v " K" : l Yakub Cemil neden idam edilmişti ? (Baştarafı 8 inci sayfada) oradan Yakub Cemilin nezdine git - tim ve sertababeti kabul edeceğimi Yakub Cemil tevkif ediidi turur, gündüzleri öğleye kadar uyur - du, Bu sabahk! hali nazarı dikkatimi celbetti. — Benin kumandan tevkif edildi. gcevabinı: verdi. Ben bir taraftan şaşırdım. Bir ta - raftan da kumandan tevkif edilmiş ise sana ne oluyor? diye tekrar sordum: — No olacak, gece emniyeti umumi- yeye çağırıldım. Sabaha kadar isticvab edildim, polislerle otele geldim, gittim. Ölelin kazasında — Yakubun — aflâhları yardı, onları aldılar, filân gibi cevab - Jar verdi, Arkası ne çıkacak, bu tevkifin sebe- Dİ nedir. diye düşümmeye başindım. Meseleya vükif olmak için öğleden iki saat evve! merkezi uümümiye gittim. Dr. Nâzım Beyi buldum. Yakubun tev - kifi sebebini sordum. Nüzim Boey, yukarıda neklettiğim hi- kâyeyi anlattı. Yakub Cemilin Meserret — ötelindeki içtimama, merkezi umumideki sözleri- ne o anda vâkıf oldum. Hatta doktor Nâzım Beye şu suali #ormuştum: Mademki, Yakub Cemil böyle iç- timalar yapmış, fena fikirler takib e - diyormuş, neden onun sertababetini kabul etmekliğimi hep birden muvafık gördünüz?!. Cevaben: Fakat bi Yakubun tevkifi taraf- ftarı değildik, biz onun bir fırka ku - mandanı olup gitmesini arzu ediyor- dük. Bu hususta Enver Paşaya Mithat Şükzrü Beyl göndermiştik. Aradan bir müddet sonra Enver Paşa Yakuba fır kâa kumandanlığı vermişti. Biz de bunu samimi zannediyorduk, seni de seviyoruz. Bununla birlikte ser- tabib olarak gidersin, Yakubun bazi taşkın ve delice hareketlerine mâni o - Tur, kendisini tadil edersin fikrile se - nin birlikte gitmeni arzu ettik» dedi. Doktor Hilmi Beyin istlevabı Nüzım Beyden bu mdlümatı aldık - tan sonra tekrar Meserret oteline gel- dün. Öğleden sonra bir kanun neferile bir sivil memur otele gelerek doktor Hilmi Bey kimdir? diye sordular. Bean zaten bm davete muntamır gibi bir halde idim. Kalktım, Harbiye Ne - zaretine gittim. Bekirağa bölüğü üze - rinde oldukça karanlık bir odaya gir- dik. Orada sivil ve askerlerden müte - gekkll bir heyet vardı. — Hilmi Bey sen misin? sualine; e - wet diye cevah verdim. Bir sandalye gösterdiler, oturdum. Elime bir kâğid ve kalem vererek tah- riri sualler sormaya başladılar. Ben artık Yakub Cemili nereden ta- nırsın, arkadaşlığınızın derecesi ne - dir? gibl suallere maruz kalacağımı dü- şünürken., İk sual; — Doktor Bahaeddin Şakir Beyi ne - geden tanırsın? Doktor Nâzım ve Mit- hat Şikrü Beyleri nereden tanırsın. gi- bi merzezi umum! azaları hakkında is- tlevnba maruz kalınca hayretler için - de kaldım. Bir taraftan cevablarımı yazıyor, bir taraftan da o sunllerin ar- kası ne gelecek, hedef nedir, diye dâ - şünüyordum. Nihayet merkezi umuümide Yakub Cemilin fırkası sertababetini kabul 1 - çin müsakeremizde nranın hangileri ga- na Yakab Cemille git, hangileri git - me dediklerini yazmaklığıma dalr san- rünce: KEnver Paşa: Menem diğer nist İşte 6 asaman Enver Paşanin merke- zi umum! azasına da emniyet ve İll- madı olmadığını, bunların hakkında da tahkikat lera ettiğini anladım. Kend! kendime: Eyvah! — Memleket muhakkak felâkele gidiyor, dedim. Rnver Pşnın bir vesile bulup merke- zi umumiye darbe vurmak, bütün kuv- © zamana değin beslediğim hürmet ve ümidlerim hepsi kırıldi! Bahaeddin Şakir Beyin işaretinin mânasını O zâ- man anladım: Bu işareti görenlerin dahi mahiyetini © raman idrak ettim! Bu müretteb suallerin cevablarının tah- riren teebit ettirilmek istenmesinin es- babı muclbesini de o zaman hallettim! (O zamanır resmi dosyalarında mah- faz kalan ifadelerimi yasdıktan son - ra serbest bırakıldım. Fakat çok, pek çok müteessirdim. Bu teeasliratımı gene ayni dalrede baş- ka bir odada bulunan ve kendisile teklifsizce görüştüğüm divamıharbi ör- fi relsi Nafiz Beye beyan etmek üzere odasına girdim. 'Yakub Cemlli ük alıp götüren yüz - başı Rıza Bey dahi Nafiz Beyin odasın- da oturuyordu. Nafiz Beye ük sözüm; — Çok teessüf ederim, meğer sizin ü- ranızda hiç ahenk ve itimad yokmuş! der demez: — Nereden anladın? dedi. — Bana sorulan suallerden dedim. Nafiz Bey benim bu kadar teossür ve beyecanla söylediğim sözlere gayet Yâkayd ve mutadı veçhile gülerek: — Aldırma! deyip kesti. Yanından çıkıp doğfruca Sıhhiye Re- Ki Süleyman Numan Paşanm nezdi- ne giderek: Muaveneti sihhiyeden de, Yakub Cemill fırkasından da, hepsinden, hep- sinden nefret ettiğimi ve benl taşraya Bir orduya göndermesini! rica ettim. — Peki, diverek bir Iki gün zazfında ikinel ordu kıtaatından birisine em « rimi yazdırdı. Gazl Paşanın kolordusunda O süretle yola çıkarak — Diyarbakıra geldim. Yollarda Halebde mi, yoksa başka bir yerde mi idi, Yakub Cemi - Nn idam olunduğunu işittim. Bu meseleden korkmadım değil, çün- kü Yakub Cemil ile hem fikir ve hem- hal telâkki olunmak tehlikesi vardı. Nitekim; korktutum, o gün değil, fakat bugün başıma gelmiş bulunuyor. Fühakika Gazi Paşa bazretleri, bil- münasebe benden bahsederken — «hem fiktir ve hem hal» kelimelerini kullan - mışlardır. Halbukt Gazt Paşa beni çocuklu- #umdanberi çok iyi tanıyorlar. Çanak- kalede, Şarkta, Buriyede, muhtelif va- zifelerle emirlerinde, — hizmetlerinde, mütareke henglmında temaslarında bulunmuştum. Ankarayı teşriflerinde Rusyadan kal- kıp nezdi devletlerine k koşup ge - lenlerdenim. Kendilerine karşı payansız hürmet- lerim vardır. Demek ki korkmakta Hüşiye — Bu mektabumu yazdıktan sonra Gazi Paşa hazretlerini Ankara- da ziyaret ettim. Bu (hem fikir ve hem hel) vasfının bende hâsil etliği teca - sürü kendilerine arzettim. Güldüler ve İlâve buyardular: — Doktor, hakkınızda menfi bir şey düşünmedim. Muhabbet ve merbutl - yet noktasından hem fikir ve hem hal demek istemiş olacağım. Gazt Hazretlerine arm teşekkür ede- rek ayrıldım. M. Hilmi SON POSTA Urfada sel baskını Tren hattını Tahrib ettti mekle kalmıyarak bir kısım yolları ve tren hattını da bozmuştur. 53 kilametreden ibaret olan Urfa - Akçakale yolu Üzerinde 41 inci kilo - metreden 42 inci kilametrenin niha - yetine kadar yağmur sellerile bozul « muştur. Ayni yol üzerinde 40 ıncı ki - buçuk metre yüksekliğinde — bulunan Hacıekber köprüsünün — üzerinden su geçmiş ve köprünün döşemesini boza- rak yalnız beton kısmı kalmıştır. Nafia baş makinisti yolda kalan ma- kineye yardım etmek için giderken kar şısına çıkan diğer bir kamyona yol ver- mek istemiş, kendi makinesi kızak ya - parak tam on metre mesafedeki hende- ğe yuvarlanmıştır. Makine içerisinde iki ton kadar taş ve iki makinistle altı yol amelesi bulü- nuyordu. Mucize kabilinden kimseye hiç bir şey olmamıştır. 'Tren hattı ise Harabnaz istasyonu ile Gültepe istasyonu arasında — 300 metrelik, Gültepe ile Akçakale istas - yonu arasında 200 metrelik — mesafe kalkan sellerden bozulmuş, bu yüzden Urfa postası teahhüre uğramıştır. Siyaset âleminde (Baştarafı 3 üncü sayfada) retten mahrum kalan Çekoslovakyanın nasıl kuşa çevrildiği daha iyi anlaşılır. Bu vaziyet karşısında Fransa ile İngil- terenin yapad'ldikleri şey, 1934 te red- detmiş oldukları dörtler misakına iştira- ke karar vermek ve buna müteferri ha- zırlıklara başlamak olmuştur. Bu vaziyetten çıkar:labilecek mana, devletlerin her türlü muhtemel hâdise- ler karşısında kendilerme birer sigorta aramakta olduklarıdır. Bu ise 1914 ten evvelki ittifak ve tilâflar sisteminden başka bir şey değildir. Dünya, siyasi ba- kımdan, çok ileri bir ardım attıktan son- rta şimdi tamamen geri bir vaziyete dön- müştür. — Selim Ramp Emeç İzmirde balık bolluğu var İzmir (Hususi) — Son zamanlarda körfezin şehir kısmında balık azalmış- tır, Balıkçılar bunun mevsim icabı ol - duğunu söylüyorlar. Gene balıkçıların söylediklerine göre büyük çipura ba - lıklarının hicret zamanı — olduğu için balık bolluğu körfezin ağız — kısmına doğrudur. Piyasada fazlaca çipura bu - Tunmasının sebebi de budur. Menderekte ve şehir kıyılarında bu zamanda en çok bulunan balık, kefal - dır. Onun için amatör balıkçılar, en zi- yade bu nevi balık avlamak için sahil- lerde bekleşiyorlar. Bir çocuğun otomobil kazasında kolu kırıldi Dr. Nureddin Mehmede aid ve şoför Numanın idaresindeki 1285 numaralı hususi otomoebil, Harbiye caddesinden geçmekte iken Hidayet sokağının için- den birdenbire koşarak otomabilin ö - nüne çıkan Elvin isminde bir çocuğa çarpmıştır. Otomobilin bütün şiddetile çarpma- sı yüzünden Ekvin'in kolu kırılmıştır. Feryadlar icinde yere yuvarlanan ço - cuk Şişli Etfal hastanesine kaldırıl - mış, suçlu şoför yakalanmıştır. bir motosiklet Veznecilerde birine çarpıp yaraladı Elektrikçi Reşadın idaresindeki 312 numaralı motosiklet, Vezneciler cadde- sinden geçmekte iken Karagümrükte oturan Mahir isminde birine çarpmış, hafifçe yaralamıştır. Yaralının müda- vatı yapılmış, suçlu yakalanmıştır. Bir taksi otomobili bir adama çarptı Şaför Münirin idaresindeki 417 nu - maralı taksi otomobili, evvelki gün Üs- küdarda Bağlarbaşına gitmekte olan Alemdağında oturan Rüstem isminde birine çarpmış, hafifçe yaralamıştır. Suçlu yakalanmış, yaralının müda - vatı yapılmıştır. Bir çocuk koşarken düşüp yaralandı' Samatyada Hacıkadın caddesinde o - turan 8 yasında Muammer, Samatyada tramvay caddesinden koşarken yere düşmüş, başından yaralanmıştır. Ya - ralının müdavatı yapılmıştır. (Baştarafı T7 inci sayfada) Alman hisseleri tasfiye edilir edil - mez bu sefer de İngiltere İsveçte yapı- lan harb malzemesile yalından alâka- dar olmıya başladı. Çünkü: bir vakittir Bugünkü İsveç: Sulh ve silâh memleketi! fi topları bile acele İngiltereye yolla dı. Bunların yerine şübhesiz i konulacaktır. Ancak, bu hâdise İngille renin bu meselede ne kadar acelecilik ettiğini göstermek bakımından dikkât? Boadorsun muhtelif modellerini aylarla | acele istediği siparişleri vaktinde VET” tecrübe ettiler. Ve bu yeni topu gerek (bilmek için yeni fabrikalar Londranın gerek diğer bütün mühim |mecbur kaldı. Bitmek üzere Britanya liman'arının mürafaasına en | fabrikaların masrafı kısmen elvedişli buldular. kurmayğ olan İngilteri 8 tarafından ödendi. Bitince de Bu kırklık top gerçekten tekniğin bir | hesabına çalışacaklar. şaheseridir. Gidilmesi çok güç yerlere araba ile traktörle kolayca taşmabilir. Ve yarım dakikada yerine yerleştirile- bilir. Fasılasız (Dakikada 120 - 150) tane feveranlı ve mahreki topçunun dürbünsüz gözile daima görülebilecek şekilde tertibatlı. hambaralar atar. Mermisinin içine konulan saat terti - batı onun şaşılacak bir — doğrulukla patlamasını temin eder. Namlusu bir kaç saniye içinde yerinden çıkarılır, tekrar yerine takılır. Boforsun barikalarından biri de bü- tün ecnebi ateşelerin göz diktiği iki namlulu, 25 milim&trelik otomatik, tank dafil toptur. Dakikada 400 mer - mi atar. 30 milimetrelik kalınlığındaki zırh levhayı 1000 metreden deler. 1937 de İngiltere harbiye nezareti (Bofors)a (100) milyon kronorluk (takriben 5 milyon İngiliz lirası) bir sipariş yapmayı kararlaştırda ldıı:e bu pek yüksek siparişi, İngilterenin istediği kadar çabuk teslim edemiyece- ileri sürerek, derhal reddetti. Bu tirazın hakikf sebebi teknik olmaktan ziyade styast idi. Alman müfuzu, 1935 deki yeni teşkilâta rağmen, hâlâ Bofors idaresi üstünde kuvvetle müesserdi. Ve Retichin gizli aşikâır bütün ajanları İn- gilterenin isteğine mâni olmak içân ellerinden geleni yapmak emrini al- mışlardı. İngiltere, şirketten red cevabı alınca İsveç hükümetile anlaşmıya girişti. Muvalffak da oaldu. Çünkü Stokhalmun işçi kabinesi Almanyanın değil İngil - terenin tarafdarlığını tercih ediyordu. Anlaşmaya İsveç dış işleri bakanının 1937, 15 martında resmen İngiltereyi ziyareti sırasımda başlandı Mayıstaki tac giyme merasiminde de İsveçli mü- messiller tarafından sona erdirildi. İçteki Almanların, dıştaki Alman Matbuntının hücumlarına rağmen İs - veç hükümeti Baforsu zorladı. Şirket | Z nihayet bir kaç ay sonra 40 milimetre- lik toplardan 20-30 milyon kronorluk | 3 Kadar teslim etmek Üzere İngiltere ile ük mukaveleyi imzaladı. Bunu diğer mukaveleler takib etti ve ediyor. İngiltere sabırsızdı. Ismarladığını, Bofors nizamnamesinin ecnebi sipariş- lerin ancak iki sene sonra teslim edile- bileceği hakkındaki sarahtına bakma - madam, acele ahmak istiyordu. İşe gene İsveç hükümeti karıştı. Güçlükleri bertaraf etti. Bizzat İsveç hükümetin- kiler de dahil bütün diğer siparişler İn- giliz siparişinden sonraya bırakıldı. Hattâ Wenner Grenin 1936 da Stok - holm şehrine hediye ettiği tayyare da-| * M e. e İsveç bundan, dolayısile, istifade © diyor. bir bir mücadelef? iyor. Şayed gün bir mi gt Ja giltikçe daha çok tehlikeye giriYO” Bir gün Hitler, Nazilerin tahayyül ©* tiği gibi «Dışına kadar silâhlanırketi elindeki harh malzemesinin birden! suyunu çektiğini görebilir. O vakit düt” tüğü îülukkn kurtulmak için şius geniş İsveç demir, çelik sahalarına ru umudsuz saldırış gözüne ne cazib mebilir?. e ::-r?-im gazetelerinden nakledi” K. Neyyir a Gazeteciliğin Kulisi arasında (Baştarafı 8 inci sayfada) Aradan iki ay geçti. Bir de baktık ha Biberimizi kundakcılık suçile tevkif &dt rek mahkemeye verdiler. — Fabril enkazı arasında, — paltosundan koptuğ belli olan kömmürlenmiş bir düğme PU Tunmuş, civardaki benzineflerden de kaç ieneke gaz çaldığı tesbit olımmiim: Delikanlı bu işi, işinden kovulan babü sının intikamını almak için yaptığı şıldi. Biber, hapishaneye — gönderilmede” kendisile konuştum, bana, <«gazete DS den hakiki, heyecanlı bir haber Hl"; du. Olmayınca ne yapayım, işte tcad ©“ — tim.» dedi. ğ Biber daha hâlâ hapishanede bulun makta, — gazeteci çekmektedir. - — Çeviren: İbrahim Hoyi _—_-—_/ OSMANLI BANKASI | TÜRK ANONİM ŞİRKETİ 9 Türkiyenin — başlıca gehirleril? Paris, Matsilya, Nis, Londra V€ Mançester'de, Misir, Kıbris, İrâk ş Filistin ve — Yunanistan'dâ ğ beleri, Yugoslavya, Romanyâ: z ğuunyı ve Yunanistanda Filyalleri vardır. Her türlü banka muameleleri 1939. YILBAŞI Hava Kurumu Büyük Piyangosu Büyük ikramiyesi (500.000) Liradır. Ayrıca : 200.000, 150.000, 100.000, 70.000, 60.000, .000. 50 30.000, 20.000, 15.000 Liralık ikramiyelerle (400.000 ve 100:000) livalık iki adet mükâtat vardır... Keşide Yılbaşı gecesi yapılacaktır. Biletler - (2,5) , () ve (10) lirf” hktır... Vakit kaybetmeden hemen biletinizi alınız.