—— 1? TARN Dünya Gazetelerine Göre Hâdiseler GÜNÜN MESELELERİ ÖNÜNDE öarellm n eee ae a GAZETELERİN — YAZDIKLARI samem aa e Frangı Kurtaracaklar mı? Journal des Döbats diyor ki; Hükümet dün, spekülâsyona karşı tetbirler alındığını ilân etti. Spekülâtörler aleyhine tah kikata başlandı. Bazı evlerde ve dairelerde araştırmalar ya « pıldı. Bu teşebbüsler, kamoyun kaygularını durdurmak ve ha - fifletmek içindir. Çünkü bugün- lerde frank spekülâsyonu son derecesini bularak halkı derin endişelere düşürdü. Bu tarz, karışık anlarda ta - kip edilen yoldur. Bunun değer- siz olduğunu iddia etmiyoruz. Ancak, bu tarzın, ekseriyetle beklenen tesirleri yapmadığı ve göstermediği birçok deneç - lerden sonra anlaşılmıştır. Bu - günkü vaziyette ve her şeyden önce; hakiki spekülâtörler kim lerdir? Spekülâsyonun mahiye- ti nedir? Bunu anlamak gerek- tir. Bu spekülâsyon Londrada al- tin satın almakla başladı. Yani İngiliz evleri Pariste, Fransız banaksından altın satın alryor ve üç ay vade ile frank satıyor- lardı, Bu muameleden dolayıdır ki, uzun zamandan beri, Fransa dan altın çıkıp gitmektedir. Spekülâsyona karşı gelmenin en iyi çaresi, onu kendi silâhlari le yenmek, onunla teknik saha- da uğraşmaktır. Fransız Banka sının iskonto fiyatını yükselt - mesi bu alanda alınan tetbirle- rin en sağlamıdır. Mesele, da - yanmaktır, yeni hükümet, fran- gı düşürmemekteki iradesinde sebat etmeli ve geciktirmeksi - zin harekete geçmelidir. İç gö- ven elde edilir edilmez, spekü- lâsyona yenilmiş gözile bakıla- bilir.,, k ?tüy Express diyor ki Tansanın bugünkü durumu 1931 de İngilterede İngiliz lira- sınt kurtarmak için Mac Donal- dın aldığı tetbirleri andırıyor.,, Daily Telegraph diyor ki: Tehlikede olan şey, frangım yıkmdımılı:ığı değer değildir. Bugünkü dram, en basit seyirci. :l?' için bile çok heyecan verici- ir.,, Daily Herald diyor ki: “İngiltere, İngiliz lirası anun Edgar WALLECE Parr bir mum getirtti, Kapa- Zı açarak aşağıya indi. Burası dört köşeli küçük bir odadan i- baretti. Bir tarafta kilitli bir ka pı vardı. Ev sahibinin ceplerini araştırdılar. Parr mahzendeki bu kapıvı açtı, civarda — müştereken tir lere ait bir çimenliğe çı'ı> — Bu çimcülik yolundan bir insanın gelebilmesi pekâ!â müm kündür. Her halde katil taban tahtasındaki — kapaktan içeri girdi ve gene o yoldan kaçtı. Yale de mahzene inmişti. Ce- bindeki elektrik lâmbasını çıka- ratak sağa sola çevirdi. Ora « düşmesinden sonra daha güçlü olarak kalkınmış idi. Fransanım bu güç devirden daha kuvvetli olarak çıkacağı şüphesizdir. Biz de kriz geçirdik. Altınımızı mu hafaza için biz de ümitsiz çare- lere başvurduk; felâketin önü- ne geçmeğe çalıştık. Ancak, iş- ler, gene yoluna girdi. Framnsız- lar, bunu düşünerek cesaret al- malıdırlar. Biz, onlara bu işte örnek olabilirz.,, News Chronicle yazıyor: “Mutedil bir fiyat düşürme, iyi kontrol edilmek şartile feci sonuçlar doğurmaz.., Varşovada çıkan Kuryer Poranny gazetesi diyor ki: Fransa, evrensel para karı - şıklığı içinde, bircik sağlam a- lan olarak kalıyor. Kullanılma- yan sermayeler, oraya sığmnabi- lirler.,, Gazeta Haidlowa diyor ki: “Frank, bu savaştan muzaf « fer çıkacaktır. Fransanın duru - munda paranın düşürülmesini zaruri kılacak hiç bir şey yok - tur.,, Temps diyor ki: *“Mesele, hücuma uğrayan u- lusal paramızı korumaktır. Pa - ramızın değeri, hiç bir suretle zayıflamış — değildir. Fransız frangı, yalnız fransızlar için de- ğil, fakat bütün evren için ayni değerdedir. Ne, spekülâtörlerin saldırışı, ne parayı düşürmek ta raftarlarının mugalataları, ne de ökonomsal zorluklar frangı sarsabilmiştir. Frangı, herhan - gi bir şekilde düşürmek tıpkı sağlam-bir vücude bir cerrahi a- meliye yapmağa benzer. Frank düşürülemez ve düşürülmemeli- dir; ancak, bütçeye düzen verile bilir ve verilmelidir. İşte Mec- lis üyelerinin halletmeleri gere ken mesele bundan ibarettir.,, aa AA Alman silâhlanması Ve Belçika güveni nın yeniden silâhlanması keyfiyeti, bizi, Belçikanın güven ve emniyeti s tekrar tetkike mecbur kılıyor. Bu hal, Belçikaya, aktif bir rol tev- di ediyor. Şimdi, Belçika, yalnız kendisine teminat verilen bir dev - let değildir, ayni zamanda o da, ba rığı mi ildir; tıpkı öbür imza eden devletler gibi... En büyük kefalet, devletlerin te- sanüdüdür. Ingiltre, Fransa, İtalya ve Almanya, Locarno pahtının de- #erini anlamışlardır. Fransız - Rus paktı ve hava paktı, yeni yeni zı - manlar olacaktır. AAA AAA çimenliğe çıktı. Birdenbire ayak izi, dedi, görü - yor muzunuz? Nemli topra'ın Üzerinde bir ayak izi var. Hcm de bir kadın iskarpini.. Parr izi muayene etti: — Hiç şüphe yok, dedi, yep- yeni bir iz... $ örR Daha yakından baktı. Bir say *âii_ kopararak birdenbire gerile- — Aman Allahım, bu ne müthiş şey! dedi. Tahlia Drummond'un ayak izlerini tanımıştı. —-İl — Tra'ia'nın cevap'erı Derrick Yale sabah gazetele- rini okumağa koyulmuştu. On, on iki tanesini gözden geçirmiş ti. ü Yazıların serlevhaları — pek ütecavizane idi: “Polisin gö: inde kozkunç — bir cina - yahut “Emniyet müdür- lüğünün bu aczi daha ne kadar sürecek?” vesaire vesaire... “JAPONYADA Çıplak Ayakla Ziyaretçi Kabul| Şuşniğ'in Hitlere Cevabı -Eden Devlet Adamlar, Çıplak ayaklarile Avrupa Sunday Times yazıyor : Bugün Japonyada en yüksek makamı, Başbakanlık sandalye- sini işgal eden zat, Amiral Ö - kada'dır. 67 yaşındadır. Nazik tavırlı ve sade gidişli bir kim - sedir, Başbakanlığa geçeli he - nüz bir yri oldu. İntikal devrin- de bu makamı işgal edecek en seçme şahıstı. Bugün Japonya, siyasal hayatta bir intikal dev- resi geçiriyor. Böyle bir zaman- da takt sahibi bir zatm iktidar mevkiinde bulunması gerekti. Araki Netekim, Amiral Okada, bir ag- ker olduğunu, yalnız Amiral ge misinde kumandanlık. ederken hissettiren bir zattır. Sivil ö . dev'de, ancak vazifenin icapla- rına uyar. Günlük hayatta, sa - dık bir yurddaş gibi hareket e - der, hattâ, ülküsünün hakiki mümessili Amiral Okada değil- dir. Hattâ Sü Bakanı Hayashi de değildir. Hayashi, en azgın bir ulusçu ve sücü -telâkki edil- mekle beraber Kodo'nun, yani apon gelişme ülki asil bi Yale okuduğu — gazeteyi raktı: — Parr'ın isleri bü sabah ta uğursuz bi Beri taraita Thaliâ 'biraz yor ' gün görünüyordu. Güzleri nal - kalanmıştı. Her zamanki neşeli hali yerine — mahzuhn bir tavrı vardı. Dedi ki: — Kavgaya giren yumruğu göze almalı. | — Galiba siz de — polisi pek | beğenmiyorsunuz. Genç kız hafiyenin önüne bir yığın âmkz:p bırakırkı — Ben her geye hakkını ver- meğe çalışıyorum, — de.li, tabii siz de benden polis Şeflezinin her birine istidat vesikası ver - memi emezsiniz. Hepsini benden ivi bilirsiniz. — Siz çole tuhaf bir kızsınız, Zynın oluyor, bana öyle kalb - siz ve merhametsiz görünüyor- sunuz ki.., Fakat siz Froyant'ın kâtibi değil miydiniz? — Evet, — Vazifeniz müddetince e - vinde yatıp kalktınız. — Evet. — Niçin soruyorsu » diplomatını kabul ediyor mümessili General Araki sayıl- maktadır. Araki, Japonyanın gelişme ve genişleme dilekleri- ni güden bütün orduda ve mah- fellerde kendisine tapılan bir put gibidir. General Araki, iki saatten fazla beni yanında alıkoydu. Ya rı dini, yarı şoven mahiyette o- lan bu akımın prensiplerini ba. na anlattı. Bundan çıkardığım netice şudur: “Parlamentarizmin ciddi ola- rak yeniden diriltilmesi yolun - da bugün azçok bir ilerileme gö rülüyorsa da parlemantarism ta raftarıdır bile... Beni, koyu renkli bir kimono Biymiş olduğu Nalde, çıplak'a * yakla kabül etti. Dilmaçım ba- na dedi ki: “Ulussever ve süel mahfel - lerde ve hele yüksek sosyetede, bu kabul tarzı tipik bir âdettir. İspatta sadeliğini andıran bu sadelik, bazan daha ileri gider, giyim ve yiyim — işlerinde her türlü konfor ve lüksten âri bir şekil alır.,, Soğuktan donmuş gibi olan odayı küçük mangal ısıtamıyor du. Nipon imparatorluğunun koskoca Başbakanı, soğuktan mosmor olmuş ayaklarile kar - şımda duruyordu, çıplak ayakla rma acıyarak bakmaktan ken - dimi menedemedim, Ancak, Japon Kamoyuna gö- re, gerek hükümetin — kul- landığı metotlarda, gerek siya- sal partileri teşkil eden kimse- ler arasında köklü değişiklik - ler yapmak lâzımdır. Yoksa Hayashi ve Araki gibi - sücüle- rin nüfuzunu azaltmak imkân - sızdır.,, nuz? — Froyant'ın yazıhanesinin altında böyle bir mahzen oldu: gunu bilmiyor muydunuz? — Biliyordum. — Zaten c da bunu kirmzeden — saklamıyordu ki... Kandisine kaça mal oldu - ğunu sekiz on defa anlat'; Yale bir müddet düşündü: — Bu mahzenin dış ka; nın anahtarlarını nereye koyar- lardı? i — Froyant'ın yazıhanesinde durdu. Sakın dünkü cinayet- le beni alâkadar mı sanıyorsu - nuz? — Ben hiç bir şey sanmam. Merak edişim de pek tabi'dir Çünkü uzun müddet onun ya - nında çalıştımız. — Yazınanenin tabanındaki kapağın hiç gürül- tü çıkarmadan açılabileceğini zannediyor musunuz? — Evet, çünkü kapağın reze leri daima yağlı tutulurdu. Bu gelen mektuplara bizzat siz mi cevap vereceksiniz? Yale _nıekmpı.n itti: .— Miss Drummond, sizden bir şey soracağım. Dün akşam Le Journal diyor ki: “Avusturya federal meclisi, bugün tarihi bir toplantı yaptı. Başbakan Şuşnig'in diyevi ha- raretle alkışlandı. Başbakan de- diki Yeni Avusturyada, Alman ulusal sosyalizmi için yer yok- tur, Nazilerin istedikleri plebi - sit işinin artık bir anlamı kal - mesile yapmış bulunduk. Şimdi geri kalan şey: özgür ve her ba- kımdan erkin bir Avusturyadır. Almanyanın, Avusturyayı ilhak .etmek azminde olduğu hakkın- “da şansöliye Hitlerin diyevini memnuniyetle kaydediyoruz. » Ancak, Avusturyaya kendi mukadderatını tayin etmek hak kı tasdik edilmedikçe Avustur- ya - Alman münasebetleri nor- mal bir şekle giremez, Temps diyorki: “ Şuşnig'in nutku bütün Avusturyada büyük bir akis u - Hitler yandırmıştır. Politika ve diplo- ması mahfelleri, nutkün itidal ve metanetini takdir ettiler. Yurdsever halk da baş bakanın söylevini derin bir memnuni - yetle karşıladı. “Avusturya, A- vusturyalılarındır, düşturunun kati bir eda ile tekrarlanması memnuniyeti arttırmıştır. Söy - lev biter bitmez, Avusturyanın her noktasından tebrik telgraf- Jarı yağmağa başladı. Bunu ya- bancı Ülkelerden*gelen tebrik - ler takip etti.,, Viyanada çıkan Tag gazetesi diyor ki: Plebisit isteyen Alman nazi- lerinin demagojik dileklerini şiddet ve metanetle reddeden diyevine özel bir ö- ğ::ıniı'dohğıu;.hm Hele “geç kaldınz, biz 25 Temuz 1934 de bir kan plebisit'i yaptık.,, sözle- ri pek yerindedir. Başbakan çok haklıdır. Çün!':ü, Avusturyalılar demokrasinin Avusturyadan he nüz kalkmadığı inancını besli - yorlar; kendilerine demokrat sü sü veren Almanyaya ve Alman şeflerine bu hakkı tantmazlar, Alman Nazilerinin en büyüğün- den en küçüğüne kadar oyna - dıkları komedi Avusturyalılar neler yaptığınızı bana misiniz? Bu sefer Yale doğrudan doğ- ruya hücuma geçmiş görünü - yordu: — Dün akşam ne mi yaptım? Ne yapacağım, eve gittim. — Bütün geceyi evinizde mi geçirdiniz? Genç kız cevap vermedi. — Saat sekiz buçuğa doğru, koltuğunuzun altında küçük bir paketle çıkmadınız mı? Genç kız gerle cevap verme - di. söyler Yale devam etti: V — Adamlarımdan — biri sizi görmüş. Sonra gözden kaybol- müşsunuz. Saât on bire doğru eve döndüğünüze göre, bu vak.: tı nerede geçirdiniz? — Birar germeğe cı'zmıstım. Eğer Londrantüa bir plâm varsa hangi sokaklarda — dolaştığımı size gösterebilirim. — Eğer bir başkası bu volu plânda çoktan çizmiş bulunu - yorsa?.. — O halde, beni cevap ver - mekten kurtarmış oluyor de - 4.6.035 —— AVUSTURYA ERKİNLİĞ ADEMİ MÜDAHALE İŞİ! Şuşnig için haysiyet kırıcıdır, bunuft demokrasi ile hiç bir alâkasi yoktur.,, Journal des Debats'dan: Avusturya Başbakanı, Almafi siyasasının kendi memleketint karşı beslediği fena niyeti açık” ça gösterdi. Hitler, Avustüryâ” | nın iç işlerine müdahale etme” mek prensibini kabul ettiğini id dia ediyor, Fakat bunda sami * mi değildir. Hitler, Rayiştağ Meclisinde son zamanlarda yaf tığı bir söylevde, İsviçrenin ©1" kinlik hakkı ile Avustury erkinlik hakkı arasında bir fı“v gözetiyordu. Avusturya Başba * kanı, 25 Temmuz 1934 vakasım! hatırlatmakta isabet etti, o mefi fur cinayet Almanya dileğint varmak için, cinayetten bile g€" ri durmıyacağını isbat etmişte | Avusturyada bir plebisit yapıı ması teklifi, Almanların yenl bir küstahlığına delidir. Şansöliya Dolfuss'un katli, AF manyanın Avusturyada takip © tiği siyasanın içyüzünü göstef” mişti. Bu siyasa hakkında hif kimsenin zerre kadar şüphesi mamak gerektir. Almanya, kuv” vet veya hile ile, daha doğrus! her ikisinin de yardımı ile Avi$ turyayı Almanyaya ilhaka çf 4 lışacaktır. Avrupa barışının t6 | melli bir şartı olan Avustury? erkinliği, âdi bir kelime ve fof” mül meselesi değildir.Diğer de” letler uyanık durdukça, Almali” yanın bu yoldaki dileğine eng© oldukça ve lüzumunda her tür tetbirlere baş vurmağa hazır © duklarını isbat ettikçe Ayustuf” yanın erkinliği korunabilecek * tir.,, İngilterede genel! seçimi Londra, 3.A.A, — Daily-Exi” ress gazetesinin haber verdiğ” ne göre, genel seçimler, İ rinde yapılacaktır, Bu g!“"' başlıca bakanların, çocuk'__*’." 15 yaşımna kadar okuma y“'f;; münde bulunacakları maddes' programlarına koyduklarını maktadır. K Lloyd George'un bayındırl! A işleri programı new-ideal p! siplerini gütmektedir. Bu P"’Ş ramın kabul edilip edilmiyect yakında belli olacaktır. mekti — Miss Drummond, bîc kendi hesabıma — sizin ciday işliyebileceğinizi kat'iyyen netmem. Fakat dür. — ak halleriniz ve hareketleriniz SÜ, he uyandırıyor. — Gerçi bett Çü şüphelerimden Parr'a bahst miş değilim. v — Nedense benden hep ş'âpıf he ederler. Artık buna 0 T alıştım ki... Siz bu kad!f""[ı,,; dikten sonra, artık benim | , bir şey söylememe lüzüm miyor akti Yale dik dik genç kıza bi hiğ fakat o da bu bakışın altın' te ezilin büzülmedi. yklar?” hat gah raki — Dün aksam ne yapt' nızı öğreane'te o kada! miyet vok za: derim, - n'8 — Ben de böyle düsün oldu”unuzu r..;mııı—l“"" Genç kız.-tekrar yaz! '“”wzh sinin basına döndü. Yalt T ge kendine düşünüyordu;: Ka dn;f '“.r'ır esrarengiz kız böyle?» i i. yi pek alâkadar etmezle! (Arkı“ lar, umumiyet itibarile