6 AMERİKALI GAZETECİLER HAKYERİNDE Dün Ankaradan Döndüler, Geceleyin Eve Bugün Gidiyorlar Guney Amerikasının gazetecileri Tür kiyeyi nasıl bulduklarını anlatıyorlar Ankaraya gitmiş olan Cenu- bi Amerika gazetecilerinden mü rekkep heyet dün sabahki tren- le İstanbula dönmüşlerdir. Mes lekdaşlarımız dün hükümet na- mına m'safir edildikleri Park o- âîhle öğ:e yemeğini yemişler - r. Öğleden sonra genel Basm nüdürlüğü İstanbul mümessili Nc_şeı Halil ve diğer gazeteci - lerin refakatinde Boğaziçinde b)r gezinti yapmışlardır. Misa- firlerden bir kısmı bugün vapur- lsıfl;ireye ve bir kısmı da trenle 'adan geçerek Pari: ide - ceklerdir, İK SAAT U / Meslektaşlarımız ziyaretlerinden çok memnun - d_l_u'lar._ Dün kendilerile görüş - tı!.k. Bize hükümet merkezini görmeden yeni Türkiyeyi tanı- mak kabil olamıyacağına, an - cak Ank.ınya gittikten sonra kanaat getirdiklerini söylediler. Ankarayı görünce , Associet Presse muhabiri Fa- rmı Fynn dün bize Ankara hak- kındaki intibalarını şu suretle anlattı: — Biz cenubi Amerika gaze- tecileri Türkiyenin bugüne ka - dar sarlettiği gayretleri ancak şimdi lâyıki veçhile anlayabili- yoruz. Garbi Avrupa gazeteci - leri daha muhafazakâr oldukla- Tı için, Türkiyede terakkiye döğ Tu görülen bu ilerleyişi daha lâ- kayt hir_ nazarla karşılıyorlar. Bize gelince: genç Türkiyeye karşı samimi takdir hislerimiz. den emin olabilirsiniz. Ankara- da çok şeyler gördük ve aldığı- mız notlar, Türkiyeyi memleke- timize tanıttırmak için hakiki ve kıymetli vesikalar e- der. Ankarada gördüğümüz mektepler çok mükemmeldir. Ben gazeteci olmazdan evvel hekim olduğum için Ankarada- ki Nümune hastahanesi beni çok alâkadar etti. Bu hastahane €en modern ilmi gerait altında yapılmıştır. Orada tekniğin en Sson terakkilerine şahit oldum, Bu kadar mükemmel bir mües- seseye doğu Avrupasında da na diren rastgelinir. Ankarada Dış işleri bakanlığı genel sekreteri ile görüştüğüm zaman bana Buenos Ayreste ce- nubi Amerika hükümetleri ara- l'mdı__i'mzı edilmiş olan ademi tecavüz misakına Türkiye ve Balkan antantı devletlerinin iş- mık_e karar verdiğini söyledi. Dış işleri bakanı Tevfik Rüştü Aras Türkiyenin bu muahedeye iştirake dair olan kararını imza ettigğinden Balkan antantı kon- Ankarayı “'TAN " tefrikası : 38 —i !;â&ııı Bq!l Bürhan CAHID Ve patron bu münasebetsizli ği anlatmış olmak için o akşam (Nadya) nın davetine gitmedi. Yemeği mühendis Şahinle bera ber yine gazinoda, eski masala - rında yediler. Uzaktan mimarın evi görünü yordu. Her penceresinden bol ışık fış kıran evde gramofon boyuna İs panyol dans havaları çalıyor ve ara sıra Nadyanın şakrak kah- kahası işitiliyordu. Amele işşi çocukları (Basıbrin) gecelerin- de pek az görülen bu eğlenceyi yakından seyretmek için geniş terasın altına sokulmuşlar me - rak ve heyecanla içerisini sey - retmeğe çalışıyorlardı. Bu ilk gece eğlentisi geç va » kite kadar devam etti. 'Turgut ve Şahin uyuyunca - ya kadar uzaktan gelen muzik seyi reisi Titülesko muahedeyi imza edecektir. , Bu haber cenubi Amerikada iyi bir surette karşılanacaktır. Türkler tabiatı yendiler Diğer taraftan gazetecilerden ve bu seyahati esnasında Sen Dominig dış işler bakanlığına tayin edilmiş olan Bracho da Ankarada gezdiği Çubuklu ba- rajmı çok beğenmiş ve bu hu - susta bize demiştir ki: — Bir şehir için en mühim iş su meselesidir. Bu barajı yapan ve gimdiye kadar bir çok harp - lerde düşmanı yenen Türkler, burasını yaparken — tabiatı da yenmişlerdir. Madritte çıkan — Heraldote, El Liberal gazetelerile Sagita- riv ajansı muhabiri Alnarden de demiştir ki: — Ankara beni, asri bir şehir olmak noktasından enterese et- ti. İkinci Filip zamanında biz de Madridi hükümet merkezi yaptık. Fakat onu bugünkü ha- Hne getirmek için iki yüz sene çalışmak lâzım geldi. Siz ise aynı işi on sene gibi kısa bir za- manda yaptınız. Bu sayede Türklerin ne kadar yaratıcı bir kuvvete malik olduğunu bütün dünyaya isbat ettiniz. Radyofar'ın Tecrübeleri bitti Tahlisiye idaresi tarafından Karadeniz Boğazına konan rad- yofarın son tecrübesi de yapıl- mıştır, Tahlisiye yönetgesi genel mü dürü Necmettin, deniz ticaret müdürü Müfit Deniz ve alâka- darlar, deniz yolları işletmesi- nin Mersin vapüurile Karadenize çıkmış ve radyolardan 200 mil uzaklaşarak âletin telsiz vasıta. sile geminin bulunduğu yeri ta- yin edip etmediğini araştırmış- lardır, Evvelki gün öğleden sonra başlayan bu tecrübe dün geç vakte kadar devam etmiştir. Tahlisiye yönetgesi, radyo - fardan başka muhtelif limanla- rımıza koyacağı 6 fenerin şart- namelerini hazırlamıştır. —— -—-——— ——— YENIİ KİTAPLAR Perşembe gazetesi Üç renkli zarif bir kapakla bugün 9 ncu sayısı çıkan Per - şembe gazetesi, son sadrazam Tevfik paşanın hatıralarını neş- re başlıyor. Bu hatırattan başka Ercüment Ekrem, Behçet Ke - mal, Mahmut Yesarinin ve da- ha bir çok muharrirlerin yazı- ları vardır. —U | sesini işitmişlerdi, Ertesi gün Turgut ve muavi- ni henüz iş başına çıkmak üzere hazırlanıyorlardı ki, Muhtar A- rif göründü. Hayatını kurtar - mak için bu topraklar üzerinde çalışan mühendis bir hasta gibi “ıx;: olmuştu. ta ko; PD SaRi Büt daha onu “ERAN e 'tar Ârif gülümsemeğe lışarak: : e ça Dün gece bekledik. Nadya çok üzüldü. Biliyorsun ki... Turgut onun karısma olan gevsekliğini, düşkünlüğünü bil - diği için başladığı bu özürlere meydan vermedi. Ne olursa ol - sun onu kurtarmak için karısı tarafından gelecek münasebet - sizliklere göğüs germek lâzım - dı. Elini Muhtarın omuzuna ko- yarak gülümsedi: — Hiç bir şey yok dostum. Madamın rahatını bizim düşün- memiz lâzımdır. İş arasında mesgul olamadık. <x Ve çenesini okşayarak ilâve Giren Hırsız Beşiktaşta, Eşref isminde hi- rinin evine gece vakti girerek i- çinde 30 lira kadar para bulu - nan kumbaraları çalmaktan suç hi Süleymanın, dün üçüncü ce- zada duruşması sona - erdirildi. Süleymanın kumbaradan aşırdı ğt paralarla umumi yerlere gi - derek rakt âlemleri tertip etti- ği ve bir defa da Pendiğe gidip geldiği tesbit edilmişti. Müddei umumi muavini Feridun, Süley mana ceza kesilmesini istedi. Hakyeri, bu isteğe uyarak Sü - leymanı 10 ay hapis cezasına çarptırdı. Mahküm ayrıca 1700 kuruş hakyeri masrafı ödeyecektir. * Zabıt kâtibinin dalgınlığın- dan istifade ederek, ikinci hu- kuk mahkemesine ait bir dosya | üzerinde tahrifat yapmaktan | suçlu Vahan isminde biri hak - kınmda müddei umumilikçe taki- bat yapılmaktadır. Vahan adliyenin yanması ü- zerine, karma karışık bir halde Postahane binasına getirilen dosyalar arasında bir dosya ele geçirmek ve bu dosya üzerinde bazı tahrifler yapmak istemek- ten suçludur. * Elmasyanın katilleri olduk lart şüphesile Zonguldakta ya- kalanarak şehrimize getirilen Muharrem oğlu Mehmet ve Sa- lih oğlu Mehmedin sorgularına dün de müddei umumi muavin. lerinden Ferhadın huzurile po- lis müdüriyetinde devam edil - miştir, Dün suçluları Sarıyerden ge- tirilen üç şahısla muvaceheleri yapılmıştır. İki Mehmetlerin Elmasyanın katlinde alâkaları olduğu henüz anlaşılamamıştır. * Rüstempaşa camii avlusun- da abdest alan İbrahimin ceke- TAN S L R U insan ne vakit Şişman sayılır ? Bir çok kimselerin zihinlerin de saplanmış bir boy ve ağırlık nisbeti hesabı var: Bir insanm boyu bir metrenin yukarısında kaç santimetre geliyorsa ağırlı- ğı da o kadar santimetrenin sa- yısı kadar kilo olmalıdır. Bun- dan yukarısı $işman, ondan aşa- ğısı zaif sayılır. Oysa ki, boy ile ağırlık ara - sındaki nisbet o kadar basit ve kestirme değildir. Vaktile Çuc- telet adında bir hekim nomal sa yılan erkek ve kadın bir çok a- damlarım boylarını ve ağırlıkla- fını ölçmüş ve bundan vasati nis betler çıkarmış. Bu nisbetler herkesin zihnine saplanmış o - lan o basit nisbete büsbütün uy- gun değildir. Boyun bir metre » | den fazla olan santimetresi yal - nız üç defa o basit nisbete uy - gun gelir: 1,60 uzunluğunda bir adam 60 kilo, 1,75 uzunluğunda ki 75, 1,85 uzunluğundaki 85 ki- lo gelir. Fakat bunlardan başka larında bir metreden fazla san - timetre ile kilo sayısı arasında az çok bir fark vardır. Sonra, Ouetlet cetveli de bir vasati istatistiktir. Şişmanlık ve zaiflik yalnız kilo ile belli ol- maz, Herkesin kemiklerini ada- lelerini, omuzlarmım genişliğini O —- 10.5.-9358 HİSARLILARIN, BOYKOTU Şirketi Hayriye Müdürü Şirketi Hayriye tarafından en son yapılan ucuz tarifenin tat- bikine yarından sonra başlana- caktır. Tarifede, kendi iskele- lerinin gidip gelme biletlerinde yapılan beş kuruş indirmeyi az bulan Anadolu hisarı halkmın demek istediklerini yazmıştık. Dün bu hususta şirket müdüri- le görüştük. Yusuf Ziya bize de di ki: “— Yapıları itirazlarda ve yazılan yazılarda (şimdiye ka - dar müşterileri azaldıkça fiyat- lara zam etmekten başka çare bulamıyan Şirketi Hayriye) de niliyor. Bakınız! Bu, hakikaten ne kadar aykırı bir söz: Sulhün ilk senesinde yolcumuzun adedi on milyon yedi yüz kırk bin i - di. Küçük temevvüçlerde bu rakam 1927 de öon milyon dokuz üz yirmi bir bin oldu. Ertesi =ny= arttı. 929 da - ki bü- tün dünyada iktisadi darlığın başlamasıdır - yüz bin kadar a- zaldı ve o senedenberi mütema- diyen azalarak 933 te sekiz mil- yon dokuz yüz yetmişyedi bine düştü. Geçen sene askerler de de hesaba katmak lâzımdır, Ke- mikleri iri, omuzları geniş, ada leleri epeyce gelişmiş bir adam kısa boylu da olsa da ağır ba - sar, fakat şişman sayılamaz. Bu nun gibi uzun boylu bir adam dar omuzlu olursa, ayni boyda fakat geniş omuzlu adamdan da ha hafif olur. Bundan dolayı yalnız bir met reden fazla santimetrenin sayı- sını zihinde tutmak bir adamın tini ve Zindankapısından gecer ken Celâl isminde birinin altın kalemini asırmaktan suçlu Er - meni Ali dün üçüncü cezada 3 ;ı_ı 15 Fih hapis cezasına mah - üm almuçtım. Ayasofyadaki Araştırmalar Ayasofya meydanındaki araş tırmalarda toprak altından çı - kan kıymetli taşlar sıraya kon- müş, açılan yerlerin örtülmesi- ne başlanmıştır. Arama işlerine bakan mütehassıs doktor Şnay- der bazı tetkikler için bugün İz- niğe gidecektir. Müzenin sol tarafında hasır Ovası adı verilen kısmın tamiri bitirilmiş, kubbe kurşunlarmın yenilenmesine başlanmıştır. Mü zenin iç tarafında yapılan bir sondaj ameliyesinden sonra 5,5 metre kadar toprak kazılmış, çok güzel bir taşa rastlanmış - tır. Fakat tası çıkarmak imkânı olmamıştır. Toprak 2 metre da ha eşelenince altmdaki mahzen- ler meydana çıkmış#ve su bulun mustur. Açılan kısımlar dün tek rar doldurularak kapatılmıştır. etti: — Çalışalım, çalışalım, bun - lar ehemiyetsiz şeyler, şişman sayılrp sayılmıyacağını anlamak için yetişmez, Getiş o- muzluların o santimetre sayısın dan sonra daha on kiloya hakla rı vardır. Bunun tersine olarak, santimetre sayi daha az ağırlığında olursa he - nüz zaif sayılmaz. Şişmanlığı veya zaifliği asıl Ayırt ettirecek şey nesiclerin a- rasındaki yağdır. Bunun azlığı veya çokluğu da kantar ile anla şılamaz. Bundan başka şişman - lığa sebep olan yağ bedenin her tarafında müsavi olarak çoğal - maz. Meselâ çok defa yalnız karın üzerinde toplanır, şu ka - dar ki, yalnız bir yerde olunca ağırlığı da az olur, Bundan do « layı da santimetre ile kilo ara - sındaki nişbet büyük bir şey meydana çıkarmaz. Sağlığa zararı olabilecek ka - dar şişmanlığı yahut zaifliği a. yırt etmek büsbütün bir hekim işidir. Şişmanlıkta yahut zaiflik ta bedenin nasıl işlediğini anla- mak lâzımdır. Yalnız boylarını ve ağırlıkla- rını ölçerek kendi Ler Jilerine zaiflamağa kalkıranların hare « ketleri tehlikeli olabilir. Lokman Hekim Galatasaraylıların Muhtar ferahlamıştı. Beraber çıkarlarken: — Bilsen, Nadva sana o ka - dar mahcup ki! Diyordu. İki akşam sonra Turgut ve Şahin yeni bir davet mektubu aldılar. Artık yemeklerini evin de hazırlatan Nadya onları evi- ne çağırıyordu. Hafif bir tuvaletten sonra (Pirovani) nin eski evine giden kapıda onunla karşılaş - tı. ığerida piyano sesleri geli- yordu. Pirovani şık bir kostüm giy - mişti. Turgudun gözünden kaç ı:.ı:l: buhkçıyıîouı İspanyol â- eta bir leşmiş gö TünüyoRdu yaş gençleşmiş gö Patronu görünce elini uzat . u: — İçimize bir neşe ve hayat kaynağı getirdiğiniz için size nasıl teşekkür edeceğimi bile - mem, Bu kadın yüksek bir mah KArkası var) Gezintileri Galatasaray talebeleri hususi bir vapurla dün Beykoza gide « rek yıllık gezintilerini yapmış « lardır. : 'Talebeler çok güzel bir gün geçirmişler, Beykoz kulübü sporcuları ile müsabakalar ve futbol maçları yapmışlardır. Akşam vapurla Boğazda bir ge- zinti yapıldıktan sonra dönül * müştür. — Kan mübadelesi Konferansı 26 - 29 eylülde Raomada ilk defa olarak arsıulusal (Kan muü badelesi) konferansı toplanacak tır. Kongre dört gün sürecek, Fransız, Rus, Alman, İtalyan ve İngiliz, arsrulusal profesör - ler tarafından (kan mubadele - si) hakkında konferanslar veri- lecektir. Kongreye İstanbul ü- niversitesi de davet edilmiştir. dahil olduğu halde dokuz mil - yon doksan sekiz bin idi. Ücretlere gelince: —. Şartnamede yazılı fiyatlar U- mumi harp sonlarında ve harp- ten sonra muhtelif zamanlarda altı defa zam gördü. En sonun- cusu 927 senesinin birinci ayın- da tatbik edilmiştir. Bu tarife 930 senesi ilk aylarma kadar sürdü, Ondan sonra tenzilât dev ri başlar. 930 mayısında ilk tenzilâtlr tarife yapıldı. 931 haziranında ikinci bir tenzilât daha yapı'dı. 934 eylülünde kısmi ve üçüncü bir indirme tatbik olundu. Şim- mut ir ucuzlatma yapıyoruz. Bu söylediklerim hep resmi hakikatlardır. Şimdi gazeteci BASIN KURULTAYINDA Hükümetle yüzden fazla gazete- €inin etrafına toplandıkları sofra, sonunda alışılmış, akademik nutuk. lar söylenen #iplomatik bir mera- sim ziyafeti çerçevesinden fırlayıp kurtularak her ânında herkesin se- vincini açık ifade ettiği çoşkun, Türk basını tarihinde eşi görülme. miş bir gece haline geldi, Benim, sofradaki coğrafi vazi » yetim, herşeyi iyi görmeğe gayet elverişli idi. ve görü- yordum ki, Başbakanın bizim sof. radaki hali, gazetecilerin sofrasın- da bulunmakan hakikaten mem « mun bir arkadaş, candan bir arkadaş hali idi, İşte onun büyük devlet adamlığında büyük muvaffakıyet. lerinin sırlarından biri olan bu sami- mi helidir ki, gazetecileri o gece o kar dar wıhaşmduıee sevindirdi. Her kes ona ve görüyordu Tnönü, kendisini varlıklarının ..Ğ çemberi içi —alıp kuşatan © yüzden fazla gazetecinin ortasın- da, .:hl:':ı memleketin iyi ve fe- na günlerinde yakmdan tanımış gözlerle bakıyordu. Yaptıkları hiz- metlerden takdir duyduğunu açık söyleyen bir yüzle gülüyordu. Be- ğenen, değer veren güzel söylevler. le överek, arka arkaya ayağa kal- kıp şereflerine içerek, denebilir ki, cumuriyet — rejiminde ürk basınına verdiği yüksek öne- min işareti halinde, bütün atmosfe- re işliyordu. ü Birdenbire Tarık Us ayağa kalk- .— “Arkadaşlar! Şimdi bir hava- dis duydem. Bilmem ki söyliyeyim mi, söylemiyeyim mi?.,, dedi ve der demez, bütün gavetecilerin: , —, Havadisi kaynağından iste- â » Diye gösterdikleri arzu ve bu ar> xuyu şiddetle ifade eğen alkışları üzerine, bu sefer onun ayağa kal- karak sevgi dolu bir yüzle güldüğü ıirlîlıll nönü, tuz fiyatmın indirilmesi hakkımda bir kanun veri. leceğini müjdele.'kten sonra: — Arkadaşlar, siz de, biz de, yolcularıyız. De- hep ayni Neşriyata Cevap Veriyor Son Yılda Taşınan Yolcu Sayısı 9,5 Milyona Yakın arkadaşlardan soruyorum. Şir- keti Hayriye, yolcusu azaldırkça fiyatları azaltmış mı, çoğaltmış mı , *(Yaptığımız tahkikata göre soösyete yılda otuz bin tona ya- kın kömür sarfediyor ve bu zö- mürü piyasada kömür tacirlerin den alıyor) deniliyor. Sosyete kömürünü piyasada » ki kömür tacirlerinden değil, yatları kontrola tâbi olan büyük müstahsillerden yerinde ve doğ rudan doğruya alır. Kömür işi- le alâkası olan herkes bilir ki eri ucuz kömür alan ve yakan mücs sese Şirekti Hayriyedir. Sonra, deniliyor ki; (Ucuz a. hmabilecek vapurlarla otuz bin ton kömürü bizzat naklederek şirket için nakliye ücretlerinde ton başına en aşağı bir lira ka- zanmak işten bile değildir). İste burada mütalea ve ta - haflık rekoru kırılmış oluyor, Şirket kömürünü 933 te bir lira , üç kuruşla ve 934 te bir lira ye- di buçuk kuruşla naklettirmiş- tir. Bu sene de biraz aşağı fiyat bulacağı ümidindedir. Şimdi bu fiyatlar ucucz mu,pahalı mı? Bu işte zerre kadar bilgisi olanlar söylesinler. Yeni bir vapur alı- nırsa kömürün tonunu Üüç, beş kuruşa mr nakledebilecektir ki kömürün tonundan en aşağı bir lira kazanmak imkânı hasıl ol san. İ Kendilerine haklı bir âmme davasının fahri takipcileri süsü- nü vererek gazete idarehaneleri nin eşiklerini aşındıranlar, gö« rüyorsunuz ve herkes görsün ki, şahsi garaz ve ihtirasları yoluna 86 yıllık bir millet müessesesini halk nazarında küçültmek için Siz bunlara bakın da, işin öt- rafında çıkarılan gürültülere kıymet verin!.,, ;. 5 | | (Baş tarafı 1 inci sayfadal Diye şakalaşmak lütfünü göste- — rir şekilde başlıyarak alkışlanan — k. i ve: | yoktur!” diye vecize şeklini Serimem B taraflan vo diye bağrılmağa başlandı. bütün sözle- bir söz değil, yni Türk gazeteci: liğine verdiği büyük değerin canlt ifadesi olarak herkerin okuması, bir daha okuması, iekrar okuması lâzımgelen bir direktifti, direktir- tir, direktif h. Bu söz, .. Öyle samimi bir hava esiyor K? anlatılamaz. Insar haklı olarak sâ* nabilir ki genç cumariyetin, :lı ı:.- yurda daha ç;lk hizmet 'ıd: ını dağuyor. Bir an, sevinç hale geldi ki, her gazeteci, ayağ uzun nutuklarla düy* larca ve dakikalarca büvük avakta dlar selâcladılar tan sonra, okuyarak, kucaklaşır gibi lerinden Ayrıldılar. 25 .27 Mayıs 1935, yalnız basmı değil, © basının anası bit Türk inkılâbı tarihinde de, yeni ileri atılış tarihi olarak kalacakiü Ali Naci KARAC KĞi