LKALHL 2 ZN Nizameddin NAZIF Edirnekapı ile Sirkoporta Arasındaki Ön Sur Parçası Yıkılınca Yeniçeriler ikinci Sura Dayanıvermişlerdi... “Bu üçüncü ve muazzam bir umumi hücum idi ki, bundan ev- velki taarruzdan pek farklı ve g:ıyamlmzz bir şiddette yapıl - Teşr “Türklerin bu harikülâde as- kerleri bir kaç sıçrama ile hen- ıdeğı aşarak şarampola saldırdı ar., , Barbaro diyor ki: ,“ Bu üçüncü hücum Kolu Ye - niçerilerden mürekkepti ki, bun lar koca Türkün maaşlı hassa askerlerinden, ikinci derecede bazı paşalarla, tanınmış cesur fedailerden idiler. Hepsi çok ce- sur adamlardı. Dehşetli nâralar ve küfürler savurarak arslanlar gibi (1) biçare Bizansın surları na atıldılar. O kadar gürültü yapıyorlar ve dümbeleklerini öyle vuruyor lardı ki, artık gözlerimize bu, patlayacak olan kıyametten bir nümuüne gibi gözüküyordu., , Halbuki hücuma kalkanların sayısı ancak on binden ibaretti (2) fakat pek ateşli bir saldırış ları vardı. Bizanslılar o derece ürkmüşlerdi ki, şehrin her tara fından yüksek sesle okunan dü- “ — Ey merhametli ve şefkat fi olan Allah! Ey gönüllerin hâ- kimi! Kostantinin imparatorlue ğunu korumak için bize yardım et! Dinimizden olmayan bu a - damlar imparatorluğumuzu el- lerine geçiremesinler!. . Kadmlar, ihtiyarlar, surlar - da harp edemiyecek yaştaki gençler ve çocuklar sokaklarda diz çökmüşler, bir düziye istav rozlar çıkarıyorlardı, Bu sırada, Topkapının bulun duğu yerde göğüs göğüse, bu - ğaz buğaza müthiş bir harp ce- Tayan ediyordu.Türk bombarda larının büyük gülleleri surun tı- zerinden aşıp kalelere yakın bu- lunan kiliselerin kubbelerini çar piyor, karabinalar işliyor ve | yaylar durmadan ok savurüyor- lardı. Kıritovolos diyor ki: “Türk kıtalarının hedeli Bi - leri şarampolu tahrip etmekti Bunun için büyük bir cesaretle yaklaşıyorlar ve içleri toprak do lu sepetlei parçalayorlardı. Diğer taraftan başka hücüm | kollarr da ellerindeki merdiven lerle suru aşmağa çalışıyorlar - | dı. Fakat buna bir türlü muvaf- fak olamıyorlardı. Zira bunlar - dan biri surun bir tarafına daya nınca Bizanslılar hemen o tara- —— kalır ve cereyanın hafif bir de- gişmesi neşredilen işinin aynen değişmesini intaç etmez. İyi bir netice elde etmek için iki ayrı bobinli bir irtibat sistemi kul- lanmak lâzımdır. Eğer mümkün se, lâmba için ayrı bir aleman- tasyon kaynağı kullanmak mü- reccahtır. İcab eden tansiyon | 200 volttur. Kesafet 20 ilâ 30 milianper. Bu takdirde n&onlu lamba ra- dio - reseptör sadece demir nu- ayolu bir bobin ile bağlanır. Yardımcı alimantasyon sistemi- le husule getirilen cereyan, mün teşir daimi ışığı güzelce tanzim edebilmek için değiştirilir. Buna malhsus kitaplarda in - şaata ait teknik teferrüatı bula- bilirsiniz. Ancak, izahatımiızı dikkatle takip etmişseniz, bu | ucuz radiovizör'ün mükemmel sonuçlar vermeğe elverişli oldu- | ğunu anlamışsınızdır. Minimini bir telsiz ahizesin- den daha ucuz bir fiatla, insan, oturduğu yerde, resimleri alabi- lir ve radivisiyonun temin ettiği maddi faydalardan mahrum kal- maz, t ge * < Beri yanda göğüs göğüse, dehşetli bir harp devam fa koşup merdiveni itiveriyor - lar ve üzerindekiler hendeklere yuvarlanıyorlardı. ldarı mahvetmiş oldu. Zira taş fırlatmaktan hücum eden asker- lerle dolu merdivenleri itmek - ten yorulmuşlar, takattan düş - | müşlerdi. O derecede ki, bazıla- | rı bütün cehtlerine rağmrnen kol- larını kaldıramaz olmuşlardı. Yeniçeriler ise bilâkis şiddetleri ni arttırmışlardı. Şehirde çanlar “en yüksek ses lerini çıkararak,, çalıyorlardı. Tokmaklı çanların kulakları sa ğır eden gürültüleri — arasında menadilerin avaz avaz bağırdık ları duyuluyordu: “— Dindaşlar surlara koşu - nuz! Surdakilere yardıma koşu Keşişler, rahibeler, kadınlar ve çocuklar bunun üzerine dua- dan vaz geçmişler ve surlardaki lere yardıma koşmuşlardı. Barbaronun söylediklerine ba kılırsa ; “imparator ile yanındaki büyük rütbeli zabitler dinlenme den durmadan çala kılınç harbe devam etimnişlerdi. Jan Jüstiyininin mizraklı, bal talı, kargılı, kılınçlı ve uzun şiş- | Jer ile müsellâh adamları en şid detli mücadeleyi yapmışlardı. Bu korkunç harp Liküs vadi | sine bakan surlarda cereyan e- derken az ötede diğer bir hâdi. se, “belki de bu harbin en mü - him hadisesi oluyordu.” (3) Mösyö Piyers eserinde diyor ki: “Sultan Mehmedin askerleri - ni muhasara ettiği şehire sok » mak için top gülleleri ile Kos - tantiniye surlarında açtığı üç ge dikten biri Edirne kapısının şi - malinde kâindi. Sur bu kapıdarı itibaren o zaman Porfirojenet ve bugün Tekfur sarayı denilen bakan surların şekil ve heybe - tile uzayordu. Yalnız bir fark vardı ki, o da iç Teodos suru bu saraya kadar devam etmiyor, Edirnekapısma dört yüz metre 4 Uzakta birdenbire bitiveriyor ve yere kadar tıpkı Liküs vadisine | ediyordu...,, kısa bir drvar parçası bu surları bir dirsekle ana surlara bitişti - riyordu. Burada askeri bir kapr 1 şehirden iki surun ara sına geçmeğe yarayordu. Kısmen toprağın altında bu - lunan ve Kostantin sarayının ni hayet bulduğu yerin az ötesinde ise diğer bir kapı vardı ki, ana surlardan dışarıya yol veriyor - dü. Bunün adımna “Sirko porta,, ya ni canbazhane kapısı diyorlar - dı, Vaktile buradan Aya - Ma- mas taraflarına gidiliyor ve İzak Lânjin imparatorluğu esnasın - da, yani 1204 senesine doğru eh lisalip şehri muhasara ettiği za- man örülmüş ve bunca seneler- denberi herkes tarafından unu - tulmuştu. Fakat muhasaranın başlangı- cında şehirden dışarıya gizlice gidip gelmek için surlarda gizli bir yer aranınca bazı ihtiyarlar bu kapıyı hatırlatmışlar ve im - paratorün emrile bu kapının ar kasındaki taşlar sökülmüştü. (Arkası var) (1) Bu tabiri Venedikli müverrih kullanmıştır. (2) Kritovolos. (3) Müverrih Dükas'dan; “Gençlik Tılsımı, SEKSÜLIİN Eger iktidarsızlıktan şikâyetci iseniz, eger birçok ilaçlar alıpta hiç birinden fayda görmedinizse size son bir TECRÜBE tavsiye edeceğiz. SEKSÜLİN ku B D LED Tei ADT L OD A AT edici unsurlar sayesinde iki kelime ile GENÇLİĞİN «TILSIMI dir KUTUSU. 200 Krş BEŞİR KEMAL - MAHMUT CEVAT ECZANESİ SİRKECİ ——— Fistediğiniz tarafta /yahut ta pik dokuzlusunu vere- BRİÇ DERSLERI Yeni başlıyanlar için : 62 Faydalı empas Empas yapmak lüzumuna inandığmuız zaman, empası en faydalı şartlar içinde yapmalı- ıir. Bunun için de: 1 — Empası mümkün olduğu kadar geç yapmalıdır. 2 — Üst üste empasa devam etmek için eli (çatal) kâğıdın mukabili tarafta muhafaza ct- mek lâzımdır. 3 — Bir rengi, uzun bulundu- Bu tarafta öldürmemelidir. Empas ne kadar geç yapıla- | cak olursa, hasımların verdikle. ri kâğıtlardan emmpası ne tarafa yapmak lâzımgeldiği tahmin edilebilir. iste empasa devam ede- | n, icabında büyük kâ- ne büyük kâğıt vermek- ten çekinmeyiniz ki, el daima i kalabilsin. Meselâ morda dam, dokuzlu, se- kizli, altılr, clinizde de as, vale, onlu, dörtlü varken mordan da- mı oynayınız ve sonraki eli do- ikuzlu ile morda muhafaza et- mek üzerce elinizden onluyu ve- riniz. Bir rafta en küçük kâğıdı muhafaza ederek bununla uzun tarafa geç- melidir. Meselâ morda dam, se- kizli, yedili, altılr, beşli, eliniz- de as, vale, onlu, üçlü var. Mor- dan damı oynryarak empas yap- tığınız zaman elinizden üçlüyü değil, onluyu veriniz ki, üçlü ile karşıya geçebilesiniz. Bilenler için DALLI < #hb41 #ıvi v ÇALI 115 Si avıo * Sıvı7s yavıcssa DALLI DA CALL Kâğtdı (E) vermiştir. (E) bir pik, (8) iki kör, (N) dört kör söylemişlerdir. (O) oyuna pik sekizlisiyle başlamıştır. (8) mordaki as, vale çatalını muhafaza ve böylece (E) yi baş ka bir renk Ooynamağa mecbur etmek için pik üçlüsünü koyar. Löveyi rua veya dam ile alan (E), karo dokuzlusunu oynar; (8) mordan rua ile alır ve koz damını oynar, (E) ruayı koyar, (8S) elinden as ile alır, ikinci bir koz çeker. İşte işin can alacak noktası bundan sonradır. Trefl Tuasının, yaptığı deklârasyona göre (E) de bulunması çok muh temeldir. Bunun için (S) elin- den trefl beşlisini oynar ve mor- dan as ile alır. Böyle yapmakla (E) de trefl Tuasını sağlamla- maış, kendi elindeki trefl damını da tek brrakmış olür. Fakat oyunun sonlarına doğru eğer (E) trefl ruasımı boşaltmak mecburiyetinde kalırsa (S) elin- deki trefl damını yapmağa ha- zırdır. Bundan sonra (S) son iki ka- royu oynar ve sonuna kadar bü- tün kozları çeker, Son kozu çek- tiği zaman morda pik as ve va- le çatalını muhafaza eder. Öyle ki, oynamak sırası kendisine geldiği zaman (E) ya trefl ru- asınr verecek ve o zaman (S) elindeki trefi damını yapacak; cek, o zaman da mordaki pik as ve valesi iki löve vapacaktır. Prensip: Bu klâsik oyun tar- zıma “Viyana oyunu” derler. Eğer bu sağ taraftaki oyuncuya yapılırsa, sağdaki oyuncuda bir kâğıt sağlamlamaktan ve bu kâ- ğidim hemen bir aşağısını elde tek olarak muhafaza etmekten, sonra bü oyuncuyu ya sağlam kâğıdını boşaltmağa mecbur ederek kendi tek kâğıdını yap- ngıkun. yahut ta başka renkten bir kâğıt vermeğe mecbur ede- rek mora bir el yaptırmaktan a » 23 » & » —I Y ; Memleketimizde Greta Garbo mu Yok? Göztepeden N. Yılmaz imza- sile aldığımız bir mektupta: “. . Bugün Brigit Helm'e & başlıklı yazınız. beni müte etti. Verdiğiniz cevapla bir ar- zunun veya bir hayalin silinebi- leceğini samnıyorsanız aldanırsı- nız. Size ben de böyle bir aşk hulyası anlatacağım.” * Yaşım 23. Bir sene yük- sek tahsil yaptım. İki senedir de hayatla mücadele ediyorum. Hiç kimsem yok diyebilirim. Öteki okuyucunuzun aksi ola- rak, Greta Garbo'yu görmeden sevdim ve sevyorum. Nasıl seve diğimi tahayyül — edemezsiniz. Fotoğraflarına bakarak gözyaşı döküyorum. Bu iş yalnız hayalimde kal- mış değildir. Babadan kalma bir evim var- dı. Onu sattım. İki senedir ka- zancımdan arttırdığım paraları bu gayeme tahsis edeceğim. Beş senedir ayni düşüncede sarsıl- madan yürüdüm. Ve bir sene sonra da düşümcelerimi tatbike koyacağım.” Ve bu 23 yaşındaki genç bi- zim nasihatlerimizin para etmi- yeceğini kabul etmekle beraher bizden kendisine bu yolda bir tavsiyede bulunup bulunamıya- cağımızı soruyor. Bir taraftan babadan kalma evi satarak, öte taraftan biriktirdiği parayı top- lıyarak Greta Garbo'yu bulma- ga giderken kendisine ne akıl Öğretebiliriz?.. Hangi yoldan daha ucuz gidebileceğini, Holi- vut'ta hangi otelde kalması mu- vafık olacağını mı? Kendisi gi- bi varını yoğunu tonlayıp stüd- yolara yollanan v. meteliksiz geri dönmenin yollarını buları binlerce genç vardır, bunları önk lardan öğrenebil'r. Biz kendisi- ne yalnız şumu hatırlatabiliriz: Geçenlerde Kadıköy iskele- sinde bize Melâhat isminde çe- kik kaşlı, süzgün ve ince bir kız göstererek : — Kadıköyün Greta Garbo- su! Dediler. Adanın da bir avu- kat kızr kendisine Ada Greta Garbosu şöhretini femin etmiş. Demek, -aemleketimizde Greta Garbo'lar eksik değildir. Ne di- ye o kadar uzaklara gitmeli?. . 14 senedenberi dir- liksiz bir karı koca Üsküdarda Yeniçeşme- den A, H. G, imzasile uzun ve acıklı bir mektup aldık, Bu zat evli, hem de 14 senedir evlidir. İki de çocuğu var. Fakat bu 14 senenin bir senesi bile rahat geçmemiş, bir senesini bile de- vamlı olarak başbaşa bir catı al- tmda geçirememişlerdir. Ona göre sebebi kadının tahsilsizli- , bir yuvanın kıymet ve ehem- miyetini takdirden âciz bulun- masıdır. Bu yüzden birçok huy- suzluklar çıkarmış, evde ahenk bırakmamış, ikide bir ayrılma- | ğa kalkmış, kaçınış, evine gel- memiş, çocuklarını bile arama- mıştır. Bunlar kadının aleyhine fena işaretlerdir. Fakat hüküm vermeden evvel bir de kadını dinlemek lâzımgeldiğini unut- mamalı, Bununla beraber A. H. G, yi dinlemekte devam edelim: “ve Boşanmada son derece is- rar etmesi sebebine gelince, evinden aldığı kira ve hâkimin takdir edeceği nalaka ile yaşı- yabileceğini açıkça söylemekte- dir. Zaten evlât şetkatinden, ai- Je muhabbetinden mahrum bir kadın fazla ne düşünebilir ki. Halbuki ben ayda 50 lira maaş ibarettir. Bu oyun ekseriya, bu- rada olduğu gibi, mordan bir rengin asını oynıyarak sağdaki oyuncuda ruayı şağlamlamak, elde de damı tek tutmak sureti- le yapılır, alan bir memurum, Kanuni teve kifat ve takdir edilecek nataka maaşımdan kesildikten sonra elime geçecek para beni geçin« direbilir mi? İşte boşanmağı karım kadar ben de istediğim halde bu se- bepten mahkemeye müracaata cesaret edemiyorum. Mahkemeye müracaat edeyim mi? Etmiyeyim mi? Ne yapa « yım?” l Evvelâ şunu biliniz ki, mah- keme mutlaka sizin aleyhinize ve sizi sefalete düşürecek — bir ikarar vermez. Mademki karınız ev bark sahibidir; ona değil, si- ze bir nafaka vermesi de müm- kündür. Yeni kanun bu nokta- larr düşünmüştür. Sizi elli li- ra aylığınızdan ona ve çocukla. rınıza geçim parası ayrılamıya- cağını ve bir evin bu suretle iki- ye ayrılması belki iki taraf için de yıkım olacağını mahkeme takdir edecek, bir çare düşüne- cektir. Fakat daha evvel 14 se- ne sonra, sön bir uyuşma teşeb- büsünde bulununuz, Kendisine ayrılmakta ümit ettiğini bula - mıyacağını ve bundan çıkacak mahzurları ciddi, kat"i bir dille anlatınız. 14 senedir yapamadı. ğinız bir kat'iyet umarız ki, ni« hayet iyi bir netice verir. —— ee —— a Istanbul Komutanlığı & Sıtınılıîıı Komisyonu İstanbul Komutanlığı bir- likleri ihtiyacı için (41) bin kilo yazlık patates 9 Tem- muz 935 Salr günü saat 14 deaçrkeksiltme —ile almas cakdır. Tahmin edilen be« deli 2870 liradır. Şartname- si her gün öğleden evvel komisyonda görülebilir. İs- teklilerin vakti muayyenin- de 216 liradan ibaret ilk teminat mektub veya mak- buzlarile birlikde Fındık- lida komutanlık satınalma komisyonuna gelmeleri. (3490) Hadımköyündeki birlik- lerin ihtiyacı için 9,000 kilo yazlık patates 9 Temmuz 935 Salı günü saat 15 de a- çık eksiltme ile alınacakdır. Tahmin bedeli 675 liradır. Sartnamesi her gün öğle- den evvel komisyonda gö- rülebilir. İsteklilerin vakti muayyeninde S1 liralık ilk teminat veya mektub mak- buzlarile birlikde Fındıklı- da satınalma komisyonun- da gelmeleri. (3491) #4& Çatalca ve civarındaki | birliklerin ihtiyacı olan 132 bin kilo sığır - etine verilen fiat makamca pahalı görül- düğünden tekrar kapalı zarfla eksiltmeye konul- muşdur. Beher kilosunun | tahmin edilen bedeli 29 ku- | ruşdur. İhalesi 10 Temmuz | 935 çarşamba günü saat 15 dedir. Şartnamesi Fın- | dıklıdaki satınalma komis- yonunda 191 kurüş muka- hili almabilir. Eksiltmeye rireceklerin 2871 İiralık | seminat mektubu veya mak uz ve 2490 sayılı kanunun 2, 3 cü maddelerindeki ve- sikalarla birlikde teklif mek tublarını ihale saatinden en az bir saat evveline kadar Fındıklıdaki komutanlık sa- tımalma komisyonuna ver- * meleri. (3492),