Boyalı makarna i eraklı elinde bir pükei bakkal- dan, çıkıyordu: — Dur dur! Dedi. Btrafıma baktım: — Neyi durdurayım; geçen Otomobili mi? — Hayır canım.. sana dur dedim. — Durdum, söyle! Elindeki paketi çözmeye başladı: | — Neye çözüyorsun? — Bir şey var göstereceğim. — Ben yiyeceğe, içeceğe pek düşkün bir insan değilim. onun için boşuna yo- rulüyorsun.. ne ucuza aldığın Trabzon yağından bir parmak tatmak, ne de halis Kayseri pastırmasının sırt tarafından bir dilim yemek isterim, — Hayır. makarna var. — Anladım. Biz o oyunu çocukken oy- 'nardık, Sapları kıvrık düdük makarnala- rının bir ucunu dolu bir bardağın içine dalrırırdık, öbür ucuna ağzımı dokundu. Tup çektik mi, makarna mükemmi bir si- fon olur ve bardaktakj su musluklan a- kar gibi boşalırdı. — O da değil, benim merak ettiğim büsbütün başka şey.. hele bekle, — Bekliyorum. Paketi çözdü. Selofan kâğıddan yapıl maş lime fiyango makarnaları gös- Ha biliyorum, fiyango mekarna.. gö. rünüşü Gek hoş. — Etiketi oku! «Türkiye mamulât.» Alttaki yazıyı da oku, İrmikten ve... Daha oku.. hepsini okul — İrmikten ve boyalı! Boyak ne demek? Ne demek olacak, boyamışlar, Neye boyamışlar? — Ben ne bileyim. — Makarnaları boyamak şart mıdır? | Bunlar biliyo Kör bir nebatat mütehassısı 22 yaşında iken kör kalan Con Vik « Mnson, İngilterenin meşhur nebatat mütehassıslarındandı. Gözlerini kay- Halli güç bir mesele İstanbula yakırı küçük şehirlerden birinde oturan bir kadın okuyucum, bir ev hstnımında aranabilecek bü - tün vasıflara malik bir anne bana hayatının hikâyesini ar Bu, uzun bir faciadır ki henüz son per- desi açılmamıştır. Mektubunu okur- ken çizdiği Olevha (gözlerini - zin önünde canlanıyor, müteessir oluyorsunuz ve şu, yahud bu şekil « de bir müdahale ile son perdeyi hiç değilse kısmen lehte bitirmenin im- 'kânı olup olmadığını düşünüyorsu - BUZ. Okuyucum mutlak surette menet- miş. hayatının hikâyesini bu sütun- larda tafsilâtile anlatamam, fakat bir kısmını tek bir sual haline kal- betmek mümkündür: — Kocasında umduğunu bulmı - yan, vefa görmiyen, üidini de kay» beden bir genç kadın, kolları arasın- da birkaç yavru bulunur, üstelik hastalanma tehlikesine de'maruz kalırsa ne yapmalıdır? İşte size bir sual ki, anistılan fa- cianın hiç değilse bir kısmını hulâsa eder, fakat kat'i bir cevab ile halle - dilmesi mümkün değildir. Bir defa müsdeleden «aşk» bahsi- ni tayyedelim: Kocasında umduğu gönül bağını bulmıyan kadın hayal — Bilmiyorum. — Boyasız olsa, tadi fena mı olurdu? — Bilmiyorum. Haydi boyadılar, neye boyadıkları- nı etikete vazmışlar. — Boyadıklarmı müşteriler de bilsim ler diyedir. — Şecaat arzederken. — Aklım ermez. — Acaba bu boya ne boyasıdır? — Ne bileyim? — Boyaların bir çoğu sıhhate muzır- dırlar değil mi? — Evet! — Makarna da bu cins boyalardan bi- rile boyanmiışsa.. — Kim bilir? — Ya ben, çoluk çocuğum, zehirlenip ölürsek? — Kim bilir, belki ölürsünüz! — O zaman kim mes'ul? — Hiç kimse, boyalı olduğu üsnde yazi; yemeseydin. — Bu hiç hoşuma gitmedi. — Neye? 3- Sinek küçük amma mide bulandı- rır. Keşki etikete yazmasaydılar, Önümüzden geçen kızıl saçlı iki kadını gösterdi: — Bunlar kızıl saçlarının üzerine «bo- yalıs etiketi koyarlar mı? — Koymazlar. İki kadın daha geçiyordu: — Bunların da beyaz yüzlerinde, Vâl dudaklarında «boyalm etiketi yok. — Yok işte — Boyalı makarnaları «boyalıs etiketi konuluyor da.. neye boyalı | saçlara, 'bo- yalı düdaklera konulmuyar? — Bilmem. — Ben de seni bir şey bilir sanırdım. Meraklı çözdüğü paketini yeniden bağ. ladı, Düşüne düşüne yür! va gitti, net Hı rmu idiniz? |” Kimler ap»ndisit olurlar ? Londrada neşredilen bir istatistiğe göre apandisite tutulan zenginler. fskirlerden ziyade ölmek tehlikesine maruzdurlar, Kocası olmıyan kadınlar da evlilerden da-| ha fazla apandisit hastalığına tutulabi - bilirler, — ———— betmesine rağmen, harikulâde kuvvet- li olan duyma, tadma ve dokunma has- saları sayesinde araştırmalarına devam etmiş, müw en dolayı da Lecds üniye: e fen üstad lığı pâyesi: bin nebatı, lezzetlerinden bili isini çocuklarında ar:yacaktır. Bu «aşk» 1 onlarda bu « lacaktır. Ve bu hem mümkün, kem de nisbeten kolaydır. Mesele bu şe - kilde mütalea edilince muadele tek meçhullüye irca edilmiş değildir. Artık iş tamamen maddidir. Bu nok- tada hükmü hemen hemen mutlak bir kaideden böhsedeceğim: Bir erkeğin 45 yaşından sonra da haşarı kalması mümkün değildir. Ayyaşlığı 50, 55 i bulabilir, fa - kst bu da sıhhatinin derecesine t3 - bidir, tedricen, fakat mutlak suret- te azalır. Diğer taraftan ayyaşlığı ve- ya haşarılığı devam etsin, yahud et- mesin. Çocuklarına karşı. lâkayd kalması, kalmamakta devam etmesi tabiat haricidir. Şu halde muadele- nin lehte hallini sabredebilme im - kânının bulunup bulummamıkında görmek icab eder, diyeceğim. Ayrılmayı tavsiye etmem, hastalı- ğın nüksetmesi tehlikesini doğura - caksa müşterek hayata devam etmek de olmaz, fakat bu noktada ailenizin hayatta» ve sölümünden sonra da» sİ ze yardımda devam edip edemiyece- ğini kestirebilmek lâzmdir. Müsbet cevab halinde bir müddet için baba- mıza İltica edebilirsiniz, aks! halde yapacak bir şey,yoktur. TEYZE İlere göre İ mutlâka bir sebebi olr | yakmayı SON POSTA Yemek yemeyen çacuğa ne yapmalı? Birçok anneler ayni üerdden şi * kâyetçidirler: «Ço cuğum yemek yes mek istemiyor, e caba! neden?» İş - tihasızlık mühte - lif sebeblerden ge lir. Ve bu sebeb - tedavi edilmesi Yâzım. dır. İlk aylarda: Ço- cuğun sütünü em mek istememesi - İ nin belki de cid » di bir sebebi yök- tur. Sadece ken » disi için yeni olan. bu işe iyi alışma - mıştır. Genç an - ne endişeye ka - pılmadan (oönce yavrusunu muntazaman fasıld ile em - zirmeğe dikkat etmelidir. İki yaşına kadar: Bazı çocuklar yara- dılışta esasen boğazlarına düşkün de- Eildirler. Büyüdükleri vakit de öyle kalırlar. Sıhhatleri, meş'eleri yerinde, renkleri iyi ise, kiloları artıyorsa endi- $e etmemeli. Tabii bir haldir. Dikkat: Eğer çocuk her vakit iştiha ile yemek yiyor da bir gün birdenbire yemek istemezse o vakit dikkatli bu - lunmalıdır. Ya bir rahatsızlık başla - mak üzeredir. Yahud sadece bir mide ve barsak dolgunluğu yüzünden mu - vakkaten iştihası kesilmiştir. Yemesi için zorlamayınız. Bırakınız, midesi barsakları dinlensin. İkinci yemeği ge- yer. Yemezse o zaman İs- bir hastalık başlanğıcı diye edir. Şayed emzlle Vö'snne sütüle Vesle'> nen minmini bebek süt emmemekte bir defa ile kalmaz dâ ısrar ederse bunun timal ağzında veya burnunda emmeyi üçleştiren hir arıza vardır. Çocuk süt emerken burnundan nefes almıya mec- burdur. “Burnu nezle, vejetasyon ve saire gibi bir gayri tbiilikten tıkalı ise süt almak istemez. (vejetasyonu derhal aldırmalıdır.) ağzında iltihab, sivilce nevinden seyler olunca da süte yanaş- maz. Bunları ehemmiyetli bir hal alma- sına meydan vermeden doktora göster- melidir. Cocuk kaprise alısmamalıdır: Çoruk | iştihasızlığının bir sebebi de huysuzluk | İtur. Ona daha doğduğu günden itaati öğretmeli, hayatını tenzim etmelidir. Kendi haline kalırsr, uyku saatinde kucağınızdan inmez, dolaşmak ister, mama vakti bin türlü titizlik yapar. z de çocuğumuzun istihası yok diye ülür durursunuz. HaTbuki ik gün - lerde zayıf davranmaz, onu kendi makul arzularınıza uydurmaklan vazgeç - mezseniz, inadınım beyhude olduğunu çabucak sezer. Ve size uyar. Sefkati hiç bir vakit zâaf deri İsdır. Bu hem annenin ral çocuğun sıhhsti için elzemdir. Her kadın bilmeli Lahana kokusunun mutfağa - hattâ bazan bütün eve - yayılmaması için - ne türiü rişirirseniz pişiriniz « suyuna biraz ekmek kapuğu atınız. Balık kızarttıkfan sonra da etraftaki kokuyu almak için ocakta biraz şeker unutmayınız. İden yatalanmışlır. Bir. genç Kasımp aşada sarhoşluk. yüzünden arkadaşımı öldürdü Rasgele attığı kurşunlardan biri de kendine isabet eden katil, dün tevkif edildi Evvelki akşam Kasımpaşada, sar - haşluk yüzünden bir genc ölmüş, di - ger biri de yaralanmıştır. Tütün İnhisarının Cibali fabrikasın- da garsonluk eden evli ve iki çocuklu Şerefeddin, karısının kendisini terket- mesi üzerine müteessir olmuş ve bu teessürün tesirile evvelki akşam Ciba- lide bir meyhanede fazla miktarda ra- kı içmiştir. Bilâhare Kemal, Hâdi ve Niyazi isminde 3 arkadaşile birlikte sandalla Kasımpasaya geçmişlerdir. Kasımpaşada dar bir sokaktan geç - tikleri sırada, içkinin tesirile birdenbi- re coşan Şerefeddin, tabancasını çe - kerek, rasgele ateş etmeğe başlamtş - tır. Çıkan kurşunlardan biri kaza ile kendine, ikinci kurşun ise arkatlaşı Kemale raslamıştır. Karnından ağır surette yaralanan Kemal, derhal öl - müş, bu suretle hâdise bir facia ile neticelenmiştir. Şerefeddin de göğsü Şerefeddin, dün vefata sebebiyet su- çu ile adliyeye teslim edilmiştir. Müddeiumumilik suçluyu Sultanah- med | inci sulh ceza hâkimi Reşidin; huzuruna çıkartmıştır. Sulu, yapılan isticvebı arasında, çok meyus bir tavır ve vak'anın verdiği Ja, hâdiseyi yukarıda yazdı - ilde anlatmıştır. Hâkim, Şereleddinin tevkifine ka - rar vermiştir. 20 randevu evi meydana çıkarıldı Randevuculara ve gizli fuhuş yaptı- ranlara karşı zabıta ve adliyece açı - lan mücadeleye son günlerde hiz veril- miştir. Son bir sy içerisinde Beyoğ'un- da, bilhassa Taksim havalisinde bir - çok evlerde zabıta tarafından arama - lar yapılarak, suçüstü yakıManan ran devucular adliyeye, evlerde yakalanan kadınlar da muayeneye sevkedilmiş - lerdir. Bir ay zarfında bu şekilde ara - ma yapılarak mühürlenen evlerin sayi- sı 20 den fazladır. Bu cümleden olmak üzere en son ad- liyeye üç hâdise intikal etmiştir. Taksimde Mari Solmaz isminde bir kadının evini gizli randevu yeri yap - tığı öğrenilmiş, tarassud neticesinde €- ve girilerek Mari suçüstü yakalanmış- tır. Suçlu derhal Beyoğlu müddelu - mumiliğine sevkedilmiştir. Gene ayni mıntakada Vasiliki ismin de bir kadının evinde gizli fuhuş yap- tırdığı haber alınarak, tertib eğilen nd sonunda evde 21 yaşm- dan küçük kızlar yakalanmıştır. Suçlu kadın adliyeye verilerek, sorgu hâ - kimliğince hakkında ilk tahkikat açıl mıştır. Bundan başka gene Taksimde bu şe- kilde 20 den fazla sabıkası bulunan E - leninin de “evinde arama yapılarak birçok kadın elde edilmiş ve Eleni ye- niden adliyeye sevkedilmiştir. hı olan 13 numaralı evden yangın çık” t lışan Hüse; cerede kalan yemekten zehirlenmiş; bayan bir halde Cerrahpaşa hastane” sine kaldırılmıştır. kazası olmuş yı müteakıb kaçmıştır. Bütün bu evler zabıta tarafında mühürlenmiştir. Adliye ve zabrtaca fuhuşla mücade leye şiddetle devam edilmektedir. Trenin çiğnediği kadının hüviyeti tesbit edilemedi Samatyada tren altnda bacaklari kesilerek ölen genç kadın hâdisesi etra fmda adli tahkikata devam edilmek * tedir. ni el koyan müdde'umumi avini Turgud, birçok 'ki; elde edilen delillerle kazayf yapan trenin 49 numaralı katar oldü" ğu anlaşılmıştır. Fakat kadının Hüviyetile vek'anm Sureti cereyanı henüz tesbit edileme * miştir. Cösed teşhis için, Morgda teşhir e * dilmektedir. Kaçakçı bir kamarot yakalandi Konya vapuru kamarotlarından Ko ço oğlu Kemalin İskenderiyeden kaçak mendi i ve çorap getirdiği öğrenilerek uçlu yakalanmış ve adliyeye verilmiş* tir. | Poliste: Bir amele kalaysız kahdan yemek yedi, zehirlendi Cibalide Halidin odun sergisinde ça” yin oğlu İsmail kalaysız ten Bir inşaat ustası iskeleden düştü Dün saat 14 te Balat vapur iskelesi caddesinde 20 numaralı evde tamirat yapan ustalardan Ahmed, kalasın u * cunun kurulan iskeleden kurtulmasi üzerine yere düşmüştür. Vücudünün muhtelif yerlerinden # “İğır surette yaralanan Ahmed, sıhhi im dad otomobilile Balat hastanesine kak dırılmıştır. Sigortalı bir evden yangın cıktı "Tarlabaşı caddesinde 'Tanaşın otur- İduğu ve Ahen-Münih sigorta şirketine eşyası ile beraber 4,000 liraya sirorfar mıştır. - Ateşin büyümesine meydan veril meden yangın söndürülmüştür. Yapı * an tahkikatta, yangının, soba borusü” nun parlamasından zuhur ettiği anla * şılmıştır. Otomebil kazasında bir adamın iki bacağı yaralandı Dün sabah Aksarayda bir otomobil Mollasüranide otutaf ide Alibey apartıma * Seyid, Lâl nına çalışmağa giderken, Aksaraydf bir olomobil tarafından çiğnenmişti! Seyid, her iki ayağından tehlikeli #€ rette yaralanmış ve sıhhi imdad oto * mobili ile Cerrahpaşa hastanesine ka dırılmıştır. Kazaya sebebiyet veren şoför vak vene | Bacaksızın maskaralıkları: Otel kapısında |