28 Mayıs 1935 Tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7

28 Mayıs 1935 tarihli Tan Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee 38.5.035 a ÖZ DIL rARN Y SA, Açık sözler Dinledik Her şeyi açık söylemek, ya - ağızla, söyler gibi görün - nekten iyidir. Açıkça söylenen Söz, ilkin belki korkutur, belki Sücendirir, işiten kimseleri bel- Si tasalandırır. Ancak, sonra - d'?n_. bünun neden apaçık söylen Üği anlaşılnca dinleyenler için Tdüşünmek, toparlanmak, atik “)'_mmıak sırası gelir. Bir ger- Seği, yalan örtüsü altında gizle- Meğe kalkışmakla, korku uzak- Tüurılmış olmaz. », İsmet İnönü uçak toplantısın- da, hiç bir yanını eksik bırak - haşlan bütün korkunçluğu ile, Z vadan gelecek tehlikeyi bil - itdi: — Uçaklarımızı en az (500) e ğ““mahyız Karalarımızı, her angi bir saldırışa karşı koru - Yabiliriz, — Denizlerimizde de Züçlüyüz, Yalnız, havadan ko- Pacak bir fırtınayı önleyemeyiz, dedi, hPi geçmisi söyleyen tarihin dıç—bu yaprağında, — Türke bir G:Ş"ımın bu kadar açık ve ol - BU gibi anlatıldığını görme - Ük, Balkan savaşından önceki ay- ;"'“h. ileri gelen politika adam- amız, her kovuğunda — bir ba- Üt fıçısi saklı, tenelerinde sün- çakılı olan Rumeli dağla- "_hl_. Uzaktan bir marul tarlası Ş 1 dümdüz ve yemyeşil görü - a“_f ve bize öyle gösteriyorlardı. '.'!'l_lk savaşta, tam dört yıl, bir “nize samanlı ekmeği — verip elimize — Alman dürbününü dtuşturarak işlerin toz penbesi Güğine bizi kandırmağa çaba- Tehlike uzakta değil, da değil, yanıhaşımız - Böyle başlan - kolay kestirile -" eiT iler, ş;ıü_ı sönu Ve b lekten klenen sonuç, kendini gös- Termekte gecikmedi. kor 'Bün ise, kendi varlığımızı aki A işinde, eski tutum ve İ g.ld.ışu benzetilemiyecek ea r ilerdeyiz. Karada ve de - Wac, © Sapasağlamız. Yalnız, ha- Dü'na Taz geri oluşumuz, İnö - ü yaratan büyük general'i n ürüyor. avalarımızın — boşluğund. bi a, alniz Türk uçaklarınm kanat ” duymak istiyorsak ü lerini yorsak ye- tJ’" _h.lvı yarışma girmemiz ıl"l’mn; çlnrpı;mzlan havada ,'qk. Uuluslar, topraklarında ikttmaza hak kazanmak için hü’we havada kendilerini Bgös- Y lerdir. İrtrer kuşlara karşı, kendi SŞumuzun il i- "Ezııı._ gagasını çelikleşti Salâhaddin GÜNGÖR ROMANI AAA YOS | 3, Birer votka daha içelim. & :u saate baktı. Yirmi döre U Var, ıı,ı'”'muıh& onu yeni bir ka- Ng:;tîıı'ı']ü: mv:tş değil, rakı içelim! Etti: y.::nı ağzım kokmasın.. di- Mez Eka içiyordum. Artık gel- Rakr içelim, sarhoş ola- X'*B.!lı'ımıı çağırdı: Ze rakı getir! R Rin Ba SAĞ rre dermak 2"'1 iş buz.. s:"h vurulmuşsun! N Uçarı çapkındın yahu. İ s:.,',“ tutuldun bu kadına?. hg'.“ 0=1ı ,edebılmek için t şecelık kadın böyle M İ KLAVUZ r İ | iÇIN DERSLER İ | Üstencilik Taahbüt — 1 - Yüken 2 #Üsten Büyük Britanya dl:ı:' ğ&u Bakanı, ilterenin Avruat ir yeni yü. &ğualnru girmek fikrinde olmadığı- öylemiştir. # Gi bü abeünüzle, bütün ulusa kazi gt ağır bir yüken altına girdiğinizi gGüşünüyor musunuz? Harp sonrasındanberi yükendiği - miz bütün dostluklara bağlı ve baytı kaldık. Dün gazeteye bağıtlı bir mektup yolladık. Arkadaşım harb gereçleri Üstenci. liği eder, Sü Bakanlığı üstencilerinden biri, dün gözet altına tar. Üstendiğiniz (üstünüze aldığınız) bu işi tam zamanında yapmalısınız. Bu misallerde geçen yeni kelimeler Gözet — Nezaret Gereç — Malzeme Bayrı — Sadık Bayrılık — Sadakat e ,İada — Gerit, geri verme, geri çe- virme mek, geri Tadeli — Geritli İadci afiyet etmek — Onalmak Tadeten takdim etmek — Geri sun- mak Bu mağazada hiçbir satılmış mal için gerit kabul edilmez. Dün aldığım çantayı bugün geri verdim, söylenen bu ağır sözü, W v« Dört kişi birer kıyıya otur- muşlar, konuşmuyorlardı. Her biri bir — yana dalmış... Uçtaki Hakkımda herkesin karşısında, geritmek isterim. Hastalığınızı haber alarak üzül- düm. Pek yakında onalmanız: dile- rim. İstanbul tüze sarayının son bi nizle olduğunuz plânları dünkü posta ile geri sunulmuştur. !li_u örneklerde geçen yeni kelime: itik — Bit şişman, sık solük alıyor, arada boğuk boğuk ök yordu... bür yanda sıska, sinirli olduğu ellerinin, — ayaklarmın durma - dan kıpırdamasından belli biri, kapının buzlu camına, bir de r yerde duran eski çantasma ba -! AO kıyor... İnçe biçimsiz kı - : şnlı söylemek — İyiliğine söye | lamak için arada bir mendilini lamı * he ağzına kapıyordu... l ee Söylemek — Yana “sörle-|/ " Ortadaki masza üztünde, bü - Lehtar — Yanat Aleyh — Karşı Aleyhte olmak — Karst olmak mâkylılı söylemek — Karşı söyle- ö — Kötülüğü neleyhinde söylemek ülüğ karışan keskin bir ilâç kokusu var... Merdivenlerde ayak sesle- ri. Biraz sonra kapı açıldı. İçeri, ;:-mk'cı kaşlarmın altında gözle- Aleyhtar — Karşın ri ldayan, bir denizci girdi. d'ğlşe: e: î kullanabileceğinizi san. | Kü bir baş esini verdi ora - önız kel « Fakat aşağıdaki | dakilerc... Kadif, ğa gö - misaller, küçük bir dil alışıklığı ile, Paria L ASINMA B3 mülü adamın yanına, bir iskem- le çekerek oturdu. Yavaş sesle | konuşuyorlardı. Birer sigara tel ———————H—— İyiliğe söyliyen kaybetmez. Size o kadar düşman sandığınız Ahmed, dün akşam bir toplantıda boyuna iyiliğinize söyledi. Bu meselede size karşınım. Özgenizden yana 3, özgenize kar- $t 2 kişi çıktı. Dünkü toplantıda dilergenizin ya- matları azınlıkta kaldılar, Bu örnekte geçen yeni kelimeler: Takdir — Dilerge Ekalliyet — Azınlık bg sözlerin türk cümleleri içinde ne xuıBd l;ıyn:yibüectğini gösterir. u Özgeden yana olanlar ellerini kaldırsınlar. Bu özgeye karşı olanlar ellerini kaldırsınlar. Kazanç vergisi için Öne sürdüğü- niiz değişkelerden yana drği!;:ıı.h. , Kürsüde her zaman benim fikirle- rime karçt söylüyorsunuz. Ne her zaman körükörüne yanat. lık, ne de gelişi güzel kargınlık edi- niz: Kanağatınızın doğrusuna gidiniz Bir düziye herkesin kötülüğüne âylemık, herkesi düşman edinmek- Görüyorsun ya şu dakikada ar- ' tık gelmesine umut ve imkân » yökken bile gözlerim yine kapı- dan ayrılmıyor. Bekliyorum. Etem İzzet BENİCE | Gelmesini istiyorum. Kalbim, —— 7 | damarlarım, düşünüşüm hep Uat üste beş kadeh rakıyı bir- beni, o gelsin.. diye zorluyor. den içince Ferid'in dili çözüldü. | Hele içtikçe o, onun hayali, onu — Refet. Ömrümde hiçbir bekleyiş beni daha çok sarıyor. kadına böyle birden tutulma- | “Ask ateşten bir gömlektir,, der- dırn, Hem daha hiç tutulmamış- | lerdi de gülerdim. Gerçek ateş- tım da, Bilirsin. Ben kadınlarla | ten gömlekmiş, nasıl ve nere- alay olsun.. diye konuşurum. | den giydim ben bu gömleği? Her gece bir kadınla berabe- Ferit bir tane daha içti. rim. Ertesi sabah zihnimde en | — Refet te içti ve sordu: küçük bir iz bile kalmaz. Fakat, — Kim bu kadın?.. buna birden tutuldum, birden | —— Bir kere kadın değil.. kız! bağlandım. Senin anlıyacağın Refet güldü: âşık oldum. Çapkım Ferid'in, — Peki kadm olmasın da kız kadın sarrafı Ferid'in ilk ve her | olsun. Fakat, kim, kimin nesi?.. geye baskın aşkı bu. Söylerken | — Ferit düşündü. Durakladı: utanıyorum. Nasıl bu tuzağa — Ben de bilmiyorum, Kim? düştüm ben? Anlaşılıyor ki, aşk | Kimin nesi?.. Hiçbir şey bilmi- dedikleri şey bir hastalıkmış. | yorum. İnsanda ne akıl, ne duyu, ne | — Adınrda bilmiyor musun?. şenlik hiçbir. şey bırakmıyor. — Biliyorum. Nesrin! Akla, fikre, duyguya, gövdenin | — Nerede oturuyor?.. bütün varlıklarına egemen olan — Onu da bilmiyorum! tek şey varsa hep o kadın. | Refet kendi başına bir kadeli (TAN) IN OYKUSU (HIKAYE, Delinin Düdüğ lendirdiler. Biraz sonra kapı ge- ne açıldı. Bu kez bir genç kız girerek dört yanına bakındı.Ka- kadife koltuğa gömülen iri a - | napenin bir kenarına ilişti... Baş dam, ayak dyak üstüne atmış, ! lar ona çevrilmişti. Denizci yan gözleri kısık, aralığından dört | gözle yeni gelene bir baktı son- yanındakileri süzüyor, Küçük | ra gene sözünü söylemeğe baş - bir iskemleye zorlukla oturan | ladı... Onlar konuşuyorlar, oda- dakiler süusuyordu. — Bir aralık küçük bir kız kapıyı aralayarak hastaların birine; : — Buyurunuz... Dedi. İnce üzün yapılr kız saygılı bir yürüyüşle çıktı,.. A- çık kapıdan biri gireük kızın — Oooof.... Başlar bu yeni gelene dön- dü... Bu yaşlı, yüzünde büyük yük vazo leylak dolu... Odanın | DiT göynü okunan bir adamca - havasında çiçeklerin kokusuna | B azdı... Bir dakika durdu gene kocaman bir: D — Oocoft... | — Ah bilmezsiniz benim der- Çekti... Sonra dört yanında - kilere kırk yıllık arkadaşlarıy - mış gibi anlatmağa başladı. Se- | sinde derin bir sızıltı vardı: dimi... Yirmi beş yıldır neler çe- kiyorum neler..,-Evlendik. Gül gibi tazeydi. Bir kaç çocuğumuz olunca, bizim karı — sapıtmağa başladı. Abuk sabuk - söylüyor, çocukları dövüyordu. Gezmedi. Bimiz hekim, deneç etmediği - miz ilâç kalmadı. Her gün biraz daha azıttı. Tam yirmi beş yıl- Gır bu deli karınan elinden neler çekiyorum.., Eksin kaldım... Sustu, Odadakilerin hepsi o- na bakıyorlardı. Son gelen kızın gözleri acı dolmuştu... Adam yuvarladı ve.. bir kahkaha sa- vurdu: — Tahaf şey! Sonra, devam etti: — Kim, kimin nesi, nerede oturuyor?. Hiçbir şey bilmiyor- sun. Sonra da âşık olduğunu söylüyorsun. Buraya ciddi lâf etmek için mi oturduk, yoksa alay mı ediyorsun?.. Sözünü burada kesti, bir sani- ye düşündü, yine söyledi: — Yoksa senin baktığın ka- dma ben demi bakarım... diye korktun? Konuştuğun kadın dünya güzeli olsa acaba başımı çevirir miyim!? Deli misin, ço- cuk muüsun?., Böyle yapacağını bilseydim, ne bu lâfı açar, ne de yanına otururdum ! Ferit, Refeti daha söyletme- di: — Böyle bir şey aklına geli- yorsa bir daha yüzüne bakmam. Sen benim kardeşimsin. Canı- mı, ciğerimi bile senden sakın- mam, Ve.. biraz daha sesini katı- lattı: — — Her şeyin doğrusı FAŞI — — — — 7 anr a aa aa — ae Baarm ea ea aan ae GEaRnen ea eee aRaa ae eee ee ea ae aman ö aa UGAAĞAKÜVVETERİ İ rüş eee aa güaü e gee ç GA aa KA AAA GF AAA TCT GA aa G AAA S ÇAA AA Gökte yıldızlar, denizde balıklar ve ormanda ağaçlar kadar çok uçağımız olmalıdır söylenmeğe aşladı: — Şimdi de ben — hastayım,. Yüreğim ağrıyor. Hekime onun için geldim... Yirmi beş yılın a- dı var. Deli bekçisi olmak kolay de; » — Üstelik son günlerde beni kıskanmağa başladı. Eve bir kadım girmesin, — gece oldu mu beni — boğmağa kalkıyor... Cebimde kocaman bir polis dü- düğü taşıyorum. Düdüklü deli bekçisi oldum.... İçini çekerek sustu. Kapı a - ralandı. Küçük kız onu çağırdı, Adam çıkar çıkmaz denizci kah- kahalarla gülmeğe başladı.Genç kız şaşırmıştı... Bir zavallı kö - tügüle gülüyorlardı. Oysa ki kendi yüreği — sızlamıştı... De - nizci durmadan — yanındaki ar - kadaşına söylüyor, gülüyorlar, söz arasında “delinin düdüğü,, kulağa çarpıyordu... . Genç kızı bir düşüncedir aldı. Yanındaki dertliler, hastal. lüyorum sana, Tersi şündü- ğün, sözlerimden aykırı anlam- lar çıkardığın için eseflendim! Ama sen benim böyle oluşuma avanaklık, budalalık, delilik.. ne dersen de. Gerçeklik bu. i Ve.. en ciddiğ bir tavırla sor- M 4 ! MACA |. BUL Bulmacalarımız öz türkçedir. Şek- mizin boş gözlerine karşılıklarını yer leştiriniz. Yedi gün arka » kaya buk macamızı doğru çözülmüş olarak gön. derenler arasında kürga çekiyoruz. Armağanlar veriyorur. Bulmacaları. ınızı istediğiniz gün çözmeğe başlaya- bilirsiniz elverir ki yedi gün arka ar. kaya çözülmüş olsun. Karşılıkları “Is- tanbul (Tan) bulmaca servisine yol layınız. e Birinciye: Gümüş saat. İkinciye: Maroken bir ctizdan. Üçüncüye: Bir stil>. Dördüncüye: (Tan)ım bir senelik abonesi, Beşinciden onuncuya kadar : (Tan) m altı aylık abonesi armağan edile- cektir. 123458567 8091011 SOLDAN SAĞA: 1 — Yurap (5). Mefküre (4). 2 — Çok değil (2). Köpek (2). E- ser (2). $ — Erkek (2). Kırmızı (2). 4 — İstifham (2). Şarkı (5). —— $ — Sağ değil (3). Bir rakam (2), 6 — Nota (2). Sersem (4). ? — Bir vilüyetimiz (6). Nota (2) 8 —Dem (3). 9 — Lezzet (3), İnce değil (4). 10 — Çalışma (4). Erkek (2). 11 —— Berf (3). Cennet gibi yer (6) YUKARDAN AŞAĞI 1 — Zevce (4). 2 — Çok değil (2). Sakaf (3) Çift değil (3). 3 — Gernişlik (2). Taharri (5). 4 — Karadeniz sahilinde (7). Üc $ Z Böygir (8). Aya yuvası (3) 6 — Birnevi kumas ve bir deniz adı (5). 7 — Şerefli (4), Nota (2). 8 — Futbol kalesinde (3). S? yah (4). 9 — Rabrt edatı (2). Kömür (3). 10 — Mahsun (5). Nota (2). 11 — Çiftlikta hayvan dairesi (6). reğine sonsuz bir acı dolduru - yordu. Oraya her gelişinde içi dertlenmiş dönerdi... Düşündü. İller için acı çekmek ne boş nes- ne... Buna karşılık kötü dünya- da her gün iç açan bir kaç kah- kaha atmak ne tatlı.. Bu düşün celerle denizciyle arkadaşının gülüşlerini yerinde buldu.., «« Bir hafta sonra hekimin bekleme odasında, iri adam, de- nizci, genç kız göz göze gelince bir kahkaha savurdular. Neniz - ci: — Delinin düdüğü... Diyordu... Bu sözü söyledik- çe gülmeleri dinmiyordu.. Cahit Uçuk di onun ha; yam. Dedi ve., ilâve etti — Bak, bu gece gelecek,diye ona bir de küçük armağan al- mıştım, Cebinden çıkardığı küçük bir mücevher kutusunu açtı. Gös- terdi. Tek taşlı, yıldız gibi pırıl — Şimdi inandın mı?, Şimdi | pırdl yanan bir yüzük. anladın mı?. Bundan sonra kadehini kal- dırdiı: — Haydi birer tane daha yu- varlryalım, — Çın çın çın!, — Çın çın çın!, — Prozit.. — Prozit.. — Onun kaçıp gelebilmesi bir sürpriz olacaktı. Ben de ona bu sürprizi hazırlamıştım. Yine yüzünü buruştura bu- ruştura konuşuşunu sürdürdü: — Ne güzel bir hazırlanıştı değil mi?. Fakat, gelmedi. Ge- lemedi, İyi biliyorum: Kaçabil. seydi, kurtulabilseydi bayık ge- Refet inan buldu, yeniden | lirdi! gülümsedi, sorgularma başladı: Refet yüzüne baktı, Ferid'i — Peki, tanımadığın, bilme- | dinledi dinledi: diğin, ne olduğunu anlamadığın bir kızı böyle “Âşık Kerem” gi- bi birden nasıl sevdin?. Ferit dudaklarımı büzdü, yü- zünü ekşitti. — Onun orasımı ben de bilmi- yorum. Grip, tifo, tifüs bir ada- mı birden nasıl yakalarsa bu kız Hnu söy- | da beni öyle yakaladı. Ben Şşim- " GĞ ati t t ai r ai ee eee k li di eit ü — İki gözüm, sen gerçektan fşıksın,, Dedi ve. sordu. (Arkası var) .. (Bu yııılıl.i yeni — kelimeler: Eğemen — hâkim, anlâm — müâna, gerçeklik — hakikat, armaçan — hediye, bayık — muhakkak)

Bu sayıdan diğer sayfalar: