İR TEKLİF üzünün rengi az zamanda me kadar da değişmiş.. ne kadar #0 muş, Ne kadar bitkin ve yorgun bir hai var. Zava'lıyı kalın zincirlerle sıkı sıkı bağ- iamışlar.. bir yere kımuldatımyorlar, İçini dışını öğrenmiye çalışıyor, ince eleyip sık dokuyorlar. Bugün, yarın hakkında bir hüküm ve- silecek, * Sirkeci rıhtımında lengerendaz meşhur Birüskten bahsediyorum. Nihayet işe ya- rayıp yaramıyacağı anlaşılscak. İşe ya - rarsa sefere çıkarılacak, yaramazsa; kim bilir. belki geri verilecek, belki de ge - miler mezarlığı Halice atılacak. Bana kalırsa Etrüskü ne geri vermeli, ne de bir kenara atmalı: — İşe yaramıyor! Denlkliği zaman onu limanın, Ş #yi görünen bir yerine demirlemeli; bacasına: «Hesabsız iş görmenin neticesiz Levhasını asmalı. Etrüsk işte o zaman Taydalı olur. rden ve K.ç Mekteb muallimleri, talebeyi alırlar. Birüskün göründüğü bir yere götürürler: — Balın çocuklar, derler, bu gördüğü- nüz şey, gemi olarak alınmıştı. Fakat a- lırlarken hesablı hareket etmediler, dü - şünüp taşınmadılar, işe yarayıp yaramı- yacağını uzun boylu tahkik etmediler. Ve Nihayet bu gemi hiç bir işe yaramadı. Bu müşahhas misal karşısında çocuk - lar, düşünmeden, tahkik etmeden hodbe- hod iş görmenin iyi bir şey olmadığını öğ- renirler. * Salâhiyet sahibi iş adamları bir iş gö- recekleri zaman hemen her vakit karşı - larında bulunan Etrüskü hatırlarlar, ken- di, kendilerine: — Hele bir iyi tahkik edelim, soralım, İsoruşturalım da öyle bir karar verelim, derler, | * Kırk elli sene sonra Etrüsk parçalana - bilir. Azmma o zamana kadar Strüskü gö- renler, Etrüsk sistemi iş yapmazlar ve çocuklar da' Wtrüskü göre göre büyü -| dükleri için iş başına geçtikleri zaman,| Etrüsk #fstemi bir hataya düşmelerine ih-| timal yoktur. Onların çocukları da baba. larını taklid ederlerse bir daha böyle bir şeyin tekerrürü imkânı tamamen zail ol- muş olur, İsmet Hulüsi | Bunları biliyor mu idiniz? | Dünyanın en hafif tozu Dünyanın en hafif tozu Silikadır. O ka- dar hafiftir ki, süt gibi etrafa sıçrar ve akar, Dünyada da yalnız Virjinya üni - versitesi kimya profesörü tarafından is - Mhsal olunabilmiştir. * Öpüşme yasağı İngilterede aleni öpüş memnudur, A - merikan eyaletlerinden bir çoğunda ise Pazar günleri öpüşmek yasaktır, İtalyada herkesin gözü önünde sevgilisini, veya karısını, nişanlısını öpen erkek hapis ce- ası yer, Riyo dö Janeyro plâjlarında ö- püşmek kanunsuz addedilir. Dünyanın birçok tren istasyonlarında ise trenlerin hareketini geciktirdiği için, öpüşmek me- nedilmiştir, Eski ve yeni devirde Aşk telâkhileri Ankarada oturan Bay «M. K.» a: — Teyzeciğim, ıztırabım büyük « tür, diyor. Anlattıklarından anla - şıldığına göre hakikaten de öyle « lacak. Ne çare ki, sergüzeşti anlat - mak salâhiyetini bana vermemiş, bu sütunlara geçiremiyeceğim. Buna mukabil bir suali var ki, cevabını a“ çık olarak istiyor. Eğer arzu ederse- niz birlikte okuyalım: — Eski devre ve yeni devre gö" re sevgi telâkkileri ârasında ne fark vardır? Bir tanesini mi sevmeli, yoksa birkaçını mı? diyor. İşte öğ renmek istediği nokta, Fakat kendi hesabıma ben eski ve yeni devrin aşk telâkkilerinde bir fark olabileceğini kabul etmiyorum. Dört kadm, 12 odalık ve ayın mu- ayyen günlerinde yeni bir baki Evet amma bunu eski devrin yab: cı kanını Türk kanına tercih etmiş olan saraylarında ve sarayın yetiş« tirdiği gene yabanc: kanlı vükelâ konaklarında buluruz. Bunların bi- Eski İranda silindir giyme cezası Eski İranda Kürd kabileleri oarasın- da cari olan bir &- dete göre, suçlu - Jara, suçlarının derecesine göre tayin edilen bir müddet ozarfmda silindir şapka giy- dirilirdi. Birbirlerinden ayrılmıyan beş kızkardeş İngilterede bir arada yaşıyan ve an - neleri ölmüş bulunan beş kız kardeşin ba- baları da son nefesini verirken, kızlardan en büyüğü, ona: «Bütün hayatında, ken- disinden küçük olan kız kardeşlerine ba- kacağını, ve bütün ömrünü başkalarının istirahatine feda edeceğini» vâdetmiş, bu | yüzden nişanlısını evlenmeği aklından silmiştir. Kız kardeşleri de ken- En genç kız kardeş evlenmiş olmakla bera - ber, dışarıya gelin gitmemiştir. Beş kar - deşler hep beraber oturmakta, beraber| bırakmış, disini asla yalnız bırakmamışlardır. rincileri olduğu gibi ikincileri de aşk hissini duymamış, âile mefhumu nu tanımamıştır. Büdiğ, anladığı sadece şehvetti, Gönül masalı dinlemek için o zâ- manlar tek kadınlı basit Türk evine girmek lâzımdı. Yeni devir birinci kısmı Allaha şükür yıkıp attı, ikinci kısımda ise değişmiş birşey yoktur, Tabii duy- guların ve ihtiyaçların filtirelen- diklerini kabul etmemeye imkân yoktur. Fakat esas gene eski te - meldir. Bu cümlelerle okuyucumun sua « Unin birinci ve ildinci kısmma da cevab vermiş oluyorum, sanırım. * Kadıköyünde Bayan (S, N.) & — Sevdiğim gencin de beni sevip sevmediğini nasıl anlıyabilirim? di- yorsunüz. — Gözlerine bak, surlinin ceva - bını orada okursun demek, beylik bir cevab olacak. — Kendisini müstacelen nikâh dairesine davet et demeyi tercih e diyorum. TEYZE SON POSTA Kadın Köşesi Bluz modelleri (Yukarıda) bu bluz yün jerseyden ya» pılmalıdır. Sert yünlüler uymaz. Arkamı iki dikişlidir. Önündeki kuplar omuzla- rın orta yerinden başlıyor, belin yukarı" sında geniş bir sentür gibi bitiyor. İki yanlarına pikür yapılmış. Sentürün orta- sından tekrar bir kup ve sıra pikür geçirilmiştir. Kol kapakları da buna ben- zetilerek yapılmıştır. Yani ikı sıra dikişli ve pikürlüdür. (Aşağıda) gene yün jerseyden yapık miş bir bluz. Cebe, robaya benziyen çiz- giler başka bir kumaştan kesilip &'kil rdir. Kollara da bu biye- de üç sıra biye de belden itibaren bütün arkayı, önü dolaşıyor. Başka da süsü yok zaten... Sade bir model Bu sade modele, her yaşın elbisesi de denebilir, Çün- kü: Ne genci fazla ağır başlı, nede orta yaşlıyı genç- liğe özenmiş gibi gösterir. “Belinde sentür olmaması da ayrıca bir iyi- liktir. Boyu kısa göstermez. Kalça- ların şişmanlığını belli etmez. Bel yerinin sıkılığı, ta. © bit beli inceltir. Büzgülü elbise- İlerden o hoşlanan- lar, vücüdlerinin | dolgunluğunu da İ gizlemek istiyor, larsa, önü büzgülü modelleri yanları büzgülülere tercih j etmelidirler, Çün. kü: Yanda büzgü kalçaları genişle- tir. Ön büzgünün tek mahzuru karınlılara gitmemesinde- dir. Elbise yaparken bu noktayı unut- mamak lâzımdır. Modelin yakasındaki beyazlık lsmedir. Becaksız İlerden üçer sıra konulmuştur. Ayni şekti-|7 İ yi NE ka | Okmeydanında, Susuzderede işleni - len cinayetin muhakemesine, Ağirce - zada kalabalık bir dinleyici kütlesi hu zurunda dün başlanılmış ve mubake- me heyecanlı safhalar arzetmiştir. Mahkemeye ceza kanununun 448 *in- İci maddesine göre sevkedilen, katil A- rab Murad, zabitaca yapdan hazırlık tahkikatı srasında, işlediği ejnayeti tamamile itiraf ederek, vak'ayı şöyle anlatmıştır — Vak'a akşamı sant 18 sularında arkadaşım Hasanla Topkapı haricinde- ki Acem İsmail'in kahvesine gittik. O- rada İhsanla buluştuktan sonra kahve- den çıkarak, bir bakkaldan üçü 21 lik, ikisi 86 lık olmak üzere, beş şişe Takı aldık. Kale dışından rakı içerek, ağır İağır Ayvunsaraya kadar inip, oradan 30 yaşlarında şın bir sandalcının sandalile Hasköye geçtik. Kalaye çesi deresi kenarından Beyoğlu istika- metinde yolumuza devam ediyorduk. Bu sırada Susuzdere yakınma varmış» tık ki, şakalaşa ve itişerek yürüye duk. Sarhoşluk. Ben şaka olsun diye, 0 Hasanı ayırarak ortalarına geçtim. İh- san buna kızdı, anama küfür etmeğe başladı. Ben de, sarhoşluk (salkasile yerden aldığım bir taşı, İhsanın kafa - sına attım. O, taşı yer yemez, yere yu” varlanıverdi, Hasan iğilerek, baktı ve: Ölmüş mın Jarkında değildim. İhsan yerde yatıyor ve sağ ka- içerisine indirerek, oraya bıraktık; ü- zerinden elb ini soyduk, bir don ve bir de gömlekle kaldı. Sonra tekrar Topkapıdaki yerimize dönerek, seat 10 sıralarında yattık. Ve ertesi gü - nü elbiseleri Ali Rızanın bahçesindeki kör kuyuya atarak, üzerlerini toprak- la doldurduk. Suçlu, bu açık ikrarını sadece zabı- tada değil, tahkikata el koyan Müdde- tumumt muavini ve sulh hâkimi huzu- rak dün mahkemede okunarak, suçlur nun sorgusuna geçilmiş. Dadaylı İh - sanın katili, yüksek sesle; lim. Poliste yediğim dayak neticesi, böyle bir ikrarda bulundum. Yoksa, bu hâdise #le hiçbir allkam yoktur, de- miştir. Fakat, mahkemede okunan tabibi adli raporunda, suçluda dövme âsarı müşahede edilmediği beyan olunmuş- tur. Bundan sonra şahidlerin dinlenil - mesine başlanarak, bunlardan TTopka- mişti: — Ölünün yanında bulunan bir çift yemeniyi bana getirdiler. Şöyle bir göz atıner tanıdım ve yemenilerin İ- nekçi İbrahimin yanında çalışan İh - sana aid olduğunu hatırladım.» Bundan sonre dinlenen şahidlerden Ahmed de mahkemede şunları anlat- mıştır: maskaralıkları önüm sıra yürümekte olan İhsanla| görülüyor-| pıda kunduracı Onnik şunları söyle -|i Okmeydanı cinayetinin muhakemesine başlandı Susuzderede Dadaylı İhsanı başını taşla ezerek öldüren Arab Murad suçsuz olduğunu iddia etti —Bayramın 3 üncü günü akşamı # cem İsmailin kahvesindeydim. Oradi İhsan da vardı. Bana: «— Murad beni bu akşam Aksarağf” da bir eve, karılara götürecek, İster * sen, sen de bizimle gel» ded Sonra İhsan, Hasan ve Murad üçü birlikte kahveden çıktılar Demiştir; Bundan sonra birkaç # hid daha dinlenmiş, suç! rin ekserisini reddetmişti Duruşma, gelmiyen şa lis cinayet masası başkomiseri Abdüf rahmanın şahid olarak celbi için ta edilmiştir. Gelecek celsede evvelce 4 tilin suç ortağı olan ve bilâhare hs kında men'i muhakeme kararı verile enilecektir. Hasan, mahkemece di Sirkeci ve Galata antrep9* larından eşya çalındı Son günlerde Denizbanka ald enire © polarda bazı hırsızlık vak'aları olmakta * dır, Bu hırsızlıkların gümrüğü tediye # İmemiş eşyalar üzerinde yapılması İ ehemmiyetini arttırmaktadır. İki gün evvel Denizbankın Sirkec: 8 treposunda gümrüğü verilmemiş iki sam dık eşya kaybolmuş. keyfiyet güner idaresi tarafından zabıteya | bildirilmi! gümrük ve polis cephesinden tahkikaii başlanmıştır. 2 Antrepodan çalınan eşyaların piyasağf bazı mağazalardı satıldığı haber alı ve zabıta tarafından iki mağazada aral yapılmıştır. Evvelki gece de Denizbankın Galats * daki yedi numaralı antreposunda di bir hirsizlik olmuş, antrepoda güm: verilmemiş sandıklardan birisi açıları içindeki mensucatın bir kısmı çalınmıştı” Her iki hırsızlığın kimler tarafından w paldığı henüz anlanlamamıştır. Zabıta *€ gümrük idaresi tahkikata devam etmek * tedir. ğ İngiltereye 170 bin kilo tiftik ihrac edilecek İngiliz takas anlaşmasının Londra a da 1 Mart tarihinde imzalanmış oldu” ğu hakkında ihracatçılara peyde malümat gelmektedir. Dün, İhdilteti ile iş yapan firmalardan bazıları Tür ofise, Takas Komisyonuna ve Merk Bankasma müracrat ederek bu hal ri tevsik etmek istemişlerse de, İKİ sad! mahfeller kendilerine henüz w tebligat yapılmadığını bildirmişler İktısad Vekületinin yapacağı tebi gata ve formalitelerin anlaşılması aren ihracatçilar ihraç stokla ihzar etmektedirler. İlk ağızda si bin Bra kıymetinde 170 bin kilo eg ihraç edilece Söylenildiğine göre Türk İngiliz kas anlaşması senede 5 « 6 milyon yi lo raddesinde ihraç edilen ve el bu miktara yakın bir para temin edi tiftik satışlarımızın gayritabif satışla * rının önüne geçecek mahiyettedir.