İ Birincikânm Gelelim, Davusa.. işte, doku- e zaman, bir cehennem ma- hden daha korkunç bir şal ve *» Hakikaten, göz kamaştırıcı ag ünüşe malik olan bu adam hak - Ri, sana kısaca malümat vereyim... Ai, Yanılmıyorsun.. bu adam, sizin ak- iye olan bahriye kaymakamı Rıfat Mg Pasettiği delikanlıdır. O zatın gibi, İngiltereden bir kotra ile Biriştir. Ve bu gelişi de, tam cihan dinin baş gösterdiği günlere tesa » ay miştir... Bu genç ve dilber deli - a Şarçabuk en nüfuzlu hükümet im çatmış.. onların arasında, pay Bin, iyacak derecede bir mevki ka - iştır, ne başlar başlamaz, muharib dev- tebaaları İstanbuldan çıkani- ayle, onun hakkında hiç bir mua N Yapılmamıştır. Bu kurnaz deli » güya dinini değiştirmiş kendisi- dal) adı verilmiştir. Ayni © kğ, lı, evvelce mensub ol nimet aleyhine casusluk ede- vâdederek artık burada yerleş - tay t... Şimdi malik olduğu hususi nü- & Eelince.. kolay kolay sarsılamıya- k kadar kuvvetlidir. Zira, bugün hü- ça mukadderatını elinde tutan ve Terakki Cemiyetinin erkânı in el üstünde tutulduğu gibi, tocalarında da mühim bir mevki İN simiştir. amed b, Hayret... e, da bağırdım. ei elinin bir işaretile sözümü İçinden gelen bir teessürle sözü- devam etti: - Padişahım yeğenle - Ne sevmekte, onun üzerine adeta My Bermektedir. Davus mu, yoksa k Nah mı olduğu malüm olmıyan giz delikanlı, sultanın sara- İ, Açıktan açığa girip çıktığı halde Börib harekete karşı herkes süküt mir içi tükenmiş gibi birdenbire iş «> Dahası var. bir sallan, bu delikanlıyı çıldı-| b etti. Gözlerini gözlerimin içine e, Simit Hal bu merkezde iken, Li Bidip de, «Yahut. Ayılıp bayıldı- va dilber delikanlı, korkunç bir hükümetin hayat ve mukadde- g özler, adetâ beynime bir yıldırım . Ve bana, o müdhiş kuvvet kar- i aciz ve zafımı bildirdi. Hank | o vaziyetten silkinmek istğ- m gibi: İ | Fakat, bu kadar delil var ya?. tor, acı acı güldü: iç Ban del17. Bütün bu hikâye et- 9 #eyler, senin hayalinde canlanmış t bir roman mevzuu hükmünde ka” i O Miçinp İÇ Sunun için Ki, bütün bu anlatir) iyilerin, senden başka hiç bir şahi- iy E.. insan, hem muhbir hem de « Plabilir mi?.. Me zabiti Gümüşef, her şeyi © gördü. Niş vet amma, casusların hücumuna Mağ gecenin ertesi günü, korku - N Balkan trenine atlar atlamaz, hududu geçti. n misiniz? istihbarat idaresinde bun - Ha iğ » ORA tecavüz eden casuslar niçin <dilmiyor?.. Mi hiç kimseye bu casus- bahsetmedi ki... Belki buna ve. diyeceksin... Ah evliâdim. N İşlerin içyüzünü bilmezsin. Bu- ğini #İyaseti, gördüğünü görmemek. vie bilmemek. fincancı katırları mamektir... Esasen, Gümüşe * Yazan: Ziya Şakir Adaya gönderilen evrak Doktor, içi tükenmiş gibi fin ifa ettiği vazile de, tam manasile bu siyasete uygun yürümektir. Aman Allahım! Neler Meğer «siyaset» adı verilen şeyin ne garib cephelerini görüyordum. Doktor ağır ağır sözüne devam edi - yordu : — Elinde en kuvvetli delil (olarak, Gümtşef meselesi vardı. O böylece bir balon gibi söndükten sonra, o artık ne Mister Klu, ne Nizameddin, ne de Çem berlitaş kadar kuvvetli Mister Davus veyahud Abdullah çelebi ile boy ölçü - şemezsin... Hssâââ, şunu da ilâve ede- yim ki, bu adamların mühim bir mu - habere evrakını veyahud bu muhabere evrakmın saklandığı kasaları keşfeder de bunları tom zamanında ortaya çıkas rebilirsen, p zaman artık kimsenin lâm ve cim demeye hali, mecali kalmaz. — Otel... — Evet, oteldeki odalarda, böyle bir evrak bulunabilir, diyeceksin... Kat'i « yen bu fikre kapılma... Odalarda, o ka“ dar mükemmel tertibat alan bu kur - tiyordum. | , birdenbire süküt etti Sana şunu temin edeyim ki, her en evvel, onun kapıcısını elde et « mişlerdir. Bn küçük bir baskın ihtima- li karşısında, kapıcının, parmağını bir zilin düğmesine dokundurması, yukarr- daki odalarda bütün şübheli şeylerin bir anda ortadan (kaldırılmasına kâfi İ gelecektir. Bizim ihbar ve iddialarımız da, bir «iftira» şekline ( girivereceğinden en can alacak yerinden yaralanmış bir â“ dam gibi, iztırabla kıvrandım: — Ah dektor.. beni çok eziyorsunuz. Su halde ben, hiç bir şey yapamıyaca » ğm.. hiç ir hizmet ifasına muvaffak olamivyacağım. Diye bağırdım. Doktor kaşlarını çattı: — Kızım". Bunda benim ne kabaha- tim var?.. Sen o kadar ağır bir yükün altıma in ki. bu, Çamlıea dağnı sırtıma yüklenip Veliefendi o cayırma nakletmek için uğraşmaya (o benzer.. Maamafih, c kadar meyus olmaya lü - zum:yok. Elinde, o kuvvetli bir iz var. naz insanlar, hiç (bir iz bırakmıyacal; tedbirler almayı da ihmal etmemisler - Halbuki sen; tecrübesiz olduğun için, bunun farkında değilsin, (Arkası ver) Kadıköy Vakıflar Müdürlüğünden: 1 — Alemdağında Taşdelen mevkiinde yeniden inşa olunacak keşifleri yekönü (12704) lira (44) kuruş olan müdür ve makinist, revir, müstahdemin bi- maları inşaatı maa müştemilât toptan götürü olarak kapalı zarf usulile 9/12/938 den 29/12/938 tarihine kadar eksiltmeğe konulmuştur. 2 — Bu inşaata aid projeler. Fennt ve husus! şartname ile eksiltme şartnamesi ye mukavele projesi parasız olarak Ankarada Vakıflar Umum müdürlüğü İnşaat müdürlüğünden İstanbulda Vakıflar Başmiimarlığından, İztmrde Vakıflar Müdürlüğünden alınabilir. 3 — Eksiltme 29/12/938 tarihine rastıyan Perşembe günü saat (14) de Kadı- köy Vakıflar Müdürlüğü binas; dahilinde komisyonda yapılacaktır. Mu - vakkat teminat (952) lira (83) kuruştur. 4 — Bu eksiltmiye girecek olan mimar ve mühendisler 988 senesine aid Ti . caret odası vesikası ve gene bu yıla aid olarak 'Nafia Müdürlüğünden âlın- meş on bin liralık fek bir bina inşiatıni yapmış ve muvaffak olmuş oldu- Bunu bildiren yapı müteahhitliği vesikasını göstermesi lâzımdır. $ — 'Peklif mektubları 29/12/938 Perşemhe günü saat (13) e kadar Kadıköy Vakıflar Müdürlüğü Komisyon reisliğine makbuz mukabilinde verilmiş olacaktır. 8 — Kapalı zarfların ihzarında teklif mektubunun yazılışından ve bu zarfla- rın tevdiinde, posta ile gönderilmesinde taliblerin (2090) sayılı kanunun 32, 33, 34 üncü madielerine harfiyyen riayet etmeleri lüzumu ilân olu- nur. (8675) N EZLE Başladı mı, arkasından Grip Buna karşı gelir yegâne çare Bir kaşe KIZIL İSMİNE DİKKAT EDİNİZ. m iltizam etmesi ve Kırı Romanın hırsıcahı, Balkan müzakere- leri esnasında 1912 senesinde Venizelos | tarafından dermeyan edilmiş olan Yu - nan taleblerile telif kabul etmezdi. Bi nsensleyh Yunanistan ile İtalyanın Şalı tikaları Cihan Harbinin arilesinie Ana- Goluda tam bir tezad içinde bulunuyordu. Sekizinci kısım Devletler ve Osmanlı İmpara- torluğundaki ekalliyetler «Maamafih, istikbalde dahili bir tu - İkim zorluklardan içtinap için, Türkiye - İnin kendisine tâbi ahaliden bir kısmının arzularını hayırhahane dinlemesi akilâ- ne bir hareket olur. Uzun aylardanberi, İstanbuldaki sefirimiz, devletlerle müt- tefikan Babrâki nezdinde Lübnanlılar le - hinde öir ıslahat projesine müzahetet €- diyor, Foket müzakereler sürüncemede kalıyor. Henüz hiç bir netice elde edile- memiştir.» (R. Poincarâ: Âyan meclisindeki be - vanattan, könunuevvel 1912). Osmanlı ekalliyetleri lehinde Avrupı devletlerinin müdahalesi, — Dini hima- ye. -- Ermeni meselesi, — Siyonizm. -- Anadolu Rumlarının Yunanistana rap- 1. — Lübnan ve Suriye muhtariyeti, — Arablarda ayrık cereyam. Türkler şarki Akdeniz kıyılarına eriş- tikleri zaman, itaatleri altına almış ol - dukları kavimleri mahvetmeğe kalkma- dılar. Onların arasına yerleştiler, Fakat kendi dinlerini kabul etmiş olanları bile hiç bir zaman kendilerine temessüi et - tirmek istemediler, de ayrıldılar ve kendi ruhani şeflerin o- #ritesi altında bırakıldılar. Maamafih, bu bir hayırkaklık hissinden ileri gelmi- yordu. Sadece, imparatorluk. dahilinde | vergiye tâbi tutulabilecek mühim bir kı- sım halkı gözetmek emelinden nej'et e - diyordu. Hwristiyan ekelliyetleri odinle- rini, dillerini, sivil kanunlarını ve mah. kemelerini muhafaza ettilerse de Türk valilerinin keyfi muamelelerine, tecaviz ve tahkirlerine karşı âciz ve müdafaasız bir halde kaldılar. (*7 Bu şerait altında; Avrupa devletieri « nin Anadoludaki ekalliyet unsurlarının hazin mukadderatından müteessir olme- larına ve gerek onların dinlerini himaye etmek gerek insani bir vazife ifa eylemek maksadile sultanlar nezdinde sık sık mü- dahale etmelerini pek kolay âkıl erer. İptida, ayrı ayrı olarak, Fransa, yahud Rusya tarafından vukua gelen bu müda- haleler, 1956 Paris muahedenamesi 'Tür- kiyenin mülki tamamiyetini ilân edince, müşterek bir şekil altında nümayan ol - mağa başladı. Fakat Avrupanın düşman iki safa ayrılması Avrupa devletlerinin muhtelif, müşterek müdahalelerin hü - kümsüz bıraktı. İkinci Guillaume tarafın- dan müzaheret gören Türkiye her katli. | âm serisinden sonra İngiltereye, Fransa- ya ve Rusyaya vaki olan ıslahat vâdle rinden kurtulmak yolunu buldu. (91 Mütercim, tefrikanın başında Pran- sız muherririn bu nevi çarpık görüşlerine Gayri müslim ahali emillet» ler halin-| o 5 SARA, İİ) GLA — Terdüme eden; ai İstanbuldaki nüfuzunu Mi Rusyanın ortodoks muhiblerinin tarafını eğeyin Ca m harbinin patlaması Dini, yahud insani gayelerle vukua ge“ len bu resmi müdahalelerin yanı sıra, po- ltika icab ve zaruretleri de bazı devlet- lerin kendile İstanbul hükümetine 2 rabıtaları gevşetmek fikrindeki Cc alliyetlerinin taleblerini, hat tâ isyanlarını az çok açık bir surette teş- eğe sevkeyliyordu. Ni işlerine Avrupanın bu müda « Türkleri fena halde kızdırıyordu. Gayri memnun yerli kavimlerden ucuza kurtulmak çaresini Büyük Harbin zemin ettiği fırsatla arıyacaklardı. Binaenaleyh, Cihan Harbinin şarka ald bazı kaynaklarını iyice anlamak için, çok tanberi, yahud Umumi Harbe takaddüm eden senelerde, Avrupa devletlerinin As nadoludaki ekalliyetler lehinde resmi ruüdahalelerine sebebiyet veren başlıca meseleleri tedkik etmek mutlaka lâzım- dır.-Bu meseleler şunlardı: — Dini himaye; — Ermeni meselesi; — Siyonizm; — Anaöolu Rumlarinın Yunanistana raptı; — Lübnan - Suriye muhteriyeti; — Arablardaki ayrılık cereyanı. * Fransanın şarktaki katolik hâmüliği has İife Harunreşidin Charlemagne'a Sa» İint - Söpulcre (Merkadi İsa) anahtarla « rini teslim etmek üzere Aix-Jachapelie'e götürdüğ'i meşhur sefaret heyeti ile baş» Is». Biraz sonra, İmparator Kudüste bir darülâceze ve dini bazı müesseseler vü « cude gelirmişti. Louis le Döbonnaire de Filistindeki Makamatı Mübarekeye ayni İveçhile tahsisat vermişti. 1555 kapıtülüsyonları ve bunu teakub eden mubtelif Fransiz - Türk mukave » lenameleri Fransaya, bütün Osmanlı ims İparatorluğu dahilinde, tacir, yahud ru- hani, bütün lâtin hıristiyanları ile Ma » kamatı Müharekeyi ve katolik müessese» lerini himaye etmek hakkını resmen ver» mişlerdir, Saint « Söpulcre merasimi €$- nasinda yalnız Pransa konsolosu kılıç tas şımsğa salâhiyetli idi. ğ Bizim himaye hakkımız Osmanlı te » baası olan yerli katoliklere, nazariyatta, şâmil değildi. Fakat uzun zamandanberi müesses bir an'ane fiiliyatta onlar: bizim muhiplerimiz haline sokuyordu. Himaye ettiğimiz kimseler şunlardı: Rumlar, Süryaniler, Güldaniler, Ermeniler, ve Maronitler. Bu 40 nuncular on dördüncü ve on be şinci Lovislerden Fransız himayesi: al - tında bulunduklarına dair kendi e! ya - zılarile mektublar almışlardır. Fransız - Türk kapitülâsyonları 1740 da mutantan suretle tecdid edilmiş olmakla beraber, Kaynarca muahedenamesi 1774 İde Çara ortodoks hıriştiyanları, yani gay- ri müttehid Rumları ve Gregoryen Erme- nileri himaye hakkını verdi. 1740 kapi « tülâsyonları bizim muhafazamıza tevdi edilmiş olan mâbedleri ayrı ayrı zikret- Jsnemiş olduğu için, Mtinlerin en midhiş -İ) düşmanları olan ortodoks Rumlar Türk »« İlerden kendilerine büzı imtiyazlar kopar» mak için bu ahlâksızlıktan istifadede ku- sur etmediler, | Bilhassa, 1808 de, Saint-Söpülere'de ve Beytüllâhimde imtiyazlar elde ettiler, Onların birbirini takib eden tecavüzleri ve bilhassa Nativit& kilisesinden gümüş yıldızın alınması 1847 de Türk hükümeti nezdinde Fransanın protestosuna sebeb oldu. Bizim İstanbuldaki nüfuzumuzu kıska- nan Rusya derhal ortodoks muhiplerinin tarafını iltizam etti, Bu, Kırım muhare- besine sebebiyet verdi. Paris muahedenamesi neticesinde, Rus- ya Kudüsün şimalinde muazzam bir ara- ziye malik oldu. Orada geniş binalar ve muhtelif darülâcezeler inşa etti. Diğer ta- İraftan «Sociâtö orthodoxe de Pahetine> vasıtasile propagandasını pek şiddetlen - İdirdi; Papalık makamının arzu ettiğ! veç. hile şark kiliselerinin birleşmesi teşeb - İbüsüne kat'i bir muarız kesildi, Fransız - | Rus ;ttifekı Jâtinlerle ortodoks Küslar a- rasindaki rekâbete nihayet vermedi. Bun. las birbirlerine hârisâne düşmanlık gös. termekte devam ettiler. (Arkası var)