—”“ TAN "i telrikası * 6 “MEİN KAMPF, KAVGAM . Hitlerin yazdığı klitab (BU ESERDE İLERİ , yoktu. Çünkü” parlâmento ne SURÜLEN DÜŞÜNCE VE DUYGULARLA HIÇ BİR BAGIMIZ YOK - TUR. BU TEFRİKAYI BÜTÜN DUNYADA DE- DİKODU — UYANDIR - MiŞ SİYASI BİR VESİ- KA OLARAK NEŞRE- DİYORUZ.I Önümde bir yığın adam, bir nevi hiddete kapılmışlar - gibi, kalkıp oturuyorlar, her perde- den bağırıyorlar, alt tarafta za- rarsız görünen ilitiyar bir adam » cağız elindeki cingırağı sağa so- la sallayarak çalıyor, terleyor, uğraşıyor, bazen tatlı, bazen sert ihtarlarla mecliste bir parça in- tizamı iadeye çalışıyordu.., Hitler bir kaç hafta sonra bu tecrübeyi tekrar etmek - istedi. Bu sefer manzara bam başka i - di. Salon hemen hemen boş..Mev cut mebusların içinde bir kaçı u- yuyor, ötekiler de keyifli keyifli esneyorlardı. Kürsüde birisi nu tuk söyliyor, riyaset yerinde de her hangi i bir reisa- çıkça can sıkıntısı alâmetleri gös teriyordu. O zaman Hitlerin kafası gene işlemeğe başladı. Evvelâ karar- ların ekseriyetin reyine iktiran etmesi lâzım geldiği hakkındaki meclis müzakerelerine ait kanu nu düşündü. Çünkü bu zev: müntehiplerin ekseriyeti çilmiş bulunuyorlardı. demokratik denilen tatbikatından biri idi. Tupasında demokrasi aldığı şekil parlamantarizmdir, Bida - yette bir ihtilâl şulesi parlamış - tı. Fakat şimdi bu şule sönmüş- tür, Hitler demokrasiye hastm olmakla beraber, di parlâmentarizmin yalnız bu şek Hini değil, umumi halini de kafa- sında takbih etmiştir Bu da prensibin Garb Av- zun uzadıya'izah etmeğe lüzum yoktur. Bunlar ta kadim devirdenbe- ri malümdur. Hitler mesuliyet fikrine hususi bir kiymet vermiş tir, Bir meclis ekseriyeti bir gün ve yahut öbür gün ekseriyet ol- maktan çıkabilir, bir tek şahıs değildir ki, mesul tutulsun. Di - ğer taraftan parlâmento rejimin de hükümeti idare eden- adam da hakiki surette mesul tutula - maz. Çünkü bütün yaptıkları müşterek bir arzunun ifadesidir, kendisi anrcak bu arzunün tahak kukuna bir alet olduğunu söy - lemek hakkını haizdir. Farzedelim ki, bu adamımn bü- yük düşünceleri olsun, onu ik - tidar mevkiinde tutacak olan ya ratıcı dehası da değildir. Onun başlıca işi ve büyük sanati cüret- kârane projelerini koyun sürü - süne benzeyen boş kafalara ka- bul ettirmeğe çalışmaktır. Hat - tâ sırası gelince onların bu tas- vibini adeta dilenir, yahut pa- zarlık bile yapar. Halbuki bir devlet adamının kıymeti bir ta- kım ahmakları iknaa çalışması i- le mi ölçülmelidir? Lüzumlu olduğuna kani bulun duğu projesini bu adamlara ka- bul ettiremezse ne olacak? Dev- leti mahvetmek pahasına yerini terkedip gidecek mi? Hitler, de- hasile yüksek bir adamm baş - kalarına boyun eğmesini kabul etmeyor, Beşeriyet tarihinde ya- pılmış bütün büyük ve güzel iş - ler, politika sahasında boyun eğ meyen faik bir adamın, bir dikta törün eseridir. Halbuki parlmen ter demokrasi böyle büyüklük - lere düşmandır. Marksizmin baş kaldırmasına yol açar. Hitler demokrasi meselesini Viyanada tetkike fırsat buldu - ğundan 'memnundur. Parlâmen- to müesseselerinin gülünçlüğü- nü anladıktan sonra Almanva - da bulunsaydı, belki de milletin selâmeti için imparatora veri - len salâhiyetlerin genişeltilmesi ni isteyenlerin safına girmiş bu- Tunacaktı, Başka tabirle mut - lak irsi monarşi taraftarı olacak- tı. “Avusturvada buna imkân kadar kofsa, Habisburglar da pek fazla değerli değildiler..,, Hitler eğer Berlinde oturmuş olsaydı, böyle bir hataya düşe- cekti, Viyanada bulunmuş ol - ması gibi mesut bir tesadüfle bu hataya — sapmamıştır. İktidar mevkii hiç bir zaman irsi bir hü- kümdarın değil, doğuşu ne olur sa olsun bir deha adamının ye - ridir, Bu rehber, bu şef millet için yapılacak en iyi şeyi bilir Bu bü- yük adamı, bu kurtarıcıyı mün - tehipler değil, hattâ meclısi da- hi seçemez. “Deveyi iğne deli - ğginden geçirmek, böyle büyük bir adamı reyle bulup ortaya çı karmaktan daha kolaydır.,,Halk seviyesinden yüksek adam, sö- zünü dinletmek için masaya vur duğu yumruklarla kendisini din letebilen adamdır, Eğer halk o- nu dinleyorsa yeni kurtarıcısı - nr bulmuş demektir. Onu selâm- lar, alkışlar, Fakat bu şekilde de olsa ku - mandayı şefe veren millet olduk tan sonra, bu da demokrasinin başka şekilden bir tezahürü de- ğil midir? Hitlerin o kadar be - ğenmediği demokrasi.. Hitlerin buna karşı size vereceği cevap, sizin hakiki millf hâkimiyet hak kında tam bir fikir sahibi olma - dığınızdır. Evet, rehber gene bir manada millet tarafından in tihap edilmiştir. Fakat bu inti - habı o rehber müstesna haslet - leri ile millete empoze etmiştir. Ve halkın reyile seçilen bu zat (halkın dileği, hakkın dileği) ilk hedefi işgal ve muhafaza et - mek için kullandığı vasıtaların, deruhte ettiği vazifenin de bü - tün mesuliyetini kabul etmiş de- mektir. Işte Almân ruhlu bir demokra sinin ifade ettiği mâna budur, —XX Türk polisinin Muvaffakıyeti Son zamanlarda İstanbula Bulgaristandan eroin getirildi- ği alâkadarlarca haber alınmış- tir. İstanbul muhafaza - teşkilâtı ve Emniyet müdürlüğü memur- ları bu eroinlerin nereden geldi- ğini anlamak için Trakyaya gön derilmiş, yapılan araştırmalar- dan eroinlerin Silvingrad'da ya- pılarak tren lokomotiflerinde çalışan bir adamla Dedeağaçta depo ettirildiği öğrenilmiştir. Eroinleri İstanbulda satan İstepan Yanef ve Robert Farhi isminde Bulgar tebaasın.lan iki kişi olduğu anlaşılmıştır. Eroin- leri yapan İstepan Yanefin kar- deşi Panço Yanef Silvingradlı- dır, Dedcağaçta araştırmalar ya - pan memurlarımız lokomotif makinisti Kostaki Françopula - sın isyandan evvel Venizelos is mini taşıyan sokaktaki evi Yu nan polislerinin yardımile ba- sılmış ve 5 kilo erocin bulunmuş- tur, Köstaki ve metresi Marika yakalanmıştır. Suç tamamile meydana çıkıp buradakilerin hüviyeti anlaşılımca onlar da büurada yakalatılarak sorguya çekilmişlerdir. İstepan ile Ro- bert ilk sorguda suçlarını söyle- mişler ve hazırlanan kâğıtlar ihtisas mahkemesine verilmiş - tir. Üniversite Rektörü değişiyor mu? Üniversite rektörü Cemilin rektörlükten almarak hariciye - de bir memuriyete tayin elilece ği söylenmektedir. Bu rektörlüğe kimin tayin edi leceği belli değildir. Maamafih rektörün değişmesi üzerine de - kanlar arasında da değişiklikler olacağı sövlenmektedir. —um. ——— — TARN Türkiye - Finlandiya Ticareti artıyor Ankara elçisinin bey-natı Talas Finlandiyanın Ankara sefiri Talas Budapeşteden şehrimize gelmiştir. Yarın Ankaraya gide cektir. Sefir, bu münasebetle Anka - rada Türkiye ile Fihlandiya ara- sında mevcut ticaret muahede - sinin tahkikatı ile meşgul ola « cak, muahede mucibifice Türki- yeden Finlandiyaya, Finlandi- yadan Türkiyeye ihraç edilen malların mikdar ve kıymetlerini tetkik edecektir . Talas, dün Perapalas otelin- de Tan muharririni kabul ede- rek şu beyanatta bulundu : — Türkiye ile Finlandiya ara- sında siyasi mesele yoktur. Yal- nız ticaret ve kültür meseleleri vardır , Ticari münasebetleri « Dünkü Mahkemeler Ölüm korkusu Geçiren kadın Ambarlı köyünde Zehrayı öl- dürmeğe teşebbüs ettiği iddia - sile Osman isminde birinin ağır cezada duruşması yapılmakta - dır. Vaka şudur: Zehra, Osmanın karısı ile bir tarla yüzünden kav- ga etmişler, Osmanın bu arada ürültüye koşarak, eline geçirdi ği mavzer tüfeği ile Zehrayı teh dit ettiği iddia edilmekte idi. Dünkü celsede, Zehra, dava - sından vaz geçtiğini, sövlemiş- se de mahkeme, hukuku umumi ye bakımından duruşmaya de - vam ederek, bir kaç kadın şahit dinlemiştir. Mahkeme, suçlu aleyhinde bir delil olmadığından neticede Os- manın beraetine karar vermiş - tir , * Son Posta sahiplerinden Ha- lil Lütfiyi, gece vakti evine gi - rerek, ölümle tehdit etmekten suçlu Şevketin dün de ağır ce- za mahkemesinde sorguya çe - kilmesine devam edildi. Şevket, müdafaa şahidi ola - rak bazı kimseler göstereceğini söylemişti. Dünkü celsede, şahitlerin isim | lerini bildiremedi ve sadece: *“Pangaltı polis merkez me - mürile, bir kaç gazeteci,, nin mahkemeye çağırtılmalarını is - tedi, Reis, gazetecilerin kimler ol- duğunu sordu. Şevket de şu ce - vabı verdi: Mahkeme; kısa bir müzakere den sonra, suçlunun dava esası- miz günden güne fazlalaşıyor, daha da fazlalaşacaktır. Finlandiyadan Türkiyeye kâ- ğit ihraç ediyoruz, Türkiyeden Finlandiyaya tütün ve kuru meyva ihraç ediliyor. Bunun- la beraber Türkiyenin Finlandi- yaya ihracatı, bizim buraya ih - ımı?dan fazladır. Bu sebep yet Türkiyenin daima le- elit d olmadığından Türkiyeden alı « nan malların bedeli- kolaylıkla ödenecektir.,, Sefir, Finlandiyanın iyi bir seyyah memleketi olduğunu an- latarak dedi ki; — Finlandiya için Bingöl memleketi derler. Hakikatte öy le değil. Hakikatte Finlandiya bin 'değil binlerce göl memleke- tidir.Memleketimizde 60 bin göl vardır. Bunların arasında bir v- cundan öbür ucuna vapurla 12 saatte gidilebilen büyük göller de vardır.,, Talas Finlandiyanım istiklâ- linde hizmeti görülmüş eski bir hükâmet adamıdır.1917 de Fin- kimdiya istiklâlini kazandığı za - man adliye bâkanı idi. Erganı şirketi Umumi heyeti Dün toplandı Erganı bakır hazinelerin- de yeni tesisat yapılıyor Ergani Bakırı Türk Anonim şirketi, dün sabah yıllık top - lantısını yaptı. Başkan Necmet- tin Molla idi. Önce idare heye- tinin çalışma raporu - okundu. Rapora göre son bir yıl içinde 196,033 metre mikâbı hafriyat yapılmıştır. Yeni kuyu ve gale- irinin insaatı bitirilmistir. İlti » na taallüku olmayan isteğinin reddine karar verdi. Ve duruş - mayı, evrakı tetkik etmek üzere 7 mayısa bıraktı, * Elektrik şirketi memurların- dan Kindorfun hizmetçisi Ali - nin gece vakti önüne çıkarak ve: — Güzel kızlarımız var... İş- tersen götüreyim . Dedikten sonra, ayağma çel- me atarak, cebindeki 21 mn - ae CHSYT EŞTÜNTEK TI BUÇYU nin muhakemesine dün ağır ce- zada devam edilmiş, mahkeme gelmeyen şahitlerin getirilme - sine bırakılmıştır. * Batumdan 200 ton kömürle 760 kilo makine yağını gümrük- süz getirmekten suçlu Rüstem, Ali, Mahir ve Hüseyin Avninin muhakemeleri dün 8 inci ihtisas malıkemesinde bitirildi. Ali, sene hapise.ü3500? lira para ce- -zasına mahküm oldu. Diğerleri beraat ettiler, aa sak şimendiferi inşaatı - ilerle - mektedir, Burada bir vagon a- sansörü ve üzerine de bir köprü yapılmıştır. Ayrıca, ameleler i- çin bir dispanser yapılmıştır. Dicle kenarında iki büyük su havuzu ve bir depo, tasfiye te- sisatı inşa edilmiştir, Bir yıl i- çinde iki milyon liraya yakım kıymette tesisat ve ameliyat yaptırılmıştır. Raporda, idare heyeti azasım- dan Mahmut Nedimin istifa et- tiği ve bu istifanın teessürle karşılandığı yazılıyor, yerine Nurullah Surner'in intihap edil- diği ilâve ediliyordu. Bundan sonra, murakıplar ta- rafıriıdan verilen rapor okundu. Ve 1934 plânçosu ve kâr ve za- rar hesapları tasdik edilerek i- dare meclisi temize çıkarıldı. Bundan sonra, yeni idare he- yeti seçildi. İttifakla Iş Bank. sı Umumi müdürü Muammer Eriş, Hâmit Eseniş, Yusuf Ziya Öniş, Nurullah Esat Sümer, Sa- fa Abaydın, Bedi, Necmettin seçildiler, İdare heyetindeki Deutsche - Bank mümessilleri olan Alman azalar aynen bıra - kıldılar. Murakıplıklara da Suat Saim, Kemal Ziya seçildiler, Şirket hissedarlar umumi top lantısı, on beş gün içinde tekrar toplanarak, dahili nizamnamıe nin iki maddesinin değiştiril - mesini konuşacaktır. Değişen maddelerden biri, şirket mer - kezlerinin İstanbuldan Ankara- l ya tasşınması hakkındadır. v 28.4.93 —— Toprak altında bir adam! Kuyuya inen adam çöküntü altında kaldı, öldü Arsa sahibi, bir adamın kanına giren kuyusunun başında ne yapacağını düşünüyor ! Dün sabah Fatihte Çırçır cad- | na geleceği evvelden biliyormuş. desinde bir çöküntü hâdisesi da | Aradan iki dakika geçmeden ku ha oldu. İnebolulu Tevfik, arsa- sındaki kuyuyu derinleştirmek için 32 yaşında Mehmet ismin - de bir kuyucu ile anlaşmıştır. Mehmet, işe başlamak üzere, 8 metre kadar aşağıya — inmiş ve yapının çok tehlikeli vaziyette olduğunu yukarıkilere seslen - miştir, Biçare adamcağız, sanki başı yu göçmüş, Mehmedin iniltileri duyulmuştur. Bu ani çöküntü karşısında hemen itfaiyeye ha - ber verilmiş, ve kurtarma ameli- yesine geçilmiştir. Dün akşama kadar süren çalış malarda toprak tamamile açıla - mamıştır. Ceset bugün çıkarıla- caktır. Çocuk Haftası Güzel okuyan, yazan çocuklar - Dün çocuk haftasının beşinci şünü idi. Halkevinde saat 15 te bir güzel yazma ve okurna mü sabakası yapıldı. Bu müsabaka- pef ya her mektenten beşer talebe girdi. Müfettiş İzzet, Fevzi ve Kadıköy beşinci mektep mual » limi Berika hakem heyetine se- çilmişlerdi, Sonunda, İstanbul 13 üncü mektep talebesinden 405 Fitnet birinciliği, 44 üncü mektep ta - lebesinden Mukaddes ve 10 uncu mektepten Ferran ikinciliği, be- şinci ilk mektepten Nazif ve al- tıncı mektepten Nihal üçüncülü- ğü, Usküdar 22 inci mektepten Necdet de dördüncülüğü kazan- dılar. Çocuk haftası münasebe - tile, dün bir çok yerlerde deöu- cuk eğlenceleri yapılmıştır. Üs- küdar Halkevi, mıntaka - dahi - lindeki mektep talebelerine pa « rasız sinema seyrettirmiştir. Bir talehe gezintide kuyuya düştü,boğu du Dün Mecidiye köyünde çok acıklı bir kaza olmuştur :: Beyoğ lu 29 uncu ilk mektebin dördün cü sınırf talebeleri muallimlerile beraber Mecidiye köyüne git « mişlerdir. Bu gezintiden istifadeye ça « lışan talebeler kırlara vavıliniş- lardır. Bu sırada Ata isminde 12 yaşında bir yavru € metre ge nişliğinde, 18 metre derinliğin « deki bir kuyuya yuvarlanmıstır. Atayı derhal kurtarmak müm « kün olamamıştır. ğ