İİ 12-5-935 KISA DALGALI İSTASYONLAR radyo postelarını da al - Ğâi kabiliyetindedirler. Kısa 'Zalr istasyonlar 16 metre ile a Metre arasındakilerdir. Bun- bir kısmı sabah, öğleden & 4 ve bir kısmı da akşam ve ag Yarısından sonra çalışır - . Gece yarısından sonra sabâ- dün dar çalışanların ekserisi Yanın diğer kısımlarında ak üzeri veya daha geççe ge - di Saatlerinden dinlenmesi için- . Bilhassa müstemlekeleri i- . Yayım yapan ulusların istas- ilanı pek çoktur. Bunun için ABiliz,Fransız,Holanda ve Por- Bü Z gibi kolonileri olan uluslar stemlekelerinden takip edil- için o istikametlere müte- yz reflektörlü (mürsile ar- lerile yayımlar yapmakta - year, Bu istasyonların çoğu irkiyenin her tarafından bü - y M orta ve yüksek dalgalı istas onlardan daha iyi işitilir. Bu lgalarda parazit hiç olmadığı iz 9i en zayıf kudrette olan bir Rah bir merkezinkinden daha — İz sesle ve günün her yatında ayni nefasette gelir. bu istasyonlara yapıla - ik muamele bilinmelidir. Şöy- ki: Hangi saatta hangi istas - taşi kaç metrede çalışmağa İayıp ne zaman biterek son - İ han, kığı takip edilrnelidir. Bu su - le kısa dalgalarla dünyanm Uzak yerleri kolayca bulunur * program dahilinde konserle- takip edilebilir, Radyonun bu kısmı başlı ba - bir âlemdir. Havanın müsa- olduğu günlerde Java, Brezil- , Arjantin ve Amerikan istas- ları ümit edilmiyecek kadar iz sesle alınır ve dinlenilen aman ni timal verilemez. i Gelecek sayımızdan itibaren “ metreden başlayarak 84 met- Üye kadar konser veren bütün “ünya radyolarının karakterle - hi, istasyonları tanmak için Ylenilen işaretlerile çalışma pi 74 kalay bütün dünyayı dinlemek EYFEL KULESİ DALGASINI DEĞİŞTİRDİ uzun dalgalı Eyfel olan onu nihayet Postasının iy Tette Mstar, biş ki Alman Radyolarında plâk yasak fon moalman e ke Had verdiği bir konferans e e radyo anten yen sistem radyo makineleri- N Çoğu kısa dalgalarla yayım gi dalgada neşriyata baş - | di zn zamandan beri yüksek dayelarda çalışan istasyonları Ba yakmliğile taciz etmekte radyo gönderici montajını esaslı su- değiştirmiş ve 206 metre izerinden çalıştırmıya başlan- Kudreti gene eskisi gi- lovattır, kış laber verildiğine göre hiç A radyosunda gramo- plâkı çalınmıyacaktır. Bu RADYO HABERLERİ Yonun neşriyatı yüksek dal | 1 âtlerini bildiren bir yazı silsi- | #mize başlıyoruz. Bunları takip | tar. Yapılacak nakil için İVARŞOVA DALGASINI DEĞİŞTİRDİ Varşova radyosu bir müddet evveline kadar 1345 metre dal- ga uzunluğunda çalışırdı. 120 kilovat anten enerjili bu kuv- vetli istasiyon Avrupa radyola- ri arasında en iyi dinlenen bir postadır, Programları da pek iyi olan Varşova bir kaç hafta- danberi yayımlarını 1339 metre dalga uzunluğunda yapmağa başlamıştır. Varşova bu dalga- da çalışmağı tercih etmesinin sebebi Motala istasiyonunun kuvyetlenmesidir. o Varşovaya yakın dalgada olan Motala, kudretini arttırmış ve yakında 150 kilovat ile çalışacağından Varşova bu istasiyonun taciza- tından kurtulmak için bu vazi- yette çalışmaktadır. Hastalar teselli ediliyor Varşova radyosunda entere- san bir yayım yapılmaktadır. haftada bir gün muhtelif hasta- Irklar çeken hastalara iyi olabi- lecekleri ve bir gün evvel iyi olmaları için ne yapmaları tav- siye edilmektedir. Her hafta muntazaman verilen onar da- kikalık bu konferanslarda teda- visi güçleşen hastalar bile te- selli edilmektedir. Romanyada Radyo kabloları Romanyada 159 kilovatlık bir ejder istasyonunun yapılmış ve önümüzdeki haftalarda ya- yımlara başlıyacağını bildirm'ş- tik. Son olarak öğrendiğimize göre Romen radyosu memleke- tin her tarafından nakiller ve reportajlar tesis ettirerek yâ- yımlarını bir kat daha zengin- leştirecektir. Bu biçim nakil kablolarile reportajların yapıl- ması için ayrıca radyo İstasyon- larmın bulunmasına lüzum yok- de bir amplifikatör bulundurul- ması mikrofon ihtizazını yük- selttirerek uzaktaki radyo istrs- yonuna vermek iktidarındadır. Bükreş şimdiye kadar bu paha- İr tesisata sahip olmadığından Bükreşten başka şehirlerdeki işitilecek yayımları harice din- letemiyordu. Şimdi birçok şehir ve kasabalardan Romen kültürü İstas- kulesi | kuvvetli yeni radyo ile bütün Avrupaya işittirilecektir. Bu sayede yazın Karadeniz sahille- rinde geçen hadiseler Okyanus sahillerine aksettitilebilecektir. Bu kabloların tesisine başla- nılmıştır. Eylül ayından evvel biteceği tahmin ediliyor. Mem- İeketimizde çok sevilen Romen radyosu yayımları bu kabloların bitmesile çok daha zenginleş- miş olacaktır. Fransa ve İtalyada Tete- vizyon tecrübelerine başlandı İlk İtalyan televizyon. gönde- rici postası Torino şehrinde in sa edilmiştir. Resimler 5,05 ile > metrelik ultra kısa dalgaları 'e gönderilmekte ise de henüz -hirde birkaç tecrübe âletinden öaşka alıcı makine yoktur. İtal- yan piyasasmda Zaten uzaktan görme makineleri bulunmamak- tadır. Bunların imal edilmesi için bir atölye açılmış ve piyasa için burada yapılacak makinele- re en son sistem zworikyn ka- tod lâmbalarından konulacak- Ayni zamanda Fransada da televizyon tecrübelerine başla - nacağı bildiriliyor. Fransız pos- ta ve telgraf nazırı Matin gaze- tesi muhabirine bu hususta be- yanatta bulunmuş ve şimdilik bu tekniğe çok merak eden Fransız meraklılarını tatmin - çin bir muvakkaten çalışacak bir Paris gönderici postasının | yapılacağını ve üç ay sonra da her vakit program dahilinde iş- liyecek bir postanm yapılacağı” nı söylemiştir. Mayıs ayınm, başka aylardan büyük bir farkı vardır: İnsan bir kere mayısı buldu mu artık kendini rahat hisseder, Havalar bozsa da bu bozukluk devamsız olacaktır. Hergün yeni bir çi- çek; yeni bir yeşillik ortalığı güzelleştirmektedir, Bizi bir gün sevindirip, erte- si gün dargın yüzile neş'emizi kaçıran ilkbahar yağmurları da dinmiş gibi bir şeydir. Daha ziyade aşkma inanılır bir kadın mayıs sabahları kalkınca bizi şen çehresile karşılayınca, he- pimiz hayata biraz daha bağla- nırız. Çünkü tabiat üstünsüz güzelliğine bürünmüştür. Açı. lan koncalar; esen rüzgârın ge- tirdiği kokular, yeşillenen ağaç- lar; hergün b daha değişik ve biraz daha güzel, güneş bi- raz daha ılıktır. Sonu gelmiye- cek hissini veren bu güzellik aymın arkasından bahçelerimi- zi sarartacak, gönlümüze hü- zün verecek; bizi yeni sevdikle- rimizden, yeni alıştıklarımız - dan ayıracak sonba'ı*r'n sessiz sedasız beklediğini | e düşü- nemiyecek kadar sarhoş olmu- şuzdur. Hele kışın beyaz sükü- tu aklımızın köşesinden bile geçmez. Çünkü her taraf çiçek: li; her taraf mütebessim, her eçen gün biraz daha tatlıdır. nsanı kadın ve çiçek kadar al- datan bir şey var mıdır bu dün- yada! Gülen bir kadının yarat- tığı yaşamak neş'esi; mayısta | açılan çiçeklerle karışınca; kı- şım çekilen zahmetler; hasta- lıklar; can sıkıntıları, hepsi ne gabuk unutulur değil mi? Unut mak ve Ümit! İnsanların cefa- ya karşı en kuvvetli, en tesirli olarak kullandıkları şu iki ilâ. cı mayısta tabiat bize zorla su- nar, En karanlık düşüncelileri- miz az çok ümide düşmüşüz- dür. Sanki mayıs bizi yeniden hayata getirmiş gibi hissederiz. Mayısta çiçek İstanbulda çiçek en bol ma- yısta açar, Yerde biten çiçek- lerden başka ağaçlar da gelin gibi donanırlar. Senelerce ev- vel tanıdığım bir Amerikalı kız; İstanbuldan bir mayıs gü- nü ayrılırken Bebek ve Kuru- çeşme sırtlarındaki (o crguvan ağaçlarına bakarak gözyaşları- nı zaptedemeyip bir çocuk gibi hüngür hüngür ağladığını her mayıs geldikçe hatırlarım. Bo- ğazın bu bakımsız ağaçları ka- dar güzel bir çiçek demeti ta- savvur edilebilir mi? Bunların hiç olmazsa gelişi güzel yolun- mamasına karşı acaba hiçbir tedbir almamaz mı? Bembeyaz erik ağaçları, tat- lu pembe rengindeki şeftaliler tabiatin en ince ipeklilerine bü- rünmüş kadınları and'-mazlar mı? Bahçemizdeki tü ii türlü çiçekler, güller; salkımlar da mayısta en renkli ve canlıdır - lar. Fakat onlar bütün yaz de- vam ettiği halde kır çiçekleri nc mayıstan sonra bir solgun- Tuk, durgunluk gelir. Dağlardaki beyaz ve sarı pa- patyalar, yere bir halı serilmiş gibi parça parça yayılırken, da- ha ötede kıpkırmızı gelincik tarlaları gözümüzü okşar. Biz- de yabani bir çiçektir diye hiç- birimizin bahçelerimize dikmek zahmetini ihtiyar etmediğimiz bu gelincikler Avrupada ve İ bilhassa Amerikada tımar edi- lerek bütün yaz, gözün kırmızı renge karşı duyduğu iştiyakı tatmin etmektedir. İsmi gibi geline benziyen bu yabani çi- çekleri; bilhassa büyük bahçe. lerde üretmek ve sulayarak bü. tün yaz açtırmak çok kolay bir iştir, Mayısta kuşlar İstanbullunun çoğu, ötüşü güzel kuşlar arasında bülbül- den başkasını bilmez. Bunu meraksızlığına mı, yoksa vası- tasızlık yüzünden kırlara çıka. mamasına mı atfetmeli, bil mem? Fakat doğma büyüme bir Boğaziçili mayısta öten kuş- lar arasnda bülbülünkünü sus- turacak kadar ahenkli ve çok daha hazin karatavukları din- lemek üzere İstanbullulara bu mayıs Boğaziçine sık sık çık - malarını tavsiye eder. Karata- vukların en bol bulunduğu yer- ler, çok ağaçlıklı yerlerdir. Be- bekte ve Rumelihisarmda Ha- limpaşa korularmdan, Balta Limanından tutun da Büyük dereye kadar her ölü koruluk. ta akşam üstü bunları dinle- meden İstanbula dönerseniz büyük bir şey kaybetmekte ol- duğunuza emin olun. Islık çalar gibi kısa ötüşlü karatavuklardan başka bütün gün ilkbahar şarkılarını söyli- yen tarla kuşlarını da eminim ki, çok azımız duymuşuzdur. Tarla kuşu, kül rengi, dala kon- mıyan, yerde gezen bir kuştur. dünde ii Fakat hiçbir zaman yerde öt- mez. Daima gökyüzünde uçtu. ğu zaman uzun ve hüzünlü şar- kısını tekrarlar. Bülbül bunun yanında çok adi, keskin ve ma- deni sesli bir mugannidir. İs- minden de anlaşıldığı gibi tar- lalarda bulunur ve göğe çift çift çıkarak öterler. Bunlari dinlemiyenlerin de mayısın gü zelliklerinden büyük bir şey kaybettiklerine inanmalıdır. o / Mayısta meyva Avrupanın yemiş memleket. lerinde senelerce oturanlar bi- lir. Bizim mayıs yemişlerine yaklaşacak ilkbahar yemişleri- ni hiçbir yerde yemek kimseye müyesser değildir. İstanbulun çileği var ki, bu- nun eşi dünyanın hiçbir yerin- de yok. Tadının ne çok tatlı, ne çok mayhoş oluşu, hele koku- sile bundan daha nefis bir mey- va yaratılamıyacağına kaniim, Bir akşam üstü yahut gece Balta Limanı deniz kenarından geçecek olsanız, yüzlerce sepet çilekten çıkan kokunun birkaç yüz metre uzaklardan burnunu- za mis gibi kokusu gelir, Bu ko- kuyu 'dünyanm hiçbir yerinde duyamazsınız! Mayısta yemekler Sebzelerin en güzeli de ma- yısta başlar. Bunları saymağa hacet yok. Fakat hizim vemek- lerin en hafifini de gene mayısta yediğimizi unutmamalıyız. 4&- ze soğan, kırmızı turp, marul mayısta en tatlı yenen otlardır. Bunlardan ne kadar bol yense « kadar faydalıdır, nesi mik edi