Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
&& Ağustos EOĞGÜUÜNÜNADAMLARI | İspanyadaki son hâdiselerin kahramanı İspanyanın Alman ve İtalyan " nüfuzu altına girmesine isyan z eden General Keppo kimdir? — S srzmk EZÇOCUK TERBİYESİ İ İ Hassasiyel devresi ——— Çocuğun anlıyamadığımız için kapris dediğimiz bütün tezahürlerinin sebeblerini araştırmak lâzımdır Büyüme hâdisesine sıkı sıkı bağlı o - lan «hassasiyet devresi» nin son biyolo- jik keşfi, büyük bir alâka ile takib edi- lecek bir mevzudur. Büyüme neden ileri geliyor? Canlı mahlük nasıl büyüyor? Bu hâdise hariçten daima müşahede e - dilebilmiştir. Fakat dahili mekanizma - nın bazı teferrüatına ancak son zaman - larda nüfuz edilebildi. Ve modern fen - nin iki etüdü bu bilgimin dennlğşme - sine yardım etti. Biri: Fizik neşvünema BEĞU . —— İhal umumileşti—. Öbürü: çocuğun ruhi inkişafını anlamaya yeni imkânlar veren «hassasiyet devresi» nin keşfi... : Hayvanlardaki hassasiyet devresı_ni Ugo De Vries adında Ho'ıand_ılı bir âlim keşfetti. Çocuklardaki hassasiyet devre - K sini biz mekteblerimizde bulup meşdann İ 3 çıkardık. Ve onları yetiştirmekte bir e - Saküznla Z geğDRE gaa Öala gaa sas olarak kullandık. K çokluğunda öğrendiği ana dili gibi öğre- Bu hassasiyet, büyüme devresinde ya Hemiyeceği bir yabanmı dü uğuruüda ne ni çocukluk çağındaki insana mahsuı örüekler aaxleder? fevkalâde bir hassasiyettir. Geçicidir.| — park SAA NM ae İspanyadan son günler içinde gene ka- Tişık ve birbirini tulmıyan haberler. gel- Tteğe başladı. İhtilâl ve tedib hareketle- den bahsedildi. Arkasıntlan bu haber- tekzib edildi. «ateş olmıyan yerde du- THan çıkmaz!» derler. Her balde bir şey- oldu ki General Franko son harekâtı ârbiye sırasında pek büyük yararlıklar Söstermiş olan generallerinden Gueipo (Keppo) de Llano ile Yague'yi kuman- lıklarından çekti. İspanya ihtilâl hareketinin en belli İie eit ÇS simalarından biri olan General leipo de Llano'yu yakinen tanım-x € halde elzemdir. Çünkü bizce İspanya Meselesi henüz bitmemiştir. Bu talıhsiz Temlekette sulh ve sükün öyle kolayca SSüs edeceğe pek benzemiyor. Mübalâğasz diyebiliriz k? General &i cipo de Llano doğma büyüme htilâl- bir ruha maliktir... önce krallığa, sonradan cümhuri- ğî"e karşı duran General Guüeipo de Lla- tam manasile klâsik İspanyol «pro - tiamiento» sunun bir kahramanıdır. îîl veya faşist doktrinlere karşı tamami- Yabancıdır. O, şimdiye kadar hep şah- __hıSSiYAtl tesiri ile hareket eylemiştir. le hareket eylemesinin saikleri ik - Perestlik, yahud infialdir denebilir. eral Franko ile şimdiki anlaşmamaz- in sebebi ise bir şeref meselesidir. harceneral RÇucipo de Llano, milliyetçi Ye;kâta kendisinden fazla hizmet eyli- « olmadığına kanidir. Bu suretle ken- inin en yüksek şereflere lâyık oldu - tasdikini istemektedir. neîîğmsunu söylemek icab ederse Ge- llt F_rankonım muzafferiyetinde baş- tîmıl General Gucipo de Llano ol - T ©hdisi krallık veya cümhuriyetçi; libe- | General Keppo radyo ile keti bastırıldığı General Mola ihtilâl hareketinin akim kaldığım tasdik eylediği sırada Generai Guceipo de Lla- no birkaç yüz askerin başına geçerek şa- hane bir hile ile Sevillâ şehrini zaptedi- vermişti. Bu mühim muvaffakiyetin aka- binde General Yaguenin kumandası al - tında bulunan kıtaat İspanya toprağına ayak basmağa ve Endülüs kıt'asında iler- lemeğe muvaffak olmuştu... İşte General Gueipo de Llano'nun bu cür'etkâr hareketi olmasaydı İspanya ih- tilâl hareketi her halde gün görmiyecek- tL Hemen ilk anda Sevillâda yerleşmiz 0- lan bu general Endülüste herhangi bir doktrine tâbi olmıyarak şahsi bir idare .E&ma ve Madridde ihtilâl hare - tesis eyledi. Anarşısı ve komünist takım- bir hitabe irad ederken ları tarafından tutuşturu!mak istenen iş- timaf ihtilâlden ürken Endütüslü akar ve Muayyen bir karakter kazamlınncaya.ka- dar sürer. Bu karakter teşekkül edırı.çe hassasiyet de sona erer. Her karakter bir ilca ve muvakkat bir kabiliyet sayesin- de istikrar bulur. Şu halde büyüme; tan hassasiyet devresinde belliyor. Bu ievre dahili bünyeyi aydınlatan bir fenere, ak- tif hâdiseler yaratan bir elektriz cereya- nına benzer. Çocuğu harıci âlemle o ka - dar geniş ölçüde temasa getiren bu dev- lının esasında mevcud, mukadder vera -| ,enin hassasiyetidir. Bu devrede çocuğa set nevinden mübhem bir şey değildir. Sevkitabiilerin-inceden inceye idare etti- ği bir faaliyettir. Bu sevkitabüler, —bü- yüğün evsafından tamamen ayrı— mu - ayyen bir faaliyete hız verdikleri için birer rehber sayılabilirler. De Vries hassasiyet devresini ilk defa böceklerde buldu. Filhakika böcekler sa- rih bir teşekkül devresi geçirirler. Bu arazi sahibleri Genertal Cueipo de Llano ya müzahir oldular... Muhafazakâr zümrelerin bu insiyaki müdafaa hareketi Endülüste General| Rueiponun idaresi altında maha!li bir| nevi faşizm yarattı, fakat bu faşizm, Avrupadaki faşizmden tamamiıle ayrıdır. Onunla hiç bir rabıtası yoktur... Guecipo, müteveffa General Primo de Rivera tarafından yedi sene idare edilen bu diktatörlüğün mahalli bir halefi ol - m'ak arzusunu besliyordu. Endülüs vilâ- yetlerindeki kumandanlığını bir nevi kral naibliği telâkki ediyordu (Devamı 10 uncu sayfada) lî_-ı'tırıı'rno Şehir Tiyalrosuna ne oldu? (* Son Posta ,, nın tiyatro mğlnekk'ıdi yazıyor ) Yör: Gazetelerde tiyatro haberleri çıkı :gîşğdıe Ertuğrul Sadi ayrıldılar.» Tek ye 0 Rıza Ertuğrul Sadi ile birleşe - hir tır trup teşkil ediyor. Bu trupa Şe - cektiî?tmmdan Halide de iştirak ede- * E; ı:ığlîîm Muhsin Şehir tiyatrosun - İrle: 1 Raşid Rıza ve Ertuğrul Sadi dir, Şehğere_k bir trup teşkil edecekler - ıaru, ğ _"yatl'osunun kıymetli eleman- M ian bir kaçı hu trupa iltihaka karar şlerdir,, ? habe Pişkin lerd rler gazetelerde çıkarken Ha- e y Yüğrul Sadi ile birlikte bah aşla msfller veriyor. Hazım ve ar- Şehi; tin adile teşekkül ediveren trup İ iî"'itl'owmm geçen mevsimden ka- lerde bir Muhasib aranıyor> unu bahçe - * Dapı Zaman sürükledikten sonra es- Maya < bedayiin eSekizinci» sini oyna - “rf);u a: l_’îl' evvelsi yazımda Şehir ti- taklid ed Ttistlerinin tulüat tiyatrolarını Ti ve y:nerek _bah(,'e bahçe dolasmaları - ai t'—lt.ue tulüat tiyatrolarını taklid ede- Ya îm“ş bir vodvili posası çıkınca- P temsil etmelerinin yanlışlığını T Yazın ga LT Şehir tiyatrosu artiştle- msasen boa boş durmak istemiyorlarsa.. $ durmuyorlar, boş durmaları da doğru değildir.) muntazam bir bah - çede muntazam temsiiler “ wermelerinin doğru olacağını fakat bu başı bozuk sey- yarlığa bir nihayet verilmesini söylemiş- tim. Bu yazımda bu noktayı bir kere daha hatırlatıyorum. Ve yeni haberlerin şa - yanı memnüuniyet olmıyan kısımlarına ge çiyorum: Ertuğrul Sadi Naşidden ayrılabilir.. fakat Halidenin bu trupa iltihakı Şehir tiyatrosunu idare edenlerce menedilme- lidir. Halide Şehir tiyatrosunun kadro - sundadır. Eğer bu aylar onun istirahat ayları ise, gelecek mevsimde yorgun sah neye çıkmaması için istirahat etmelidir. Eğer bu aylarda provalara başladılarsa, iştirak ettiği trupda çalışmakla prova - ları ihmal ediyyor, demektir ki buna hiç müsaade edilmemelidir. Raşid Rızanın tekrar sahneye çıkması, arzu edilen bir tiyatro hâdisesidir. Raşid Rıza senelerce sahnenin en kuvvetli artisti olarak ça - lışmıştır. Elan da muvaffak olur. Onun tekrar gahneye çıkmasını al - kişlarla karşılarız. 4 Yalnız son haberin doğru olabileceği- ne ihtimal vermiyorum. Ertuğrul Muh- sin ki bugünkü Şehir tiyatrosunun tema lini atmıştır. O tiyatronun yükselmesi i- çin çalışmıştır. Kolay kolay Şehir tiyat- rosundan ayrılmaz düş'incesindeyim.. ve bilhassa Şehir tiyatrosundan — ayrılmış olsa bile, teşekkül etmek üzere bulunan trupa iltihak edeceğini hiç zannetmem. Raşid Rıza - Ertuğrul Sadi tiyatrosu - na, Şehir tiyatrosundan — kuvvetli ele - manların iştinak edeceklerine de ihtimal veremem. Şehir tiyatrosu gibi bir mües- sesenin kadrosundan çıkıp yeni bir ti - yatroya girecek kadar çocuk fikirli ak- tör varsa o zaman bir şey denilemez. E- sasen Raşid Rıza da bu cihete gitmez, Şe hir tiyatrosundan aktör kayırmaz tah - min ederim. Kökleşmiş bir ağacı yıkıp onun dallarını yeni baştan toprağa dik- mek, onları yetiştirmek — istemek, Türk tiyatrosuna bir hizmet olmaz, bir fenalık olur. Senelerce tiyatroya hizmet etmiş insanlar, tiyatroya fenalık etmezler, * Gene tekrarlıyorum: Bütün bu dedi » kodular, Şehir tiyatrosu artistlerinin ba- şı boş bırakılmış olmalarının bir netice- sidir. Gayrimuntazam bahçe temsilleri, Ha - lidenin Ertuğrul Sadi ile çalışması, de dikoduların çıkmasında Âmi) olabilir. Bir zamanlar bir disiplin nümunesi 0- lan Şehir tiyatrosunun bugünkü vaziye- te gelmesine acaba sebeb nedir?.. devrenin istihalelerini — lâboratuarlarda görmek mümkündür. Misal olarak Ugo De Vries'nin söyle- diği gibi büyüyünce kelebek olan ufak bir tırtılı ele alalım: Bilirsiniz kı tırtıl. lar çok yer ve çabuk büyürler. Nebat - ların hakiki düşmanıdırlar. — Fakat De Vries'nin bahsettiği tırtıl — ilk günlerde büyük yaprakları yemez. Dalların uç - larındaki körpe yapraklarla beslenir. Bi naenaleyh onun kelebek anneciği, sev - kitabiisinin rehberliği ile, gider, yumur- talarını bir dalın gövde ile bitiştiği köşe- ye koyar. Bu suretle müstakbel vavru - larına emin bir sığına& hazırlamış olur. Fakat acaba kim orada yumurtadan çı - kan yavru fırtıllara kendilerini besliye- cek yaprakların dalın tâ ucunda olduğu- nu anlatıyor? 'Tırtıl yavrusu aydınlığa karşı son de- rece hassasdır. Işık onu âdeta büyüler, çeker. Minimini böcek o şçke seke yü - rüyüşile mütemadiyen onun arkasından gider. Daha keskin, daha kuvvetli bir 1 - şığa kavuşmaya çalışız. Ta dalın ucuna gelinceye kadar... Uca geldi mi kendini taze yaprakcıkların ortasında bulur. Ve tabit açlık içinde onlara sarılır. Garibtir ki bu devre geçince yani tırtı! büyüyüp kart yaprakları yemeğe baş'ayınca ışığa karşı hassasiyetini kaybeder. Bir zaman sonra ona hiç aldırış etmez olur. Sevki - tabif artık körleşmiş, işe yaramak zama- nı geçmiştir. Böcek şimdi başka yollarda başka yiyeceklerin peşindedir. Işığı gör- müyor değildir fakat ona karşı tamamiıle hissizleşmiştir. İşte mevzuun çocukla alâkalı olan e - sas noktasını anlamamızı temin edecek hakikat: İşte fevkalâde ve şaşırtıcı hare- ketler başarmaya sevkeden muharrik bir kuvvetle; körleşfiren beceriksizleş - tiren kayıdsızlık arasındaki fark... Bü - yük insanın bu birbirine benzemiyen iki hale hariçten hiç bir tesiri olamaz. Şa - yet çocuk hassasiyet devresinin direk - tiflerine uyamamışsa tabii olan muvaffa- kiyet fırsatını elinden kaçırır. Hem de müebbeden... Çocuk, ruhi inkişafı sırasında mucize denebilecek fevkalâdelikler başarır. Fa- kat biz alışık olduğumuz için onları fev- kalâdelik gibi görmez, lâkayd birer se - yirci vaziyetinde kalırız. Ademden gelen -| çocuk bu karışık dünyaya nasıl adapte o- luyor? Nasıl etrafındaki şeyleri seçebi - liyor? Koca bir dili nasıl öğretmensiz, kitabsız, sırf neş'e ve sadelik içinde yaş- şarken ve hiç yorulmadan bütür. ince - İsmet Hulüsi Hği, bütün hususiyetlerile belliyor? Hal- buki büyüğe bakınız. Yeni bir muhite ne her şey kolay, her şey heyecan ve hayat ile dolu görünür. Sarfettiği her gayret onun kudretini arttırır. Ruhi ihtirasla - rından biri sönünce yerinde bir başkası alevlenir. Çocukluk; çocuk neş'esi dedi - ğimiz o daimi canlılık içinde bir muvaf - fakiyetten öbürüne akar gider. Ve insa- nın ruh âleminin yaratıcı eseri bu sön- mez alevlerin birinde vücud bulur. Has- sasiyet devresi kaybolunca, entellektüe! başarılar; aksülâme! faaliyeti. irade gay- reti sayesinde meydana gelir. Ve bu faa- liyetin yorgunlüğu kayıdsızlığın uyu - şukluğu içinde doğar. İşte büyük psikolojisi ile çocuk psiko- löjisi arasındaki fark budur. Demek ki, çocuğun tabif ve fevkalâde muvaffaki - yetlerini izah eder dahili ve husust bir hayatiyeti var. Bu hassasiyet devresinde çocuğu gidişinden alakoyacak bir mâni çıkarsa onda büyük bir sarsıntı, bir bo- zulma olur. Ve bundan, bize hâlâ meçhul kalan, fakat her insanın farkına varma- dan izlerini taşıdığı ruhi bir ıztırab do - Bar. Evvelce bunun farkına varan bile ol- mamıştı. Uzun tecrübelerden sonradır ki, hayati faaliyetine haricden bir engel çı- kan çocuğun n& acı, re şiddetli aksülâ - meller geçirdiğini farkedebildik. Bu ak- sülâmelleri, tetkik etmeden önce, sebeb- siz sanıyorduk. Devam ettiklerini gör - dükçe onlara kapris diyorduk. Kapris... Bu müphem tabiri biz birbirine hiç ben- zemiyen hâdiseler için kullanıyoruz. Biz- ce görünür bir sebebi olmıyan her man - tıksız ve yenilmez hareket kapristir. Fa- kat ğördük ki kaprislerden bazıları za- manla vahimleşiyordu. Bu, onların de - vamlı birer sebebi bulunduğunu ve bu sebeblerin - çare bulamadığımız için - devam ettiğini gösteriyordu. Hassasiyet devresinin keşfı çocuk kaprisierinin bir çoğunu aydınlattı. Faka: hepsini değil. Çünkü: İç mücadele!erinin sebebleri pek muhteliftir. Birçok kaprisler; çocuğun tabii istikametinden şaşmasından ve bu- nun yanlış bir sistem yüzünden vahim- leşmesinden ileri gelir. Fakat hassasiyet devresile münasebettar dahili mücadele- lerden doğan kaprisler tıpkr bü devre gibi gelip geçicidirier. Karakterde 1z bi- rakmazlar. Bununla beraber müstakbel ru hi hayatın noksan inkişafının ex ciddi neticeleridir. Hassasıyet devresinin kap- risldri; tatmin olunmamış ihtiyaçların ifadesidir. Hatalı bir vaziyetin ve tehli . kenin habercileridir. O hatalar anlaşılıp düzeltilince derhal geçerler, O vakit has- talık halini alabilecek bir huzursuzluğun yerinde sükün başlar. Bunun içindir ki - anlıyamadığımız - dan dolayı - kapris dediğimiz bütün te - zahürlerinin sebeblerini araştırmak lâ- zımdır. Bunlar, çocuk ruhunun esrarlı köşelerine nüfuz edebilmemiz ve onunla olan münasebetimizi bir anlaşma ve sü- kün devresi haline koyabilmemiz için bi- ze birer rehberdir. Çeviren: Neyyir Kemal