a MÜNEVVERLERİN İMTİHANI Bizim Nurullah kaleminden çıkan fena sözlerin bana ait ol- duğunu gizlememek cesaret ve samimiyetini gösterdi. Son ya: zısında, benim için: “İstediğini | yapmakta serbesttir; sözümü ge ri almaya hiç niyetim yok.,, di- yor, fakat bir müddet için ben - den ima ile olsun bahsetmiyece- ğini söyliyerek yazısını şöyle bitiriyor: “Münakaşayı severim, kavgayı değil.,, O sözünü geri almıyor ama ben sözümü geri alacağım. Bah- | sin dışına çıkarak ağzını bozan, | münakaşa değil, bilâkis kavga için kaşınan ve sıkıyı görünce ortadan kaybolan bu zavallı ar- kadaşı fazla hırpalamıyacağım. Çünkü bu tabana kuvvet gidişin- de adımlarından çıkan ateş, be- nim herhangi bir tahlilimden fazla oyun hüviyetini aydınlat- maya kâfi gelir, sanırm. Esasen bahsin dışına çıktığ nı, kendisi de itiraf ediyor ve ya ziyor ki: “Bahsi değiştirdiğim söylemekte haksız değildi, çün- kü ilk yazısının asıl maksadı ikicisinde de olduğu gibi durup dururken bana çatmaktı.., © Çatmak iki türlü olur. İnsan | ya birinin eserlerine ve fikirleri- ne çatar, o vakit buna tenkit ve münakaşa deriz; yahut hususi | hayatına, itiyatlarına ve ahlâkı- na çatar, o vakit te büna tahkir ve kavga deriz. Ben bu arkada-| şın eserinden ve fikirlerinden bahsettim, hususi hayatına ve itiyatlarına en küçük bir imada bulunmadım, hatti kıskançlık ve tenkit hakkındaki yazımda, kendim de içinde olduğum hal- de gündelik gazetelerde kon - trandü cinsinden tenkit yapan- ların hiç birini ima etmediğimi yazdım. Fakat bu arkadaş mi- nakaşa ve fikir tarafında şaşırın ca bana bönlük isnadına kalka» rak şahsiyet hudutlarma girdi. İyidir! Bir sanat münakaşa - sında darâ gelince bahsin dışına atlıyarak mevsule. yan sözler gevelemek, ağız bor- mak ve fikirlerinin hesabı soru- lunca, burnunu çeke çeke ağla- yan yaramaz çocuk gibi okuyu- cuya dönerek! “Amca! Ne yapa- yım? Bana çatıyor!” diye siz- lanmak... Amcası! Bu köftehora darı! - ma! Ne de olsa uslu çocuktur o, nasrlsa ağzından fena bir lâf çiktr, bir daha yapmam diyor, yaparsa ağzına kırmızı biber &o- yarsın, İşte bizde fikir münakaşaları nın döne dolaşa almaya mah - küm olduğu son şekil, son eda, | son üslüp ve ifade budur. Fakat âdi cinsinden bile olsa her mü- nakaşanın inkâr edilmez bir fay- dası da vardır: En ince ve en iş- lek bir ruh tahlilinin erişemiye- ceği kadar vuzuhla, münakaşa edenlerin mahiyetlerini ortaya çıkarması ve onların bilgi, şe - ref, hayâ dereceleri hakkında bir çoklarının müphem kalan fi. N Erik Çiçekleri Mahmud YESARI şeflerden biridir. O, daha ilerli- yecek, hem çok ilerliyecek. Ona, güveniyorum. Güvenebilirim. Sana, onun ahlâkındaki dü- rüstlüğü ve asilliği söyliyeyim bak! Onu, şımartacak kadar sev- miştim. Halbuki o, şımarmamış tı. Beni, daima sayg iile sevdi. Artık ayrılmak lâzrmgeldiğini kendisine söylediğim zaman, bunu, bir emir telâkki etti. Beni, ya içinden seviyordu. Bana bakarken, göz bebekleri dolu dolu idi. Eğer yeni bir aşk havasma kalbimi ve sinirlerimi kaptırmamış olsaydım, onu, u- zun zaman terketmezdim. Hiç şikâyet etmedi, ağlama dr, sızlanmadı, hatta sesini bile çıkarmadt. Rolünü bitirmiş bir aktör gibi sahneden çekildi. Şikâyet etseydi, ağlasa, sızla- Buğday fiyatı Gene yükseliyor Buğday piyasası yükselmekte de vam ediyor, Yumuşak buğdaylar dün borsada 6,23 — 6.35 para arasında sa tılmıştır. Un fiyatlarında da yüksel- me vardır. Birinci yumuşak unlar Şu- val başma 20 - 30 kuru şartmıştır. Şehrimize dün muhtelif limanlardan ve Anadoludan 289 ton sert buğday gelmiştir. Fiyatların kararsızlık içinle oluşu ve yeniden yükselmesi bir kısım fırın. cların bugünkü narhı da az görmele- rine fırsat ve imkân vermiştir. Ziraat bankası satışa girmediği için bu istik- rarsızlık henüz giderilmemiştir. Fa- kat, stok vaziyetine ve genel duruma | göre, nark fiyatlarının yeniden arttı- rılması lüzumsuz sayılıyor. Diğer yandan Almanyadaki bazı firmalar şehrimizdeki alâkadarlara müracaat ederek, memleketimizde kü raklık dolayısile buğday, zahire ve bububat ihracatının yasak edileceği yolundaki haberlerin sıhhatini öğren- mek istemişlerdir. Halbuki, ihracatın men'i mevzuu bahsalmadığı gibi or- tada her hangi genel kuraklık vazlye- ti de yoktur, e Esnaf odası yapılacak Esnaf cemiyetlerinin Tecim odala- rmdan ayrılması yolundaki tasavvur katileşmiştir. Tecim ve endüstri oda- arr için yeni nizamname hazırlanır. ken, bu mokta da gözönünde tutula- caktır. Esnaf cemiyetlerinin başlı ba- ye idare edilmesi. emar onasi KU MS EM rülmüştür. Bu teşekkülleri birleştir - / mek maksadile kazı an (Esnaf ce- miyetleri federasyonu) projesi, esnaf odasına doğru bir adım sayılmakta dır. ——— Romen tayyarecileri geliyorlar Romanya hava ordusu deniz tay: yarelerinden mürekkep bir filo bu a- yın 26 sında yapacağı bir çalışma t- çuşunda İstanbula gelecektir. Tay - yareciler burada üç gün kaldıktan #onra tekrar Romanyaya dönecekler- diri imeşin en dik ışığına tutulan bir tabak gibi, aydınlat- masıdır. Münevver geçinenlerin bü imtihanı da olmasa fikir kam biyomuzda en kaba ve açık sp€- külâsyonların bile önüne geçe - meyiz ve bir kıymetler hercü - merci içinde bocalar, dururuz. Bu son imtihan da kâfidir, sa- nırım, Notunuzu veriniz, Peyami SAFA yorardı, o kadar. Fakat onun böyle sessizce bo- yun iğişini mükâfatsız bırakma- dım.. Onunla, dost kaldım. Ara- sıra gider onu makamında gö- rürüm. Apartımanıma da gelir. Benim dostluğumdan, hayatta çok istifade etti, Kahkaha ile güldüğüme mi bakıyorsun? Ben de ondan çok istifade ede rim, yavrum. Başım sıkıştı mit, i ona, bir haber uçururum. Be- nim, en karışık işlerimi, hiç sı- kılmadan, yüksünmeden halle » diverir. o Sabah, ortalık ağarırken bah- geye il Bağ tarafma doğru yürüdüm. ; ei serinliği, yüzümü velpaze gibi okşuyordu. O ka- dar dalgın yürüyormuşum ki çitin kenarında birden duraklâ- dre, Geri dönüyordum. Arkamdan bir ses duydum: — Bonjur beyefendi. Döndüm, çitin beri tarafında saydı, ne olurdu? Beni, üzerdi, boyu ortanın uzunu, zayıf bir z AN SEHİRDE OLUP BİTENLER Sıcaklar arttı. Resimlerimiz, öğleyin sıcaktan bunalan hamalların gölge bir sokakta oturuşlarını, araba İle buz ve şerbet salışlarını gösteriyor — Cumartesi günleri öğleden sonra tatil yapan hususi müesseselerin işçile- rinin yevmiyeleri meselesi henüz tamamile halledilememiştir. Ölçülerin teftişine Başlandı Ölçü ve tartı âletlerinin muayene» si için verilen son mühlet bittiğinden, genel kontrollara başlanmıştır. Mar- mara mıntakas: ölçüler ve ayar dai- resi mülettişleri iki gündenberi şebrin muhtelif semtlerinde teftişler yap» maktadırlar, Belediyelerin ayar me- murlukları da bu işle meşgul olmağa başlamışlardır. Dün, Karagümrük ve civarında bü tin ticarethaneler kontroldan geçi, miş, eldeki ölçü ve tartı âletlerinin a- yarlı ve damgalı olup olmadığı araş- ürilmıştır. İki gün için 150 kadar damgasız ölçü âleti müsadere edilmiş, bunları kullananlar ve bulunduranlar hakkında zabıt varakası tutularak ta» kibata başlanmıştır. Nizamname hü. kümlerine göre, damgasız ve metrik sisteme uygun olmıyan İletleri kul - lanmak yasak olduğu için bu gibiler hakkında kanuni takibat yapılacak - tr. o —— General Seyfinin tetkikleri Iki gün evvel Ankaradan gelerek İzmire giden gümrük muhafaza ku - mandanı General Seyfi, dün şehrimi- ze dönmüştür. General Seyfi İzmirde, Iskenderi - ye ve Pireden gelen vapur yolcuları- nm gümrük muayenelerinde bulun - muştur, Yapılan bir deneme muaye- nesinde bu İşlerin daha süratli görül- mesi imkânları araştırılmış ve icap €- den tedbirler alınmıştır. mısırdan gelecek seyyahlar! Yakında Mısırdan şehrimize birçok seyyah gelecektir. Bunların Türkiye- ye ve Istanbula gelmesi işini Turing ve otomobil klöbümün Mısırda açılmış | olan şubesi temin etmektedir. Öğrendiğimize göre ilk grup ya kında şehrimize gelecektir. —— Verdun Çanakkaleye gitti Beş gündenberi limanımızda konuk bulunan Fransız kruvazörü Verdun dün saat üçte Çanakkaleye gitmiştir. Vetdun ayın otuzuna kadar Çanak» kalede kalacaktır. Bu müddet zarfın- da gemi subay ve erleri Çanakkale savaş yerlerini gezeceklerdir. —— İçme suları ucuzlatılacak Belediye Ekonomi müdürlüğü men ba suları için başladığı tetkikata de- vam ediyor. Bu hususta sucularla te- mas edilmektedir. Şimdiye kadar yas pılan tetkiklerde suyun bazı yerlerde Üç ve bazı yerlerde de dört elden geç tiği tesbit edilmiş, bilhassa ikinci elde birdenbire pahallaştıkı görülmüştür. Bir hafta sonra İstanbul halkının suyu daha ucuza içeceği haber veril mektedir, genç, ayakta durmuş, gülümsi- yerek bana bakıyor. Bu genci gözüm ısırıyor. Her vakitki uysallığımla selâm ver- dim: — Bonjur efendim. Hafızamm o menhus İsim hatırlıyamamak. Genç, bana doğru yaklaşı- yor: ayi > — Bu mi ndınız, beyefendi? in — Hayır, misafirim. Bu genci, hem çok iyi tanı- yorum. Ama, nereden? Sevimli, güler yüzü, insana emniyet ve- riyor. seldi; e — Yesari nerdesin? Bağrıyorum : Y ; — Buradayım, çitin Kenarm- a Sevimli yüzlü genç, gözünü çapkınca kırparak gülümsüyor: — Sizinki mi? Çapkınca göz kırparak gü- lümseyişi öyle manal ki... — Hareminiz mi? Refikanız mu? Karınız mı? illeti: Haliç şirketinin Belediyeye devri Haliç şirketinin genel hissedarlar heyeti bu aym 27 sinde fevkalâde olz rak toplanarak, faaliyete devam şekli etrafında bir kâtar verecektir. Haliç - Belediye arasındaki dava - nim teşrinievvele kalması, şirketin du- | p rumunu yeniden tetkike ihtiyaç gös- termiştir. Hissedarlar heyetinin önü- müzdeki toplantıda satış kararı alma- # ve belediye ile pazarlığa girişmek üzere de idare meclisine salâhiyet ver mesi muhtemeldir. Bu takdirde öden- memiş belediye hisseleri hakkında mahkemenin vereceği kararı bekle meğe lüzum kalmıyacak, derhal pa zarlık konuşmalarına girişmek müm- kün olacaktır, Alikadarların verdiği malümata göre, şirket vapurlarına ve tesisatına kıymet biçilmesi, bunların belediyeye devredilmiyerek işletme - ye verilmesi dört ay içinde mümkün olabilecektir. ———— Turfanda karpuz geldi Kavun ve karpuzun da diğer mad- deler gibi yeni yapılan sebze ve mey- va halinde satılması mecburiyeti, ba- zı şikâyetlere yol açmıştı. Bu konu ü- zerindeki tetkikler, toptan kavun ve karpuz: satışlarının hale alınması ile müstahsilin daha çok kâr edeceği so- nucunu ermiştir. Tecim ve endüstri Odası bu husus mütaleasırı belediye- ye bildirmiştir. Diğer taraftan dün şehrimize tur- fanda olarak ilk karpuz gelmiş ve sa- damn grey AİR S BEZİ —— Parti teşkilâtının teftişi Cumuriyet Halk Partisi Istanbul merkezi idare heyeti, kaza merkezle» tindeki teftişlerine devam etmekte» dir. Dün kendisile görtişen bir muhar- ririmize merkez idare heyeti teşkilât şefi Ali Riza Erem, bu hususta iza - hat vermiş ve demiştir ki: “— Bize bağlı bulunan nahiye mer kezlerinin teftişleri bitti, Kaza mer- kezlerindeki kontrol devam etmekte- dir, Şimdiye kadar on beş kazadan o- nunun teftişi bitmiş, beş kaza merkezi kalmıştır. Bu beş kazanın da teftişleri sürmektedir. Teftişler, yönetim ve hesap bakı- mından yapılmaktadır... Komiserliklere tayin edilenler Evveice imtihanda kazanan, fakat kadroda yer bulunmadığı için tayin» leri yapılamıyan polis ikinci ve üğün- cü komiserlerinin o tayin emirleri dün Emniyet direktörlüğü üçüncü gu be müdürlüğü tarafından alâkadarla- ıa bildirilmiştir. Demiyor. — Sizinki mi? © O halde, bu genç, beni çok iyi ve yakından tanıyor. İçimde, garip bir eza başladı. Kadriye- ye cevap verdiğime pişman ol- dum. — Beni çağrıyorlar! Diyecek, bu gençten ayrıla- caktım. Gencin göz kırpışı ve gülüşü, ilk sempatimi biraz kı. rar gibi oldu. Kadriye, yanımı- za gelirse, bu genç ne yapacak- tı? Kıskanıyor muydum? Belki... Lâkin en ziyade korktuğum, gencin imalar, kinayelerle bizi Ya etmesi ihtimali Kadriye, sırtında gül kurusu bir esvap, başma geniş kenarlı bir hasır şapka giymiş, ağır ağır salına salına geliyordu. — Kiminle konuşuyorsun? Konuştuğum gencin ismini bilmiyorum ki... Tututk tutuk: — Beyle! dedim.. iye, yüzüme baktı, yak- laştı, durdu. Bir kahkaha lm — Beyle mi? Hangi beyle. (kuçuk HABERLER | inde birinin tramvay- dan düşsrek yaralanmasına sebep ol- maktan suçlu, vatman İbrahimin dün ikinci cezada duruşması yapıldı. Din- lenen şahitler, Sahalın tramvay yü - rürken indiğini, zilin önceden çekil. söylediler. Duruş - pılmasna kaldı. * Balkanlardan göçmen gelmesi devam etmektedir. Duyulduğuna gö- re Romanyadan toplu göçmenler tem- muzun ortasma doğru gelmeğe baslı yacaklardır. Çünkü çoğu çiftçi olan göçmenler yeni ürünün sonunu bek- İemektedirler. * Kültür Bakanlığı merkez ör. güt ve ödevleri hakkındaki yeni ka- Dun dün ilbaylığa gelmiştir. * Bursada bulunan birinci genel is- pektör Abidin Özmen dün akşam şehrimize gelmiştir. Abidin Özmen bir iki gün şehrimizde istirahat ettik- ten sonra yeni vazifesine başlamak ü- zere Diyarbekire gidecektir. * Budapeştedeki atir müsabakalara iştirak eden binicilerimiz, dün gelen bir habere göre, Viyanaya geçmişler dir. Oradaki yarışlarda bulunduktan sonra şehrimize döneceklerdir. * Finans Bakanlığı mütebassısla « zndan Pol Mase ve Pisarl dün An- karadan şehrimize gelmişlerdir. Müte şehrimizde tetkiklerde bu. lunduktan sonra muhtelif vilâyetlere gideceklerdir. * Yedinci yerli mallar sergisi bu da Galatasarayda açılacaktır, Ser. * Sütçüler cemiyeti, süt verimleri ve hastalıkları hakkında bir film ge- tirtmiştir. Bu film bu sabah Saray si- nemasında gösterilecektir. * Lokanta, otel ve sair yerlerin fiat Jisteleri ile esnafın tescil müddeti on temmuza kadar uzatılmıştır. Uzatıl- mağa sebep, bu işlerin benz önünün alınmamasığır. * Adliye müfettişlerinin Fatih no- terliğini teftişleri sırasında 1200 Hira- hık pulun ortada olmadığı görülmüş ve tahkikata başlanmıştır. o ——— Deniz bayramı Kabotajm kaldırılması münasebe - tile | temmuzda yapılacak olan deniz- İ ciler bayramı hazırlıklarına hararetle devam olunmaktadır.Hazırlanan prog 1am bütün limanlara yayılmıştır. —— Emniyet ikinci direktörlüğü! Vekâleten emniyet direktörlüğü i- kinci şube müdürlüğüne bakmakta 6- İnn İsmail Rasihin İstanbul Emniyet direktörlüğü muavinliğine tayin olu- nacağından kuvvetle bahsedilmekte- dir. Çitin öbür tarafındaki genci parmağımla gösterdim. Kadriye, kahkahalarla gülü- yordu: — Beyle konuştuğunu görü» yorum. Peki, beyin ismi? Onun bu muzipliği canımı sıkmıştı. Kaşlarımı çatmakla cevap verdim. Fakat tuhaf mr? Garip mi? Bilmiyorum. Kadriye görünür görünmez gencin hali, tavrı değişi i. Biraz evvelki luruş saygılı, âde taön kavuşturma ( vaziyetine gelmişti: — Bonjur hanımefendi. Kadriye, birden parmağmı ağzına götürdü: — Susunuz... Bana döndü — Beyin ismi?. Gence başını çevirmişti: — Bilmez... . Hatırlamaz... Hatta, sizi tanıdığı da şüpheli- dir. Onun bu muzipliği sinirlerimi bozmuştu : —bBeyi tanıyorum. Fakat isimlerini hatırlıyamıyorum. Kadriye, kahkahalarla gülü- 226-935 ea BUDA BENDEN KUMSAL Adam oğullarının kaleme gel- mez münasebetsizlikleri bolca - | dır. Bence bunların içinde çoğu, kızmağa değil, acımağa değer şeylerdir. Acımağa değer müna sebetsizliklerimizden biri de es ki yapıya boya vurarak yenileş- tirmek, küçük işe büyük ad ta - karak şişirmek, sizin anlayaca- ginız, sıska omuzlarını geniş göstermek için ceketinin kolbaş larına pamuk yastıklar kodur - tan zavallılara benzemekliğimiz dir. Soyadı alırken bile bu zaval Idığa düşmekten kendini alamı- yanlar oldu. Höd! desen, ödü i kopan bir komşumun ASLAN - ER soyadını aldığını bilirim. İ Şimdi caddelere, mahallelere, semtlere yeniden soyadı takar - ken, çok yerde, benim komşu - nun kafası güdülüyor. Gazetede tabelâsının resmini gördüm“YE NİKAPI KUMSALI, diye bir ad takılmış. Bizim bildiğimiz, ye nikapının denizi yazın karpuz kabuğundan, kıyıları, odun kö- mür deposundan geçilmez. Ye- nikapmın kuyruğuna istediği - miz kadar “kumsallık,, takalım, orası öyle kaldıkça kendi kendi- mizi aldatmaktan başka bir iş yapmış olmayız. “Belki aldanmak ihtiyacı ha « yat,, mı diyeceksiniz? Buna da benim aklım ermez. Orhan SELİM HAKYERİNDE Kibrit şirketi direktörünün davası Türklüğe hakaret etmekten suçlu Kibtit şirketi ikinci müdürü Hüman- st duruşmasına üçüncü cezada de » vam edildi. Suçlunun avukatı Sadi Ri- za, müdafaasını yaptı. Karar verilmek Üzere duruşma, 7 Temmuza brrakıldı. * Şükrü adında biri, Uluköyde, Sarıyer hükümet doktoru Necdetin gece vakti evine taarruz etmiş ve ken- disi evin içerisinde yakalanarak Müd- deiumumiliğe verilmiştir. ye Mikandni # gönğerimetme Bul Up Tütün inhisarı kalemi mahsus müdü- rü Ziyanın duruşmasına dün de birin | ci cezada devam edildi. Suçlu, dünkü duruşmada müdafaasını yaptı. Hakye» ri, karar vermek için duruşmayı baş- ka güne bıraktı, » Çakmak taşı kaçakçılığı yapın we üzerlerindeki aramada 9500 çak- mak taşı bulunan Gevont, Simon ve Talâtın duruşmalarına dün 9 uncu İli tisas mahkemesinde devam edilmiştir. Müddei umumi ve inhlisarlar vekili suçluların cezalandırılmaları isteğin- de bulunmuşlardır. Deva, müdafaa i- çin başka güne bırakılmıştır. —— Otomobillere benzin vermek için Otomobillere benzin veren depola- rin sokağa hortum uzatarak bu isi yapmaları menedilmiş ve dükkân önlü De hususi tertibat yaparak otomobil- lere, hortum uzatmadan benzin ver- meleri kararlaşmıştı. Bu hususta belediyenin verdiği mühlet bitmiş, birçok benzin depoları da bu şekilde #adil edilmiştir. Müh- let yeniden tahdit edilemiyeceğinden hususi tertibat yapmıyan benzinciler tesbit edilip cezalandırılacaktır. yor, gülüyordu: — Vallahi, tanıdığından da şüpheliyim. Durdu, elini omuzuma koy - du: — Peki, nereden tanıyorsun? i Beni,gene zayıf tarafımdan vurmuştu, dik dik baktım. Kadriye, gözlerini kırpıştırdı: — Neye öyle hain hain bakı” yorsun? Kızdın mı? Eliyle çenemi tuttu, sarstı: — Beyin adı Muammer... Mes leği aktörlük... Gözleriyle gözlerimi kontrol, ediyordu: — Hâlâ mı hatırlamadın? Hatırlamıştım. Fakat mın nankörlüğüne, kısıklığına öyle lânet ediyordum ki.. Muammeri, tiyatrodan tan yordum. Onu sahneye çıkaran bendim... Lâkin ben, tiyatroyU bıraktıktan sonra o, o kadar d€* gişmiş ki, tanmıamakta haklı” yım. Kadriyenin onu tanıyışıma şaşmıyordum, ahbap oluşunA rdum. d ve Arkası var