KA SA 9 İkinciteşrin SON POSTA Sayfa 7 ASKERLİK BAHiSLERİ —— Almanya müstemlekelerine tekrar sa Alman müstemleke da- Yası büyük harbin neti -« tesinde elinden — alınan Müstamerelerin, bugün her kimde iseler geri ve - tilmelerinden ibaret, sade Ve kolay haliolunabilir Görünür; hakikatte ise e - Pey karışık ve çözülmesi Büç bir düğümdür. Çün - kü, bunların geri verilme- U - çahıslar gibi devletler için de çok güç - bir fera- Cat meselesi — olmaktan başka, dünyada ilk mad - Üclerin tevzli ve müstem- İekeci büyük endüstri mem leri mamulâtının yer itibarile dün - Va iktisadi müvazenesin - e arzu edilmiyen bir ta- kım değişikliklere sebeb Olacaktır. Fakat asıl müş- ât, bazı büyük devlet - tin sevkulceysi siyaset Tihniyetlerinde, eski Al - Man — müstemlekelerinin Beri / yerilmesi — halinde, |: di — müstamerelerinin Ve bunların anavatanla Muvasalalarının — tehlike « | Ye düşebileceği endişesi « _Nn Uuyanmış bulunmasın » ileri gelmektedir. Meselâ, İngilterenin Hindistan yolları. Ba ve dolayısile Hind denizindeki mut- hâkimiyotine ne derece büyük bir iyet verdiği ve bu hususlarda ne kadar hassas olduğu, malâmdur. O dai- Ma, ana vatanı Hind Okyanusuna ve bu- Tadaki müstemlekelerine bağlıyan deniz Ve hava yollarının geçtiği ve temas etti- Üi sahillerle karaların, kendi hükmünde Gilseler, Fransa, Belçika, Holanda ve Ttekiz gibi müttefik, dost veya zarar- fiz zayıf devletler elinde bulunmalarını ':; ki, bunlardan onlara bir ziyan gel- in, Halya adalarile Libya sahiller! arasından buralardaki deniz ve hava üslerinin Müessir taarruz mesafeleri içinden kısa Akdeniz Hind yolu, İtalya - ',lb"ıinın harbinden yani bilhassa ha- ada kuvvetlenen İtalya, İngillereye ©- S kafa tutmaya başlıya'ıdanberi, ar- ik, İngilizler için, bir harbda emniyet Afrikadaki müstemlekeleri ve eski Alm an müstemlekelerinin bugünkü vaziyetlerini gösterir harita gnn Yazan: c General —% H. Emir Erkilet I Doğu Afrika haritasını tedkik edersek görürüz ki, Nilin membalarını - teşkil eden başlıca üç gölden en beşistanda yani İtalyanın elindedir. En cenubda ve en büyük olan Viktorya Nyanza gölünün üçte ikişi Tanganikada, Alber Nyan- za gölü de, bu eski Alman müstemlekesinin pek ya- kınındadır. Hülâsa Alman- lara dönecek Tanganika ile İtalyan Somalisi arasında bulunan İngiliz doğu Af rikası bir harbde her iki taraftan zaptolunabilir. ve Belçika Kongosu ile Mo - zambik Portekiz müstem- lekesi alimır; o zaman N:. lin bütün membaları ile bütün doğu Afrika yek « pare bir halde Almanlarla İtalyanların eline geçmiş olur ve bu suretle yalnız cenubi Afrika daminyomu değil, Sudan, Mısır ve ne- ticede Hind yolu büyük bir tehlikeye maruz bul1- nurlar ilh.. Bunları yazmaktan mak sadım, Alman müstemle - kelerinin hemen ve gönül rızasile iadesine mâzi olun şimaldeki yani Mavi Nile | kaynaklık edeni zaten Ha- | elinden baskınla aldığı Cebelüttarık ka-| İngilterenin bir kısım düşürce ve en - yalığında hâkimiyet tesis etmek sayesin- dişelerini meydana koyarak bu mesele - *dilebilir bir rota sayılamaz olmuştur. AÂkdenizin batı kapısını, Septe boğazı- » tamam 1234 yıl bekliyen, zaptolun- İngiliz kalesi, Cebelüttarıkta, İspan- Ya iç harbi başlıyalıberi, artık çürük bir ü le yaslanmış gibi duruyor; çünkü, h"Gfîk bir (İtalyan - Milli İspanyol), ?t bir (Alman - İtalyan - Millt İspan- ) hava kuvveti bir harbde nefsi Ü Ya ve Balear adaları hava üslerir- tik , aPacakları taarruzlarla Cebelütta- biz kale ve limanım, içinde durulamaz .ım“hmmn haline getirebileceklerdir. Mdın başka, en dar yeri ancak 13 Km. hi boğazının, millici İspanya as- kuvvetlerinin hükmü altında bulu- iki taraf sahillerine yerleştirilecek .mlür Alman ve İtalyan uzun topları- âtoş makasları ile İngilterenin yüzü- ü x_*PMılm.un ihtimali üç senedenberi lıı.;'-.f"" imparatorluğunu hakkile dü- teykilMekte ve bütün bunlar, İngiliz hm“’w politikasında görülen bir ta- __k:d:ı ve tereddüdlere kaynak ol- A;“' başbuğu Tarık İbni Zeyyadın TI r;m“rrhıtzu ve İngiliz amirali Roke'nin de küçük bir İspanyol garnizonun (* AA & n ;Mm_ı-ınu yazı 3 İkinciteşrin — tarihli a'dadır, de, İngiltere, yalnız o zamarki rakibleri, İspanya ile Fransayı deniz sevkulceyşi itibarile, biribirinden ayırmak ve Kap - Hind yolu üzerinde kendine bir durak temin etmekle kalmamış, ayn! zamanda, bu yolu herhangi bir Akdeniz devleti do- nanmasının yandan taarruzuna karşı ko- yuyan bir de sed elde etmişti. Bu izahlardan şu netice çıkar ki, İngil- tere, bir harbde Cebelüttarıkı kaybet- mekle veya Septe boğazı düşmanları ta- rafından kapatılmakla, yalnız kısa Hind yolunun Akdeniz batı kapısı elden git- miş olmuyor, ayni zamanda, immparator- luğun uzak Kap Hind yolu da bu boğaz- dan yana, muhtemel bir tehdid ve teh- Hkeye maruz kalmış oluyor. Üstelik, Af- rikanın batı ve doğu sahillerinin birer kısmını koöntrol edebilen eski Alman müstemlekeleri, Togo, Kamerun, cenub batı Afrika ve doğu Afrika (Tongani ka) nın geri verilmeleri bu yolun em yetini, bir harbde, pek güçleştirebilecek- tir. Çünkü İngilterenin bu yolun her ye- rinde deniz ve hava bekçi kuvvetler ika- me etmesi ve her ticaret yemisine veya kafilesine bir deniz veya hava kuvveti terfik etmesi çok çetin ve adetâ müm- kün olmıyan bir işdir; buna mukabil bu saydığımız müstemlekelerin toprakların- da ve girintili, çıkıntılı kıyılarında mes- ned bulacak olan Alman baomba uçakları ile denizaltıları İngiliz Kap Hind yolunu daima tehdid edebileceklerdir. Bundan başka bir İngiliz dominyomu olah ve epeyce kuvvetli bir de ordusu bulunan cenubt Afrika birliği, cenub ba- tı Afrika Alman müstemlekesini geri vermekle yalnız mühim bir araziyi, muh- tevi olduğu nüfus ve zenginliklerile be- raber, kaybetmekle kalmıyor, ayhti za- manda buraya ve Tanganika'ya tekrar yerleşecek olan Almanların bütün cenu- bi Afrikayı istilâ edeceklerinden korku- yor. Üstelik bir de, İngilterenin Mısır - Sudan demiryolunun, sırf İngiliz — top- raklarından geçmek şartile Kapa kadar uzatılması plânı vardır ki bu da Tanga- nika'nın Almanlara iadesine diğer bir mâni teşkil etmektedir, İrün İngiltere cihetile olan zorluklarımı göstermektir. Fransanın da, Alman müstemlekeleri işinde, bazı hesab ve endişeleri olacağı tabiidir; fakat bunların en kuvvetlisini derin bir kıskançlık ve pek eski bir reka. bet teşkil eder. Münihten sonra, Fransa- da siyasi hisler, bilhassa Çekoslovakya- Lehliler arasında taksimi ve bu ikı dev- letin, Almanların cenub doğuya sarkma- larına karşı bir sed teşkil edecek, müş- terek bir hududa malik olmas: meselele- ri dolayısile, Almanya ile İtalya arasında bir ihtilâf çıkmasını pek arzulamış ve İtalya - Yugoslavya - Macaristan ve Le- histandan mürekkeb yeni bir çember ile Almanyayı cenubdan sarmak ve infirada düşürmek hülyasına epeyce kuvvet ve- rilmişti. Hâlâ da, Alman müstemleke işi- ni, çözülmez bir düğüm haline getirerek alabildiğine geriye atmak için, bu mese- lenin ancak toptan ve Japonya dahil, bü- tün müstemlekeci devletlerin toplana- cakları bir konferansta müzakere oluna- |bileceği fikri vardır. Kezalik, böyle bir konferansta, Belçika, Holanda ve Porte- kiz gibi küçük müstamereci devletlerin reylerini şimdiden Almanya aleyhine çe- virmek için bunların müstemlekelerinin Almanyaya peşkeş çekildiği veya çekile- ceği tarzında haberler dolaştırılmaktadır. Bütün bunların neticesi, Alman müs- temlekelerinin öyle kolayca ve gönül rı- zasile geri verilmiyeceklerini gösteriyor. ©O halde Almanyanın, müstemlekelerli bir an'evvel istirdad edebilmesi için İn- giltere ve Fransayı tazyik edebilmesi icab etmektedir. Almanya bunu, ancak İtalyaya daya- narak ve Orta Avrupa işleri tamamlle bittikten gonra yapabilir. Hitler, 6 ikin- citeşrinde, Thüring milli sosyalist kon- gresinde söylediği nutukta müstemleke meselesine hiç dokunmamakla beraber bunun nasıl çözüleceğini göstermiştir. Bay Hitler, «... Müzakereye hazırım, fa- kat Alman hakkı müzakere edilemez» de- mekle <hakkın ancak alınabileceğini» i- fade etmek istemiştir. (Devamı 10 ncu sayjada) nın Karpatlar Rusyasının Macarlarla | * hib olabilecek mi? — Karagöz ve Orta oyunu elemansızlıktan mı öldü? Yazan: Nusret Safa Coşkun | — | Ortaoyununun son üstadlarından Refet Bir sabah gazetesi Ramazan müna- ;sebetile milli temaşamız olan Karagöz ve orta oyunundan bahsediyor. Bu iki tip temaşanm Azrailin elinde kıvıran - dıklarından şikâyet ettiğimiz bir za - manda ele alınarak tedkik edilmeleri- ni, hattâ yüreklerini ümid çarpımntısına kaptıracak bir müdafaa — görmelerini takdirle karşılamamak mümkün değil- dir. Ancak dün okumuş bulunduğumuz bu seriden bir yazı okkalıca bir yanlışı ihtiva ettiği — için biz de bu mevzuda bit parça icrayi lübiyat eylemek lüzu- munu hissettik. «Örta oyunu neden — inhilâl etli?. başlığını taşıyan bu tedkik yazısında muharrir arkadaşımız orta oyununun rakmeti rahmana kavuşmasının sebeb- lerini sıralarken bu mevzuu ele almak- la kazandığı sevabın yarısını da hata- ya ciro etmiş bulunuyor. Diyor ki: «Orta oyununun inhilâline tiyatro gahnesile sinema perdesi mi sebeb ol - ur? Yoksa sözü dinlenecek oyun-| cular kalmadığı için midir ki, Karagöz ve orta ayunu inhilâl etmiştir? sualine cevab vezmek bir hayli müşküldür.» Yunanistanda (Fasulis) denilen bir İnevi Karastözün, Fransada (Maryonet) isimli kuklanır el'an revaçla olduğunu 'e ediyor: te eski milli oyun- lar rağbetten düşmedikleri halde ni - çin «Karagöz» le «orta oyunu» yavaş yavaş unutulmağa mahküm olsunlar? |Demek oluyor ki, bu milli — oyunlara |rağbetsizliğin başlıca sebebini onların sovsuzlaşmasında ve evvelki Tevnak - larını kaybetmelerinde aramalıyız.» Sinema niçin — «Fasulis> i yahud «Maryonete 1 öldürmemiş de bizimki - leri çarpmış? Çünkü iyi karagözcü ve iyi orta oyuncusu kalmamıştır.» Karavöz ve orta oyunu için hususi bir semnati ile yıllardanberi yaptığı - mız tedtiklere sırtımızı dayayarak bu teçhisin isabetli olmadığını iddia ede -| ceğiz. Çünkü Karagözle orta oyununun inhilâline sebeb — zannolunduğu gibi elemansızlık değil, değişen zevkimiz - dir. Bu oyuların cemiyetin tempo - suna uymayışları, mümessillerinin zev ki sabit sanıp dünkü espirinin bugü - nün'*incanını da güldürür zannetme - leridir. Ve. bu tip san'atte bir reform yapmak lüzumunu hissetmemektir. 'Yoksa orta oyunu iflâs edip tülüat iyatrosuna inkılâb ettiği zaman en meschur ve değerli orta oyuncular, ez- cümle Hamdi merhum sağdı. Bunu şu izahla daha iyi anlayaca - ız: z Orta oyununun, değişmiyen oyun - lar, beylik espiriler yüzünden modası- nın geçmeğe ve gözden düşmeğe baş - |ladığı çağlar 1874 senelerine tesadüf e- der. Ofta oyununun eğik — beline asıl tekmeyi indirip, onu palas — pandıras tarihin çukuruna yuvarlıyan en büyük fmil de Güllü Agob'un tiyatrosudur. 1874 de kuvvetlice bir tiyatro tru- pu töşkil eden Agob Vartovian (Güllü Agob) —Allah rahmet eylesin, diyebi- (Her üç resim de ayni san'atkâra atddir) liriz çünkü sonra (Yakup efendi) ol « du— Sultan Azizden süflörle oyun oy- namak imtiyazını almış bulunuyordu. Bu imtiyazla harekete geçen Güllü A- gob Gedikpaşa tiyatrosunda — ciddi ve derli toplu temsiller vermeğe başla - mış, halkın rağbetini tiyatrosuna çek -, mişti. Halk, üstünkörü de olsa, dekorlar - la sahnede oynanan — bu piyesleri çok tutuyordu. Orta oyuncularının etekle « ri tutuştu. Çünkü halk yavelerden u « sanmış, orfa oyununu göre göre usan - mıştı. Zaten san'atleri şamdanın dibi - ne yapışmış bir mum gibi sönmek üze- reydi. Bu imtiyazlı üfleyiş, bir daha yanmamak üzere kendilerini söndüre- bilirdi. Paçaları sıvadılar, Tarihf orta oyunu binasın'n damını şöyle bir ak - tarıp, yüzünü badanalayıp birkaç pa - yanda ile tutturmağa çalışlılar. Yapacakları fedakârane, feragat - kârane yenllik şöyle olacaktı: Orta ayununu sahnede oynayacak « lar, buna bir de perde ilâve edecekler- di Güzel amma, Bay Agob derhal fer« yadı bastı: — Nasıl olur? Elimde şevketlüdan alınmış fermanım var. Orta oyuncular şöyle mukabhele ât- tiler: — Biz yazılı eser oynamıyacağız. Se nin elindeki ferman yazılı eserlere şâ- mildir. Bunun üzerine kendilerine müsaade edildi. Sabık orta oyunu, tülüat tiyate rosu olarak ortaya çıktı. Pişekâr (efen- di), kavuklu (usak - ibiş) oldu, Güllü Agobun imtiyazında (operet) kelimesi bulunmadığı için zeki orta oyuncular (şarkılı oyunlar) temsiline başladılar, Bu (şarkılı ovunlar) fevkalâde bir rağ bet gördü. Gülü — Adob — niçin bir de (operet) kelimesi ilâve ettirmediğine yana yana rebertuvarıma — (şarkılı o - yunlar) idhal — etmek ve bu iş için de Avrubvadan bir rejisör getirtmek mec » buriyetinde kaldı. Tulüatcıların piri -(Hamdi efendi) dir. Halkuki (Hamdi efendi) orta o - vununun yetiştirdiği en büyük san'at- kârdır. Binaenaleyh arkadaşımızın «or- ta oyunu elemansızlık yüzünden öl - dü!» iddiası yanlıştır. Zira orta oyunu ölüm döseğine uzandığı zaman — başta (Hamdi) olmek üzere bir çok kıymet- Hi elemanlar henüz sağdılar. Deinek oluyor ki bu ölüme — sebeb orta oyununun monotonluğu, değişen zevkle atbaşı gitmemesidir. Karagöz için de ayni şeyleri söyle » mek hatalı olmaz. Hazır bu mevzuda misafirken bir de tüldatın piri ve meşhur orta oyuncusu Hamdiye aid bilinmiyen bir fıkrayı hie kâye edelim: Hamdi, zamanyıın adliye nazırı o « Jan Abdurrahman paşanın huzurunda temsil veriyormuş. Oyun esnasında pi« şekâr Hamdiye sormuş: — Koyunun bulunmadığı verde ke « çiye ne derler?.. (Devamı İ0 ncu sayfada)