| MUSTAFA ŞEKİP — | Ben talebe olarak Üniversite- de bulunmadım. Fakat bazı fi- kir ve felsefe meselelerine karşı duyduğum amatör alâkasının di bini eşelediğim zaman, Musta - fa Şekip Tuncun kitaplarından, makalelerinden ve her biri dip- | diri birer ders olan sohbetlerin- | den aldığım telkinlerin, içimde | gayet sıcak bazı ilmi tecessüs mihrakları teşekkül etmesine yaradığını gördüm, Onun likir- lerinin şuar, hocası olduğu bü- yük kültür evinin kalın üuvar - larından dışarı geçerek bane ka dar uzanıyor ve belki daha öte- lerde, Palandöğen veya Toros eteklerindeki herhangi bir ku - lübede, bir mum ışığının aydın- Iı_ırıgı kitap üstüne koyu dikka- tini akıtan bir memleket çocu- ğgunun beynine kadar gidiyor - du. Profesör odur ki sınıtını dol duran fikir havasını büyük tel- kin dalgaları halinde yurdun her bucağına yollar ve dersleri- ni dizinin dibindeki yirmi deli- kanlının istifadesine münhasır birakmaz, Mustafa Şekip Tunç, dünya tetekkürünü çeviren zekâların en büyüklerinden birkaçını genç liğe ve memlekete tanıttı: Berg son, Freud, William James, De- la_cıoix d Fakat, herhangi | Lı_ı nâkil gibi, bu müelliflerin kitaplarını türkçeye düpedüz tornistan etmekle kalmadı, bü- tün bu fikirlerin sevilmek, ya - yılmak ve daha iyi anlaşılmak için mühtaç oldukları düşünme Ppasyonunu da birçok etütlerile, makalelerile bize aşıladı. Kendi sinde ilim namusu en son kema- lini bulmuş olan bu büyük hoca, bize hakiki ilim metodu, acele bükümlerden ve tamimlerden kaçınma fazileti, pedantizmden ve şarlatanlıktan tiksinme hu - yu telkin etti; kitabın musta - tiline sığınmış ve kendini müda faa için dayanacak başka bir yer aramayan tam bir mütetekkir fe- ragatine örnek olduktan başka, bir ucu gönüle ve aşka bağlı ol mayan, kuru, düzme ve samimi- yetsiz. hareketlerden iğrenme duygusu da verdi. - Üniversitede her yeni inkı - Jâp barketinin ilk canlı ve gö - nüllü taraftarı o olmuştur. De - recesiz tekâmülün ileri saldırış- Tarına engel olarak cemiyeti e- teğinden tutup geri çeken soy - sal müesseselerin en büyük düş manlarından biri de odur ve in- kılâp, Türk profesörleri arasın. da en menfaatsiz ve samimi desteğini onun hilesiz tefekkü- rTünde bulmuştur. _“Terıkki fikrinin menşel” is- mindeki telil eseri, dünya fikri- yatındaki ileri hareketlerin ta- wihi üstünde bol işık huüzmeleri gezdiren temkinli, metodik, mazbut bir büyük hakikat pas- istanbul Üzerinde Gezmeler İta seyahat acentesi, Air France tayyâre şirketi ile anla- şarak, halkı hava seyyahatları- na alıştırmak için şehrimizde küçük tayyare gezintileri tertip etmeğe karar vermiş ve izin al- mak için hükümete müracaat etmiştir. Hükümetçe izin veril> diği takdirde gezintilere bu pa- zardan itibaren — başlanacaktır. Uçuşlar iki kısımdır. Biri 35 dakikalık, diğeri 14 dakikalık - tır, 35 dakikalık uçuşlarda A - dalar, Yalova, Boğaziçi ve Ge- Hibolu üzerinden uçularak Be- yoğlu üzerinden Yeşilköy geli - necektir. 14 dakikalık uçuşlar — yalnız şehir üzerinde yapılacaktır. Bu uçuşlara iştirak edeceklerin ha- yatı 12 bin liraya sigorta edil - miş olacaktır. Gezintilere iştirak edecekler, Air France tayyare şirketinin otobüslerile Beyoğlundan Ye - şilköye götürülecektir. Uçuşlar üç motorlu tayyare - lerle yapılacaktır. biliyetlerile bir edip olarak ta selâmladığımız Mustafa Şekip Tunç, birçok makalelerile gü « zel sanatların ve edebiyatın da içinde ilkönce andığımız büyük ustalardan biridir. Üniversitemiz — kurulurken Türk prolesörlerinin de mutla. ka eser yapmaları en başlı pren sip olarak ortaya konmuştu. Te- lif ve tercüme eserlerile bu şartı esasen haiz ilim adamlarımız ne kadar azdır! » Şekip, yitmi yedi senedir ho-. calık ediyor. On beş seneden be- riÜniversitededir.-Fen talebe « sinin bile felsefe kültürünü yap- mış olması Üniversitenin yeni ptensiplerinden biri iken Ede - biyat Fakültesinin münhal ka - lan dekanlığı için umumi kültü. rü geniş, en kıdemli ve bir tek ordıinaryüs profesör olmak hay- siyetile Mustafa Şekibin Fuad Köprülü gibi yüksek bir kıy - metten sonra akla gelmesi pek tabil idi, Ayni zamanda eski bir Mül - kiyeli ve bir idareci terbiyesi al- mış olan Mustafa Şekip Tuncu Edebiyat Fakültesi Dekanlığın da görmek isteğimizi paylaşmı- yacak samimi bir tikir adamı yoktur. Atatürk devriminin en güzel eserlerinden biri olan Üni versitede her kıymete yerini ve- ten Kültür Bakanlığı ve yük - yonunun yarattığı ar kiymette bir ııbcgırdiı.".uımıı Kendisini yalnız ilim adamı olarak değil Türk diline ve nah vine getirdiği taptaze ilade ka- « « ğ Erik Çiçekleri Mahmud YESARIİ Şiş kapaklı gözlerini alık alık açıp kapayordu. Gözlerine ina- namamıştı. Yanınmda karısı vardı. O da, tuhaf tuhaf bakıyordu. Sanki ben, orada patronuma rastlayacakmışım gibi, çiğ şık giyinmiştim. *“Patron,, um, yanında karısı olmasına ve bütün korkusuna rağmen, bana bakmaktan kendi ni alamıyordu. Ona, aşnalık etmeli mi idim? Evvelâ niyet eder gibi oldum, sonra vaz geçtim; yanımdaki ahbaplarımla deli deli gülerek konuşmağa başladım. . ©, benim kırıtışlarımı gör - dükçe; sesimi, kahkahalarımı duydukça, renkten renge giri - yordu. Ben, büsbütün çılgına dön - Btüştüm. Sade ahbaplarımı de- Gü, şöyle uzaktan tanıdıklarımı sek, dürüst Kültür Bakanı da herhalde bizim gibi düşünmek- ten uzak olmadığını gösterecek- tir. Peyami SAFA Gelenbevinin Gezmesi Gelenbevi orta mektebi tale- besi geçen perşembe günü De - ğitmendereye gitmişler ve sene- lik gezintilerini yapmışlardır. İstanbulun yakınında - şirin bir yer olan Değirmenderenin misa firsever halkı öğretmen ve tale- beyi iyi bir şekilde karşılamışlar ve istirahatlerini temin için el- lerinden gelen her şeyi yapmış- lardır. Yavrular Değirmendere- de gezmişler, oynamışlar ve unu tulmaz bir gün geçirmişlerdir. Mektep müdürü Cafer Erkilıç Değirmenderelilere ve bilhassa kendilerine karşı büyük misafir severlik eseri göstermiş olan muhtar ve köy heyetine teşek- kür etmektedir. — Pazar tatilinden istifade edecek milesseseler Hafta tatili kanununun. tat - bikinde evvelki gün bazı yan - Tışlıklar olmuştu. dünkü toplantısında bu ti görüşmüş ve cüma tat istifade eden bütün müessesele- rin pazar günü de istifade et - mesini kararlaştırmıştır. Ancak belediye cuma günleri için izin alan müesseselerin ve - sikalarını yenileyecektir. Dün bütün kaymakamlıklara emir verilmiş ve bir ay içinde pazar tatilinden istifade etmek istiyen müesseselerin izin tez - kerelerini yenilemelerini bildir- miştir. — Askerlik derslerinden imtihan veremiyenler Lise ve- orta mekteplerdeki Jtalebenin askerlik derslerinden imtibanları kamplardâan — sonra yapılacaktır. Kültür bakanlığından — gelen emre göre askerlik derslerinde muvaffak olamıyan talebe di - ğer derslerde kazansa bile sınıf ta kalacaktır. bile çağırıyor, hepsini başıma | di ve “patron,, umdan uzaklaş - toplayor ve şampanya ısmarla - | tı. yordum. *“Patron,, um karısına, karısı Beni tanıyan garsonların, ö- | da “Patron,, uma bakıyordu. ğü;“'“.' iğilişleri, “patron,, umu, | Yalnız ikisinin bakışları bir de- büsbütün şaşırtmıştı. Soluk göz | gil, mânaları ayrı idi. Biribirleri e dmmır Ş, lop, pıhti yanak - | ne diş bileye bileye kısık sesle TarYORDE damar kızarıyor, mo | konuşuyorlardı. — Birdenbire, Etrafımla meşğul görünüyor, fakat onu gözümle takip ediyor dum. Bir ara, tarafa baktı; sonra, ona, anlatmağa başladı. Garsona, benim kim olduğu - mu sormuş olacaktı; garson, her halde aleyhimde söylemi garsonlardan - birini çağırdı; iğilerek bir şey sordu. aa a Garson, döndü, benim olduğum gülümsedi | tı. ve ellerini, kollarını oynatarak Salonun verdi.E: ”_Pıuon.. , hilkatindeki yabani liği gösterivermişti; nasılsa in- sanlar arasına katılmış bu cinsi bozuk hayvanın, hayvanlığı ga Elini _hıdırdı_ ince, süzük Yüzlü, zaif kadına bir tokat at- içi birdenbire karışı- ttraflarını sardılar ve ka- rıyı kocaden ayırdılar. , AÂrtık neşem kaçmıştı;. tik * | sinmiş, iğrenmiştim. Ne oldu? yordu. Garson, söyledikçe, “pat | İşi, neye vardırdılar, bilmiyo « Baloyu terkettim. ron,, umun yüzü soluyor, sara - | rum. rıyordi yu Bu yaprak, böyle kapandı, u. Ben, hiç bir şeyin farkında de | çocuğum, Yalnız, aradan hafta- ğilmişim gibi, katıla katıla gü - | lar, belki de aylar geçmişti; bir lüyor, gülüyordum. gün patronumun dükkânının ö- Karısı da, garsonu - dikkatle, | nünden geçtim. Kepenkler ka « merakla dinliyordu. *| palı ve üstünde “kiralık,, yafta Garson, söyliyeceğini söyle - | gı vardı. B TAN SEHİRDE OLUDP BİTENLER İlk mekteplerde imtihanlara başlandı. Resmimiz bir erkek, bir kız talebenin imtiban oluşunu gösteriyor (K0ÇUK HABERLER| * Üniversite yabancı diller mek « tebi çarşambadan itibaren yaz çalış- masina başlıyacaktır. Yapılar a a göre yaz devresine yalnız Üniver- site talebeleri değil, hariçten de iste yenler iştirak edebileceklerdir. - # Yeni yıl içinde, yer değiştirmek isteyen muallimlerin şimdiden Maa- rif müdürlüğüne — müracaat etmeleri bildirilmiştir. * Istanbul belediyesi mahalle mü- messillerine aylık vermek için bütçe- sine tahsisat koymuştu. Içişler Ba - kanlığınca bütçe tasdik edilince ma- balle mümessillerine ayda 40 ar lira tahsisat verilecektir. * Avrupadan dönen Etibba odası başkanı Dr. Niyazi Gözcü Etibba o- dasının bugünkü toplantısına başkan lık edecektir. * Genel nüfus yazımı için yapılan nümerotaj işleri hakkında görüşmek üzere dün kaymakamlar, ilbaylıkta toplanmışlardır. Bu toplantıda bazı kararlar almmıştır. etimize gelmek üzere hareket etmiştir. Bunlar Ça - | nakkaleye yerleştirileceklerdir. * Limanımızda misafir bulunan Fransanım Jeanne d'Are mektep kru- vazörü kumandanı Donval şerefine dün Fransız sefiri tarafından bir öğ- Ye yemeği verilmiştir. Bugün gemide şehrimiz erkânı, ve kor diplamatik şerefine bir resmi ka. bul yapılacaktır. * Çocuk Esirgeme Kurumu vilâ - yet merkez heyeti dün toplanarak ida Te heyetini seçmiştir. Yapılan intihap neticesinde başkanlığa Sivas saylavı Şemseddin, reis vekilliğine Emniyet Sandığı müdür muavini Mustafa Re- şit, umuml kütipliğe Dr. Salim Ah - med, muhasebeciliğe Sümer Bank müdürü Muhip, veznedarlığa — Naile Tevfik Sağlam seçilmişlerdir. * Dün İngiltere Kralının doğu - munun yıldönümü olduğundan İngi- Hiz baş konsolosu tarafından bir res- Mi kabul yapılm'ş ve İngiliz koloni- sinin tebrikâtı kabul edilmiştir. * * Yakacıkta lı'ı;ılıı'üııı 85 kilo hamur ekmek müsadere edilmiştir. * Elektrik ücretlerinden on para indirilmişti. Bu tenzil Nisandan itiba ren hesap edilecek, yeni hesap fatü- ralarından düşürülecektir. * Çeşme başlarında bizzat durup sulara belediye markasını vurrmyan belediye su memurlarının azledilme. leri ilbaylıklara bildirilmiştir. Buna tebep bütün kış her yerde Taşdelen suyu diye su satılmasının, Taşdele - nin atıl kaynağından 6 fıçı su doldu- rulduğunun 4 Merak ettim, komşulara sor- dum. “Patron,, umun, bir kalp sektesinden öldüğünü söyledi - ler. Ölüm, bütün günahların ke - faretidir değil mi? Ölüm, her günahı affettirir. Hayır! Ona a- cımadım... Ve onu affetmedim. Şimdi yeni bir yaprak açıyo- rum, çocüğüm! Bahar... Bahar gelmişti! Yi - ne erik Çiçekleri açmıştı. Benim kalbim de çiçeklendi, çocuğum... Kalbim de, bahar çiçeklerini döktü... Kimi sev- dim, biliyor musun? Bir verem- li genci... Neye mahzun mahzun gül: dün? Bahar, gençlik, verem... Bunlar, senin şairlik damarlarır na Bmı dokundu? - Ben, isin şiir tarafında deği - lim... Verem, denilen !ıanğlıık ta, öyle sanıldığı gibi şairane bir hastalık değil... Bu aşkım, bana üç şeyi öğ- Nn:'. verem, insana, garip, bü- yülü bir güzellik veriyor. Verem insanın huyunu — değiştiriyor. Hastalığın son devresine gelen- , | imtihanlarda Kaç Numara Alınacak ? Orta mekteplerin sınıf imti - hanları haziranın onundan iti - baren başlayacaktır. Bu imtihanlar çok - sıkı ola- cak, muallimden maada iki mü meyyiz önünde yapılacaktır. Yeni imtihan yoklama tali - matnamesine göre yazılı imti - hanlardaki numara yekünu 8 i tutan talebe sözlü imtihana gir miyecektir. Son iki yazılı yoklamada yal- nız iki dersten aldığı notlar ye- künu sekizi tutmayan — talebe yalnız o iki dersten sözlü yokla maya girecek ve iki fazla ders- ten sekizi dolduramıyan talebe bütün derslerden sözlü yoklama ya tâbi tutulacaktır. Sözlü yoklama sonunda yazı- lr ve sözlü yoklamada aldığı notların vasatisi yalnız iki ders ten üçü dolduramayan talebe o derslerden ikmale kalacaktır. Üç dersten fazla vasatiyi tuttu- ramıyan talebe sınıfta kalacak- tır. Liselerin son sınıflarımdaki sözlü imtihanlar da haziranın 15 inde bitmiş olacaktır. Şimdiye kadar yapılan imti « hanlarda İstanbuldaki liselerin son sınıflarında bulunan tale - beden yüzde yetmişi muvaffak olmuştur. Bunların yekünu da 700 den fazladır. Olgunluk imtihanlarına da 15 haziranda başlanacaktır. Az lık ve ecnebi mekteblerile hususi 'Türk liselerini bitirmiş olan ta- lebelerin olgunluk — imtihanları da Galatasaray lisesinde yapı - lacaktır. çıkamazsa itlâs istiyecek | Esnaf bankası genci — heyeti dün fevkalüde bir teplantıya ça ğırılmıştı. Hissedarlardan ço - ğunun gelmesine rağmen, hükü meti temsil eden komiserin bu - Junmayışı yüzünden toplantı ya pılamamıştır. Bankanın en son vaziyetini , gösteren tasfiye bilânçosu ,gele- cek toplantıda görüşülecektir. Alâkadar bir zatın verdiği malümata göre, bankanın para- sı olarak tasfiye masasına 5 li- ra 89 kuruş devredilmiştir. Fa- kat bu paranın 3 tek İiralığı al” tışar parçaya bölük ektfüğu için tasfiye işlerinin icap ettirdiği mağrafhlart karşılamak için har- €anamamıştır. Bankanın geçeh- de satılan eşyası, 1800 Jira ge- lir temin etmiştir. Dün öğrendiğimize göre, bu paraya bankanın alacaklıları ta rafından haciz koydurulmuştur. Tasfiye heyeti zaruri masrafla rı karştlamak için başka para bulamadığı takdirde, — ticaret mahkemesine müracaat ederek iflâs isteğinde bulunacaktır. baharda; sonbaharı atlatırlarsa ilkbaharda ölüyorlar. Çocuğum, bakışlarından an liyorum ki beni, merhametsiz, kalbsiz bir kadın zannediyor - sun, Hayır, yavrucuğum. Bütün aşklarımın en hazini budur; in- safsızlık, kalbsizlik etmediğim tek maceram da, budur. Ben de gençtim. Veremin *“Galopan,, dedikleri dolu diz- gin devresi mikropların şahlan- dığı zamandır. Ben de aşılana - bilirdim. Korkmam, çekinmem, kaçmam lâzımdı. Hayır! Korkmadım, çekinme dim. kaçmadım. Büsbütün aksi- ne, ona, âdeta avuç açtım. Birak, çocuğum, bu verem mikroplarından nefret — ettiğim kadar bir şeyden tiksinmem. Ha yatımda, beni tahkir eden, yal- nız onlar, oldu. Evet, onlar, ba na, tenezzül etmediler. Hazin bir hastalık, benim gi- bi bir şımarığı ne yapsın? Sevdiğim hasta genç, tanı- birinin oğlu idi, 4*6.035 BU DA BENDEN ——— KARGALAR.. Kargalar çok akıllı hayvan - larmış. Bunu ben demiyorum, bu işle uğraşanlar söylüyor. “Besle kargayı oysun gözü - nü” sözü de karganın akıllılık- ta, kurnazlıkta adam oğullarına ne kadar benzediğini gösterir - miş. Bunu da ben demiyorum, bu işle uğraşanlar söylüyor. Yine bu işle uğraşanlar diyor- lar ki, kargalar o kadar kurnaz ve akıllıdırlar ki, tarlanın üstü- ne ağ gerersin, bunun tellerine takılıp yakalansınlar, tohum - ları yiyemesinler diye. Onlar, ©o kargalar, bunun da kolayını bulurlar, ikisi üçü gagalariyle ağı tutup kaldırırlar, geri kalan ları içeri girerek toprağı eşer « ler, tohumları yerler. Kargalar, korkuluktan kork « mayan kuşlardır. Giderler de, alay eder gibi korkuluğun tepe- sine konarlar, Kargalar yalnız ölümden kor karlar, bir karga bir tarlada öl- dürülse oraya bir daha yıllarca soyundan kimse uğramaz. İşte bunun içindir ki, kargalar mad- di kuşlardır. Bunu ben demiyo- rum bu işle uğraşanlar söylü « yor. Orhan SELİM Bir mevkuf Müslüman oldu Tevkifhane — hastahanesinde bulunan Yani isminde bir mah küm müslüman olmak için mü- racaatta bulunmuştur. Müftü - lük tarafımdan gönderilen bir memür dün sabah tevkifhanede hastayı ziyaret ederek kendisi- ne dini telkinatta bulunmuş, Tahir adını takmıştır, ——— Yol paraları Yol parası verecek yaşta ©- lanların yazılmasına dünden iti, 'N'lv " başlanmıştır. e) parder vi halle Mümeseilerirel birlği Ve bütün evlere giderek yol parası verecek yaştakileri yazmakta « dırlar. Yazma işi 15 haziranda ta « mamlanmış olacak ve ayın 15 in den sonra yol paraları tahak- kuk ettirilerek tahsile başlana” caktır. e 934 yol parassıs vermiyenle- rin belediyece listeleri hazırlan- maktadır. Bunlardan yol parala rı cezalr olarak 9 lira üzerindern almacaktır. — ee eee Nişanlanma Baş yazıcımız Siirt saylavı Mahmut Soydanın kızı Fazilet Soydan ile ordu kumandanlığın dan mütekait birinci ferik gene- ral Zeki Barâzın oğlu İş Ban- kası Galata şubesi kontrolörü İzzet Zeki Barazın nişanlanma merasimi dün iki taraf ailesi a- rasında Bebekte yapılmıştır. Genç nişanlılara saadet dileriz. ler, ilkbaharı atlatırlarsa, son ——Yınnı yaşmıda var, yoktu. Önü çocukluğumdanberi — tanıyor - dum. Küçükken de çelimsiz, renksiz, soluktu. Yalnız bu renk sizlik, solukluk içinde, koyu Si” yah gözleri, canlı canlı parlıyor du. Geniş alınlı, uzun koyu kum ral saçlı başı, eski Roma hey” kellerine benziyordu. Onu, renksiz, mânasız bulu « yordum. Fakat verem, ciğerl ni kemirmeğe başlayınca, onun renksiz yüzü, tahaf, ama çok tâ haf, tatlı bir sarılıkla canlant” verdi. Gözleri daha canlandi. Ve garip değil mi? Saçları par” laklaştı. z İste bu hasta güzellik, benimi önce, gözümü, sonra kalbiri çekti. ; Hasta olmadan evvel, sessif, uysal, utangaç bir çocuktu. FĞ kat vüzünün rengi değişince canlanınca, SA$” bakışları daha M ları daha parlayınca ,onun hi yu da değişiverdi. .. Her şeye kızan, bağıran, ©. tiz, hırçın, atılgan, densiz mahlük oldu. TArkası var)