EGELİLER! Acaba Neden Manis: İkinci Ekmek Bulunamıyor Manisa Belediyesi un fabrikasını biraz da kendi istediği nümu- | neye göre çalıŞtırmaIgdırl Manisa tırınları ikinci nevi ekmek çıkarmıyacaklar mı? Manisa'dan bize gönderilen İr mektupta deniliyor ki: | “Burada bir “ikinci nevi ek - Mek” derdi başgösterdi ve or - ta halli şehirlilerle rençberleri bir düşüncedir aldı. Evet... Bu ir derttir. ve düşündürebilen ir derttir; zira bundan sonra burada ikinci nevi ekmek bul - Mak — imkânsızlaşmış bulunu - yor.,, İkinci nevi ekmek, yalnız u- Cuz olduğu için değil, bazı kim- selerin beğendiği bir çeşnisi ol- duğu için de bir şehirde ilk pi- lânda göze vuran gıda ihtiyaç - larından biridir. Acaba neden Manisa'lılar koskoca şehirleri içinde bundan sonra bu nevi ek- Mekleri bulamamak felâketine ııgra_mnş bulunuyorlar? Bize mektup gönderen oku - YüçüMÜZ hana SeAsrla ivek aeir. , “Belediye doktoru her hangi ir sebep bularak kendisine gön derilen ekmeklerin nümüneye Muvafık — olmadıklarını ileriye Sürüyor ve derhal fırmlardaki | :mtün ikinci nevi ekmekleri top- attırıyor. Halbuki düne kadar tkmekler hep bu şekilde çıkı - 'Yorlardı ve nümuneye muvafık Olmadığını söyleyen bulünmu - Yordu. İşte bu tuhaf! Belediye doktorunum fırıncı- İara bir kastr mı var ki ikide bir ’k:umuney: muvafık ekmek çı - Ttmıyorsunuz!,, diye bir ba - ::'iııe bulup onları zarara ve hal- ı_ıkınnya soküyor? h.ğer mektubun - içinde daha Şeniş izahat bulunmasaydı ak- 'Üimıza gelen ilk düşünce bu ola - Saktı. Fakat mektubu yazan şu * )'eoyr: de yapıyor: İ lun istediği ekmeği - bfh'nek için hamura kîuylı:ıı::x izimgelen cinsten unu Manisa Diyasasında bulmak mümkün Ş:İl_ldir. Manisa'da bir tek un iğnrıı_mı vardır. ve bu fabrika i nevi un diye bugünkü ek- ;;k!cn'n yapıldığı unu çıkarı - » Ve bu fabrikadan o dokto- M istediği nümunaye göre un arması rica edildiği zaman Man cevap şü oluyo: İkinci nevi ekmek istiyon Manlsalılar bu güzel gehirde otururlar | ı “— Benim unum işte budüur. İsterseniz alırsınız, istemezse - niz almazsınız. Ve almadığını” takdirde biz yalnız birinci nevi un çıkarmağa başlarız. Bu kat'i cevap karşısında fı- | rıncı ne yapsın? Piyasaya ikinci ) ekmek çıkarmağa mecburdur; İ çünkü alıcısı çoktur ve tabil es- | ki müşterilerini kaybetmek te | istemez. Belediye reisi ile bele- diye âzaları ise elbette ki dok - torun verdiği rapora göre iş | yapmağa, hareketlerini fennînl puslasına uydurmağa mecbur Ki durlar. Şimdi ne olacak? — İş Ftrmcıya yapacak tek iş kalı- yor. Fabrika istenilen unu çıkar mayınca doktorun istediği nü - muneyi yapmak için hamurlara ; birinci nevi unu bol bol katıştır. rarı kesesinden ödemeğe mec - bur kalıyor. Zira böyle bir ha - murla yapılmış olan ikinci nevi ' ekmeğin kilosunu altı buçuk | ziyanlıdır. Buna bir çare? Mektup burada bitiyor. Düşündük. Bize kalırsa belediye doktoru » haklıdır. Halka ne olursa olsun / kötü ekmek, fennin beğenebile- ceği nümuneler dışında bir ek - mek yedirtemez. | Belediye reisi haklıdır, dok - ) torun raporu dışında iş görmek , istemez. Zira bugünün beledi - yecisi her — şeyden evvel fenne yuün eğmeyi kabul etmiş olan vatandaş demektir, » Fırıncı haklıdır; Zira ticaret demek, halka za- rTar vermeden kazanmak demek- tir ama, hiç bir zaman “halka zararlı olmamak için keseden ziyan etmek,, mânasına da gel- mez, Piyasada ikinci nevi ekmek bulamaymca sinirlenen halk müutlaka haklıdır. Zira bir buğ- day memleketinde, buğdaydan istediği çeşitte ekmek yapılma- dığını gi bir azaptır. / Gezintilerde bile, trenlere ü- çüncü nevi vagonları bol bol İ .B TARlÂrdeYdE YiT BÜYÜK bir za- |— kürüş üzerinden satmak epeyi | * İi M 45 den Manisa;a_â İzmirde . Açılacak Çocuk Yurdları Hepsi güzel .. Yalnız bir | eksik var: “Doktor!,, | Geçen yıl İzmirin muhtelif yerle- | rinde yedi çocuk yurdu açılmıştı. | Şüphesiz bu pek azdı, Yurtların Faydalı olduklarını gören İzmirliler bu yıl on altı yurt açmağa harar vermişlerdir. Bunlara mekteplerde | cılız kalmış olan çocuklardan ve | fakir köy çocuklarından 825 tanesi alınacağını da öğreniyoruz. İzmir Kültür Direktörü bu yurt- || lara hangi — mekteplerden — çocuk || gönderileceğini Izmir llbaylığı (1) || köycülük bürosuna birkaç güne ka- | dar bildirecek ve haziran sonunda | da yurtlar açılmış bulunacaklardır. | Şimdiden kamp kurmağa elveriş- li yerler hazırlanmıştır. Hekimler | le öğretmenler yurtları idare ede- || cektir. Cılız ve yorgun düşen ço- cuklar kamplarda altışar hafta ka- lacaktır. Kamp programı şudur: Her günün saat 8 - 9 da yatak- tan kalkma ve kahvaltı, saat 9 - 11 hafif oyunlar, saat 11 - 13 arasın- da rahatlaşmak ve öğle yemeği, S ( K Ceneral Dirik iç gezint. işlerini epyi ilerletti 13 - 17 arasında öğle uykusu ve akşam kahvaltısı, 17 « 19 arasında hafif oyun ve gezintiler, 19 - 20 arasında rahatlaşmak ve akşam ye- meği, 20 - 22 arasında okumak ve kısa söylevler yaptırmak, 22 -8 uy- katmayı düşünen vatandaşların idare ettikleri bir memleket par çasında halkın kesesine ve zev- kine göre ekmek çıkartılama - masrt bir hayli garip oluyor. O halde hatâ kimde? Hatâ, leğer bize gönderilen mektuptaki yazılar baştan başa doğru ise| fabrikaya aittir. A - caba fabrika neden istenilen u. nu çıkarmamakta ısrar ediyor? Ve acaba nasıl olüyor da dokto- runun raporuna dayanarak fi - rıncının ekmeklerini -toplatan belediye, kendi dairesi içinde bulunan bir fabrikayı istenilen unu yapmağa, ama derhal yap - mağa ve piyasaya çıkarmağa mecbur edemiyor? Fırımcrların bu vesileden ek- mek fiyatlarını yükseltmek is - temeleri de hatıra gelebilir. Fa- kat biz, ekmek fiyatlarının yük- selmesine meydan vermeden ve fırıncılara ziyan ettirmeden bu işin halli çaresini bulduğumuzu zannediyoruz ve tekrar ediyo - ruz: Fabrika istesilen unu çıkar - idır. || — Seferihisarda da yine bugünler- | N BU SAYFA S İZİN İGİN.. 9 N Ödemiş bir efeler diyarı idi... Ama efelik genç kızlara saldırmak demek değildi Seferihisarda | Bir dağ başında ' | İşkence yapıp Güllü'den | | Para almışlar! | de bir çadır basmak hadisesi ol- | | muştur. Türkmen dağında Yörük | | Osman'ın çadırını Basmışlar ve | | karısı Güllü'ye işkence yaparak | | paralarını çıkartıp - almışlardır. | | Tabü bu haydutluğu yapan Emin- | | cik oğlu İsmail “ile arkadaşları Yusuf ve Eyüp yakalarını adliye- | Üden kurtaramıyacaklardır. Hele | bundan evvel de yine bir hırsız- | |lık yaptığı ve bu yüzden bir va- | | tandaşın kanına girdiği anlaşılan | Emincik oğlu kendini kötü bir | bir akibete doğru sürüklemekte - | dir. Bütün bunlar eskiden iktisadi | | varuretler yüzünden — olayorda. | | Şimdi çalışkan köylünün tepesin- | | e tafeyli yaşamak istiyen, bunu | | kolay ve kârlı bulan serserilerin | bir nevi derebeyliği yapmak iste: | melerinden oluyor. İ Halkevleri bunlara karşı büyük ' | bir seferberlik açmak merhalesi- | | ne gelmiş ve geç bile kalmıştır. | Ület otoritesi işi değildir. Devlet | | haydutluğa nefes aldırmamakta - | İK KA TERİ T (8 bire a rbu vak'alar... Ama, haydutlujğun | | Türk topraklarında hiçbir göste- | | viş yapamaması, bu hastalığın ba- Üzi serserilerin içlerinde türemek | | istidadını dahi gösterememesi lâ- | Dzmdır. Bu ise irşat meselesidir. | | Halkevlerinin köycülük bölümle- | | rimin işidir ve ideali olmalıdrı. l Kadına dağ başında işkence l' yapıp parasını almak, hiçbir mer- hametin alfettiremiyeceği bir gö | zü kanlılıktır. bi le üi el KİĞDÖK ku zamanıdır. Kamplar 300 - 850 metre yük- seklikte suyu, havası iyi yerlerde kurulacaktır. Çamlıklar tercih edi- lecektir. Çevrede bataklık bulun - maması şarttır. Şimal rüzgârları: nn tutmuyacağı yerlerde kurulma- St gereğendir. Deniz kenarlarında kurulacak kamplar da sert rüzgâr- lardan korunacak yerlerde buluna- cak ve kamplar oralarda kurula- caktır. Her kampta bir ilâç sandığı bulunacaktır. Hepsi mükemmel.. Yalnız her kampa değilse bile, biribirine ya - kır olan kampların hiç olmazsa iki- &i için bir doktor, ama mütehassız bir çocuk doktoru bulmak lâzım- dır. Kamplarda birer ilâç sandığı bulundurmak, nihayet baş ağrısı için bir hap veya bir yeri sıyrılan bir yavrunun “tetanos” a tutulma - ması için bir parça tentürdiyot sür- meğe yarar. Bu kamplara kimleri götürüyo- ruz? Zaten etlız ve sısha olan yav- ruları değil mi? O halde bunları bir mütehassıs doktor gözü altında bulundurmaktan daha tabü ne ola- Bilir? Bununla beraber geçen sene yedi yurt açan İzmirin bu sene on altı yurt açmak gayretini göstermiş olmasını tebrikten kencimizi ala- mayız. Ve sanırız ki, bu sene 825 çocuğa bakanlar, beş yıl sonra bu- nun on mislini barındırabilecek kamplar kurabileceklerdir. Amaaan doktorları ihmal etme - meğe bahunız ! (X) Vabilik. AM İ >Ödemiş Ovalarında Ve Dağla- rında Kadının Güzellik Ve Genç- Bu iş yalnız bir jandarma ce dev- || İ| yalnız kendini Son ay içinde, biribiri ardın- dan çıkanı iki kanlı hâdise ile Ö- demiş, artık hâtıralarımız ara - sma karıştığını sandığımız eski günleri bize, gene yaşatır oldu. 1 — Öğemiş'in Yenikö çobanlık eden Hamza oğ zet, sürüsünün başında ölü ola- rak bulunmuş. Zabıta işe elatın- ca öğrenilmiş ki bu cinayet Ö - demişin içinde Yağlı mahalle - ginde oturan Mehmetle Yeni - köyden Arif oğlu Mustafa ve Tire'nin Kızılcaavlu köyünden Hasan tarafından clbr yapılmıştır. Acaba bu üç arkadaş neden bir zavallı çobanın kanına gir « meyi göze aldırmışlar? Zabıta buna da şöyle cevap veriyor: "ğl:nle öldürenlerin arasın « da ötedenberi kadın yüzürden belirmiş bir dargınlık vardı. Bu gıcır gicir yeni bir hâ dir. Buna bağlamak istediğimiz hâdiceşri ise arirlk - mamlakette Dilmeyen kalmadı. Ş “Ödemiş'e yetmiş kilometre uzakta, ve dağ başında bir kö - yün, yani İğdeli köyünün kızı olan ÂAyşenin,, tek başma yap - “tığı cinayet... Güzel cinayet... İğdeli'nin güzel kızını tahli- ye ederken Ödemiş adliyesinin müdafaa etmiş bir vatandaşta suç görmediğini || değil aynr zamanda kafasını, :| vücudunu ve güzelliklerini iste- | diği gibi kullanmak hakkına sa- hip olan Türk kadınmım, kadın- ların esir ve cariye olarak satın alındıkları, kümeslerde tavuk - lar gibi saklanıp, dövülerek is- tenildikleri, devirden artakalan bir düşünceyle zorla sevmeğe, korkutularak, kaçırılarak avuç avuç sevgi dağıtmağa mecbur edilemiyeceklerini de gözlere vurmak istemiştir. Ödemiq bir efeler diyarıydı. Efe bir hırsız değildi, Efe bir katil değildi. Efe Osmanls İmparatorluğu- nun derebeyi sistemi karşısında liğini Yobaz Saldırışlardan Kur- tarmak Kime Düşer! İyi, çalışkan ve mert olan Türk kadınları... isyan eden namuslu vatandaşın sembolü idi. Fakat düşkünlük devrimizde- ki her şey gibi bu da düşe düşe ddi bir soygunculuk, bir gözü - kanlılık bayağılığına inmişti. Efe kız severdi, fakat ancak ü seven — kızı kaçırmak macerasına gözyumulabilir ve bunun bir destanı olabilirdi. İs. temeyen bir kızı kaçırmak, eli kolu bağlı bir haldeyken üzeri- ne saldırmak, yalnız ona yapıl - mış bir işkence değildir. Dün - yanın en mert — delikanlılarını yetiştirmiş olan Ödemş'in iyi in- sanlık ve erkeklik hâtıralarına karşı da affolunmaz bir haka rettir. e Bu iki üç münferit vaka üze- rinde eski zihniyetin devam et- tiğini zannettiğimiz için durdu- ğumuzu sanmayınız. Biz, yalnız Ödemiş'in çok ça- lışkan Halkevine şunu söyle - mek istiyoruz: — Biraz gayret... Az daha gayret ediniz! “Ödemiş" in ova larında Türk kadınınm güzellik ve gençliğini yobaz saldırışlar- dan tamamen kurtarmak sizin başaracağınız iştir. Denizli mekteplerinde yer ol- madığı için tahsil çağına gel - miş tam (29454) çocuk evlerde oturmak ve tahsilsiz kalmak tehlikesinde bulunuyormuş. Gene bu vilâyette yapılan son istatistikler gösteriyor ki mek- teplere devam edebilen mes'ut çocukların sayısı (3560) 1 kız ve (9264) ü erkek olmak üzere ancak (12824) müş. Bu ancak kelimesini cumhuri- yetin kültür işlerindeki yürüyüş hızını tada tada şimardığımız için kullanıyoruz. Zira şimdi yalnız Denizli vilâyetinde bu kadar çocuğa mektep bulundu - ğu halde evvelce bütün bir orta Anadoluda bunun yarısı kadar çocuğu okutacak mektep yok - tu. Fakat biz “nisbet ve imkân,, denilen “idaerci maslahaet,, cılık ' Denizli Çoc Ka aa aaenamsn ae aa l ukları İçin a | istiyoruz ki Denizlinin bu mek- ı tepsiz (29454) çocuğu da mek- | tepli haline girsin. Bunu nasıl yapabiliriz? Bize kalırsa bu, yalnız bir De- nizli vilâyeti işi değildir. Mem- leketin her tarafında mektep bekleyen sayısız çocuklar var. Zannediyoruz ki bunu artık yalnız devlet bütçesi işi olmak - tan çıkarmalıyız ve biraz da dol- gün vatandaş — keselerinin ko - nuştuğunu işitmeliyiz, Köylüte. rin, kendi köylerinde birer mek- tep yaptırmak için neleri varsa vermekten çekinmedikleri bir ğâvırdş zenginlerimizde de bir ayırlı iş yapmak,, modası bi lamalıdır. Ki Ça Hayırlı iş yapmak - isteyen - ler! Denizlide mektep isteyen Otuz bin çocuğu sevindirmek is- aaubtuğumuz icin | temez misiniz?