8 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

8 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Büyük ME Noksanımız K.... Yazan: Muhittin Birgen uhterem Devlet Reisimiz, son büyük nutkunda, halkla yaptık- ları temaslardan memnuniyetle bahsetti. ler, Hattâ, muhteli? iş sahiblerile herke - sin bildiği şeyler Üzerinde konuşmaktan| dahi husust bir momnuniyet öuyduk - larını söylediler. Hakikat te böyledir. Herkesin her zaman bildiği öyle şeyler vardır ki bazan b muayyen bir muhit ve zaman şartları içinde hatırla - mak, İnsanın ruhunda büyük bir alâka uyanmasına, küçük ve bir mesele- den sihinlerde büyük bir davanın halini | $emin edecek bir hareke: vukus gelmesi. Be sebeb olabilir. Bizim kafalarımızda ya- çıyan ve fakat, uyku halinde bulunan öyle bilgiler vardır ki bunları, canlı olas| rak karşımızda, ulâkadar insanın dili - Je ifade edilir bir halde gördüğümüz za - man, birdenbire zekâmız hare gelir ve bu küçük şeyde büyük hakik, keğ- dederiz. İşte, Devlet Reisimizi bu küçük konuşmalara bilhassa alfikalandıran se - beb buradadır. Diğer taraftan şunu da unutmıyalım: Hentiz, memleketimizin şi kadrosu ile halk arasında tam manastle sıki bir mü- nasebet teessüs etmiş değiklir. Fskiden hiç olmıyan bu münasebeti tesise çalış - mıya başladığımız zamandanber! bu bü- yük #tiyacı tam manasile temin etmeğe | kâfi bir vakit te geçmemiştir. Bunu: dir ki Devlet reis'mizin halkla bu temaslar, sembolik bakımdan da ay -| nen bir mana ve kiymeti halzdir. Tür - kiye Cümhurrelsinin halkla karşı kargı-| ya gelip konuşması devletin halkla derin bir anlaşma hareketi içinde bulunduğunu Made etmek bakımından çök manalıdır. Kaküı ki, Devlet Reisimiz, halkla ve iş sa-| biblerile bizzat konuşup dinliyor; not al-| dırıyor, tetkik ve takib ettiriyor, Hülâsa, | devleti halka adım adım yaklaştırmaktan #baret olan en mühim vazifesini, daha SON POSTa e Resimli Makale: Üç beş çocuk arasında bir tanos'ni tercih etmek mecbu - iyeti karşısında kalank, en uysal, en yumuşak olanmı seçeriz. Onu böğeniriz. Çünkü eziyet vermez, kendi halindedir. Fakat g'den bu vasıfları büyüdüğü zaman ona her vaki: iyi vir istikbal vâdehmez. Gözleri kapalı Damların kenarında Yürüyen adam sanlı bir surette ifa ediyor. Bu, şüphesiz | 5 çok güzel bir şeydir. * l Fekat, Devlet Reiaimiz neder dolayı, halkla temas #httyaçlarını böyle ferd ferd herkesle ayrı ayrı konuşmak suretile Ifa- ya mecbur oluyor? Bu, hem çok yorucu bir çalışma, hem de işlerin ve İhti açlar! toplu bir halde, ve iptida! bir tetkik süz -| gecinden geçirilm 5 bir şekilde ifa edile-| 499 Mimesine mâni bir usul değil midir? Evet, böyledir. Makst, memleketin be>| günkü teşkilimz halinde başka ne ya - pılabilir? Memleketin bütün şi n Md. bütün halk kütlelerinin derilerini, ihti - yaçlarını anlamak zaruretini di Devlet Reizimiz için bu yorgunluğa kat! anmaktan ve eksik te olsa muhtelif mes-| lek erbabı ile ayrı ayrı konuşup, hiç ok| mazaa umumi bir *akım fikirler çıkarmı! ya uğraşmaktan başka çare yoktur. | Halbuki, geçen gün de bahsettiğim gibi, | her işin ve her mesleğin kendisine mah» sus teşkilâh olsa ve bu teşkilâtlar kendi #tiyaçlarını, muhtelif tecrübelere göre, tetkik edip hülâsa edilmiş bir şekilde ve periodik bir takım içi'malar arasında ve yahud daha başks yollarla de suna bildirseler, hem toplu ya ve hülâsalar üzerinde fikir yormaya! #mkân olur, hem de gerek Devlet Relsi - mizin, gerek devletin bir takım işleri teb kfke memur edeceği memurların tetkik vazifeleri kolaylaşı”. İyi, fakat, bu meslek teşkilâtı bizde hiç| yoktur. Olanlar da bu vazifeyi iyi ifa edecek şartlar içinde değillerdir. #* Halbuki bunlar vaktile vardı; hem de en çak bizde vardı. Padişahlar, padişah ol- mak için sade kılıç kuşanmazlar, mera - sim esnasında bir de peştemal kuşanırlar- dı; kılıç siyasetin, peştemal da iş ve mes- leğin alâmeti idi. Evliya Çelebi, resimleri aramnda «esnaf, denilen iş ve meslek sahiblerinin merasime teşkilâ: a iştiraklerini pek güzel anlatmış- m0 teşkilât, Orta tarih devrine aid ve tekkelere bağlı şeylerdi. Devletin ida - resinde onların da söz söylemeğe salâhi - yetleri ve hakları vardı. Fakst, o zamana ald cemiyet ve iktısad nizamları bozulun- £a bunların da dağılmaları icab etti, NE tekim, bu tarihi hareket bütün dünyada geçid! eyni şekilde olmuştur. Her yerde bu nevi eski esnaf teşekkülleri bozulmuş, dağılmış (Devamı 10 uncu sayfada) Altıncı hissi olduğunu iddia eden bir İngiliz başına gözlerini kapıyacak bir şe- kilde kalın çuhadan siyah bir kukuleta geçirilmiş olduğu halde Londranın büyük | binalarından birinin üzerinde muvaffe- kiyetle yürümüştür. Piim ve sirk mümes- silleri bu numarayı, alâka ile takib et- işlerdir. Kent Dükü askı kullanmıyor diye İngilizler hayrette! Londra moda &lemi derin hsyretler b çinde bulunmaktadır. Zira, İngiltere kra» Yanın kardeşi Kent dükü, şimdiye kadar askı kullanmadığını itiraf etmiştir. Hak İbuki İngiliz erkekleri hep askı kullan- makla marufturlar. Nitekim bu işin er- babları:«100 İngiliden 99 u muhakkak askı kullanır!., derler, Bu münasebetle, Londranın en mühim askı fabrikatörle- rinden biri şöyle demiştir: «— Kent dükünün askı takmaması eid. den şaşılacak şey. fakat Majeste kralın İkullandıklarını biliyoruz. Zira askılarım biz hazırlarız Kral düz siyah veya düz beyaz askıyı tercih ederler. Vindsor dü. kü de ipekten yapılan bu askılardan kul. lanır» İSTER bulunanlardan biri: — İstanbul #diiye sarayının yapılması iş' ne oldu? diye sordü. Meseleyi biliniyen yoktur. Saha taayyi projesi yapılmış, parası da bulunmuşken bir zat çıktı, orta- ya o sahada eski bir saray enkazı bulunduğu attı. İddiasmın doğru olebileceğine bazılarını da inandır- rş olecak ki iş tetkike döküldü, Ve İstanbul elân adliye #ırayınm yapılmaşmı beklemektedir. Mübahase genişlemişti, ortaya atılmış olan lddianın anik- leri etrafında konuşuluyordu, derken bir diğeri: — Peki İngiltereye smarlanacak olan vapurlar ne oldu? ISTER —& Yumuşak çocuk, azimkâr çocuk.. ve en sakin , olup olmayışı tesa istediğimiz! 5 © hud içine Güşeceği — — Uysal, yumuşak ve sakin adamın hayatta İyi bir eleman üfe bakar. Karşısına çıkan adamsın, ya: mahitin iyi olup olmayışını tâbidir, bir şans meselesi sayılır. Çocukta uysallığı, yumuşaklığı, sakin- LR Hergün bir fıkra Selâmlamıya mecbur kalacağım Eski mutasarrıjlardan biri maiye - Ginde çalışanlardan birini azlermiş. Azledilen adem müteessir görünüyor. Magi — Ben nereye giderim? Demiş, mutasarrı hiddetle bağır- e Yaya yürüyüşleri Seven kraliçe — Cehenneme git! — Gideyim amımı, oradaki halim de buradakinin ayni olacaktır. — Ne demek istiyorsun? — Orada da kapıda bekliyecek ve siz içeri girerken yere kadar eğilip siri selâmlamıya mecbur kalacağım! A En büyük zevki yürüyüş yapmak olan, bisiklete binen, şehre indiği vakit bizzat alış verişte bulunan Holenda kraliçesi Vilkelmna, şimdi İsviçrede bulunmakta - İNAN Dün gece bir dost evinde konuşuyorduk, mecliste hazır dır, Gayet mütevazi bir otelde oturmak- ta, ekser zamanlarını uzun yürüyüşlere çıkmakla geçirmektedir. Kraliçe iVihelm- "na, Prens Cülyanın annesidir. İSTER diye iki ir sun) Bi; meseleyi de bilmiyen yoktur. Eski deniz Almanyaya ısmarlamış olduğu vapurlar kötü çıktı, çıkınca liği değil, azimkârliği arayınız, onda tohumu mevewd olan İrade kuvvetini arttırmıya bakınız. Toplantılara Gelenlerin miktarını Bildiren makine miktarını kolaytıkla tesbit edebitmek için | resimde gördüğünüz şekilde otomatik bir alet icad edilmiştir. Bu aleti kullanan zat kapıda durmakta ve başparmağile düğ- mesine büsarak makineyi işletmektedir. Japon imparatoriçesi 7 nci çocuğunu doğurdu Japonya imparstoriçesi Nagako son günlerde yedinci çocuğunu doğurmuştur. | Yeni prensesin dünyaya gelişi şerefine, | Çin harbindenberi gece yarısından evvel kapanmakta elan Tokyodaki 1500 bara| sabaha kadar açık bulunmaları izni ve. İrümiştir ve Tokyo ahalisi doğumu tesi İ eylemişlerdir. Ancak dört nüshası bulunan kıymetli bir kitab Dünyada 4 nüshasından başkası bulun- mıyan Magna Karta isimli İngiliz kanu hu esasisinin Linkoln kilisesinde buluna- ni, yanmiyan camlardan yapılma bir mahfaza içinde olarak, teşhir edilmek Ü- zere Nevyork sergisine gönderilmiştir. Bu nüshalardan ikisi Britiş Müzeum, dör- düncüsü de Salisbön kilisesindedir. İNANMA! sordu. İdaresinir. da kabak deniz idaresini istihllf etmiş olan bankanın başını etmiş, binanın iddiasını patladı, tabif görülü osmasında da İngilterey? ısmarlanacak olan vapurlar meselesi yüzüstü kaldı, Şimdi kendi tersanemizin tesis edilmesi, bu vapurların da orada yaptırılması düşünülmektedir. Artık yeni adliye sarayında ne vakit faaliyete geçileceği bilinmediği gibi ye- İNAN, İSTER ni vapurlarımıza ne vakit kavuşulacağı da meçbuldür. Bir işi bozmak kolay, bozulan işi yapmak zordur, derler, Bu vaziyette bu hükmün doğru olmadığına: İNANMA! Sözün kısası Mekteblerde Muaşeret adabı E, Talu enç ve İaal Maarif Vekilimiz Haşan Âli Yücelin, bu makama geçiiği gündenberi başardığı işleri büyüğ bir sempati ile takib eden efkârı umu « miye kendisinin son bir isabetli kararin da meme ile karşıladı. Bundan böy“ le, kıymelli Vekilin yaptığı tamim mu « cibince öğretmenler bütün mektebler de talebeye muaşeret 4dâbinın hazariye ilerini ve icablarını da öğretmekle mü kellef olacaklardır. Bazılarınca belki de fuzuli addediler muaşeret ddabı bilgisi bilâkis kendi ken» dine hürmet etmesini bilen bir cemiyeti Adeta teşkilâtı esasiyesi gibidir. Onun kavaidi, insanların toplu bir hak de yaşamağa başladığı andan itibarem ıdi kendine teessüs ve medeniyet iler« ledikçe tedricen tekâmül 'etmiştir. Adabı muaşeret, bir lâzimesi bulundu ğu medeniyet gibi, birdir. Bazı milletle? teferrüatta cüz'ice ayrılırsa da, esasa heyf ayni şekilde riayet ederler. Zira âdabi muaşeret terbiye ve nezâket demektir ki, bu iki şeyin mefhumu dünya durdukça katiyyen değişmez. Maarif Vekilimiz yarının sosyetesini teşkil etmeğe namzed bulunan çocukla « rımızı bu bakımdan da techiz etmeyi dü» şünmekle çok yerinde, çok faydalı bir iŞ görmüştür. Medeniyet alanında demiyelim de, 8084 yete hayatında bizden kıdemli olan milk letlerde, muaşeret âdabırın ilk prensip » lerini, çocuk aile muhitinden alır, Bizda #se, bu işlere vâkıf aile muhitleri henüs pek azdır. Her ana - baba evlidina az çoll terbiye verir. Lâkin bu verilen terbiyeş musşeret adabınm bütün inceliklerini öğretecek kadar şümullü değildir. Olsa olsa, ona esas hazırlıyacak âna prensip » lerini ihtiva eder. Halbuki muaşeret & Gabı - ki frenkler buna yaşama bilgis? derler - çok ince teferrüatı olan bir ilime dir. Ve bunu hakkile bilip te tatbik edens ler hayatta ekseriya yari yarıya muvafs fak olurlar. Çünkü muaşeret #dabına vâe İkıf bir adam «efendir dir. Derhal nazar dikkati celbeder, muhabbet ve hürmet kazanır, bütün kapıların kendisine kolays lıkla açıldığını görür, Çocuklarımız, mektebden çıktıkları za« man ilmen oldukları gibi, mungere: a « dabı bakımından mücehhez olurlarsa, has yalın çetin yolunda elbette daha sağlam adımlarla yürüyecek, istikbali daba yo laylıkla fethedeceklerdir. Diğer taraftan, âdabı musşereti cek » tebde öğrenecek olan çocuk, evinde de ÖN hek olacak, yalnız tavırlarile, ev | kındaki bu türlü kusurları tashih eyliy& . « i an muaşere$ adabını, keşki Ha i de programlar rma koysa ve bunu öğrenmek istiyom Vatandaşlara hizmet etse! Bu, ne kadaf İtemenniye şayandı: Camiyetin ki k ferdlerine bilgi değil, «etendiz olmak imkânını suretle hazırlıyan Maarıf Vekilimize müstakbel kibar ve nezih Türk gençliği ve Türk varlığı namına teşekkür ederiz, İ Za vrresuseranszsasesnzsssansesasenesessoasensarannı sarar Mütecessis bir köpek İngilterede Con ismini taşıyan bir kö pek gramofonda, hemcinsinin sesini dW yar duymaz, gramolonun üzerine atlar miş ve sesin nereden geldiğini araştım mıştır. sineme samana örer

Bu sayıdan diğer sayfalar: