İlasan Efendiyle oynuyoruz ber oynadığımız ilk gece bir bora, bir fırtına, yer yerinden oynuyor, yağmur oluk li yağıyordu. Fakat o ime e saya mem İ asan Efendi ile bera Mayın Karagöz; Kadıköylü şişma e iğ nz Hasan efendile karşı karşıya İZ şimdi mevzua dönelim: O zamsna inciye kadar Hasan Efendi ile bera) Arlatmış ol- düm Eyüb Sabi val'esı bühden çok radır, I Bey Hasanla © ikimi ae sehneye çıkma- lif etti. Hasan Efendi de, ben de lifi derhal, tereddüdsüz kabul et- sahneye çıkmarıştık. Beraber ne oynatabilirdik? İkimiz e) ik» olduğumuza göre aşağı yukarı rollerle karşılaşmamız Tâzımdı. ühdük, taşındık. (Nasreddin Hoca karar verdik. Hasa 1 cuk olacaktım nl oldu, Bunu bir i yapacağımız, hangimizin adeth günün mese-| ta münakaşa edili- günü bir bara, bir fırtına yer ye-| bardaklardan SANI $0- ayırtmı derecede olduğu » 0 gece ti dolmuş. bir kısım halk dönmüştü. Hasılat tam yedi idi. Hasan Efendi ile karşı- a yağıyor öyle k ilerde — bırak- ımarık bir “çoc uk ro- çin türl sini hırpslama n huyuna ii na çıkmaktan çekinerek oy- ihsas et- memnundum, Zira a da, onun muh, Beraber orta oyunu tadan birkaç â mn Kap dedi, rle hiç orta #amadıl. Gel bir de karşılıklı gün geçti. Hasan Efen- i| hum suratı İmi gönde 9 Oyununa çıkalım. Ben kavuklu olu-| mazıkadan ayrıldıktan sonra, canlı karagözü temsil eden heyet arasında: O nile oturanlar: Sıtkı ve Kambur Sadi, Refik, Hacivad: Çarşık Ali Efendi, Baştan ikinci: K abakçı Arab; Naşid. Yanındaki meşhur Şişeciyanın kızı. Melive, Arab kadın: Rânâ Dilberyan, Karagözün arkasın daki hayali Memduh, Rıfkı, Cemal rum, küçük İsmajl de pişekâr. Sen bütün taklidleri tek başına yaparsın, bir zenne| ile birde zurna getirdik mi parayı kal diririz. Razı oldum. Hazırlığa başladı. O ta- ihlerde topal Ali, komik Cevdet, T Niyazi bir nevi tiyatro komisyonculu yaparlardı. Bunlar Hasan Efendi ile be- ka ile karş ları sıvamışlar, Fe yi yüz liraya kandırmışlar, O ge- dan siir Hasan Efendiden ba-j* . Aynen şöyle yazı anacağını rah Uyatrosile Hasan| Ben işi bitirdim. Sen de bağla! Gözle- rinden öperim.» Hasan Hasan Efendinin imzasını âli tuhaftı. Evvelâ eski 9SI amlarla bir sekiz yapar, şekizin yedinin basiller arasına bir er, bu <Hasans olurdu. Ben de, pişekâr, zenne, zur: d olmak üzere, yüz Idım, Bunlar o gece tiyat- yüz liraya satın almış ol Bu işin ustası a reklâm yap rlardı. Mez: ücretleri bana ar taşlarına varıncıyı yapıştırmışlardı, Ortada Ha- Müfide, bir tarafında pişekâr, da zenne, bütün taklidlerde | benim başım bulunan güzel resimler yap-| ışlardı, Oyun gecesi Şehzadebaşı o hale geli. yor ki, tramvaylar işliyemiyor, kapılar, uyor. Mevkiler iki, localar 10 y 1 halde halk içeri gireceğiz diye birbirini çiğniyor. an Efendi de kalabalığı görünce renk menk atıyor. Merhum pârayı çok severdi, Hattâ hamama girörken parasi- ni, inler üzerine ssardı, Dolgun bir hasılat ağını, n kaçtığını hisseden m sık sah e güreşir, nilir, yinlen; mi» der, gide çka biri gelir. Ben sira ile bü dleri oynuyordum. Daha h taklide çıkmıştım. Hasan Efendi kule ma: kuvukluya y «Sana Nedir bu hal Naşidi 1) pundunu g da)jpe “İsilat yapan ü saatini çıkın yapar, halvette başımı i Dedi, Cevab verdim; — Kendin yaptın. Ne vardı geceyi her- kese şti. Yenilen gidiyor: «Ben sana ustamı göndereyin diyar, gene kılık değişip ben geliyo dde gene Hasan Efendi bir edi: , — Naşid hasılatı öğrendin mi? Diye sordu. Ben giyinirken hasılatı duymuştum: — Evet, dedim. tam 1350 lira... Hasan Elendi evvelâ kıpkırmızı oldu.| Sonra ki yavaş sarardı. Suratı küflü| gene » alelisul yenilmiş, diğer bir m göndermeğe gidiyordum. Tit- Haftaya düz i Kapattırdı. İkinci bir oyun teklifi gibi büyük hi arkadaş bizi ikinci oyunu Üs ğe ikna ettiler, Blanş ta bizimle beraber. Gündüz ve gece oy- linin mazlı oldu- a biç telâkki var yunların daha iyi olduğunu er. Bu yüzden gündüz iş olmaz. ndi de: ndüzü idare edin, halim yok. şam oynarım! Git topal Aliya söy“ üdarda verm Dedi. Aliye vaziyeti anlattım: — Olmaz, öyle şey dedi. Akşama iş kı- rılır sonra, Hem çok neş'eli oynayınız ki, #kşum kalabalık olsun, Ben sizin para. nızı kesiyor muyum? İ) yi oynuyoruz. Kantolar oyunu başladı. Hasan Efendi yor, oynuyor amma hiç iş r. Sıram geldi, taklide veremi yapt mi? Bana rol la muha Cevabını verdim. ik elile gözleme yapar gibi ması zerinde deyneğini yuvarlarken şarkı $ Jedi: eden eğildim; — Ali haber göndermiş, Hasap Efendi tihasız oynuyor, akşam parasının yarı» sini keseceğim! diyormuş... (Devamı 15 üncü sayfada) Muhtemel bir Avrupa harbi karşısında Amerikanın vaziyeti Birleşik Amerika geçmişte olduğu gibi müstakbel büyük harbde de bitaraf kalamıyacaktır YAZAN General H. Emir Erkilet Avrupada nisbt bir sükün hüküm sürdi- Bü sırada, Birleşik Amerika o devletleri Cümhur o başkanma afolunan ve sonra da kısmen tekzib e | dilen sözler günün ol | dukça telâş ve heye can veren birer me- selesi oldular. We son günlerde biras yatışmış olan dünya matbuatında yeni ya- zlar, tefsirler veya tehdidler için sonsuz yeni ilham vesileleri yarattılar. Mu hterem başkan, ra bir takım şeyler iylem anlaşılan bihal kabilinden,, Fakat her halde bu sözler, #ormüle edile. rek mafbuata bildi « rilmedikleri için ola- cak ki, her gazete mu iri, bazıları, mal lümatına müracsât | ildirişi- | telik kendi düşünce veya siyasi göre gazetesine bir türlü ve bu yüzden dünyanın leh v “ye bir takım mesleğin ci haber ve re t#üremişt dolar dolu Amerikalı namına söz söyli sdamın sözlerine nasıl k kabul harb zasından 'bazıları ile bir ta- kım gazete sahiblerinin kendi sözlerini anladıklarını ihassa Birle; ederek âya Müracaatlarına Cevab alamıyan Bir memur Eskişehirin Güllük mahallesin de 4l nafıa ambar mem: açıkta Cemil Biçer yazıyor: Hiçbir kanun! sebeb mevcud olmadığı halde hasta bulunduğum bir sırada 23 Haziran 938 te Bingöldeki memuriyetim- den Vekâlet emrine alındım. 1777 numa, kanınun üçüncü maddesine göre tw tayin ve açık maaşım ve- için 23 Ağustos, 19 Eylül, 3 ve 15 Birinciteşrin, 6 İkinelteşrin, 1 Birincikâ- nun 038 lerihlerinde Dördüncü Umum! Müfettişlik, Dahiliye, Nafta ve Başvekâles ia resmen müracaatlarda bulundum. Fa- luğundan z kaldı. Bu sebeble cidden elim bir kaldım ve ne yapacağımı Şaşır- dım. Nihayet keyfiyeti bir kere de gaze- teniz delâletile alfikadarların nazarı dik- arza mecbur kaldım, * Yolsuzluk ve otobüslerdeki izdihamdan şikâyet ediliyor Get larımızdan Ankarada Naşld Eroğlu yazıyor: yan yolsuduk Ankara gibi mo, şehirle kabili telif midir? Plâna ııyan ef kenar yerlere asfaklı, uslaltsız yollar yapıldığı halde her ne- ense Cebödl mahallesi bunlardan mah- almıştır ve ekser sakizleri küçük emurlardan fbaret olan bu mahallede âd! bir kaldırım bile yoktur. AlAkadarla» dern bir Jimi tekzib de bit! emesin ve cebi 130 milyon!y Amerikan askerleri Amerika Odewetlei (o hududlarının Fransada veya Ren nehrinde olduğuna dai; y söylemediğini ve kongrede wlediği nutukla açık bir surette ettiği Amerikanın dış siyasetinde hiç Bir değişiklik olmadığını ve olmı « söylediğini görüyoruz Bu i ii) dünyaya yıldı ve yeni mülalealarla törlü tef re sebeb oldu. Daha da olacaktır çünkü mesele koca Amerikanın bir ia rafa iltihak, olduğu için tabiatile pek mühumdir. Bötün 7 rağmen Rei katte neler ve Demez Bpmeği rın çamurlu bir günde Cebecide bir uy tApMANA NI çekt, duracak yer 6 kişlik olduğu halde dır. Bü izdik darların tedbir * Edirne hattı vagonları niçin feshin edilmiyor? Bir okuyucumuz yazıyor: «— Akşamları Sirkeciden sekiz buçukta Kalkan konvensiyonele Edirneye Okadar olan yerlerin yolevları için İki vagon ko» Bu vagonlar - her nedense - kon- i vagonları gibi teshin edilme, çin Edirn» yolcuları tam 11 saat dön am eden yoleulukları esnasında soğuk büyü bir sıkıntı çekiyorlar, İdarenin dikkat nazarmı çekeriz» * İnebolu postası geç dağıtılıyor Okuyusularımızdan İneboluda Bay Hüs- sini İstmekt, nesi doğru değildir. Bu işde biraz süratle geçen vaktin zaman kabildir zannederim.