2 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

' aü SON FOSTA. aA F VA d t # F Bi & Va P 3 d Otel müşterisi — Bu yatukta yüzlerce tahtakurusu var. Otel sahibesi — Ne kadar müşkülpesendsiniz bay.. sanki size yatacak yer kal- maiyacak ma? İ Bir muhavere ] Gece ile gündüz Gece — Dün bir sarışın kadın tanıdım, görsen bayılırsın, Gündüz — Nerede tanıdın? Jece nerede tanıdığını tarif eder!.. Gündüz — Ha ha.. sesi biraz ince de - ğil mi? Gece — Evet, evet. Gündüz — Biraz da peltekçe",, Gece — Ha evet, amma bu büyük ku- Bur sayılmaz. Saçları altın sarısı, Gündüz — Yarısı beyaz” Gece — Farkına varamadım fözleri, fevkalâde.. Gündüz — Biri şaşıdır. Gece — Sahi mi, bak ben göremedim. Amma başka diyeceğin yok ya.. yüzünde bir tek pürüz bulamazsın! Gündüz — Ne münasebet canım.. çiçek bozuğudur. Gece — Ya demek öyle.. fakat güzelliği?.. Gündüz — Alt dudağı yarıktır. Gece — BSahi mi söylüyorsun? Gündüz — Tabif sahi söylüyorum. Gece — Ben gördüğüm zaman dekölte ' bir tırvalet- giyiyordu. Kar gibi-beyaz o- Mmuzları vandı. Gündüz — Ben gördüğüm zaman ya - tak odasında giyinmek üzere idi, her iki omuzu da çilli! Gece — Ne kadar yanlış görmüşsüm. Gerdanına da bir diyeceğin yok ya?.. Se- def gibi.. Gündür — Orası öyle, yalnız üzerin- de pire tersleri olmasa. Gece — Hiç hbhelli olmuyor. Gündüz — Sen benim gözümle görmü- yorsun ki, belli olsun. Gece — Vücudünün biçimi harikulâde.. bu kadar biçimli vücud belh Venüste bile yoktur. Gündüz — Bacaklarının çarpık olduğ'- Hu farkedememişsin! Fakat ağzının - Gece — Asla! Gündüz — Çarpık, hem adamakıllı Gece — Hepsini kabul ediyorum, fakat çok sıcak kanlı. Gündüz — Tamamite zıddı, çok soğuk, Ha : Gece ile gündüz konuşurlarken kulak Misafiri oldum ve bunları duydum, gül- düm, geçtim. Biraz sonra bir gece evvel tanıdığım; sarı saçlı, güzel gözlü, sevimli Yüzlü, fevkalâde güzel vücudlü kadınla karşılaştım. Vakit öğleye yakındı. Dik - katle baktım. Saçları sarıydı amma, ya - Tısı ağarmıştı, gözleri şaşıydı, burnu çar-| Piktı, yüzü çiçek bozuğu idi ve bacakları da eğri büğrüydü. ** Karnaval — Sana gönderdiğim karttan. Niste ol- , duğumu, karnaval ınııl'"ıı k:;( mevsimi için Nise gittiğimi nasıl ol- dü da Aanlıyama - dın? — Nereden an - liyacaktım? anlardın. Karnaval mevsimi için gitti - ğimi de başka imza attığımdan. Karna- valda nasıl kendi elbisemi giymedimse, kendi imzamı da atamazdım. Mmu ayyel hata Genç kadın eczacıya boöş bir kâğıd u- - zattı! : 'l ; ea — Bu yVreçeleyi bi ?“J*";f Xî yapar mısınız? Eczacı — kâğıda dl;g* baktı: ,bx23 — — Bu reçete mi? b — Evet! — Hiç bir yâzı yok? — «Muhayyel hasta» için ilâç yaptırı - yordum da. Baba — Çocuk avaz avaz bağırıp ağlar Mürebbiye — Alıştım artık bay, beni hi Zannetmem Genç nişanlılar Akuaryamun karşısın- h da oturuyorlardı, ı erkek: ü — Nişanlıların, | dedi, evlenmeden evvel konuşacak- ları çok şeyler var dır. : q'fllıı ll pli Kiz düşündü: n — Hiç zannetmem, dedi, eğer böyle ol- müuş olsaydı. Balıklar evlenemezlerdi, çünkü hiç konuşmazlar da.. Belki - Mişti. Şuradan. bu- radan konuşurlars ken, genç kız: Ş ki gün benimle sevdığımzı soylemıştımz? Erkek şaşırdı: — Sahi mi, hiç hatırlamıyorum, o sı - rada neden bahsediyorduk.. söyleyin bel- ki hatırlarım. — Niste olduğumu karttaki damgadan' Erkek, tanıdığı genç kızı üziyarete git- — Hatırlıyor mu |. h sunuz, dedi, evvel- | [ Hoş Sözler Unutmuştum Çapkın erkeğe sordular: — Evvelki gün yanınızda güzel bir kadın vardı. Karınız mı idi; kuzininiz mi? Çapkın erkek elini şakağına götürdü: — Ne dalgınlık, dedi, bunu kendisine sormayı unutmuştum. * Öyleyse Kadınlar arasında: — Çok şey bilen, ve çok ıztırab çekmiş bir insanla evlenmek isterim. — Öyleyse, karısı ölmüş bir erkekle evlen. — Şapkan yepyeni, palton çok şık... Fakat pantalonunun hali ne?.. Her tarafı yama içinde.. — Ne yapayım.. lokantalarda yemek yiyenler, portmantolara pantalon - ch.m asmıyorlar ki!., 6 ıo( ken siz gazete okuyorsunuz ha?.. ç rahatsız etmiyor. — Büu kurku banü yakıştmyorsuıı öyle mi kocacığım.. hemen çıkarırım. Sen neyi beğenirsen muhakkak o çok bayağı bir şeydir de.. M'krobdan korkan — Tifonun salgiın olduğu zaman ayyaş gazetede bir yazı okumuştu: «Suları kaynatmadan içmeyiniz», Ayyaş suyu aldı, bir kaba koydu, kay- nattı — Sonra içti demek? — Evet, kaynattığı suyu bir yana bı- içti. * Ben biliyorum Evleneli iki sene olmuştu. Günde bir iki defa kavga ederlerdi. Bir gün kav - gadan sonra erkek: — Seni almıya razı olduğum zaman kafam nerede idi bilmem ki, dedi. Karısı düşündü: — Ben biliyorum. Sağ omuzuma daya- mıştın, raktı, bir bardağa şarab doldurdu ve onu | — Denizcilik bahisleri __—l İngilterenin ikinci bir Süveyş kanalı açması neden lâzımdır ? (| “ Son Posta _,, nın deniz işleri mütehassısı yazıyor | süveyş kanalının Son günlerin gazeteleri, Arab konfe - ransından bahsederlerken, İngilterenin ikinci bir Süveyş kanalı açacağını haber vermektedir. Bu haberler doğru olsun ol. masın, strateji durumu, Süveyş gibi ikin- ci bir kanalın daha açılmasını zaruri kıl- maktadır. Bu zarureti teslim etmek için Akdeniz ve hattâ dünya denizleri iktı- sadiyatında, Süveyşin vaziyetini tetkik “etmek kâfidir. Esasen Süveyş kanalı, da- ha ziyade bir ekonomi ihtiyacı neticesi inşa edilmiştir. Harb bahriyesinin ise, Süveyşe ihtiyacı hemen hemen Rüs - Ja- pon harbinden sonra başlamıştır: Malüm olduğu üzere Rus - Japon 1905 seferinde Japonlar, Port Artürde bulunan Rus filosunu imhaya muvaffak olmuş - lardı. Bunun üzerine Baltık- denizinde bülunan en küvvetli Rus filosu, meşhur Amiral Rojensveski. komutasında olarak tekmil Avrupa, Amerika sahillerini do - laşarak, Çuşimaya gitmiş ve orada bir 'muharebe yapmıştır. Bu muazzam filo- nun tâ Baltıktan Çuşimaya kadar, ne gi- bi müşkülâtla gittiği, deniz harb tari - hinde cidden tetkik edilecek bir mevzu - dür. Ruslar, o müşkülâtın bir kısmını, Ü- mid burnundan dolaşıldığı için, çekmiş - lerdir. Eğer bu muazzam filonun Süveyşi geçmesi imkân dahilinde olsaydı. her hal- de filo daha sağlam ve enerjik olarak har be girerdi. Gerçi o zaman bu filonun bir kısmı, Nebogatof komüutasında Süveyş - ten geçti; fakat bu kısım diğerlerine na- zaran hiç mesabesinde idi. İşte bu vak'a deniz harb tarihinde Sü- veyşin ehemmiyetini gösteren yegâne vak'adır. Fakat bugün Japonyanın bü - yümesi ve Âkdeniz meselelerinin, Uzak - şark meselelerile birleşmek üzere olması Süveyşin önemini büsbütün arttırmıştır. İMPr * “ “Mussolini nutuklarından birisinde: «— Akdeniz başkaları için bir yol ise; İtalya için hayattır» demişti. Eski İngiliz hariciye nazırı da: «— Akdeniz İngilterenin can damarı - dır» sözlerini söylemişti. İşte Süveyş bu Akdenizin en mühim kapılarından biri - dir. — Henebi muharrirlerden bir çoğu «İn - giltere, İtalya ile harbederse Süveyş ve Cebelüttarığı kapatır ve deniz ticaret |yollarını Afrikanım cenubundan geçirir» derler. Fakat mesele, hakikaten teknik olarak düşünülürse bu fikrin ne kadar imkânsız olduğu hemen meydana çıkar: En basit bir atlas açılıp İngiltere liman- larile, en mühim Uzakşark limanları a- rasındaki mesafeler ölçülürse Afrika yo- lüunün yüzde kırktan, yüzde yetmiş bire kadar uzak olduğu anlaşılır. Bu hal is - tikbal harblerinde, Akdeniz yolları ka - panırsa, İngilterenin (9» 40 - 94 Ti1) fazla ticaret gemisine muhtaç olacağı anlaşılır. İngilterenin bu ihtimale karşı bu kadar fazla gemi yapması imkân haricindedir. Bu hal kendi ekonomisine hiç te uygun değildir. Çünkü sulh zamanında, ekonomi bakımından bu kadar fazla gemi büyük bir işsizlik ve sermayenin atıl kalmasını intaç eder. Harb zamanında ise birden - bire bu kadar geminin yapılmasına im- navadan görünüşü İngilterenin maruz kalacağı fena durum şöyle hülâsa edilebilir: 1 — Sigortanım artması dolayısile fazla gemiye ihtiyaç. 2 — Harb malzemesinin nakli için faz« la gemiye ihtiyaç. 3 — Asker nakliyatı ve sefer levazımatı nakli için fazla gemiye ihtiyaç. İşte Cenubi Afrika yolunun verdiği müşkülât, şu yukarıda sıralanan engel - lere inzimam etmektedir. Bu hal Süvey- şin tamamen bir ada devleti olan ve — bundan dolayı denizlere fevkalâde bağla«. nan, İngiltere için ne kadar mühim ol- duğunu gösterir. * l Süveyş deniz inşa tekniği — yüzünden de ehemmiyet kazanmıştır. Malüm oldu« ğu üzere Büyük Harbden sonra bütün memleketler denizaltı tehlikesine maruz kalmamaları için, çok seri ğemiler yap « — mağa başlamışlardır. Bunu okuyucula » — rıma arzetmek için şöyle bir mukayese"_i ğ yapmak isterim. ” ” İ Büyük harbten Büyük harbten evvelki soraki sürat (mil) sürat (mil? Zırhli 25 81 Kruvazdı 28 35 Torpido 30 41 h Hücum gemileri — 41 | Bu mühim değişiklik nasıl mümkün olmuştur? Şüphesiz gemileri baştan başa makine haline çevirmekle... Gemilerin —— böyle makine haline inkılâb etmesi; daha — doğrusu gemilerde makineye bu kadar : yer verilmesi, teknelerin diğer aksamın: — dan fedakârlık yapmakla temin edilmiş. — tir. Gemilerin kömürlükleri, mazot sar- nıçları küçültülmüş ve buradan iktısad — edilen hacim makinelere tahsis edilmiş - —— tir. İşte böylelikle Büyük Harbden ev » — £ velkilere nazaran daha az kömür ve ma- — zot alan gemilerin üssü bahrilere ihtiyaç- — ları artmıştır. Bundan dolayı Akdeniz üs. — sü olan Malta adasile, Uzakşark üssü Sin: — gapür arasında, yardımcı bir harb limanı — olması lâzımdır. İşte bu bakımdan Süveyi ikinci bir faydasını göstermektedir, — * Kanallar yalnız harb denizcileri için değil; dünya iktısadiyatı için de mühim rol oynarlar. Lâkin bilhassa Panama, Kıl1 Süveyş gibi kanallar çok uzun olmaları - Hibarile, müdafaa bakımından devletlera — güçlükler doğururlar. Uzunluğu 100 mi- — li geçen Süveyşin her bir noktasını hava " taarruzlarına karşı korumak hakikaten —— bir meseledir. İngiltere, Büyük Harbde, — ; - Ğ Süveyş Türklerin karadan gelen taarru- — zuna karşı korumak için ne kadar korku — — vi 'i çekmişti. NEr. Bugün ise umumi strateji içinde Sü - — veyş daha müşkül bir düurüm içine gir- “ miştir. Eğer İngilterenin muhtemel ra - kibleri Süveyşe uzak olsalardı, —mesela — daha basit olurdu. Fakat Panama kanalı — bile, gerek Avrupa ve gerekse Japonya « — dan çok uzak olmasına rağmen ne kadar — masrafla tahkim Edilmiştir. Binaenaleyh — — Süveyş gibi Libya ve Suriyeye yakın 0- lan bir kanalı düşman tayyarelerine kar- — (Devamı 14 üncü sayfada) — ;'_. k ”» - T FYi - n Gi İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: