12 Baldwin Baldwin Le Petit Paristen'usn Orta boylu, tıknaz, güçlü, açık yüzlü, genlş alınlı, aydınlık gözlü bir Şahsiyet. Münevver, sağlam ve erkek tavırlı İngilizlerin tipidir. Bu tipe yüksek Ingiliz burjuvazisinde tesadüf olunur, bunlar İngiliz ulusunun amu- du fıkarisini teşkil ederler, Ataları, hem endüstri, hem çiftçi âlemine bağ hdır. Rudyard Kipling'in amca oğlu ve meşhur ressam Burne Yönes'in ye üeni olan Stanley Balwin, kitap ve Yüksek sanat zevkini bu akrabasından almıştır. Baldwin altmış dokuz yaşındadır. Kırk bir yaşına kadar, siyasanın, dö- nek çemberinden uzak kalmıştır. Har- roit ve Cambridge'de parlak olma - makla beraber sağlam bir tahsil yap- tıktan sonra, yirmi yıl tetebbü, kır ve fabrikaları ında vakit geçirdi. Ta- biatin büsün güzelliklerinden, bütün sükünundan istifade etti. Baldwin 1908 de babasmın yerine Bewdley dairesinden saylay çıkarıl- G, Aklı selimi, ruh ve karakterinin doğruluğu, her türlü reklâmdan ka- gınması güzeyinde, Bonar Law'in te- veccühünü kazandı. — Parlâmentoda | çarçabuk ilerledi: Sırasile: 1918 de Bonat Law'in kâtibi, 1921 de tecim bakanı,1922 de finans bakanı ve 1923 te başbakan oldu. — Lioyd George kabinesinde tecim Ölüler arasında konuşma Sokrat — Ben baldıran otu — Ya ben... Karımın hazırladı No, 49 Edgar WALLECE *“Fakat bunun için meraklan- mayınız. Çünkü sizin artık ora- da bulunmanıza lüzum kalmı - yor. Bu akşam Willings ile birs likte yemek yiyiniz. Bu adam kadın meclisinden çok hoşlanı- yor. Hattâ mümkünse kendini. evine davet ettiriniz. Onun esi bir silâh koleksiyonu vardır ve nür, Bu suretle evin vaziyetini de gözden geçirmiş olursunuz.,, Genç kız tekrar — zarfa baktı ve içinden yüzer liralık iki bank- not çıktı. Thalia paralara baktı ve yüzü ağır bir ifade aldı. ee $Ğ veün ÇENBER TOPLANIYOR Willings, mevkü parlak poli- DÜNYA SİYASASINI eat lşnan nn üneN İDARE EDENLER ARASINDA S eniam aa nnn aa Kimdir ? bakanı iken, başbakana karşı göster- diği kati muhalefet ve söylediği söy - lev kendisine büyük bir şöhret kazan- dırdı. Bu meşhur nutkunda — demişti ki: "Lloyd George, geliştiği halde mu hafazakâr partiyi mahvedecek dina - mik bir kuvvete benzer... Baldwin çok metnaetli bir şahsi - yettir. Karakterini şu sözleri tüm “Prensibe ait olduğuna ka- ğim bir soruda, fikrimden vazgeçmekten ise diri diri yakılmağı tercih ederim.,. Baldwin hiç bir zaman kararını dü- günmeden vermez. Fakat bir gez ka- rar verdi mi, artık sonuna kadar gi - der. 1923 te halkın oyuna müracaat et. meden himayeciliği kurmamak sureti le kendi taraftarlarını kaybetmeği gö- ze aldı. 1926, genel grevde, bütün Tl- ke kendisini takip ettiği zaman yine büyük bir azim gösterdi. Son dört yıl! da Mac Donald'a, her türlü muhalif rüzgârlara rağmen, gösterdiği müza- heretle ciddiyetini isbat etti.Bu azmi, bava silâhlanmasında da gösterecek- tir. Bugünkü Baldwin kabinesinin baş- hıca amacı: ulusal birliğin muhafaza- sıdır. 1924 de ilk defa başvekil oldu- ğu zaman saraydan çıkarken kendisi- ni tebrik eden gazetecilere demişti ki: — "Sizin tebriklerinizden ziyade dualarınıza muhtacım.,, Elbet Baldwin, baş bakanlığın yüce | ederken aynı ruh ve aynı düygü ile | hareket etmiştir. ——— Lehistanda Yahudi aleyhtarlığı Leh gazetelerine göre, Pant- | kot yortuları arifesinde,cumarte si günü yahudiler taraf:ından bir kavga esnasında öldürülmüş ©- lan bir Polonyalının ölüsü kalk- tıktan sonra, yahudilere — kar$ı şiddetle saldırılmıştır. Her iki taraftan birçok yaralı vardır. Bunlardan biri hastahanede öl. müştür. içerek öldüm. ğt koktail ile hapı yuttum. tikacılardandı. Kırk yaşmda başvekâlet müsteşarlığına ka - dar işti. Fakat buna Tağmen kendisinden hoşlanan - lar çok değildi. İyi bir hitabeti vardı, gösterişi vardı. Fakat ka- rakterine düzgün denilemezdi Onun için umumi eikâr kendisi. ne pek t göstermiyordu. Hattâ bir zamanlar bir reza - let davasına adı da karışmıştı, Fakat mecliste kendisini tutan beş on meb'usun müdahalesile bu isten ucuz kurtulmuş ve pa - rasıyla çıkan gazeteler, hücuma geçmek isteyenlere karşı şiddet- li mukabelelerde bulunmuşlar - dı. Thalia'yı — kendisine takdim ettirmeğe — muvaffak oluşunu büyük bir meharet sayıyordu. Halbuki — genç kızm kendisini müsteşara takdim ettirmek için daha o sabah Kızıl çenberden emir aldığının farkında bile de- ğildi. Kızıl cenherin adamlarını seç mekte takip ettiği kendine mah- sus bir usül vardı. Hepsine de bol para veriyor, çok iş te yük- mesuliyetini üçüncü defa olarak kabul | ikiyüz Franga Bir bıyık Le Journal'deu Brezilyalı İrencu Saldar, uzun ve kalın bıyığı ile böbürlenen bir adamdı. İradı ile geçinen Salâar, bıyığını çok sever, onu gürür ile okşardı. Kendisine albaylığını kazandıran bu güzel bıyık günün birinde bir muzip tarafından kesilmesin mi? Küp lere binen Salâar muzibe karşı derhal hakyerine baş vurdu. Bu cinayeti işleyen adama karşı, hak ve adalet diledi. Suçlu Henri Levy, çok muh- terem bir kimsedir, İttiham san dalyesine oturürken âdeta mü - teessirdi. Vakayı göylece anlattı: — “Salâar bize, yemeğe çağı rılı idi. Yemekten sonra derin Jderin şekerleme yapmağa baş - ladı, Karım dedi ki, bıyığının de / Sla İrencu Saldar sof ucunu kes, uyanınca güle - riz, Ben de sol ucunu kestim. Uyandı. Aman Allah!.. O ne hiddet!.. Salâar davasını şöylece anlat- . mekle, biçimsiz bir hale sokul - muşum, Çaresiz, bütün bıyığımı traş ettim. Hegemen bu davayı gü İ a yı gülümsi za dönerek: | —— “Emin olunuz ki, bıyıksız- lık size çok yakışıyor..,, Salğtar, bu komplimandan hoş lTanmıştır. Ancak mahkeme ka- rarını yine vermiş, Kesilen bıyı ğın bedelini tesbit etmiştir. Le- vy: 16 frank para cezasına 200 frank da zarar ve ziyana çarptı- rılmıştır. —— Sudan'da susuzluk Fransız gazetelerine — göre, Dakar'da bulunan dört genç yerli işçi, Su- dan sahrasında susuzluktan öl- müştür, İngiliz sömürgesindeki işçilerin bu acik (facia) hakkın- da haber vermeleri bekleniyor. Ölen gençlerden biri yolladığı son mektubda, kendisinin ve ar- kadaşlarının 8 aylık izinlerini geçirmek için — memleketlerine gideceklerini yazmaktadır. Sa- nıldığına göre, işçileri Nil'e gö- türen otomobil yolda bozulmuş gençler yolda — susuzluktan öl- müşlerdir. lemiyordu. Yalnız hepsinin al - dığı talimat usulü — malüm ve muayyendi. Londranın göbeğinde bir çok eski kiliseler vardır, fakat hiç biri Sainte - Agn&s kilisesi ka - dar eski değildir.Bu kilise, âzası gayet kıt mezhepçilerin arada bir tapınmağa geldikleri yerdir. Buna rağmen içerisi temiz tu - tulmaktadır. Evvelce yanı ba - şında bir mezarlık vardı. Fakat büyük şehirlerin ihtiyaçları da büyük oluyor, Zamanla bu me- zarlık oradan kaldırıldı. Etra - fında yüksek yüksek binalar be- lirdi. O derecede ki, kilise dar ve karanlık bir sokağın içinde Âdeta mahpuz Bibi kaldı. Kızıl Çenber de ilk ve son toplantısı- nı iste bu kilisede yapmıştı. Burada da her şey mükemme. | len tertin edilmişti. Toplantıya gelecek Kızıl Çenber mensup - larınm her birine ayrı ayrı gele cekleri saat dakikasıma kadar bil dirilmişti. O kadar ki, iki — kişi bile beraber kiliseye girmeyor- lardı. Thalia Drummond da tam ça ll A Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler FRANSADA KARARSIZLIK: 'YEN: TEDBİRLER ARİFESİNDE 11 Milyarlık Bütçe Açığını Kapatabilecekler mi? Le Journal'dan: Laval kabinesi, üçüncü Fransız cumuriyetinde teşekkül eden doksan dokuzuncu bakanlar heyetidir. Yeni kabine, müstesna şartlar altında ve çok çabuk teşekkül etti. Parlâmento hayatında bir rekor kırdı: — teşekkül ettiği aynı günde, meclis karşısına çık tı. Hükümet: güven oyu aldıktan son ra, geniş salâhiyet projesini ortaya attı, Bu sırada, yapmağı - tasarladığı finana, yeğretimi hakkında izahat ver di. Bütün sulistimalleri -kaldırmağa çalışacağını ve her türlü tasarruf yol- İarıma gittikten sonra lüzum görülür. se harp malülilerinin tahsisatından keseceğini söyledi. Laval, içtimal si- gortanın kapitalize edilmesi aleyhin- de olduğunu söyledikten sonra dedi ki: ”Sigorta edilenlerin hukuku mu- '——Bıyığımm bir parçası kesil- l Bouisson kaddestir, buna tiayet olunmalıdır ve olunacaktır... Paris-Soir'dan: Biri moral, öteki hesap alanında 1- ki soru vardır ki, bunları bükümet uzun görüşme ve zekâsile halletmek mecburiyetindedir. Moral soru şudür: memleketin mo rali bozuldu, güveni azaldı; ülkeden altınlar bı haslıca delili . Şi Emsiyet sandıklarındaki mevdü. atın halk tarafından alınması, güven- sizliğin ve moral bozukluğunun bir i- şaretidir. Güveni iade etmek için psikolojik bir kuvvet tezahürüne ihtiyaç var - Tİkinci soru hesap işidir; çünkü 935 yılı açığı: aşağı yükarı altı buçuk milyar franktır, Şimendiferler açığı da dört buçuk milyara çıkmıştır. Des mek ki, top yekün açık 11 milyar - dit Le Journal Des Debats'dan: Bu şartlar altında yapılacak iş, be- dahatin gösterdiği iştir. Böyle tlun - ta, sistemler ve nutuklar ortadın kal kar, Para değerinin düşürülmesi, ge- niş mikyasta bir dolandırıcılıktan baş ka bir şey değildir. Bütçe denkleşme- si elzemdir. Parlâmento tasarruf yap- mak istemiyot, Öyle ise gereken ka - rarları almak ödevi hükümete düşer. Laval hakikati, açıkça, sadece söy- ledi. Bellidir ki meclis hakikati sev- miyor. Kaçamaklı işleri tercih edi » yor. Hükümetin muvalfakiyeti için, Lavalin çok azimli ve cesur olması ğarıldığı dakikada kiliseye gel- di. İçeride hiç bir aydınlık yok- tu. Ancak dışarının donuk ışı - ği ile içerideki eşya hayal me - yal farkediliyordu. Kapıyı açan adam, yavaş bir sesle: — Doğru gidiniz ve sağdaki ikinci kürsiye oturunuz, dedi. Ondan önce kiliseye daha baş ka gelmiş olanlar da vardı, Ön kapıda, gelenleri karşılayan a- dam, minbere çıktı, Thalia se - sinden bu adamın Kızıl Çenbe - rin şefi olduğunu anladı. Yüzü iyice farkedilemiyordu., Çünkü =ııi de vardı. Bu adam de- — Dostlarım, artık cemiyeti- mizin dağılma zamanı gelmiş bulunuyor. Gazetelerde hükü mete ne teklifte bulunduğumu hepiniz okudunuz. Bunda mu - vaffak oluşumuz hepimizi alâ - kadar eder. Çünkü alacağımız paranın yüzde yirmisini sizlere dağıtmak istiyorum. j Bir saniye durdu ve devam et ti: — Burada toplanışımızı teh- Herriot gerektir. Dünkü sözleri durumu hak- kile anladığını ve son derece iyi ni - yet sahibi olduğunu gösterdi. Le Temps'dı Laval kabinesi harekete geçebilir. Bir dakika kaybetmeksizin, çalışmak, karar vermek, ileri gitmek lâzımdır. Külliyetli bir bütçe açığına çare bul- mak, bir buçuk milyara çıkan tasar » ruflar yapmak icap eder ki, manevi- yat yükselsin ve güven canlanarak hazineye derin bir nefes aldırsın. Se- çim dirikliğiin hegemen olduğu bu devirde korkunç menlaat sendikala « tının hükümetin hareketine ve ge - nel masrafların indirilmesine engel o- lacaklarına şüphe yoktur.,, DA LALERAĞ A ER LN italya Habeşistan Messaggero'den: TIngiliz Avam kamarasında işçi saylav Atlee'nin sözleri nefretle karşılanmak gerektir. Faşist hükü- metinin kamuyu başka başka bir sanla analamaak içim APALA, İçini ge kardığı hakkındaki diyev katiyen doğru değildir. Ingiliz saylav bilmi yor mu ki, Habeşistan, asherlerini yavaş yavaş medeniyet yoluna sev- ketmeğe çalışıyor, bilmiyor mu ki, yirmi yıldan fazla oluyor ki Adis - Ababa hükümetleri Somali - Habeş hududunu tahdit etmekten çekin - miştir, ve yine bilmiyor mu ki, Ha- beşistan 1929 yılındanberi mütema diyen silâhlanıyor. İşçi saylav, Italyan kıtalarına Sü. veyş yolunun kapanmasını telkin ediyor. Insan böyle teklifler karşı- sında, sosyalist ifratçılığının, Av - rupa medeniyeti ile Afrika mede- niyeti, beyazlarla siyahlar arasın - da ahmakça bir beraberlik ve eşit- lik kurmağa muvaffak olup olmu- yacağını sormakan kendini alamı- Hele Edenin, Italyaya hitap ede- rek, İngiliz mecellesinin: “beraat zimmeti asildir,, kanununu hatırlat ması çok büyük bir zevksizliğe de- lâlet eder. Bu çeşit müdafaalar küstahlıktır. sAAAAAAA MA likeli görenler, müsterih olabi - lirler. Ben her türlü tedbirleri aldım. Şurasını saklamam ki, Kızıl Çenber şimdi tehlikede bulunu- yor. İki defa akla gelmedik bazı ahval ve şerait hüviyetimi po- lise ifşa etmek üzere bulunuyor du. Büyük hafiye Yale ve emni yet müfettişi Parr mütemadi - yen peşimde dolaşıyorlar. Bu - nun için sizin her birinizden hârikülâde bir gayret göster - menizi beklerim. Yarın her bi- rinize tafsilâtlı talimat verece - ğim. Hatırlayınız ki, siz de be- nim gibi ayni tehlikede bulunu- yorsunuz. Cesaretinizin de o nisbette büyük mükâfatı olacak tır. Şimdi hepiniz otuzar sani - ye aralıkla birer birer çekiliniz. Evvelâ sağdaki kürsüden bir kişi, sonra soldaki kürsüden bir kişi kalsın. Bu suretle kiliseyi boşaltınız. Toplantı bitmiştir. Gölgeler bu emre göre yavaş yavaş çekildiler. Kilise boşalm- €a bu sefer hatip de dışarıya şılâ:ı ve bir taksi aramağa baş- adı. AT A” 12-6.935 T Yeni ingiliz Dış Bakanı Le Temps'dan: Yeni İngiliz dış bakanı Sa « muel Hoare elli beş yaşındadır. 25 yıldanberi Londranım Chel Samuel Hoare sea seçim dairesinden saylav seçilmektedir. Muhafazakâr par tiye mensuptur. Büyük savaşta, Yarbay olan Hoare, bir çok as- keri nişanlarla taltif edilmiştir. 1927 de küçük Baron payesini aldı. Londradan Hindistana ilk sivil uçuşu yapımıştır, 1921 de uluslar kurumundi İngilterenin yüksek komiseri ol du. 1922 de hava bakanlığına belitildi. Ayni bakanlığı birinci Baldurm kabinesinde, ve ikinci Baldurin kabinesinde işgal etti. 1931 de Hindistan Bakanı oldu. Samuel Hoare, Hindistan ve yakın şarka dair türlü - telifles sahibidir , Hoare, muhafazakâr partide gittikçe artan bir nüfuz kazan dığı içindir ki, dış bakanlığa çi- kabilmiştir. Sıyasanın her nok- tasında Boldurin ile ayni fikir < dedir. İngiliz dış bakanlığının bugünkü temayüllerini hiç bir suretle değiştirecek değildir. Habeş imparatoru Tlarer'e dündü Times gazetesine Adisababa'r dan bildirildiğine göre, bir ay- danberi ülke içinde dolaşmaktâ olan Habeş İmparatoru Hara * ra dönmüştür. Bu gezi (seya * hat) hâdisesiz geçmiştir. Seçim çarpışmasında — Of, daha bir ay yorulacar Biz2. — Adam sende, bir gez yeni“ den saylav seçildik mi, gel key“ fim gel!, Bir kaç yıl rahatızl. 'Thalia Drummond kendisiü * den bir kaç dakika evvel çık * mıiş bulunuyordu. Kendisini rin öbür ucuna götüren taksi Ot0 mobilinde sırtındaki mantosunu, siyah şapkasını V€ peçesini çıkardı. Bütün bunla * rın altında muhteşem bir. bal0 elbisesi tasıyordu. N Biraz sonra Merros Club'e girdi. Güzelliği ve tuvaletinin şaşaası herkesin gözünü kendi * sine çekmişti. Jack Beardmore de bir KAS arkadaşile beraber orada bulü * nuyordu. Arkadaşlarından biri delikâfi liya sordu: — Bu kadın kim? Bir baskası cevap verdi: — | — Kim olduğunu bilmev?. rum ama, yanındaki adam müS teşar Willings.. Diğer taraftan Thalia da d€“ likanlıyı görmüştü, Gözlerinit ve kulaklarınm bütün kuvvt? delikanlının istikametine Çev — —— rilmişti. Willings'in söyledikler rini dinlemiyordu bile.. akal (Arkası