* 'TAN "i tefrikası : 38 7 B vE yowe ütün ivermekte kendini borçlu bili- yordu. İşin şaşılacak bir yeri de şu idi ki bunlar komünistliğin ne olduğunu iyice anlamamış. lardı. Meselâ yurdunu ve ordu- sunu çok seven bir Türk komü- nıı'tzı.k Ayıpırk:n onlara hryanet ettiğini sezemiyordu. Din, na- mus ve aile aşkma bağlı gençler ve kadınlar vardı ki komünist- likte bunlara uğurlar olsun di- yeceklerini bilmiyorlardı. İste- Miyerek saptığım bu yolda söy- liyeceklerim Ppek çok. Yazık ki, yeri değil, ve ben de sözümü bıraktığım yere dönmek gere- , ğindeyim. Şunu bağırarak söy- Terim ki bizde komünistliğe yel- tenenler yurda casusluk etmek, hıyanet etmek suçunu göze al- mışlar sırasındadır. İste böyle yolunu şaşırmış, muallimlik eden ve okuttukları- na komünistlik aşılamağa çalı- şan, her görüştüğüne bir komü- nist kitabr sıkıştıran bayanları- mızdan birini polisimiz gözlü- yor, onu kaçamak bulamıyacak bir durumda yakalamak istiyor- du. İlk defa olarak bir kadın kullanmak gereği vardı. Evvelce saray kadınlarının gizli işlerin- de çalışmış Bayan M.... poliste iş aramıştı. Ona bu işi verdiler. M.... kadınlığın bütün incelik ve kurnazlıklarını buldu ve yaptı. Bir hafta geçmeden komünist ajanı ile senli benli olmuş, onun- la yeyip içmeğe, düşüp kalkma- ga başlamıştı; anlarsınız ki bu Bayan komünist ilk fırsatta M... € açılmış, ona gizli kitaplar ve kâğıtlar vermiş, yeni arkadaş- larla tanıştırmıştı. İş o kerteye gelmişti ki komünist muallimi toplandıkları yerde bütün kitap- ları ve kâğıtlariyle yakalamak işten değildi. Polis her şeyi anıkladı. M... in haber vermeji- ni bekliyordu. O gün M..... bit- kin, uykusuz, gözleri şişmiş bir gıldz polise geldi, hâlâ ağlıyor- u. — Ben yapamıyacağım, di- yordu, ben bu işi bitiremiyece- ğim, — Ele vereceğim kadın belki ağır ceza görecek, belki öldürü- lecek. Ben sonra ölünceye kadar içimde bir sızı duyacağım. Ya- pamam, beni bırakımız! ©O kadar akça darlığında olan bu güçlü casus, darlığı gö- ze almış, polisi son kertede şaş- kım ve yarıda bırakarak çekilip #at - iyi mi yapmıştı? Bayan okuyucular - belki iııunı,kyyö. nünden iyi bulacaklardır. Fakat onlar yüzlerini yurdun kurtulu- şuna çevirirler, o çağdaki tehli- keleri gi üne alırlar, gençli- ğin vürüdüğü düz - yol üzerine serilen dikenlere bakarlarsa M... i suçlu göreceklerdir. Acımak ve sevmek, işte kadın casusun kes- kin bıçağı yanında bozuk bir si- | nir, çürük bir düşünüş, nişan al- dığı halde tetiği çekemiyen bir parmak... İngiliz yazıcıları hep bir ağız- dan kadın casus kullarmadıkla- rını söylüyor ve bununla övünü- yorlar. Diyorlar ki: “Kadın ca- sus erkeğin getirdiği verimi ge- tiremiyor ve tutulunca öldürü- lüyor ki İntellicens Servis kadı- nı böyle bit sona sürüklemek is- temez. Öyle ama sonra en aşağı on bayan adı sayıyorlar ki İntelli- cens'in en kahraman casusu ol- muşlardı. Bunların başında, yu- karrda işini ve başma geleni yazdığımız Miss Cavell vardır. Vİ -İJL'ı_ıwıŞ."ı.ııuu HİAi L Si İngiltere tarafından — verilen bu taktirname ve nışan hakkın- da kısaca şöyle yazılryor: 1914 - 1918 savaşı Mademoiselle M. Cnockaert, Roulers, in; Feld-Mareşal Sir Douglas Haig, niçin başka tıluslara yükletiyor- lar? Buda bir köloni siyasası mı? Bize gelince, Türkiyeyi iyi görmüş ve anlamış yabancılar, genel olarak, bizde casus ve he- le kadın casus, olmadığını söy- lerler, Doğrudur. İngiliz korunma işleri müfet- tişlerinden biri büyük savaşta İngilterede casus barındırmadık larını, İngiltere düşmanlarının İngiliz toprağına casus sokma- ğa muvaflfak olamadıklarını söy lerken birden bire yüzünü öbür tarafa çeviriyor ve “İntellicens Servis casus kullandı mı? bilmi- yorum,, diyor. Acunun her tara- fi İngiliz ajanlariyle dolu iken ve savaşta yüzlerce İngiliz ca- susu yakalanmışken bu sözün, bu propagandanın yeri var mıy- dı? Bununla beraber casusluğu- nu yine kendi yazılarında oku- duğumuz Bayan Marthe Mc Kenna'ya İngiltere hükümeti ta rafından verilen — taktirnameyi buraya koyduk. Umarım ki Bay Herbert T. Fitch şüpheden kur- tul (D. .Yukarda da söyledi- ğim gibi, hükümetler ne den- se bu göze görünen ve ko- ca açık olarak ku- Tulup işleyen casusluğu bir tür- lü kabul etmezler. Çok kere gö- Tülmüştür ki barışta bir casus yakalandı mı, bunları kullanan ülkenin dış memuru hükümete gelerek o adamın - kendileriyle hiç bir bağı ve ilişiği olmadığı- Tu söyler, kendilerince de şüp- heli göründüğünü, sınır dışı e- dildiğini, anlatarak — yakayı ele veren beceriksizi büsbütün çü- kura düşürmüştür. Fakat biz- de öyle değildir. Casusluk para ve yetişme işi olduğu için biz- de henüz başlamamıştır. Bitnu bütün yabancılar da bir eksik- lik olarak göstermekte ve şim- diye kadar Türkiye hesabına casusluk yapan bir casus görül- memiş ve yakalanmamış olması da bunun doğruluğunu berkit. mektedir. Casusluğun kurnazlık, tehlike sevgisi, merak, yenilik, yurt işi, şıklık ve sevdirme oyunu olma- sı genel kadınlarda olduğu ka- dar bizim kadınlarımızda da güçlü bir heves ve atılganlık u- yandırmaktadır, Bol para, lüks yaşayış, aldatış, sevdiriş, muvaf İntellicens Servis bu casusların öz İngiliz olmadığını söyleyebi- #ir; bu da bir İngiliz benliği, #egoisme,, olur. İngiliz kadın- harı için iyi görmedikleri bir işi fakiyet, ün. Bunlar bir kadım i- çin öyle çekici, kamaştırıcı, öy- le meraklı şeylerdir. ki her ka- dın, hele gençler, kendilerini zor tutarlar,. Türk kadınının &- Yazan: Aziz Hüdayi Akdemir Bayan M... Poliste İş Aramışt * w & a YS . O Kadınlığın HLŞAY X a 8 İkinci Teşrin 1918 günemeç- li telgrafında, kendisinin cephe- de görmüş olduğu mümtaz ve nafi hizmetlerden dolayı ismini sitayişle zikretmiştir. Kral Hazretleri bu hizmetleri taktir ettiğinin bildirilmesini emretmişlerdir. L. W. Churchili ğer yurdun bu işlerinde de da- yanmak sırası gelirse, yabancı | kadınlardan üstün çıkacağına benim inanım pektir. Casuslukta kadınlığın ne de- mek olduğunu anlamak için kendi düşüncemi burada kesi- Kadın casusların başında bi- L at acuününüa Va. suslar içası,, diye ün almış olan Matmazel Doktor Anne Marie gelir, Bu kadın hakkında türlü şeyler yazıldı. Büyük ki- taplar çıktı; fakat, öyle sanılı- yor ki, bunların yüzde — yetmişi uydurmadır ve merak uyandır- mak için yazılmıştır. Ben kendi bildiklerimi doğru yazanların bildiklerime doğru yazanların saca anlatıyorum : (Arkası var) #ir İsti (1) Bayan Mc Kenna'nın batıraları Türkçeye tercüme edilmiş — olduğu i- çin burada ayrıca bahsedilmemiştir. ——— MUZAYEDE Diş Doktorlarına fevkalâde büyük fırsat 31 Mayıs 935 cuma günü saat 9 buçukdan itibaren İstanbul'da Sultan Mahmut türbesi — karşısında 10 nu- maralı eski " Hilâllahmer binasında Diş Tabibi Bay Mehmed Hüdaverdi- nin dişçiliğe aid en iyi cinslerinden fotöy Kolumbla Emperyal kraşuar klark mütcaddit fevkalâde bitrinler, Mütcdddit türler, portatif kabine ve portatif tetiyer ve portatif tur, silin- dir (Aş) kazanı, Şarp (Aş) (S.S. White) markalı bilcümle klinik ve protez alât ve edevatı, çeşitleri ve mikdarları çok dişler, frezler vesair malzemcçler ile antıka vitrin, halılar, tablolar, vazolar, — aynalar, masalar, ve Tönet fabrikası mamulâtı sanı ya takımları, muşambalar vesair Tümum mefruşat, müzayede ile parça parça satılacağından — talip olanların yukarda yazılı gün — ve saatte hazır bulunmaları ilân olunur. —————1L/ - Kadıköy ikinci sulh hukuk hâkim- Tiğinden : Kadıköyünde Söğütlü çeş- e caddesinde 19 numaralı odun ve kömür titaret sahibi iken ölen Ek- tem Muhtara ait meskür depoda bu- kanan kesilmiş ve kesilmemiş odun ve antrasit, kok ve tozlu tücnan ve çira- lik odun ve kombunet ve araba depo- ya ait demirbaş — gibi eşya açık art- tırma şuretile 9-6-1935 — pazar günü SA LA do zanillkime '“"“ltına:ıı ve meskür günde işbu satış bitmediği surette 10*L1-12 Haziran pazartesi salı, çarşamba günleri saat 14 de ve 13-6-935 perşembe günü 9,5 dan İti. baren satışa devam olunacağından is teklerin kanuni harç kendilerine ait olmak Üzere gösterilen tarihlerde ma hallinde hazır bulunmaları ilân olu- nur, (11916) , DS T . AR İKENDİ Nerkistden Bir Parça Dinledik! Geçen akşam, İstanbul rad - yosu, bize “Kızılay,, yedi günü dolayısile, bir piyes dinletti, Amatör gençlerin oynadıkla- rı, yahut yalnızca söyledikleri bu piyese, en az, yüz sene önce kilerin dili bir tutkal gibi ya - pışmıştı. Köylülerin, enderun şivesile konuşturulduğu bu piyesle özdi Tin alıp yürüdüğü bir çağda, a - caba kimlere hitap ediliyordu? Bunu bir aralık çocuğuma din - letecek oldum. “Baba, bir şey anlamıyorum!,, diye sızlandı. İçinde öyle ağdalı terkipler vardı ki, Nerkisi mezarından kalksa hiç şüphe yok, bunu ya- zana candan bir aferin sunaca - &1 gelirdi. Edebiyatı cedideciler bile, köylüleri biribirlerile bu kadar ıl:or:;.ı konuşturmaktan çekinir- erdi. İstanbul radyosu, öz dil sava şına giriştiğimiz günlerin için - de, “Kızılay,, sevgisini içimiz- de kökleştirecek daha özlü bir | piyes bulamaz mı idi? diye dü- şünüyorum. Salâhaddin GÜNGÖR ILAN SATILIK 30 ton istiabında — muş. Petrol ile işleyen “PARSONS,, markalı, 8 silin motörü havi, Uzunluğu 23.75 metro Genişliği KA8 n a Sür'ati 12 mil Masif akaju ağacından - bir salon, bir halâ, bir büfe ve saire, 4 ŞERAİT MÜTEDİL ÇAlime 'ı:ı)_ ğ *2-3 numarada müracaat, (3091) 3229 Istanbul ikinci icra memurluğundan : . < İpotek cihetinden paraya çevril mesine karar verilen ve — tamamına (5405) beş bin dört yüz beş lira kıy- met takdir olunan Fındıklıda Perizat hatun mahallesinde Dolmabahçe cad- desinde ve Nazlı çıkmazı sokağında kâin eski 35, 1 yeni 33, 33/1, 3 nu- maralarla murakkam maa aralık biz evin tamamı açık arttırmaya kön- muş olup 1-7-935 günlemecine rastla. yan pazartesi günü saat 14 den 16 ya kadar dairemizde açık arttırma sure- tile satılacakdır. Arttırma bedeli tak- dir edilmiş olan kıymetin yüzde yet. miş beşini bulduğu takdirde mezkür gayri menkul alıcısı Üstüne ihale olu. nacakdır. Aksi halde son — ârttıranım antı yerinde kalmak üzere arttırma önbeş gün müddetle uzatılarak 16-7-935 günlemecine rastlayan salı günü saat 14 den 16 ya kadar yine dairemizde yapılacak olan açık art- tırmasında mezkür gayri menkul en çok arttıran üstünde bırakılacakdır. Arttırmaya girmek isteyenlerin yüz. de yedi buçuğu nisbetinde pey akçe- si veya ulusal bir bankanın teminat mektubunu vermeleri lüzımdır. Hak- ları tapuya kayıtlı olmayan — ipotekli alacaklılarla, diğer alâkadarların, irti- fak hakkı sahiplerinin bu haklarını ve hususile faiz ve masarife dair olan id- dialarını ilân tarihinden itibaren yire birlikde dairemize — bildirmelidirler. Aksi takdirde hakları tapuya kayıtlı olmayanlar satış bedelinin paylaşma- Sına giremezler. Mezkür gayri men- || kulün nefsinden doğan bilcümle ver- gi mükellefiyetleri borçluya aittir. Da ha fazla malümat —almak İsteyenler 3-6-935 pazartesi gününden itibaren dairemizde açık ve asılı bulundurula- cak olan arttırma şartnamesini — ve 934:7366 No Ju dosyasında mevcut ve mezkür mahallin — evsal, mesaha, Vesairesini gösterir vaziyet ve tak- diri keymet raporunu okuyup anlaya- bilecekleri ilân olunur. (11912) — KENDİ dirli, 120 ilâ 140 beygir kuvvetinde mi gün zarfında evrakı müsbitelerile | | HOCANIN İEKERLEMELEĞI ——— —©— Sen, Ben, Bir de Merhum! Nasraddin hoca karısşımı dul olarak almışmış. Her gece karı koca yatağa çekildikleri zaman kadın bir düzüye eski kecasını anar ve içini çekerek: — Ah merhüm ah!... Der dururmuş. — Hcca buna bir hayli sabretmiş... Fasat gör müş ki, karısı eski erkeğini an- maktan vazgeçmiyor... Bir gece gene kadın: — Ah merhum ah! Her hali başkaydı. Deyince hoca söze başlamış: — Yahu! bu yatak bize dar geliyor, sıkıldım.., Ha; 1adıl taydan çıktı. Bur:unla eskiden ma günü dinlenirken, şimdi pazar günü dinleneceğiz. —der eski şe- yin değişmesine körkörüne karşı koymak isteyenler belki buna kar ge da söz ederler; bunda bir din kohusu ararlar. Bu olduğu gibi boş ve aptal bir düşüncedir. İslâm dini cuma günü çalışmayı yasak «etmiş değildir. Tatil gününün cu- madan pazara geçmesinden dola- yı cuma namazını kılamıyacağın- dan korkar görünenlerin çoğu ca- mie ayak basanlardan olmadığı || vöyle dursun, cuma tatili kanunu ile haftada bir gün dinlenme mec buriyeti konduğu zaman harşı ge len de gene aynı çeşitten adamlar dır. Demek isteriz ki din namazı tembelliğe bahane olsun diye bu- yurmamıştır. Daha unutmadık ki; bugünkü devrime içlerinden uymak istemi- yenler, halife desrind? cuma gün- leri dükkânlarını açarlardı. Gene © devirde resmi daireler pazar günleri bomboş, Filen kapalı idi. Diyecek şu ki; bir tatil günü lâ - zımdı. Bunun için de dünyanın dinlendiği günü seçmek en doğru KUNUNÜ en SN eV MiZE ÇATIYO NeDersiniz? LA TA.:TATIRI ylıdır söylenip duran hafta | yollidi, #uyeldeaiy masseı ae | 30-8. RUZ| — Neden dar gelsin? İki ki- şilik koca döşek... — Evet ama üç kişi sığamı » i;oruz. Sen, ben bir de merhüm. ikimizden birimiz yataktan çık- malıyız. Ya ben, ya merhum! demiş. o İnsanların çoğu eskiye bağ « lıdır. Geçmişte büyük tatlar a - nar. Hiç bir zaman bugün düne yaklaşamaz. Bu bir karakter me selesidir. Lâkin, yeni fikirlerle, yeni yaşamanın bize yüklediği vazifelerin icaplarıyla bu eskivi anıp ona yanmak birlikte gidee mez, geçemiyeceğiz. Kanun kamutay da görüşülürken şeher ve kurbar bayramları günlerinin azaltılma sını ileri sürenler oldu... Böyle baş kaları hesabına cömertlik edenle- re rastgelinir. Bercket ki - İçişler Bakaru “halkın alıştığı bayramla- rı değiştirmekte Fayda olmadığı nı” söyliyerek işi kapattı. Biz bütün kuvvetimizle inanıyo ruz kiş bu iki bayramın kökü din. den bile gelse artık bizde ulusal bir çeşni almış ve hele halk “kü- me” sinin bu yüzden ekonemik bir oynaşma yapmasına vesile ol- müuştur. Bunları ne kaldırmak, ne kısaltmakta gerçekten fayda yok tur. Zaten işimiz başımızdan aşmı: ta değildir.. Dünyanın en çalış kan ulusu sanılan İngilizler haf tada beş buçuk gün hattâ beş gür çalışırlar. Cumartesi öğleden Pa zart--' sabah veya öğleye kadaı işlemezler. Bununla beraber dün yanın en zengin yurdu da oradı dır, Hüner vücudü yıpratarak de Şil, hayatın tadını eme eme çalış- madadır. Biz böyle düşünüyoruz Siz ne dersiniz? ER MEYDANI Bugün ilk matineden itibaren “ SARAY SiNEMASINDA 2 film birden: Görülmemiş bir muvaffakiyet kazanmış olan Şarkı, Dans, nükte sahnede 100 genç kız | Oynıyan: sevimli ve eğlendirici artist EDDİE CAN- TOR İlâveter: KUK ARAÇA' nın devamı | LE Suvareler: Saat 9 da başlar z . — Bugün matinelerden İtibaren FF>>>A | iPEK sineMmasınDbDAa | | Birinci sınıf iki Fransız filmi dirden: | GECE YARISI KLÜ- BÜ. CLARK GABLE İNCİLLİ KADIN BRİGİTTE HELM ve JEAN GABİN