Oksüren — İstanbulda ne var, ne yok diye- cektim. Bağazıma gıcik geldi; öksür düm: — Öhü, öhö? Müuhatabım ne sormak istediğimi an- tamıştı: — Ne olacak, havalar değişti, hepi - miz öksürük olduk. Diyecekti. Fakat onun da boğazına geık gelmişti. Öksürdü: — Öhö, âöhö. * Erkek evinden çıkacaktı. Öksürdü: — Öhü, öhö... Öksürük sesini duyan karısı, koca- Bmın: — Allaha ısmarladık, ben gidiyo - Tum... Demek niyetile ağzını açtığını anla- muştı! — Güle güle! Diyecekti. Fakat diyemedi, o da ök- sürdü? — Öhö, Ghö... Kapı kapandı. Erkek, şapkasını çıkardı. Yanından Bgeçen dostu da şapkasını çıkardı. — Öhö, öhö?.. Bu öhölerin manası: — Nasılsın?.. dı. Öteki cevab verdi: Bunların mânası. — Teşekkür ederim... di. * 'Tramvayda kondüktöre on kuruş v- gattı: Birinci mıntaka demek istiyordu. Kondüktör, parayı aldı.. öksürdü: Yolcu, kondüktörün: — BSen yirmi para ver de, ben beş kuruş geri vereyim.. - Denek istediğin! anlamıştı: — Öhö, öh3... Yirmi parayı uzattı. ( Bunları biliyor mu idiniz? — | Niçin şapka çıkarırız? Faki zamanlarda, miğfer, zırh giyildiği için yüzler görünmerzdi. Karşılaşanlar da kendilerini tanıtmak — istedikleri — vakit miğferlerinin göz kısmına isabet eden parçasını kaldırır ve edost» olduklarını gösterirlerdi. Bizim de medeniyet dünya- sında birbirimizi görünce şapka çıkarışı- mız onların bu âdetlerini tekrardan baş- Okuyucularıma Cevablarım Bay «A, F.» ye: — O, kocalı bir kadın. Üstelik Üç de çocuk annesi, siz yaşça daha genç, bekâr bir erkek... Mademki istemiyorsunuz, vaziye- tinizi burada hülâsa etmiyeceğim. size söyliyebileceğim şey şudur: * Hayatınıza mal olabilecek bir teh- Hkeden kurtulmuşsunuz. Buna şük- gediniz ve darginlığı bir nimet te- lâkki ederek sergüzeşti Uunutmağa bakınız. * Ankarada Bay İsmaile: “ — Başınıza konan kanarya değil, püsküllü bir belâdır. İşi sürünceme- ye dökünüz. * Şişlide Bay O. D. a? Çocuğum. Eğer benimle alay et- medisen git, kendini Mazhar Os- mana göster. Gerçekten hastasın. * Bayan Ç. K. a? Üç sene evvel sevişmiştik, evlene- seklik, Fakat istikbalini henüz temin etmemişti. Ankaraya gitti. El'an oradadır. Ve aradan üç yıl geçtiği için hesabıma göre, istikbalini te « İstanbul Sinemada seyircilerden biri ökdür “Z — Öhö, öhö, Öteki seyireiler! — Sus, senin öksürüğünü dinliyecek değiliz! Diye bağırmak istediler, Fakat Ba - fıramadılar. İlk öksürene döğru dön- düler. Hep birden öksürdüleri — Öhö, öhö, öhö... * Operette, seyirciler bir parçayı çok beğenmişlerii. Alkışladılar? — Öhö, öhö, öhö, öhö Artistler sahnede reverans yaptılar. Seyiretler parçanın tekrarını istiyor - lardı. Öksürük devam etti: — Öhö, öhö, öhö, öhö... Artistler onların arzularını yerine gelireceklerdi. İçlerinden biri maestro- ya doğru bir adım attı, elile işarot yap- Ku — Öhö. Maestro, hay hay manasına Öksür » dü: — Öhö. Parça tekrarlandı. * Karı koca bir şapka için münakaşa ediyorlardı. Kadın? — İsterim de isterim! Yerine: — Öhö, öhöl Dedi. Erkek: — Almam da almam! Yerine: — Öhö, öhö, öhü, öhö! Dedi ve (öhö, öhö) ler karşılıklı ola- rak birbirini takib etti. Bu gonraki öksürükler su sözlerdi: — Hasis! — Müsrif' — Sana vardığıma bin defa pışma: nım., — Ben dn seni aldığıma bin defa piş- manım, — Kalbsiz! — Âl 4 li İSMET HULÜSİ Neden el sıkışırız? El gıkışma eski devirlerin bir yadigl- rıdır. O zamanlar hayat mücadele, mü- bareze içinde geçerdi. Sokakta, evde, u- mumi yerlerde karşı karşıya gelenler ni- yetlerinin bozuk olmadığını, harb arzusu taşımadıklarını göstermek kaygusile bir- birlerinin ellerine yapışırlardı. İşte el m- kışma da o zamandan kalınıştır. min etmiş vaziyettedir. Kendisine yazacağım. Yalniz adresini bilmiyo- rum. O da benimkini bilmiyor. A - caba gelip beni arar mı? diyarsunuz. 'Tren yolculuklarında, aksi isti - kametlere giden iki katarın bazı is- tasyonlarda karşılaştıkları zaman bir vagon penceresinde hoşunuza gi - den sima gördüğünüzü hiç hatırlar mısınız? Sizin sevdiğiniz genç bence © meçhul yolculardan birine benzer, uzak ufuklarda kaybolup gitmiş - tir. Maamafih bu satırlarla, size bir deneme fırsatı vermiş oluyorum, E- ğer gözüne ilişir, ve içinde size karşı bir alâka kaldıysa bana yaz, ben de bu sütunda size haber veririm. * * Mersinde Bay (A. D.) a: — Kız hem akıllı, hem de namus- Judur, Nişanlının nikâhlı demek olmadığını düşünmüş, şerefini ko - Tumaya da ehemmiyet vermiş, ni - pıdın evvelki vaziyetini muhafaza etmektedir. Ne yapayım da beni sevsin? di - yorsunuz. Çok basit: Kendisini ni - kâh memurunun önüne götürünüz, ondan sonra konuşalım, Merakınızı yerinde bulmuyorum. TEYZE ÖON POSTA Kadın Köşesi Çocuk için kazak DA 7-12 yaşlarında bir kız için bundan güzel kazak bulunmaz. Plili etek üstünden ne de şık görünüyor. Biçimin- Inız yakası biraz Dik denecek ka dar kapalı, yakasının ö- mÜ sık düğmeler ve lâs- tik bir bandla açılıyor. Bütün güzellik şu çiçeklerde. Örgü bit- tikten sonra açık ve tezad renkte kir yün- le işlenen bu ufak çiçekler şu basi: ka - zağı pık ve orijinal bir elbise haline koy- muş. Ne güzel, ne pratik bir buluş âeği! mi? | Yemek bahsi: Balık kebabı Balıklardan en ziyade kebaba yarıyan kılıç ve sonra altıparmak, torik ve pa - lamuttur. Bunların hepsi ayni tarzda pi - şirilir. Kılıç kebadı nasıl yapılır? Kılıç balığım kuş başından birar bü - yükçe ve dört köşeli olmak üzere kesıneli, Parçaların bir tarafında derisi kalma - sına itina elmeli. Tuz ve biber ile soğan |suyu yapıp içine koyarak bir sant kadar bırakmalı. O sırada defne dalından küçük rafından bir balık ve bir defne yaprağı saplamak üzere her şişe beş allı parça takmalı. Zaruri olarak derisiz kalan pür- h. Iskarayı ateşte isitip zeytinyağlı — bir bezle iyice silip yağladıktan sonra şişleri Üzerine yatırmalı. Bir kâse içinde biraz soğaun suyu, biraz zeytinyağı ve yazım İimon suyunu çal « kayıp karıştırarak şişleri çevirdikçe bir hindi veya tevuk tüyü ile üzerlerine sür- meli. Kebab nar gibi kızarıp pişince şiş- ten çıkarıp defne yapraklarımı ayırmalı 've üstüne bol limon sıkmalı, sıcak sıcak yemeli, Ekmek kadayıfı Bir çift ekmek kadayıfını kendisinden bir buçuk misli büyük kenarlı bir tepsiye koyunuz. Kadayıflar içinde yüzacek ka - dar da su ilâve ederek hafif ateşe koyu - nuz. Kadayıflar suda hem açılır, hem de Kabarır. O zaman üstüne bir kapak ka - pıyarak suyunu süzünüz. En az bir bu- çuk kilo şekeri kestireçek sıcak sıcak üs- tüne dökünüz. Tekrar hafif ateşe knyu - nuz. Tatlı içine iyice geçsin. Bu kıvamda iken tatlısı süzülerek ve tepsiye büyük bir kapak kapıyarak tepsiyi başaşağıya çeviriniz. Kapakta kalan kadayıfları bir kayık tabağına alınır, iki katın arasına yer yer xaymak döşeyip üstüne süzülen şurubu dökünüz. , çeları da örselemiyerek aralarına knyan Bir boya fabrikası kasden yakılmış! Fabrikanın 100 bin ve eşyasının 40 bin lira değerî'j'ıe folduğu ve müessesenin sigortalı olduğu tesbit edi Müddelumumilik, bir fabrikada çıkan büyük bir yangın etrafında, esaslı tahki- kat yapmaktadır. Bundan bir müddet evvel, Kuruçeşme- de tramvay caddesinde bulunan büyük bir boya ve dokuma fabrikasında yangın çıkmış, fabrika dahilindeki malların ve binanın kısmı azamı yanmıştı. Yapılan «an değeri 100 bin liradan fazla, içindeki malların da, 40 bin küsur lira kaymetinde olduğu anlaşılmıştır. Gerek binanın ve gerekse içindeki mal- ların sigortah bulunması hüdisenin e- hemmiyetini arttırmış, bunun Üzerine ııdliye tahkikatın derinleştirilmesine Jü- zum görmüştür. Bu suretle, tahkikat tekemmül edince, ihbnkıd.ıkl yangının sigorta parasını âl- jmak için, kasden çıkarıldığı şüphesine |varılmıştır. Hâdise mahallinde yapılan |keçif ve ehlivukuf tetkikatı da, bu ne- ticeyi teyid eder mahiyette görülmüşlür, Müddelumumilik tahkikat dosyasını, 4 üncü sorgu hâkimi Samiye tevdi et- miştır. Hâdisenin halen maznunu bulu- nanlar, fabrika sahibi Harun ile, şerik- leri Raşid ve Oskardır. Bunlar derhal a: liyeye celbedilerek, hâkim tarafından sorguya çekileceklerdir. Bir taraftan da, yangın etrafında yeniden, fenni tetkikat yapiılacaktır. Çatalcada işlenen bir cinayetin muhakemesine devam edildi Çatalcanın Anarşa köyünde Hasan ile Zelihayı bıçaklıyarak öldüren, Şevket öğ- Ju Ahmedin muhakemesine Ağırcezada devam edilmiştir. nilen Ahmed isminde 70 yaşında bir ih- tiyar, tarlada acı çığlıklar duyarak, hâ- küçük şişler yapıp hazırlıyarak deri ta -| dişe mahalline gittiğini ve Hasan ile Ze- ta' İlihayı bıçaklanmış olarak, yerde yatar. İken, gördüğünü söylemiştir. | Diğer şahidlerin cefbi için, duruşma talik edilmiştir. |Birhindi hırsızı muhakeme edildi Dün, cürmü meşhud müddeiumumili- ğine çok garib bir hırsızlık hâdisesi tnti- İkal etti. | Suçlu İnsan Yedikulede bakkal Ahme- |de asd bir hindiyi kapısının önünden ça- larak, doğruca Samatyadaki evine git- miş ve hindiyi karısına teslim fle, kestı- rip, tüylerini yoldurduktan sonra, ocağa koydurmuştur. Hindi, duman saça saça, pişedursun, Yedikuledeki «mühim sir- kat» meydana çıkmış, karakola Intikal etmiştir. Bunun üzerine polis memurları tarafımdan İhsanın evinde yapılan ara- ma neticesinde, hindi ocakta bulununca, İhsan yakalanmış, hindi de — tenceresile beraber, damam tüte tüte cürmü meş- hud müddelumumiliğine götürülmüştür. Fakat, suçlu İhsan aleyhindeki iddiayı kabul etmemiş ve: — Refika, egit pazardan bir hindi al, çoktandır, pişirdiğimiz yok... Ağzımızın tadı yerine gelsin» dedi. Ben de 120 ku- Tuşa bir hindi satın alarak, eve getirdim. Yarısını yedik, kalanını da pişirirken, polisler geldi, hindiyi ocaktan aldılar, bana: «Sen, bunu çalmışsın, haydi me-- keze» dediler. Merkezden sonra, mahke- Bacaksızın maskaralıkları: Dün, mahkemede şahid olarak dinle- | pu iş? meyi de boyladık amma, ben daha #İnl erdiremedim. yar Davacı bakkal Mehmed de, yana kıla: — Hindiyi 2 liraya satın aldım. sonr3 eve getirip, besiye koydum. Hinöl W dikçe semirdi, boyu beline vardi. zt lerin şahı olmuştu. Amma, ne yi y kıszmet değilmiş, demiştir. y | Cürmü meşhud müddelumumi:;ı:’ . B tahkikat neticesinde, suçu sül B tebesinde görerek, İhsamı geç vakit çah ü ceza mahkemesine sevketmiştir Poliste : Bir köşkü soyan hırsız yakalandı Brvelki gece asat 1,30 da Zincir caddesinde Bay Nurinin köşküne DİF girmiştir. Gece yarıtı gürültü ile uyanan ©V Nuri, yatağından Kalkarak tabancasifi ne almış, mutfağa inmiştir. Mutfakta tencere, sahan toplamakla 5 #al bulenan hirsir, ev aahibini elinde ea ile görünce şamırmış, tencere ve GA Ja birlikte kaçmağa başlamıştır. Nuri. korkutmak maksedile iki el B mişse de, hırsır çaldığı eşyayı "“..!u rak firar etmiştir. Koşa, koşa Ve waziyette Dikttitastan geçerken ŞüPDE ne devriye po'isleri tarafından oıvr“::”ı vevn, sabıkalılardan İsmatl olduğu yeril larak, çalınan esya sahibine iade t cürmümeşhud mahkemesini miştir. Bir sandık elma çalan hırsı7 mahkemeye verildi A Sabıkalılardan Etem, meyva hâlindi sındık elma çaliıp kaçarken V“”'M Suçlu, mahkemeye verilmiştir. Bir genç kız trenden düşüp yar*' Dün. Mültepeden Haydarpaşaya Jolan bir ara treninde bulunan yölt 22 yaşlarında bir genç kız, tren tasyonundan — baüreket — edereki mmtakasına geldiği sırada trenden istemiş, müörvasenesini tür. Vücudünün muhtelif yerlerinden AP' rette yaralanan kızın hüviyeti henüf eğllememiştir. Yaralı, Haydarpaşsa Nümune kaldırılmış, tahkikata başlarımıştir. Bir kadının çantasında ercin Kadıköyünde, Kurbağalıderede takımından #abıkalı Arab - Nuriniü Hayganuış ismindeki kadın, evvelki BÜ bağalıderefe güpheli bir vazlyetle G ta Iken zabıta tarafından yakalandı! tünde arama yapılmıştır. Hayganuş'un elinde bulunan fçinde üç pakot ercin bulunarak edilmiş ve bu İşle nlâkası görülen 8Tü' zahimle Dirlikte — yakalanarak tahıkikata başlanmıştır. Bir amelenin iki parmağı Mercanda, Ahmedin marangoz de çalışan Hürnü, elini makineye KAP iki parmağı kesilmiştir. Yaralının M yapılmıştır. Askerlik işleri: Tütün bey'iye ikramiyesi yokla! ğ yapılıyor 4 ' Üsküdar Askerlik Şubesinden: vf Üsküdar Askerlik Şubesinden tÜtÜN Sglr — yımıuılyulılmıxuobn"l”’a ! h nan malül sübay ve eratın ; pilacağından maaş, resmi sened Ve rile ikişer aded vesika fotoğrafile : ve nihayet bir hafta zarfında şubtff racaat etmelerinin Hzım geldiği A na İDân olunur. GÜi N &a  N 3 x & Bi Vit LELELESİEESELSEİİ SA REKS KŞDA FELERLEKECALECE SF CEPEEŞER N EREŞAEKEREY Xe KÇ X V Yamalı pantalon R - — -