< FNi işletilmesini ——— 28.5.035 b AFLAR . DEVLET DEMİRYOLLARI Teşkilât Kanunu Projesi Bakanlar Heyetine Veriliyor Ankara, 27 (Hususi muhabi- | Timiz bildiriyor) — Devlet miryolları genel direktörli teşkilât ve vazifelerine dair olan kanun lâyıhası bugünlerde Ba- kanlar heyetine — verilecekti! Lâyıhaya göre genel direktör - lük bir genel direktör, iki mua- vinlik, bir muhasebe ve maliye mütchassıslığı, 4 daire müdürlü ğü, 5 müdürlük, bir umumi Kâ- tiplik, 11 işletme müdürlüğün - den mürekkep olacaktır. Lâyıhada yeni teşkilâtın va - zife taksimi mecburiyetleri ayrı ayrı gösterilmiş, Devlet Demir- yollarında meccanen seyahat edeceklerle yarı ücretle seya - hat edecekler de gösterilmiştir. Lâyıhaya bağlı kadro cetve- linde Devlet Demiryolları ve li- manları genel direktörlüğü me- mur ve müstahdimleri derece- lendirilmişlerdir. Yeni kadro - dan bir kısmmı bildiriyorum: © 0 G Emlâk Bankası Apartmanlar İçin İkrazda Birinci dereceden bir genel direktör, ikinci dereceden iki di- rektör muavini, bir maliye ve muhasebe mütehassısı, 3 üncü dereceden beş birinci işletme di rektörü, 4 üncü dereceden altı ikinci sınıf işletme direktörü, altıncı dereceden iki işletme miri, 9 uncudan 11 kalem ami 12 inciden 12 birinci smıf me - mur, 14 üncü dereceden 18 ikin- ci sınıf memur. Yollar dairesi reisliği: Üçün- cü dereceden bir reis, 5 inci de- receden bir reis muavini, dör - düncü dereceden bir yol fen he- yeti direktörü, 6 ıncı dereceden, 5 birinci sınıf mühendis, 8 inci dereceden 5 ikinci sınıf mühen- dis, 7 inci dereceden 5 diplöma- li mimar, onuncu dereceden, i- kinci sınıf fen memuru, Bir baş ressam, on birinci dereceden 3 birinci sınıf. 12 inciden, 4' ikinci sınıf ressam, 7 inci dereceden Bulunmıyacak Ankara, 27 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Emlâk ve Ey- *tam Bankası mesken inşasını fazlalaştırmak, mülk ve akar inşa- sının önünü almak için apartman inşasına ikrazda bulunmamağa karar verdi ve bu kararmı tatbike başladı. Bankanm aldığı bu karara göre inşaatı ikmal edilmiş apartmanlara ipotek mukabili kredi açılacaktır. Yalnız para alan lar bu para ile yeni bir mülk ve gelir yapısı yaptırmamayı taah- hüt edeceklerdir, Banka, inşa edilecek evler üzerine kredi açmasına devam edecek, yalnız bu evleri ve binaları bir daireden İDaret mesken olmasını şart koşacaktır. namü (Baş tarafı birinci sayfada) | O, diktatörlükler yerine ulus | ginliği, istiklâli bütün uluslara hak | benimnser, Rzemenliğini ğ amâlizmde eski deyimle (mil- imiyeti vardır) — Bütün —mil. , Kamilizm, sınıfı kabul — etmez. O Yalnız iş bölümünü benimser. Ona göre, hayat biriş bölümü- * dür. İşçenliktir. Orada herkesin rolü vardır.. Şu Bartla ki: İnsanım insan tarafından istisma- i kabul etmez. Kamâlizmin devlsi bunu, yle bir hali her vakit önliyebilir. ı.;,oâ""?"'“' alanda tüzemince birigiçetirr1e (2) onun asıllarından Kamâlizim tarihi maddiyetçiliği, hayatın biricik temeli ı::".:. Her t#eyi bununla izaha kalkışmaz. Tarihi maddiyetçiliğin ehemmi- Yetini gözden kaçırmamakla be- Taber, hayatı il l dan Birinin de hnvlhh(.üı)h ahlâktal le (4) ifade edilmesi lüzu- inanır, - Marksizm” in bir de “temer- 'l_ş kanunu — Loi de consentrati- SN" u vardır. Biliyoruz ki bunun n z Yoldan gi Şevleti Tevleti de, MAsI, emri altıma koyması, ikisini de tutsak kılmasıdır. fertleri de kondine bağ- her Kamâlizm bunun önüne devlet ":rüh-ı,-iı. geçebilir. Apkt insanın insan tarafından aa inin, kullanılmasınım önü- Zeçebileceği gibi. Bazıları xı-ı.u_ı façistlikl İzaha çalıştılar, ü i İA bunu, Hitler'ciliğe ..ııwı. eğe ye l—::lır. e Önce façistlik: :')—;:' bellibaşlı görümü: 5)D l'u-kılık. istilâcılıktır. » Ü Diktatörlüktür. değiMülizm bunların hepsini red ı.ı:.:'-:iıu-u bir devlet işi değil, vicdanlarile alâkadar bir Ve olarak tanır. 'Fı:ı:'." kaldıkça onu korur. v ğ y salgıncılığı değil; or« iş ve halen meskün — olan ev ve olarak kabul eder, Façizm demokrasiyi, millet haki- miyeti ıkça reddeder. Kamâlizm ise ulus egemenliğini baş prensip olarak ileri sürer. b Kamâlizmin, Alman ulusal sosya- Tistliğinden ayrıldığı mühim, önem- li nokta, bunun büyük sanayü mut- l;.lıı devletleştirmek - istemesinde- ir, ü üğini — Fertl. e M —ıvı işçenliğini lere bi- o Şu halde: Biz neyiz? kimiz? ve e benzeriz? Biz modern hayatın anlamıyız. Biz modern ilimlerile anlatılabiliriz. Ve Atatürkün Birinci Kamutay- da, bizi anlamıyanlara dediği gibi: Biz, bize benzeriz. Yarım Kamâlizmindir. Mutlaka!. Ankara: 22 . 5 . 935 Mahmut Esat BOZKURT — (2) Adilâne bir tevzi (3) Manevi. (*) Unsurlarla, İNot —— Kamâlizmin bü; - W a d Tultayın aldığı kararlat içinde görüne dü. Buna göre ü evrim (1) kabul etmiyor. O, hayatın icaplarmma göre yalnız devrimcidir. Bu suretle Bu Kamâlizmin b B yöRERR NML eT letleri aldatmak iste; a elinde bir âlet oldu.. — N , Kamâlizmin büyük prensiplerinden birisinin salgıncılığı — kabul etmeme- si olduğunu söylerken buraya bir nok ı;:ı:" u_ı,urmu Pek faydalı olur. izm salgıncı Yakati değildir. Türk yurdundan bir parı Fonun bir kayasından küçük Hrp:ırmdı ta- şı koparmak isteyen yabancının kar- Şısına kadın, erkek bütün bir türklü. ğü çıkaracak. Ortalığı kan ve ateşe verecek ka - dar da gözü pektir. M. E. B :- () Tekâmül bir istimlâk amiri, 9 uncu dere- ceden iki istimlâk şefi. Yol kalemi: 9 uncu derece - den bir kalem amiri, 11 inciden iki muhasip, 12 den 3 birinci sı- nıf memur, 14 ten 4 ikinci sınıf memur, iki tane birinci sınıf dak tilo, İşletme müdürlükleri yol kad rosu: 6 ıncı dereceden beş yol baş müfettişi, 15 birinci sınıf yol müfettişi, 7 inci dereceden 5 ikinci sınıf yol müfettişi, onun cu dereceden 11 kalem şefi, 11 inci dereceden 33 muhasip, 12 inci dereceden 33 birinci sınıf memür, 14 üncü dereceden 44 ikinci sınıf memur, 10 uncu de- receden 11 ikinci sınıf fen me- muru, 11 inci dereceden 100 hi- rinci sınıf kalem şefi. Cer ve atelye dairesi reis! Üçüncü dereceden bir reis, 5 in ci dereceden bir cer Muavini, bir atelyeler muavini. Tatil Günleri Yasası (Baş tarafı 1 inci sayfada| gününü pazar gününe toplamıs- lardır. Mademki biz de bunların yanında yer aldık, pazar günün kabul etmekte hiç bir mâni yok | tur.,, dedi. Ahmet İhsan Toksöz — 1908 senesine gelinceye kadar n gümrükler, bankalar, ve Düyu nu umumiye pazar günü kapalı idi. Bu kanun en güzel bir yol- Bundan sonra, İç Bakanı söz alarak: — Kanun doğrudan doğruya içtimaf bir kanundur. Milletimi zin menfaatlerine taallük eden ve devrimize, bugünkü hayat şartlarımıza lâzım bir - kanun - dür. Biz bu kanunu yaparken kendimizi uhudu atika ile bağlı ğörmüyomz,. dedi, ve alkışlan- L Bundan sonra kürsüye gelen Hacim Muhiddin- “Kanunda yazılı üç gün şe- ker, dört gün kurban bayramı müddetleri çoktur. Bunların en fazla ikişer gün olması kâfidir.,, dedi. Bir takrir verdi. Fakat takriri reddedildi. Hakkı Tarık Us ta: “Kanunda ”bir mayıs,, bahar bayramı olarak gösterilmiş, se- bebi nedir?,, dedi. Şükrü Kaya tekrar söz ala - rak: — “Çalışan milletin istirahat hakkıdır. Lâyıhanın herkesin alışkan olduğu tatil günlerini kaldırmaması lâzımdır. 1 mayıs bayramı ise, o gün bahar geli- yor, onun için bu ad verildi.,, dedi. Bundan sonra kanun alkışlar la aynen onaylandı. Kamutay persembe günü toplanmak üze- re dağıldı. — —— İsparta şimenditeri İsparta, 27, AA,— Alyon « Antalya hattının İsparta şube kolunun muhtelif - noktalardan inşasına başlanılmıştır. Bu yolun yapılması Çevre hal- kını çok sevindirmektedir. Türk -Bulgar tecim anlaşması Ankara, 27. A.A. — Türkiye- Bulgaristan tecil anlaşması bu- gün dış bakalığında dış bakanlı- ği genel sekreteri Numan Rifat Mencmencioğlu ile Bulgar sefiri Pavlof arasında imzalanmıştır. 2 _Arılıımş 11 haziranda yürür- lüğe (meriyete) girecektir. — Dymca bile yazarın iste A N Baudelaire'in dediği doğru da deha bir “poncif”, yani bir za- man herkesin kolayca örnek edineceği bir hassasiyet, bir üs- lub yaratmaksa, bay Yakub Kadri'nin dahiliği hiç su götür- | mez: Erenlerin Bağından ile or- taya attığı üslub, bu memleke- | tin birçok yazarlarını sardı. | — Erenlerin Bağından tatlı bir | kitab değil midir? Yıllar olu- yor, onu böri de seve seve, her cümlesinde güzel, derin bir sır olduğunu sana sana okurdum; bugün kalkıp da o vakitki zev. kimi taşlıyacak değilim. Tatlı- dır, fakat işte o kadar; bay Ya- kub Kadri de onunla bir zaman gönül avuttuktan sonra Anka. ra'nın belki az büyülü, fakat da- ha kemikli üslübuna geçmekle elbette çok iyi etti. Ö mensur şiirlerin bu kadar beğenilmesi, örnek edilmesi ne- reden geliyor? Melankolik bir hulya havasına Bürünen, fakat © melankoli arkasından bizi hazlara çağıran eda, hasılı “&epi- curisme melancoliğuc” adını ve- rebileceğimiz dünya telâkkisi ş her çağda genclerin hoşuna gi- der. Bay Yakub Kadri bir gün söz arasında, kendisine bir “de- vise” edinmek lazımgelirse Va. sıf'ın “Mihneti kendine zevk et- medir âlemde hüner,, mısral- nı seçeceğini söylemişti. Güzel | bir seçiş! Ancak Erenlerin Ba- ğgından zevki tadmakla beraber onu mihnet gibi göstermek hü- cık fikri dalgalanan, rüya ha- linde söylenmiş gibi dağılan bir dille uzatmak hünerini, bu ko- laylığı katarsanız o üslubun bir *“poncif” olmasına şaşılmaz. Bay Yakub Kadri'yi taklid edenler, Erenlerin Bağından - daki kadar tatlı şeyler yazabil- diler mi? bunu araştıracak deği- lim. Hem o Üslub, mensur şiir alanında kaldıkça, — elbette az olmak şartile — pek âlâ kabul edilebilir. Ancak ilim dili olmak iddiasına kalkınca, insanı şaşır- ünü bu gazetenin y nda Bay Suud Kemal Yetkin'in “Sanat ve son- rasızlık” adlr yazısını okumuş- sünuzdür. Bay Suud Kemal Y_:ı:kiıı. hem genc, hem değerli bir ilim adamı, İstanbul Üni . versitesinin estetik doçentidir. O yazısında bize, sanatın bir ba- kıma göre gayesinin ne olduğu- nu anlatıyor: sanat, öir anm bi- raktığı geçici teessürü ebedileş- tirmek ister diyor. Doğrudur; bir bakıma göre oldüğunu söy- ledim, çünkü ortaya bir sanat eseri koymak isteğinin başka kaynakları da vardır. Fakat on. ların hepsi bir makalede, hatta bir kitabda, belki bütün bir ömürde sayılıp anlatılamaz. Sa- nat bir olut (emri val!) tur ve her olut gibi, bilinen, bitinmi - yen binlerce sebebi vardır. Bay Yetkin'e yalnız bir kaynağı söylediği için sitem edecek de- gilim; ancak onu bakın nasıl atı- İatryor: “Birer damla ateş gibi yanan nar çiçeklerinden daha güzel ne vardır? Fakat bir zaman sonra | tiçekler dökülür ve yerlerinde yamrı yumru narlar sallanır.” İnsan bunu okuürken kendi kendine “Bir yerde bir aziz dost atladım ama acaba nere- de?” diyor. Bütün yazı, iki si tun boyunca, bu edada sürüp gidiyor. Bay Yetkin, Budda'yı, Heraklites'i, Hugo'yu Whist - ler'i de Eremlerin Bağından eda- sile konuşturmağa muvaffak ol. müş... *“Sanat ve sonrasızlık” gizliyeyim? 801 1, niçin iki, üç defa, hcmçâı ne istiyorum? kendi gibi benim de iğir bir fikri, bir mensur ;î.i::ed ğıhıı: camış olduğu için sitem ediyo- rum. Yazısını okürken asıl mev- Zuu, yani sanatin, geçiciliğine üzüldüğümüz teessürleri, heye- canları, ihsasları ebedileştir - mek isteğinden çıktığı fikrini ancak bir gölge halinde kav- rıyoruz; o kadar ki bunu anla- nerini gösterir. Buna bir damla- | şeyin bunu anlatmak değil, an- cak her şeyin geçiciliği üzerine metfisur bir şiir yazmak olduğu- nu sanıyoruz. Mevzu dağılmı- yor, daha fena bir hale geliyor, kayboluyor. Bir taraftan Bay Yetkin'in o fikri isbat için yürüttüğü muha- keme de beni kandırmadı; iyi anladımsa şunu söylüyor: Her şey geçicidir, bunu düşündükçe içimizde bir bahtsızlık duyarız; ancak “tabiat duygularınızı ih - tiyaçlara bağlamış olduğu” için karamsarlıktan (bedbinlik) kur tuluruz, o bahtsızlığı unuüturüz. Oysaki “tabiat Bergson'un de - diği gibi, artistte idraki ihtiya- ca bağlamasını unutmuştur.” Demek ki artist o bahtsızlığı duymaktan kurtulamaz; fakat © da karamsar olmıyacaktır, bu- na da o geçiciliğine üzüldüğü- müz anları ebedileştirmekle va- rır. FIKİRLER VE İNSANLAR| Bir Estetik Yazısı Bay Yetkin günün birinde, İş | mecmuasında çıkan bir yazısın- da: “Türk, bedbin olamaz” de- mişti; şimdi daha ileri gidiyor, artist karamsar olamaz, hatta insan pğlu karamsar olamaz di- yor, Bari, asırlardan beri birçok tecellilerini gördüğümüz, yahut gördüğümüzü sandığımız için ad taktığımız o haleti hiç yok- tur diye adını da lugat kitabla- rından çıkarıverelim. Böyle şey olur mu? Karamsar artistleri inkâr mı edeceğiz? Hem benim anladığım doğ - ru ise, bay Yetkin bu yazısı ile sanatin kaynağı olarak, heye - canlarımızı ebedileştirmek ar- zusundan ziyade karamsarlık- tan kaçmak ihtiyacını göster- miş oluyor. Demek ki her insan, hele her artist, iyileşmez bir su- rette karamsardır, bu hâlinden ancak arasıra, bir anı ebedileş- tirmekle kurtulur. (öbür insan- ları da tabiat ihtiyaçlar peşine düşürerek kurtarır). Bay Yet- kin cihanı böyle görüyorsa doğ- rusu pek, hem de pek karamsar- 3 ELEİ MARUL Ben marulu severim. İlkba - harda açık fıstıki renkte köbek- Hi bir maruldan takvim koparır gibi ayırdığım yaprakları tuza batıra batıra yedikçe hoşlanı « rim, Utanmasam şahlanıp oy - nayacağım gelir... Çünkü - niçin bilmem - ot yemek bana biraz hayvanımsı çeşni verir.., İnsan- lığın bir sürü uydurma huyları- ni unutuverir, aslıma dönmüş bulunurum. Ama tmarul deyin « ce akciğerim görünmez. Şöyle içine lâğım akmıyan bır bahçe- den kopmuş, temiz aüi şey bu « lursam seve seve yerim. Bulaz - mazsam ahü vah etmem. Lâkin bizde biri vardır. Mevsiminde mutlak günde en az dört marul yer... Nedense marula karşı bir güveni vardır. Günde, haydi iki tane marul yemeyi bir zevk işi sayalım. E, bunun dört tanesi - hem de göbekli göbekli - zevk için yenmez ya!.. Önun marul hakkında kendi -. ne göre düşünceleri »Ardır Birisinin X — Barsaklarımdan rahatsı « zım,.. Değiğini duysa hemen: — Aç karnına marul ye! Bir şeyin kalmaz... der. Birkaç gün evvel topluca bir yerde idik. Içimizden biri ro - matizmadan şikâyet etti. Öna : — Aman ruarul ye! Içinde vi- tamin vardır. Romacizmaya bi- rebirdir... dedi. Bir diğeri çarpıntıdan bahset ti, Öna da: — Aman marul ye! Içinde «klorofil vardır. Kalbi kuvvetlen dirir.., dedi. Bir üçüncüsü de diş ağrısın - dan muztarip. Elini avurduna koymuş, gazel okur gibi acıklı bir çehre ile onları dinliyordu. H - - || Onada: Ş ütün bunları, yazının asıl '“'—%F'D'f “biradet; dişin Mevzuunun birtakım lirik cüm- leler altında kaybolduğunu, o lirik cümlelere kapılan yazarın bile onu unutuverdiğini göster- mek için söylüyorum, Mensur şiir üslubu fikri dağıtıncıya ka- dar mübhemleştiriyor. Mübhe- min estetiği olur ; fakat müb- hu;ı bir. estetik... Niçin olma - sın? Nurullah ATAÇ ——— Bakanlar Heyeti toplandı Ankara, 27 (Hususi muhabi- rimiz bildiriyor) — Bakanlar heyeti bugün saat 12 de toplan- dixl.td 'l;iophnu Beç vakte kadar sürdü. y Kızılay Haftası Ankara, 27 (A.A.) — Türki- ye Kızılay kurumu genel mer - kezi bütün kurumlarına Kızıla- ya üye yazma haftası için direk- tifini vermiştir. Bu hafta için yaptırılan afişler, her tarafa gönderildi. İstanbulda Kızılay üye yazma haftası başlamıştır. Bu münasebetle bu gece saat 20,30 da İstanbul radyosunda Kııı.l. lay piyesi temsil edilecek - Yolcuların paraları Ankara, 27 Türkiyeye gelen yolcu- ları beraberinde götürüp güm- rük merhalesinde pasaportla - rına kaydettirdikleri paralardan TU memleketimizde sarfedemedik - lerini harice çıkarabilmek için görmüş, bu hususta bir karar - name projesi hazırlayarak Ba » kanlar heyetine vermistir. Mide, Barsak ve kara- ciğer rahatsızlıklarına ağrıyor da niye marul yemiyor- sun! Marul suyu anesteziktir. Acıları duyurmaz, dedi. Tabii gülüştük... Dişi ağrıyan da içer- ledi... Marul sever arkadaş kelk tı gitti... Bit dakika sonra tek - rar koşarak, soluk soluğa yuka- n çıktı... — Para cüzdanımı bulama - dım, Acaba evde mi unuttum. Hele bir teleton edeyim... Teleton etti... Cüzdan evde yok... Ceplerini aradı... Yok... Anlaşıldı ki, sıkışık bir tram « vayda çarptırmış. Telâşlandı: — Kaç kuruş vardı?. diye sor duk. — Bir ellilik kâadla birkaç onluk, beşlik vardı.. Yetmiş, seksen lira kadar. Ne yapayım ?.. Banı. bir akıl öğte- Dişi ağrıyan cevar verdi: — Marul ye! Marul suyu a - nesteziktir, Acıyr duyurmaz. Fırladi gitti. B. FELEK “Tuz üç kuruşa — Satılacak Ankara, 27 (A.A.) — İcra , Ankara, 27 (Hususi muhabi- | vekilleri heyeti bugün Başba rimiz bildiriyor) — Finans Ba- | kan İsmet înbnünün başkanlı - ğında toplanarak mühtelif işler üzerinde görüşmelerde bulun - bu işlere ait kararları İcra vekilleri heyeti bugünkü zevkle okudum, © halde daha | Kambiyo mevkilerinde vize al - | toplantısında aşağıda yazılı bu- Bay Yetkin'e, | Malarına dair olan mevcut ka- | lunan kararı ittihaz etmiştir: yıtların kaldırılmasını muvafık | — Mevcut kanuna göre tuzlalar da tüzün inhisar tarafından sa- tış fiyatı altı kuruştur. ğ İcra vekilleri heyeti, satış fi- yatının 3 kuluşa indirilmesi i- çin Kamutaya bir kanun lâyıha AFYONKARAHISAR * :;"“mğe karar vermiştir. — MADN SUYU SUO kümet kanunun yaz tati - Jlinden evvel çıkarılmasına çalı- — ğ Pi ai İi (