—— 18.3.01 AKADEMİiDE Güzel San'atlar “Akademisi Timari şubesi için birtakım de- dikodular çıktıydı da biz bu de- dikoduların doğru olmadığını Yazıktı. Mühendis mektebinde - )'f Mimari ve İnşaat şubesi ismi- hi değiştirerek sadece inşaat şu- olarak kalıyor. Ve mimari Pübesi de akademide daha geniş ir programla çalışmasına ter- ediliyor. Bir defa bu şube için | Ültür bakanlığı üç bin lira faz- | tahsisat vermiştir. Mimari Şubesinin mühendis mektebine | Bakli şöyle dursun, bilâkis aka- €mide kalacak ve ehemmiyeti- hi daha ziyade arttıracaktır. Haber aldık ki, önümüzdeki e bu şubeye alınmacak olan ta- lebeler mektepte yedirilecek, İÇirilecek ve onlara mektepte Yatıp kalkmaları da temin olu - Bacak. Şu haber güzel san'atlar akademisi tarihinin bir dönüm ioktasıdır. Zira bir vakitler ta- *besine model bulamıyan, tah- Sisatsızlıktan — atölyelerindeki buyalar odunsuz kalan akademi Hgün bu modern ve zengin ltöl_yelm, haftada birkaç defa gî%% muhtelif modellere ma- | S ir. Şimdi de talebe için gü- | geniş veyas Atinada İr sergi | Atinada “Atölye, adlı Bir | San'at klübü var. Bu klüpte bir kş Bi açılmış. Bu, iki ressam ve İt heykeltraşın sergisidir. Res- t Gumaropulos, Gika ve hey- | traş Tombras. N Âtina —muhabirimiz - Fikret f sergiyi gezmiş. Resimlerin Otoğrafileriyle Fikret Adilin Sörüşlerini gelecek hafta bu sü- İi 'arda görecek ve okuyacak- hlu. Yalnız bu hafta size hey- traş Tombras'ın bu sergide rettiği hı irini hkdim ği heykellerden birini i | ediyoruz, KA ,dersler ilerledikçe bu işi başara- | takhaneler hazırlanıyor, Kültür bakanlığının bu alâka ve hima- yesi her türlü teşekküre değer. Akademi bu seneden itibaren | her yönden çalışmasını genişle- tiyor. Eskiden sedef kakmacılı- ğı diye bir san'at vardı. Bu san- at ölmek üzereydi. Zira her şey yeni yeni gençler - çalıştırılma- dıkça ölür gider. Şimdi bu sene- den itibaren şark tezyini san'at- lar şubesine bir de sedef kak- macılığı dersi ilâve edilecek ki, bu suretle bu eksiğimiz de ta- mamlanmış olacak. e 'Tezyinat şubesi afiş kısmı- | mnın da bir eksiği bu şekilde ta- mamlanıyor. Sene başından iti- baren bu kısma bir de Foto montaj dersi ilâve edilecektir. e Üniversiteçe bir nebatat, bir de hayvanat enstitüsü yapılıyor. Bu binaların duvarları freskelr- le, heykellerle süslenecek. Bu freskler ve heykeller için bir müsabaka açılacak ve Güzel san'atlar akademisinde tetkik eültecektir” akuaasta MA | TIYATRO ŞÜKRİYE İstanbul Halkevi tiyatrosun » da çalışan genç san'atkârları si- ze tanıtmağı vaadetmiştik. Bu hafta da size bir bayan takdim ediyoruz. Bu genç kız Şükriye- dir. Şükriye Alayköşkü tiyatro mektebinin en kabiliyetli talebe- lerinden biridir. Hocaları onun sahnedeki muvaffakıyetini çok beğeniyorlar, Geçen hafta Niya- ziye sorduğumuz sualleri ona da sorduk. Aldığımız cevapları aynen yazıyoruz, e — Tiyatroyu seviyor musu- nuz, yoksa geçici bir hevese mi kapıldınız? — Tiyatroyu seviyorum ve bu sevgimdendir ki üç yıldanberi bu yolda ve bu çatr altında ça- lışmaktayım. Yıllar geçtikçe de çalışmayı göze almışımdır. Bu sevginin hiçbir zaman geçmiye- ceğine ve hatta eksilmiyeceğine inancım vardır. — Mektebi takip ettikçe ve j 3iriki HİKÂYEDİR Ayasofyanın mozayiklerini, İskenderin mezarını, Kostanti- nin sakalını görmeğe gelen sey- yahlar İstanbulu geziyorlar. Hipodrom, Burmalı sütun, Çemberlitaş, Kıztaşı, Kariye, Sultanahmet camii, Süleymani - ye, Beyazıt, Yerebatanla, Top- kapı sarayı, müze, her adımda bir antika, Hayranlıkla ağızları açık dolaşıyorlar şehri. Haliç, Eyüp mezarlıkları, Bo- Baziçi, Adalar... “Ne güzel, ne şiir gibi memleket bu,, diyor- lar, bayılryorlar. Bizans kilise- lerini, Osmanlı saraylarını gö- rüyorlar, hayran oluyorlar, Gü- zel!... Domuz sucuğu yapan Avru- pealı pastırmacı, başına kasketi - ni, ayağına golf pantalonunu çekince, cebine papelleri yerleş - tirip yola çıkıyor. Geliyor bura- ya, Yavuz Sultan Selimin züm- rüt kakmalı ekmek bıçağını gör- mek için, Kembriçli Üniversite profesörü Beyazıt kütüphane- sindeki el yazması kitaptan beş satır not almak için Okyanusun fırtınasıma boyun eğerek, de- nizler, karalar aşıyor. Büyük masraflara, müthiş eziyetlere katlanıyor. Bütün bu seyyah | kafilesi tozlu, çamurlu yollar- dan geçerek arıyor bunları ve buluyor. Kanalizasyonları açık kaldırımları atlıyarak şehri cambaz gibi dolaşıyor. Bununla beraber mimarinin şaheserini yaratmış bir milletin bugünkü hayatmı, binalarını, apartıman- larını da görüyorlar. O binalar ki stilleri bozuk, biribiriyle uy- gunlüğü —olmiyan, — ahenksiz, zevksiz, biçimsiz, mendebur şey- ler, İslâm müzesindeki minyatür- leri görüyorlar da, “Resim gale- riniz yok mudur?,, diye soruyor- lar. Bir kozmopolit tercüman onlara: “Müslümanlarda resim günahtır. Türkiyede ressam yoktur.,, diyor. “Heykeltraşımnız yok mu?,, diyorlar. Gene o koz- mopolit tercüman gülerek “Ol- sa bu abideleri ecnebilere yaptı- rırlar mı?,, diyor. “Musikiniz yok mudur ki, radyonuzda Şo- peni dinliyoruz,, diyorlar. Çalgı- t meyhanelere gidip zımbalı rumbalar dinliyorlar. “Hani mil- N danslarınız?,, diyorlar. Bay- ram sokağında Marikanın çifte tellisini seyrediyorlar. Memleketlerine döndüğü za- man bunların bir kısmı “Şarkı gördüm,, diye ciltler yazıyor. Bir kısmı “Türkiyede — gizli âlemler yaşadım, eğlendim,, sa - nıyor. Bu her iki manada da eğ- lenenlerin karşısımna ulusal bir kültür ve san'at varlığımızla çı- | kamıyoruz. Benim de her gün buna içim sızlarmış, Kaç para eder. Elif NACİ — a n SÖz | bileceğinize inanç getirebildiniz mi? — Mektebe wam edip tiyat- ait bilgilerim arttıkça bu san'atın güçlüğünü ve derinliği- | ni, inceliğini daha iyi anlamak- tayım, Fakat gittikçe de heve- sim ve bu işi başarmak için ken- dime güvenim çoğalıyor. — Tiyatroda ne olmak isti- yorsunuz? Şimdiye kadar bu san'at hakkında ne fikir edindi- niz ve sahne üstünde neler duy- dunuz? — Her şeyden önce rolünü anlıyan ve anlatan, yani bir tek sözle seyirciyi kendisine bağlı- yabilen bir tiyatro oyuncusu ol- mak isterim. Kadın olmakla ka- dınlığıma bel bağlayıp geçici ve çabuk eskiyen dar kafalı bir san- atkâr olmak istemem. Tiyatro altı güzel san'atın ağababası hem de bir araya getiricisidir. Sahne üstünde daima korku duydum. Yıllar geçtikçe öyle umuyorum ki korkum artacak, | GÜZEL SAN'ATLAR 15 SÖKE HARABELERİNDE Memleketin her tarafında es- ki eserlere karşı güzel bir titiz- lik var. Her yerde toprak karış karış kazılıyor. Altından taril güzel vesikaları çıkarılıyor, Sö- | keye yakın yerlerde pek çok ta- Tihi eserler, harabeler vardır. Söke'nin 23 kilometre öte- sinde Priyen, 30 kilometre me- safede Balat köyündeki Milet ve 60 kilometre uzağında, Yenihi- sar köyünde Didim harabeleri vardır. Eski saltanat çağlarında, ba- zı Almanlar ve Fransızlar tara- fından bu harabelerde kazıntı- lar yapılmış ve çıkan kiymetli parçalar Avrupaya taşınmıştı. | Kasalara konularak kaçırılmak | istenilen daha birçok eserler de | muhtelif sebeplerden dolayı aşı- rılamamış ve bunlar mahallinde kalmıştı. Bunlar, (Akköy) de müze la hifzedilmekte - dir. Priyen, dört bin yıl evvele aittir. İonyenlerin idare merke- zi olan bu şehir, o zaman deniz kenarında — bulunuyormuş — ve ahalisi denizcilikle vakit geçi- rirlermiş. Harabelerin bugünkü vaziyetine göre denizden on ki- lometre uzakta kalmış. bulunu- yor. Menderes denizi dole'r. dukça Priyenin hayatı gittikçe sönmüş, halkı dağılmış.. (Yon- yen) ler savaş insanı olmadık- larından kimin istilâsına uğra- mışlarsa ona uymuşlar, meselâ İranilerin, Miletlerin birçok de- falar boyunduruğu altına girmiş ler, Milet, şimdiki Balat köyünün bulunduğu yerde kurulmuştu, Gerçi ne zaman kurulduğunu tarih kaydetmiyorsa da Leleç kabilesi tarafından yapıldığı ri- vayet olunuyor. Girit adasından Sarpedo adında bir kamutanın kumandası altında gelen bir kuvvet buradan Leleçlileri koğ- muş ve Milleti kurmuştur. Bun- lar sahip olduktan sonra, bura- iznik'teki Eserler Hayreddin camii yı imar etmişler, komşularla alışveriş bağları tesis etmişler ve üç yüz yıl hakimiyetlerini muhafaza ettikten sonra İrani- lerle badaşmışlar ve Darayı mağlüp etmişlerse de Dara ye- nilmenin acısını çıkarmak için ikinci bir savaşa girişmiş ve bu defa yenerek Mileti baştan başa tahrip etmişler ve Miletlilerin mukaddes — tanıdıkları Didim mabedini de yıkmışlar, yak- mışlar harap etmişler. Didim o zamandanberi — böylece perişan kalmış .Hâlâ da öylece duruyor! Bundan iki ay evvel Sökeden 30 kilometre mesafede ve Piri- yen harabesinden sekiz on kilo- metre uzakta Doğanbey nahiye- sinde araştırmalar, kazıntılar ya pıldı. Denizin sathından aşağı yukarı 1300 metre yüksekte, Peygamber İlyas namına izafet- le tepede bir mezar, birçok sii- tun kaideleri, üç sütun, iki b- lık bulundu. Toprak altında va- ha Priyene ait birçok eserler her halde vardır. Bunların da araştırılmasını, meydana çıka- rılmasını dileriz. Yalnız şurasmı kaydetmek lâzımdır ki, uzak yerlerden ge- len gezginler buralarda barmna- bilecek şöyle böyle muntazamca Sökede güzel Didim mabedinin harabeleri Sökede Dldîm ;nıhcdinin sütun kaidelerinden biri | bir otel bile bulamıyorlarmış. Doğrusu bu, büyük bir noksan- dır. Pis ve karanlık hanlarda tahtakurularile karşılaşan Ame- rikalı seyyahlar ne Şamın şeke- ri derlerse haklıdırlar. Dileğimi- ze bir de bu noksanın telâfisini ilâve ederiz. Sökeden 30 kilometre uzakta Balal'ta bir tiyatro harabesi Orhangazi ile İznik arasımnda- ki yolun kötülüğünden şikâyet eden bir mektup aldık. Bu mektubu İznikte doğmuş Aliyü- cel isimli bir okurumuz yazıyor. Sıkça sıkça gidip geldiği mem- leketinin böyle bakımsız bir hal- de bulunmasından teessürle bah sediyor. Yegâne iskelesi Yalova olan bu güzel memleket, ayni zamanda değerli birçok eski eserleriyle de dikkat ve ehem- miyeti üzerine çekmesi lâzım- gelen bir yerdir. Resmini koyduğumuz Çan- darlı Halil Hayrettin paşa camii bu güzel eserlerdendir. İznik ile Orhangazi yolu yapı- lırsa, gerek gezintilerin gerekse © civarda yakm oturanların ra- hat rahat gelip bu eserleri gör- meleri ve istifadeleri mümkün olabilecektir. Biz de bu res- mi ve mektup yollıyan okuru- muzla ora halkının dileklerine Gemlikte Âbide Güzel san'atlar akademisi mu allimlerinden Hadi, bir Atatürk heykeli dikmek için Gemliğe gitti. Şarbay ile konuştu. Ha- zırlanacak olan heykelin dikile- cek yeri tasarlandı, Parkın de - niz kıyısına kadar - ilerletilmesi ve bitişiğindeki mağazaların yı- kılması kararlaştırıldı. Hadi, di- ğer Bursa kazalarına örnek ol- sun diye bu heykeli ücç bin lira- ya, yani yalnız masraf parasına yapacaktır. Gemlik beldiyesi bu taahhüdü senede bin lira ile üç senede ödiyecek. Hadi değerli heykeltraşlarımızdandır. Gem - lik için güzel bir heykel ha lıyacağından eminiz. ee | kendi öz dileklerimizi de kata- rak bu eserlerin ve bunlara gi- den yolun tamirini rica ederiz,