir - se, bir kaç asır sonra gelecek ta rihçiler, belki Lozan antlaşması tarihini unutarak: İstanbullu - larda da güneş bayramında ateş | gecesi alay yapmak âdeti var - dir, şu kadar ki, İstanbulda he - men herkes aylıkla geçindiği için şenlik gününü aybaşına br- Takmışlardır! Diyeceklerdir. G. A. Çapa kız san'at okulu sergisi Çapa Kız Sanat okulu dün saat 17 de sergisini açmıştır. Sergi dört kısma ayrılmıştır! 1) Teknoloji, 2) Dikiş, Moda 3) Ev çevirmesi, pastacılık, tatlı işleri ve yemek pişirimi, 4) Biç- ki, Moda, şapkacılık, nakış gibi kısım Jarı bir araya toplayan esas salon. Bu yıl okula on beş mezun vermiş- tir. Ve bunlar da moda kısmındandır * Meliha, Nevin, Sabahat, dikiş krsmm- dan İzdeher, Hatice, Neriman, Seher. Semiha, Meliha, h — ; —— ELEİ YAĞMUR Yağar bir türlü, yağmaz bir türlü. Yağmadığı zaman kurak- tır diye sızlanırız. Zerzevıılırg böcek üşer, hastalık düşer. Yağ dığı zaman da harman bozulur. Bahçeleri sel basar, zerzevatları söker. E bunun ortası yok mu?. Yoktur. Yağmur dediğimiz şey eğer bir musluk veya duş maki- nesi olsa idi, istediğimiz yerde, istediğimiz gibi yağdırırdık, din dirirdik.. Yaz yağmurundan en çok bahçıvanlar sevinir. Gezme yerleri sahipleri memnun ol - maz... Terkos sular idaresi de memnun olmaz. Çünkü bostan- larda su sarfiyatı eksilir, hası- lat az olur. Şehirli sevinir, çü n kü sokaklar sulanır ve süpürü- lür... Kasımpaşa, Eyüp, Sarıyer gibi deresi olan yerler korku geçirir.. Lâkin Adalıların se- vincine son yoktur. Zira bele_— diye Adaya su getirme çareleri- ni düşüne dursun, yağmur sar- nıçları ve kuyuları doldurı_ı_r. Yağmuru anlarım, Likh.ı gök gürültüsünü anlamam. Bir dam la su veriyorum diye başımıza kakmak için mi gürler? “Yağmurdan kaçan doluya tutulur!,, diye bir eski söz var- dır. Şimdi bunun iki ııı:ıtgıfı değeri kalmamıştır: Birincisi, kaçılacak gibi yağmur yağmaz oldu. Galiba orada da su buhra- nı var. İkincisi, dolu nerede?. Henp bomboş... SAa Size bu yağmur dolayısile bir hikâye anlatayım. (Baklayı ağ- zından çıkarmak) sözünün aslı budur: Vaktile, çok küfür eden ve sö vüp sayan bir adam varmış. Bu halinden kendisi de hoşnut de- gilmiş. O zamanın uslularından bir şeyhe gidip halini anlatmış ve küfür etmemek için kendisi- ne bir öğüt vermesini niyaz et- iş. Şeyh te: lın,—şl:!ıyl.'ı.;ııııı altına bir bakla koy! Tam küfür edeceğin za « man baklayı dılıniıııltmdı_hiı- ler, vazgeçersin... demiş. Adamcağız, bu çareden mem- nun olmuş. Böylece olup gider- ken bir gün kendisine öğüt ve- ren şeyhle beraber bir sıkı yağ- mur sağnağı altında bir yerden geçiyorlarmış. Sığınacak bir yer de bulama- mışlar, —habire koşarlarmış... Tam o sırada bir kadın sesi: — Hu! Aman biraz durür musunuz?. Diye bağırmış. Adamlar dur- müşlar... Sanmışlar ki, yardım istiyen birisi var. Yağmurun al- tında beklemişler, beklemişler... Belki on dakika, bir çeyrek... Yine o kadın: — Haydi gidin artık... demiş. Şeyh te sormuş. — Kadınım! Bizi yolumuzdan niçin alıkoydun? Şimdi neden bizi savuyorsun?. — Kuluçka ördek yatırıyor- dum... Sarıklı adama bakarak yatırırsan, yavrular tepeli çıkar dediler de, onun için... Şeyh hiç bir cevap vermeden, yanındaki küfürbaza dönmüş ve: — Çıkar şu baklayı ağzın - dan, demiş... B. FELEK Bir tayin Ankara, 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — İzmir vilâyeti idare he- yeti azasından Neşet Ankara vilâyeti idare heyeti azalığına; yerine eski :ııın valisi İbrahim Mesud tayin edil- iler, Romen askeri tayyarecileir Yarın şehrimize — gelmeleri beklenen Romen askeri tayya - recileri havaların fenalığı yü - — zünden seyahatlerini tehir et « mMişlerdir. Tayyareciler 10 tem- muzda şehrimize gelecekler ve 3 gün kalacaklardır. — Mimar? şubesi Ankaraya gidiyor Güzel Sanatlar akademisi mi- mari şubesi Bayındırlık Bakan- lığına bağlanmıştır. Bu şube Ankaraya nakledilecektir. Eş - yası kült_îır müdürlüğü il verilmiştir. —

Bu sayıdan diğer sayfalar: