— ——— 23. 6 - 935 ALTAY Haklıdır! İzmir şampiyonluk maçları- hın sonunda çıkan münakaşalar, dedikodular doğrusu hiç te ho- Şumuza gitmiyor. “Federasyon şöyle demiş, “Mıntaka Heyeti bu fikirde imiş”, “bu karar, iki kişinin eli altından çıkmış” gibi karşılıklı boş sözlere ne lüzum var? Vaziyet meydandadır: 1 — Altay Altmorduyu yen- Miştir. 2 — Altmordu “K. S. K.,, a " a yenilmiştir., 3 — Şu dakikada “K. S. K.,, enform bulunmuyor, Eğer çev- rilmek istenilen politika mu - waffak olursa “K., S. K.” ile Al- Vehap tınordu — ki şimdi biraz daha kuvvetlenmiştir — yeni bir maç Yapacak ve ümit ettiği gibi bir Ppuvan fazla alabilirse şampiyon- hığu ele geçirecektir. Yani Al- tay takımmı yenemeden şatmpi- Yyonluk tacını kazanacaktır. İzmirde futbol birçok tarafla- YTından spor karakterini kaybet- mek istidadını gösteriyor, Herkesin bildiği bir hakikat Vardır ki, İzminde en önde rol oynıyan bir ekip varsa o da Al- taydır. Ama hangi Altay?.. İçinde Vahab'ın da bulunacağı bir Altay takımı. Vetam manasile şampiyon olmak istiyen bir takımi her şey- den evvel Altayın karşısında kıymetini ve yüksekliğini gös- termek m:ı.bunye(ınd:d g Altayın İzmir gazetelerinde çıkan bir mektubunu okuduk. Bunda Altın Ordunun K. S. K. le yeni bir maç yapmasını lü- Zumsuz gösteren sebepler gayet ilzam edicidir. Bize kalırsa bu işi burada kesmek, vaziyeti ol- duğu gibi kabul etmek ve İzmir şımpiyonlugu etrafındaki hırs- larımı tatmini için bütün bir sene çalışıp gelecek sene er meyda- ıZMıRLıLER' Altınordunun K. S. K. ile yeni bir maçir yapması İçin ortada hiç bir sebep yoktur BuEkmekPahalılığıBuram Buram ihtikâr Kokuyor! Gırtlağından bir fabrikaya esir olan Manisa... Ekmek, Aydın, Manisa ve İz- | mirde birdenbire ve lüzumun - dan pek fazla bir süratle yüksel miştir ve yükselmek istidadını gösteriyor. Acaba bu yükseliş iktisadi bir zaruretten mi ileri geliyor? Yok sa fırınlara un satanlar ve un yapılacak buğdayı ellerinde tu- tanlar ““fırsat bu fırsattır,, diyip ortalığı kasıp kavurmağa mı ka rar vermişlerdir? Evvelâ Aydından gelen şu ha beri okuyalım: Aydın, (Hususi) — Aydın belediyesi ekmek narhını Deniz li un piyasasına göre tanzim e- der. Bu, Aydın'ın üzerinde du - rulacak bir sorağdır. Bunu geçi yorum . 7 hazirana kadar Aydında ek meğin kilosu 7,5 kuruştu. 8 ha- ziranda düzkırmanın çuvalı 725 kuruşa çıkmasından ekmeğe 8 kuruş narh verildi, 13 haziran - da un 8 lira, ekmek de 9,5 kuruş, 14 haziranda un 9,5 lira ekmek de 10,5 kuruş oldu. Dün un bir lira düştü, fakat ekmek narhı yerinde duruyor. On günlük bu un ve ekmek pi- yasası değişimine göz atan her kes,bundan fabrikacıların fırsat tan istifade ederek istedikleri gi bi oynadıklarını anlar. İzmirden gelen haberler İse piyasada 800 kuruşa satılan un nına çıkmak ve bol ölçüşmek doğru olur. larda mutlak bir ihtikâr olduğu nu göze vurmaktadır. Deniliyor ki; “Piyasada un fiatlarındaki yüksekliği devam ettirenler bu unları elde etmek için kullandık Jarı buğdayları Mersinden ey - velce pek ucuza toplayıp anbar larına doldurmuşlardı. Gümrük beyannameleri ile defterlerine bir göz atmakla bunun böyle ol duğunu anlamak mümkündür.,, Anlaşılıyor ki, Ege de üzüm - cüleri ve incircileri tuzağa dü - şürmek isteyen spekülâsyon da laveresinden sonra, şimdi bir de bu un ve ekmek belâsı ile kar - şılaşmış bulünüyoruz. Eğer hakikaten bir ihtiyaç ol saydı da bunu karşılayacak buğ day köylünün anbarlarından zi- raat bankası vasrtasile ve hiç bir ikinci el kullanmadan yüksekçe bir para ile toplanmış olsaydı ve un böyle bir buğdaydan ya - | pılsaydı buna hiç bir diyec miz olmaz ve hattâ köylünün | N || perdeden bir: yüzü gülecek diye memnun da olurduk. Fakat, esasen keseleri şişkin olan ve işleri zaten tıkırında gi- den bazı vatandaşların pek bü - .yük bir açgözlülük — göstererek bütün bir mıntakayı kasıp ka « vurmağa kalkışmalarına — göz yummamalıdır. Altay sahada kazanmıştır. Masa başında mağlüp edilemez. İzmirin Alsancak stadyomunda bir maç! n Kımlerı Nasıl ve NeSuretIe 'Temsil Etmektedirler? Bunu Öğrenmek isteriz! Bir Yasak! İzmirde geçenlerde Türk- | ofis bir gazeteciye fena mua- | mele etmişti. Şimdi İzmir bor- | sasının bütün gazetecileri, hal- | kı tenvir etmek imkânlarından | || mahrum etmek istediğini öğ - | reniyoruz. Bu bir hayli garip | hâdise hakkında Yeni Asır ga- || zetesi diyor ki: İ Borsa kayıtlarının Türk matbuatına açık bulundurulma: | sından istilade edenler Türk | müstahsilleri ve ticaretle uğ -| raşan Türklerdi. Borsa komi- | seri değişince Türk gazeteleri- | nin bu sahadaki çalışmaları lü- zumsuz görülmüş olacak ki, borsa kayıtlarından gazeteci - | lerin istifadeleri yasak edildi. Bu emri veren bizzat barsa komiseridir. Acaba komiserli- | ğin böyle bir emir vermeğe sa- lâhiyeti var mıdır? f İzmirli arkadaşın bu son sor; suna biz de cevap arıyoruz. İ ra biz bütün resmi ve yarı res- |mi müesseselerin kendi mes'u- | liyetleri altında cereyan eden jişlerdenve hareketler-| den memleketin yüksek men - faatlerini bozmıyacak bir — şe- | kilde olanlarını her xaman ga- | İzetecilere ve her vatandaşa | Jaçıkça gaamrmelenııı doğru | bulanlardanız. Bu, içinde ya-| şıdıgrmız ve beğendiğimiz re- | İjimin ilk esasıdır ve hatta' böyle olduğunu bu rejimi bize | |verenler her zaman tekrardan | | geri durmamaktadırlar. İ | İzmir borsasında gazeteci - lTerden ve etkârı umumiyeden saklanacak nasıl bir gizli ha- | |reket, bir sır vehmolunuyor ki, bay komser böyle yüksek — Yasak! Savurmağa lüzum görüyor - jlar? | Bize kalırsa İzmir borsusı. |kendi hareketlerinin en geniş | ;şeklı'le gazetelerde göze vurul- | |masını istemelidir. Zira İzmir | müstahsili ve İzmirin spekü- | İHâsyondan çekinen rıcırl:n, 'spekulııyanun bır nev'i bitins | İce bir başka nev'i başlıyan bu |Izmirde, her yerden ziyade bu- | İna muhtaçtırlar.Türkiye ekono | misinin başında, Türk rejimi - İmin ana hatlarına en müvazi | | hbattı resmedebilecek bir kafa | ||bulunmaktadır. Zannetmiyoruz ki, Celâl Ba- yar, İzmir borsa kayıtlarının, | İzmir ve Türkiye gazetelerine | | kapanmasını doğru bulsun, İz- | mir borsasının yeni komiseri leğer kendisine bir müstesna | |hüviyet kurmak istiyorsa yeni | görüşlerle çalışmağı benimse - | | melidir. İ AĞA Bir hakaret Meselesi İzmir gazetelerinde şöyle bir şey okuduk: “Bakkal Zekeri ya oğlu Bay Basri, vazife gören belediye za- bıta memuru Bay Kemale ha - karet etmiştir., , Bu küçük havadisin ne hük- mü ve ne değeri olabilir diyecek siniz? Zâhirde küçük ve değer- siz görülen vakalar vardırkı içtimal bir yaraya, ıçtımıı a- cıya delâlet emgı için büyük bir önemi olabilir. Acaba bakkal Zekeriya oğlu Basri, si başında tahkir etmek için nasıl bir mecburiyet duy - du? Bir belediye zabıta memuru - na, sebepsiz hakaret etmesi akıl ve hayale gelir mi? Hakaret etmek için, ya hakaret edilmiş olmak, yahuı havsala haricinde bir tazyike maruz kılmık ge - rektir. Halk ile belediye memurlırı bir belediye memurunu | Buca ile İzmir arasında işli- || yen otobüslerden ve Buca ile İz- mir,Şarbaylıklarındaki bazı me- murların bu otobüslere karşı lâ- übali ve lâkayt hareket ettikle- rinden bahsetmiştim. — Dün bir mektup aldım. “İzmir Esnaf ve İşçi Birlikleri Sicil ve Tahak - kuk Şefi” Rıdvan Kızıltan, “Bu- cada Aşağı mahalle'mümessili” Aslan ve Tüccar A, Galip imza- larını taşıyan bu mektubu oldu- ğu gibi buraya koyuyorum: “12 -6 * 935 tarihli nüshanızın on birinci sahifesinin beşinci ve altıncı sütunlarındaki yazılarda Bucaya işli- yen otobüslerin fazla yolcu aldıkları- ni ve belediye çavuşunun bu hali gör- düğü halde müdahale etmediği ve İ| hatta Izmir belediye çavuşlarının da gördükleri halde alâkadar olmadıklar rr okundu. Makale baştanbaşa yalandır. (Ne cür'et!) Biz Bucalılar otobüslerimiz- den ve onları idare eden larm- dan fevkalâde memnunsunuz. Kâaldı ki, — Buca — Belediye Başkanr ve bilüumum — memtrları vazifelerini tamamile müdrik.ve — bu gibi yolsuzluklara asla göz yummaz NAMUSLU memurlardır. Esasen o yazı yi yazan (1) henüz reşit olmuyan, iyi ve kötüyü telrik edebilecek bir çıirlı buunmıyan bir çocuktur. Artık bir çocuğun bu gibi işler hakkındaki fikir ve mütalcası- nın ne kadar doğru - olabileceğinin takdirini sizlere ve karilere: terkede- Tiz. Zaten ona bu makalı saik olan mesele kendi: tarafından şehrin mamuriyetini temin maksadile sokaklara ekilmiş dut ağaç- larının dallarından keçisine yedirmek üzere bir miktar kesip götürmekte ken vazifesini bilen Buca Belediye Çavuşu Hoşim'in kendisine tevcih et- tiği sualden ve tevbihten (!) mütces- Biren gayri varit meseleler ihdas ede- tek efkârı tağlit kastile yaptığına ka- naati kâmile hâsıl olmuştur. Keyfiyeti Buca Şarbaylığından da tahkik ederek anlıyabilirsiniz. Binne- tice yazılan yazılar kâmilen hakikat- ten uzaktır, tekzibini hakikat namına rica ederiz.,, Nasıl buldumuz? İnsana hay- ret veren bir cür'et... değil mi? Cevap verelim bu baylara: 1 — Biz yalan yazmayız! Ev- velemirde bu böylece malüm ola. gencin reşit olduğuna, iyi ve kötüyü pek âlâ tefrik edebildi- ğine yüzde yüz kanaat getirmi- şizdir. Zira Buca - İzmir ara- sında o gün o dopdolu otobüsü şarabylık kolcusunun çevirip durdurmadığını, bilâkis içinde - kileri biraz daha sıkıştırıp ken- disine yer açtırmış olmasını hayret ve hiddetle gören ve bu- nunla da kalmayıp eline kalemi Lalan, İzmir ve İstanbul gazete- | lerini harekete getiren bir va- tandaş iyiyi ve kötüyü biribirin- den ayırt edecek bir insan ol- duğunu ispat etmiş demektir. 3 — Biz bu vatandaşın gös- terdiği güzel sinirliliğin hayra- ——— arasında her yerde kardeşçe bir münasebet devam etmektedir. Acaba bu çirkin hâdise neden ol ı muş? İzmir şarbaylığı bu işi iyi ce,bir tetkik etse de aslını öğ - rensek. 2— Biz o yazıyı yazmış olan | Tni BU SAYFA SİZİN iCiN | Bir otobüs... | nıyız. Eğer Bucada böyle ha- reket eden vatandaşlara “reşi | değildir, “henüz çocuktur” deni- liyorsa bütün Bucanın reşit ol- mamasını ve Bucalılara “henüz çocuktur” denmesini tercih ede« riz. 4 — Biri tüccar olan ve ikisi üyük ve debdebeli unvanlarla imza atmasını seven bu üç Bu- calı bize Buca Şarbaylığından *“tahkikat” yapmamızı tavsiye ediyorlar, Acaba Buca Şarbayı bugüne kadar neden harekete geçip bize lâzımgelen ve bekle- diğimiz cevapları, “izahatı” göndermiş değildir? Yokıa Bu»a Şarbayı gazete « İ takip etmek nde” bulunmuyorlar mı? Bilinmelidir ki, bir gazete müşahedelerini ve kendisine bildirilen şeyleri gözönüne ko> yan vasıta demektir. Herhangi bir vatandaş veya resmi ,yarr resimi bir daire bunları görüp okuduktan sonra eğer ilâve ede- cek, karşı koyacak bir fikri var- sa derhal yazıp göndermek mevkiinde bulunur. Gazeteci kapı kapı dolaşıp “şarbaydan lütfen beyanat aramaz” ve zan- nediyorum ki, Buca Şarbayı o yazıyı neşrettiğimiz gün oto. büsler meselesinde hiç te bizi edebilecek bir vaziyette değildi. 5 — Bu garip mektupta şöyle bir kayıt ta var: “Bucadaki memurların hep- Si yolsuzluklara göz yummaz, namuslu adamlardır.” * Bunu yazmağa/ neden lüzum gördünüz? Biz kimsenin namu- | sundan bir şüphemiz olduğunu ihsas bile etmiş değiliz ki.. 6 — Ve baylar, siz nihayet kendi namınıza söz söyliyebilir- siniz. Buca halkımı temsil et- mek sıfat ve salâhiyetini size kim verdi? Şimdi... Bütün bunları bir ta- rafa bırakalım da şunu soralım: Acaba otobüslerin şarbaylık kolcularile olan münasebetle - yazdığımız yazılardan sonra bir değişiklik oldu mu? Yani bu baylar otobüslerin dolu | olmasına atık göz yummuyorlar |mı? Yoksa işler, yine eski tas, eski hamam mı gidiyor?. Zira, Anadolu gazetesinin 2t Haziran tarihli sayısında “Ay- dın” dan yazılmış şöyle bir mektup ta okuduk: Aydın muhabirimiz bildiriyor: Karacasu'ya gidiyordum. Kuyucak pazarında bir Nazilli kamyoneti gör- düm. İçi, üstü, hatta çamurlukları ve motörün üstü yolcu ile dolmuştu, şo- förün yanına 4 kişi oturmuştu. Keza Nazilliden Atça pazarına giden ayni durumda bir kamyona daha rastgel- dim. Kazalar, facialar bunlardan de- ğuyor. Şarbaylıkların buna dikkat et- meleri gerektir. Bu şekilde yolcu ta- şıyan kamyonetler, şehir kenarma ge- lince, bu fazla yolcuları — indirerek kendilerini - kurtarıyorlar. Kontrol gerçevesi jandarma ve köy muhtarla- m ile de takviye olunmalıdır. Bu va» ziyet çok önemlidir, (1) Aslında “sahibi makale,, diye yazılmıstır.