* Yüne inanır. SON POSTA ER” “Gen Posta ,, nın Hikâyesi EZ UĞURSUZ TESADÜFLER EEE ESK EN. aza > Babasının ölümü hayatlarına ağır bir arbe indirdi. Muazzam servetini kaybe - derek birdenbire iflâs eden zavallı adam bu müthiş sukut karşısınaa bir kalb sek- iesile ölürken arkasında op parasız bir «İlmi kadınla, henüz lisenin son sınıfında ulan öksüz bir erkek çocuk bırakıyordu. Sahir o andan ıtibaren zevkli bir ça - Uşma ve öğrenme sahasından hayatın mücadele kaynağı olan çapraşık yollarına akılacaktı, O genç mektebli ki annesinin we babasının dikkat ve sevgileri sadece mua üstünde toplanırken, servetleri ö « nüne her istediğ: İnsan mes'ud olduğunu hissettiği an - larda istikbalin önünde dalma böyle ışık- k bir yol olarak devam edeceğine körükö- Bu inanışı sarsılmış olan Sahir hayata atıldı, Küçük bir iş bulmak için aylarca uğraştı. Nihayet onları ancak doyurabi- © lecek bir iş bulmuştu. O artik şık ve meş'eli genç çocuk değildi. Daima halini © göstermemek için arkadaşlarından ka - çıyordu. Seneler geçti. Sahir bu seneler içinde © annesini ve kendisini yaşatabilmek ga - yesile çalışan bir makineden ibaretti, Sevdiği genç kız srtık şık ve zengin ol- mayan bu iş sdamını kabul etmemek için birdenbire kaybolmuştu. Bu sebebsiz ka- çış. bu fakir yaşayış genç adamı hayatın- da gayesi olmıyan bir insan yapmıştı. Fa- kat hiç beklemediği bir şahsiyet onun yaşayışında hayli değişiklik yatattı. Selmaya bir akşam yorgun ve neş'e - siz evine dönerken rastlamışlı. Eski ar- kadaşlarının ve tanıdıklarının ekserisin- £ den istihza gören genç adam mütevazi kıyafetle bu, çok zarif giyinmiş küçük bayana görünmemek arzusundaydı, — Bu ne dalgınlık Sahir. Artık eski ahhapları tanımıyor musunuz? Genç Xız karşısında gülümsiyerek ona bakıyordu — Affedersini Selma, görmemiştim. — Makzkınız var Sabir, seneler geçti. Sizi senelerdir görmedim. Burada de » İlim. Fakat Paristen arkadaşlara ve bilhassa Lemana (emon Sahirin sevmiş oldüğu kızdı) yazdığım bütün mektublar- da sizi soruyordum. Bana müsbet bir mâlümat vermediler, — Ben: aradığınıza teşekkür ederim. İş. te şimdi karşınızdayım. Bu görünüşüm bütün sorduklarımıza cevab değil midir? Bahir adeta hiddetle söylenmişti. Sel - ma bunu derhal hissetti, Kıyafeti ve ya- Şayışı ile Selmanın istihza ettiğini san » Toıs olacaktı. — Ben onlara sadece #izin sıhhatinizi sormuştum. Sıhhatte olmüniz ve yaşama» nız benim için kâfidir. Hayret!.. Sahir onun yüzüne şaşkın, şaşkın bakıyordu. Acaba bu da mı istih- za idi? Bu süslü, şık ve zengin kız onunla istihza ve slaydan başka ne maksatla böyle konuşabilir. Fakac hayır. Sahir hayretle onun gözlerindeki manaları se- nelerin ve bugünkü vaziyetlerindeki far- kın değiştirmemiş olduğunu görüyordu. Karşısındaki bu koyu mavi gözler, yıl » larca evvel karşılıklı tenis maçları yap- tığı arkadaşının gözleriydi. Onlarda o günlerin bakışlarını bugün Sahirin on parasız bir adam olması değiştiremiyor - du. Bu tesadüften sonra Selmayı mütead - did defalar gördü, Artık hayatında yeni bir devir açılıyordu. Ölesiye çalışmak, kazanmak, Selmaya erişebilmek, ona eli- ni uzalmağa cesareti olmak için kazan - mak istiyordu, Geceleri istikbal rüyala- rile doluydu Fakat bütün bu rüyalardan sonra kendi kendine: «Aldanıyorum di - yordu. Selma bana sadece samimi bir ar- kadaşa gösterilen (nezaketi * gösteriyor. Yoksa lüks yaşamağa alışmış bu genç kız beni sevemez» işte bu düşünceler onun cesaretini #iriyordu. Selma babasile tekrar Parise gitmişti. ç kız basını UrdI, Son Poslanın edebi romanı: 8 . yolcuları Bütün bu ikram, teklif, tekel - lüf esnasında da, sklamın küçükleri ÜL kü ile Erdinç, gene her akşsımki gibi ha- ının üstünde tahta oyuncuklarile kule- ler yapacaklar. Geride, Şadan kalfa ile Hafız Süleyman, bir de halamın evlâdlı- ğı Darüşşafakalı Nüzhet kzlıyor. Onlar da bu salonun kir köşesne yerleştiler mi artık vapur kalkıyor demektir! Evet, bu akşam biz'm köşk, tam manaesile Ada va. puruna Göneceğe kenziyor, hem yandan çark'ı! Bari, oldu olacak, bizim sıradaki Yahudi komşularımızı da çağırsalardı... İşle o zaman t.henk temam olurdu! Allahım! bu gürünülü ve misafiri bol aile içinde ben ne zaman kafamı dinli - yeb'lereğim? * Hamdolsun, ş'mdi yalnızım. Bu yirmi Odalı eski Ada köşkünü. geç vakte ka - Gar, hep bir ağızdan konuşmaları, gü - Mişr eleri, hikâyeleri f gece toplantısı bitti. Kom- mağa kendi odasına çoktan çekildi. Hafıza Denim karşımdaki odulardan birini ver « diler. Gülşen dadı da halamın orta kat taki odasına yerleşti, Bana gelince, bir saat evvel, Namık Beyleri, biz hepimiz çoluk çocuk bah- ve dedikodularile | min kir ende e ki Sahir gene o mağmum hayatına dönmek Yazan: Halid Fahri Ozansoy çe kapısına kadar teşyi ettikten sonra, bol ve parlak yıldızlı gece altında büs- bütün esrarlaşan yolda biraz şöyle yü- Tüdümdü. Tek tük pencerelerinde son ışıklar yanıp sönen köşklerin sonuna İkadar gittimdi ve oradan asıl Âşık'ar Yolunun yokuşundan aşağı çam koku- larıni ciğerlerime doldurarak 'Tâşoca- ğına kadar uzandımdı, Sonra biraz da- ha aşağıda, bütün açıklığı ile denize bakan kayalara varıp orada oturdum” du. Karşımda yalnız Heybelinin azalan ışıkları ve yıldızların parıltısında ha- yalmeya! seçilen Dilin sivah ve uzun ejderha iskeleti!! Bilmem ne kadar 7a- man orada kalmışım. Eve ancak şimdi döndüm ve daima kilidsiz duran bahçe kapısını gıcırdatmadan sessizce açtım. Bahçenin kumlu yolunda bile ayakla- rımın sesi çıkar ve belki birisi uya « nir da aşağıya iner diye yüreğim çar- pıyordu. Çünkü artık hiç kimse ile ko- nuşmak istemivordum. Yalnız ruhum- İla ve bu geceki duygularımla başbaşa İ kalmalı. dim. hayalet gibi sü tilerim için her zaman cebimde taşıdı- Zım kendi anahtarımla kapıyı açtım ve eğik m İni Bir kaç basamaklı merdivenden bir zülerek köşkün büyük kapısına çıktım. Geç vakit gece gezin- E İnci Özkurt pan Bir akşam evine dönerken Selmaya rastlamışiz üzere iken talihi ona pariak bir yol açtı. Küçük bir ticaret işile hayli para kazan- dı, Bir gün babasının kaybettiği paralar sanki tekrar oğluna nüştü. Çünkü o kaybediş nasıl bir yıldırım gibi ani olmuşsa bu da öyle olmuştu. Genç adam yeniden o parlak, ışıklı ha- yata atıldığı zaman bütün bu süslü ve servetin yıldızma bürünmüş çehreler a - rasında Selmanın hayalinin derin boşlu - ğunu hissediyordu. Fakat çok geçmeden genç kız Paristen yazdığı mektubunda sene başında orada olduğuru bildiriyor« du ve en sonunda: «Senebaşı gecesi gö - rüşürüz olmaz mı Sahir» diyordu. * Sehirin gözleri Selmayı ariyor, onu bekliyordu. İstiyordu ki Selma onu sa - dece bir arkadaş olarak beklemediğini b'r an evvel öğrensin... Fakat bu da &im?. — O Sahi: sen yeniden mi doğdun Aİ Ish aşkına Boyalı çehresile karşısında duran bir #amanlar cnu sevmiş olan Lemandı, Sahir istihza le ona baktı: — Ben esasen ölmem'ştim, fakat sen... Leman hiç cevab vermeden gülümsü - yordu. Bu çülümseyişte tekrar servete malik olduğunu haber aldığı bu adamı (Devamı 13 neti sayfada) | potinlerimin ucuna basa basa, öyle iken gene, tamiri gelecek seneye kalan bu eski basamak tahtâalarını gıcırdata gi cırdata, en yukarıya, üçüncü kata çe kabildi Artı gecesinin safhleri canlandıra buna ih kendimi ne kadar yalancı kalksam da... Yarabbi! ne acn'b, ne birbirini tut - maz hisler içindeyim! Neden bu işe, ba- sit bir misafir davetine bu kadar ehem- miyet veriyorum? Bilhassa neden 0 güzel sarışm kız, Âşıklar Yolunun üs- tünde bir narlayın bir sönen yıldızlar dan biri gibi hayalimden silinirken do- ğuyor, doğarken siliniyor? Niçin şimdi ağlarken şimdi gülüyor Niçin ona kar- şi kendimde sabahtanberi gittikce zi- yadeleşen ve bu gere bütün. genişliğini slan bir zaaf hissediyorum? Yoksa onu ilk gördüğüm günde ruhumu tahlilim doğru mu? Bu kızı sevdim mi? Sev - mek.. benim İçin'ne yeni bir kelime! Fakat niçn seveyim? Niçin sevmeli - yim? Ben, daha yıllarca evvel, arka - daşlarımın bir çok hazin aşk macera * larına şahid olduktan sonra kendi ken- dime kararımı vermedim mi idi, yalnız san'atımı seveceğim diye?.. Meğer ne safmışım! Hiç gönül karar dinler mi imiş? Bunu şimdi anlıyorum. Fakat bu zanftan kendimi korumalıyım, kurtar- k odamın uzletinde bu misafir safhalarını . düşünebilir, © zlerimin önünde yeniden rim.“ Hissediyorum ki m da var, içimden kendi çıkarmağa Nafıa Vekâleti B İstanbul Elektrik İşleri Umum Müdürlüğünden: Mühim ilân Memur ve müstı hdeminimizin 1938 senesine aid «Yeşil» renkli hüviyet vara « kalarının 1 İkincikârun 1939 tarihinden itibaren ipta! edilerek 1939 senesi için muteber olmak üzere «Kırmızı renkte varakalarla değiştirileceğini UMUM MÜDÜRLÜĞÜMÜZ Sayın müşterilerine arzeyler. Bu kartların baş tarafında İdarenin resmi ünvanı olan «T. C, NAFİA VEKÂLETİ İSTANBUL ELEKTRİK İŞLERİ UMUM MÜDÜRLÜĞÜ yazılıdır. Yukarıda gösterilen evsafa uygun ol - mıyan kartlar sahte addedilmeli ve hâmilleri poiise haber verilmelidir. «413» UMUM MÜDÜRLÜK Nafıa Vekâletirden: 9 Şubat 939 Perşembe günü saat 1! de Ankarada Nafia Vekâleti binası içinde malzeme müdü lira muhtmmen bedelli telefon lâboratuvsr malzemesi kapalı iğu odasında toplanan malzeme eksiltme komisyonunca 140 ari usulile eksilt- meye konmuştur. Eksiltme şartnamesi ve teferrüatı bedelsiz olarak Vekâlet Mal- zeme Müdü: ünden alınmalıdır. Muvakkat teminat 108 liradır, İstek rın teklif mektublarını muvakkat teminat ve gari p:nesinde yazılı ve- #sik ile birlikte aynı gün ssat 10 a kadar mezkür komisyona makbuz mukabilin- de verilmesi lâzımdır. o «5254 (o (9423) İpevlet Demiryolları ve limanları işletmesi Umum idaresi ilânları Muhammen bedeli 10120 lira oan 9200 ade ama (Selet) 5.1.1939 Perşembe günü saat 15 te Haydarpaşada gar binesındaki satınaima kom'syonu tarafından pazarlıkla satın alınacaktır. Bu işe girmek istiyenlerin kanunun teyin ettiği vesaik ve 1518 lirabk yüzde on beş nisbetinde kat'i teminatlarile birlikte payorlık günü saatine kadar ko- nu'syona müracaatları lâzımdır. Bu işe a'd şartnameler Haydarpaşada gır binasındaki komisyon tarafından parasız olarak dağıtılmaktadır. (9222) İstanbul Jandarma satınalma komisyonundan: 1 — Evsafle, nümune ve şartnamesine göre 8400 kilo çoraplık yün ipliği mü teahhidi nam ve hesabına 12 İkincikânun 989 Perşembe saat 15 âe Gedikpa” şadaki İstanbul jandarma satınalma komisyonunda açık eksiltme ile satın alınacaktır. 2 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunda yazılı şartları haiz bulunmaları ve teklif edecekleri fiatın yüzde yedi buçuğu nisbetinde ilk teminat mektubu veyâ makbuzu gelirmeleri şarttır. 3 — Şar bi same her gün adı geçen komisyonda görülebilir veya parasız aldırıla- 4 — İsteklilerin yazılı gün ve saatte satın alma komisyonumuzda bulunmaları. (9346) Her yemekten sonra muntazaman yalnız bu sevgiye karşı, benli çok derin bir yerinde gizlenen bir kor- ku var. Bu korku bana «Kaç bu sevda- dan!» diyor. Yalmız şüpheden de kendi- mi alamıyorüm. Kimbilir, ihtimal gay- risuurumun bu uzak, bu sağır ve bo - Buk sesine kulak verdiğim kadâr onun | emrine de uyabilecek miyim? Yoksa kaderin ö; e açacağı karanlık bir yo- la m: sürükleneceğim? Bunu bana an- cak zaman bildirecek... Şu veya bu şe- kilde muhakkak ki her duygumun bir sonu vardır. Dilerim ki bu duygum ba” ra en hafife mal olsun ve hayatım bir focla ile kararmasın! Bu gecenin unutamıyacağım ve bana her düşünüşümde bir nefret hissi ve- recek olan bir hatırası da, eniştemin Naciye hanıma bakarken bir aralık du- daklarında yakaladığım yılışık gü dür, Bu gülüşü belki yandan yalnız ben gördüm, fakat karşıdaki kibar ha- tm efendi pekülâ sezdi ve o da gülüm- sedi. Mamafih kocasının sakat vücu” dünü sola, radyoya doğru eğerek ba - bama hastalığından, iki yıl evvel Ka - raköyde tramvaya çarpıp devrilen oto» mobili içinde geçirdiği tehlikeden ve| başının zedeleneşinden bahsedişi, her- kesin de merakla onu dinleyişi, eniş - temle Naciye har:m arasında başlıya-|, tliğim o macerayı iyi ki| cak gibi hiss yalnız bana anlattı. Başkaları da bunu hissetseydi ihtimal abismın kulağin: bukerlerdi, Naciye hanımla kocası ve kızı bir daha bize davet edilmezlerdi, malıyım. Garib bir duygu ile hissediyo- rum ki o kız bona hiç bir vakit saadet RADYOLIN ie SABAH, ÖĞLE ve AKŞAM dişlerinizi fırçalayımız. kaç dost ağzından kulağıma çalınan gizli maceraları böyle bir şüj beni her zaman haklı çıkarmıştır. Zavallı babam! sanıyor ki serveti ile kızına iyi bir koca buldu; serveti ile b3 sevgili kızının isti elti! Dilerin: yle olsun! Fakat bei ablam için yarını hiç de pârlak göre miyorum, ! zihnim dönüp dolaşıp &*” takılıyor! Sahiden güzl ckss ona bu güzelliği fs7İ* sile ben m! veriyorum? Derler ki yaşları çirkinleri bile güzelleştii” ilâhileştirir! Acaba Âşıklar Yolunğ? göz yaşlarını ellerile kapıyarak hıç ran kızın da benim üzerimde bu tesir mi bu çehreyi yarattı? Maamafih Sadan halamın rahmetli kocasından bahse başlıyarak, sözü mem nasıl bir tedaj ile eski dül ve kıyafetler üzerine cevirdiği bir nada, korş'dan, çok sade bir m için beyaz bir rob giyinmiş ola Süheylâya baktım. İçimde onu hiç zel bulmamak arzusu vardı. Fakat arzumun şiddeti, gözlerim onun insaf, rime tatlı, uyuşturucu * sayıldı. O, sağ tarafına yasla” kta, sanki benim bakışım! bi hissetmemiş gibi, ince uzun parms İve kırmızı manikürlü elini kolunu” çok zarif bir kavsile cenesine dayar uçları ayni kırmızılıkla parlıyan öb' İakat eniştem, benim bildiğim eniş - tem, kendi arzusundan, zevkinden, getiremez, sadece ıztırab ve felâket ge-| hodbinliğinden geçer mi idi? işte ora- tiçir. Fakst niçin böyledir, bilemem, sını şüpheli gördüm. Çünkü unun bir elini de bu rengo boş bir tezad teskil eden beyaz robunun etekliği üstü dizlerine mühmelce bırakmış, hala“ dinliyördü. (Aram ver) zevkle bü a1 Basra ZS.'P YE M8 Ee Ee TES, EBESİ SESLENE KASEDE EE A Si SELİ, Ş