7 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

7 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yangından sonra MI afbaanın telefonu çalındı, aç - tam,, tanımadığım bir ses: — Alo, Dedi. — Ak, burası Son Posta gazetesi. — Ben bir okuyucunuzum, Kadıköy - den telefon ediyorum. — Buyurun sizi dinliyorum. — Gazetenizde Sultanhamamı yangını zaytatına dair bir takım rakamlar vardı. — Hesabda eksiklik olsa gerek. — Zarnmetmem.. — Ben eminim, yangın gecesi, yangını görür görmez bizim Kadıköyden, «yangın belki mağazalarımıza, yazıhanelerimize yakındır. düşüncesiln son vapurla İstan. bula inenlerin sayısı beş yüzü mütecaviz. di. Bunlar yangının kendi mağazalarına, kendi yazıhanelerine fersah fersah uzak olduğunu öğrenince Beyoğlu barlarına dağılmışlardır. O gece sarfettikleri para- nın yekünu beş bin lirayı mütecavizdir. — İkazmıza teşekkür ederim. “Telefonu kapadım. * Gazeteye hitaben yazılmış bir mektunu ökudum., Sultanhamamı yangmmâs maddi ve manevi zarar görenlerin resimlerini ga- getenizde neşrettiniz. Zararlarından bah- settiniz. Biz de bu yangında zarar gören- lerdeniz. Maa âile çıkarmış olduğumuz resmi birlikte gönderiyorum. Resimde gö rülen şahıslara ayrı ayrı numaralar ko - mulmuştur. İzahat resmin arkasındadır. Resme baktım, numaralara göre iza - hatı okudum: 1 — (Yaşlı bir kadın) kayınvalidem - dir. O gece yangın seyrine gittiğimiz za- man soğuk aldı. Zatürreeye tutuldu. 2 — (Orta yaşlı kadın) zevcemdir; o de soğuk aldı, gripten yatıyor. 3 — (Küçük çocuk) mahdumum; yan» gına bakarken başından kâasketin! aşır - dılar. Lâstikleri de ayağından çıkmış kayboldu. a 4 — (Bir genç kız) kerimem, yalnız o yangından mutazarrı? olmamıştır. Çünkü yangın seyredenler arasında kendisine bir kısmet çıkmıştır. $ — (Orta yaşlı bir erkek) bendeniz; gerçi sapasağlam kaldım amma, gerek kayınvalidemin ve gerek zevcemin dok - tor ve #lâçlarına, oğlum için aldığım yeni kasketle lâstiklere tam elli Hiram gitti. Kısmeti çıkan kızımın cihazı için harca- mak mecburiyetinde bulunduğum fki yüz lira kadar bir parayı da buna zamme - dersek zararım hiç te ehemmiyetsiz sa- yılmaz. * Bir okuyucu şöyle bir mektub yazıp derd yanmış: «Ata Refk mağazasında gördüğü bir kumaşı beğenen karım, kendisine o ku - maştan elmami söylemişti. Ben bir iki gün sonra alacağımı vâdetmiştim. Ma - ğazanın yanması üzerine karım: — Kumaşı almamak için bu yangını kasden sen çıkarmışsındır. Diye beni teheld ediyor ve polise ha - ber vereceğini söylüyor. Bu müşkül va - ziyetlen nasıl kurtulabilirim?.. Bir akıl öğretiniz.» İsmet Hulüsi | Bunları biliyor mu idiniz? | Deniz tutmasına karşı maske tutmasından Bunun için de Lady Nelson vapurunda tecrübelere gi rişilmiştir. Yüzde altmış raddesinde muvaffakiyet elde edilmiştir. eser İlk tesir silinmiyen Damgadır Genç bir kız evlenmek üzere, ba- na yazdığı mektubda kendisile müs“ takbel kocası arasında kırılmaz bir rabıta tesis etmenin neye mütevak kıf olduğunu soruyor. Genç kızı evvelâ tebrik edelim, Kendisine ebedi bir saadet dliye Jim. Sualinin cevabına gelince, ken- disine birincisi bis, ikincisi de mad- de sahasında bilhassa iki noktadan bahsedeceğim: 1 — Herşeyden evvel samimi ve açık olunuz, olduğunuz gibi görü * nünüz, söz ve hareketlerinizde yap” macığın ve riyanın gölgesi bile bu- Bunmasın. Samimiyet samimiyeti celbeder, Kalbinizden gelen ses kalb. den gelen sesi davet edecektir. 2 — Çocuk sahibi olmayı ilk he- det edininiz. Evlilik hayatının ilk sönelerini serbest kalmaya, biraz eğlence bulmaya hasretmiş olan kadınların arasında bilâbare bu ba- 200 dil bilen adam 19 uncu asrın ortalarına Okadar yaşamış olan bu seyyah, lisaniyat « çı, muharrir ve diplomat Sir Con Bovring 200 dil bilirdi. Fransızca, ispanyolca, italyan ca, almanca, rüs » ça, isveççe, dani « markaca, holanda» ca, çince, rumcâ, siyamca, #anskrinoe, havanice, arabca, türkçeden maada diğer birçok lisanları da mükemmel surette yazar, konuşurdu. Çinde, Japonyada, Siyam, Koşen ve Ko- relide İngiliz elçiliği etmişti. Fransızcayı, bir mülteci Fransız papazından öğrenmiş, #alyancayı da seyyar satıcılardan elde etmişti. reketlerinden nadim olmuş olanla - rın sayısı ekseriyeti teşkil eder, Aşk ve menfaat de dahil olmak şartile kadın ile erkek arasında ço- cuktan daha kuvvetli bir bağı ben tanımıyorum. Bahsi uzatmaya Yüzum görmüyo - rum, Size tekrar saadet temenni €- derim. * Bayındırda Bayan «K. S» ye — Fransız «apaş» larının ârasin- da hükmü itiraz götürmiyen bir ka- ide vardır. Bu kaideyi yekdiğerine: «Hatalı olabilirsin, suç üzerinde ya” kalanmış olsan dahi itiraf etme» şeklinde bir cümle ile anlatırlar. E- ğer daha evvel. «Suçsuzu bülbül haline getiren odaya» girmemiş İse ler. Size bu fıkra haricinde bir cevab vermiyeceğim. Yalnız. yalnız şu nu da söyliyelim: — Bir adama bir meseleden do - layı iki defa ıztırab vermeğe hakkı- nız yoktur. TEYZE Etek ceket şeklinde bir örgü rop a Bordo renginde yüne beyaz süs konul- muştur, Korsajı etekten tamamile ay-ı- dır, İstenirse korsajı beyaz veya nar ta- nesi renginde bir etekle giyilebilir, eteği de herhangi beyaz bir bluzla, Bu cihetten şik olduğu kadar da pratik | sayılabilir. Biçiminin yaraşmasına gelince bunda şüpheye hiç sebeb yoktur, Yalnız büstleri vücudlerinin aşağı kısımlarına nazaran normalden fazla kısa olanlar çizgilerin! enine oluşunu düşünm. ıklıdırlar. Pratik güzellik bilgileri Makyajınızı bitirip te masadan Kalka-! cağınız zaman son işiniz ne olmalıdır? Kaşlarımızı, kirpiklerinizi fırçalayınız. Saçlarınızın dibindeki pudra izlerini si - lerek temizleyiniz. * 'Uykusuzluktan şişmiş gözlere ne yap- malı? : Evvelâ pamuğu çok sıcak suya batırıp görlerinizin üstüne koyunuz. Sonrada çok soğuk suya batıp ayni hareketi tek - rar ediniz. * Yağlı bir cildin bakımı nasıl olmalı? Çok yağlı krem kullanmayınız. Cildi - rizl fırçalayınız. Suyu sabunu çok kul anınız. Beden hareketleri yapınız. So - ğukça su ile yıkarınız. Saf hava almız.| Sebze ve meyva yeyiniz. Her kadın bilmelidir Çamaşır nev'inden bir şey yıkadığınız vakit elleriniz suda kalıp ta bozulmasın için işe başlamadan önce ellerinizin üstü- nü giycörine iodöe ile iyice yağlayınız. * Korsanızi çıkarınca vücudünüzde izleri kalır, Hem bu izleri gidermek, hem de kan deveranını kolaylaştırmak için kalan yerlerinizi kıl eldivenle oğuşturunuz. * Ayak derilerinizin yer yer katılaşıp na- sırlanmaması için her akşam yağlı bir madde ile iyice oğuşturunuz. Sonra yatak çarşafımzı korumak için kısa çorap gi - yip yatınız. Bir küçük çocuk iki baba arasında paylaşılamıyor Mahkeme yapılan kan tahlili neticesinde çocuğu babalardan birine uygun görerek kararını verdi İstanbul Adliyesinde şimdiye kadar| görülen neseb davaları arasında bir- çoğu gazetelere intikal etmiş, halk tarafından alâka ile takib edilmiştir. Bu davaların hepsinde de, ortada pay- Jaşılamıyan bir çocuk vardır ve iki kadın ayrı ayrı çocuğun anası olduk - larını ida etmektedirler. Aşağıda tafsilâtını okuyacağınız garib dava İ- se, bundan evvelkilerden şu bakımdan ayrılıyor: Nesebi üzerinde münakaşa edilen çocuk, Abdülgaffar ve Enver is- minde iki baba arasında paylaşılama- maktadır. Şimdi beş yaşına varmış bulunan küçük Kayanın anası Didar, evvelce İs tanbulda Abdülgaffar isminde biri ile |“İ münasebat temin etmiş ve bir müddet birlikte yaşamıştır. Bilâhare Abdül - gaffarla alâkasını kesen Didar, Bursa” ya giderek, orada da Enver isminde birile tanışmış ve yaşamağa başlamış” tır. İşte, bu sıralarda küçük Kaya dün yaya gelmiştir. Bilâhare Enverden de ayrılan Di - dar Bursa hukuk mahkemesine müra- caatle, Enver aleyhine babalık dava - sı ikame etmiş, muhakeme neticesinde ffihakika çocuğun Enverin hesebine uygun olduğuna karar verilmiştir. Bu karar, mahkemei Temyizce de tasdik edilmiştir. Fakat aradan bir milddet geçince, bu defa da Didarın evvelce münasebe- tı olduğunu yazdığımız Abdülgaffar meydana çıkmış ve Kayanın yeşüne babası kendi olduğunu iddia ederek asliye 6 ncı hukuk mahkemesinde da- va açmıştır. Bu suretle, Kaya iki ba- ba arasında paylaşılamaz olmuştur. Çünkü, Abdülgaffar da iddiasmı ispat için, mahkemeye bazı vesaik ibraz ve şahidler ikame ettirmiştir. Çocuk hangisine baba diye kollarını uzatsm?. Envere mi, Abdülgaffara mı?... İşte bu müşkülü. asliye 6 ncı hukuk mahkewesinin verdiği karar halletmiş- tir. | Mahkeme önce Tıbbı Adli kimyaba” İnesinde bir kan tahliH yapılmasını Hü-! zumlu görerek kan tahlili yapılmış, | neticede çocuğun kanı, Enverin kanı-| Ba uysun bulunmuştur. Epeyce uz'yan muhakeme sonunda! toplanan diğer deliMer de tahHii ra - porunu teyid etmiştir. İfadesine müracaat edilen çocuğun anası Didar da: — Yavrunun babası, Enverdir, ceva- bını vermiştir. Nihayet, mahkeme de çocuğun ba - basının Enver olduğunda kârar kıla - rak, bu karışık dava sona ermiştir. Bu suretle küçük Kaya da, hakiki babasını bulabilmistir, Bsynelmilel yankesici hapisaneye sevkedildi Yâkalandığını evvelce haber verdi - ğimiz beynelmilel yankesici Ali Rıza, adliyeye teslim edilmiştir. Avrupanın muhtelif memleketlerin- de, bu arada bilhassa Belçikada bir - çok suç işlemiş bulunduğu anlaşılan! meme sremmmmaaam onensı ümmememessnz sesssesssssasaian > Ali Rıza İstanbulda çevirdiği bir işte dolayı asliye ceza mahkemesinin ka * rarile | sene hapse mahküm edilmiş * tir, İşte, en sonunda yakalanan maznufh hapisaneye sevkedilirken, hakkın: mahkümiyet kararının infazına baş © lanılmıştır. Dört soyguncudan biri daha yakalandı Bundan bir müddet evvel Mecidi " yeköyü civarında 4 kişi Mustafa ismi” de bir adamın elini kolunu kayış! bağlıyarak, 76 lirasım gasbetmişler * Bunlardan ikisi evvelce yakalan * mışlardır. Mevlüd ismindeki de, yakalanarak, adliyeye sevkedilmiş # sorgu bâkimliğinin kararile tevkif 0 * Tunmuştur. Dördüncü suçlu Mak ise, hâlen bulunamamış olup zabıtadi takib edilmektedir, Dokuz yıldır süren bir kaçakçılık davası neticelendi 1929 yılında, Sarayburnu gümrü 4 ğünden kilid namı altında 8 sandık © banca kaçırılmak istenmiş ve taban * calar müsadere olunarak Adliyeye te di olunmuştu. Dokuz yıldanberi Adliyede devi” etmekte olan bu kaçakçılık hâdisesini? davası neticelenmiştir. Esasen taban İ caların sahibi (o Kaçakçılığı mü teak kaçtığı ve tabancaların satılmasına K# rar verildiği için bu tabancaların be" dellerinden bir kısmı bâdisede muh bir ve müsadır Sifetile hizmeti geç” miş olanlara tevzi olunacaktır. Adliyenin bir yıllık faaliyet istatistiği İstanbul Adliye dairesi tarafında hazırlanan cürmümeşhud iştatist neşretmiştik. Bugün de diğer adli işle" rin istatistiğini neşrediyoruz: 1938 yılı içerisinde, adliye dairele* ine 937 den devredilen işlerden başk# r umumiyeye Otâbi oyenidö ahkâmı (19,700 iş gelmiş ve 16,688 iş çıkmıştı Bundan başka, hukuk ve ticaret maf” kemelerine gelen işin adedi 30,645, gg kan O17,883 tür; icra daireli 40,981 #; gelmiş, 45,961 mi çıkmış < tır, Müddelumumiliğe ise, devir hari gelen 127,563 işten, 127,204 iş çık * mıştır. Poliste : Bir hamurkâr olektrik cereaanile ölü Kadiköyünde Muvakkithane caddö sinde 39 numaralı pastacı fırsnındi hamurkârlik yapan İbrahim, evvel gece ellerini elektrik cereyanına kap *! tırmış, baygın bir halde hastaneye kal dırılmıştır. İbrahim, yapılan müdav$” ta rağmen dün vefat etmiştir. Zabıta tahkikata başlamıştır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: