a Bef SAÇT ÇU OSRRR akan a & &x İN KAZ Ş Üç gündür eçim İ Haydı D seaflele 'aydi git, daha fazla wrar y - kocamı Ç ı._:'bıı.mwumıummw— n —İ;ı' ben sana kırk defa söyleme. için, enişan almasını bilmi- “ diyen sendin değil mi? İlâcın faydası Doktor, hastası kadını ikinci defa ziya- Fret ediyordu: — Nasıl bayan, dedi, ilâcımın fayda- sını gördünüz mü? — Teşekkür ederim doktor, çok fay - dasını gördüm. İlâcı a/madan evvel o ka- dar dermansızdım ki; çocuğumu bile dö- vemiyordum. İlâcı aldıktan iki gün son- Ta çocuğum şöyle darsun, kocamı bile dövdüm. ! sir Sadakat Yeni evliler arasında: — Bana sadık kalacak mısınr — Senin bana sadık kalacağın kadar.. — Eyvah! * Kesecek Bayan oturmuş, dalgın dalgın. meraklı bir roman okuyordu. Dadı odaya girdi: — Bayan çocuğu kaybettim... — Aylığından keserim. * * Anladım Büyük ayaklı kadın bir çift iskarpin a- lacaktı. — Ben, dedi, öyle bir çift iskarpin is « terim ki. Mağaza sahibi kadının ayaklarına bak- t — Siz söylemeden anladım bayan, de- di. İçerisi çok büyük, fakat dışı çok kü- çük olsun değil mi? W Karakolda — Bay komiser, çalındığını haber ver- diğim gerdanlığı buldum. Meğer çalın - mamış: gardrobun altına düşürmüşüm. — Çok geç kaldınız bayan.. — Neye? — Hiırsız tutuldü bile! ' K Şık hizmetçi Genç, şik hizmetçi, anahtar deliğinden bayanın odasına baktı: — İşte, dedi, bayan gene benim elbi - selerimden birini giymiş, aynada ken » dis'ni seyrediyor. * Yanlışlık Hizmetçi kahveyi getirdi. Bay bir yu- dum aldı: — Aferln. dedi. Bugün kahveyi çok iyi pişirmişsin. Hizmetçi şaşırdı: — Yanlışlık olacak bay, belki kendi kahvemi size getirmişimdir!. * Tedbirli Kadınlar konuştular: — Kocamdan ayrılmak istiyorum, fa- kat, — Fakat? — Henüz bir yenisini bulamadım, da- ha arıyorum! * Unutmadım Serseri ayaklarını coraplarile birlikte yıkıyordu. Arkadaşı gördü: — Ne yapıyorsun, çorapiarını çıkarma. yı unutmuşsun. — Hayır unutmadım, çoraplarım da kirli! * Bıraktım Memuür sigara içiyordu. Âmiri gördü: — Sizi çalışırken sigara içmekten menetmiştim. — Ben de bıraktım bay — Neyi, sizarayı mı? — Hayır, çalışmayı! * Nezaket Hırsızlar, nazik adamın karşısına çık « tılar: — Çıkar paraları. Nazik adara cevab verdi: e— Nezaketle muamele etmesini bil - miyor musunuz, lütfen paralarınızı çı - karınız> deseniz ağzınız mı aşınır?,, ae taz Müşteri — Bir çift kadrn çorabı is - tiyorum. Tezgühtar — Karımız için mi, yoksa decha iyi bir şey mi vereyim?.. — Ona imzasız mektublar yazıyor. sun ha?, — İmzasız yazmıyorum. İmzasız mektub yazmak ahlâksızlıktır, dediler. Ben de mekiubların oltana aklıma ge- Ten isimleri koyuyorum, -- Gene bana darıldın değil mi ko « çirdiğinizi biliyor mu? Bay — Ya ben biliyor muşrum dal.. — Çok kuvverli bir pıııanî;h'r. — Mademki çok küuvvetli, piyanoyu yüklenip götürsün, başka bir yerde çal- Sayfa 7 Hayır, dünyada hiçbir san'at eseri böyle tenkid edilemez! “Aynaroz Kadısı,,na hücum edenlerin görüşleri doğru olsaydı Gogol “ Müfettiş ,, i, Marcel Pagnol * Topaz,,1, Şarlo “Şehir ışıklarını Fuzuli “ Şikâyetname,, sini, Dumas tarihi eserlerini yazamazlardı Yazan: Fikret Âdil Aynaraz Kadısı münasebetile yapılan neşriyat bana Namık Kemalin «Vatan - Silistre» si, Yakub Karinin «Bora» sı Üze- rinde yapılan münakaşaları hatırlattı, ve kendi kendime şu suali de sordum: — Bir eseri böyle bir zaviyeden tetkik etmek doğru mu? Bır hayli düşündükten sonra bu suale menfi cevab verdim: — Hayır, dünyada hiç bir san'at eseri, böyle elde bayrak, ağızda vatan, millet sözlerile tenkid edilemez. Aksi takdirde, her eseri, bu gözle görüp sahibini vatan hiyaneti ile ilham etmek kabildir. Her şeyden evvel şunu söylemek iste - rim ki, maksadım, Aynaroz Kadısını mü- dafaa etmek veya batırmak değildir. Bu piyes iyi veya kötü olabilir. Bu piyes bir şaheser veya alelâde bir şey olabilir. Bu nokta beni kat'iyyen alâkadar etmez. 'Tekrar ediyorum, istediğim şey, bu piyes münasebetile ortaya çıkarılan demagojik neşriyatın etrafta uyandırdığı akislerin bir davul sesinden ibaret olduğunu gös - termektir. Aynaroz Kadısına yapılan bu bücumlar şu noktada birleşiyor: Eserde, Osmanlı mnaparatorluğunun mu ayyen bir zamanında, en büyük mevki - leri Işgal eden yüksek rütbeli idare a « damları bir takım akla ve hayale gelmez dolablarla ona benzer dolablar çevirmek istiyen bir papazın üstüne çullanmışlar ve berifi dımdızlak soymuşlar, Hiç böyle kepazelik olur mu imiş? Bu devirde sanki namuslu adam yok mu imiş? Ecdadımızı bu şekilde göstermek kendi kendimize hakaret olurmuş. Meseleyi böylece vazettikten — sonra, hallini, gürültü koparan üstadların ve telmizlerinin kafalarına dank dedirtmek için, iptidai bir şekilde sualli ve cevablı olarak ele alalım. 8 — Aynaroz Kadısı nedir? € — Bir kamedi. 8 — Komedi ne demektir? C — Bizim bildiğimiz oyun.. gülünçlü bir oyun, Amma müsaade edersen': bir lügate bakayım. 8 — Peki, bakınız, ne diyorsa söyleyi- niz? C — Cemiyetir. âdetlerini, gülünç ta « raflarını, evice» lerini göstererek seyir » cileri gülmeğe teşvik eden dramatik ne- sir; içinde müşterek hayata aid bir aksi- yon temsil edilen ve insanların âdetle - rini, kusurlarını veya gülünç taraflarını lenceli bir tarzda tersim eden tiyatro eseri. — Aynaroz Kadısı bu tariflere uygun bir eser midir? € — Uygun amma.. Cemiyetin hep fe- na taraflarını göstermiş. 8 — Lâgatten okuduğun tarife uyuyor mu, uymuyor mu? C — Uyuyor, Lükin dediğim gibi o za- marun adamları bep böyle mi imiş? Ne diye... S — Sen bir devrin tarihini, bir kome- diden mi öğrenirsin, yoksa mektebde 0- kuduklarından mı? € — Elbet mektebde okuduklarımdan. S — O halde ne demek istiyorsun? Bir komediden hem de maksadına ulaşmış bir kamediden ne arıyorsun? C — Milletimi tahkir etmemesini isti- yorum. S — ZatıâNniz Topaz isimli Fransız pi« yesini gördünüz mü? — Gördüm. Türkçesini Şehir Tiyatrosu oynadı. Filmini de seyrettim. Çok meşhur bir piyes. 8 — Bu piyes Fransada kaç defa oy - nandı? C — Zannedersem 300 defadan fazla. Bütün dünyada da oynadı. 8 — Piyesin içinde bir tek namuslu &- dam var mı idi? C — Vardı amma, sonradan o da âte - kilere uymak mecburiyetinae kaldı. S — Topaz piyes ve filminden dolayı siz Müsahipzade Celâl sız, dolandırıcı ve vâtan haini mi zanne - diyc “sunuz? C — Hayır. Bu bir kamedi. Muayyen bir sınıfın kirli çamaşırlarını gösteriyor. S -- Güzel. Lehinize bir iyi not veri » yorun.. Şimdi bu suale ceveb veriniz. 'To- paz oynanırken veya oynandıktan sonra hiç bir Fransız muharriri veya müte « fekkiri veya halktan birı, eline üç renkli bayrağını alarak vatan tehlikede, na - musumuz beş para oldu, haysiyet!.. İzzeti nefis diye feryadı bastı mı? € — Hayır, Bilâkiş mücllifi meşhur o du. 8 — Frtansa-nasıl idare edilir bir mem. leketlir? € — Cümhuriyet usulü ile. S — Türkiye? C —O a öyle. Fakat bız henüz cümhu- riyet rejimine yeni girdik, inkılâb... 8 — Malüm.. malüm.. Topaz hangi devrin ahlâkını tehzil ediyordu? C — Cümhuriyet tejiminin? e! S — Aynaroz Kadısı? C — Osmanlı imparatorluğunun. 8 — Biz cümhuriyet rejimini kurmak için neyi yıktık? € — Sultanların rejimini? 8 — Neden bünu yaplık? C — Çünkü artık idare makinesi çü - rümüş, vatan tehlikeye girmiş, inhitat başlamıştı. S — Böyle bir devrin idaresini tehzil etmek, o devri yıkarak yerine geçmiş bir rejimin aleyhine olabilir mi? € — Ne münasebet? S — O halde ne bağırıp çağırıyorsun? C — Şey... Evet.. fakat.. Bununla be- taber... S — Kes! Suallerime cevab ver, Ayna« roz Kadısıi piyes olarak oynandı mı? C — Oynandı. Hem de çok oynandı, ve hâlk katıla kal güldü. S — Bir piyes nasıl oynanır, bilir mi- sin? C€ — Piyes yazılır, tiyatroya götürülür, verilir. Kabul edilirse cynanır. 8 — Hemen mi oynanır, yoksa bir muamelesi var mıdır? C — Vardır. Piyes kabul edilince, An- karaya, matbuat Umum müdürlüğüne gönderilir, tasdik ettirilir. 8 — Piyesin oynanmasında bir maftzur varsa tasdik edilir mi? C — Etmezler. 8 — Matbuat umum müdürlüğü nereye bağlıdır? C — Dahiliye Vekâletine, S — Oradak! adamlar bir piyesin mah- zaru olup olmadığını ayırd edebilecek kimseler midir? € — Öyle olması lâzım gelir. Aksi tak- dirde o mevk'e geçemezler, geçseler bile Kiyakatsizlikleri onlaşılır, değiştirilir. yee rine ehilleri gelir. S — Piyeste mahzur görmediklerine na zaran demek sizin ileri sürdüğünüz iddia- lar varid değildir. bütün Fransayı ve bütün Fransızları hır« C—iL. — (Devams 10 uncu sayfada)