Devlet Rebimizin Dünkü hitabeleri N..... Yazan: Muhittin Birgen Mi übterem Devlet Reisimiz, dün Üniversite gençliğine ve dola- sile bütün mem. iekete hitab etti. Ku - tukta büyük kelimeler. tantanalı cim- Jeler, büyük iddialar yoktur. Bunların yerine memleketin muhtelil işlerine, muhtelif sahalarına, milli hayatın imuh - telif tezahürlerine dar samimi hasbihâ- Ün sıcak bir dili, iyı duygularla dolu bir baba kalbinin gade ve sami mi bir naba - tanı duyuluyor. Gençli hitab ederken Iki tavsiyede bulunuyor! Me » todük (çalışma Ove ideal Avru » pallığın ve » - ları bunlar olduğun slâhi le, Milli Şef, gençliğe çok güze: anlattı. Ümid ve temenni edelim ki gençlik bu sözlerin derin manalarını ve çok büyük ehemmiyetini anlamış olsun Bizim memleketimizde gençler, ne tah» « ve telebbü devirlerinde, yani «olma» zamanlarında Avrupalı gençler kadar bü- yük müşküller karşısına. kalıp onunla mücadele ediyorlar, ne de, tahsilden son- ra Avrupah gençler derecesinde hayat mâşkülâtı görüyorlar. Henüz buna alış - kım değillerdir; henüz hayatı kolay gör- meğe ve kolay yasamıya meyyaldirler. Halbuk!, Avrupada hayat, genç bil - bassa müşküldür, Onlar, bu müş Jlât kar şısında şevk ve hevesierini kaybetmek « sizin mücadele ederer ve bu mücadele - Jer arasındadır ki büyük istidadların siv- rilip yükseldiği, büyük ihtisasların -hem kendilerine, hem de mensub oldukları gemiyetlere ve hattâ bazan bütün insan öemiyetlerine faydalı olan eserler ya - rattıkları görülür. Bizim gençler: nizde de bu nevi kuvvetlerin inkişafını görmek bizim için zevkli, memieke* için de fev- kalâde faydalı ve hayırlı olacaktır. * MiMt Şef, memleketin umumi işlerinden bahsederken de ayni suretle sade, samimi ve herkese karşı yalnız hakikatleri an- Jatan bir ifade kullandılar. Memleketi - mizin geriliğini hep biliyoruz; çalışmıya ve daima ileriye gitmeğe muhtaç oldu - ğunu da hep biliyoruz. Nelere muhtaç değiliz ki! Bünların üzerinde durmıya hacet dahi yok, Bütün noksanlarımızı ta- mamlamak, ancak uzun senelerin dik - katli, itinalı çalışma'arile mümkün olur. Bunu kim yapacık? Herkea, bütün balk, bütün millet ve onun bu işleri görmeğe memur eğeceği insanlar ve teşkilâtlar. Şu halde memleket içinde, elele vermiş bir kütle, temiz bir idealizm ve olgun bir tecrübenin verdiği kuvvetlerle müte madiyen çalışmıya mecburdur. Bu ba - kımdan bugün noksanlarımız ver, Me - selâ, halkla devlet arasındaki münase - betlerin ıslahı icab ediyor. Halka mem - leket işlerinde filli ve hakiki bir kontrol imkânı vermek ve halkta bu kanaati yerleştirmek lâzımdır, diyen Devlet Rek simiz, bizi cümhüriyetin ve halk idaresi. nin en mühim meselesüs karşı karşıya getiriyor. Biz de biliriz ki. bu İşne on beş senede. ne.de yirmi senede tamam yapılamaz. Şimdiye kadar bu yolda yap- tıklarımızla iktifa edemeyiz, bu ruhu günden güne kuvvetlendirecek olan ted- birleri almamız lâzımdır. Şef, bu ted - birlerin alınacağını sade ve samim! keli- melerle, fakat kat'i ölerek vâdeityor Bu vâdlere ve bu sözlere okuyucularımızın! bilhassa dikkatlerini celbetmek isterim | Bir zamandanberi bu sütunlarda bahset. tiğimiz «yeni bir devr» e girmiş olmak; hâdisesi bu sözlerde mündemletir, * Evet, yeni bir devre girdik. Henüz bu devrin kapısında, hattâ eşiğindeyiz. Bu yeni devirde memleketin bütün müsbet ve toplayıcı kuvvetlerinin memleketin bütün işlerinde hâkim olması imkânla « rını temin edeceğiz. Mümtaz bir inkılâber zümresinin elinde geçmesi zaruri olan zaman geçirilmiştir. Aramızda bundan #onra demokrasinin sözü, prensib: değil, filen kendisi hâkim olmak icab eder. Yeni Devlet Reisimiz en başlıca vazife olmak Üzere üzerine bu işi almış ve bu. nu dün bütün Türkiyeye hitaben açıkça söylemiştir. Dünkü samimi hitabenin en mühim noktası buradadır. Şimdiys kadar, muh- teMf hareketlerile bize yalnız eserlerini ve alâmetlerini gösteren Cümhurreisimiz, dün memlekete gelen bu yen! havayı, ye- ni siyaseti açıkça ifade etti, Yeni inthab SON POSTA Muvakkat muvaffakiyet, ebedi müvaffakiyet... m Haksız bir rovameleye, yahud şiddetli bir harekete ma- ruz kalan insan, içinde derhal b'r isyan hiss: duyar, b'raz iş bir ruha malik ise ız kendismia değil, bir yabancının. bile maruz kaldığı haksızlık önünde müdahale- ye kalkar. Faket bu hareketi bizzat kendisinin haksızlık yapmasına, şiddel göstermesine ekseriya mâni olmaz. İnsan oaima kolay ve rahat yaşamanın yolunu aramış. —— ini SOZ ARASINDA gerirmsersenmananm anana ispanyol Cümhurigetçilerinin Londra elçisi dikten sonra: e Hergün bir ikra Benden değil Nezaretlerden birinin kalem mü - meyyizi evveli ölmüştü. . Mümeyyiz sani hemen o gün bir fırsatını buldu. Nazırın yanına çıktı, Nazırı etekle - — Mümeyyizi evvelimizin öldüğü » nü duymuşsunuzdur, bendeniz onun yerine geçmek isterdim. Bilhassa bu- nu size tfoaya geldim. Dedi, nazır cevab verdi: — Bunu benden değil, Azrailden ri- i ca etmeniz lâzımdı. Bir İta'yan diplomatının gerib “bir hesabı dübyanın gördüğü fenni icad ve ihtiraların çoğu da hep insanım bu ineyil ve isteğinden doğmuş'ur. İnsan zulüm ve şiidete meyyai oluşunun sebebi de gene budur. Çünkü şid- âetle idare ikna ile idareden daha zolaydır. Fakat tesiri muvakkalttır, imar. ve ikna ile kazanılan muvaffakıyetin de» vamı ise ebedidir, Evlenmek için Anasını babasını Dava eden kız m » le Sözün kısası Peki oğlum !. Peki evlâdım!, E. Talu İ s oyu gibi, hayatı gibi, alm gibi ak saçlarını başında bir şerel eklili taşıyan Mili Şef İstanbul halkını derdlerini dinliyor. i Her siniftan, her yaştan Türk vatan * | daşları onun yüksek huzurunda, hiç bif işe duymadan, hiç bir tereddüde düş* meder, serbesiçe fikirlerini, dileklerini arzeğiyorlar, ğ O, uğurunda kıymetli ömrünü vakfet 4 ği sevgili milletini dikkatle dinliyon Haksız bulduğu iddiaları hilimle, rıfk ile j münakaşa ediyor. üzerinde durmağa Ie | yık gördüklerini inceliyor, alâkadar mes | murlara bu hususta direktifler, emirlof | veriyor. N | En mütevazı muhatablarına bile mua 4 | melesi pederanedir., il — Peki oğlum!. Peki evlâdım!, Teşelie kür ederim çocuğum! Eminim: Milf Şefin yanından ayri lanlar, kalben evvelos ne kadar muzta rib, ne mertebe derdli olsalar, sarayı kapısından çıkarken büyük bir ferahlılğı İsonsuz bir ümid ve sevinç duymaktadır # lar. Tıpkı, babasile derdleşmiş, tasalı bi$ mekteb çocuğu gibi, İsmet İnönü, 18 milyon vatandaşın bire Teşmiş duygularını ifade eden kamutağ katarile devletin başına geçtiği gündem beri tam manasile «millet babası, oldu # ğunu gösterdi. Halkta, Ona karşı eski * | Nan sersenoamasasa sans sasasarsas00sanı v Frahkonun tanınmasile cümhuriyetçi İspanya hükümetinin artık kanuni bir hüviyeti kalmaması üzerine, cmhuriyet İspanyası Londra elçisi Don Pablo de A- zesrate, elçilik binasından çıkmış, ve Lor dra civarında bir «menfi» olarak üç odalı bir eve taşınmıştır. Bu apartımana ayda 450 lira kira vermektedir. Sefir Mister Bruks müstaar ismini almıştır. 80 odalı Bundan on gün kadar evvel verilmiş o- lan bir ziyafette İtalyanm eski sefirle - rinden birinin çok mühim bir nutuk söy- lemiş olduğunu bir Fransız gazetesi yaz- maktadır. İtalyan dıplomatı ezcümle de- miştir ki: . — «Fransa ile harb etmekten hiçde İ çekinmeyiz. İşin en kötü tarafını düşü - İnelim, Farzedelim ki vukua gelecek bir İtalyan - Fransız harbinde İtalya mağ - Bu genç kız İngilizdir. 17 yaşlarında - bir köşkten üç odalı bir apartımana geç- mek keyfiyeti, en fazla, elçinin, 6 yaşla- rındaki çocuğuna tuhaf gelmiş, zavallı ne- rede oturacağını, hangi sofalarda koşa - cağinı şaşırmıştır. Resmimiz, şirin Ame- lianın yeni evinde kitab okuyuşunu gös- teriyor. Tüb olmuş olsun!... devrine girerken söylenen bu sözler, ö-| rada bazı kusurlurumız da olsi dört senenin bütün | nümüzdeki pek güzel gösteriyor. * gazetelerin üstlerine düşen büyük vazi -|resi kurmak istiy feyi ifa edeceklerine cminiz. Arada sı - İSTER İNAN, Milli Şefimizin huzurlarına kabul edilenlerden bir zat ıthaiât ve ibracat tacirlerinin derdlerini anlatırken takas işlerini çok çapraşık bulmuş, bu karışık muamelelere an- cak musevi vatandaşlarımızın akıl erdisebildiklerini söy » lemişti Dün bir musevi dostumuzla konuşuyorduk. Bahis bu meseleye intikal etti, dostumuz bu çapraşık muameleden yalnız musewlerin anlıyabildikleri iddiası karşısında hem gurur duymuş, hem de kızmış: — Fakat ne olursa olsun bu karışık muamelenin mes'ulti ne ithaiâtçı, ne ihracatçı, ne de takasçıdır, hattâ takasçınır. tesiri hiç yoktur, yegâne mes'ul sadece parası elân öerbest olan devlettir, diye söylendi: — Ne şeklde? diye sorduk. Anlattı: — Farzedetim 'ki siz ihracatçısınız. Parası serbest olan devlete buğday satacaksınız. Buradan buğdayın kilosunu 5 kuruşa #lıyorsunuz, çünkü parası secbest olmıyan devlet buğdaym Kılosuna bu fiatı vermektedir. O halda siz de ça- resiz buğdayı 5 kuruşa alıyor, fakat 5 kuruşa aldığınız ma- ISTER İNAN, Umumi Harb sırasında 1,500,000 mak - tul vermiş olan Fransa bu harbte çok da İha fazla zayiat verecektir. Hesab edildiğine göre bir sene içinde gerek asker gerekse sivil Fransanın zayi- atı muhakkak 10.000.000 nu bulacaktır. siyasi| muhtaç olduğu sevgi içinde birlik ve bir- faaliyetine hangi ruhun hâkim olacağını Jik içinde çalışma havasını yaratmak ve nihayet milli işlerin milli ve demokratik bir kontrol altında çereyanına yardım et- Muhterem Devlet Relsimizin gazeteci-| mek. vazifesini i#f#adan hali kalmıyacağız. lere karşı olan iltifatlarına töşekkür et -| Çünkü memleket buna muhtaetir, Çün- meği de unütmiyalım. Yen devrin bulkü, yeni devir, bu kadar temiz ve iyi bir temiz ve güzel havasını yaratmak için|ruh fzerine bu kadar güzel bir halk ida- İSTER İSTER INANMA! dır. 23 yaşlarındaki sevgilisi ile evlen - mek arzusundadır. Fakat ailesi razi ol - mamaktadır, Çıkar yolu, evlenmesine razı olmuyorlar diye ana ve babasını da- va etmekte bulan genç kız, Şubatın 13 ün de mahkemeye gitmesine, 13 numaralı dosyasını hâkime vermesine, üstelik, u - ğur getirir itikadile de yanında siyah bir kedi bulundurmasına rağmen, ana ve ba- basının mahkemede isbatı vücud etme - melerile, dava bir hafta (tehir md ,genç kız bu suretle emeline nail olama- miştir. Maamafih genç kız ümidvar * idir: «Mademki: seviyorum, Allah oda! , benimle beraber demektir, Aşkın insan lara ne büyük bir kudret ve hayatiyet verdiğini şimdi anlıyorum!» demekte - dir. milletin İNANMA! İh parası serbest devlet piyasasında $ kuruşa satıyorsunuz, kiloda 2 kuruş ziyanınız var, amma elinizde 3 kuruş kıy- meçinde serbest para ile buraya dönünce zıyanmızı çıka » rıyorsunuz, Üslelik kâr da ediyorsunuz. Zıra karşınıza it - halâtçı clarak ben çıkıyorum. Parası serbest memleketten 3 kuruşluk bir mal getireceğim, o mal yalnız orada vardır, parasini peşin İstiyorlar, bende ise serbest para yok. He. men size geliyorum: — O, sendeki (3) kuruşa bana verir misin? — Veririm amma 6 kuruşa diyorsunuz, Çaresiz $ kuruşa 6 yı veriyorum, siz He bu suretle 3 kuruşluk malı beşe si miş olmanın ziyanını çıkarıyor ve Üstelik bir kuruş ta kâr ediyorsunuz. — Peki bu işle takasçı denilen zatın rolü tedir? — Ne olacak? Sizinle beni tanıştırıp iktmizden de komiş- yon almak. Musevi dostumuzun verdiği izahat hem di h basittir. Bu izahatı dinledikten sonra un ln musevi dostlarımızın ekil erdirebilecekleri bit mesele ol Gığuna: denberi mevcud hürmet ve muhabbet taş | büsbütün ferzendane bir mahiyet aldı. * Birçoğumuz eğemokrasi> nin ulvi ma | nasmı şimdi daha iyi anlıyoruz. Derdini ekseriya (Marko Paşa) ya dine letmeğe alışmış olan insanlar için böyle en ulu, en kudretli ve fazla olarak ta ale ka gösteren bir merci bulmak paha bis çilmez bir mazhariyet.. bir nimettir, Yüce Devlet Re'simizin, yurddaşların& karşı beslemekte oldukları bu pederan4 duyguları heyecanla ve minnetle düşü 4 j nürken, hatırıma büyük Fransız şairi Viktor Hügo'nun Napolyon hakkınd€ söylediği: , «Hakiki aslan kalbleri ayni zamandef hakiki baba kalbleridirli Mısraı geldi. ! Bunun bir misalini kahraman İnönüne de görmekle ne bahtiyar bir millet ol 4 i duğumuzu bir kere dsha takdir ediyo 4 TUZ, Ve şimdi, o necib. o vakur ve samimi sesin, minnet dolu gönlümde akislerini duyuyorum: — Peki oğlum!, Peki evlâdım!. Varol, Büyük İnönü! İ 2; — sase sane sanmam sa sam Belçikada parlamento feshedildi Brüksel 6 (Hususi) — Parlamenid. feshedilmiştir. Yeni intihabat Nisan  de yapılacaktır. İki kardeş bir adamı yaraladılar Beşiktaşta oturan kahveci Ahmed v$ kardeşi Cemil evvelki gece, bir müd * dettenberi araları açık olan Kemal a * dında birini biçakla yaralamışlardır. Yaralı tedavi altına alınmış, suçlu * lar yakalanmışlardır. Zab'ta tahkikatğ başlamıştır. | seetemessenanasesesenasesmsame san erasuRanm sanane emmns ef TAKVİM