Hergün Macaristan Nereye gidiyor? Yazan: Muhittin Bürgen son — zamanlarda | M acaristan, ciddi bir buhran geçiriyor. Bu | bulhran, iki hafta evvel, hükümetin isti- | nad ettiği ekseriyet fırkasının çınııu—' BSını ve neticede İmredi hükümetinin & | kalliyette kalarak :stifa etmesini vbile mucib olâu. Amiral Harty'nin müdaha- | tesite halledilen bu hükümet bubram, İmredi kabinesinin Macar sunda ittifakla itimad reyi alması hayet bulduysa da, günün içab ettirdiği siyasi bir dehimle eklenilen bu çatlama, | parlamınto haricinde ve halk kütleleri atasında bütün kuvvetini muhafaza edi-| yor. Buhranın. yakın zamanlarda — ve Mmuhtelif hâdiseler arasında, seyrine de- vam ettiğini göreceğiz. | Fi İ Macaristandaki — buhranın sebebleri göktar. Fakat başlıcaları şunlardır: 1 — Yahudi meselesi. Macaristanın he- tarafında gittik. lan Yahudi aleyhtarlı, içinde, hükümi dığı bütün tedbirlere rağmen, bu mem- lekette de çok ileri gitti. Bunun sebebleri kısmen dahili, kısmen de haricidir. Ma- Car iktsadiyatının, siyasi ve kültürel en yüksek mevkilerini ellerine almış olan Yahudi kuvvetile Macar gençliği müca- dele halindedir. Bunun için İmredi hü- kümeti, Yahudileri bir kere daha sıkış- tırmak suretile safra simak taraftarıdır. Ne dereceye kadar atacak? Muvaffak ©- Jabilecek mi? Belli değildir. Fakat, bu meseleye Macar hüküm radikal — bir hal şekli bulmadıkça Macaristanda Nazi hâreketi kuvvetlenecektir. 2 — Toprak meselesi. Macaristanda he- nüz büyük toprak mülkiyeti, kuvvetli bir içtimaf zümre olarak devam ediyor. Bu itibarla Macar milleti, benüz geri kab müş bir. içtimaj * l devresi içinde bulunmaktadır. Mütemadiyen iflâs eden aristokrasisi elile Yahudilerin ellerine geçmiş ve geçmekte olan en gözel top- râklar üzerinde Macaristan küöylüsü, ecir aıfatile n için köylüye toprak vermek te lâzım geliyor. Yahudi meselesini hal için bunları Ma- atında işgel ettikleri mevki- den düşürmek ve toprak meselesini hal için de toprak sahiblerini hacamat etmek, bugünkü hükümetin en mühim iki va- zifesi ise, bu işi. 0 yapmadığı takdirde onu bir hamlede başarmak davası — da Nazilerin pek hoşuna giden bir şeydir. Şu halde bugünkü hükümet birkaç ateşin ortasında bulunuyor: Toprak meselesi, Yahudi meselesi, Nazilik. Bunlara, Nazi- lik karşısında katoliklerin duyduk'arı endişeyi de Tüve edersek Macaristanda- ki datuli vaziyet hakkında iyi bir fikir edinmiş oluruz. ayli zarüret çekiyor, Bi D Fakat, bu dabili ışter haricle de alâka. dardır. Almanyadan taşıp gelen Nazilik olmasaydı Macaristan bu büyük derdle- rin hiçbirini tanımıyacak ve sükünetle tekâmülünde devam edecekti. Ancak bu yeni içtimal ve siyasi cereyan, ayni za- manda bir de ecnebi siyaset nüfuza ha- Hinde ve bir dalga şeklinde Macaristan hududlarını aşmaya çalışırken bu mem- leket, bir de rövisyonizm beyecanı geçi- riyor. Bütün bu Cavaları kısmen dahilde, kısmen hariçte halletmek ve Naziliğin laşam Galgasına ve Alman siyasetinin nüfuz ve hulülüne karşı da İtalyaya is- tinad yolile bir çare bulmak için İmredi | hükümeti, aylardanberi bocalıyor ve ha- len de bocalamaktadır. Bizce bütün bu uğraşmalar, bugün için beyhudedir. Muli kütle halinde Macar- liğın Alman nüfuzuna karşı kuvveti ne si de bu âz kuv. ek bir vaziyettedir. elmekte o- arına karşı dalgasına | kuvvetleri | Şu halde, Mac lan istahat ve te dahilde, gelmel kargı da hariçte mukaven pek mahduddur. İmredi hük reketi, hattâ —parlamentonun ti kendisine müzaheret etmesi halinde da- hi, ancak muvakkat bir zaman için dur- durabileceği mühakkaktır. Avrupanın Cokaslovakyayı islilâ eden yeni siyasi Valgası Macaristanın üstünü de örtmek- te gecikmiyecektir, diyebiliriz. Muhittin Birgen Amerikanın zengin adanılarından biri dinlenmek için memleketin ıssız bir köşesine gitmişti, birden tehlikeli su- rette hastalandı, yanındakiler uzak bir köyden güçlükle bir şare edecek arkadaşları doktor buldular, fakat daktorun Âs: bulunmamasını endişe le görüyorlardı: — Yalnızsınız, dediler. Fen adamı başını sallıyarak: — Haşır, benden evvel fen dünyasına gelmiş - olanların bıtaktıkları malfımat hafızamda benim için kıymetlar ar- kadaşlardır, cevabını verdi. — Ckuyan insan yalnız değildir. & Hayat bizi her zaman cemiyet içinde aile efradı arasında bulundurmaz, o zaman kendimizi koca dünyada yapyalnız hissederiz, teessüre düşeriz, yeise düşeriz, bedbin oluruz. Bu gibi zamanlarda bizim için çok kıymetli, her zaman 8a- dık bir arkadaşın, fayda verecek bir müşavirin kitab oldu- ğunu usutmuyalım. Kitab, cnsine göre bizim için hem bir ğildir. hoca, hem bir nasihatçi, hem de bir eğlendiricidir. Okuyan, okumaktan zevk alan insan hayatta hiçbir zaman yalnız de- SÖOÖZ ARASINDA 13 yaşında Bir çocuk Teleskop yapıyor BĞ OMARAKLI Ön Üüç yaşında bir Tİngiliz çocuğu, 8 pusluk bir teleskop yapmaktadır. Öletin, döküm ve adesesinin sırlanmasından ma- ada her şeyini kendi elile vücude getiren çocuk, eserini bitirince bulunduğu mek- 'tebin müzesine hediye edecektir. Üniversitelerde yeni bir ders: Aile geçimsizliği Amerikada Kaliforniya üniversite - #inde yeni bir ders ihdas edilmiştir. Bu ders: (Aile geçimsizlikleri) dersidir. Nevyorkun tanınmış profesörlüğünü ettikleri bu derse, din - leyici sıfatile gelenlerin mikdarı, üni - Hergün bir fıkra Bahsi kazanmaktan korkarım Alketör Hazımın, çok zevksiz giyi- nen bir tanıdığı vardır. Geçen gün Hazıma yolda restgelmiş. Konuşma- ya başlamıştı. Anlattığı vak'ayı dinliyen Hazım: — Böyle olduğunu hiç zannetmem! Dedi, Öteki — Bahse girişirım, diye cevab ver- Fransız Başvekili i| Hazır sigaradan Gi, eğer dediğim gibi değilse sana bu i taktığım kravatın bir eşini alırım. — Bahiş tutuşmam. — Neye, bahsi kaybetmekten kor- kuyorsun değil mi? Eazım bir kere daha tanıdığının — Hayır, bahsi kazanmaktan kor- | t İ a bi Bir şiir ( Kitabının “arib kapağı İnguterenin tanınmış heykeltraşların- | 1 Epştaya, resimde, heykelde yeni ve avukatlarının BASIb nazariyelerile tanınmıştır. Son günlerde, Fransızların 19 uncu asır şair- İlerinden Bodlerin, meşhur Fleurs du Mal isimli şür kitabına gördüğünüz Sözün Kısası Yifa veren eller ©o kudunuz mu? — Fransada, * beş yaşında bir kız, yalmı LA 12000 hasta iyi etmiş. Lâkin İer” şerde” yarın AM Fransada da, bütün medeni memlefil lerde alduğu gibi, dplımasız hekifi etmeyi kanun yasak etmiştir. Bu S© den, 12000 zavallıyı sihhate DV“'?; müş olan genç kızcağızın a].eyhinc-ş” yett lerini ağrıyan yerilere kadar makamlar acöli takibata ı,'"'*i ler. İhtimal ki yarım, bu kız, beşef (et ettiği iyiliğin cezasını görecek, h“'f kiş'ye şıfa vören nermin elleri soğt? 'anlık müh silecek. Nücize cınin çaktan )ır-P“"'“” olduğunu hepimiz biliyoruz. Fakst v pimiz de diliyoruz ki insan M"“W yıf mahlü a inanç ÇOK yük bir rol oy: yarı yarıya hayaldir. Bunun ll manevi tesirlerin şifa verici kudreti ? yon kere tecrübe edilmiş değil midif” d Biraz şefkat, slâka, tatlı bir hitabı l miz ve samimi bir tebessüm, çok defâ z vallı bwnliğimizi kıvrandıran -bazi a lere karş. Cülinus'un, Bukrat'ın. manhekimin — haplarından, mı:u“_“': dan ve iksirlerinder daha — müessif muştur. On beş yaşındakı dilber Fransiz eei nn bütün varlığından aebean edef gözel Toşlanmaz Fransız Başvekili Daladyenin sigara /dryakısi olduğunu, fakst hazır sigaradan asla hoşlanmadığını, sigaralarımı bizzat kendisi sardığını yazmıştık. Resmimizde, başvekili bu çok sevdiği işle uğraşırken görüyorsunuz. Amerikanın Londra sefiri ve İfıgı'!ı'z!erin hafta tatili Amerikanın Lomdra sefiri, şerefine ve. rilen bir ziyafette şöyle demiştir: — Bir gün Cümhurreisi Ruzveltin oda- gında olururken, Rüzvelt bana hitaben: «Co, demişti, görüyorum ki bugünlerde çok çalışıyorsun. Seni Londraya sefir gönderiyorum. Orada istirahat edersin. Malüma, İngilizlerin perşembeden salı- ya kadar sünen bafta sonn tatiller; var- dır.» Ve kalktım ,buraya geldim. O zaman- danberi de bir haftacık olsun rahat bir tatil yüzü göremedim. Hakikaten hafta tatili benim mazarımda buhran kelime- resmi | Sinin Mukabili oldu. Zira, her cumartesi sitede yazılı telebenin $ misline çık-| yapmıştır. Hoşunuza gidiyor mu, bil- / yeni bir hâdise ile karşılaşacağımı söyle- mem?.. duruyorlar. SI RR sib olmadan iskambil k çüverdi. Dostlarımızdan bi! şöyle söyledi: — Kum yerine kömür tozu kullanılmış, çimento mikdarı asgari haddin aşağısına indirilmiş,demir çubuklar ince, üstelik İNAN, İSTER İNAN, İstanbulda bir apartrman yapılıyordu, tamamlanması na- yapılmış bir k mimarla konuşuyorduk, hâdi- senin sebebini sorduk. Merak sevki ile gidip görmüş, fikrini ISTER Bibi gö- İSTER İNANMA! kofraj tahtalarının bir kısmı da beton taşlaşmadan alınmış, dedi. Mes'uliyetin kime raci olduğunu sorduk, söyliyemedi, fakat mütaleasını şu cümle ile bitirdi: — İstanbulda ev veya apartıman yaptırıp kâr ile satmak ticareti alıp yürüdüğü gündenberi ba gibi kazaları daha sık olarak duymadığımıza şükredelim, : İNANMAI kâr kudret kim bilir ne idi ki 13“"; Jzatdsiz biçere anun ellerinin sadect Üi temasile reha buldu, sıkhate, ÜMidE |hayata kavuştu?! ir Kanun bunü menetmekle ne k:"" yor.. ve ınsanlığa ne kazandırıyo!” puk hususş bu genç kız, derdine derman * maktan ümid keserek kendisine :"m”ın_ caat edenlere ne ilâç vermiş, ne mub yat yapmış, ne bir tavsiyede buhmu* ne de hattâ muska yazmıştır. O, taP g yumuşacık, pembe ollerini uzatmış. ya dokunmuş, ihtimal ki 17 . nan garib hemcinsine bİFAZ” teselli vermiş olmak i ne bakarak fatlı ve le ruhuau ısıtmıştır.. o kadar! Havanın, güneşin, suyun, ışığın veriti hassalarından pek te farklı yan bu usulü tedavinin bir suç tü Mmösine akıl ermiyor. polsö Derecek ki maksad, ortada kay'” yi bir hakkı korumaktır. Güzel! Fakât min hakkı korunuyor? ae Mahiyeti çok defa meçhul bir hastül ğın önünde kollarırı kavuşturup. bi ilâcı tecrübe ile vakit geçiren diple hekimin mı? at Tıbhin, beşeriyetin bütün derdk;*" |çaresaz olacak bir mertccci tekâmült £ rişmediğini ha Bi SA ç — eai —a grerecem n cenLErERAnA Lena .-...4.,..../ Bir henial 'kamyon altında BĞ ağır yaralandı Şoför Hamdinin idaresindeki —| numaralı kamyon, Çapa tramvaY n Bf desinden geçmekte iken kmnymuf(&pv ka tekerleği çifl ol! tedie birdenbire fırlamış: * yon devrilmiştir. el Kaza esnasında oradan -»'.EÇ”"dî'o Ç lan İsak isminde bir hammal KA'L « nun al kalarak vücudi ü telif yerlerinden ağır surette