î HÖ L A ST v BEKLENEN TASFİYE Üstünde hiç bir kültür bak nnn müvazenesini bulamadığı bu sarsıntılr zemin, kültür âle- mi, ne zamandır şefini - arıyor: bir askeri, bir doktoru ,bir dip- lomatı, bir valiyi denedi; fakat, aradığı yalnız disiplin, yalnız kültür, yalnız dirayet ve yalnız idarecilik değilmiş ki, hiç birisi- le bağdaşamadı. Son imtihanlarda onun yine | bir çıkmaza doğru sapar gibi ol- | duğunu bu sütunun birkaç endi- | şeli satırı içinde işaret etmiş- | tim. Enerjik, , tertemiz ve dü- | rüst bir idare adamı olarak ta- nıdığımız Abidin Özmenin bi- ze verdiği cevap ta belki alâta- darları biraz teselli etmiş, fakat hiç tatmin etnemişti. Besbellidir ki bir kültür nö- beti içindeyiz. Herkes bir teşliis | koydu ve her konan teş- his doğrudur; - gistemsizlik, u- sulsüzlük, programsızlık ve bü- tün bu yoklukların mihveri bir ışk zümre: talim ve terbiye. Kültür Bakanlığı talim ve ter- biye grupu demektir. Tasfiye - ye, pek değerli üyelerini de ta- nıdığımız bu zümreden başla- mıyan ve bu tasfiyeyi muayyen prensipler etrafında yapmıyan bir kültür politikası, daima sar- sıntıya mahküm olacaktır. prensiplerin başında, birbi d tutarak kültür alanında at oy- natmak istiyeceklerin ümitleri- ni kesmek vardır. Bilgisi ve idareciliği kadar, ince, keskin ve her maddenin i- çeri taraflarına kadar işliyen derin bir görüşü olduğuna şüp- he etmediğimiz Saffet Arıkanın şahsı, bugün, beklenen tasliye için başlıca teminattır. Peyami SAFA Mektep kitapları Öz Türkçe Mektep kitaplarının öz türk- çe yazılması için Ankarada bir komisyon toplandığı haber wve- rilmektedir. Bu komisyon kıraat ve gra- mer kitaplarını öz türkçeye çe- virecektir. Eylülden — itibaren mekteplerde bu ktraat ve gra - merler okutulacaktır. Arsıulusal Beden Terbiyesi kongresi Bu ayın sonunda Brükselde arsılusal bir beden terbiyesi köngresi toplanacaktır. Bu kon greye Türkiye de çağırılmış - tır. Memleketimizi kongrede Ordu Saylavı Selim Sırrı Tar- can ve Atatürk Enstitüsü beden terbiyesi şefi Nizamettin temsil edecektir. Türk murahhasları !mnırede. beden terbiyesine a- it Türkiyedeki çalışmaları an - Tatacaklardır. dMurıhlııılımnu yarın Anka: hareket - cekler ve öbürgün bi Brüksele gideceklerdi buradan Ruhani Kılıklar da Tarih Oldu Kıyafet kanununun — ruhani elbise ve başlıkların mabet ve âyinler dışa- rısında — giyilemiyeceği hakkındaki maddesi bugün tatbik alanına girmiş- tir, Bugün mabetler ve âyinler dışa- | rısında sarık, cübbe, papas elbisesi, | haham kıyafeti gibi ruhani elbise giy mek yasaktır. Yalnız cenaze âyininde | o cenazeye dini âyini yapacak olan ru | hani, ruhani kıyafetle kıra kadar gi- dip gelebilecektir. Kanunun ruhanilere verdiği müsa- ade dün bittiğinden birçok ruhaniler dün saç ve sakallarını kestirmişler, düzeltmişler ve sivil elbiselerini giy- mişlerdir. İmamlardan birçoğu da ye- ni elbiselerini giymişlerdir. Müftü de yeni hazırladığı elbiseyi bugün giye- | tek yerine öylece gelecektir. Sörler de tayyör giyecekler ve saç- larını uzatacaklardır. Esasen altı ay- | dan beri saçlarını kesmedikleri için | şimdi saç modasını takip eden mo - | dern bir kadın kadar uzamıştır. Uzun saçlar ve karmakarışık sa » kallar, şalvar ve cübbe yerine kesik sar'ı ve sakallı sivil elbise giyen ru- haniler, acemi hal ve hareketlerinden, anlaşılmakla beraber medeni kıyafet- İHerile göze alışkın ve örünüyer son sınıf talebesi de ruhani elbise gi- yerdi. Bu gençler dün yeni ve sivil | elbiselerini büyük bir sevinçle giymiş ler ve düzgün kıyaletleri beğenilmiş- tir. Kanuna göre hükümet her din ve merhepte münasip göreceği yalnız bir ruhaniye mabet ve âyin haricinde Tu- hani kiyafetini — taşyabilmesine mü- saade verebilir. ğ y- | — 80 bin lira borç'u fabrikanın hile! Zindankapısında bir un fabrikatörü nün evvelce 80 bin lira maliyeye ver- gi borcu olduğu halde, müessesesini başka bir isimle yeniden faaliyete ge- çirdiği anlaşılmıştır. Maliye memurla fı derhal bu müvazaalı fabrikaya ha- ciz koymuşlardır. Fabrikada şimdilik 8 bin liralık buğday müsadere edile- bilmiştir. Ayrıca, buğdayr koruma ver gisine ait bir takım borçlar da olduğu tesbit edilmiştir. Fabrikanın Galata - daki şubesinde de 6121 tane koruma | pulü bulunmuş ve müsadere edilmiş- | tir. Halbuki bu pullar ancak Maliye memurlarında bulunmaktadır. Bu fab tikatör hakkında kanun! muameleye devam edilmektedir. u Karışıklıklar Giderildi Ulusal bayram ve genel tatil- ler hakkındaki kanunun köyler- de ve nahiyelerde tatbikinde bir çok yanlışlıklar olduğu anla - şılmıştır. İstanbul şarbaylığı tatiller kanununda tereddüde düşülen maddeleri açıkça hazırlamış ve dün bütün nahiye müdürlerine mühtarlarına tebliğ et- miştir, Tereddüde düşülen mad de cumartesi günü nahiyelerde ve köylerde açık kalacak dük - | kânlar hakkındadır. Bunlardan başka muhtelif taraflarda şehir meclisi karari - le açılmakta olan ve pazar gün leri kurulan pazar yerleri me- selesi üzerinde de tereddüde dü şülmüştür. Şarbaylık pazar günleri ku - rulan pazar yerlerinin yine ku- rulabileceğini ve bu pazarlarda- ki dükkânların da açık buluna - cağını bildirmiştir. Yangın tehlikesine Karsçı tedhir vlamaı İstanbul şarbaylığı — yangın tehlikesine karşı tedbir almak - tadır. Dün şarbaylıktan verilen e- mirde, şarbaylığın bütün kalem lerindeki defter ve kâğıtların bir yangın esnasında çabuk dışarı - ya çıkarılması için ne kadar tor ba ve çuvala lüzum olduğu so - rulmuştur. Bu emre yarın akşama kadar cevap verilecek, pazartesi günü lüzumu kadar torba ısmarlana- caktır. — Yeni Liman tarifeleri 1 Hazirandan itibaren tatbik edil. meğe başlanan yeni liman terifesi her tarafta iyi bir şekilde karşılanmıştır. Bazı limanlarda yeni tarifenin yanlış tatbik edildiği anlaşılmış, bunun üze- rine Deniz Ticaret Müdürlüğü, li - manlara tebligat yaparak tarifenin tef sir edilecek taraflarını anlatmıştır. Ayrıca tesbit edilen bir mavna tarife- si de limanlara bildirilmiştir. Ecnebi memleketlere ihraç edilen malların yükletilmesi işinde yüzde elli tenzi - lât yapılmaktadır. N Amerikadan kalkan seyyahlar otomobille buraya kadar geldiler, buradan da Hindistan yolile yine devirlerini bitirip Anıırılîıyı gidecekler — Hamallar Cemiyetinde dün yeni seçime başlandı Sürpagoba Yapılacak Evler Sürp Agop merarlığı arsası tama- men şarbaylığa geçmiş bulunmakta - dır. Belediye burasının tapu senedini almıştır. — Mezazlığın bir — kısmı- na ait dava da bu ay sonunda bite - cek ve o kısım da Şarbaylığa geçe - tektir. Şarbaylık bu geniş arsa ürerinde yeni bir nümune mahallesi vücude ge tirmek için bir proje hazırlamaktadır. Bu hususta alâkadar mütehassıs, mi- Mar ve şehircilerin de fikirleri alın- maktadır. İstanbula gelen ecnebi mi- marlar, şehrimizde son zamanlarda yapılan apartımanları ve bu apartı « manların kümeleşmesinden meydana gelen mahalleleri hiç beğenmemekte- dirler. Sürpagopta kurulacak Nü- mune mahallesinde bahçe, bulvar ve ağaçlı meydanlara bilkassa ebemmi - yet verilecektir. Yolların ve sokakla- Tın istikametleri tayin edilmiştir. Dört yol ağızlarında küçük parklar vücu- de getirilecek ve ortalarına fiskiye şeklinde su akıtan güzel çeşmeler yap tırılacaktır. Buradaki nümune mahal- lesinde binalar her sokakta bir şekil- | de ve bir renkte Niremtlia Kebapçılar işi Halledildi Beyoğlu İlçebaylığının lokanta - | larda çevrilen döner kebaplarının dük kârların sokak camekânlarına bitişik olan yerlerde pişirilmesini yasak etti. ğini yazmıştık. Yasak Üzerine telâşa düşen lokantacılar Cemiyeti dün vilâ- yete müracaat etmiş ve meselenin hal Ü temin edilmiştir. Bundan böyle ke- bapçı dükkânlarının tokak tarafında- ki kısmı açık birakılmıyacaktır. Ko- kunun dışarıya, sokaktaki tozun da içeriye girmesi bu suretle önlenmiş olacaktır. Esnaf teşekkülleri Ayrılacak Ankaradan alınan bir habere göre, bütün esnaf teşekkülleri - nin ticaret odalarından ayrılma sr takarrür etmiştir. Bu teşkilâ tın, mürakabesi vazifesi de baş- ka sekillerde idare - edilecektir. Bu karar etrafında bugünlerde 136 938 — BU DA İBENDEN AL ABDESTİNİ! Gazeteciliğimizden ötürü Ka dıköy - Üsküdar Halk tramvay- ları kurumu bana bir paso ver- di Ben yan geldim, meteliksiz kuruldum arabalara, gidip geli- yorum. Ancak, insanın cebinde bir kurumun pasosu olunca, nasıl im, gözleri bir parça kör oluyor, o kurumun kurumsuz - luklarını görmemezlikten geli « | murahhasları ile Şarba; | yor. Biz de pasoyu alınca bu ba- kar körlüğe düştük doğrusu. | Ne yalan söyliyeyim, bu bakım- dan gazeteci ahlâkım bozulma- ğa başladı, Ancak, evet, yine ancak bir bakar kör olduk, iki bakar kör g— ae n ee AA — | olduk, üçüncüsünde dayanama |KÜÇÜK HABERLER Akşamları Köprüden altı bil- mem kaçta kalkan vapurün kar- şılayıcısı tramvaylardan — başlı- yarak tâ doküzu bilmem kaçta kalkanın karşılayıcılarına kadar bütün arabalar “mahşerden nü- mune”, direktleri, mirektleri | sardalya kutusu gibi. Yüurttaş- lar birbirini ezip çiğnemekten; kırıp geçirmekten hal oluyorlar. Arabalar mr az geliyor? Yolcu mu çok? Onun orasını bilmem. Yalnız arasıra o sarsıntılı tozlu topraklı otobüsleri aradığımız oluyor. Eğer bütün bunları ya - zıyorum diye tramvay kurumü- nun eski ozan direktörü bana, ben pasolu gazeteciye kızacak olursa, al abdestini ver pabuctu- mu derim!, * 1 Temmuzda yapılacak olan de- niz şenlikleri için hazırlanan program üzerinde konuşmak için Cümhuriyet Halk Partisi Istanbul merkezinde ya- pılan toplantıda programın bazı yer- leri değiştirilmiştir. * Yeşilköy feneri dünden itibaren faâliyete geçmiştir. Fener, üç saniy de bir beyaz şerare neşretmektedir. Açık havlarda bu şerare 12 mil uzak- | lıktan görülebilecektir. | * Akay işletmesi yaz tarifesini kında bitirecek ve yirmi yedi hazi - randa tatbik edecektir. Yeni komite- de bilhassa pazar günleri vapur sefer lerinin geçen senelere nisbetle çoğal- tılması kararlaştırılmıştır. Halk tara- fından vüki şikâyetler üzerine bu yıl dalardan son vapur bir saat daha geç dırılacaktır. * Kasımpaşa havuzunda — yapıla - tak olan köprüdeki Kadıköy İskelesi nin montajı bitirilmiştir. Birkaç güne kadar yapıya başlanacaktır. Çelikten yapılacak olan iskele en çok bir bu - | çuk yılda Akay yönetgesine teslim e- dilecektir. * Hamallar Cemiyetinde dün yeni | seçim yapılmıştır. Seçime bütün ha - mal esnafı iştirak etmiştir. Reyler bugün tasnif edilecektir. * Üniversite yabancı diller mekte- binde Rusça kursu açılmıştır. Kursa HYAY sevAbmA Garl < — * Kültür Bakanlığı Istanbul kütün banelerine fazla ehemmiyet vermeğe karar vermiş ve 15 bin liralık kitap almıştır. Kitapların mühim bir kısmı | Beyazıd kütüphanesine verilmiştir. * Hukuk fakültesi eleme imtihant neticesi bugün talebeye hildirilecek - tir, Eleme imtihanında muvaffak ola- miyanlar dönmüş sayılacaktır. * Kültür memurlarının aylıkları düne kadar verilmemiştir. Bunun se- bebi Kültür Bakanlığı bütçesinin Ka- mutayda henliz tasdik edilmemesidir Maamafih birkaç güne kadar maaşlar verilecektir. Orhan SELİM Orta mekteplerde Öğretmen ihtiyacı Orta mekteplerdeki muallim imtiyacını karşılamak üzere 1 temmuzda, Üniversitede bir im tihan açılacak ve bu ehliyet im- ü Yedaramenlyr cetareselı lerdir. İmtihanlar . Üniversite profesörleri tarafından yapıla « caktır. Muvaffak olan kimseler, Kültür Bakanlığının tayin etti- ği yerde muallimlik yapmağa mecbur tutulacaklardır. ——eemzeemeı âlem seyahati yapan yedi Amerikalt gezgin gelmiştir. Gerginlerin karıları da beraberdir. Kafileye Amerika or- dusu — yüzbaşılarından J. P. Cielaud başkanlık etmektedir. Gezginler 21 Mayısta Şerburgdan hareket etmiş « ler ve Paris, Viyana, Budapeşte, Sof- ya yolile Istanbula gelmişler ve Hine distan yolile seyahatlerine devam ede ceklerdir. * Mimar Sedat İstanbul Kültür müdürlüğü mimarlığına tayin edil - miştir. * Varşova büyük elçisi Ferit ile | Bayan Müfide Ferit bu sabahki eks- presle şehrimize gelmişlerdir. 4 Şarbaylığın Periye Bankasına ©- lan borçlarının ödenmesine başlanmış tır. İki gündenberi Periye Bankası ykek mümessil- leri arasımda yaprdlan müzakere bit - miştir. Istanbul Şarbaylığı ilk taksit olarak 200 bin Fransız frangını dün Osmanlı Bankasına yatırımıştır. * Şehrimize iki otomobil * Polorya hükümeti yumurta ihe racatının kontrolü hakkında yeni bir kararname neşretmiştir. * Verilen bir habere göre, Yunan devlet mübayaatı komisyonu, — 5,600 ton buğday satın almak üzere bir mü nakasa açmıştır. Siparişler üç muhte- Nf tarihte teslim eSnm'.ızr. Yuna « nistanın buğdayı memleketimizden satın alması muhtemeldir. * Berlinden bir firma kepek almak Üzere allkadarlara müracaatta bulun- devri- " muştur. tebligât yapılması bekleniyor. — —— No, 52 Erik Çiçekleri Beni görünce çukura batık, ke- narları siyah siyah halka, ışığı sönük gözleri, bir an parlar gibi oldu. Soluk, kansız kımıldadı, Mahmud YESARI | Sökük avurtlarını oynattı. Bunu deneye deneye kanıksa- dım artık... Hastanım yattığı odanın ya nındaki odaya çekilmiş, biraz uzanmıştım. — Gecelerden beri tam bir uyku uyuduğum yoktu. Vücudum, kırgın ve yorgundu. Göz kapaklarım kendiliğinden kapanıyordu, dalmışım. Uyku arasında sesler düy- dum ve omuzumu dürtüyorlar- dı. Sıçrıyarak uyanmışım. Hasta bakıcı iğilmiş, titrek bir sesle: — Hastamız ağırlaştı, hanı- dedi. yordu. Yaklaştım; halsiz halsiz, h- T a y . | öksürdü ve birden soluğu kesil- ! Hayır, yavrum; hayır, çocu- | — Bir hafta apartımanda kapan- rıldıya hırıldıya öksürüyordu. söyletmedim, yataktan fırladım, onun yanına koştum. Hastalık onu öyle korkutmuştu ki yatakta yattığı belli olmuyor, yorgan altında varlığı görülmü- gocuğum gülüyordu... <| Bt ne acı gülüş bilsen... Yer yüzüne, —yaşamağa, gençliğe, :i:ıh' insanlara, ölüme gülüyor- Gözlerini kırpıştırışmdan bir şey söylemek istediğini anla- mıştım, başımı iğerek sordum: — Bir şey mi istiyorsun, yav. lüyordu, anlıyor musun, | rTüm? O, yüzüme bakarken, yorga- nın altından derisi kemiklerine yapışık elini iki elimle onun balmumu sarısı bir deri bir kemik elini tuttum: — Ne istiyorsun, yavrum! Söyle çocuğum? ©, başını kımıldattı, doğrul- mak istedi, bir şeyler söyliye- cekti; fakat bu kımıldanış, ken- dini zorlayış hasta ciğerlerin, son takatini de kırmış gibiydi. Göğsü kuru kuru takırdıyarak di, ağzı karanlık bir oyuk gibi açıldı, gözleri evlerinden uğra- dı. Çok çektiği muhakkaktı. İçim parçalanıyordu, ona cesa- ret vermek ister gibi, elini ok- şıya okşıya siktyordüm. Bir an soluk aldı. Lâkin bu | soluk alış onun son soluğu idi. Ağzmdan köpük köpük kan bo- şandı, başı yastığa yapıştı. Fa- kat gözleri korkunç korkunç bakıyordu. Bakıyordum. Ne yapacak- tım? Ne yapmalıydım? Düşündüm; artık benim için yapacak bir iş kalmamıştı. Göz- lerimden yaş da gelmiyordu. Bu genç ölüm karşısında, içim kuruyuvermişti. Onun yanından ayrıldım, Neye yösünü tuhaf tuhaf bu- ruşturarak baktın? Ha! Anlıyorum, hastanın ü- zerine kapanıp hıçkıra hıçkıra ağlamalı mıydım? — Gözlerini elimle kapamalı, alnından ve yanaklarından son ayrılık öpü- cüğünü mü almalıydım? ğum. Ölüm, iyi bir şey mi, yoksa fena mı? Bunu denemedim, bil- miyorum. Fakat ben, “ölü,, yü sevmem; anlatabiliyor muyum? “öl yü.... “Ölü,, soğuk bir şeydir. Bunu neye benzetiyo- rum biliyor musun? Düşen saç- la, kesilen ttrnağa... Saçlar başta iken öpülebilir, fakat düşerse, ağza alımır mı? 'Tırnaklar, kesilmeden evvel za götürülebilir, lâkin kesildik- ten sonra elle tutmağa iğreni- lir. *“Ölü,, ölüdür. En yakmları- mız, en sevdiklerimiz için bu, böyledir. Ölüleri öpenler, üzer- lerine kapanıp ağlıyanlar da âok değil. Ben, bu huyda yara- ılmamışım. Hemen köşke döndüm; çocu- ğun annesiyle babasına bir tel- graf çektim ve hizmetçime ba- vullarımı hazırlattım. Sanator - yomun hesabını temizledim, ce- naze masrafları için ayrıca para da bıraktım ve ilk vapurla İs- tanbula geçtim. dım, oturdum. Kimseyi kabul etmedim. Avukatıma - içindeki eşyalarla birlikte köşkü ve kot- rayı hemen satmasını söyledim. | Kafama iyice koymuştum, kı- şı Avrupada geçirecektim. Çan- talarımı, bavullarımı hazırla- mak da bir hafta kadar sürdü. Dostlarımdan, — ahbaplarım- dan birine görünmeden, kimse- geceleri, hakikaten karnaval ve maskaradır. Çocuğum, sana şunu söyliyeyim ki, “ Mi Ca- röme,, Avrupanın - eğlence için bula bula bulabildiği tek öz iz « dir. Neye gülüyorsun, çocuğum? Öz izdir, diyişime mi? Evet, beri bazen züppeyimdir,bazen de şo- venimdir. Benim, öz iz! Deyişi * ye haber vermeden trene atla- | me gülme! Evet, ben, buna, şe dım, İsviçreye gittim. | dövr,, , yahut *Şahe: iyebi Yalnız bu hikâyedeki bir züp- | lirdim. Şimdi bana, il de ya- peliğimi açığa vurmadan dura- muyacağım. Yas tutan bir genç dul gibi tepeden tırnağa siyah- lar giyinmiştim. Ah, bu siyahlar, bana, pek yakışmıştı. Öyle bir dul ki ağ- lamıyor, kahkahalar atıyor... İsviçrede çok duramadım. Kışm, Avrupanın neresi eğlen- celi değildir. ki... Tiyatroların, koönserle: müzikhollerin en bancı geliyor. Neden mi? Çünkü ötekiler gibi öz değil, iz bırak* miyor. Bunu bil ki, çocuğum, ben, züppe değilim, züppe ruhlu deği lim; yalnız ve sadece şimarığım- Züppeyim; diyişime bakma, bü: bir söz gelişidir, iğreniyorum. Bırak artık, İsviçreden Fran> saya geçtim. Komedi Fransez! Kabare arasında günlerce mekik civcivli zamanı... Karnaval yak- | dokudum. Mulenruj'da sabah * laşıyor ve sonra da yılbaşı... ladım, akşamladım. Kahkaha * Fakat çocuğum, karnaval, yı) | larla güldüğüme bakma, Artist başı, diyorum ya; sen, bunu, bu | lerin bir çoğu ile de yüz göz ol - radakilere denk tutma... dum. Burada, karnaval ve yılbaşı (Arkası vaf)