Gündelik KENDİ KENDİMİZE F.R. ATAY Bütün ömürleri Avrupa endüs- trisini beslemekle geçen sömür- geler gibi, evimizin kiremidine, oturduğumuz iskemleye, giydiği- miz çamaşıra kadar, her şeyimizi dışarıdan getirtirdik. Şimdi da- mımızı kendi toprağımızla örtü- yoruz; eşyamızı. kendi ağaçları- mızdan yapıyoruz; kumaşlarımızı kendimiz dokuyoruz. Fakat bu ilk devirde te işçileri yabancılardı; onları da memleketlerine yolla- dık. İlk-ma ddelerimiz gi- bi, işçilerimiz de türktür. Endüstri üretmenleriyle, kü - çük ertiklerde çalışan türk işçile- rinden şunu *“Kalite yoksunluğu çekmiyeceğiz Ormanlarımızda hin - ları bulunmayabilir. Fakat türk meşesi, meşe Avrupa'da işlendiği gibi işlenecektir. E iz eyi boya- nacak, eşyamız sağlam ve rahat yapılacak, parkelerimiz temiz dö- şenecek, her şeyde özen ve teknik tam ve kusursuz olacaktır. Belki her çeşid kumaş çıkar- mıyacağız. Fakat çıkardıklarımız- da ne dokuma, ne dikme kusuru isteriz. İşte ve işçilikte en büyük kültür, kalite dir. Eski türk işçisi, en başta, bir kaliteci idi. Onların yaptığı kaşıkları - ve ta- kunyaları bile şimdi vitrinlerimi- koymaktayız. Türkün dikdiği sökülmez, dokuduğu yıpranmaz, çattığı kabarıp ayrılmaz olurdu. Eski türk işinin vasıfları, ancak, ingiliz işinin vasıflariydi Türk iş- çisinden bu vasıfları yüzde yüz isteriz. Yaabncı işçiler burada fiat vurguncuları idiler. Türk işçisi Fiat düşürecektir. Gündelik eşya, geyim, evimizde ve üstümüzde kullandığımız şeyler eyi ve ucuz olacaktır. Eğer size Türkiye'de son yıllarda eyi boyanmış bir ta- van, eyi döşenmiş bir kaldırım, eyi yapılmış gündelik eşya olma- dığını söylersek, bunu, bir gurur davası yapmayınız: hemen bu- günden önüne geçilmek lâzım ge- len bir onur davası yapınız. Teknik, bahçemize fidan dike- cek bahçıvana kadar girecektir. Biz gümrük dıvarlarını kurup, yeni endüstri kurmağa başlıyan memleketlerde fiat ve kalite işle- rinin ne derin buhranlar doğur- muş olduğunu, komşumuz Rusya- nın deneçlerinden biliriz. Bütün Rusya sokaklarmı, bir gün, “ka- lite! kalite!,, diye haykıran aliş- ler kapladığını biliriz. Dostumu- zun bu uğurdaki savaşlarını ve aldığı sonuçları göz önünde - tut- malıyız. — & aa — kali- şimdi istiyoruz: Her gün beş kelime Ulus baştanbaşa kilavuz kelimeleri ile çıkıyor. Türki- yede çıkan gazete ve dergile- re her gün verilen 5 er keli- melik listeleri de yazıyoruz. Bu listeyi basan gazete ar- tık bu kelimelerin osmanlı- calarını kullanmıyacaktır, ON BEŞİNCİ LİSTE 1 — Muvatık 1 - Oydaşık, 2". Onay, 3 - Yerinde, uygun Muvafakat etmek Oy - daşmak Örnek: 1 - Bu meselede si- zinle oydaşık değilim. 2 - Bu önergeyi onay bulan- lar ellerini kaldırsınlar. 3- Bu hareketiniz benim (Somu 2 inci sayıfada) 30, MAYİS 1935 PERŞEWBE ULUS ! Atatürkün gezinlisi İstanbul, 29 (A.A.) — Cumur Başkanı Kamâl Atatürk bugün sa- at 16 ile 18 arasında Boğazda bir gezinti yapmışlardır. Bakanlar Kurulunda Bakanlar Kurulu dün de saat 17de toplanmıştır. Azat günleri kanunu çıkıyor Azat günleri kanunu Cumur Başkanlığınca onaylanmıştır. Kanun 3 haziran 1935 pazar - tesi günü resmiğ gazetede çıka - caktır. Kanunun hükmü çıktığı ta- rihten başlıyarak yürüyeceğine göre, 7 haziran 1935 cuma günü resmiğ dayreler, kurumlar ve özel yerler açık bulunacak, 8 haziran cumarlesi günü öğleden sonra ile 9 haziran pazar günü yeni kanuna göre hafta azatı başlamış olacak- tır. Fransa ile tecim anlaşması Bozulan fransız Modü vivendi- si, 1 temmuza kadar olmak üzere biraydaha uzatılmıştır. Fransa ile hükümetimiz arasında yeni te- cim uzlaşması bağıtlanması için Paris'te yapılacak konuşmalara hükümetimiz tarafından Ekonomi Bakanlığı yönetgeri Faik Kurdoğ lu ile Türkofis baş danışmanla - rından Burhan Zihni gönderi cektir. Delgelerimiz, haziranın or- talarıma doğru Paris'e hareket edeceklerdir. Türk - bulgar tecim anlaşması Memleketimizle — Bulgaristan arasında olan tecim anlaşması 15 haziran tarihine kadar uzatılmış - tır. Zonguldak limanının yapılması için Zonguldak limanını yapmak isteyen ingiliz Vikers Metropoli - ten şirketi oruntaklariyle Bayın - dırlık Bakanlığı arasında konuş - malar devam etmektedir. Orun - taklar dün Bayındırlık Bakanı Ali Çetin Kaya ile görüşmüşler ve son- radan da Finans Bakanı B. Fuad Ağralı tarafından kabul edilmiş - lerdir. —a 0 Adımız, andımızdır Atatürk Hava Kurumuna 10.000 lira verdi Atatürk, türk hava kurumuna on bin | ni bilenlerin başma geçmişlerdir ve demişlerdir ki: zamanlarda memleket tehlik “— Bu ulus en zor rerek hava devlerine eanla, başla koşmuştur. İstediklerinden daha fazlasını ba- şaracaklardır. Tuttukları yol doğrudur... Ulusal kalkınma ofisi kalktıktan sonra durum Genel grev tehlikesi var -B. Ruzvelt çare arıyor - Amerikan kamoyu ulusal kalkın- | manın kalmasını istiyor .. Vaşington, 29 (A.A.) — Hü . kümet adamları ulusal kalkınma ofisinin tüzüklerini bozan yü ına karşı almması irleri gizlice incele - Söylendiğine göre bu tüzükler- den bir kaçının ve hele işçilerin haklarını koruyanların yürürlük - te bırakılması için parlamentodan yeni bir kanun çıkarılması düşü - nülmektedir. Yüce hakyerinin ka- rarı işçiler arasında büyük bir kü- sü uyandırmış ve genel grev tehli- kesi başgöstermiştir. B. Ruzvelt çare arıyor Vaşington, 29 (ALA.) — B. Ruzvelt, parlamento ve Senato fi- nans komisyonları başkanları ile N.R. A. nın temel prensiplerinin kurta ası işini görüşmüştür. Amerikan kamoyu ulusal kalkınmanın yıkılma- masını istiyor Vaşington, 29 (A.A.) — Pat- ronlar ulusal kalkınması yönetge- ri tarafından konulmuş olan bu - günkü gündelikleri brrakmak is - temediklerinden bütün Birlöşik Amerikadaki asfaltlı kömür mağ- denlerinde çalışan işçiler birliği 17 haziranda genel grev - ilânına karar vermişlerdir. Bu kararın tersine olarak Det- (Somu 3.'cü şayıf — — v<<xamaarra - © - aa —— — — TÜRK - SOVYET DOÖSTLUĞ UNUN YENİ BİR GÖSTERİSİ Memleketlerine dönen sovyet artistleri gördükleri büyük ilgiyi vetürk devrimi- nin eşsizliğini anlattılar B. Vasf Çınar; Türk Sovyet dostl uğunun büyük değerini anlattı. Moskova, 29 (A.A.) — Büyük Moskova tiyatrosunda, Türkiye'de yaptıkları geziden dönen Sovyet artistleri bir konser vermişler ve bu konserde Türkiye Büyük Elçi- si, elçilik ve dışişleri komiserliği ileri gelenleri ve basın delgeleri hazır bulunmuşlardır. Türkiye Büyük Elçisi Vasıf Çı- nar hükümet locasında gözükür gözükmez salonda şiddetli bir al - kış kopmuştur. B. Çınar kendini alkışlıyanları locadan selâmlamış Frangı kurtaracak yetki kanunu hazırlandı Sosyalistler kabineye yetki verilmesini istemiyorlar - Radikallerde de ikilik var - Borsada Paris, 29 (A.A.) — Hükümetin parlamentodan istediği yetki hak- kındaki kanunu gerektiren ıcbqb- ler projesinde frangın durumu ile ekonomi, ve büdce dumnıları.n dan paranın değerden düşürül - mesine karşı tedbirlerden ve arsı- ulusal bir durluk paktından bahs- olunmaktadır. - j 1. — Fransadan şimdiki altın çıkışı devam ederse frank tehlike- ye düşecektir. Sağlam paralara : Holanda ve İsviçre paralarına - hücum etmiş olan arsıulusal spe - külâsyon şimdi de franga saldır mışlardır. Banun etkileri içerde, devlet sehimlerinde ve hazne bo - nolarının ödenmesinde kendisini göstermiştir. 2. — Devam eden buhrana karşın ekonömi alanında korku için hiç bir sebeb voktur. Ekono - durum mide kalkınma vardır ve azalmaktadır. 3. — Asıl tehlike büdce açı - ğındadır. Bu, genel borçları ağır- latarak frangın değerden düşü - rülmesi iktimaline dayanan spe - külâsyon için iyi bir hava yarat - makta ve para için bir tehlike ol- maktadır. Genel borçlar her yıl büdceye 3 milyar frank yüklemek. tedir ki devlet bunu daha Fazla ar- tıramaz. Büdce açığına karşı alı - nacak tedbirler altın çıkışına kar- şı tedbirlerle birlikte yürümelidir. 4. — Hükümet frangın değer - den düşürülmesine karşındır. Her hangi bir devaluasiyon, ancak ge- nel borçları o da kısa bir zaman için, hafifletebilir. Fakat ulusu fa- kirleştirir ve büdee açığının kapa- (Sonu $. inci sayıfada) işsizlik ve teşekkür etmiştir. Tiyatro asdi - rektörü Arkanof Sovyet artistleri- nin Türkiye'de bulundukları za - manı anlatmış ve gerek hükümet çevenlerince, gerek halkça artist - lere yapılan çok yürekten kabul - den bahsederek bu sevgi gösteri lerinin iki ulusu biribirine bağlı - yan sıkı dostluğu bir kere daha meydana koyduğunu söylemişti. Konser; artistlerin Türkiyede- ki programlarının aynı olmuş ve büyük bir başarık kazanmıştır. Konserden sonra, tiyatro direk- törü Mütnik tiyatro büfesinde bir supe vermiş ve söylevinde Türki - yeyi ökecesine güdemiyle yeni ye- ni başarıklara götüren büyük ön - der Atatürk'ün şerefine kadehini kaldırmıştır. Verdiği cevabta Türkiye Bü yük Elçisi, zor günlerde doğan, Türk - Sovyet dostluğunun ilerle (Sonu 3. cü sayıfada) Gelecek ihtimaller her şeyden evel bü- yük devletlerin sıysaları ile belli olur. Bü- yük devletlerden her biri geçen seneki tay yare büdcelerini bu sene en az iki misline yakın artırmışlardır. — İsmet İnönü Her yerde 5 kuruş Kronik. Aykırılar ATAY “Roman,da şu sözü kullande #üm için kendimi her gün daha fazla haklı buluyoram: D e mokrasi şeriati! Dikkat ederseniz bizim partb nin adındaki halk ve okla rından birindeki halkçılıh davasiyle uğraşıldığımı görmezsi. niz. Bu demokrasi sözünde eshi şerlat — klişesinin sırrı ve — tılısımı bulunmuştar. A y ka r ı'lar için, sizden olmıyarak, ve sizden görü- nerek, kendi silahınızla sizi var. elverişli buldukları dema- mak için, en pusa demokrasi gojilisi'dir. Bilseniz bunan altında neler ve hepsinin başında, halla forum arenlerinde döğüştüre dö- ğüştüre, yüz sınıfa ayırmak, bin parçaya bölmek, ve 6 oku birden kırmak var. Geçenlerde genç demokratlar. dan birinin yazısında şu sözü okea dum: “Biz. yerine göre devletçiyiz!,, Fakat aynı arkada» şa sorarsanız, ka'nın şeddesi va re'nin yedi elif çekilişiyle demok- ratız. Sakın sözün büyüsüne ha. pılmayınız: Bu, onların ağzından, liberaliz, demek. var kısaca, tir. Ekonomiyi - bırakınız, — Fakat hiç olmazsa sıyasa liberalizmi! Bunun sınırı nerede olduğunu söy- ler misiniz? Liberatler, meselâ, ne hakla eğer kalmışsa padişakçıla: ra, eğer varsa islâmcılara da, cu- muriyetçiler kadar örgenlik ver. miyecekler? Demagojiye karşı kendi bay- rağınızı gösteriniz ve dört vasıfta bütün kavvetinizle durunuz: Biz cumuriyetçi, halkçı, devletçi ve devrimciyiz! Halk Partisi erkeda kaldıkça, bütün sıyasa hareketle- ri ancak bu çerçeve içine sığabil- diği kadar özgendirler. Biz, köşesinde oturan şeriatçı- lar gibi, Türkiye halkının bin par- çaya bölünüp, içinde gelişi güzel avlanmalarına elverişli bir bula- nık su haline gelmediğine, gene kendi köşelerinde, eseflenip du- ran liberallere de bir şey dediği - miz yoktur. Yalnız bunlar, bi zim bayrağımızı, sokak donanma- larında kullanmasınlar! Biz büyük bir devrimcinin şu sözünü severiz; “Tek doğru olan politika, prensipler politikasıdır!,, Ve hiç bir zaman anlaşıdcılığa düşmek istemez. BUGÜN Üçüncü - sayıfamızda *Hava tehlikesini bilen üye,, yazılanlar Rus artistleri Ankaraya geldikleri 2nman kendilerini karşılryanlar — arasında