8 Sayfa Günde dokuz defa bom- balanan şehirde iki milyon Barselon“lı nasıl yaşayor, bilir misiniz? pm YAZAN m, i General LEH Emir Erkilet konun uçakları tarafından 6 defa bom- balandığını saat 14 le 15 arasında üç hâ- va bombardımanına daha maruz kaldığı m, bu suretle gün bitmeden, sayısı dokü- Za varan ve her biri, orta hesab, on be- ger uçakla yapılan bu bombardımanlar elicesinde şu kadar insanın öldüğünü veya yaralandığını gazetelerde hep bera- ber okuduk. Telgrafların bildirdikleri arselonanın. bu ayın 22 sinde saat 14 e kadar, gencral Fren 1 ve yaralıların sayılarını buraya mah-| sus yazmadım; çünkü, bir günde dokuz defa bomba yağmuruna tutulan Barselo- na gibi muazzam bir başşehrin insan 7a- ylatını ay kilde tesbit edip bildirmek pek mümkün olmaz. evvel gelen eski ve ciddi bir Alman askeri gazetesinde Barselona ile Katalonyanın diğer şehirlerinin b bardımarıları hakkında dikkate değer bi zı rak görmüş ve bunların bir ka- çını geçen hafta, gene İspanyaya dair çi-| da ksn yazımda kullanmıştım. Ayn, istatii tğe göre, geçen Bi kadar Katalonyanın 73 şehir ve kasabası vadan ve 18 kere de, harb ge- ından, denizden bombardı- şler ve bu suretle yedikleri iteşrinin sonun 16113 bomba ve 480 top mermisinden 4018 | ölü ile 6174 yaralı vermişler; ayni za- Bu Katalonya şehirleri meyanında azimend hayretle gayriihtiya- Tİ: «A! Olmaz!» diye bağırdı. Boşanmanın ne demek olduğu hakkın. da en ufak f'kr! bulunmıyan zaval hı kızcağız. si lerin en samimisi ile bağlı bulunduğu Rânânın bu evi ve kendilerini terketmesine kail olamı- yordu. Et #ine sarıldı ve gözlerinden gavriihtivari yaşlar boşandı. Onun masum hıçkırıklarını, yattığı yerden duyan Hürmüz de ağlamağa başlayınca, Rânâ da kendini tutamadı: Onun da birdenbire taşan gözyaşları yanaklarından aşağı akıyordu. Bir tuhaf olmuştu. İçinde bir eziklik hissediyordu. Az zaman içerisinde bu ite bağlanmıştı. Çocuklar- dan, bilhassa, ek memnundu. İlk de- fa olarak, Osman Efendinin de bu hi. yanete lâyık bir adam olmadığını id. rak eder gihi oldu. Kendi suçunu, ken- dine #tiraf ediyordu, Bu sakin evlilik hayatını ne diye feda etmişti? Nedame- te benzer bir his, için için, benliğini kemirmeğe başladı. Etrafına göz gez * dirip de, yerde ağz' açık duran sandi- ğa nazarları ilişince bunda, kendisini bekliven meçhulür boşluğumu ve kar. makarışıklığını sezdi. Hazırlıklarını tamamlamağa isteği kalmamıştı. Kol - ları kesilmiş, yanıma düşmüstü. Kafa- sı işlemivordu. Havalinden. Molla Bey silinmis”"yerini o andaki hödisenin ve- leh ve havretine bırakmıştı. Bir azicik kendine gelin, hâlâ eteği- ne yapışık duran Şazimendin başmı hafif hafif okşadı. — Beni çok mu mend? Çocuk, burmunu çeke çeke, verdi: — Çok! — Şimdi sana, daha iyi bir abla ge- lir... Şazimend omuz silkti. — İstemem! Siz gitmeyin. Sizi isti - yorum ben, Rânâ sustu. Belki, daha önce, aşkı şuurunu dağıtmadan, bu masumane seviyordun, Şazi- cevab Dünya Cehennemi: BARSELONA günde, hakikate uygun şe-| SON POSTA b! 'en çok hava taarruzuna uğrıyan ve; ve 60,000 yeri olan muazzam bir stadyo- zarar gören Barselona olmuştu; çinkü|ma, birçok hasta evlerine, okullara ve İ burası, yalnız başına, 180 den fazla defalilh.. malik olan Barselona bugün ya'nız bombalanmış, 2500 ölü ve 3200 yaralı ver- | bir devlet ve hükümet merkezi değil, a; İmekle beraber 1200 binası ve # zamanda şimali İspanyanın müdafaa duran gemilerden 13 ü İve mukavemet merkezi olmakla birçok İ Şimdi asıl maksada gelere ır, asker vesaireden başka külli. fazla heva taarruzlarına 3 mültecilerle dolmuş ve bu suretle çok ve kesif büyük bir şı nüfusu çok artmışlır. General Franko- nn nasil yaşayıp iş görebildiklerini ve|nun şimdiki askeri harekât hedefi ve ay- bunu temin için ne gibi müda #İni zamanda millici bomba uçaklarının haffaz tedbirleri alındığını bir uğrağı olan Kalalonyanın merkezi ı$- ğx. Ancak cidden meraklı ve yepyeni v-|te böyle bir muazzam şehirdir; ve, şüp- ien bu bahse birdenbire girmeden, Bar-| hesiz hükümetçi şimal! İspanyanın mu- ayı biraz tarif , bahsin temeli m âdaki vilâyetin wyanın merkezi olan bu güzel, büyük ve işlek İspanyol Akdeniz limen sehrinde. 1930 da 779,271 insan yaşadığını ve varoşlarla birlikte bir milyone yakm nüfusu bulunduğunu ansiklopediler ya- | zar. Fakat derin liman sularının etrafın-| bü met sisteminin candır. Burasının i ile hükümetçilerin Katalonyada rbe devam etmelerine imkân ve mana ıyacağını bildiği için, nasyonalist başbuğ, şimdi bu şehre kara ve havadan bütün vasıtalarla yüklenmektedir. Bu sebeble bu yazı çıktığı gün Barselona döşmüş olacak veyahud da, eğer etçiler Katalonyadaki bütün kuv- | vetlerini Burselonayı muhit ve müdafaaya teye, bir tıb fa-| miisald clan dağlarla buradan ve Llabre- Jtesine, müze, kitabevi, arşiv, hayva-| gat suyunun doğusundan kaynağına doğ- sseselere, 17 ve 22'ru giden bir hatta toplıyarak yeni bir 10 uncu sayfada) beli büyük bir ünive: boğa dövüş sirkine | (De sevgi tezahürü bir - çok şeylerin önüne boşamayı, evini bar. kımı yıkmayı göze alan bir erkek ne demektir? Rânâ bu. nu. pekâlâ takdir e diyordu. Yolun bu- rasına geldikten son ra dönmek ihtima - lini hatıra getirmek bile abesti, Teessü - rTünü pek candan iz. har eden çocuğa bir şey söylemiş olmak için: — Ben gene geli- rim.. Seni ararım, yavrum! dedi, Şazimend kanmıyordu. Sarıldığı e -|koydu. En güzel bir kadife entarisile, teği bir türlü bırakmıyor, elim bir fa-| bir de sedef işlemeli dikiş çekmecesini, cia temaşa ediyormuş gibi, nemli mavi | yadigâr olarak, Şazimende bıraktı, gözlerini Rânâya tevcih etmiş, ufacık | — Gördükçe beni hatırlarsın, gönlünü dolduran ıztırabı arada bir,)mu? hıçkırıkla ifade ederek, bakıyordu. Kır, bu ayrılığın bir hakikat olduğü- Konsolun ndeki saat dördü çal.İna hâlâ inanmıyor, inanmak istemiyor- dı. Vakit ilerliyordu. Rânâ silkindi,|du. Kendisine verilen bu cici hediyele. Artık yabancısı bulunduğu bu evdejre sevinerek el uzatmakla beraber, ge- daha fazla durmanın yerinde olmıya -|ne, içten gelen bir nakarat gibi: cağını takdir ederek, tecssürünü yen -| — Gitmeyin!, Ne olur?.. Ben enişte- di ve onu, vapurda ölen yolcuların!me yalvarırını.. diye söylendi. denize atılan cenazeleri gibi, kalbinin! OÖğleyin, Rânâ, kendisi için pek mu- derinliklerine gömdü. vakkat bir yuva olan bu evden ayrıl - Sandık dolmuştu. Sıra, yataklara,|dı. Kapıdan çıkarken, evvelâ Hürmü » yorganlara geldi. Onları da gelişigüzel |zü, sonra da Şazimendi uzun uzun ö, denkledi. Sofaya çıkarıp bir kenara!perek; olur yaz şemsiyelil,, Holivudun yeni Garbosl Margaret lâyişten hoşlanmaz, dedikodudan Margaret Sullavan . Holivud sinema semasında yeni bir yıldız parlamağa başladı: (o Margaret Sullavan... Amerikan sinema ve film münekkid- leri ona (1939 senesinin en iyi san kârı) sıfatını vermişlerdir. Ayrıca bu YAZAN ERCÜMEND — Ben, bugün de ğilse, yarın, öbür gün adam yollar eş- yayı aldırırım, Sen Mürmüze iyi bak. E mi Şazimend? Allaha ısmarladık!. dedi. Yanına, ufuk bir bohça o içerisinde, bir kat çamaşırla değişecek bir enta- ri almıştı Bunlar koltuğunda, adım başında sendeliye « rek, sersem gibi, Tavukpazarına ka « dar yürüdü, Orada arabayı bulamadı. Biraz beklemek is- tedi. Fakat çarşaflı bir kadınn böyle sokak ortasında dikilmesi nazarı dik - kati celbediyordu Gelip geçen erkek» ler dik dik yüzüne bakıyorlardı. Sıkıl- dı, ve yayan olarak Divanyoluna çık - tı, Beyand istikametinde yürümeğe başladı. Bir suçlu gibi başı yerde gidi. yardu, Koltuğundaki bohçanın ağırlığı gittikçe ziyadeleşiyor gibi geliyordu. Yol da bir türlü tükenmiyor, uzadıkça uzuyordu. Beyninde bin türlü düşün- ce kaynaşıyor, çarpışiyor, benliğini bir kat daha yoruyor, hırpalıyordu. Parmakkapıdan Beyazıd meydanına çıkarken, boş bir kupa arabasına rasla- dı. Arabacı, abani sarıklı ihtiyar bir adamdı. Rânâ, bir işaretle onu durdur. du, Yüreği hızlı hızlı çarpıyor, nefesi. esere serme sere seerensen sase senamened Bu genç yıldızı, sinema ve film münekkidleri 1939 yılının san'atkârı addediyorlar. Margaret te tıpkı Greta Garbo gibi stüdyo haricinde çok serbest yaşar. Sullavan uzak bir kadındır. Buna genç yıldıza (Yeni Greta Ga)” | Je bakılmaktadır. yi Doğrusunu söylemek icab eğe 4 nun san'attaki kudreti, bilhass8 Syf el lardaki kabiliyeti (Greta) (Devamı 12 nci sayfads ni üstüste alıyordu. Pazarlık gi” meden, bindi — Kızteşına! dedi. bej Arabanın içinde hafif bir geçirir gibi oldu. Maruz kaldığı ti bir türlü hazmedemiyordi. ği beraber, Osman Efendiyi de Tuyordu, İnfiali ona değil, bU intaç eden hâdiselere, mü idi. Kupa, bozuk kaldırımları vi de sarsıla sarsıla ilerledikçe, â leri de insicamını kaybediyO! li nın içinde hâsıl olan fikir y neviyatırı büsbütün eziyord- ve Kıztaşının önüne gelince, ii du. Arabacı, iskemlesinden p sordu: , — Kıztaşı burası. Neresin€ 4 Ein, hanım? giti Rânâ, bir kâbusten uyanir ö denbire kendine geldi. — Burası iyi! dedi. Buradi” yürürüm. G. İndi; paray: verdi. Gene ei koltuklıyarak yoluna devam 7 Tam Benli Seniyenin KAP gelince, yüreğinin çarpıntısı hızlı olarak. yeniden başladi. çıngrağına bir türlü el uz#' Bakalım. kocasının evinden J bit kadını nasıl “karşi geli Misafir edecekler miydi? Yi r : V ! l istiskal ederlerse, nereye Birkacdakika: böyle tered di, Sonra! / — Adam, sen de! dedi; vet ği 1 bette beni himaye eder. Bü gi viyor.. Sokakta bırakacaX ii ) Zaten başıma gelen onun * değil mi? ii er) Çıngırığı çaldı. İçeriden, f pi çekildi. Rânâ, ayakları senii derek avluva daldı, İç kapı” # de, merdiven ayağında ke şılıyan Araba sordu: i gi — Seniye Hanım evde 70 carke”*