— No. 48 KTT : d K sZATİH ? *Nzimeddin NAZİF Rodoslular! Cenevizler! Sakızlılar! Talilerinizi Bizansın Taliine Bağlıyorum! Yaşarsa Onunla Beraber... Ölürse Gene Onunla Beraber | Ve Grandük Notarasla kısa görüşmeden sonra “Bizans do. nanmasının kullanılabilecek gi- bi olan biricik harp gemisini de Jüstinyaninin filosuna kattığı. nı,, söylemişti, Bu, Venediklilere karşı yapıl- Mmış bir jestti, İmparator bunun Ta, Venedikli hıristiyanlara Ce- nevizli hıristiyan Jüstinyaniyi Üstün tuttuğunu göstermek is » ı:mişt_i. Bununla beraber impa- Tator işi bu kadarla da bırakma dı. Ceneviz amiral gemisinin ka Marasında bir tas şarap içtikten sonra: İtsaşyi Protostrator (1) Jan Jüs- tinyani! - diye haykırdı » Size şimdilik Limni adası prensliğini veriyorum. Bu sizin asil hare » _kcl izi ödeyecek bir kıymet değildir. Fakat size imparator- İuğun şereli üzerine söz veriyo. 'rum ki, Edirne sultanını Teodos surları önünden uzaklaştırdığı » mız gün sizi, Bizansın yapabi » leceği en yüksek mükâfatlarla sevindirmeğe çalışacağım. Ve bu vadini sözle de bırak - madı, Yazdırdığı uzun bir ve - sikaya altın mührünü bastı, Jüs tinyaniye uzattı. | Artık Bizansta yalnız Jan YJüstinyaninin —adı " dolaşıyor, her evde ondan bahsediliyordu. lAğızlar " Jan Jüstinyani ,, de- mek için açılıyordu ve kulaklar yalnız onun adile dolu olan u - Eultuları işitebiliyordu. Jüstinyani, korganlığa ve Ve- nediklilerin karşısında Ceneviz deniz tiçaretinin bir müdafli tav Tını takınmağa iki senedenberi başlamış bulunuyordu. — Ondan evvel Kırım kıyılarında dolaşı - | yor ve Kefe şehrindeki Ceneviz | müstemlekesinin zabıta memur- luğunu yapıyordu, Hiç kimse onun Bizansa gel- mek istiyeceğini tahmin ede- | memişti, Herkes, papadan Ve- | nedikten yardım bekliyor, hat - ta birçok Cinevizli hıristiyanla- Tın kılıçlarını imparatorun hiz- metine vakletmek istiyecekleri kestirilebiliyordu, Fakat Jan 'Iunhn;jıııinin. bu kanlı ve kâr- İr sergüzeştlerin peşinden ayrıl- mıyan adamın - kendiliğinden, bir rica beklemeden, ve hiç naz» ::m:::: ımıı“ Upiş tehlike | a — yollanacağın böyle birdenbire Kostanemiye- | iye çıkageleceğini ümit edemç- mişti. Bunun için Bizanslıların (manevf kuvvetleri bir arça da. ha sağlamlaşır gibi olâu. Herkes biribirine; — Hayır hayır! Bir mukad- Ges hıriştiyan şehrinin dinsizler eline geçmesine hıristiyan mu» hariplerinin asil kalpleri taham- mül edemez! ; — Yarım daha başkaları da imdadımıza koşacaklardır. Pa - pa büyük bir nma, Honyad bir büyük ordu gönderecektir, Diyebilmeğe başlamıştı. Jüstinvani derhal işe başla- dı. Gemilerindeki kücük topları ve mançmıkları çıkarttı. Suru baştan başa dolaşarak bunları en ziyade işe yarıyabilecekleri yerlere tabiye ettirdi. Arkadaşı Moris Kantonea'nın emrine yüz elli Sakızlı asker verdi. (2) Geriye kalan askerlerini de küçük küçük parçalara ayırarak güvendiği Cinevizli sergordele- rin emirleri altına koydu. Ve | her grupa müdafaa edecekleri sur parçalarını göstergrek ; — İşte öleceğiz veya ancak Şerefli bir hıristiyan gibi yaşa- mak için ayrılabileceğiniz yer. leri size teslim ediyorum. B .n- ları ancak hana iade edeçeksi- niz, Eğer bir gün bu verleri Edirne sultanının adamları zap- tedecek olurlarsa, tallin takdiri | " Kostantin'in yüzünde ceyi görenler arasında bulun- mıyacaksınız! Yani ey Cineviz. Tiler! Sakızlılar ve Rodoslular! Size, büyük ve mukaddes hıris- tiyan şehrinin taliine talilerinizi birleştirmenizi — emrediyorum. Karadenizle Akdenizin arasında ya bizimle beraber bir Bizans yaşıyacaktır, yahut Bizansa ta- liğn takdir ettiği kötü son vak- laşmıştır ve gelip çatacaktır ve © xaman Bizansla beraber biz de tarihe karışmız olacağız! rine bakılırsa, Jan Jüstinyani- PBOLİS Bir kadın yandı 'Tepebayında Şehbender sokağın - da Kosot apartmanında oturan Lili, muşamba cilâsı kaynatırken üzerine #tiş sıçraması ile yüzünden ve Muhtelif yerlerinden yanmıştır, Li Yİ kurtarmağa gelen hemşiresi Bi da da bu sırada elinden yaralanmış- br. Her ikisi de tedavi altına alın » Muşlardır. * larında b ı.lı ırı,ıındı bo. ak iste 0 kişi kikata baplanmıştırı ”" iden * tur; JÜ Kaf E'::::: vakası olmuş Davidin eayaları ırııınıı. l:u:ı:nıdı: N kumaş, İzmitte Havva il'ılndı';u kadının evinde iki gür tenekesi tü . tün ve Uzunköprüde Mehmedin evin de iki kilo yaprak tütün yakalanmaş. tır, Kaçaklar müsadere ve kaçakçılar tevkif edilmiştir, eee Türkiye - Japonya Eski Japon - elçilerinden Hacima yakında Tokyodan Yakınşarkta bir tetkik seyahatine çıkacaktır. Haçima p bu seyahatindle Türkiyeye de ge- keceği haber verilmektedir. — Japonya hükümeti Yalunıışlnı da ha sıkı sivasi münasebata girişmek arzusundadır. Bu maksat ile Bağdat. ta bir elçilik laş edilecektir, Ja - panyanın Avrupa merkezlerinde bu- İunan elçileri Pariste, Londra Japon elçisinin başkanlığı altında bir toplan t yapacaklardır. Ankara İçisi Toku Gava da bu maksatla Parise gitmiş « Döyle olursa siz böyle bir neti- tir, Ecnebi tarihlerinin rivayetle- | ilk defa olarak neş'eli çizgiler belirmiş (di ... ,, nin Teodos surlarında kendisi - ne ayrılan müdafaa mevzileri üzerine gemilerindeki bayrakla- rı dikerken — söylediği bu nteşli sözler, Sakızlı, Radoslu ve Ci- neviz gemicileri, zabitleri, ser- gerdeleri ve serserileri tarafın - dan sürekli alkışlar ve haykırış. larla karşılanmıştı. (Arkası var) (1) Sordar | (2) Montaldo jüstinyaninin Sakız | adasındak Kantiloriyo prenslerinin verdiği para ile askerlerini teçhiz et. tiğini söylüyor. Türk - İngiliz Ticaret muahaedesinin Yeni esasları Türkiye - İngiltere tecim muahe- desinni İmzast Üzerine İngilterenin Ankara büyük elçisi Sir Perey Lo- rine ve müzakereye iştirak etmiş olan ticaret mümessili Woods dün sabah- ki trenle İstanbula dönmüşlerdir. Se fir dün akşamki trenle üç hafta için izinli olarak Londraya gitmiştir. Woods de iştirahat etmek üzere bir tarafa çekilmiştir. Bu muahedenin imzası İngilterç i- | | | önemli (mühim) şey dört asın | yerlerini bulabilmektir. Henüz :ş U NL%. B Rİç - .— —. i Yeni başlıyanlar için: 45 aaalrlek ae Şlem nasıl aranır? Bir oyuncu beş trik yani on bir löve yapabileceğini ümit et- | tiği zaman şlem aramalı ve bu- nu arkadaşına göstermek için beş kör, beş pik veya dört san- zatu gibi manştan yüksek bir yüken (taahhüt) de bulunmalı- dır. Bunun üzerine, eğer arka- daşı, henüz gösterilmemiş faz- la bir kuvveti varsa küçük şlem söyliyebilir. Şlem aranırken en söylenmemiş bir rengin ası, ne kadar zayıf olursa olsun, o ren- gi beş lİöve deklâre etmekle gösterilebilir. Fakat bu usul ek- seriya tatbik edilemez. Bunun için, kontrakt briçteki birçok usüllerile tanınmış olan Kal. bertson, bir rengi beş löve dek- lâre etmek yolundan geçmeden kolayca asların yerini gösteren yeni bir metot bulmuştur. Bu metoda 4 - 5 sanzatu ismini ver- miştir. Bakınız bu metot nedir: Gerek lövelerin sayısile, ge- rek zorlama deklârasyo- nile manşa çıkılınca, bir oyun- cu şlem yapılmasını muhtemel görür ve beş trik yapacağını aklı keserse, ya üç ası yahut ta iki as ile iki ortak tarafından söylenmiş renklerden birinin ruası bulunmak şartile dört sanzatu söylemelidir. Arkadası şu şekillerde cevap vermek | mecburiyetindedir: 1 — Eğer evveke bildirdiği kuvvetlerinden başkası yoksa, evvelce söylediği renklerden ne kadar zayıf olursa olsun kıymet- siz bir rengi beş löve olarak söylemeli ve bu suretle arkada- şına (dur!) işareti vermelidir. Öteki oyuncu işi anlayınca şle- me gitmekten vazgeçer ve dek- lârasyonu kâğıdına göre düzel- Ur, Meselâ (A) ve (B) ortaktır. (A) da: Kör: Rua, vale, 4 Karo: As, vale, 4 Trefl: As, rua, 7, 6, 2 Pik: 6, $ (B) de de: Kör As, dam, 10, 5, 3 Karo:; Rua, dum, 9, 3 Trefi; 8, $ Pik:; Vale, 2 Bu ellerle — deklârasyonlar şöyle olur: (A) bir kör; (B) üç trefl; (A) dört karo; (B) dört ;ınıaw; (A) beş trefi, (B) beş ör, a Se T 6-6.93$ —— miğğ?*»!xeâeî Nerminin Huysuz Babası ! Bazı adamların her şeyi kırıp koparmaya, koca bir ailenin ra- hatını bozmaya bahane arayan tabiatları vardır. Vâkıa bunla - | rın çoğunda hiddet ve delilik bir kibrit ateşi kadar devam eder. Arkasından susar,düşünceye da | lar; hattâ yaptıklarına pişman olurlar, Fakat iş işten geçtikten sonra... Bir kadıncık, “Nemainin anne si,, imzasile bize yazdığı bir mek tupta kocasını ve derdini şöyle anlatıyor: Üç senedir evliyiz; tanışarak ve biribirimizi severek, onun ai- lesi istemediği halde evlendik. Onlar zengin bir kız arıyorlar - mış. Belki kocam da evlendik - ren sonra zengin bir kız almadı ğına pişman oldu, bilmiyorum, fakat üç senedenberi en ufak ba hanelerle beni o kadar kırıyor, ©o derece ağır hareketlerde bulu nuyor ki, bunları beni bırakmak istemesinden başka hiç bir şeye hBamletmek mümkün değildir. Artık aramızda sevgiden eser kalmadı, Yalnız çocuğuna biraz düşkünlük gösteren bu adam her gün kavga etmek, bağırıp çağırmak, kırıp atmak - için ne yapacağını bilmiyor. Terliğini | bulamayınca, yemeklerden biri ni beğenmeyince bir kocanın kı yametleri koparması mı lâzım - | dır? Size son kavgasını anlata » cağım ve bana bir fikir vermeni zi rica edeceğim: Oniki gün evvel bir akşam ye mekten sonra pişirdiğim kahve yi beğenmedi. kahvesini az buldu. Bundan çı- kan kavga evde benim yaptığım bütün işlerin beceriksizliğimi, ev idaresi ne olduğunu bilmedi- ğimi gösterdiğine vardı, Artık tahammül edemiyerek cevap verdim, ağladım. Ertesi akşam gelmedi ve bugün on iki gündür ne geliyor, ne bize bakıyor... Şekerini lazla Bizim Nerminin annesine de- ğil, babasına söylenecek çok sö zümüz var. Fakat karşımızda o yok, Nerminin annesine sabır ve basiret tavsiye ederiz, Anlattığı tabiatte erkekler o kadar çok - tur ki, yer yüzündeki ailelerin yüzde kırkının bundan muztarip olduğunu iddia edebiliriz. Fakat bunlar içinde ailelerini yıkıp at- maya kadar varan yok gibidir, Başta da söylediğimiz gibi kız- ginlıkları bir aleve benzer: ça- bük pişman olurlar. Bu hallerine bakarak sevgile Görülüyor ki (B) arkadaşının (Dur!) işaretini anlamış ve şle- me gidilemiyeceğini görerek beş körde kalmıştır. (8 - 4 sanzatu) usulile şleme gitmenin başka şekillerini ya- rTın göstereceğiz, Bilenler için — rinin azaldığına hükmetmek de doğru değildir, belki eskişinden fazla gevmeleri bile bir çak çıl- gınlıklar huysuzluklar yapma - larıma mâni olamaz. Nerminin —— ae veyi mordaki pik asile aldıktan sonra iki defa koz çekmeği ve koz damile eli morda tutmalı - dır. Sonra'mordan ufak bir ka- ro oynamalı, (E) dokuzluyu koyarsa dam ile almalıdır. El kendisine geçince üçüncü defa koz çekmeli, sonra küçük bir karo oynıyarak mordan da kü- çük bir karo vermelidir. Bu gu. retle karo asr düşecek ve (S) le alış veriş yapan bir çok tecimen - | leri memnun etmiştir. Bunlar dün İn Biltere elçiliğine Mmüracaat — ederek muahede hakkında izahat istemişler. di vahedenin metni henüz resmi Şazate ile ilân edilmemiş ve İngiltere Ariçiya mezaretine de gönderilme » Miş olduğu için bunlara hiç bir ma. İümat verilmemiştir. Bize verilen habere göre muahede Takas esasına değll Türkiye ile İn » İtere araşında bir tediye muvaza - Nesi Üzerinç dayanmaktadır, le::ne :.şlui Ciınuriyce Mer - 64 İle bir İn; taralından ııııılccekdrşm. gn — Haftalık pazarlar Hafta tatilinin değişmesi dolayesi- le pazar günleri kurulan pazarlar eç maya alınmıştır, Eyüpte, Kasımpa, şada ve Samatyadaki pazar pazarlar, bundan böyle eumaları kurulacaktır. Istanbul Halkevinde verilen amell elektrik dersleri de cumadan pazara nakicdilmiştir. Kâğıdı (E) vermiştir, (E) bir pik, ($) iki kör (ÖO) pas, (N) üç karo, (E) pas de- mişler ve (S) te dört kör kal- mıştır. (Ö) oyuna pik onlusile baş- lamıştır. (S), yükenini (taahhüdünü) yerine getirmek için, trefl ası- nr kullanmadan — evvel karoyu sağlamlamak suretile, karodan bir löveden fazla kaybetmeme- lidir. Buna muvaffak olmak için yegâne kombinezon, karo ası- nın bir tarafta tek yanlı çıkma- sıdır. Yapılan deklârasyona gö- Te karo asının (E) de olması pek muhtemel bulunduğundan, (S) asın orada tek yanlı oldu. &u ümidile oynamalıdır, İlk lö. trefileri karoların üstüne kaça- cağı için artık kaybedecektir. yalnız bir pik Prensip: Bir rengin rua ve dört ufağını bir elde, dam ve | iki ulağı öteki elde bulunduğu zaman, bu renkten bir löveden fazla kaybetmemek haşımlardan birinde tek yanlı olması ve yapılan deklârasyon- lar sayesinde asın hangi hasım- da olduğunun tahmin edilmesi lâzımdır. Bu tahmin yapıldık - tan sonra, asın bulunduğu ha- sımdan evvelki elden bu rengi oynamalı, hasmı ya ası koyma- ğa, veya ufak oynamağa mec- bur etmelidir. Eğer hasım ufa. ğt koyarsa yükeni yapan (taah. hüt eden) oyuncu elindeki onör le alır, tekrar bir ufak oynar, morîın da bir ufak verir, hasım ası koyar ve rengin geri kâğıtları nğluulq KŞ a için, asın aşır. babasıtın bir kahve meselesirn - den crkardığı kavgayrt on iki gün evine uğramamaya kadar uzat- ması, ilk defa olarak karısındamn muhakkak ki,haklı bir mukabele ye maruz kalmasından ileri gel- miştir, Kendisine sahip olma - yan, sık sık huysuzluklar çıka - ran bu adama karşı gelmemeli, susmalı; gönlünü almalı. Hattâ özür dilemelidir. Ö zaman göre ceksiniz ki,yaptıklarına pişman olduğunu bile itiraf edecektir. Nerminin annesi şimdi iki satır lık bir mektupla özür dilerse de diklerimizin, ne kadar doğru ol duğunu anlayacaktır. e 46 yaşında bi bekârın şikâyetir Ankaradan Doğan imzasile al, dığımız mektup: »« Çok genç iken bir Ermeni kızı ile iki sene kadar metres ha, yatı yaşadım. Ondan ayrıldık -, tan sonra ne bir metres bulabil-, dim, ne de evlenebildim. 46 ya - şındayım. Bundan sonra evlen- mem doğru mudur? Evlenirsem kaç yaşında bir kadın almam doğru olur? Şunu da yazayım ki çok sinirli ve titiz bir adamım. Dejenere denecek kadar sinirle xim bozuktur, En küçük kusur « lar, patırdılar, hele kitaplarım « la gazetelerime dokunulması bütün gün sinirlerimi bozarak beni adeta hasta eder ve evlen « mekte tereddüt etmeme en bü » yük sebep budur... Mümkün oldugu kadar çabuli evleniniz, geç kalmışsınız. Sinir lerinizin bozulması bekârlıktan, etrafınızda kendi yakınlarınız- dan kimse bulunmamasından,yal nızlıktandır. Evlenince bunlar düzelir. Artık otuz yaşından bü yük bir kadınla evlenmelisiniz, « e Kim ve neci olduğu bilin- meden sevilen adam Ankaradan “Daktilo” imzaşi- le bize mektup yazan genç kız, aşk bahislerinde pek tecrübesiz olmamakla beraber bu defa içinden çıkamadığı bir mesele karşısında kaldığını yazıyor ve diyor ki: “v. Nihayet bir tesadü l le onun bir elektrik amelesi ol-, duğunu öğrendim, Hem de çok, garip bir tesadülle öğrendim., Çalıştığım dairenin elektrikleri bazulmuştu. Baştanbaşa yaptı « rılacaktı, Birkaç amele geldi. Çalışmağa başladılar. Öğle PAY,, dosunda onu yüksek bir merdi- venin üstünde sarı amele elbi- sesile görünce şaşırdım, kal « dım. Demek o bir amele imiş; qiyerek benden mesleğini giz. Tiyen ve beni aldatan bu &ada| mMın randevusuna gitmiyorum. Verdiğim sözü de, yüzüğü de geri almak istiyorum. Fakat hâlâ kat'i kararımı veremedim. Daha doğrusu vakit bulup istis yemedim. Kimseye fikrini sot- madım, Çünkü kibrime dokunu- yor, Size bir kete danışmağa karar verdim.” İmzasından — daktilo olduğu anlaşılan — genç kız sevdiğinin amele olduğunu Ööğrenmeden evvel onu beğenmiş, o kadar beğenmiş ki, onutila nişanları « mış bile, Fakat ameleliği orta- ya çıkınca bir amele ile seviş- mekten çekiniyor. “Bırgok züppe ve sonradan görmeler de vardır ki, bir kız- la tanışır, sevişir, onu beğenir ve onunla evlenmeğe karar ve« rir, sonra kızın daktilo olduğu- nu öğrenince vazgeçer. Bu doğ* ru mu? Elektrik amelesi de sizin gi- bi, hayatını alnmın ve zekâsı» nin terile kazanıyor. Şimdiye kadar sizden mesleğini gizle. mesi belki de sizin bu tarzda hareket edeceğinizi sezmiş ol- masındandır. Öndan özür dile- meniz ve şahsını beğendiğiniz bu adama karşı mesleği dolayı- sile asla soğukluk göstermeme- niz lâzımadır.