> 10 Sayfa BON POSTA iıhılllı-li tazim tezahürlerile dinlendi (Baş tarafı 1 inci sayfada) “Ta irad ettiği tarihi nutuk yalnız bir ede- biyat nümünesi olarak değil, bir azim ve irade nümunesi halinde de kafalarda ve gönüllerde yer aldı. Sayın Şefin düşünce ve görüşlerini ifadede her zaman göster- diği kudretin bu defa en muvaffakiyetli- sine heyecanla şahid olduk, denebilir. Yerinde itidalli, yerinde kaşlarını ça- farak sert korzıştu ve zaman oldu ki, sağ elile yarını, ileriyi tşaret ederek bir gü- ven abidesi gibi cesaret ve emniyet tel- kin, bir şelâle coşkunluğu ile ruhları tes- hir etti. İnönü bugün bir halk çocuğu ta- vzeliği ile büyük milletine olan İnanını mukaddes kürsüden haykırmakla kalma.- dı, o inanın derecesini âe bütün azameti ile ortaya koydu. İsmet İnönünün nutku K Büyük kurultayın sayın üyeleri, | Büyük Partimizin esas bünyesinde bu- Bgün aldığınız kalbi ve nizami karırla, beni değişmez gencel buşkan seçtiniz. Yük. sek teveccühünüzün ve samimi itirmadı- nızın ifadesi olarak aldığım bu karardan “dolayı sizlere teşekkür ederim. Bu anda, pmuzlarımda bulunan genel — başkanlık wazifesini, Partinin, büyük milletimizin İhayrından ve h'zmetinden başka gayesi 'olmıyan, maksadına uygun bir surette |ifa etmek için bütün varlığımı sarfedece. ğim. Sizlerden ve Pertinin bütün azasın- dan birlik, beraberlik, yardım beklerim. Aziz arkadaşlarım, Büyük kurultay, kurtuluş mücadelesi- nin en evvel işlemeğe başlıyan, içerden |ve dışardan her türlü insafsız hücumlara |milletimizin maruz kaldığı günlerde o- mnun fradesini ilân etmek üzere meydana atılan, en eeki teşkilâlımızdır. Bence, Ebedi Şefimiz Atatürk'ün, ken- disine kadar ve kendisinden sonra, bura- da ve diğer memleketlerde yapılan milli mücadelelerder. en kıymetli - farikasını, “bu kurultay ve onun manası teşkil et- mektedir. Atatürk, kurtuluş mücadelesi- “hi, siyasi ve askeri sahnelerde, evvelâ — ikurultayda, sonra Süyük Millet Meclisi içinde idare etti. Sulh ve harbin siyaseti. ni inkıtasız bir millet meclisile idare e- debilmek zihniyetini ve kudretini, bugün “dahi çok memleketlerde göremiyoruz. “Atatüirk, kurultayları, yalnız millet ha. pyatının lüzumlu bir mekanizması olarak “takdir etmekle kalmazdı, onu sam'mi ve İderin bir sevgi ile de severdi. Büyük ku- 'rultayın duygusunu söylediğime amin ©- İlarak, bütün gelöcek kurultaylar adına “da Atatürk'e karşı hiçbir zaman solmi- İyacak olan sevgi ve tazim hislerimizi fa- !Bı etmekle şecef duyarım. İ Arkadaşlar, | Kurultayımızın bu üsnomal toplantısı, senelik Parti tonlantılarından sonra vu- kubulduğuna d'kkati celbetmek isterim. Her biriniz. töylerden başlıyarak vilâ- iyetlere kadar milletimizin şikâyetlerini ,we dileklerini dönlemiş bulunuyorsunuz. Büyük Meclisin ve Cümhuriyet hükü- metinin fanliyetlerine başlıca temel, hal- kımızın şikâyetlerine ve dileklerine vefa — etmek olduğu düşünülürse. Parti teşki- Iâtımızın genel çalışmalarının, milletin İdaresinde ne kadar verimli bir kolaylık — olduğu göze çarpar, Sikâyet ve dileğin, , bir defada ve bir lâhzada tatmin edilme- | gi, şimrdiye kadar hiçbir millete nasib ol- madı ve nas'b olmiyacaktır. Ancak, şi- | pkâyet ve dilekle hülâsa olunan milletin bameli arzusu, hicbir teskilâtta, bizim Partimizin sinesinde olduğu kadar, esas AMutulmamıştır. Hepimizin en kıymetli a- “tâkamız, milletin en chemmiyetsiz zanno. Junacak şikâvetine kadar vukuf sahibi almak ve milletin en pahalı ve en Kgüç sayılacak dileklerine kadar tedbir bul- Jmağa çalışmaktır. Kanunlarla ve Büyük — 2Müllet Meclisinin emanetleriyle vazife al. Mmiş olan memurlar, vekiller, hepimiz, — «Millet hizmetinde şezef bulan vatandaş. «2ar olarak, onun ihtiyaclarına yetlişmek “hisleriyle meşbuuz. Büyük, küçük bütün Xazifelerin, iyi ve temiz ifa olurrması, e- Mellerimizin başındadır. Parti toplantı- Tarının temiz ve pürüzsüz çalışmasının — Bonunda, bu sözlerimde erzu ettiğiniz ma- nayı bularak, muhitlerinize döneceğini- zi. ümid ediyorum. Aziz arkadaşlar, Partimizin, karşısında bulunduğu va- p şöifeler vardır. Vazifelerin, bundan sonra, — vehemmiyetleri azalmış değil, daha ziya- de artmıştır. Sağlam bünyeli, yüksek is- tidadlı asil bir milletin siyasi hayatına, istikamet vermek iddlasındayız. Geçmiş tarihin fırtınaları içinde geç ve eksik kalmış taraflarımızı, süratle tamamla- mak ve ilarletmek vazifesindeyiz. Milletlerin geçimsiz ve birbirine em- niyetsiz' bulundukları bir zamandayız. Milletlerin bir aile efradı gibi, birbirinin derdlerini anlıyarak, bu küçük kürenin kucağında, kardeşçe yaşıyabilmeleri aziz emelimizdir. Fakat, arkadaşlar, m'lletle« rin birbirile iyi geçinebilmelerini, yalnız bizim arzumuz temin edemez. Hattâ bi- zim, milletler arasında kopacak muhte- mel bir fırtınadan uzakta bulunmamız bile, yalnız bizim tedbirimiz ve kat'l ar- zumuzla temin edilmiyebi Demek ki, kaybedilmiş zamanları telâfi etmeği ve milletimizi süratle ilerletip yükseltmeyi, türlü sekteler ve mamcalara maruz kal- mak ihtimalleri içinde, başarmağa mec- buruz. Partinin bütün ezasığ çalışkan bir vatanperver olduğu kadar milletin bera- berliğini candan seven ve millet kuvvet- lerinin hiçbir. gebeble dağılmamasına dikkat eden bir vatanperver gibi davran- mağa mecburdur. Cümhuriyat Halk Par- tisinin, bütün vatandaşları kendisinin muhabbet ve hizmet muhitinde toplama- Ba çalışan zihniyetini, ifade etmiş oluyo- rum, Şimdi, size, bu zihniyetin, milletin bünyesinde kök salmış olduğunu da gös- tereceğim. Atatürk gibi her tarihin ve her devrin büyük bir kudreti, s'yaset sahnesinden maddeten çekildikten sonra da, bütün dünyanın hayret ve takdiri karşısında sabit oldu ki, bu aziz memle- ketin biçbir köşesinde ve bu büyük mil- tetin hiçbir ocağında, cümhuriyet aşkın- dan başka bir hava esmemiştir. On beş senelik türlü müşkülât içinde bir hayat- tan gonra, cümhuriyet rejiminin verdiği bu imtihan, onun, zanacdildiğinden çok duha sağlam ve derin kökte, sarsılmaz bünyede olduğunu, bütün dünyaya isbat etmiştir. Siz ve hepimiz, büyük acı için- de, bu bahtiyar müsahedevi yapabtldiği- mizden dolayı, yürekler dolusu iftihar e- debiliriz. Saym arkadaşlar, Partimiz, millet menfaatinde, küçük hislerin üstüne çıkabilen bütün vatandaş- ları tatmin edecek en sağlam prons'pleri, en az teferrüatla tesbit edebilmiştir. Tür. kiyenin yenileşmesi ve yükselmesi gibi hiç olmazsa, iki yüz senedenberi devam eden mücadele, bizim rejimimizde ve prensiplerimizde, en sade ve ameli ifade. #ini bulmuştur. Mutlak olarak zikredilen hiçbir siyasi prensip, ifratı ve tefriti, ve türlü şekilde yanlış tatb'ki öne sürüle. vek, tenkii edilmekten kuftulamaz. Par- timizin hüviyetini tarif eden altı prensi- pimiz de, fena ellerde ve yanlış tatbikat ile eksik gösterilebilir. Fakat bu gayret- ler, yersiz ve beyhudedir. Tam ölçüsü ve- tilmediği hulde faydasını muhafaza ede- bilecek, hiçbir ilâç yoktur. Şimdiye ka- dar isbat ettik ki prensiplerimizi esas o- larak dalma iyi ellerde bulundurmağa ve tedbirleri, zamanı geldiği vakit cesaretle, fakat daima tedbir ve basiretle tatbik et. meğe çalıstık. Geçmiş zamanın muhase- besi son zamanlarda, hiçbir milletin siya- Si partisine nasib olmamış kadar müsbet ve verimlidir. Gelecekte de, cesaretle ba- siretin, bize, ayni müsbet neticeleri vâd etmekte olduğuna, kat'i olarak — kanliz. Anlayışımızda ve feraatımızdaki ana hat. larda zâf göstermek şöyle dursun, mille- tin dalma ilerliyen ve yükselen taze ve canlı anlayışı ile, vatanımıza, daha geniş feyizler temin edeceğimize kat'iyen gü- veniyoruz. Aziz arkadaşlarım, Milletimizin en dar muhitlerine ve en küçük ihtiyaçlarına kadar sokulup çare bulmağa çalışmak, önümiüzdeki senelerin çalışmalarında yeni bir farika olacaktır. Halk çocuğu vatandaşlar tarafından, halk içinde geçirilen bu çalışma hayatı- nın, devlet otoritesini, en sağlam bir su- rette koruyarak, halk idaresinin feyizle- rini, en geniş bir surette temin edeceği- ne, inanıyoruz. Hiçbir koruyucü tedbir, Insan vücudünü hasta olmaktan kurtara- madığı gibi, hiçbir milletin bünyesi de, en iyi tedbirler içinde, marazi arızalar göstermekten kurtarılamaz, Fakat, va- tandaşlarım emin olsunlar ki, uyanık, dikkatli ve vazife hissini beşeri bir duy- günun üstünde tutan vazife sahibleri o- rında pas hastalığı (Baştarafı 8 inci sayfada) 'Tedavisine gelince: Birkaç basit ted- bir vardıramma, işin — başı hastalıklı ardıç ağaclarını yok etmektir. Tarımman Cevablar: Ankaradan — T. Alver ve İ. Demiret: Bir müddet evvel (mandanın süt ve - |ren dişisine ne, burulmuş erkeğine ne derler?) diye sormuşlardı. Benim bi - lemediğim bu sorguya Muştan Bay Ce- lâl cevab veriyor: e— Bizim tarafta bu- rulmuş erkek mandaya Kirdan derler» diyor. Siyaset âleminde (Boş tarafı 3 üncü sayfada) mok için, iki taraf olarak silâhla çarpışı- yor. Her iki taraf muayyen ideolojileri benimsemiş oldukları için. bunlara ta- raftar olan devletlerin dövüşen tarafla- rTa sempati duymaları elbette ki menolu- namaz. Fakat yarı gizli yardımlarla ale- nen verdikleri sözü inkâr etmeleri, ta- hammül edilmez, fena bir misal oluyor. Sokakta dövüşen bazı mahalle çocukla- rına, arkadaşlarının el altından veya a- lent olarak yaptıkları gibi insanın merd- Jlik hislerine dokunan bu tarafgirlikler, adeto, ndemi müdahale işinin açıkça ih- TA1 edilmemiş olmasına teessüf edeceği geliyor. , Cemiyetlerin en yüksek birer ifadesi o- Jan modern devletlerin söz kıymetini bu suretle sıfıra indirmeleri, ortada inanıla- bilecek hiçbir şey bırakmadı. İnsaslık ta inanma buhranları yaratıyor. Devletlere bu nevi iptidaf prensipleri öğretici cemi. yetler kurulmasını istiyecek hale geli- yoruz galiba — Selim Razıp Emeç Sovyetler Milânodaki, İtalyanlar da Odesadaki konsolosluklarını kapadılar Moskova 26 (A.A.) — Söovyet ve İ- talya — hükümetleri arasında yapılan diplomatik — müzakereler netjcesinde | Sovyetlerin Milâno'daki başkonsolos - luğu ile İtalyanın Odesa'daki başkon - solosluğunun kapatılmaları kararlaş - tırılmıştır. -Amerikada bir şehrin tarihi sarayı satılıyor Nevyork 26 (AA) — Filâdelfiya şehri geçirmekte olduğu vahim iktı - | sadt buhrana karşı koyabilmek — için tariht İndependanco Hall sarayı ile Civarım 25 milyon dolar mukabilinde hükümete satmağa karar vermiştir. Amerikanın istiklâline dair beyan - nameler bu sarayda kabul edilmişti. AEYURLATUADEKAE TAYUYANA A CAY KeNURELAKA SÜtARAAtüNE Nt larak, millet idaresinde !üzumlu görüle- cek tedbirleri, zamanında ve kararında almakta asla tereddüd etmiyeceğiz. Va- tandaşlarımın, Büyük Millet Meclisi et- rafında, ve s&de bir vatandaş olmakla hayatının bütün gururunu dolduran Re- isleümhur etrafında tesanüdü o derece- dedir ki, icab ederse, bütlün Türk mille. Üni, varile ve canile bir hudud üzerinde, şimdiye kadar bu millet tarihinde görül- memiş sürat ve hevesle toplıyabileceği. mizden asla şüphe etmiyorum. Aziz arkadaşlarım, Vatandaşlarda ve teşkilâtı esasiyenin tarif ettiği vatandaşlarda, bu vatanın da- imt sahib ve sakinleri sıfatile, emniyet içinde yaşamak buzuu kalbi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Cümhuriyet hükümetinin samimf hedefidir. Hiçbir milletin kendisine uygun gördüğü bir tedbir, bizim memlekelimizde taklid o- lunamaz. Hiçbir vatandaş, kanunların kendisine temin eltiği nimetlerden mah- rüm edilemez. Huzur içinde, müşterek vatanın yükselmesine çalışmak — sahası, bütün vatandaşlar için açıktır. Bu mem- lTeketto, bütün kuvvetler: özünde topla- mış olan tek kudretli varlık, Türkiye Bü- yük Millet Meclisidir. Onun tedbirlerile, teşkilâtı esasiyesi ve kanunlarile, hepi- miz üzerine teveccüh eden mükellefiyet- ler ve vazifeler, diğer bütün vazife ve mükellefiyetlerimizin üstünü ve nâzımı- dır. Aziz arkadaşlarım, Sizi muhabbetle selâmlarım, Sizi gön- deren teşkilât arkadaşlarımıza ve içinde yaşadığınız millet ve memleket yuvata- rına Genel Başkanınızın sevgi ve saygi- Jarını böraber götüreminizi isterim. T Eski şehremini operatör Gemil Topuzlunun hatıraları (Baştarafı 8 inci sayfada) Doktor bunları söylerken ben de ha- zırlanıyordum. Telefonla, hemen çatana- nın istim tutması emrini vermiş, birkaç doktor arkadaşıma da yanıma gelmeleri için haber göndermiştim. Sabahı bekle- meden Kartala gitmeğe karar vermiştim. Arabaya atladığım gibi hemen Eminö- nüne indim. Belediyenin çatanasile yola çıktık. Bu çatana, bereket versin yollu idi. Hattâ idarei mahsusanın tontonlarile yarış eder ve otları hemen geçer idik. Çatana, gecenin koyu karanlığı içinde ne kadar hızlı da gitse Kartal epeyce u- zak bir yer olduğundan, gene birkaç sa- atlik yolumuz vardı. Halbuki ben o ka- dar sabırsızlanıyordum ki ikide birde, yanımda bulunan vilüyet yaverile (*): — Daha hızlı gitsinler, emrini verdi. riyor idim! Bu suretle Kartala geldik. Vakit, gece yarısını çoktan geçmişti. Zorla bir çekçek arabası bulabildik. Arabacıya da: — Dörtnala Yakacık, dedim, dedim amma yol o kadar pozuktu ki biraz hızlı gitsek bizim harab çekçeğin devrilmesi muhakkaktı. Uzatmıyayım, sabaha karşı mevzuu- bahs köşke varabildik. Kapıda süngülü bir asker vardı. Bizi, görür görmez: — Yasak, Firemezsiniz, dedi! Askeri hekim olduğumu — söyledim. İ- nanmadı. — Bak sen sivilsin, cevabını verdi! — Ben İstanbul valisiyim! deyince de: — Vali filân tanımam, mukabelesinde bulundu. Tabil nöbetçinin cehlini mazur gördüm, güldüm. Vi'âyet yaveri olan mülâzim de onu tereledi. Böylece içeri girebildik. Üst kata çıktık. Bir de ne gö- reyim. Koleralı bir asker hâleti nezide, çırpınıp duruyor. Derhal aşağı i'ndim. Bana, tabur zabi- tini bulunuz, dedim. Vaziyetin vahame- tini ona anlattım. Köşkü derhal şiddetli bir kordon altına aldırdım, Kartala dön- düm. Alay zabitini bu'dum. Bana: — Dün akşam başkumandanlık tarafın. dan bu taburların Rumeliye sevki için kat'i emir aldım, dedi. Sordum: — Ya bu koleralı askerler ne olacak? Orları da mı pötüreceksin? — Bana kalırsa gördüğünüz askerler koleralı dğildir. zuafayı askeriyedendir. Esasen benim sevkiyatı tehir etmek sa- lâhiyetim baricindedir. Sonra mes'ul o- lurum. Bunun üzerine hemen Kartal telgraf- hanesine gittim. Başkumandanlık vekâle. (*) O zaman Vilâyet makamının mülü- zim bir yaveri vardı. tine yani Nazım Paşaya ve harbiye nazif vekiline telgraflar çeklim. Bu askerlerif Tuzladaki tahaffuzhaneye gönderilmesi” ni ve sevkiyatın tehir edilmesini istedili Sonra trene tinip şehre döndüm, Ertesi günü, bir de ne duyayım? A& kerler karadan, denizden boyuna Hadım köyüne görderiliyorlarmış! Hemen ayni makamlara tekrar telgrafe lar çektim, Bir milyon nüfuslu şehrinin de sıhhi vaziyetini tehlikeyt koyduklarını şiddetli ve mücasir bir Te sanla yazdım. Birkaç gün sonra Maltepe askeri hastâ- nesini teftişe pıtmışlim. Yanımda İstafr bul Hilâliahmer merkezi reisi Doktor A Paşa merhum da vardı. Kapıdan girerkeli gağet zayıf bir hastanın sedye ile içefi sokulduğunu gördük. Munyene sonunduk «zâf, tan diye Hadımköyüne gönderilei bu askerin de koleralı olduğu anlaşılmâ» sın mı? Bunun üzerine Al! Paşa: «— Şimdi Çatalcaya gidip tehlikeyi 09* duya haber vereyim» dedi, Ben de hükümete malümat verdifik Nazım Paşaya tekrar acele bir Wd çektim, Paşa, bana şu cevabı verdi: <l4” külhamd Orduyu Osmanide kolera vU* kuatı olmak şöyle dursun, hiçbir sari ha& talık yoktur. Gönderilen hastalar, gV zatı asakiri şahane malül ve zuafasındağ ibarettir!, İkinci ve daha şiddetli bir telgraflâ, bundan böyle bu «malül ve zuafa» nf İstanbula gönderilmemesini, Yeşilköy* den uzak mahallerde ve çadırlar tedavi ettirilmesini istedim. Fakat kifir seye söz dinlelemedim. Mevsim kıştı. Hergün binlerce kolerali Gülhane parkının bulunduğu yere - ki ? zaman burası geniş geniş bostanlardı ” bırakılıyordu. Bu zava'lıları nasıl ve N€ rede tedavi edeceğimi düşünürken hati* Tıma büyük camiler geldi Evkaf nazifi Ziya Paşa merhuma, bazı camilerin def” hal Şehremaneti emrine verilmesi içii telefon ettim, Zıya Paşa: «-- Müslümanlara mubrus ibadethane lerin telvis edilmesine asla rıza göstert memi» cevabını verdi, Vakit geçirmeden sadrazam Kâmil Pâ” şaya müracaat etmeği liye gittim. Pakxat vükelâ meclisini içti” ma halinde buldum. Saorazama bir t€7” kere yazarak «İstanbulun sıkhat ve hay#” tına aid gayet mühim bir mesele hakkıf” da malümat vermek için hemen vükeli meclisine kabul edilmekliğimi» rica © tim. İçtima esnasında bir Şehremininit dinlenilmesi âdet olmanığı halde, içeri aldılar.Yerle beraber temenna yâP" tım. Gösterilen sandalyaya oturdum. (Arkası var) —e ee Hayır, dünyada hiçbir san'at eseri böyle tenkid edilemez ! (Baştarafı 7 inct sayfada) 8 — Bir film nasıl oynatılır bilir misi- niz? C — Bilmem amma.. galiba sinema ma- kinesine takarlar, çevirdikçe perde üze- tinde oynar, A Dumas tarihi eserlerini yııılî—’d Aynaroz Kadısını yukarıda - saydığı? eserlerle kıyas etmek aklımdan Fakat piyesin, encak ve ya'nız halkın b y kımından tenkid edilebileceğini söyle * mek istiyorum. 8 — Maşallah.. Ma'ftmatınız çok. Her| Milli mefahiri, izzeti nefsi het hanıgi halde gazetelerin s'nema sayfalarını ta. bir komedi arasından görmek Şi kib ediyorsunuz. Fakar: daha evvelâ res- mi bir muamelesi yok mudur? C — Var galiba.. Evet, var, Sanstir he- yeti görür. 8 — Bu heyette kimler vardır? C— Dahiliye, Maarif ve Milli Müdafaa Vekâletlerinin mümessilleri. S — Onlar filmde bır mahzur görür « lerse müsaade ederler mi? © — FPtmezler. S — Aynaroz Kadısına nasıl müsaade etmişler? Yoksa acaba onlar da eserin müellifi gibi vatan kalni mi? C — Ne münasebet efendim!.. Biz onü demek istemedik.. Hâşâ.. Biz, vatan.. na- muş.. şeref... Sual sahibi burada kızacaktı amma, kız madı. Gülümsemekle iktifa etti, düşün - meğe başladı. Ve Cüşündü ki, maşert vice dan için mukaddes mefhumları, softala- yın sestaizu billâh» 1 gibi ağızlarından düşürmiyen mübalâğacı vatanperverlerin görüşleri doğru olsaydı. Gogol «müfet- tişe 1 Marcel Pagnol «Topaz» 1, Şarlo «Şo- hir Işıkların nı, Fuzult «Şikâyetname» sini, P. Apollinaire, «Sezar Borgla> sını, tüelliğin anlıyamıyacağı bir. hareketti” Hem bu derece titiz davrananlara, İSİN” leri, tarihler boyunca dünyayı tutmuf şahsiyetlerimizin daha doğum ve ölüt yıldönümlerinin bile farkında olmadık Jarımmı hatırlatırsam ne buyururlar? Fikret Adü Sabun fabrikasında işlenen cinayetin muhakemesi talik edildi Dün, Ağırceza mahkemesinde bir evvel Küçükpazarda, Kantarcılardaki bun fabrikasında bekçi Şevkiyi kazant rak öldüren Mansurun muhakemesint I“.d ö alar de * Ayvalığa niçin gitmek istediğini Tum; demesi üzerine Mansurun şahidi tafa dinlendi. pi — Fabrikator Ahmed, bana fabrikadaf e şey çalının çalınmadığı hakkında birşef demedi. dedi. ö Müteakıben Sultanahmed ikinel sulf kimliğinin mazndn hakkındaki bir Mı'"' keresi okundu ve celse müdafaa od intikal ettirilerek başka bir güne talik d