— * TAN BASIN KURULTAYI DÜN KAPANDI £8 - 5- 035 Kurultavda çok önemli kararlar alındı gece Şükrü Kaya y YBaş tarafı 1 inci sayfada) | fah olanları nazarı millette ta - dan gelen raporlar üzerinde gö- | ayyün ederken diğer taraftan tüşülmeye baslanmıştır. , İş birliği ” İlk olarak iş birliği komisyo- Nu raporu okunmuş ve bu husus- fta istenen izahata komisyon ra- portörü Refik Ahmed Sevengil karsılık - vermiş, komisyonun devlet teşekkülleri ile gazeteler arasında münasebetlerin ahenk- dar bir ürüyebilmesi için matbuat genel direktörlü- Bünün teşkilât ve vezaifine dair lt_ııımun bükümleri dahilinde bfr'ler::m vücuda getirilmesi- ni faydalr gördüğünü işaret rek demiştir ki : Si “ Bu teşekkül telgr arasında bir bağlantı vazi- fesini görecektir. Bu izahatı müteakip rapor ü- zerindeki görüşmenin kilayeti tasvin edilerek — Tapor tekrar o: kunmuştur. Bu esnada Necip Ali Küçüka korttsyon raporu reye konma- dan evvel teşkilât isiyle devle- tin alükası bakımından bazı iza- hatta bulunacağını — söyliyerek Söz almış ve demiktir ki : İstenen şey " Bizim daha doğrusu inkilâbın Mmatbuattan ve basından istediği şey nedir? Arkadaşlar, biz büyük dev- rim atlayışları geçirmekte olan bir milletiz. ve kendi ama- cımız içinde ilerlemekteyiz. Biz bu amacımız içinde ilerlerken Jmatbuatın — da bizimle beraber bir havada ve bizimle beraber e- lele aynı heyecan ve imanı kalp- derinde taşıyacak ve çarparak ki matbuat bu vazifesini şimd.e kadar yapmıyor mrydı? Hiç şüp - he yok ki biülyük Türk devrin..n- de Türk matbuatının büyük faydası ve şok büyük tesiri ol- Tauştur. Ama biz bütün inkilâp havası içiide matbuatın teşriki mesai etmesine İvmet ve ehem- fırkası aile esaslarına ehemmi- miyet veriyoruz. Meselâ inkilâp iyet verir ve hürmet eder, Bi- naenaleyh matbuatımızda — da ona nazaran bir hava esmesi lâ- |zımdır. İnkilâp fıkası daima rea- liteye ehemmiyet verir. Binaen- |aleyh bir çok hikâyelerin, haki- ikatlerle — alâkası olmıyan tarihi hikâyelerin bizim zihniyetimiz- Sle. inkilâp zihniyetiyle — alâkası yoktur. Yani bu itil itibarla ve bu üi nazardandır. ki bütün matbuatın da bizim yaşadığı- mız inkilâp havası içinde yaşa- —masını arzu ve temenni ederiz. | Arkadaşlar, matbuat bılhassa son zamanlarda cok büyük e- hemmiyet ve kıymet iktisab et- miştir. Bir asırdan beri ehemmi- jyeti fevkalâde Aartmak'a olan matbuat sayesindedir. ki gi jasır, bu zamanın halk hükümer- lerini doğurmuştur. Eğer mat- buat olmamış olsaydı halk hü- ikümetinin ve devletinin, büyük halkçilik prensipinin doğabilme- sine ve yaşayabilmesine imkân yoktu. Bu, matbuat sayesinde (hakikat olmuştur. İstikamet / "Arkadaşlar büyük önderimiz iyedi sene evvelirad ettiği bir nutukla bu istikameti vermi: Bundan bir kaç parçayı oku- mak isterim : * Insanların vicdaniyatı mat- buat hurriyeti ve hurriyeti siya- |siyenin tecelliyatı gibi nefsele- mirde aziz olan avamilin heyeti içtimaiyeyi ıstırap ve — tered- !diyo galat surette is- timal olunmasına bizzat vü. içtimainin hikmeti hayatı ma- nidir. Muhakkaktır ki Cümhuriyet devrinin kendi zihniyet ve ahlâ- kıyatı ile mütehalli matbuatını ,yine ancak cümhuriyetin kend!— İsi yetiştirir. Bir taraftan geçmiş |devirler evrakt matbuatının ve müntesiplerinin gayri kabili 1$- v cümhuriyet matbuatının temiz ve feyizli sahası ittisa ve itilâ etmektedir. Büyük ve necip mil letimizin yeni hayatı mesai ve medeniyetini tesis ve teçhiz ede cek ancak bu yeni zihniyetteki matbuat olacaktır. (Alkışlar). Arkadaşlar, bu esas içinde matbuatımıza bir istikamet ve - rilmiştir. Matbuat kanunu ve matbuat müdürlüğünün teşkili- ne müteallik olan kanun işte bu esastan kuvvet ve bu esastan ruh almıştır. Arkadaşlar, bütün bu vaziyet içinde matbuat denilen şey ne olacaktır denebilir. Matbuat hürriyeti Arkadaşlar, hiç şüphe yoktur ki Kamâlist — rejimi hürriyeti matbuata nasıl kıymet verildiği ni ve bunun hudutlarının nasıl çizildiğini yine İnönünün matbu at hakkında söylediği bir söy - levle ifade etmek isterim. Zannederim ki Matbuat ka - nununun müzakeresi esnasında İnönü diyor ki: *“Birinci mesele şudur: Mat - buat hürriyeti bu asrın en iyi ve en müessir vasıtalarından biri- dir. Matbuat olmaksızın halk i- daresinin bulunduğunu farzet - mek ihtimali yoktur, İkinci me- sele şudur: Matbuat, hürriyeti iyi kullanı!mıyan yerde o mem- leketin felâketine sebep olur ve © memleketin batırılmasını ta - cil eder, Buniarın ikisini de, bir memleketin yaşayabilmesi için, telif etmek mecburidir.,, Hiç şüphe yoktur ki bu ser - bestfi hürriyet, 19 uncu asırda ve bilhassa Fransız inkılâpçılı- ğında yer almış olan ve ondan | sonra bir mevcudiyet mânası ve rilen mutlak bir hürriyet yok - tur. Hürriyet elle tutulan birşey değildir. Bu, içtimai heyetin yi- ne âmme menfaatleri müvace - hesinde çizmiş olduğu salâhi - yetlerden ibarettir. Binaena - leyh bizim hürriyetimiz âmme menfaatlerine uygün bir şekil - de çizilmiş ve çizilecektir. Bu hale nazaran matbuat kanunu - muüz ve ondan sonra inkılâp ha- vası içinde, basın hayatına ver- mek istediğimiz yen' şekil, hür- riyeti matbuatın bir takyidi şek linde asla telâkki edilemez. Ve edilmemek icap eder. Bu proje- nin ve mazbatanın istinat ettiği esas buna müstenittir. Ve sözü- mü bunu söylemekle bitiriyo - Tum arkadaşlar. (Alkışlar). Meslek komisyonu Necip Ali Küçükanın bu söz- lerinden sonra iş birliği komis- yonunun raporu reye konmüş ve kabul edilmiş meslek komis- yonunun raporuna geçilmiştir. Gazetecilik akademisi Ziya Gevher Etili komisyo - nuün gazetecilerin mesleki inki- şafları işi Üzerinde de ısrarla dürmüş olduğunu kaydederek tün gazetecilerin devama mec bur tutulacakları bir gazeteci - ııl.l;;;:,wm kurulmasında lüklerini iş ve denüsmi: KT DA “Kurultayın uzun müddet ça- lışmasına imkân — bulunmadığı gibi uzun zamana tevakkuf e - den kanunları okumak, bir çok memleketlerde cari usulleri tet. kik ederek bir iş yapmak imkâ- nı da yoktur. Bunun için kendi- sine kurultayca salâhiyetlerini vereceğimiz bir heyetin teşkili- ni ve bu heyete hükümet ve Par ti tarafından aza gönderilmesini istedik.,, Haydar Rüştü (Denizli) bu suretle teşekkül edecek heyette rey sayısının ne olacağını sor- muş, Ziya Gevher de bu mese- lenin düşünülmediği ve buna lü- zum görülmediği ve Kurultayın bunu tayinde serbest olduğu ce- / vabını vermiştir. Müzakerenin kifayeti dilerek meslek komisyonu rapö- ru reye konmuş — ve kabul edil- miş ve gelecek kurultaya kadar çalışacak olan heyete Necip Ali Küçüka'nın teklifi üzerine Falih Rıfkı Atay, Naşit Hakkı Uluğ, Hakkı Tarık Us, Mecdi Sadri Sayman, Kerami Hilmi Kurt- bay, Haydar Rüştü ve Nurettin Artam seçilmiştir. Kültür komisyonu Bundan sonra geçilen kültür komisyonu raporu üzerinde so- rulan süale karşı komisyon baş- kanı Asım Us yayım — işlerinin mutlak surette devlete verilme- si hususunda komisyonun bir teklifte bulunmadığını, fakat bu işle devletin alâkadar olmasın- dafayda gördüğünü söylemiş ve bu izahatı müteakip rapor reye konarak kabul edilmiştir. Kurultay mesaisine nihayet vermeden Türk ulusunun ve Türk basıcılığının en ulusu Ata- türk'ün adının yeni basın kuru- muna şeref ve hiz. vermek üzre kurumda en başa yazılmasmı teklif eden takrir alkışlarla ka- bul edilmiştir. Bundan sonra Ankarada has- ta olarak yatmakta bulunan Celâl Sahir'in kurultay vamına ziyaret edilmesi karar altına a- Tınmış ve mesleke — hizmet ede- rek ölen basın ailesi azalarınım hatıraları bir dakika ayakta a- nılmıştır. Basın kurultayı başkan Şükrü Kayanın söylevi ile kapanmış- tır. İç işler Bakanının söylevi Ankara, 27 (A.A.) — Basın kurultayı bugün çalışmalarına nihayet verirken kurultay baş- kanı ve İç işleri bakanı Şükrü Kaya, “Kurultay gündeliğinin son maddesi kaldı ki o da benim sözümdür.,, diye başladığı şu söylevi vermiştir: Arkadaşlar, Türkiyede basın kurultayını ve Türkiyenin basın üyelerini bir araya toplayabilmek, kim - bilir kaç kişinin gönlünden u - zak bir hayal olarak geçerdi. Ö devirlerde iki münevverin, iki muharririn birbirlerine yaklaş- ması, birbirlerile görüşmesi an- cak hapishanelerde olurdu. Bu devir pek uzak bir devir değil - dir. Biz içinde yaşadık ve hapis- hanede görüşen arkadaşlarımız da içimizdedir. Meşrutiyet devri maalesef matbuatımızın bir kısmı için te- reddi devridir. Önun, bir geri- lik, kaytaklık bayrağı çektiği gö rülmüştür. Derviş — Vahdeti meydandadır. Diğerleri de har- bin tesirleri, kötü eserleri ara- sında Türk matbuatından o de- Vque beklenilmesi lâzım seme - Teyi verememiştir. Cumuriyet devri Türk basmının, Türk matbu- atının devrimlikleri ve güzel devri diğer bütün alanlarda ol- duğu gibi cumuriyet ile olmuş- mî;:z_ ;_:l:lrîi.umâuıı:ârecan ve hiz- itil ün Türk gaze teciliğinin varmış olduğu dge - =€7l. bı:ikı;:n bundan 15, 20 e evvelisi hatırımıza getire- mezdik. Onun için buna âııil o lanlara, bunu yapanlara ve bu güzel eserleri bize gösterenlere SA Ez diz için çok yüksek bi zevktir. (Alkışlar). p n, komisyonumuzda da görüşüldüğü gibi, ufak tefek teknik hatalarından sarfınazar, diğer kısmın kendisine atfe, dilen hiç bir kabahati ve kusuru yoktur. (Alkışlar). Eğer biz ,gaye adamı olma - mız itibarile ,kendisinde bazı nol r görüyorsak bu, her safhada görülen noksanların ay nıdır ve hattâ daha azıdır. Mürettipler, makinistler kabule- — Daha azı olmak icap eder, bir zivafet verdi çünkü o teşkilâtı yapanlar irfan sahibi, zekâ sahibi adamlardır. Gazetelerin “Matiğre premi- ere,,i ilk maddesi doğrudan doğ ruya insan zekâsı ve görüşüdür. Onun için demin arkadaşların dediği gibi, basın denildiği za- man yalnız muharrirler - değil, mürettip ve makinecileri dahi hatıra getirmek lâzım gelir.Bun lar da aynı is bölümünün kıy - metli uzuvlarıdır. (Alkışlar). Bizim, basın işinde, nazarı i- tibara alacağımız eleman, insan olduğuna göre bu insanı kendi Vvazilesi ve ödevine göre yetiş - tirirsek ve ona kendi mesuliye- tini gösterecek olursak Türk milletinde zaten mündemiç olan seciyede mevcut olduğuna göre dünyanın en iyi basımını yap - mış olacağımıza kanaatim var - dır. Elverir ki iş sahibi olanlara yolunu gösterelim, yani teknik noksanlarmı bildirelim. Kurultayın verdiği kararlar- da en çok iftihar duyduğum se- beb budur. Yani kendi kendimi- zi ilerletecek vasıtaları yine ken- dimizin bulup çalışmasıdır. Bir takım ittihamlar, arkadaş larımızdan birinin dediği kadar değil ama, gazeteci vasfına lâ- yık olacak bilgilerin bizde nok- san olmaması lâzımdır. Ve bu bilgiyi tamamlamak için bir za- ruret vardır. Bu da, kurslarla, konferanslarla ve birbirine tel- kin etmek ve makaleler yazmak suretile halledilecek işlerdir. Birlik İkinci noksan, Kurultayın ka- rar verdiği gibi meslektaşlar a- rasında bir birlik olmamasıdır. Her gazeteci bağsız ve bir avare halinde gazeteye intisab eder.ve çekilir. Çok feci mahrumiyetler içerisinde ölenleri gözümle gör- düm. Demin bir dakika ayağa kalkarak yüksek - hatırlarını ta- ziz ettiğimiz eski muharrirlerin yüzde sekseni bu teşekkülsüzlük yüzünden böyle gitmiştir. Hakkı Tarık Us: — Maale- | sef... Şükrü Kaya (devamla) — Bu teşekkül evvelâ mesleğin şerefi ile mütenasib ve birbirine müte- sanid uzuvlardan mürekkeb ola- rak kurulacaktır. Bu teşekkül bir coklarının atisini temin e- decektir. Bunun için de - vasıtalar bol- dür, Araçlar geniştir. İyi bir teşekkül vücud bulacaktır. Şim- di bu işler için sectiğiniz heyet tahmin ederim ki, gelecek Ku- Tultaya kadar bu saydığım işle- rin esaslarını yetiştirecektir. Seçdiğiniz arkadaşlar burada senelerdenberi millet işlerile, matbuat işlerile uğraşmış kim- selerdir. Gelecek Kurultaya ka- dar,belki daha evvel,buna aid bir takım niza mameler, talimatna- meler hazırlayacaktır. Ve ikin- ci Kurultay toplanacağı zaman size eserlerini gösterecek. Hükümetten istediğiniz şeyle re gelince, kendi salâhiyetim da- hilinr..!e olıx_ı kısımları yapacağı- ma SÖz veririm, Hükümet nez- dinde de sizin bir avukatınız o- lacağım (Bravo sesleri, sürekli alkışlar). Fı.'sanın bize pgönderd'öi üye, fırkanın matbuat haklkındaki nazarını açıkça — söylediği için bunu tekrar etmeme mahal yok- dur. Zaten takib ettiğimiz gaye, bu memleketi el birliğite. tisin. lin altında İlâyık olduğu yük- ı'::) mevkie çıkarmaktır. (Alkış- Bu işe baslamıs ve yarı yoli alınm tır. — Suü, bu nıııariğ»ey: kapılarak, gerek sağdi . gelsin, gerek soldan #elsin bu nazariye- KarESE a i vaziyetine düşürmiyece- ğiz. (Alkışlar). a W kuvvetini o suretle al- - rekli alkışlarla karşılanmıştır. Atatürk'ün telyazısı şudur: Şükrü Kaya Basın Kurultayı Başkanı Ankara - Birinci basın kurultayı müna- sebetiyle bana karşı gösterilen temiz duygulara teşekkür eder, muvalfakıyetler dilerim. Reisicümhur Kamâl Atatürk Bu münasebetle gür bir sesle kı sa bir söylev veren Yunus Na- di ezcümle uemiştir ki: “Ankarada bu kadar kalaba - lık bir gazeteci kütlesi görmek bana dehşetli bir heyecan vesi- lesi olmuştur. Gördüklerimiz yalnız delegelerdir. Bunun on misli, yüz misli memlekette yerleşmiş duruyor. Bizim için bu bir sevinç sebebidir. Daha büyük bir sevinç sebebi şimdi o kunan telgraftır. Biz onun kur- duğu devletin merkezinde şo - len yapıyoruz. Ö, bizi, bulundu- ğu stanbuldan düşünmüştür, Va tanm bu kadar güzel manzara - sını bundan daha güzcl göste - Ve orada bulunanlara şunu tek- recek misal olamasa gerektir.,, lif etmiştir: “Şimdi derhal - Atutürke bir telgraf çekelim ve diyelim ki, senin kurduğun yolda ve senin izinde yürüyen insanlarız.,, ATATÜRK'E SAYGI Yunuz Nadinin bu teklifi al - kti lıflı hıııluıdı. î'h 'ı,aıııhıı İmasına başlandı. Hazırla . nan telgraf Şükrü Kaya tarafın dan okundu: — “Telyazınızı toplu bulunan ar kadaşlara okuduk. Atatürk yo- lunun ileri yolcusu olduğumu » zun Atatürke sunulmasını sü - rekli alkışlarla benden istedi ler. Bunu yapıyorum.,, İsmet Inönü” İç Bakanı sordu: — Telgrafs çekilmesine ka- rar veriyor musunuz? Cevab yerine 320 elden çıkan şidlde'li alkışlar... Bundan sonra masada İsmet İnönüne yakım bir yerde oturan Hakkı Tarık Us ayağa kalkarak, böyle canlı ve parlak bir gecede duyduğu bahtiyarlığı ilade etmiş ve ilâ- ve eylemiştir : — “Mesleğime bağlı bir ga- zeteci olarak bahtiyarlığıma di- ğer bir taraftarı da hudud yok tur. Zira tesadüf beni İsmet İn. önüne yakın bir yere oturttu. Bü | yük bir havadis aldım. , İsmet İnönünün solunda otu ran Şükrü Saraçoğlu atıldı: — Onu İnönü söylesin, Ve salonda sesler yükseldi: — Havadisi membamdan din leyelim. İsmet İnönünün müjdesi İsmet İnönü gülerek söze başladı: “Bu toplantımızda biribirimi ze sevgilerimizi sunmak (ırsatı- nı bulduk. Ayni davanın yolcu. su olduğumuz için ve birbirimi- ze lâzım adamlar olduğumuz için birbirimize daima şirin gö- rünmemizi dilerim, Eğer soğuk kanlı ve geniş yürekli olursak €. na birbirimizi sevmemize hiç bir engel yoktur. Birbirimize söz vereljm, daima soğuk kanlı olacağız ve geniş yürekli ola - cağız.,, —a “aaştır ki, önüne çık: — rr çiğ- >ememek elden — gelmez, çiöne- yerek geçer, velev bu mania fi- kir srasında olsa da kendisine tarihin gü.... liği yüksek mev- kie be;ıemzhal varacaktır. (Al- ü yt Ziyafette Gece İş başında Olanların Şerefine İçildi (Baş tarafı 1 inci sayfadal Çok alkışlanan bu sözlerden sonra Başbakan büyük havadisi verdi, Ve dedi ki: “Yurdun her tarafında tuzun üç kuruşa satılması için Kamu- taya bir teklif yapmağa karar verdik. Bu kararın verilmesinde âmil olan Finans Bakanının şe- refine hep birlikte içelim.,, En htiyar ve en genç gazeteci İsmet İnönü verdiği büyük müjdeden sonra en yaşlı ve en genç iki gazetecinin kısa birer söylev vermesini istemiş, şolen- de bulunan müsahhihler delege si Celâl Davud gazetecilik h1. yatmda —yaşadığı — devirlere işaret ederek Cumuriyet devri - nin eşsiz hâdiselerini gözleri olarak öğmüş ve demiştir ki: “6i yaşındayım. 40 senelik gazeteciyim. Müsade et İnönü dilim alışık, sana Paşam diye hi tap edeyim ve şerefine içeyimi,, sonra Celâl Davut Başbakanın elini hasret ve saygı ile öpmüş, İnönü de onu alnından öpmez suretile taltif eylemiştir. İ Şolende bulunan en genç ga« zetecinin kim olduğu münakaşa lara sebebiyet vermiştir. Ve her kes en genç olmak davasını ile- ri sürmüştür, Bu sırada Mekki Said, “biz hem çok genç, hem çok ihtiyar sayılırız. Az zaman- da o kadar çok hâdiselere şahid olduük ki, ihtiyar sayrlan bir a « damın hayatı. bunları görmeğe belki de yetmez, Çok konuşmak la çok m alıştığımız i - ÇİN da Kesiy a demiştir. Cenubi Amerika gazeteciler! Bundan sonra Arjantin gaze- tecisi“Farini genç Türkiyeyi ve onun basın âlemini kısa bir söy levle selâmlamış ve Dış bakan- lık genel sekreteri Numan Ri « fat evvelâ türkçe ve sonra fran- sızca olarak verdiği bir söylevle misafir gazetecilere cumuriyet hükümetinin iltifatlarını bildir- miştir.Topraklarımıza ayak bas tığ ısırada Hariciye bakanlığı haberini alan Sen Döminik hü- kümeti hariciye bakanı Ditro söz almıştır. Sayın bakan kendi lisanile konuşmak için orada bulunan - lardan müsaade istiyerek Türk devriminin azametini kudretli bir ifade ile anlatmış ve! “Mu- kadderatınız o kadar - parlaktır ki, bunu anlatmak - için kelime bulamam,, demiş ve alkışlar « mıştır. Bakanın sözleri türkçeye ter- cüme edilerek orada bulunanla- ra okunmuşstur. Şölen böyle hareketli bir ha- va içinde devam ederken Aka- gündüz ile Ercüment Ekrem ve Ordu gazetesi sahibi Ali Riza Gürses ve daha bir çok gazete- ciler sıra ile söylevler vermişler, gazetecilerle mürettipler ve ge- cenin bu saatinde vazifeleri ba« şında çalışan arkadaşlar şerefi- ne müteaddit defalar kadeh kal dırmışlardır. Geç vakte doğru Saracoğlu? Türkün İnönüsü bizden bir şey istiyor: “— Matbuat şerefine içmek.. diyerek davetlilere hitapta bu- lunmuş ve hükümet başkaitll! kendisine mahsus tebessümü i- le her tarafa iltifatlar saçarak gazeteciler şerefine içmiştir. En son olarak Şükrü Kaya “Gazetecileri yazdıran ve söyle ten okuyucular şerefine içiyo - rum.,, demiş ve saat 23 te İstik lâl marşr çalmarak şöleve söfl verilmiştir. Kurultay üyeleri hep birlikte on yıl marşını sö! liyerek davet yerinden ayrılmı$ ır. ğ