li e v3 SON POSTA Geceleyin beklenen av İl Genç bir zanitin karşısına çıkarıldım. İl vr başda Zabit, o kadar kızgın bas ie i ii bir türlü me — Aylardanberi, ayni plân dahilinde erlerimizi soyan sensin. Seni, kur Mina dirdireceğim. Diye, bağırıyordu. Gü, * > nde üç nöbet mükemmel dayak p şartile, tam dört buçuk ay Kro- zindanında yattım. Ve artık burs” Sağ çıkmak imkân ve ihtimali kal- iğmı anladım. O zaman, her şeyi hattâ ölümlü bile göze alarak, kaç- içim bir çare aramıya başladım. Bin İ, bodrumlara inilecek merdive- da birinci katında küçük bir izbeye Pselmişlerdi. Buradan, ancak dayak yk İçin dışarı çıkarıyorlardı. Da - ye nöbetini savdıktan sonra, tekme tekmeleys getiriyorlar. Gene bu- ava kamıyorlardı. çer Kaç kere, kapının kilidini kırmak Mağ, yebbüslere giriştim. Fakat, par- çü, rm parçalandığı halde, en kü - » bir muvaffakiyet bile ele geçire - edim, We nihayet, düşüne düşüne bir plân de İm. Bu plân mucibince, derhal İlik Alâmetleri göstermiye başladım. AÂvâzim çıktığı kadar yüksek sesle va söylüyordum. Ve sonra, saatler katıla katıla gülüyordum. Plânım, iyi bir netlee verdi. İki gün top pe, © genç zabitin odasında bir dök- bent dikkatle muayeneden geçirdi. Ya, lüyeneden, bir şey anlıyamadı. ni havaya kaldırarak: he Bir hestaneye göndermeli, Bir Ra, müşahede altında bulundur- Dive, mrildandı. N ktorün bu” sütaleam kabul edil - olmalı ki; ertesi gün, kuvvetli bir Pühatara altnda, Şişlideki Fransız Ky rertne nakledildim. Ve deliler diy da, kilgük bir odaya yerleştiril mag İyi biyordum hi, bir kaç gün deği (İn foyam meydana çıkacaktı, Ve, da “İmadığım anlaşıtınca, vaziyetim Sbütün, fenalaşacaktı. yazrhal işe başladım. Yattığım kar - day nın altındaki çabrazvari demirler- birini kırdıktan sonra, bununla, demir parmaklıkların taşa bei kısımlarındaki kurşunları çıkar yi, Koca bir gece, bütün küvvetimi biri, demir çubuklardan ikisini İrinden ayırdım. Zaten zsyıf olan min geçebileceği kadar bir de- key Yatak, yorgan çarşafları İle nan kılıfını parçaladım. Bunlardan bil Pir İp yaptım. Ölüm. tehlikesini kün özüme alarak, harikulâde bir sü- “aki ile, bu ipten kaydım, Hiç şüphe- he, Şeytanın yardımı sayesinde, böy» di bu husust tımarhaneden kaçtım. di Bin toprağı buhar bulmaz, ken- aşı, Arka taraftaki bahçelerin içine takı Sabahın alaca karanlığında, ba- rn bütün kuvveti ile kaçmıya Madı ve * NİÇİN (ALTIN DİŞ MEHMED) OLDUM? yi" haha, Maslak e Hacıosman ba- Sany ndaki karlarda. dolaştım. Aç, Png, Perişan bir halde, taş kovukla - Du hayat bayatı ıslâh ederek tabi! bir # İLE, ki, emen bemen ikinci vermek Üzere idim. Tam vermek Üzere iken, şeytanın harldadığı o füsünkâr VEfi İzi ii ; â mi sana, Sarafim?. a Biraz dişini sıkıp be- davranacak olursan, derhal bu # vaziyeti ıslah edebilirsin... Nefis ye - mekler, yumuşak döşekler, genç kadım- lar, çapkın kızlar, hepsi seni bekliyor- lar... Bunları bırakıp da nereye gide - ceksin?,, Diyordu. Hayır, bırakıp gitmiyeceğim. Ve.. ha- yat, ne kader çetin olursa olsun, sonu- na kadar mücadele edecektim. * Hazır sırası gelmişken şunu da söli- yeyim ki; zabıta ve adliye sicilline geç- İmiş olan yüzlerce sabıka ve vak'amın arasında öyleleri vardır ki bunlar bu - güne kadar tamamile gizli kalmıştır. Şimd: size anlatacağım vak'a da, bun lardandır. Artık yaşamak kararmı verdikten sonra, düşünerek bir plân tertib ettim. Ve bu plânın tatbiki için de, kendime bir kötürüm dilenci süsü vererek, Al « man çiftliği civarında, yolun kuytu bir kenarına yerleştim. Burada, pusu kurmuş bir canavara benziyordum. Ve, tasavvur ettiğim avi bekliyordum. Bir akşam, ortalik kararmıştı. Yol dan gelip geçenler, azalmıştı. Uzaktan gözüme bir insan hayali iliş iti. Bu hayal yaklaştıkça, iyi giyinmiş yaşlıca bir adam olduğu tahakkuk etti. İşte, benim beklediğim av da, bu idi. Yavaş yavaş harekete geldim. Sürü- ne sürüne bu adamın önüne geçtim. Çok acındıracak bir tavırla, kendisin- den sadaka istedim. Adamcağız, elindeki bastonunu kol- tuğunun altına aldı. Cebinden para çantasını çıkardı, Bana doğru eğilerek paray: uzattı, Uzanan eli, birdenbire çektim. Bir yay gibi firlyarak adamcağızın üstüne bindim, Kollarımın bütün kuvvetile, kafasına iki yumruk indirdim. Ve onun ilk sersemlik dakikalarından İstifade ederek, sürükliye sürükliye yolun iç #arafındaki çalıların arasına çektim. O enda bu adamın gırtlağına basarak bir hamlede öldürebilirdim. Fakat ben, adam öldürmeyi henüz programımın arasına ithal etmemiştim. Onun için, onu öldürmeyi aklımdan bile geçirmiyerek sadece kendisini te- peden tırnağa kadar soymakla iktifa ettim, Karanhkta, bu adamla aramda uzun bir mesafe bırakacak kadar koştukten sonra durdum. Koltuğumun altında ta- şıdığım onun elbiselerini giydim. Ce - bindeki para çantasında, yedi buçuk lirayı mütecaviz bir para bulunca da, son derecede sevindim. (Arkası ver) Hikâye: Günahkâr kadın (Baştarafı 12 nci sayfada) varlak çebreli bir erkeğin resmiydi. Ce- hanım öna dikkatle baktığını gören Ke- mal izahat verdi: — Seherin babası... — Seherin babası... Genç kadın kendisine yabancı gelmi- yen bu çehreye gözlerini kirparek, ha- tırlamağa çalışarak bakıyordu. Bu esmer çehre... Seher... Babasi bü- tün bu mefhumlar başında eski bir ha- tırayı canlandırmak gayretile çırpınıyur- Jardı, Seher de kim oluyordu? Acaba Kema- İin akrabası mı diye düşündü. Seher... Seher... Zihnini kurcalıyordü ve gözle- rini karşısındaki resimden ayırmadan ta- nımağa çabalıyordu. — İsmi nedir? diye sordu. — Nazım. Bir anda dönerek korkulu bakışların Kemale çevirdi: — Bu adam sizin neyiniz oluyor? — Seherin babası... Cenan dudakları titriyerek hırçın bir halde haykırdı: — Anladım. fakat Seher sizin neniz? —Seher mi Oh bunu bilmiyor musu- nuz Kârinir En çetin vak'alar, en aksi tesadüfler karşısında itidslini kaybetmiyen Cenan kendini toplamağa çalıştı. Hayatında ilk defa olarak insani bir hissin ıztırabile kıyrnıyordu. 2 yaşındaki yavrusunun kıç» kırıklarını duymuyacak kadar ruhsuz ©- lan btu kadın şimdi Nazımın şu kâğıd üs- tündeki sabit nazarları altında eziliyordu. Kemalin şaşkın halini görmiyerek bir koltuğa yığılan Cenan: — Yaşıyor mu? diye sorabildi. — Tabit, hattaâ Seher annesini ve bâ- basını görmek için gitmişti — Annesi mi? — Evet anmesi de yaşıyor. Cenanın başka bir şey sormasına mey- dan vermeden ilâve etti: — Bu onun hakiki annesi değil. Fakat Seher belki hakik! annesini onun kadar sevemezdi. Çünkü bu üvey anne onu sonsuz Ihtimamlarla büyütmüş. halbuki öteki... — Susunuz yeter, yeter!... Yerinden fırlamış, Kemalin üstüne doğru yürüyordu. Gözleri cam gibi par- lamaktaydı. Genç adam onun çıldırdığı- na hükmetti. Cenan birden resme doğru atılarak bir çekişte onu yere indirmişti. Çılgın hareketlerinden parçalamak İste- diği anlaşılıyordu. Nihayet çırpındı, çır- İpındı ve oraya yığıldı. Kemal korku ve hayretle yerinden kı mıldayamamıştı. Bir adım atıp belki gid- detli bir baygınlık geçiren, belki de an! bir halde ölmüş bulunan bu kadının ya- nma yaklaşamıyordu. Meşhur avcı Çeviren: E, E. Hayatım : Hasan Efendi ile oynuyoruz (Baştarafı 7 inci sayfada) Hasan dudaklarını ısırdı, Şarkı tekrar etti: Oklavayı aldım elime Peştemal sardım belime Hemen ilâve etti: Başlarım ben adamın . Geçmişine, silsilesine Hasanın bütün merakı tavlada idi de- miştim. Onun merakı iptilâ derecesinde idi. Çok güzel de oynardı. En ziyade Said Beyle oynamasını severdi. Bir gece on- ları oyun paydosunda tavla karşısında bıraktık. Ertesi günü gühdüz temsiline geldiğim zaman bitab bir halde ikisini de yar atmağa çalışırken bulduk. Gece ya- rısından ertesi gün öğleden sonraya ka) dar oynamışlar. Hasan Efendi karşısında- kini yenmeden pek bırakmazdı. Said Bey kendisini yenince, yeneceğim diye bırakmamış, oynadıkça yenilmiş, hava a- darmış, öğle olmuş hâlâ oynuyorlar. Hasan Efendi biraz da korkaktı. Oyum- Doğum şenlikieri Bir gün saray kadınlarından birinin gebeliği haberi duyuldu. Sultan Mustafa bundan çok memnun oldu ve İstanbulda şenlikler başladı Hatırası Ohenüz Oounutulmamış oç-Jederek bir müddet halkı sık sik telfişa lan kıtlık ona bu çareyi temin eylemişti. Halk arasına bir şayia neşretti. İ Anadoluda seyrüsefere kabiliyetli bir kanal açtırarak (1) buradan erzak nak- ledecek ve artık deniz yolunun tehlike ve meşkükiyeti ortadan kalkacaktı. Bu- nun İçin, Sakarya nehrini İznik şehrine (eski Nic&) rTaptetmek, yarı yolda kâin bir gölden istifade etmek lâzımdı. Gölün suları ekülüzleri doldurmağa kifayet ede- cekti. Göle müteaddid nehirler döküldü- Kü cihetle sular hiçbir zaman kurumazdı. Babâli tercümanı beni çağırtmak için sefir M. de Vergennes'e gönderildi. İnşa- at plânını görmek üzere Babıâliye git- tim. Hattâ mahallinde tetkikat yapmak üzere nazırlardan bazıları seyahate bile çıktılar. Fakat bütün bu proje bir bahâ- beden ibaretti. Unutturduğu memnuni- yetsizlikler zali olur olmaz bu proje de ortadan kalktı. Bu vak'a bana Türklerin cehaleti hak- kında ilk defa bir fikir verdi. Sonra bu- nu başka vesilelerde de müşahede ettim. Babiâliye varır varmaz, bana bir Rum takdim ettiler, Bu kanai ameliysi için çok faydası olacağı söyleniyordu. “Tesviye meselesi hakkında fikrini sor- dum. Bana küçük bir bakır levha gös terdi, Bununla ameliyat yapacaktı. O za- man bu adamın ehliyeti derecesi hakkın» da bir fikir peyda etmiş oldum, Birdenbi- re bu levhayı görememiştim. Çünkü bu kıymetli aletin etrafını hayran hayran seyredenler pek çoktu. Kafiledeki zavallı hacılara gelince, ni- hayet bunları birer şehid telâkki etmek- le ektifa eylediler. Kralın Türk amiral gmisini ve bayrağını (2) Maltada lütfen satın alıp Türklere iade etmesi İstanbul. da sükünu bir müddet için iade etti, Bu sırada padişahın faaliyeti kendisine çok şükür lüks ve ziynet vergilerinden başka bir mevzu buldu. Şimdi sikkelerle, hazine hesablarının tetkikile tamamen meşgul oluyordu, Haremin masrafların- idaki sulistimalleri de kaldırdı. Kadınla- irin senevi iaşe masraflarını tesbit et- 40). Bu rejim altında, kızlar ağası vekıfla- rm idaresi salâhiyetini elinden çıkar- mak yüzünden bütün ehemmiyetini kay. betti. Bu vazife sadrazama tevdi olundu. Fakat padişaha gözdelerinden birinin teklif ettiği dalma tehlikeli bir apekülüs- yon sikkelerin ayarını o derece bozdu ki bugün kalpezanlar Türkiyede hâlk lebi- ne çalışır bir havle gelmişlerdir. Bunlar basil bir halta kullanırlarsa kullansın. lar, resmi sikkelerin ayarmdan herha'le üstün bir ayara maliktir. Bu manevra impsratorluğun varidatı- mı hiç artırmadı. Vilâyetlerin mültezim- leri oldukları kadar idâreleri te de mü- kellef bulunan valilerin hırs ve tamahı bu yilzden azalmadı. Yalnız, padişahın gözlü gasb ve giri suretile ele geçird'k- leri şeyleri ellerinden almak için dört açtı (4). Zulüm ve taadâf devem etti Zengin görünmek tehlikesi ancak aldığı- nı geri veren israfı durdurdu. Tedavill sahasında böyle bir hücuma uğrıyan tlcaret çok geçmeden büyük kargaşalıkların tevlidden bAN kalmadık. ları bir durgunluğa uğradı, esnaf işsiz kaklı. İşsizlik ihtiyaca izımam edince, halkı cinayetlere sevketti. Yağma ümidi, zenginlerden intikam almak hırs yangın ları çoğsltr. Küçük bir harkenin ortasına çaları ve kükürt #t Mid gal makten #baret olan kundaklar yangın çe- karanların on çok kullandıkları vasıta- dan sonra evine tiyatronun kapıcısı Yu- lardır. Bunu açık buldukları bir kapının DUS ağa götürürdü, Bu korkaklık Hamdide de vardı. Ham- di Efendinin denizden ödü kopardı. Çok mühim işi olmazsa köprüden dahi geç- mezi, Temeli olduğu zamanlar onun Üs- küldara geçmesi, mesele idi. En kısa mie- safe diye Kabateştan, araba vapuru ile, heyamolalarla giderdi. Vapurdan iner inmez kurbanlar kesilirdi. ; (Arkas var) arkasına yahud bir pencerenin ürerine gizlice koyarlar. Sonra, buna ateş vcre- rek çekilirler. Evleri ahgsb olen ve haya ile boyanmış olan bir memlekette müt- hiş tahribat vukua gelebilmek için bu kadarı kâfidir. Çünkü bu hal bu evleri kt) haline kalbetmek istiyecek üşermya büyük bir kolaylık temin ederler. Yangıncılar tarafından kullanılın ve ekseriya mal sahibinin gözünden kaçan Yazan; Nusret Safa Coşkun | bu usul tabit yangın sebeblerine inzimam düşürdü. Fakat nihayet, saray kadınla rından birinin gebeliği ve bilhassa bu havadis yüzünden ticarete gelen İaaliyet bu felâketi izele etti Bu gibi ahvalde takdimi mutad olan hediyeler hazırlan. dı, büfün düşünceler donanmalara (5) Mm'itaf ettiler. İki saltanat devrindenberi donanma olmamıştı. Ferdlerin meşğuli« yeti sükünu iede etti. Bu vak'a padişohım otoritesini artırmak suretile sükünun de- vamını emniyet altıma aldı. Filhakika, doğacak çocuk hangi cMisis yete mensub olursa olsun. bu gebelik ime paratorluk için varis müjdesi teşkil edis yordu. Çok memnun olan Sultan Musta“ fa hoşa gideceğine emin olarak halk arâ- sında göründü. Halka dağıtılan bir mik- tar para halkın teveccühünü ve fikrini celbe kifayet etti. Biraz zahmet ihtiyari na tenezzül edilirse ve birsz mahirine davranılırsa halkın teveccühünü kazan« mak daima kabildir. Murad Molla bu hakikati gözden ka- çırmak suretile kabahat etmişti, Halkı kâfi derecede gözetmemişti. Dostlari büs Yunduğu mevkie göre eğer daha yüksel mansıblara çıkmak istiyorsa halka biras Gaha fazla ehemmiyet vermesi lâzım gek diğini ona ihtar ettiler, İşte bunun Üze- rine, bu efendi halkın boşuna gitmek ve ayni zamanda efendisinin teveccühünü kazanmak için Büyükdere çayırında her- kesin meserretini celbeden vak'a münas sebetile bir eğlence tertib etti, (Arkan var) (1) Türklerin mutad vukuf ve tahsilleris nin fevkinde bir malümat sahibi olan Ragib Para bu projeyi şüphesiz Pline'den almış, (2) Bu bayrak pek mühimi, Çünkü Mek- ke tarafmdan padişaha takdim edildiği için, Türkler buna büyük bir kiymet atfet- mek gibi batı) bir itikad eseri göstermişler« dl. Muhammedin balifelerinin ismi dört kö“ gesine konmuş, arms olarak iki demirli bir kıhç yapılmış, kenarlarına da Kur'andan bazı fıkralar işlenmişti. Bunlar kırmızı bir kumaş üzerine beya: sırma He işlenmiş bus Yunuyorlardı, Bayrağa bir tılsım mahiyeği veriyorlardı. Bayrağa malik olmakta böyle bir fayda yoksa da kaybolması böyle bir iti. kad yüzünden zararlı oluyordu. (3) Kadınların telebbüs masrafı tarifede bizim paramızla senevi 250 elivros olarak tesbit edildiğini bana temin etti, Bu çok mühteşem bir şey olamaz. (4 Bu türlü müsdereler padişahın husu- si hazinesine tevdi olunur, Vilâyetlerin vü- Wer nleyhindeki- şikâyetleri padişaha valile. rin serveti hakkında melümet “temin den Şüphesiz mlüm ve taaddider pek müteessir olan padişahım adaleti halktan çekilmiş pa, raları zaptetmekle meseleyi tamir eder. Şi- küyet eden zavallılar suçlunun başından başka bir şey elde edemezler. Onun yerine kaim olsa yeni zalim hernen daima eskisine rahmet okutur. Türkiyede o maliye sistemi yeryüzüne birçok singer koymaktan #baret- tir. Bu süngerler Çiğ fe şişerek hükümdara bunları anahtarı yalnış kendikinde bulunati sarıca skp suyunu çikarmak suretile için- yapılan umumi şenlik. Gultanlar için bu şenliklerin denir üzerinde yapılması Adettir, Fakat mn bir akametten sonra doğacak Hk çocuğum âdetten fazla tes'id edllmesine karar veridi. İlân Tarifemiz Tek sütun santimi Birinel sahife 400 kuruş de sahife 250 İçüncü (sahife 200 Dördüncü sahife 100 İç sahifeler 60 Son sahife 40 Muayyen bir müddet zarfında fazlaca mikdarda ilân yaptıracek- lar ayrıca tenzilâtlı terifemizden istifade edeceklerdir. Tam, yarım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticari 'lânlarına sid işler İçin şu adrese müracaat edilmelidir: İlâncılık Kollektif Şirketi Kahramansnde Han Ankara caddesi ji